Flört, doğru insan, aşk-mantık ilişkisi ve soğumak üzerine

İlişkiler

Günümüz gençleri, flörtlerinin olmamasını bir olumsuzluk, bir kayıp olarak dile getiriyorlar. Oysa ki flört illa olması gereken bir şey değil. Olursa hoş olmazsa denk gelmedi. Bitti. Kendinize sürekli çıta koyup sonra da atlayamıyorum üstünden demek ahmakça.

Şunu unutmayın, olsun diye hayatınıza aldığınız her insan gereksizdir ve risktir. Sadece seks amaçlı dahil. Algılarımıza ve insana olan inancımıza zarar verme ihtimali olduğu için. Hayatımıza giren her insanı önceki tecrübelerimizin yarattığı algı havuzu içinde değerlendiririz. Bu algı havuzu kirlenirse insanları doğru yargılamamaya başlarız; iyiyi kötü, kötüyü iyi algılayabilir, körleşiriz insana karşı. Zihni temiz tutmalı. Ayrıca, olsun diye giriştiğin işi sen de sürdüremezsin. Belki de karşında iyi biri var ama ona yeterince sıcak değilsin, oysa sana bağlandı. Bu senaryoda da o insana bencilliğin yüzünden zarar vermiş olursun.

Az ilişki ve az temas -cinsel temas düzeyinde kalacak olsa dahi, kadın için de erkek için de- uzun vadede daha sağlıklıdır. Burada tek mesele, bunu seçerek yapıyor olmanız. Acizlik hissiyle bunu yaparsanız karşılaşacağınız, uygun görünen adaylara karşı gücününüzü, duruşunu kaybeder, fazla istekli davranır ve oyunu kendi elinizle bozarsınız.

Yani, arada birileri gözünüze değerli görünecek, isteyeceksiniz onları ama insanların sizi istememesi ihtimalni asla unutmamalı, bundan da korkmamalısınız. Hatta, erkekler kadınların kendisine gösterdiği “senin ilgini istiyorum ama seni istemiyorum” davranışını yanlış anlamaya eğilimli, bunun farkında olmalı ve sevgililiği mühürleyen öpüşme gibi bir şey yaşayıp şimdi biz neyiz konuşması yapmadan önce duygusal yatırım yapmamalı, yani bağlanmamalısınız. Bununla ilgili bir yazım var, ruh eşi diye bir şey olduğunu düşünmüyorum. Bize daha uygun olan insanlar var, tek kişi değil.

Tabi ki çevrenize de bu yalnızlık halinin sizin seçiciliğinizden kaynaklandığını yansıtmanız gerekiyor. İnsanların sizi loser olarak etiketlemesine, algılamasına izin vermemeli, istiyor da yapamadığı için istemiyorum diyor algısıyla savaşmalısınız. Çünkü bu hem adaylarının gözündeki konumunuzu küçültür, hem de sizin kendinize olan inancınıza zarar verir. Belki bazılarınıza ilk okuyuşta ütopik geliyor ama emin olun olmayacak çıtalar koymuyorum.

Challenge yani meydan okuma duygusu öğrenilmiş çaresizliği olanlar hariç herkesi güdüler. Alfalar sadece kızların seçimlerinde birbirini taklit etmesinden, bu iyiymiş diye oraya yığılmasından ötürü ilgi görmüyor. Zor görünüyor olmaları ve insanda mücadele hissini çağrıştırmaları da onlara yönelen ilginin bir nedeni. Seçici ve gururlu olunca benzer bir etkiyi siz de yaratıyorsunuz, sevgilimden biliyorum ve seçenekleriniz ister istemez çoğalıyor. Altını dolduracak nitelikleri en geçmiyoruz tabi. Bir köşeye çekilip, nitelikli bir insan olmaya çalışmadan, hiçbir konuda gayret göstermeden "ben seçiciyim yeaaa" demek değil anlattığım.

Seks ve ilişki yapmak için yapılmaz. Başkaları yapıyor diye yapılmaz. Etrafta yarışmak için yapılmaz. Normalinin sana bu olduğu dayatılıyor diye yapılmaz. Yavaş ve doğal işleyen süreçlerle yaşanması halinde zararsız olan şeyler bunlar.

Bunları yazdıktan sonra, İnsanların neden görüntüsü kendilerine yetmediği zaman iyi bir insana yönelemediği üzerine bir soru geldi.

Cevabım, genlerinin en güzel olanla karışma baskısı. Bir yere kadar sağlıklı ama iyi insanı estetik standartlarına uymayan geni -bak hastalık filan değil- yüzünden elemek derecesine varıyorsa takıntı haline gelmiştir, mesela boyu istediğin kadar uzun değil diye.

Çirkin ve güzel arasında gri bir alan vardır. O gri alandaki insan duygularımızla, bakımı süsüyle güzel alanına geçebilir.

Bakın bu bilimsel olarak da açıklanan bir durum, oksitosin yani sevgi ve bağlanmayı sağlayan hormon beğeni seviyemizi manipüle eder.

Ben mesela partnerimi en yakışıklısı diye seçmemiştim, bana şimdi en yakışıklısı geliyor. Çirkin bulmamak önemli. Dediğim gibi çirkin bulmadığınızı zamanla daha güzel bulacaksınız. Algı yönetimi. Güzellik/yakışıklılık dediğimiz şey algılardan bağımsız değildir. Zihnin bu oyununun farkında olmalı.

Seçiliğin fazlası da vardır ve zarardır. Aşık olmayı beklemek, her yönüyle mükemmel bulacağın bir insanın hayalini kurmak…

Bu da kişinin kendinin kontrol etmesi gereken bir mesele. Aşk aramak da bir sıkıntı. Hoşlantı+mantık üstünden de ilişki inşa edilebilir. İlla ayakların yerden kesilmesi gerekmiyor. Bunlar geçici zaten. Aşk özlemini aşırı önemseyerek ilişkisini bok etmeyecek her insan için mantık ilişkisi mümkün derim. İnsan kendini zorluyor gibi hissetmediği sürece mantık ilişkisinde hiçbir problem yoktur. Her ilişki sonunda mantık ilişkisine dönüşmeye mahkumdur zaten. Aşkın yarattığı hormonal durum geçicidir.

Aşk yeni ve pompalanan bir değer. Yüceltildiği ve pompalandığı kadar önemli değil. Olması şans, güzel, ama artı eksi terazisine koymalı. Aşk peşinde bir ömür istiyorsanız çok fazla eksiye kabülüm demelisiniz.

Bir de, kimseyle başlayamama sorunu değil ama soğuma sorunu var.

Soğuma meselesine çok önem atfediyorsunuz. Soğunur, ısınılır. Araya 3. Kişiler girmesin. Bizlerin yıllarca süren ilişkileri (benimki bu yazıyı yazarken 11. senesinde) ilişkiyi hiç soğumadan, hep aynı sıcaklıkta yaşadığımızı sanmıyorsunuz herhalde :) ilişki içindeki bu soğuma ısınma meseleleri olumludur, yenilik ve tazelenme sağlar. Sadece, dediğim gibi 3. Kişiler asla olmamalı. Çapkınlardan uzak durmanızı bu yüzden öneriyorum en çok. Çünkü çapkın bir insanın alışkanlığı olmuştur soğuduğu anda başkasına atlamak. Çapkından uzak durduysanız, soğumaların atlatılma ihtimali çok daha büyüktür.

Nasıl ısınılır? Kendinize telkinle, aşırı önemsememekle, geçici olduğunu bilmekle, hata yapmamaya dikkatli olmakla. Önce biraz geri çekinilecek, sakinleşilecek, sonra abartılı olmayan ısınma girişimleri yapılacak, girişimlerin geri dönüş süresi için beklenti taşıyıp sinirlenmemeye dikkat edilecek, umutsuzluğa düşmeyeceksiniz ve zaman vereceksiniz.

İyi kişi nasıl bulunur? Bununla ilgili bolca ayrı yazım var, yine de burada özetleyeyim bir kez daha. Ben iyilerin birbirini çektiğine inanıyorum, ancak algıları kirlenmemişse ve karşı cinse düşmanca tavırları yoksa. Tabi ilişki için acele etmemek, öncesinde kişiyi doğal ortamında, sana karşı olan tavırlarına değil; etrafına, arkadaşlarına, ailesine, eşyalarına nasıl davrandığına göre, iyi bir insan olup olmadığı konusunda gözlemlemek gerekiyor. Bu sırada, arada flörtöz gerilim olabilir tabi ama aman kaçmasın diye erken hamle yapıp birden ilişki başlatmayı doğru görmüyorum. Fazla duygusal yatırım yapıp aradaki gerilimi yanlış anlıyor olma ihtimalinizi de aklınızda bulundurun tabi. Kapılacaksa gitsin zaten. Senin gibi seçici bir insanın dengi de seçici bir insandır, seçici insan kendine kur yapılıyor diye birine çabucak kapılmaz, dolayısıyla onun da sen izlerken sürekli değişen sevgilileri filan olmuyor olması gerekir. Oluyorsa, sana uygun değildir.

Kişiyi doğal ortamında gözlemlemek benim modelimde şart olduğu için, benimki kadar dolu bir twitter hesabı veya sözlük hesabı filan olup zihninin derinliklerine kadar okuyamayacak iseniz sosyal medya üzerinden eşleşmenin sağlıklı olmasını pek mümkün görmüyorum. Ayrıca, fikirler uyuşsa dahi sanal üstünden tanıştıktan sonra gerçekte fiziksel beğeni yaşanmaması çok çok olası. Sanaldan beğenirken kişiyi kafamızda kuruyoruz. Mimiklerini, vücut dilini, ses tonunu, gülüşünü bilmiyoruz. Bunlar da bir kişiye çekim hissetmemiz için çok gerekli. Fikirlerini ne kadar beğensek de, buluştuğunda üstte saydıklarımı hayalindekinden farklı bulduğundan, sevemeyebilirsiniz.

Doğru olabilecek bir insanı göremememiz onun bizimle ilgilenmiyor olması olabilir mi sorusu geldi.

Olabilir. Şöyle okuyalım, yeteri dozda ilgi neredeyse her zaman karşı ilgiyi doğurur. Ama unutma ki bu şu anlama da gelir, henüz karşıda o ilgi yoksa bile eğer beğendiysen hamle yaparak o ilgiyi senin oluşturma ihtimalin var. Üstte dediğim şekillerde gözledikten sonra, içinize siniyorsa hamle yapmak ve arayı ısıtmak vakti gelmiş demektir. Hamleyi aşırı abartırsanız, "işte aradığımı buldum, seni o kadar istiyorum ki" modlarına girerseniz itici olacağınızı unutmayın ama. 

Yorumlar

Frumaprato (20 yaşında) 1 ay önce yazdı:

Selamlar, soğumaktan bahsetmişsin fakat soğumanın sebeplerinden bahsetmemişsin.

Öncelikle kısaca kendimden bahsedeyim sonra da güncel ilişkimden bir soru soracağım.

Cinsel deneyimleri çok genç yaşımda lise 1 yazı gibi erken bir dönemde yaşamaya başlayan birisiyim. İzmir'de yaşıyorum lise döneminde genellikle asosyal olmayan pek çok kişi yaşıyor. Zira yaşasalar bile genelde hep sevgilileriyle, belli bir süre birbirini tanıyıp zaman geçirdikleri kişilerle yaşıyorlar ve ilişkiden sonra bağlanıp bir süre de sevgili kalıyorlar. Fakat ben o kadar genç yaşımda bile asla ilişki istemedim sadece takılmak ve seks yapmak istedim çünkü çok çabuk sıkılıyordum en ufak saçma bir hareketinde bile tepem atıyordu hatta tiksinme derecesinde soğuyordum o yüzden birisini çok kolay siliyordum ve seks yapmak beni daha çok bağlanmamı sağlamıyor aksine soğutuyordu ya da sadece tamamen nötrdüm sadece zevk ve spor için yapıyordum.

Hatrı sayılır 2 tane sevgililik ilişkim oldu birincisi lise 3 te diğeride şuan da devam ediyor. İlk ilişkim de pek soğumadım kendisinden fakat çeşitli sebeplerden dolayı 6 ay sonra bitirdim, ayrıldım.

Ondan sonra normal yaşantıma devam ettim, özellikle geçen sene son 1.5 yıl çok çeşitli deneyimler yaşadım gece hayatını seven birisiyim haftada 3 kere partilerdim. Dolayısıyla ekstrem insanlar tanıdım ekstrem deneyimler yaşadım.

Tabii o kadar fazla kişi olsa da hepsinin kısa süreli, tek gecelik ilişki olmasından kaynaklı olarak duygusal olarak bir şeyler paylaşabileceğin, bişeyler anlatacağın kimse olmuyor. J. Peterson kısa süreli ve çok partnerle ilişki yaşamanın psikolojik olarak negatif etkilediğini ile ilgili bir videosunu görmüştüm ne alaka demiştim inanmamıştım. Bunun olabileceğini hiç düşünmezdim ama gerçekten bir süre sonra gerçekten o kadar kötü oldum ki resmen major depresyon yaşadım kısa süreli görüşmek yerine bir sevgilim olsun istedim.

Ben tüm bunları yaşarken bir arkadaşım vardı hep onunla konuşurduk o tamamen benim yaşam tarzımı görürdü. Sevgilisi vardı ama beni arzuladığı belliydi açıkçası bende onu arzuluyordum ama ilk başlarda benden yana bir hissiyat yoktu. 1 yıllık arkadaşlığımızın sonunda o sevgilisinden ayrılalı 2 hafta olmuştu ben ise bir kaç kişi ile görüşüyordum. Onunla buluştuk ve ben nedense çok etkilendim o da öyle. O daha 4.5 yıllık ilişkisinden ayrılalı 2 hafta olmuş aslında pek sağlıklı değildi ama o an önemsemedim zaten son 1 yıldır beni arzuladığı apaçık belliydi.

İlişkimiz başlarda harikaydı onunla sevgili olasaya kadar aynı anda görüştüğüm 2 kişi daha vardı ama onları direkt nextledim çünkü canım başkasını istemiyordu. Ve hiç bir hatam olmadı geçmişte o kadar ilişkim olmasına rağmen hiç birini ona hissettirmedim. Fakat o bir süre bana bunu hissettirdi, twitterdan ex'le ilgili bir iki hüzünlü tweet likelediğini gördüm, buluşmalarımızda ex'ine benzeyen her kişiye "o mu acaba?" diye dikkatlice baktığını gördüm ve bu sık sık olan bir şeydi ardından bir de ilişkinin en başından beri ben bişey demememe rağmen ex'ini her yerden engellediğini söylemişti ama engellemiş olsada instagramdan ara ara engeli kaldırıp stalkladığı ortaya çıktı. Bunların hepsinin üstüne açıkçası ben baya bi soğudum ilişkiden ve ondan. İlk başlarda sonunda doğru kişiyi buldum low bodycount(ilk başta bakireyim demişti yalanmış ama neyse o başka konu), gece hayatı geçmişi yok vs vs gece hayatından çıkınca bu kız "vay be böyleleride varmış" dedirtmişti.

Bu yaptığı her şey için çok özür diledi pişman olduğunu hissettirdi diyebilirim ayrıca beni sevdiğini hissettirmiyor olsa o zaman aklında hala o var der ayrılırdım ama beni sevdiğini ve arzuladığını bir o kadarda hissettiriyordu(sevgilisi varken bile benimle cinsel olarak hayal kurduğunu itiraf etti yalan söylediğini düşünmüyorum çünkü geçen sene hareketlerinden belliydi bana olan ilgisi) o yüzden çelişkili bir durum. Ya da ilk başlarda beni sevmiyor sadece arzuluyordu bilemiyorum..

Tüm bu olayların üstüne bir gün hastaydım ve beni evine çağırdı "gel ben sana bakarım, iyileştiririm" dedi 2 gece kalmaya çağırdı. Gittim ve ne olsun akşam vakti aç şekilde gittim aç geleceğimi biliyordu üstüne birde hastayım. Ne bir yemek var ne yiyebileceğim bir şeyler neyse dedim bir şeyler sipraiş verdim yedim. Böyle düşüncesizlik üzerine insan gerçekten ben kiminle sevgiliyim diye düşünüyor çünkü tek gecelik yaşadığım bir kadın bile sabah ben uyurken beni uyandırmadan kalkıp kahvaltıyı hazırlayıp beni uyandırdığı olmuştu. Benim için bir anlamı olmayan birisi bile bu kadar düşünceli davranırken değer verip, sevdiğim birinin bu kadar düşüncesiz olması insanı üzüyor. Sevgilimin aç ve hasta şekilde misafirliğe gelmesini bırak normal arkadaşım misafirliğe gelse evde yemek yapmasamda sipariş veririm, dışarıda yemek yediririm hesapta ödetmem.

2. gün yine yemek yapmak istemedi ben hasta yatakta yatarken sipariş verelim yiyelim dedi bende fast food istemiyorum ev yemek yemek istiyorum diyerek yemek yapmasını istedim. Ben orada hasta halimle yatarken bile beni yemek yapmak için yardıma çağırdı ve zorla kaldırdı. hazırladığı da hazır çorba, makarna vs. en basit yemekler. Asıl ondan koptuğum nokta o gün oldu. Aslında düşüncesiz ve bencil olduğunu düşünüyorum.

Doğum günü geldi ne tarz giyindiğini, neler sevdiğini çok iyi bildiğimden onun seveceği çok güzel bir ceket aldım vakko'dan ve yanına da gerçekten çok güzel bir not yazıp ona verdim. Aslında ince şeyleri yakalayıp çok düşünceli, çok romantik biriyimdir herkes öyle der.

İki hafata sonra benim doğum günümdü, ben bu vakte kadar yaptığım, aldığım hediyelerden hiç bir zaman karşılık beklemedim. Doğum günü hediyesi de öyle karşılık beklemedim içimden geldiği için aldım benim için önemli değil ne kadar para harcamışım. Ben doğum günümde şehirdışındaydım sağolsun düşünmüş adresime hediye yollamış. Buraya kadar her şey süper fakat hediye ise çok alakasız aramızda sohbeti bile geçmeyen ve en basic, yakının olmayan o kadarda tanımadığın birine ortam gereği hediye alman gerekir rastgele bi hediye alırsın aynı öyle olmuş. O kadar 5 ay birlikte geçirmişiz neler beğendiğimi neler sevdiğimi öğrenemedin mi bir 5 ayda. İşin maddiyatında değilim hediye almasada olur fakat madem alıyorsun insan bi saksıyı çalıştırır düşünür ona göre bişey alır. Hediyeyi de geçtim yanında notta göndermiş, ne yazsa beğenirsin? Sadece "Doğum günün kutlu olsunn." yazmış. Yani bu kadar düşüncesiz olunmaz be arkadaş..! O kadar verdiğim değere zamanında yüklediğim o kadar anlama yazık diyorum.

O günler de bi o kadar soğudum ki yüzünü görmek istemedim eski ilikişkilerimde oluğu gibi. 1.5 ay zaten şehirdışında kaldım görüşmedim onunla ayrılacaktım ilgimi alakamı çekitğim için ayrılmakla ilgili blöf attı bende okey olunca geri adım attı vs vs. o gün ona onu artık ciddiye alamyı bıraktığımı gelecek düşünemediğimi söyledim. Bunu düzeltmek için her şeyi yapacağını söyledi ama ben onun yanına dönünce artık ondan ayrılırım diye düşünüyordum.

Neyse bunun üstünden bir buçuk ay geçti şuan ilişkimiz devam ediyor sevgilim eski hatalrını yapmamak için gayret gösteriyor yemek konusunda laf ettiğim için durmadan kahvaltı hazırlıyor tatlı vs yapıyor getiriyor yemek hazırlıyor yemeğe çağırıyor çabalıyor yani. Ha birde bu soğukluğun oluşmasınddaki sebeplerden biri de "ilişkide beklentileri yüksek tutmak" yazında bahsettiğin gibi ben onu çok sevdiğim, sadık olduğum günlerde bile havadan nem kapıp biraz mantıklı düşünse çok alakasız saçma olduğunu fark edeceği şeyleri bile yok beni sevmiyorsun, beni sevdiğini hissettirmiyorsun, eskisi gibi davranmıyorsun vb. laflar etmesi(hemde sürekli, bir ara hergün diyordu) neymiş beraber yatıp uyurken ona sarılmıyormuşum diye onu sevmiyormuşum. beni soğutmasındaki büyük etkenlerden biri olabilir, 2 defa ayrıldık diye blöf yapıp ben geri adım atmayıp tamam deyip geçince onun geri adım atması gibi çocukca hareketler de dahil bazen 4 yaşında kız çocuğu ile konuşuyorum gibi hissediyorum. Tabii daha saymadığım bir ton etken daha var ama yazı zaten çok uzun oldu.

Okuduğun için teşekkür ederim biraz kafa açtım kusuruma bakma ablacığım, genel olarak bu konu hakkında ne düşünüyorsun merak ediyorum. İlişki yaşadığım insanlardan çok çabuk soğuma sebebim ne olabilir hatta tiksinti derecesine gelecek kadar olduğu için görmemek istemenin sebebi ne olabilir? İlişkimi nasıl yorumlarsın çoğunlukla ayrılmayı düşünüyorum ama diyorum ki aslında artık çabalıyor belki eskisi gibi oluruz düzelir aramız diyorum ondan ayrılmakta istemiyorum. Biraz çelişkili bir durum.

Mantıklı Kadın 1 ay önce yazdı:

Frumaprato, öncelikle soğuma meselesinden bahsedelim. Benim gördüğüm kadarıyla insanların bu konuda iki nedeni olabiliyor. Birincisi ve en önemlisi, anne-çocuk bağlanması problemli yaşanıyor. Anne çocuğuna yeterince ilgi göstermiyor, tutarsız ilgi gösteriyor veya aşırı ilgi gösteriyor ve ayrılmak istemiyor. İkinci genel geçer patern; insanlar çok anlam verdikleri bir ilişkide büyük bir hayal kırıklığı, travma yaşıyor, sonra da dikişi tutturmakta zorlanıyorlar.

Seninkinin ne kadar erken başladığı düşünülürse annenle bağlanma sorunları yaşadığını düşünüyorum. Kaçıngan bağlanma stilin var gibi görünüyor anlattığın kadarıyla. Kadınlara karşı en temelde olumsuz hisler besliyor gibisin. Fiziksel olarak dahi iğrenme de erkeklerin poligamik dürtülerinde başarılı olmaları için birkaç tecrübe içinde gelişen bir adaptasyon, daha çok cinsel partneri olan erkekler kadını elde etme sonrasında soğuma hissediyorlar

Senin, ilerisi için bu bağlanma problemini çözmen gerektiğini çünkü aldatma eğilimi olarak başına saracağını düşünüyorum. Issız adamlık geliştirmen çok olası. Daha 5 aylık bir ilişkiyle hiçbir konuda sınanmış değilsin. Çocuğun olunca o 5 ay olacak 5 sene hatta 25 sene. 25 sene boyunca sadık kalmak çok zor bir sınav ama yapmadığında çocuklarınızın hayatını helak ediyorsunuz. 

Soğuma konusunu kadınlar sebepli görmüyor olman bu konuda umut vadediyor tabi. Bazı adamlar yaşadıkları bu sorunu kaliteli kadın yok da ondan böyle oluyor diye görmezden gelirler. Bağlanma konularında araştırma yapman veya uzman yardımı alman gerek diye tahmin ediyorum.

Bu kızla yaşadığın şey ise doğru tahmin ettiğin üzere, senin onun yarabandı olman durumu. Aslında bir yerde karma çalışmış. Muhtemelen önceki yaşam tarzında sen birilerini üzdün, senin onu sevmeni isteyen birilerini sevmedin; şimdi de seni seveceğini umduğun kişi seni istediğin şekilde sevmemiş. Kız, aranızdaki cinsel çekimin de etkisiyle senin ona iyi geleceğini umarak sana yaklaşmış. Aktif cinsel hayatı olan erkekleri ehlileştirmek kadınların içindeki en temel heyecanlardan, heveslerden biridir. Kendini buna bırakmış. Korkunç bir şey mi dersen, değil ama sana çok anlam yüklüyor mudur, hayır.

Sürer mi, dönüşür mü buradan? Kendinizi bu ilişkiye iteceğiniz kadar birbirinizi özel görüyor musunuz, ona bakar. Uzun ilişkileri sürdürmek evet her zaman biraz zorlama gerektirir ama karşındakinin değecek biri olduğunu düşünmek bunun önşartıdır.

Frumaprato (20 yaşında) 1 ay önce yazdı:

Bağlanma konusunda çocukluğumda ailem ile sıkıntı yaşamadım fakat ailemin işlerinin yoğunluğu nedeni ile erken çocukluk dönemim hep dedemlerle veya dadılar ile geçti. İki taraftan dedem de narsist olan kişiler o yüzden çocukluğumda anneannemlerde kaldığım zamanlarda çok zorluklar çekmiştim. Değersizlik hissetmem gibi çeşitli travmalarım olmuştu. Ailemin yanına geri döndüğümde ise çok rahatlıyordum dedemlerin aksine ailem beni rahat bırakıyor ve annem de çok ilgileniyordu, çok üstüme düşüyordu hala daha öyle.
Kaçıngan bağlanma stili hala var ise dedemlerden kaynaklı olabilir.


Hep felsefe ile ilgilenirdim, ilgilendiğim sıra terapiye gittim bu tarz değersizlik hissetmek gibi travmalarımı aştım. Psikologuma bağlanamama gibi sorunlarımın neden olabileceğini sorduğumda tam hatırlamıyorum ama şu tarz bişey demişti, "İnsanların eksik yanları olduğunu düşün herkesin çeşitli travmaları, eksik yanları var ve bunları başkaları ile tamamlamaya çalışıyorlar senin ise öyle bir durumun yok psikolojik olarak eksik bir yanın yok, ailenden yana da bir sıkıntın yok sadece çok seçicisin, ince eleyip sık doukuyorsun zamanı gelince doğru kişide bu tarz şeyler yaşamazsın." tarzı bişeyler demişti. Tabii daha fazla mükemmelliyetçi olmamam içinde çok eşli yaşamayı bırakmamı söylemişti.


"Kadınlara karşı temelde olmsuz hisler besliyor gibisin" derken ne demek istediğini tam anlayamadım.

Evet soğuma konusunu çoğunlukla kadınlar sebepli görmüyorum benim içimden gelen bir şey bu soğuma, ama bilhassa yapılan hatalar benim soğumama bir o kadarda katkı sağlıyor ya da soğumamı başlatıyor.


Evet karma çalışmış, yara bandı olarak kullanılmışım pekte umrumda da değil şuan fakat bir de merak ettiğim bana bir o kadar da sevdiğini hissettiriyordu. Özellikle cinsellik konusunda bana karşı tamamen sınırsız, ben sadist biriyim ergenlik yıllarımdan beri boyun eğdirme, itaat ettirme içgüdülerim hep yüksek oluştur ve o mazoşist biri denilebilir bdsm'in de uçlarında ve ötesinde bu kadar da olmaz diyebileceğiniz fantezilerde bile bana karşı tamamen açık ve geçmişte tek ve uzun ilişkisinde bunların hiç birini yapmamış yalandır doğrudur bilemiyorum.


Tamam bu bana olan arzu seviyesinin ne kadar yüksek olduğunun göstergesi fakat bir kadının özellikle uzun ilişki insanı, low body count olan birinin bu kadar ileri gidebilmek için aynı zamanda bir o kadar da sevmesi gerekmez mi? İlişkinin en başından beri böyle olduğu için yarabandı olarak kullanılmış olmam ve bunlar bana çok çelişkili geldi. Aklında başkası varken bir kadın başkasıyla böyle fantezi dünyasının derinliklerine gidebilir mi ?
"ama sana çok anlam yüklüyor mudur, hayır." deyince benimde aklıma takıldı ama dediğim gibi o bana çok anlam yüklüyor gibi geliyordu, sürekli evlilikten bahsediyor, bu benim son sevgililik ilişkim olsun istiyorum, çocuklarını istiyorum vs diyor. Gerçe mantık evliliğini düşünürsek yeterince sevmese de sağlayıcılık özelliklerimden dolayı yine evlenmek isteyebilir sanırım ?

Mantıklı Kadın 1 ay önce yazdı:

Yine Christian Grey hikayesi mi yazıyorsun Feridun abi diyesim geldi, o nasıl öykü öyle?

Neyse, seni kızdırmadan cevap vermeye geçeyim. Birincisi, annen sana kötü davranmamış olsa da, sana yeterli zaman ayıramamış. Bu da ihmalkarlığa giriyor, sebepli de olsa. Bildiğim kadarıyla 0-2 yaş aralığında anne ve bebeğin mümkün mertebe az ayrılması, ayrıldıkları zaman da bebeğin mutlaka kendini iyi ve güvende hissettiği bir bakım verenle kalması lazım, bunun çok değişen bir kişi olması bile iyi değil. Senin kaçıngan bağlanman anlattığına göre çok normal çünkü sen hem anneni çok az görmüşsün o dönemde, hem de emanet edildiğin yerde mutsuz olmuşsun. 

Psikoloğunun notu ilginçmiş, ben de psikoterapi gördüm ve ayrıca psikoloji ile biraz ilgiliyim, ne yalan söyleyeyim sana söylediği cümleyi yadırgadım. 

Sen bu son kızla bence kızın duygularından emin olamadığın için bugünlere geldin. Eğer kız sana şüphe bırakmayacak davranışlar sergileseydi senin profilinde birinin şimdiden bu kızdan da sıkılıp ayrılacağını düşünüyorum. 

Kızın tarafına gelirsek. Tahmin olarak yazıyorum. Kızın ilişkisi rutine binmiş, erkek arkadaşı gözünde çekiciliğini yitirmiş. Cinsel hayatları teklemeye başlamış. Sen de cinsel ilgi uyaracak bir profilsin, seni istemiş. Belki de erkek arkadaşından senin için ayrıldı. Ancak kadınlarda her ne kadar ikisinin çok bütünleşik olduğunu sansalar da erkekler, duygusal olarak daha fazla doyum aldığın-yakın hissettiğin erkekle cinsel olarak daha çok ilgi duyduğun erkek aynı olmak zorunda değil. Erkek arkadaşıyla bulduğu duygusal yakınlığı senle bulamamış olabilir. Kendini ilişkinize daha çok bağlamak için de bu ilişkinin var olmasını sağlayan cinsel motivasyonuna tutunmuş, bu yüzden sana bu kadar ileri gitmende eşlik etmiştir. Evlilik-çocuk sözleri de kadınların bence piyasaya dönmek istememeleri dolayısıyla sarıldıkları düşünceler çünkü her kadın içten içe bilir ama bir kısmı kabul etmek istemez ki başla-bitir ilişkiler kadınlara göre değildir. Bizim ruhumuza zarar verir. Bu yüzden bu duygudan ailesi veya erkek arkadaşları tarafından tokat yiyerek uzaklaştırılmadığı sürece her kadın o ilişkisinin son ilişkisi olmasını ister, normal. 

Sen kendin ne istiyorsun? Bence kızın sana karşı büyük bir falsosu yok, seninle acele ettiği için erkek arkadaşının duygusal hatırasını unutamamışken başlamış sadece. Sen bu kızla duygusal olarak da doyurucu bir ilişki kurabilirsen olay yoluna girecektir. Şimdi ayrılırsan kızın duygusal olarak zarar görmesine sebep olacağını düşünüyorum da bir yandan. Erkekler bana ne kadar kızsalar da, kadınların ilişki hayatlarına karşı bence erkeklerin de sorumluluğu var. Bu kızı gözden çıkarırsan, onu istemediğini hissettirerek değil aksine üstüne çok düşmenle senden soğuyacağı, sıkılacağı bir ortam yaratmanı ve böylece senden ayrılmasını beklemeni öneririm. En azından alfa dul olma riskini azaltır, vahşice piyasalara dönmesine vesile olmazsın. 

20 yaşında da ne diye bu kadar şey yaşıyorsanız. Tüketmişsiniz hayatı, evlenecek de değilsiniz. Hayreti mucip.

Frumaprato (20 yaşında) 3 hafta önce yazdı:

Selam abla tekrardan.

"Eğer kız sana şüphe bırakmayacak davranışlar sergileseydi senin profilinde birinin şimdiden bu kızdan da sıkılıp ayrılacağını düşünüyorum."

Yok zaten baya bir süredir çok sıkılmıştım da bir şekil idare ettim. Ayrılık muhabbeti açtığında tamam ayrılalım dedim ama o istemedi. Ayrılmanın ucuna kadar gelmiş olsamda genel olarak düzenli birinin olması da konforlu olduğu için direkt bende ayrılmak istemedim. 

"duygusal olarak daha fazla doyum aldığın-yakın hissettiğin erkekle cinsel olarak daha çok ilgi duyduğun erkek aynı olmak zorunda değil."

Peki sence arzu açısından bana karşı böyle olup duygusal açıdan ex'ine karşı daha yoğun olması kötü bişey mi ? 
Bana kalırsa arzulanmak daha güzel bir seçenek ama tabi insan ilişkide olduğu kişinin her açıdanda kendisine karşı daha yoğun olmasını ister.

"senden ayrılmasını beklemeni öneririm. En azından alfa dul olma riskini azaltır"

Normalde yaptığım bir şey değil hep bir anda ortadan kaybolurum ulaşılmaz olurum ama bu kız çok saf çok masum olduğu için ilk defa, onu artık istemediğimi hissettirip ayrılıp travma bırakmak istemedim. Anlattığına göre eski sevgilisiyle ortak karar ile ayrılmışlar ama eski sevgilisi artık onu sevmediğini, istemediğini belirterek ayrılmış.
Yani bilmiyorum eski sevgilisinin profili tamamen asosyal, bilgisayar oyunları bağımlısı, evden çıkmayan bir tip, ikisi de birbirisinin ilkiymiş. Yani yargılamak gibi olmasın ama zaten başka kadınlara erişimi olmayan bir erkekten böyle bi lafı duymak garip geldi bana. Ha anlattığına göre birde cinsel ilişki yaşadıklarından sonra erkek böyle birine dönüşmüş, her neyse.

Son 10 küsür gündür şehirdışındaydım konuşmak istemediğimden sohbeti hep min. tuttum hatta 1 gün boyunca ortadan tamamen kayboldum. Hiç konuşmadım ve o çok iyi geldi gerçekten. Arada bir kaç hafta görüşmeyip bazı günlerde hiç konuşmamak bence ilişkiye iyi gelebilir. Son bir iki gündür de aramız gayet iyi, eski sıkılmışlığım şimdilik yok. Lakin yine şöyle bir şey oldu :D

Dün buluştuğumuzda kafasının güzel olmasının etkisiyle "insanlar ilk seks yaptığı kişiyi unutamaz diyorlar bu senin için öyle mi?" Dedi sonra bende ona sordum ve "ilk seksin duygusunu unuturlar ama hatıra olarak unutulamaz" dedi ve bi anda kendi kendine eski sevgilisinden bahsetmeye başladı işte aslında onunla doğru dürüst öpüşmüyorduk bile aslında ben öpüşmek istiyordum ama o öpüşmek istemiyordu öpüşmeyi bile senle öğrendim diyerek eski sevgilisinin onu nasıl öptüğünü göstermek istedi ? Gel bak seni öperek onun beni nasıl öptüğünü göstereyim dedi tabii ki kabul etmedim. (Bu tarz saçma davranışlarından dolayı aslında kısa süreli takıldığım kızlara nasıl davranıyorsam ona da o şekilde davranmamı hak ediyor diye düşünüyorum)

onunla sevişmesem de olurmuş vs. şuan hatırlamadığım bir kaç şey daha dedi ama sonra yine dedi ki "aslında seni sevme dozumu da seviyorum çünkü eskiden ölürüm biterim modunda saçma şekilde seviyordum gözüm bir şey görmüyordu ama o sağlıksızdı seni sağlıklı bir şekilde seviyorum" dedi 🤓

Bilmiyorum sen ne düşünüyorsun bu konu da yorumunu çok merak ediyorum, bence söylenmemesi gereken şeyleri söyledi hatta yine twitterdan göndermeli şey beğenmiş ama inan bende hiç bir duygu durum değişikliği yaratmadı, umursamadım.

Birde kafa karıştıran kısmı da madem onu geçen sene o kadar ölürüm biterim derecesinde seviyordun ama geçen sene sevgilin varken bile neden cinsel olarak beni hayal edip mast yapıyordun hatta rüyalarına girdiğimi itiraf etmişti. Tamam dediğin gibi daha çok arzu duyduğu kişi ve sevdiği kişi aynı olmak zorunda değil dedin ama insan o derece sevdiği biri varken de bu derece hayal kurması garip değil mi ? 

Ve o derece asosyal bir oğlandan bu derece travma nasıl yemiş anlayamadım. Bence duygularını aşırı yaşayan biri ve onu gerçekten üzecek travma yaşatacak kişilerle hiç tanışmadığı için en sıradan kişiden bile travma yemiş. Bu vakte kadar gördüğüm alfa dul diyeceğimiz kadınların hepsi fuck n'dump, duygusal&fiziksel şiddet görmüş, manipüle edilmiş, özellikle aldatılmış oluyordu.

Yine epey uzun oldu kusura bakma biraz kafa açıyor olabilirim, şimdiden okuduğun için teşekkürler.

Mantıklı Kadın 3 hafta önce yazdı:

Garip, birbirinizi özel görüyor ve seviyor gibi değilsiniz. Öylesine tutunmuşsunuz sanki. Sen zaten hissiz birisin, senden yana duygusal olarak doymamasının sebebi o. Sen sırf kız temiz olduğu ve normalde sen boktan kişilerle takıldığın için, bir daha bulamazsan diye cebimde dursun istiyorsun. O da onay bağımlısı bir şekilde, beğenilmeme duygusuyla baş etmek yerine ilişki sahibi olup beğenildiğini hissetmek peşinde. 

Asyranta (24 yaşında) 1 ay önce yazdı:

Aslında konusunu açmaya layık bir mesele olarak görmedim bunu ancak annem sana da danışmamın faydalı olabileceğini düşündü nedense.

Aslında bir delilik ettim Cıvıtık. Bana kızabilirsin yine.

Bir gün dışarı çıkmak için plan yaptım. Gayet sıradan ve siyah giyindim, sıfır dekolte, pantolon-bluz, makyajıma özen gösterdim bir tek. Saçım yapılı falan değil. O akşam yemek yedim, yeni keşfettiğim bir barım vardı orada canlı müzik dinleyip 2 bira içecektim. Çok geç kalmadan eve gidecektim sonra da. Plan buydu.

Şansıma barda 4 kişilik bir arkadaş grubuyla tanıştım, 2 kadın 2 erkek, biri çift bunların, diğerleri arkadaş. Bunlar senin kkuşaktan Cıvıtık. Yanında arkadaşı olan adam iletişim kurdu başta, sonra arkadaşı (kız) beni  kibarca masalarına davet etti. Kırmadım. Aslında bir nevi adamla aramı yapmış gibi oldu.

Ne gariptir ki garsonlardan ikramlar gelmişti masama, tanımıyordum da onları. Üçüncü ikram o adamdanmış meğer. İçer gibi yaptım, içmedim. 2 bira planım olmuştu zaten 4 bira.

Çok sarhoş olmama rağmen hareketlerimi kontrol edebildim, eğlenceli bir hale bürünürüm içince. Hepsiyle eşit muhabbet ettim cıvıtmadan. Sonra headbang yaptım, biraz dans ettim. Adam Instagramımı aldı, diğer iki kadın da numaramı. Arkadaşına şakayla karışık "arkadaşın çapkın mı?" diye sormuştum. Belli ki sezmişim bir şeyleri. Kız "iyi çocuktur" derken, adam da benim sorumu duydu ve bana çok kızla yattığını söyledi. Benimle derdi seks olsaymış direkt gelip söylermiş :d Güldüm geçtim o an.

Eve gitmek için mekanı terk ettiğimde beni yalnız yakaladı. Enerjimin hoşuna gittiğini, beni tanımak istediğini, sıradan biri olmadığımı vs. söyledi. "Bilmiyorum, sanmıyorum bunun olacağını" dedim.

Eve taksiyle gidecektim ama ısrarla bırakmayı teklif etti. Ben de ne cesaretse tamam dedim. Yalnız değildik, kız kankası ve onun ansızın çıkagelen sevgilisi de vardı arabada. Benzin parası teklif ettim, kabul etmediler. Neyse.

Adam sonra numaramı almış arkadaşından.

Çok uzatmayacağım, kısacası benden 9-10 yaş büyük, eski çapkın bir tiyatrocu adam var peşimde. Ertesi gün arkadaşından numaramı alıp beni aradığında ona arkadaşlık dışında ileriye gitmeyeceğimi açıkça söyledim. Bana zamana bırak gibisinden bir şey dedi. Kısacası "hayır"dan anlamadı, muhabbeti sürdürme çabasında hala. Buluşmayı teklif etti, reddettim. Sonra sanat galerili, kahve içmeli bir planla geldi. Bunu kabul etmekte bir mahzur görmedim çünkü evde kal kal delireceğim, dışarıda biraz vakit geçirmiş olurum diye düşündüm. Adamı beğendiğimden değil. İlişki konusu açarsa bir şeyler yaşamayacağımızı tekrar hatırlatacağım.

Annem her nedense onun kucağına atlayacağımı çünkü benim kritik bir durumda olduğumu söylüyor. Yine anneme sinir oldum. Yok efendim tiyatrocu adamlar çok çapkınmış, ağızları çok iyi laf yaparmış, kızları köpek ederlermiş cart curt. Yahu yatmayı bırak flört etmek bile istemiyorum ki ben bu adamla?

Cıvıtık, laftan anlamadığı takdirde nasıl başımdan defedebilirim bu adamı? Nasıl kaçıp kurtulabilirim? Kırmadan onu reddetmenin, benden uzaklaştırmanın bir yolu var mı? Söyleyebileceğim sihirli bir söz falan? Kötü elektrik de almadım. Sadece başarılı biri olsa da beğenebileceğim, ilişki yaşayabileceğim tipte bir erkek değil. Kriterlerimi karşılamıyor.

Mantıklı Kadın 1 ay önce yazdı:

Sen tam "uçurumun kenarında gezersen düştüğünde şaşırmayacaksın" insanına örneksin. Ben sana söyleyeyim. Aslında yapmak istediklerini ağzın yapmak istemediğini söylüyor, istemem yan cebime koy yapıyorsun. İstediklerini mümkün kılacak şekilde yaşayıp sen kontrol etmeden oluyorlarmış gibi kendini inandırmaya çalışıyor, hiçbir şekilde iradenin dahlini kabul etmek istemiyorsun. Böylece yaşadıklarını kendine aklıyor ve kendini rahatlatıyorsun.

Bara yalnız gitmek bir seçimdir. Barda biri seninle tanışmaya çalışabilecek şekilde göz teması kurmak bir seçimdir. Barda seninle bir kadın dahi tanıştığında cevap vermek bir seçimdir. Onların masasına geçmek bir seçimdir. İkramı içmek bir seçimdir. Yalnız gitmemek, o taksiye binmek bir seçimdir. Numaranı o kadına vermek bir seçimdir. Mesaja cevap vermek bir seçimdir. Adamın herhangi bir buluşma teklifini kabul etmek bir seçimdir. Bundan sonra gidip tekrarlı görüşmen de bir seçim olacak. Bu adamla sevişmen de bir seçim olacak.

Ben ne yapardım? Bara yalnız gitmezdim. Yanımda biriyle giderdim. Kimseyle göz kontağı kurmazdım. Biri tanışmak isterse kabaca konuşurdum. Çünkü ilgiye ve onaya ihtiyacım yok. Sonraki aşamalar hiç yaşanmazdı bile.

Kendine dürüst olmalısın. Ben sana yaşama, tü kaka demem. Ama yaşayacaksan istiyorum ve yaşayacağım ve bedelleri olacaksa hazırım de. Yok bedellerini istemiyorsan, bir yanın alarm veriyorsa o alarmı dinlemeye karar ver ve kararının arkasında dur. 

Bardan bulduğun ve sözlerindeki tutarsızlıkları fark edip, istemem yan cebime koy tavırlarını sezen bir erkek sana saygı duymaz onu söyleyeyim. Sen farklısın falan da boş iş, tipik yatağa götürme lafları. Bu erkek sana şöyle bakıyor "bunu istediğim gibi tavına getiririm, çünkü yapmam dese de yapıyor."

Sen bilirsin.

Gerçekten istemiyorsan, adamın onayını ve ilgisini arama, seni kaba bulmasını hiç umursama, yok ben vazgeçtim, o gün sarhoştum ve görüşmek istemiyorum, hakkımda ne düşünürsen düşün de ve engelle. Bu kadar basit.

Bunları yapmazsan, hiçbir adımda gidişatı değiştirmeyeceksin, o çok açık.

Asyranta (24 yaşında) 1 ay önce yazdı:

Bir nevi kendi kendimi manipüle ediyorum yani? Az kafayı toplasam benden iyi narsist olurmuş :D

Belki delice gelecek ama bir şey itiraf edeceğim Cıvıtık. Bazen ciddi ciddi iki kadınla aynı bedenle yaşıyormuşum gibi hissediyorum. Birinin sınırları/kontrolü yok, cesur, değişken huylu, özgürlüğü için kurşun atar kurşun yer, yarınlar yokmuş gibi yaşar, lafını sakınmaz, flörtöz, inat. Bu yanımdan feci korkuyorum, yok sayarsam da mutsuz oluyorum, sanatçı tarafım o. Öbürü ise utangaç, kendi halinde, izole olmayı seven, pek dikkat çekmeyen, kırılgan ama soğuk bir kadın, "yapma, sakin ol" diye durdurmaya çalışıyor öbürünü çoğu zaman. Ben ikisinin arasında mekik dokuyorum, bazen aralarında çıldırıyorum.

Erkekler söz konusu olduğunda genellikle ilk kadın galip geliyor, geçmişte yaşadıklarımdan sonra öbürü galip gelsin diye uğraşırken fark ettiğin üzere hala bocalıyorum. Ayrıca belki içki içmemiş olsaydım o seçimleri de yapmayacaktım, kimseye yüz vermeden taksiye binip eve gidecektim hemen. Ah.

"İçme şu zıkkımı" diyeceğini biliyorum Cıvıtık. Hadi bıraktım diyelim -ki önceden denedim-, zorlarsam birkaç hafta/ay sürüyor, sonra hoop yine başlıyoruz. Maddeye, sigaraya elimin ucuyla dahi ilişmezken alkolden vazgeçemiyorum, yok. Ara sıra içmezsem olmuyor işte şu zıkkımın kökünü Cıvıtık. Bağımlısı da değilim, aşığıyım :)

Kulağa garip gelse de aynı şehirde olduğum, arada çağırıp kahve mahve içebileceğim, o bara beraber gidebileceğim HİÇ arkadaşım yok, olsaydı da onunla headbang yapsaydım keşke. Samimi olduğum tüm insanlar başka şehirde. Koca şehirde istediğim her sosyal aktiviteyi tek başıma veya annemle yapabiliyorum. Baba desen öldü mü kaldı mı bilmiyorum. Başka insan da yok anlayacağın.

"bir yanın alarm veriyorsa o alarmı dinlemeye karar ver ve kararının arkasında dur."

İyi ki yazmışım sana olayları. Evet bu adam konusunda alarm veriyor. Bak konusu açıldı o gün, "olaBİLİR" dediysem de şu an canım o kadar gitmek istemiyor ki o buluşmaya. Zaten bana uğruna bedeller ödemek isteyeceğim kadar iyi ve heyacanlı bir ilişki yaşatabilecek bir erkek olsaydı çoktaan sana danışmadan atlamıştım o uçurumdan.

Şu an geç oldu, yarın yazacağım o sözleri ve takipten de çıkaracağım. Beğenmediğim birine mecbur değilim...

Şu insan reddedemeyen, birini kırmaktan kaçınan tarafımı çok pis boğazlayasım var. Hayır, istediğimde reddediyorum da, kırıyorum da, -kısa süre önce konuştuğum 1-2 erkeği tamamen defettim mesela- ama bazen basiretim bağlanıyor gibi hissediyorum.

Çok teşekkür ederim Cıvıtık. Alkolün ıskaladığı 2 beyin hücremden birini sana danışmak için kullandığıma çok memnunum :D Umarım sen de iyisindir, hayatında her şey yolundadır ve yolunda gitmeye devam eder. <3

Mantıklı Kadın 1 ay önce yazdı:

Delice gelmiyor lakin bu "çift kişiliğim var" gibisinden ima ettiğin şeyin gene kendine sorumluluk yüklememek için ürettiğin bir düşünce mekanizması olduğunu düşünüyorum. Bu durum sana özel değil. İnsanların tümü güdüselliğin fısıldadıkları ile medeniyetin gerektirdiklerinin çelişkisi altında hayatını sürdürür zaten.

Kendine prensipler belirlemeyen insanlar çok zorlanır. Çocuk eğitiminde en temel gerekliliklerden biri çocuklara kararlı yaklaşıp onlara bir rutin ve prensipler bütünü kazandırmaktır, biliyor musun? Çünkü aksi taktirde çocuklar sürekli olarak kararsızlık duygusuyla karşılaşırlar ve hayatlarının en küçük aşamalarında dahi önlerine seçimler çıkar, bu da insanı yoran bir şeydir, psikolojik olarak yıpratan bir şeydir. Sağlıklı bireyler olmak için günlük hayatımızdaki birçok şeyi kendimize problem yaratmayacak yollarda otomatiğe takmamız gerekir. 

Sana bu tip bir "otomatiğe takma alışkanlığı"nın hiç kazandırılmadığını düşünüyorum, muhtemelen aile büyüklerinde de yoktu zaten. O yüzden dürtü ve duygularının peşinde, onların seni çok zorlayacağı şekilde yaşayıp, savrulup gitmeye teşnesin.

Şimdiye kadar böyle yaşadın. Ne oldu? Sana nefret ettiğin bir geçmişten başka bir şey getirdi mi? 

Ben cevabın hayır olduğunu ve değişmek istediğini varsayıyorum. Değişmek istiyorsan, uçurumun kenarında yürüme alışkanlığından vazgeçmeyi öğrenmelisin. Prensipler edinmeli ve canın sıkılacak ve zorlanacak da olsan onlara riayet etmelisin.

Benim sana önerim, bir gönüllülük faaliyetine katılman, bunu daha önce de önermiştim sanki. Hayatın çok boş ve onları yararlı, mutlu edici, düzgün insanlarla tanışabileceğin şekilde doldurmalısın. Madem işe girmiyorsun. Sen bana hayat boyudur ayrıcalıklı olduğum için mesleki konularda rahat davrandığım konusunda neredeyse gıcık olarak laf sokar gibi konuşuyorsun ama sana söyleyeyim, ben 16-17 yaşımdan beridir kesintisiz olarak ya çalışıyorum, ya gönüllülük faaliyetleri yapıyorum ve networkum sayesinde de işsizlik sıkıntısı duymadım. Gönüllülük dolayısıyla tanıştığım yerden ileride eşime bile aracı oldum iş çıkardım mesela.

Bence, hayvanseverlikle ilgili bir derneğe gitmelisin. Arkadaş edin. Alkolü de evinde al. Erkekleri daha uzun süre unut. Günlük tutabilirsin.

Asyranta (24 yaşında) 1 ay önce yazdı:

Geçmişimden değil, geçmişimdeki adamlardan, uğradığım haksızlıklardan nefret ediyorum. Evet değişmek istiyorum, en azından ayaklarımın yere sağlam basması, insanları daha iyi tanıyabilmek, daha da üzülmemek için.

Her insan aptalca, pek düşünmeden tartmadan seçimler yapabiliyor, hepsinin mi sonu berbat? Hiç mi iyi bir sonu olamaz bunun? Her zaman değil ama biraz olsun şansıma güvenip güzel şeyler yaşamayı ummak, istemek normal bir şey değil mi? Hep mi berbat olur böyle şeylerin sonu? Sürekli mantıkla mı hareket etmek zorundayız ilişkilerde? Biraz olsun mantığı gevşetip kendimizi duyguların ve heyecanın kollarına bıraksak o ilişki sağlıksız mı olur? Karşı taraf hemen bir itlik mi yapmaya kalkışır?

Yine fırsatım olsa büyük ihtimalle tekrar yapardım ama bu kez bana değer verdiğinden emin olduğum adamlarla. Şu an bir yaramazlığa kalkışmamamın tek nedeni geçmişimden pişmanlık duymam değil, yaşayacağım olası felaketleri biliyor olmam. Taş çatlasa 1 veya 2 gecelik adamların beni uzun vadede mutlu edemeyeceğinin farkında olmam.

Yaşananları hiç yaşamamış olmak beni şu anda olandan çok daha beter bir ilgi ve onay ihtiyacıyla baş başa bırakırdı. Bazı rezillikleri gençken yaşamam, 40 yaşına kadar bir şey yaşamayıp sonra pat diye olmayacak herifin birine aşık olup sürünmemden katbekat iyi. *kendi kendine normalleştirdi :)*

Cıvıtık beni anneannem büyüttü, hatta ilk kez ona "anne" demişim. Benimkilerde çok prensip olduğunu söyleyemem haklısın, zaten onları 5 yaşıma kadar görmedim. Annemi nadiren gördüm, babamı hiç. Annem kuralcı bir insandır ama kuralları uygularken kararlılık ve sertlik konusunda kantarın topuzunu kaçırabiliyor. Babam bir ailesi varken bile bekar hayatı yaşamaya devam etmiş bir insan. Aile nedir bildiğini sanmıyorum hala. Muhtemelen son nefesini de duvarlarına sigara dumanı sinmiş lüks bir site dairesinde tek başına verecek. Onun ailesi ailemin dağılmasında pay sahibi, babaannemin babamı dolduruşları, loğusa anneme eziyeti, parasızlık, kavgalar... Annemi babamdan boşandırıp beni elinden zorla almakla tehdit etmişler, ayrılamamış o da. Anneannem bu olaylara şahit olunca beni yanına almış zaten.

Anneme kızsam da onu yaptığı hiçbir şey için suçlayamıyorum.

Ailemle ilgili minnettar olduğum şey, kız çocuğu olduğum için beni erkekten aşağı bir cinsiyet gibi görüp pasifleştirmemiş, eziklememiş, aksine bir erkek çocuğuyla eşit şekilde yetiştirmiş olmaları. Cüretimi de buradan alıyorum. Ve onlineda beni erkek zannedenler olur hala.

Evet, o gün sana biraz gıcık olmuştum Cıvıtık yalan yok çünkü hayatta tetiklendiğim çok nadir mevzulardan birini konuşuyorduk. İş, varlık, para. Farkındaysan ilişkiler, bakirelik, seks meks bunlar beni tetiklemiyor. Tetikleyenler acizlik, parasızlık, çaresizlik.

Anneannemden benimkilerin yanına geldiğim ilk yıllarda, ilkokula başladığım zamanlar babam yüzünden evimize haciz geldi ve her şeyimizi kaybettik. Yine aynı yıllarda, yaşanan stresten ve sıkıntıdan annemin sağlığı kötüledi ve ölümden döndü, beni ondan uzaklaştırıp teyzeme bıraktılar, annemi sonsuza dek kaybedeceğim sandım.

Zor da olsa kendimize yeni bir ev, yeni bir düzen kurduk -annemin iyi bir işi olmasına dua edelim- ama bizimkilerin kavgaları bitmek bilmiyordu. Bir süre sonra güzel bir oyun bilgisayarı alınmıştı bana, çok sevinmiştim. Bir gün okul çıkışı oyun oynarım diye düşünüp mutlu mutlu eve geldiğimde donup kalmıştım, çoktan her şeyi haczetmişlerdi. İkinci kez. O olayı hala unutmam. Ben 14-15 yaşındayken de evsiz kaldık, eşyalarımızın bir kısmı depoda telef oldu. Bazı aile dostlarımız çok yardım etmişti, bazısı da kapıda bırakmıştı :) Babam yaşananlardan gram ders almayıp bencilliğe devam ediyordu. Anlayacağın, çocuk yaşlarımdan itibaren gördüm insanların ne kadar kötü olabileceğini. Hali vakti yerinde insana hep iyi davranırlar, önüne kırmızı halı sererler ama aynı insan fakir ve zor duruma düştüğünde köpek kadar kıymet vermezler.

Artık niye bu mevzulardan tetiklendiğimi anlıyorsundur. Zengin sınıfın orta sınıfın dertlerini ve imkanlarını anlamadığını düşünmem beklenmedik bir şey değil.

Kaçı yarın ne yiyeceğini, nerede uyuyacağını veya "bir tencere çorba yapsam acaba kaç gün içerim?" diye düşünmüştür? Yanlış anlama, seni hedef almıyorum. İş hayatın için gayret etmiş olman, herhangi bir çaba göstermen, babasının parasıyla butik falan açıp "sıfırdan başladım cnm ya" diyen o züppelerden olmadığını kanıtlıyor ve bu yüzden seni bir kez daha takdir ediyorum Cıvıtık. Hedefim o züppeler, kesimin kendisi. Sadece, bu bahsettiğim kesimi muhtemelen yakından tanıyan biri olarak sen söyle, kaçı hayatı boyunca bir kez olsun bunları düşünmek zorunda kalmıştır?

Fırtınalı bir ergenlik yaşadım ama 16 yaşından itibaren aklımı başıma toplayıp hayatımda uzun vadeli bir ders çalışma ve spor rutini belirlemiştim. Lisede zorbaların baş hedefiydim ve sanki okulda başka bakımsız insan yokmuş gibi benim tipime, aldığım 3-5 kiloya takmışlardı. Hocalardan bazıları da küçümserdi. Düşmanım çoktu anlayacağın ve onların varlığı spor ve başarı için motivasyon oldu diyebilirim. Evdeki/okuldaki sorunları, bağırışları çağırışları yok sayıp o rutinleri 6 yıl devam ettirdim. Bizimkiler boşandı, covid başladı, babam evi elimizden alıp bizi sokağa atmaya kalkıştı, yine de bunalıma girip bırakmadım rutinimi. İsteyince sorumluluk almakta, onu uzun süre sürdürmekte bir sıkıntım yok. Lisede resim sergileri için çizimler yapardım, üniversitede staja başvurmuştum, hocalarım öğrenci kayırmasaydı onu da yapacaktım. Çalışkandım, ortalamam 3.50 üstüydü.

O adamı engelledim ve rahatladım Cıvıtık. Dediğin gibi birkaç düzgün arkadaş edinirsem belki network de edinebilirim. Evde içeceğim. Erkekleri eşşekler tepiklesin, hepsine engel. Günlük tutuyor sayılırım. Resim çizmeye devam, hala bir şeyler çiziktirip paylaşıyorum. Bakalım şimdilik daha neler yapabileceğim... Yine çok teşekkür ederim Cıvıtık, umarım meslek ve para konusunda seni gücendirmemişimdir. Niyetim seni küçümsemek ya da üzmek değildi. Olayları anlattım, mevzu çok başka benim için.

Uzun bir yazı oldu. Anneme bile sana döktüğüm kadar içimi dökmemiş olabilirim :D

Mantıklı Kadın 1 ay önce yazdı:

Sorularına cevap vereyim. 

Bir, malesef kadınlarda en fazla heyecan-cinsel çekim oluşturacak erkekler dark triad özellikler taşıyanlar. Yani ayağım kesilsin, başım dönsün, aşağısına tamam değilim dersen şansın bol olsun. Ben ne erkeklere, ne kadınlara kefil değilim. İkisinin birbirinden daha iyi insanlardan oluştuğunu düşünmüyorum, erkeklerde de kadınlarda da iyiler ve kötüler olduğunu düşünüyorum. Dark triad da iyi erkek özelliklerinden ziyade, bunu çekicilik anlamındaki "bad boy" olarak söylemiyorum, bildiğin kötü deneyecek bencil, narsist, duyarsız, aldatan, üzmekten hoşlanan erkekleri içeren bir grup. Başta lovebombingi bir güzel alırsın, sonrası eziyet. 

İki, insanlar aile paternlerini tekrar tekrar yaşayacakları psikolojik zaaflara sahipler zaten. Sende de bunlar görmediğim bir yoğunlukta. Kendimi bırakayım dediğin kendimi annemin kaderine iteyim olur gibi geliyor bana. 

Yani, özetle, özellikle senin özelinde, mantığını hiçbir zaman elden bırakmamalısın derim, malesef.

Maddi zorluklarınız geçmiş bitmiş olsun umarım. Allah tekrarından sakınsın.

İçini dök ve içini güzel şeylerle doldur. 

Asyranta (24 yaşında) 3 hafta önce yazdı:

Affına sığınarak, Manas Destanı gibi cevap yazmışım Cıvıtık. Gönderip göndermemekte kararsız kaldığım ve tamamlamadığım için bilgisayarda kayıtlı halde bırakmıştım. Şehir dışına çık-dön derken bugüne nasip oldu göndermek. Seni Twitter'da da pek göremedim birkaç gündür, umarım her şey yolundadır.

Annemin kaderinden Allah korusun. Zor bir hayatı oldu. Ona benzeme ihtimalim beni korkutuyor.

Söylemek istediğim kesilmeden, sürekli devam eden bir heyecan hali değil. Zaten ilişkide bunun hep olması beni yorar, enerjimi bitirir. Ben sadece hayatıma aldığım adama olan ilgimin diri kalmasını, beni kendinden soğutacak hareketlerde bulunmamasını, heyecanlı zamanlar geçirsek de rahatça sarılıp uyuyabilmek, yorgun bir günün ardından beraber dinlenebilmek istiyorum. Sürekli olmasa da ara sıra bu güvene ihtiyacım var. Ayaklarımı daha sonra da yerden kesebilir, hemen bir yere kaçmıyorum sorun yok :)

Yani lovebombing veya dark triad oğlan istemiyorum... Bence anladın ne demek istediğimi. Zaten birçoğuna rast geldim ve bir şeyler kaptım onlardan, bir özellik, bir tavır, istediğimde duygusuzca kötülük edecek kadar... Bazılarından da onları kontrol edemeyeceğimi veya geçimsiz olduklarını fark edip kaçtım. Çünkü bazısının yumuşak karnını bulmak az biraz mümkünken, bir kısmı da tamamen manyak bu dark triadların. O taraflarını da son derece itici bir saygısızlıkla dışa vuruyorlar.

Artık bu tip adamlara gitmiyorum, sorun normal bir adamın bana gösterdiği ilgiyi alakayı lovebombing sanıp, bu yüzden tersleyip, uzak durup güzel bir ilişki yaşama şansım varsa bile onu bu şekilde heder etme riskimin olması şu an.

Bir adamın ilgisinin altında yatan motivasyonları -cinsellik dışındakileri- bilmiyorum, bilemiyorum ve hep olumsuza yormaya meyilliyim -"benden aslında hoşlanmıyor, beni kesin incitecek/zarar verecek" gibisinden-. Tek bildiğim bir tanesi dışında hepsinin yanında diken üstünde, huzursuz hissettiğim. Son beraber olduğum adam. Diğerleri aklımın ucuna bile gelmezken o geliyor. Hala aklımda oturtamadığım şeyler var onunla ilgili, bu yüzden tekrar bahsetmeye değer.

Yaşadığım ilk ve son tek gecelik ilişki ne yazık ki umduğum gibi gitmedi, biliyorsun. Çift taraflı bir hoşlantı ve devam eden görüşmelerle sonuçlandı. Ben yatıp kalkıp sabaha da çekip gitmeyi amaçlamıştım, adamın da umursamayacağını düşünmüştüm, kafamda "tek gecelik ilişkiler böyle olur" diye oturmuş. Ki böyle olmuyor mu zaten?

Onun yerine başka bir erkek olsaydı ona da aynısını uygulayacaktım. Nitelikli veya niteliksiz olması bunu değiştirmeyecekti. Bunlara da dikkat etmedim zaten. Eğitimlisi, zengini, yabancısı bir arada denk geldi şansıma.

Yazacaklarımı kendimi iyi hissetmek, olumlamak için yazmıyorum, sırf intikam niyetiyle sevgilimi aldatmak için bulmuşum adamı zaten nesini olumlayayım bu ilişkinin sana? :)

Ten uyumu, sohbet, mental uyum, frekans... Hiçbirine kusur bulamamıştım, bunu o da itiraf etmişti. Sanki onun tenine dokunurken kendi koluma bacağıma dokunuyorum, birbirine zıt insanlardık ama fena bir tanıdıklık hissi vardı. Bir tek o beni orgazmın sınırlarına yaklaştırmayı başarmıştı. Ne zaman sevgilim tepemin tasını attırsa veya kötü hissettirse kendimi onun yanında bulur ferahlardım. Yargılanmayacağımı bilirdim.

Öyle çok fazla görüşmedik, sevişmeden vakit geçirdiğimiz, saatlerce konuşup güldüğümüz günler oldu, saatlerin ne kadar hızlı geçtiğini anlamazdık. Her seferinde beni rahat hissettirmek için çabalardı, başıma bir iş gelmeyeceğini bilirdim onunlayken. Her konuda konuşabilmenin rahatlığı vardı iletişimimizde. İltifatlar olsa da aşk sözleri, seni seviyorumlar, sürprizler yoktu. Bir kez beni sevdiğini söylemişti, o da beraber geçirdiğimiz son akşamdı -ilişkinin birkaç ay sonrası-

Birbirinden çok uzakta, farklı ırklardan iki sevgilim vardı, birinin haberi yoktu öbüründen. Birinin varlığını kafamda çoktan silmiştim, geriye kargacık burgacık bir "ilişki" yazısı kalmıştı sadece. Düşün artık bunların bir kadında yaratabileceği psikolojik yükü.

Sağlık sorunlarım da vardı zaten, bir de bu olaylardan, bir çıkış yolu bulamamaktan, birini aldattıktan sonra berbat hissedeceğime iyi hissetmekten -geç yokladı vicdan azabı- iyice bunalıma girip uzun saçlarımı kısacık, oğlan çocuğu gibi kestirmiştim aniden.

Sevgilimin olmasında bir sorun olmadığını (!), ikimizin de tek eşli olmadığını, hatta benim gibi olmak istediğini söylerdi -nedense-. Herhalde kendimi ele vermememe falan özendi, bilmiyorum ama yüzünün nasıl asıldığını, gözündeki öfkeyi fark ederdim. Bana bazen laf arasında durup dururken “unut onu” der, onu nadiren bir fırsat bulunca küçümser, öbür sevgilimin de uzaklarda beni aldattığını kendinden emin bir şekilde söylerdi, için rahat olsun dercesine. Öbür sevgilimden ayrılmam durumunda benimle bir ilişkiye hazır olduğunu da söylemişti, sanki en ufak terslikte kaçacağımın farkındaymış gibi bana sıkı sıkı sarılarak uyurdu. O sözlerine bir cevap vermezdim, sessizleşirdim, sadece beni mutlu ettiği sürece yanımda kalmasına izin verirdim ve bunu bilirdi. İyi bir çevresi vardı, beni arkadaşlarıyla tanıştırmıştı ve sonradan öğreniyorum ki onlara benden iyi bir şekilde bahsetmiş. Girdiğimiz ortamlarda da dikkat çeken bir çifttik. Ona aşık mıydım bilmiyorum, samimiyetine de pek güvendiğim söylenemez, sadece beraber olduğum diğer adamlardan çok, çok farklıydı. Her açıdan.

Geçmişlerimiz aşağı yukarı benziyor, toksik partnerler, önce aldatılmalar, sonra aldatmalar... Zamanla ondan çok hoşlansam da bu hisleri yok saydım, yalanladım. Bana millet, ırk, din, aile, değerler, ilişki anlayışı bakımından çok zıt bir adam. İkinci adam olduğunun, ona korkunç bir haksızlık ettiğimin farkında ve bana hala düzgün davranıyor. İntikam içindir kesin dedim, bekledim. Bir darbe yok. Aksine ben umursamadıkça üzerime düşüyor. (Neden?! Sineye mi çekti içine düştüğü durumu? Yeterince umursamadığından mı? Hangi erkek sineye çeker bunu?)

Geçmişimde iyi hatırladığım, bana düzgün davranan tek adam bu. Kulağa absürt gelse de öyle. Kalbimi kırmadı, kıracak olduğunda da izin vermeden kaçtım. Acaba bu yüzden mi aşamıyorum? Düşman olup birbirimizin kalbini hallaç pamuğu gibi attığımız exlerimle ilişkilerimi çoktaaan aştım çünkü.

Son görüştüğümüzde -beni sevdiğini ilk kez söylediği akşam- bana mekanda ansızın "istediğin kişiyle eve gidebilirsin" dediği zaman gözünün önünde başkasıyla flört ettim inadına. Sonra yanıma gelip asık bir suratla "Sen beni sevmiyorsun" diye trip attı bir süre (:D?). Gerçi ben de sırf onun tepkisini ölçmek için flört etmiştim, birini beğendiğimden değil. Bir insan niye kendi söylediği şeye böyle bir tepki verir Cıvıtık? Dark triad dışında başka bir sıkıntı mı var bu adamda benim anlam veremediğim? Gerçi ikimizde de var bir manyaklık, görüyorsun.

Benim sevgilimi bırakmadığımı görünce işin rengi değişti, aramıza o kaçınılmaz mesafe girdi, ikimiz de yazmadık birbirimize. O esnada başkasıyla şansını denedi muhtemelen. Onu suçlayamam, buna hakkım yok.

Yani ikimiz de ilişki açısından güvenilir insanlar değildik, ilişkimizde güven yoktu asla da olamazdı, birbirimizin en kötü, kaypak, çıplak tarafını görmüştük, o tarifsiz rahatlığı yaratan da bu muydu bilmem. Tüm bunlara rağmen güzel bir şeyler yaşamıştık. Olumsuz hatırla(ya)madığım tek ilişkim. Nasıl bir ironiyse. Doğru bir zamanda karşılaşmış olsaydık bir şeyler değişir miydi diye merak ettiğim olur. 

Çok sonra yine ulaştı bana, onda unuttuğum bir eşyamı alıp hiçbir kelime sarf etmeden sokağın ortasında bırakıp gittim onu. Konuşursam ayrılamayacaktım.

Buluşacağımız günlerde beni uzaktan görünce hiçbir sevgilimin olmadığı kadar mutlu olan, aşık liseli oğlanlar gibi gülen bir adamla o şekilde bitmesini hala aşamadım. Ona söylemek istediğim sözlerin boğazımda düğüm olmasını da.

Annem bu adamdan konu açtığımda öfkelenir, unut gitsin der. Haklı.

Onu oracıkta bir başına bırakalı 1 yıl geçti. Ne ben ulaştım ne de o. O yasak ilişkiyi hiç yaşanmamış saydım ama ara sıra hatırlıyorum işte diğerlerini hatırlamazken. Hayatıma da kimseyi almadım, hiç date'e çıkmadım bu süre zarfında. Erkekleri -yurdum erkeklerini özellikle- samimiyetsiz bulmaya başladım, itildim onlardan. Onlara bakınca çoğunda hoşlanılası, sevilesi bir özellik görmekte zorlanıyorum, enerjilerini beğenmiyorum veya onlarla geçirdiğim vakit kalitesiz ve kısır geliyor. Partner açısından kadınları da istemiyorum çünkü ileride çocuk istiyorum. Şu an hayatımı yoluna koyma derdindeyim, olduğu kadar artık.

17-18 yaşında ilk sevgilisiyle evlenip yuva kuracağını sanan, tek eşli kalmaya kararlı Asyranta ile şu anki Asyranta'nın arasında dipsiz uçurum var. Vah. Annemle babamın korkunç ilişkisine inat, ben iyisini yaşamayı kafaya koymuştum, ilişkilerimin yolunda gideceğine inandırmıştım kendimi. Tabii öyle olmadı.

Dark triad oğlanları eşşekler tepsin. Yalnızlık da dünyanın sonu değil, yine de bunun olmaması için ilk paragrafta bahsettiğim adam gerek bana, yoksa ilişki yapmak falan umurumda olmayacak, bu hayatta tek tabanca takılacağım gibi.

<3

Mantıklı Kadın 3 hafta önce yazdı:

Ben kendi de iyi, niyetleri de iyi birçok insanın var olduğunu biliyorum. Ancak, onlarla bir ilişkimiz olması, frekanslarımızın tutması için bizlerin de öyle olması gerektiğini düşünüyorum. Sen iyi biri misin, güvenilir biri misin? Bence erkekleri boş vermeye ve kendi üzerinde çalışmaya devam et, iyi gidiyor gibi görünüyorsun. Kendinle olan ilişkin düzeldikçe etrafındakilerin profilleri de düzelecektir. Ailenle ilgili gömdüğün şeyleri yerli yerine oturtmak için terapi alman gerektiğini ise defalarca söyledim, gömdüklerinin fışkırıp dönem dönem her şeyi berbat etmemesi için bu şart, sen ne kadar gözden uzak tutmaya çalışsan da.

Asyranta (24 yaşında) 2 hafta önce yazdı:

Cıvıtık, ben en taze, bakire ve toy olduğum, saf, pozitif ve iyi niyetli tarafımı henüz yitirmediğim dönemde de iyisine denk gelmedim ki. Frekanstan mı sence? Sadece birazcık korkularımla ve "iyi bir ilişkim olsun ve ağzımın tadı kaçmasın" diyerekten hareket ettim, birini bulmaya bile çalışmamıştım -beni ilk fark eden ve adımı atan karşı taraftı- ve belki de o korkuların payı var. İlişkilerimde korkularım zamanla gerçekleşti, karşı taraf gerçekleştirdi daha doğrusu.

Erkeklerden -sonuncu hariç, sevgililerimden- her nedense üvey evlatmışım, sevgiyi, heyecanlı bir gezmeyi, düzgün davranılmayı, değer görmeyi, şımartılmayı hak etmezmişim gibi muamele gördüm, sebebini de asla çözemedim, çözemiyorum. Severek ilişkime bağlı kaldığım zamanlarda bile bu böyleydi, sırtımdan kanat da çıkarsam yaranamazdım. Sanki hepsi bir ara toplanmış "Asyranta'ya bok gibi davranalım, arkasından dolaplar çevirelim, bir günü bile mutlu geçmesin" diye karar vermişler aralarında.

Hayır neden? O 18-19 yaşlarındaki toy kızın kime ne zararı vardı? Onlara orospu gibi davranmadım, sağlayamayacakları şeyler talep etmedim, yolunda bir ilişkim olsun istedim, beklentim de bu oldu diye mi kıymet vermediler? Bir erkeğin istediği ona değer veren, ilişkisine bağlı, ilkini onunla yaşayan ve iyi sevişen bir kadın değil miydi?

Çabasızca mutlu olabilecekleri kızları beğenmeyip, harcayıp, aldatıp -en sonunda tertemiz delirtip- nerede sorunlu, manyak, borderline'lı vb arıza kadın varsa elleriyle koymuş gibi bulup, şehrin yarısıyla aldatıldıktan sonra "Borderline kadınlar düzelir mi, onu çok seviyorum hiç mi umut yok? :(" diye erkekadam sayfasına yazan tipleri gördükçe erkeklere eşşek muamelesi yapan kalbi fesat bir kadın olmak istiyorum açıkçası. Öyle yaparsam sevilirmişim gibi geliyor.

Güvenilir miyim? Başta hayatıma aldığım insanlar bana güvensin, sırtını bana rahatça yaslayabilsin diye uğraşırken, zor günlerinde destek olmaya çalışırken yediğim kazıkları düşününce, artık güvenilir olmakla pek ilgilendiğimi söyleyemem Cıvıtık. Kalbimin kırılmakla kalmayıp, yere atılıp üzerinde tepinileceğini bile bile neden güveneyim?

"Güvenmezse güvenmesin, çok da fifi, sanki kendisi sütten çıkmış ak kaşık da benden güven bekliyor" diye düşünüyorum şu an çoğu erkek için. Efendi erkeklerin de sinsiliğini gördüm halihazırda. Bence bu adamlar en kötüsü Cıvıtık. Kendini iyi zanneden, öyle gösteren ama özünde hiç iyi niyetli olmayan tayfa.

Bir kadına "lafı dolandırmayacağım, ben seninle yatmak istiyorum" diyen -alfa değil- HERHANGİ bir adam efendi erkekten karakter olarak daha merttir ve dürüsttür benim için, niyeti bellidir en azından. Ben düzgün, sessiz ve efendi görünen ama arkamdan iş çeviren yılan oğlu sinsi erkekten bıkmışım artık.

İyi de değilim kötü de. Ortalarda bir yerde debeleniyorum, ara sıra manevi açıdan dibe batıp tekrar kendime geliyorum zamanla. Bana iyilikle gelene iyilikle karşılık veriyorum, bu iyilik her zaman şarta da bağlı değil. Bilerek isteyerek sebepsizce kötülük yapana da neredeyse her zaman kötülükle karşılık veriyorum. Gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki attığım kazıklar hak etmeyen masum birinin sırtına denk gelmedi.

Yöntemlerim yanlış olsa da birilerinin hayasızca yediği hakkımı geri almak istiyorum, benden esirgeneni. Aşkta ve parada bu hep böyle en azından. İlk ilişkilerimde yaşadığım sıkıntılara sessiz kalırken son düzenli ilişkimde artık tahammül edemedim buna.

Sevdiğim adam beni cinsellik için kullanıp bir kenara attıktan 1 ay sonraki bir başka ilişkim. Efendi (!) erkekle :) Bundan bahsetmesem olmaz.

Birbirimize çok yoğun hisler besleyerek başlamıştık, resmen aşık olmuştuk, kısmen uzak-mesafe, tatillerde birbirimizi görüyoruz. Ben önceki olaydan dolayı hala yaralı ve hassasım. Hızlı ilerledi. Adam meğer eski sevgilisini unutamadan benimle ilişkiye başlamış ve ben bunu sonradan öğrendim, dünyam başıma yıkıldı. O kızın doğum gününü kendi doğum günü olarak söyledi bana. Sonra "sarhoştum" bahanesini sundu, olayı çoktan kafaya takmıştım. Yalanını yakaladığım birine nasıl güvenecektim?

Geçmişi konusunda da ketum ve kestirip atıyor. Bana da "benim bir duruşum var/niyetim ciddi/sen benim gibi adamı bulamazsın" diyordu. Günde 10 kez arayıp sorup 1-2 saat bile rahat vermiyordu. Ağzında sakız gibi çiğnediği o "seni seviyorum" sözü, görüştüğümüzde benimle yiyeceği bir yemeği, ara sıra istediğim yerleri gezmemizi sorun etmesi, umursamaması -ki çalışan bir insan- beni işkillendiriyordu zaten. Sürekli aynı yerlere gidiyoruz, götürdüğü yerleri beğenmiyordum. Şunu yapalım/yiyelim diye ikna etmek zorunda kalıyordum. Parası yok dersin ama kendine dünyanın parasını verip bir sürü giysi aldı benimle gezmedeyken. Ancak yemek yiyeceğimizde, benimle birlikte yapacağı herhangi bir aktiviteye para ödemesi gerektiğinde Hint fakiri gibi tavır takınıyor nedense.

Beraber yemek yeriz diye geçiriyorum aklımdan, ben yerken o beni izliyor öylece, inanabiliyor musun? Belki o akşama özeldir dedim ama çoğu zaman aynısını yaptı. Sevgililer gününü kutladım, hediye aldım, o ise bana "senin için en büyük hediye benim" dedi. "Benim için en büyük sıkıntı sensin" deyip ayrılsaydım keşke o gün. Hediye mevzusunda canımı sıkan şey, adamdan hatıra bir iğne bile yok. Görünce onu hatırlatacak, mutlu edecek ufacık bir şey bile vermedi bana.

Başta konduramadım, bir şeylerin yanlış gittiğini düşünmedim, insanlık hali dedim çünkü genel olarak çok ilgili biriydi, üzerime düşerdi, her gün günaydın, iyi geceler, seni seviyorum mesajları, ilgi/merak gırla.

(Güya) ciddiyet odaklı ve beni isteyen biri. Bana boş sevgi sözlerinden başka hiçbir yatırım yapmadı. Uzaktayken de beni aldattığını düşündüm o unutamadığı exiyle veya başkasıyla. Doğum günü gibi çok basit bir konuda yalan söyleyen birinden her şey beklenirdi. O yalanı ilişkimiz boyunca unutmadım ve kavgalar çıktıysa da çoğunlukla bu yüzden çıktı, ben çıkardım. Geçmişiyle veya o kızla ilgili mevzuları açık açık konuşmak yerine o kadar ağzında geveledi, kestirip attı ki ona olan aşkım, duygularım zamanla azaldı, bitince de yerini hayal kırıklığı, mutsuzluk ve tiksinti aldı. Kaç Asyranta dedim kendi kendime, bu insandan kaçmalısın...

Yine de o ilişki sürdü. Yasak ilişkimle beraber. "İlişkin kötü gitmesine rağmen neden bitirmedin?" diye soracak olursan Cıvıtık; bana her sabah gocunmadan günaydın yazan birini öyle hemencecik silemedim. Diğer nitelikleri kötü olsa da bu güzeldi, kısa bir süreliğine.

Ne olursa olsun "Gördün mü? O da seni aldattı, o da yalan söyledi, diğerleri gibi o da değer vermedi sana. Her defasında böyle aciz mi davranacaksın?" diyen iç sesim galip gelip olay aldatmamla sonuçlanmadan ayrılmalıydım ondan. Hatam burada. İç dünyam alev alev yanarken dürtülerim lir çalıyor, mantığım şarkı söyleyerek onlara eşlik ediyor.

Bu arada kurs olmasa da sanırım ilgimi çeken workshop, faaliyet vb etkinlikler buldum katılıp kafa dağıtabileceğim ve arkadaş edinebileceğim. Hem de resim sanat sepet işi. Bu kadar denk gelir. Biraz çekiniyorum ama galiba gideceğim.

Maaş almaya başladığımda kendime de sana da söz veriyorum Cıvıtık, gideceğim o terapiye. Aklımda. Azalacağına git gide artan bir öfkem var hayata, sakin kalmaya çalıştıkça ileride daha fena patlıyorum. İyice sivri dilli oldum. Annem de fark etmiş bunu, hayret ettim :) Biriyle kavga ettiğimi falan düşünmüş, ne oldu anlat diyor. Sana anlattıklarımı ona anlatsam saçma ve önemsiz bulacak, amaaaan boş ver herkes yaşıyor bunları diyecek.

Twitterda eskisi kadar aktif değilim, dikkat ettim diğer bazı takipçilerin de değil, sensiz buraların tadı tuzu kaçtı Cıvıtık. Kadınların sikişmesini 7/24 büyük bir dert haline getiren, buram buram mommy issues, narsisizm ve dişil enerji kokan redpill hesaplarından da bana gına geldi zaten. Onları trollemek eskisi kadar tat vermiyor, sıkıldım. Keşke geri dönsen de ortalık şenlense Cıvıtık.

Erkekler kapatılsın.

<3

Mantıklı Kadın 2 hafta önce yazdı:

Asyranta, olayları şu şekilde okumalısın. Sen, davranışlarınla sana belli bir şekilde davranılmasını sağlamaktan daha ziyade; sana zaten öyle davranacak insanlara çekim duyuyor, onların yanında yer alıyor, sağlıklı ilişkilere ve kişilere ise daha mesafeli hissediyorsun. 

Neden?

Çünkü senin için tanıdık, bilindik olan bu. Sen annenden, babandan, onların ilişkisinden ne gördün ki neyi model alacaksın? Bizler, ailelerimizde, küçüklüğümüzde gördüklerimizi bir yerde taklit edip tekrarlayarak yaşayan canlılarız. Hayatta neyi görerek büyüdüysek, ciddi bir farkındalık ve otokontrol edinip aksini yaşayabilmeye başlamadığımız sürece öyle devam ediyoruz. 

Yani senin hatalı olacak davranışların ilişkilerin yüzünden ortaya çıkmadı bence, zaten başka bir şekilde yaşayacak yollar çizecek durumda değildin. Bu açıdan evet, insanlar malesef biraz kader mahkumudur. Kızlar babalarının eseridir, babalarını anneleri seçtiyse de annelerinin.

Terapi işte bu tarz kısır döngüleri kıracak farkındalıklar edinmeye yarayabilir, ondan öneriyorum zaten.

Asyranta (24 yaşında) 2 hafta önce yazdı:

Sağlıklı kişi, sağlıklı erkek. Böyle birinin pek var olmadığıyla ilgili önyargımı, genellemelerimi kırabilir miyim bilemiyorum. Üstelik sadece ailemde veya benim ilişkilerimde de değil, çevremin, arkadaşlarımın ilişkilerinde de görüyorum veya duyuyorum erkeklerin kötülüklerini. Şu anki online kız arkadaşlarımla hepimizin ortak noktası bu travmalar olabilir. Deli gibi sevilmek, aile kurmak isteyen ve pek de sevilmemiş bir avuç kadınız.

Evliliğe, ciddi ilişkiye karşı olduğum kadar onları istiyorum da. Adamın aldatmasını, sevmemesini, bu korkuları geçtim, Aslında bir olasılık beni hepsinden daha da korkutuyor. Ailemde erkeklerin başına fena şeyler geldi, bahsetmiştim, biri hariç hepsinin. Dul kalma, sevdiğim adamı zamansız bir şekilde kaybetme korkum var.

Tabii şu an o bahsedilen tatlı, sağlıklı adamlar mor unicorn gibi geliyor :) Hadi diyelim cehennem buz tuttu ve o adamlardan birine rastladım. "Hayır ya, bu adam bu kadar tatlı/iyi/harika/müthiş olamaz, imkansız, kesin bir bit yeniği var" der olay çıkarırdım muhtemelen. Şüphecilique.

Şöyle bir bakınca, sık sık aşık olmuşum, oluyorum -serseri gönlüm de boka konmaya teşne- ama karşıya olan güvenim sıfır :)

Düşündüm taşındım, babamı geri dönüşüm kutusuna atmak istiyorum Cıvıtık. Cidden.

Mantıklı Kadın 2 hafta önce yazdı:

Erkekler, kadınlardan daha iyi veya daha kötü canlılar değiller. Aslında erkek gibi bir erkeğin çerçeve sağlamlığı dolayısıyla güvenilirlik-öngörülebilirlik açısından kadına göre daha net olacağını bile söyleyebiliriz. İyi insanlar ve kötü insanlar var, hep dediğim gibi.

Bu kız grupları akıllı olmuyorlar, onu sana söyleyeyim. Yaşadığı herhangi bir şeyde hep karşıyı suçlayan ve kendi payını hasıraltı eden kim varsa onun yargılarına şüpheyle yaklaşman gerekiyor. Olaylar hiçbir zaman tamamen tek taraflı değildir.

Asyranta (24 yaşında) 1 hafta önce yazdı:

Sorun da bu aslında, günümüzde çerçevesi sağlam erkek bulmanın kahreden zorluğu. 

Yolda, sokakta, işlek caddelerde yürürken bile erkek kalitesinin ne kadar düştüğü gözüme çarpıyor bazen. Konuşmalarını duyuyorum, küfürler, lanlar lunlar, o yamyamvari gürültülü kahkahalar. Hadi 20lik çıtır oğlanlar neyse de, koca koca 30luk adamlar da yapıyor.

Bizim kızlar genelde hatası varsa söyler kimse kimseyi yargılamadığı için, sen söyleyene kadar bu konuda hiç "acaba" demediğimi fark ettim ama... Doğru, belki sadece karşı tarafı suçlayan da olmuştur. 

Bazı konular gereğinden fazla abartılıyor grupta. Ben erkek, seks, aşk meşk konuşmayı severim Cıvıtık, saatlerce bunları konuşurum sorun değil, ama grubum benim gibi birini bile bıktırmayı başardı. Başlarda her şey iyiydi, bir sorun olduğunda birbirimize yardımcı olurduk, güler eğlenirdik, sağlam geyikler dönerdi. Gruba her gün giydiğin çamaşırın rengini yazsan yadırgamazdı kimse.

Şimdi -1 yıl sonra- 7/24 tek ettikleri muhabbet koca oldu artık, kim en iyi kocayı bulacak, kim en önce evlenecek, kim hangi erkeği seçecek yarışına döndü mevzular ansızın. Koca muhabbetinden gına geldi. Tabii fal/harita baktığım ve söylediklerim çoğunlukla çıktığı için beni rahat da bırakmıyorlar. 1-2 kişiyle gerçekten iyiyiz, onun dışında arkadaşlıklarım fal/harita üzerine bir çıkar ilişkisine döndü sayılır. Bir arkadaş iki kez fal yolladı, bakmadım, mesajı açmadım bile. Buna rağmen üçüncüyü attı :D Ona da bakmadım. Öyle öyle kaçtım beni sömüren durumlardan. Hayli tadı kaçtı oranın kısacası.

Hsyn (22 yaşında) 1 hafta önce yazdı:

Merhaba,Instagram hesabınız var mı?Eğer okursanız lütfen cevaplayın.

Mantıklı Kadın 6 gün önce yazdı:

Daha önce cevap vermiştim, cevapları görmüyorsun :) Hayır, sadece buradan iletişim kuruyorum.

Alpago (23 yaşında) 1 hafta önce yazdı:

Deli gibi sevilmek, aile kurmak isteyen ve pek de sevilmemiş bir avuç kadınız. 

Yanlış istekleri olan kadınlarsınız. Siz Mantıklı Kadını daha çok okuyun hala ne demek istediğini ve kendinizde bulunan hipergamiyi anlayamamışsınız. Her şey bundan ibaret değil ancak etkisi var. Sizi deli gibi sevecek birçok beta vardır. Ancak sizi mutlu eden maskülen erkek sizi deli gibi seven erkek değildir. Sizi mutlu eden erkek maskülen ve sağlam disiplin sahibi olandır. Yönlendirendir. Erkek deli gibi sevince kadın, çocuğu için tehdit algılayarak erkekten hızla soğur. Aşk meşk 1-2 yıl devam edecek. Beğeni ve hoşlantıyı devam ettirmek asıl önemli olan. Erkeklerin çok sevdiklerinde tecavüzcülerin dahi nail olamayacağı bir konuma (friendzone) düştüğünü bilseydiniz bu kadar romantizme de girmezdiniz. 

Asyranta (24 yaşında) 1 hafta önce yazdı:

Aile kurmanın ve deli gibi sevilmenin yanlış istekler olduğunu hiç sanmıyorum.

Biz kadınların hatası bunları hiç olmayacak insanlardan, genelde aciz ve bizi üzecek erkeklerden beklememiz. Yanlış olan bu.

Sizin hatanız da bu istekleri sizi üzecek, aldatacak, ikinci adam muamelesi yapacak bencil kadınlardan beklemeniz. Yanlış olan bu.

Bir erkeğin bir kadına duyduğu aşkı, sevgiyi kadına itici derecede muhtaç olmakla karıştırıyorsunuz ki bu tür erkekler sizin için beta oluyor otomatik olarak. Biraz da redpill zehirlenmesinin yan etkileri bunlar.

Siz erkekler de birilerine delice aşık olabilirsiniz, oluyorsunuz ve o zaman kendinize beta diyor musunuz? O yoğun duyguları hissederken dürüst bir şekilde özeleştiri yapabiliyor musunuz? O kadına karşı eksiklerinizi, zayıflıklarınızı göz önünde bulunduruyor musunuz? Zor.

Ki problem zaten sizin aşkınız, deli gibi sevmeniz değil. Biz bize aşık olandan değil daima muhtaç olan erkekten soğuruz, dayanıksızlığını nadiren değil hep gösteren erkekten. Aşkı/sevgisi değil, bize olan muhtaçlığı ve sürekli gardını indirmesidir tehdit oluşturan şey. Güvenilir, dayanıklı bir liman olmaktan çıkıp korkak, kendi fikri olmayan, özgüvensiz bir varlığa dönüşmesi, bizi ve çocuğumuzu koruyamayacağını hissettirmesidir. Bu durum da aşk/sevgi değil zaten bana sorarsan.

Bir kadın tepedeki bir ağacın gölgesinin altında, kollarına yatıp gün batımını izleyecebileceği bir aşık ister, gecesinde onunla tutkuyla sevişecek güç kudret sahibi bir koca ve çocuğuyla ilgili bir baba. Şimdilik benim kendimden ve çevremdeki kadınlardan anladığım bunlar.

Alpago (23 yaşında) 1 hafta önce yazdı:

Deli gibi sevmek, erkeğe yaramaz. Bu ince bir dengedir. Aile kurmak çok güzel bir istektir ancak deli gibi sevilmek değil. Kadın, deli gibi sevildiğinde otomatikman kendisini geri çeker çünkü deli gibi seven erkeğe kendisi de aynı şekilde karşılık verdiğinde erkek zayıf duruma düşecektir. Çocuklarını koruyabilmesi ve güçlü olması için yapar bunu kadın. Redpill'in yanlışları var. Mesela bütün kontrol erkeğe devrediliyor bu da kadını aşırı pasifleştirip sorumluluk almasını engelliyor. Yani kadın hipergamisini kontrol etmesi gerekirken erkek kontrol ediyor( erkek edemez aslında) erkek kontrol de etmiyor ancak ona yardımcı oluyor. Dürtüsel kadın yine en üstününü ister. Alfaya çekilen kadın yine daha başka bir alfayı ister. Redpill'in sorunu bu yani hipergamiyi kontrol edeceğini zannediyor. Erkek ilişkiyi yönlendirir ama bazı yerlerde kadına pas verilir. Top kadındayken erkek topu isterse erkek çok ağır yükün altına girecektir. Aşk dediğimiz şeyde mantık gider. Erkek mantıklı olmalı ve soğukkanlı bir şekilde karar almalıdır. Kadın aşık olmalıdır erkek de olabilir ama delicesine değil. Oneitis Problemi ortaya çıkmaya başlar yoksa. Ruh eşi hikayesi falan. Deli gibi aşık olan erkek muhtaç erkek oluyor zaten. O ince denge kaçar hep. Erkeklere çok büyük işler düşüyor. Mesela hem ilişkiye muhtaç olmadığını gösterecek hem de kadına " Bu adam beni bırakmaz" Dedirtecek güveni de vermesi gerekiyor. Ancak kadınlar düşük değerli erkeklerden gelen güveni kabul etmezler. Maskülen erkeklerden gelen güveni kabul ederler. Ayrıca deli gibi sevmek = kadını hayatının merkezi yapmak. Deli gibi seven erkek, karısını hayatının merkezi yapmıştır. Kadının dırdırı  etmesi an meselesidir. Deli gibi seven erkekler kadının çerçevesine girmeye meyilli olur. Son olarak erkekler için tavsiye : Çerçeve her şeydir. 

Alpago (23 yaşında) 1 hafta önce yazdı:

Siz erkekler de birilerine delice aşık olabilirsiniz, oluyorsunuz ve o zaman kendinize beta diyor musunuz? O yoğun duyguları hissederken dürüst bir şekilde özeleştiri yapabiliyor musunuz? O kadına karşı eksiklerinizi, zayıflıklarınızı göz önünde bulunduruyor musunuz? Zor. 

Biz erkeklerin çok sevdiği ve kadınları deli gibi sevdiğimiz zamanlar vardır. Bu zamanlarda erkekler tontiştir. Ancak sonrasında kadın ona karınca muamelesi yapmaya başladığında artık erkek deli gibi sevmeyeceğini anlar. Aşık olan erkek kendine beta demez çünkü gerçeği öğrenmemiş kişi neyin gerçek neyim yalan olduğunu bilmez. Sadece yaşadığının gerçek olduğunu bilir.  Öz eleştiri maskülen bir iştir. Maskülen erkek ancak kendine öz eleştiri yapabilir. İnceller  yapamaz. Aşk başlangıçta gereklidir ama günden güne artmaz. Erkek de deli gibi aşk değil dozunda aşk vardır. 

O kadına karşı zaaflarımız bilemiyoruz çünkü kadının bizi sevdiğine ve sevginin her şeyi çözeceğine inanmak istiyoruz. Sevginin bizi güçlendireceğini. Ancak gerçekler orada duruyor. Deli gibi sevmek, bir kadının peşinde ısrarla koşmak, erkeği değersizleştirir. Bazen senin gibi o tontiş zamanlarıma yani aşkın var olduğu zamanlara inanmak istiyorum ama olmuyor. Gerçeği öğrendim ve bu hapı yuttum yan etkileriyle baş ediyorum. ( redpill'in dine aykırı yönlerini atarak) hipergamiyi öğrendiğinde artık deli gibi aşık olamazsın. O eski tontiş erkek olduğum zamanlara dönemem artık, bitti. Çünkü biliyorum o gerçek orada gözlerimi yumsam da, aşık olsam da. Genellikle çoğu erkek, friendzone atılmıştır kadın tarafından. Dertlerini dinlemiştir, daha bir çok şey; bunları da sevdiğinden yapmıştır. 

Aşk bir zaaftır. Bu zaaf az olsa iyidir biz insanız neticede ancak fazlası değil. 

Moon and Sun (22 yaşında) 1 ay önce yazdı:

Selam cıvıtık, altı ay önce bir yıllık sevgilimle dini nikah kıyfık ayda birkaç defa buluşup birlikte olabiliyoruz. İlişkinin başından beri beni sevmedigini hissediyordum. Ben aramazsam aramaz, güzel bir muhabbete girmez, gülmez bir şey yapmaz. Çok entelektüel takılıyor. (Aslında öyle değil) birkaç ay önce itirafta bulundu. Biz nikahlanmadan önce eskorta gitmiş. Bir sürü şey söyledi, istersen boşa beni ama ben bir daha böyle bir hata yapmayacağım falan. Ben başta ayrılmak istesem de yapamadım. Özür dilemek amaçlı buluştuğumuzda alkol alıp getirmişti. Ben ilk defa bu kadar sarhoş olmuştum ve direkt gözlerim kapandı. Bu sırada ayrılmam için beni dövdü, düştüğümde ne halin varsa gör tavırları sergiledi. Sürüne sürüne tuvalete gidip kustum. Ve ben suçluymuşum gibi hissettirdi. O da sarhoştu diye alttan aldım. Bu ilgisizlik artık sabrımı çok taşırdı. Kavga etmediğimiz sürece beni arayıp merak etmiyor. Bu yüzden kavga aracılığıyla iletişim kurabiliyoruz. Geçen gün artık dayanamayıp beni cinsel ve normal olarak yeterince çekici bulmadığını söyledi. Bunu duymak canımı çok yaktı. O kadar değersiz hissettim ki. Sevgisizliğinin sebebini benim sürekli ona beni sevmiyorsun dememden kaynaklandığını söyledi. Biraz suskun olsan seni 10 kat daha çok severdim falan. 

 

Artık ayrılmak istiyorum ama beni sevmiyor olması çok acıtıyor beni. O benim canım eşimdi, nasıl sevmez ki beni? Güzel mi bulmuyorsun beni? Samimi mi değilim, güven mi vermiyorum dedim. Bilmiyorum dedi, hissetmiyorum diyor. Boşanmak da istemiyordu başta, ilişkiden beklentim bu değil düzgün biri olman yeterli diyordu. Ben sevgi olmazsa olmaz dedim. Buna rağmen ikimiz de toparlamaya çalıştık ama zorla sevdiremem ki. O da zorla sevemez. Ona bu yaşadıklarımı sen yaşasan durur muydun dedim hayır dedi direkt. Neden durmamı bekliyor? Ecir için mi? Yarı yolda bırakmak istemiyormuş beni. 

 

Kendimi yorgun hissediyorum. Ve bir o kadar değersiz.

Artık dayanamayacağımı ve ayrıldığımı söyledim. Ama böyle olsun istemiyorum, hazır değilim. Beni sevmesini o kadar çok istedim ki...

Hâlâ istiyorum. Güzel olmadığım için olabilir. Uzak mesafe ilişkisi yaşıyoruz. Tanışmamız arkadaşçaydı beş altı aydan sonra sevgililik oldu. Gördü beni ve bence sadece yapacak bir şey yok elimizdeki bu diyip yola devam etti. 

Ne yapacağımı bilmiyorum. O da bilmiyor. 

Mantıklı Kadın 1 ay önce yazdı:

Moon and Sun,

Senin ciddi özdeğer problemin var. Çok ciddi. Bu yüzden sana değer veriyormuş gibi davranan ilk kişiyle nikahlanmışsın. Eşin de önceden incelmiş. Bir erkek parayla seks yaparsa tercih edilmeyen bir erkek olduğu gerçeğinden sıyrılmış olmaz. Onun da belli ki özgüven ve özdeğer problemleri var. Senden de ilgi görünce bulmuşa dönmüş ve kendini ilişkiye atmış. 

Kadınlarda preselection denen bir olay var, güdüsel olarak başka kadınların istediği erkekleri ön elemeden geçmiş sayıyoruz, yani erkekler ilk kız arkadaşları olduğu andan itibaren çok önemli bir beğenilme eşiğini atlamış oluyorlar, hayatta ilk kez. Bu da onlara özgüven aşılıyor. Senin sevgilinin bunun sarhoşluğunu yaşadığını düşünüyorum. Şimdi, başka kızları da tavlayabileceğini düşünüyor, o poligamik dürtülerini ilk kez tatmin edebileceğeini düşünüyor, o yüzden özgür olmak ve piyasaya akmak istiyor.

Yaşadığınız şeyin özeti bu. Ne yapacaksınız?

Bu adamdan boşan. Dayak içkili diye hoş görülecek bir eylem değil. Bu giderek kötüleşir, sana kesin söylüyorum. 

Bakire olmak zorunda değilsin hayata devam etmek için. Evet seks tecrübeni pişman olmayacağın bir insanla yaşamanı ben de isterdim ama dünyanın sonuna gelmedin. Gençsin ve onaylanmak istedin. Üstelik de bunu nikah içinde gerçekleştirdin. 

Neden çirkinsin? Birincisi, dismorfi var mı sende, bu konuda farkındalık edin. Güzellik yazılarıma bakabilirsin. İkincisi, kilon varsa kilo ver. Spor yazılarımı oku. Yaşın genç. Para kazan, biriktir ve estetik operasyon yaptır. Çirkinlerin yaşayabileceği en iyi çağda yaşıyoruz, neredeyse her türlü kusurun tedavisi var. 

Bu değersizlik hissiyle kötü tercihler yapmaya devam edersin. Önce piyasa değerin ve psikolojin üzerinde çalışmalısın.

Geçmiş olsun. 

Ahzen (30 yaşında) 2 ay önce yazdı:

Merhaba. 

Benim görüşmelerim hiç sonuca ulaşmıyor..  Calistigim okullarda ilgisi olan kişileri hissederim ama asla gelemezler yanıma bunu da biliyorum, cok mesafe koyduğumun farkındayım. Genel olarak birilerinin aracı olmasıyla tanışırım, Sevgili gibi olmayız ama. 
Son iki görüşmemden bahsedip beni çıkmaza sokan durumdan bahsetmek istiyorum. Ben dinini yasamayı çok seven biriyim, sosyal ve eğlenceli de biriyim aynı zamanda. Ama dini konularda özellikle namaz kılınması benim için önemli bir çizgidir. Arkadaşım kardeşine aracı oldu. Namaz kılmıyordu ve sigara kullanıyordu, bu benim için olumsuz birseydi ama arkadaşım beni tanıyor , kardeşinin de yapısını biliyor yanlış bir ise öncelik etmez diye düşündüm. Arkadaşlarımın da genel eleştirisi hep hemen kestirip atma insaları bir tanı yönünde olunca ben kabul ettim. İki ay konuştuk, hoslandik, ilgimizi belli ettik. namaz konusunda yapacağım ama sonra diyordu , sigarayı da bırakacağım dedi ama hep erteledi. ve bana karşı çok ilgiliydi. Yanıma görev yaptığım yere geldi, görüştük ve gittiği gün ailesine nişan için hazırlık yapmalarını söyledi. Ben istemediğim halde bir çok hayalinden vazgeçti. Sonra bana sigarayı bırakmazsam ne olur deyince , ben de sigara içen bir baba profili istemiyorum dedim. Ve orada bitirdi herseyi. Benim için her fedakarlığı yaptığını benim hicbirsey yapmadığımı , onunla yola çıkacak güvenimin olmadığını ablasına söyledi ve bana adamakıllı açıklama bile yapmadı. Benim için tam olmayan birine göre ben bu ayrılığı çok zor atlattım. 
Sonra dedim ki artık bu kadar keskin olmayacağım. Bir yıl sonra başka birine aracı oldular. Çocuk namazini kılıyor, sigara kullanıyor. Hiç sorun yapmadım. Bir kaç kez görüştük ama ayrı yerlerde görev yaptığımız için uzak mesafe oldu. Yanyana gelince çok iyi muhabbet kuruyor ama uzaklaşınca değişik bir ilgisizliğe bürünüyordu. Bana kalsa asla uzatmazdım ama dedim ki bu sefer fevri olmayacağım. Bütün ilgisizliğini alttan aldım, buna rağmen benimle evlilik planı yaptı ve ciddi olduğunu söylüyor ama beni merak etmiyordu. Ben sana güveniyorum, ilk gün bunu bana hissettirdin dedi. Sonra dengesiz davranmasının sebebini beni asagi çekmekten korkmak olduğunu söyledi. Benim dini anlamdaki yaşantım ve uğraşlarım için söyledi bunları. Bir yandan da benim gibi muhafazakar birini istedigini söylüyordu. Üç ay konuştuk. Benim eğlenceli yönlerimi fark ettikçe beni şaşırtıyorsun diyordu ama benim için olmaması gerektiğine inandığım aşamaya gelmiştik çünkü asla üzüntümü ve mutluluğumu paylaşmak istemiyordum çünkü önemsemiyordu. Beni intagramina bile eklemedi üç ay boyunca.sebebi de aklına gelmemiş olması.  Ben konuşmayı bitirmek istediğimi söyledikçe beni hep ikna etti ve zoraki devam etti. En sonunda ben dayanamadım. Bitirirken herseyi söyledim, sen bana hak ettiğimden çok değer vermişsin izin ver herseyi telafi edeyim tarzında konuştu. Ve ben bitirdim o kadar mutlu oldum ki bitince, resmen enerjim yerine geldi. 

Şimdi bu olayların üzerinden bir yıl daha geçmişken, çok samimi olduğum , ailecek görüştüğümüz bir lise arkadaşımin ikiz kardeşi, benim çalıştığım ile iş dolayısıyla geldi ve bana mesaj atti çay içelim diye.  ayni sınıfta okuduk  bu arada.  Bu güne kadar sadece numaramız vardı ben onlara gittiğimde selamlaşırdık başka da konuşma olmazdı. Zaten onun da ciddi bir ilişkisi vardı o zamanlar ama benim yanıma gelmeden  bir  yıl önce  falan ayrıldilar.ikizi yakınım olduğu için biliyordum yaşadığı şeyleri. Neyse,  geldiğinde  Cay içerken çok güzel muhabbet ettik, ve ben çok rahattım yanında arkadaşım olduğu için. Hiç alıcı gözle bakmadım o zamana kadar. Yanımdan ayrıldıktan sonra eve vardın mı , bu önemli benim için tarzında mesaj attı ama sonrası olmadı. Aynı hafta annesi annemi arayıp biz kızını oğluma düşünüyoruz demiş, annem de kızım onu kardeş olarak görüyor o gözle bakmaz ama senin oğlun ne düşünüyor ona göre kızıma konuyu açalım demiş . Kadin da ben oğlumla konuşayım sana döneyim demiş ama haziran ayindan bu yana dönmedi.. Kadin arada beni arıyor sürekli evlilik konusunda acele etmememi söylüyor. Yakın arkadaşım bu olaydan bağımsız bu arada. Benim aklıma düşürdüler bu çocuğu , yazın da iki kez biraraya geldik bazı durumlardan dolayı bana karşı ilgili ve kibar davrandi. Sonrasında ben bu çocuğa güvenli bir alan olduğunu düşündüğüm için bayağı kendi içimde ilgi duymaya başladım. İstisnasız her durumuma bakar, ama birsey yapmaz. Annesi hala arıyor ve beni öven sözler söylüyor , ilgilerinin devam ettiğini hissediyorum. Annesi benim annemle konuştuğunu bildiğimi bilmiyor bu arada. 
Durum bu. Benim aklım bu çocukta olduğu için ve ne istediklerini anlamadığım için huzursuz hissediyorum. Bir başkasıyla görüşsem, yanlış yapıyormuşum gibi geliyor. Çocuk da benim kafamdaki bir çok şeye uyuyor , şimdiye kadar hiç fark etmemişim. Ne yapmalıyım? Neden sessizler ? Ben artık önüme bakmak istiyorum.. Söyleyeceğin her şey benim için çok kıymetli. 

Mantıklı Kadın 2 ay önce yazdı:

Ahzen son anlattığın olay ilginç aslında, erkek ailesinin biraz ayıbı var bu konuda. Hem annesi yem atmış, hem arada yokluyorlar, hem de gerisi gelmiyor. Hayır 20 yaşında da değilsin ki büyümeni bekliyorlar diyelim. 

Madem ikizi ile çok samimisin, valla ben kocasına yürümüş bir insan olarak sana önereceğim şey, arkadaşına bu olayları sor derdim. Aklında kalacağına ortaya çıksın, yok olmazsa tamam arkadaşınla aranız bir garip olabilir ve uzaklaşabilirsiniz ama ya olursa? Olası artısı olası eksisinden yüksek, bence.

Ahzen (30 yaşında) 2 ay önce yazdı:

Arkadasim diğer kişilerle yaşadığım bütün süreçlerimi bilir. Çok rahat herseyimi paylaşırım. Ama bu konuda çok çekimser kalıyorum , onunla olan bağıma zarar gelsin asla istemiyorum.  Çocuk da çekimser kalıyor anladığım kadarıyla , sebebi ne olabilir ? Ben ondan daha somut şeyler görsem belki arkadaşıma daha rahat konuyu açabilirim sanki 

 

Mantıklı Kadın 2 ay önce yazdı:

E o da sizin aranıza girmekten korkuyordur belki, olamaz mı? Emin olamıyordur senin evet diyeceğinden, o yüzden de garip bir duruma sebebiyet vermek istemiyordur ama annesi laf çaktığına göre boş da değiller gibi. Annen istemeden taş koymuş biraz bu işe :)

Ahzen (30 yaşında) 2 ay önce yazdı:

Benim de niyetimin olduğunu nasıl hissettirebilirim :) Bir sebep bulup bir şey sormak adına yazsam nasıl olur mesela? Bana bir yol göstersennn :)

Mantıklı Kadın 2 ay önce yazdı:

Ya ikizi üzerinden yürüyeceksin. Arkadaşına "hani beni istemeye geliyordunuz" diye şaka yaparsın mesela.

Ya direkt erkeğe bir bahaneyle ulaşacaksın. Mesela ikizine hediye almak istiyormuşsun da yardım etmesi lazımmış gibi. O gün de flörtöz davranacaksın.

Ya da annene konuyu açıkça söyleyeceksin, o da erkek tarafına çıtlatacak bir şekilde.

Ahzen (30 yaşında) 2 ay önce yazdı:

Tavsiyelerin için Çok teşekkür ediyorummm :) 

çömez (25 yaşında) 2 ay önce yazdı:

merhaba,

daha önce hiç ilişkisi olmamış biriyim. idealist kariyer hedefleriyle bu işleri erteledim. şimdilerde istediğim yerlere ulaştım ve ciddiyetle evlilik hedefleyerek yönümü gönül işlerine dönmeyi düşünüyorum. bu esnada önceden bana ilgi gösteren ama pek isteyemediğim, aklımdan da tam çıkaramadığım eski arkadaşım olan biriyle tesadüfen bir araya düştük ve bir deneyelim dedik. 1 ay olmadı görüşmeye başlayalı, adını da koymadık daha. hem yaşantılarımız ve aramızdaki uyum, hem de onun kişilik özellikleri yazılarınızdaki eş seçme kriterlerinin hepsini geçiyor. hatta yaşadığım ilk ilişkimsi şey olduğu için şu yaşımda liseli bir heyecanım var ona karşı, onunla vakit geçirmek hoşuma gidiyor.

 

ancak bende acayip bir işler ciddileşecek ve dönülmez noktalara gideceğiz korkusu var. ikimiz de muhafazakar insanlarız hatta kızı dışarıdan gören biri sevgililik usulü biriyle görüşeceğini falan düşünmez. niyetim yuva kurmak olsa da evlilik hep kocaman adam meseleleriydi benim için, şimdi kapıya dayanınca içimde ürpertiden başka bir şey oluşmuyor. o daha istekli, ben bir yerde bunu kaldıramayıp istemiyorum diyeceğim ve enkaz bırakacağım korkusu var. daha önce de ben net olamadığım için başlamadan yolları ayırmıştık, şimdi tekrar kararsızlıklarla yürümek istemiyorum dediğimde denemeden nasıl kararlı olmayı bekliyorsun dedi bu biraz rahatlattı beni.

geçen akşam bir görüşmemizden sonra bu düşüncelere evde o kadar dalmışım ki annem senin neye canın sıkkın kötü görünüyorsun dedi. net bir şekilde kendi yolumuza bakalım da diyemiyorum ama onunla geleceğe yatırım yapmak da hep endişe korku oluşturuyor. uyumluyuz, birbirinizi anlıyoruz ama arkadaşlarım ilişkilerinin ilk haftalarının sebepsiz bir mutlulukla geçtiğini söylüyordu benim niye böyle oldu?

Mantıklı Kadın 2 ay önce yazdı:

Aile öykün nedir? Kaçıngan bağlanma stiline sahip gibi konuşuyorsun. Birinci ihtimal.

İkincisi, kadınlarla tecrüben olmadığı için gözüm dışarıda kalır diye mi korkuyorsun, bu da çok yaygın bir

narrative malum erkekler arasında.

Üçüncü ihtimal, kızı yeterince güzel bulmuyor musun?

Nedir derdin?

çömez (25 yaşında) 2 ay önce yazdı:

bağlanma problemleri kavramlarıyla ilk defa bu süreçte interneti karıştırırken tanıştım ve evet kaçıngan bağlanma başlığını kendimle çok uyumlu buldum genel itibariyle, arkadaşlık ilişkilerim de dahil. ancak aileden bir eksiklik olduğunu düşünmüyorum sağlıklı bir ortamda iyi ebevenylerle büyüdüm onlardan yana bir eksiğim şikayetim olmadı hiçbir zaman. sorun bu ise nasıl çözerim onu da bilmiyorum. 

iki ve üçüncü ihtimale birlikte cevap vereyim, kız fiziken benim eş hayalimdeki gibi biri değil ama hoş ve güzel bir kız, fiziken çekim hissetmeyeceğim biri değil yani (ki hissediyorum, benim yaşımda biri için tam istediğim gibi biri olsun takıntısı saçma olur heralde zaten). ben de ortalama üstünde inançlı yaşayan biriyim ama onun giyim tarzı biraz ağır ve bunu kendimce problem ediyordum ben önceden. gözüm dışarıda kalır mı korkusunu bu durumdan yaşamıştım. şimdilerde ona kafada ve kalpte ısındıkça bunları eskiye göre aşıyorum yavaş yavaş. kağıt üstünde işler gayet uygun, ikimiz de güzel meslek sahibiyiz birbirimizi uzun süredir tanıyoruz ahlaklı düzgün insanlarız ama ben iki kişilik hayat boyutuna geçmeye -sevgililik bile olsa- direniyorum nedense. kendim yürüyüp koparıp almadığım için mi böyle oldu diye de düşünmüyor değilim.

bu kızla görüşmediğimiz dönem iki talibim olmuştu, onlarla kahve bile içmedim mesela(birini güzel bulmadım, birinin sosyal ortamdaki bazı falso hareketlerini bahane ettim). arkadaşlarım kızıyordu artık bana nereye kadar böyle diye. benim de kimseye bir yürüme hamlem olmuyordu uzun zamandır ve bi 5-6 ay daha böyle bir planım da yoktu. hayatımı doldurma derdinde yeni hobiler vs ile kendi kendime takılıyordum öyle bu konu önüme tekrar çıkana kadar. bu kız etrafımdaki çoğu kişiden daha iyi bir seçenek ama dediğim gibi işte.. kendimi kız istemede nikah masasında falan hayal ediyorum, allahım ben napıyorum derken buluyorum sonra:/

 

 

Mantıklı Kadın 2 ay önce yazdı:

Çömez, bağlanma problemlerini kişiler kendi başlarına analiz edip çözebiliyorlar mı bilmiyorum, genelde psikoterapi öneriliyor bu konuda.

Kızın dış görünümünü sadece giyim açısından beğenmiyorsan bu önemli bir şey değil. Giyim zevki yıllar içinde değişen bir şey. Benim de birkaç tarz geçirmişliğim var. Erkeğin bakımlı ve değerli olması kadını olumlu etkiler. Siz sosyal olarak belli bir çevre edinirseniz de giyimine illa ki yansıyabilir.

Ayrıca, zaten erkek için asıl önemli olan yalnız kaldığınızda giyinecekleridir. O konuda belki de hoş sürprizleri olacaktır. Ahahahaha, tamam yaramaz göndermeleri bırakıyorum.

Şimdi bak. Bak evladım. İster evlenmek olsun, ister çocuk yapmak, korkaklık ve gözü karalık arasındaki skalada ortalama bir yerlerde, biraz daha gözü karalığa yakın bir yerde durmayı öğrenmeliyiz bu hayatta.

Çok korkak olursan, hiçbir şey yapamazsın, yapamayacaksın da. Sonra dövünürsün ama, hayatımı harcadım diye, haberin olsun.

Çok gözü kara olursan da saçma sapan, alelacele kararlar verirsin. Bu sefer de onların başına açtıklarına pişman olursun.

Mükemmel bir hayat seyri diye bir şey yoktur. Her seçimin, o seçimi yapmadığın olasılığını yok edecek ve bundan zaman zaman pişmanlık da duyacaksın. Pişman olmamayı bekleyen insan da dediğim gibi paralize olmaktan korkuyor zaten.

Kızla ilgili bir şeyleri olumlamıyorsan bu kız gözü kara, yanlış düşünen bir adamın değil mantıklı olan bir adamın seçeceği bir kıza benziyor, anlattıklarından hareketle söylüyorum. Ailen de iyi bir aile imiş, onlar da seni aptalca kararlara mesafeli hissedecek şekilde büyütmüşlerdir zaten.

Sen korkaklık noktasına fazla yakın olduğunu varsayarak kendini gözü karalığa zorlamalısın diye düşünüyorum. Ancak, hepimiz gibi, bazı bedeller ödeyebilirsin ve bunlardan pişman olup tekrar kabuğuna dönme. İstersen bu halini bir yere yaz ki sonradan dönüp göresin, şu an mutlu değilsin ve bu versiyonun da sana yetmiyor, yetmeyecek de ve zamanı durduramayacaksın.

Konfor alanını terk etmelisin. Erkek olduğun için bunu sana daha rahat salık veriyorum.

çömez (25 yaşında) 2 ay önce yazdı:

Yazdıklarınızdan hareketle durumumu doğru anlatabildiğimi düşünüyorum. Biraz daha cesaret etmem lazım dediğiniz gibi. Tavsiyeniz benim iç sesimle de paralel oldu, teşekkür ederim.

Gizem (27 yaşında) 2 ay önce yazdı:

Merhaba,

3 aydır yeni bir ilişki içerisindeyim. Sevgilim 32 ben ise 26 yaşındayım. Genel olarak-gördüğüm,şahit olduğum- kadarıyla hayata, karşı cinse bakış açısını sevdiğim ve beraber eğlenebildiğim, mizah anlayışı çok iyi biri. Sorun olduğunda kaçmayan, çözmek için emek veren ve herhangi bir konu özelinde uyardığımda hemen davranışına yansıtan birisi.

 Fakat aklımı kurcalayan bir şey var: Erkek arkadaşım yıllar boyunca profesyonel iş hayatına yeterli ilgiyi verememiş, hobisinden dolayı ve yaşıtları daha iyi yerlerdeyken o yerinde saymış dolayısıyla şu an da iş değiştirmek istiyor ve maaşı düşük. Bu konuda da hatalarının farkında ve kendisini eleştiriyor. Benimle sevgili olduktan sonra hobisini bıraktı ki böyle bir talebim vs. hiç olmadı. Kariyerimi iyileştirdikten sonra devam ederim dedi. Buluştuğumuzda vs. maddi olarak ben daha çok destek oluyorum. Fakat geçenlerde kendimi kullanılıyor gibi hissettim. Yemek ısmarladım ki benim teklifimdi. Sonrasında kahve içmeye oturduk, içtik ve hesabı isteyelim dedik, tuvalete gitti. Sonra ödemek için mekanın içerisine girdiğimizde arkamdan geldi ve "aa sen mi ödeyeceksin, teşekkür ederim" minvalinde bir şeyler dedi. Ödedim hesabı doğal olarak, bozmadım. Fakat 150 liralık 2 kahve gerçekten onu zorluyor mu? Ya da cimri mi? Gerçekten mi maddi olarak zorlanıyor, anlayamıyorum. Ayrıca yapı olarak bonkör bir insanım eğer pintilik derecesindeyse gerçekten herhangi bir insanla anlaşamam, biliyorum kendimi. Sizce nasıl bir yol izlemeliyim ya da nasıl, ne şekilde gözlemlemeliyim?

Mantıklı Kadın 2 ay önce yazdı:

Merhaba Gizem, anlattığın üzerinden bir öngörüde bulunamadım. Sana öyle gelmiş olabilir. Görüşmeye devam etmeden ölçmenin bir yolu olmadığını düşünüyorum.

Bence şu an kemer sıkmaya ve hayatını toparlamaya karar vermiş olabilir, bu iyi bir şey. Seni istismar edip etmediğini gösterecek olan bence senin masraf yapmandan rahatsız olup olmaması olur şu aşamada. Sen rahat olduğun için sana yüklenmeye devam ederse buna iyi bir özellik demem.

Bekleyeceksin biraz.

for (19 yaşında) 3 ay önce yazdı:

Abla merhabalar,

Üniversite kampüsünden birkaç ortak arkadaşımız olan bir kızla tanıştım. Kızın açıkçası "red flag" diyebileceğimiz gözüme çarpan bir şeyi yoktu, buluşmalarda vs. iyi vakit geçiriyorduk, ortak arkadaşlarımızdan falan konuşuyorduk.

Geçenlerde evde bomboş otururken canım sıkıldı kızla ortak arkadaşlarımızdan birine yazmıştım, tek ortak arkadaşımız o kız olduğu için de kesinlikle direkt kızın kendisiyle alakalı olmayan, casual muhabbet çevirdim "geçen hafta buluştuk o da senden bahsetti", "nereden tanışıyorsunuz" gibi.

Birkaç saat sonra kız beni aradı ve buluşmalardakinin tam tersi davranışlar sergileyerek, hakaretler ederek vs. "bir daha benim arkadaşlarımla benim hakkımda konuşma yoksa çok kötü olur" vs. dedi. Kendimi açıklamaya çalıştım ancak istemedi, ben de tamam demekle yetindim.

Kızın hayatı boyunca hiç sevgilisi olmamış, bana yaptıklarından ve bir defasında "o samimiyeti gösteren erkeği bulamadım, ya da gözlerim onları öyle görmek istemedi", "bir erkeğin hayatıma girmesine hiç müsaade bile etmiyorum, ondan sonra da sevgili istiyorum" gibi şeyler demesinden sonra kaçıngan bağlanma stili geliştirmiş olabileceğini düşündüm.

Sence bu kızda böyle bir durum var mıdır? Bunu sormamın nedeni "i can fix her" moduna girmek değil, kendim zaten kendi psikolojik sorunlarımla uğraşırken başkalarının terapistliğini yapamıyorum maalesef. Nedeni ben de bir yanlışlık var mı diye bir de senden teyit almak istedim. Şimdiden cevap için teşekkürler.

Mantıklı Kadın 3 ay önce yazdı:

Garip... Tabi sen soruşturuyor gibi mi oldun pek bilemiyorum. Dürüst olmak gerekirse yaşadığınız olaydan çok bir şey anlamadım, anlattıkların kopuk kopuk geldi.

for (19 yaşında) 3 ay önce yazdı:

Abla en kısa böyle anlatabilirdim :)

Mantıklı Kadın 3 ay önce yazdı:

Uzat biraz, anlamadım çünkü. Neden rahatsız olduğunu düşünüyorsun? Ona güvenmiyormuş gibi onu araştırdığını mı düşündü, başka bir kızla konuşmana bozuldu da kıskandı mı sence, nedir yani kavgada seni neyle suçladı? 

for (19 yaşında) 3 ay önce yazdı:

Peki.

İlk mesajımda bahsettiğim üzere "kaçıngan bağlanma stili" geliştirmiş olabileceğini düşünüyorum. Onu araştırdığımı düşündüğünü sanmıyorum "yanlış bir şey demediğini biliyorum ama ben istemiyorum" dedi. Belki de beni beğenmedi, ama yine ilk mesajda bahsettiğim kızın bana söylediklerinden ötürü bu şekil düşündüm.

Kıskançlık yine düşünmediğim bir neden.

Ha bu arada ilk mesajda belirtmediğim başka bir olay daha yaşanmıştı.

O konuşmadan sonra kız benim aklımı meşgul ediyordu sürekli, ben de birkaç hafta sonra iyi veya kötü bir karar olup olmadığını pek düşünmeden üstümde hissettiğim yükü atmak için ona hislerimi söyleyip sonra da onu hayatımdan tamamen silme kararı almıştım. Çünkü hayatımda sürekli ilgilenmem gereken bir şey var ve ona verimli olarak odaklanamıyordum, özel olduğundan belirtmemeyi tercih ediyorum. Ona güvenip hayatımdaki bazı sorunları açmıştım geçmişte o da bana bunu yapmıştı. Ben yaptığımda onu acındırmaya çalışarak manipüle etmeye çalıştığımı vs. iddia etti. Ben prensipleri olan, akıllı bir kızım vs. diyerek restini çekti. Kendisi insanlarla hemen ısınabilen, girişken, sıcak, sosyal ve iyi bir arkadaş. Türkiye'de çok çok azınlık olan ve geleneklerine sıkıca sarılı bir milletten geliyor, onların kültüründe ilişki materyalliğinden uzak şeyler olmaz, zaten o da davranışlarından geleneklerine sahip çıktığını belli ediyor, bana çıkışlarından bakacak olursak. :D Uğraştığı hobiler vs. de hoş. Velhasılkelam bence özünde kaliteli kız. Ancak kendi de bana belirttiği üzere bağımsızlığına bence çok aşırı önem veriyor. Bu gibi faktörlerden dolayı kız hakkında böyle bir düşüncem var. Tüm kız hakkında anlattığım güzel şeyler olsa da bana yaptıkları ona karşı olan düşüncelerimi negatife çekti.

Mantıklı Kadın 3 ay önce yazdı:

Özetle seni yeterince beğenmemiş gibi duruyor. Beğenmediği için de laf salatası yapıyor gibi, direkt reddetmek yerine. Önüne bak derim. Ona herhangi bir şey yaparak aranızdaki dinamiği değiştirmen mümkün değil.

alex (25 yaşında) 3 ay önce yazdı:

Sırf olsun diye ilişki yapmayın diye yazmışsın abla ama insan uzun süre yalnız kaldıktan sonra olsun da ne olursa olsun yoluna giriyor en azından benim için öyle.Bir süredir hem senin yazdıklarını hem yorumdaki arkadaşları okudum ve okudukça neden benim kız arkadaşım olmuyor diye kendime soruyorum.Ne tipimde problem var ne fiziğimde ne de boyumda,uzun süredir vücut geliştirme ile uğraşıyorum.Kızlarla konuşmakta da bir problemim yok ama asıl sorunum çevremin olmaması,yapı olarak da çok sosyal bir insan değilim ara ara yalnızlık hoşuma da gidiyor ama üniversite okuduğum şehirde 3.yılım ne birini tanıyorum ne de biriyle dışarı çıktım evden okula ordan spora sonra tekrar eve olarak geçiyor hayatım.İnsan olmayınca kendi kendime konuşmaya başladım uzun zamandır.Yalnız yaşıyorum ara ara uykudan uyanıp uyku sersemi sanki evde tanıdığım biri varmış gibi odalara bakıp geri yatıyorum.Üniversitenin ilk senesi korona yüzünden uzaktan oldu ve tekrar açıldığında herkes birbiriyle tanışmıştı daha önce söylediğim gibi çok insan canlısı değilim ama biri konuşma başlattığında da herhangi bir problem yaşamıyorum ama bu durum iyice kabuğuma çekilmeme neden oldu.Daha önce konuştuğum kızlar olsada beraber vakit geçirdiğim kız arkadaşım olmadı.Erkeklerin birbirleriyle kız muhabbeti üzerinden sidik yarıştırmasını bilirsin.Bana karşı herhangi bir söylemleri olmadı ama ben kendi kendime dert ediyorum neden olmuyor diye.İyice psikolojimi bozmaya başladım.

Mantıklı Kadın 3 ay önce yazdı:

Alex senin sorunun ilişki değil ki. Sen dümdüz, basbayağı, iyisinden, şöyle kalafatlı bir asosyalsin, farkında mısın? 

Bak kadınlar erkekleri kurtarmayı arzulamazlar. Aksine, erkek tarafından kurtarılmayı isteyebilirler ama. Neden kurtarılmak? Sıkıntıdan, beceremediği şeylerden, hayatın rutininden, kararsızlıktan, ekonomik zorluklardan...

Sen istiyorsun ki hayatımın sıkıcılığından kurtulmak için bir kız gelsin, benim sıkıcılığıma ortak olsun, ikimiz sıkılarak evde oturalım.

İtici olmak ve başarısızlık için oldukça efektif bir yol bulmuşsun, tebrik ederim.

Lan olum. Hayatında kız mı olsun istiyorsun? O zaman bir hayatın olacak. Bir hobin, bir başarın, bir arkadaş çevren, satacak hikayelerin, gösterecek becerilerin olacak. Sen bir kızı bunlara kısmen ortak edeceksin. Bu işin sağlıklı yolu budur.

Hemen, bak hemen kendini zorlayarak, asosyalliğini aşmak üzere bir plan hazırlıyorsun. Bir keep listesi açıyorsun veya kağıt kalem alıyorsun. Gidebileceğin kulüpleri, uzaktan bakıp tanışmayı düşündüğün insanları, katılabileceğin spor takımlarını, yani aklına ne geliyorsa, ben seni bilmiyorum tanımıyorum, not alıyorsun. İnternetten araştır gerekirse. Yazıyorsun bildiğin. Öncelik sıralamasına kolaydan-zora şeklinde sokuyorsun. İçindeki bir şeylere başlamadan önceki kaygı, sıkıntı, hevessizlik duygularına göğüs gererek, zorla o listedeki maddeleri gerçekleştirmeye çalışıyorsun.

Mesela, benim gitmem gereken bir aktivite vardı geçtiğimiz pazartesi. Ben de seninle benzer durumdayım bu aralar. Allah'ım, pazartesi sabahı beni göreceksin. Bir moralsizlik, bir isteksizlik, kolum kalkmıyor yerinden. Neden? Canım gitmeyi hiç istemiyordu çünkü. O derinlerdeki kaygı insanı fizyolojik olarak berbat hissettiriyor. Normalde ben sabah kalkar spor yapar, evi toplar, kahvaltı eder, güzel başlarım güne yani. O gün her şeyi hasta gibi saldım. Neyse etkinliğin saati yaklaştı. Kalk kızım dedim, salak mısın sen? Böyle yaparsan hayatın nereye zenginleşecek? Ani bir kararla kalktım, giyindim makyajımı yaptım gittim. Bu tip dirençler gidene kadar. Gittikten sonra iyi ki diyor insan. Ama gideceksin. Sike sike gideceksin.

Başka yolu yok.

alex (25 yaşında) 3 ay önce yazdı:

Cevap için teşekkür ederim

Aslında böyle biri değildim lise 1 de sosyal çevre olarak gayet iyiydi daha sonra devamsızlıktan kalınca ben kendimden küçüklerle okumam diyip okulu bıraktım.İyice eve kapandım belirli bir süreden sonra bu kabuğu aşmak çok zor geldi.İyi bir üniversite kazandım ama kaderin cilvesi yine kendimden küçüklerle okuyorum :)

Böyle olunca onlar gözüme çok küçük görünüyor şu an ne tanışasım ne bir şey konuşasım geliyor.Okula gidip tek başıma oturup geri dönüyorum,ama sıkıldım artık hem yaşamından hem hayattan beni asıl üzen her açıdan potansiyelim varken gösterememek kendi kendimi çürüttüm.Söylediklerini yapacağım.O kadar kimseyle kimseyle konuşmuyorum ki burda yazarken bile rahatlama geldi.Tekrar teşekkür ederim.

Mantıklı Kadın 3 ay önce yazdı:

Ben de taşındığım için çevrem sıfır ve inan biliyorum ne kadar zor olduğunu. Hele benim yaşta bir de herkesin çoluk çocuğu var, çok daha zor program yapmak falan. Nolur ihmal etme, daha da zorlaşacak.

Küçüklük konusunu biraz sen abartıyorsun, bizde de vardı büyükler. Bizimle iyilerdi. Sen takmazsan millet umursamaz. Bunu bahane etme.

Ara sıra da gel yaz, okurum ben.

Kedi (27 yaşında) 4 ay önce yazdı:

Merhaba, 

Ben 26 yaşındayım erkek arkadaşım 45 yaşında. Benim ilk ilişkim.Erkek arkadaşım daha önce hiç evlilik yapmamış .5 yıl önce 1 yıl süren bir ilişkisi olmuş fakat onun dışında 2-3 aydan uzun süren bir ilişkisi olmamış. Kendisinden iki yıldır hoşlanıyorum fakat benim ondan hoşlandığımı farkında olmasına rağmen ailemle arkadaşlığı nedeniyle daha önce ona yaklaşmama izin vermemişti. İki ay önce benim ısrarımla bir ilişkiye başladık. Benim onu sevdiğimi biliyor ama bana 'sana aşık değilim ama benim için özelsin' diyor. Seviyorum demek için çok erkenmiş once birbirimizi tanimamiz gerekiyormuş. İlgi isteğime karşılık benim seninle yaşım bir değil ben seninle her gün bir saat telefonla konusamam, canım cicim diyemem diyor. Ben her gün benimle konuşmasını istemiyorum fakat konuştuğumuz zamanlarda sevgi göstermesini istiyorum. Benim için çaba göstermesini beklemek fazla bir istek mi, çok mu acele ediyorum?

Normalde bir iliski nasıl ilerlemeli birine sevgi göstermek için ne kadar zaman gerekir?

Mantıklı Kadın 4 ay önce yazdı:

Kedi, erkek arkadaşının zamanla değişeceğini sanmıyorum. Belli ki ciddi bağlanma problemleri var. Duygusal olarak beceriksiz bir adam ki bu yaşına kadar tek tabanca olarak gelmiş. Sen onun için "mantıklı" ve "sevilesi" bir seçeneksin. Ancak aşk-meşk beklenmez bu tecrübedeki bir adamdan. Böyle adamlar aşık olabilecek olsa şimdiye olurlardı. Kadınlarla başarılı bir erkeği 20li yaşlarında piyasadan çekip onun için değerli olursan o zaman aşka benzer bir duyguyla kadına bağlanabilir, yoksa bu yaştan sonra insanın bakışı da kimyası da her şeyi değişiyor.

Kötü mü bu haliniz? Değil. Tercih edilegelmiş, çekici ve tecrübeli bir erkeğin hayatına dahil edip "yaşatacağı" bir kadın olursun. Hipergamin tatmin olur. Stabil, güvenli bir ilişkiniz olur. Terk etmez seni, pek bir hatasını görmezsin.

Ancak romantik beklentilere girme.

eva (31 yaşında) 5 ay önce yazdı:

merhaba mantıklı aplam❤️ hatırı sayılır bir zamandır sadece seni okumak için tw ye giriyorum yeni bir tvit veya ilgimi çeken mentleşme yoksa da blogta dolaşıyorum nedense yazmak istedim birazcık fikir alma birazcık da dertleşme gibi olacak. ben anadolunun bir köyünde ilkokul mezunu ebeveynlerle büyümüş bir hanımcağızım. fazlaca travmatık bir ailede büyüdüm, babamın psikolojik-fiziksel şiddeti ile büyüdüm, kırsalın muhafazakar ataerkil toksikliği bir tarafa babamın pavyon bağımlığı ekonomik sıkıntılar vs ile geçen bir çocukluk sonrası kendimi inanılmaz bir bilinçle yetiştirdim, istanbulda iyi bir üniversitede İslami ilimler eğitimi aldım (kendi isteğimle) yaşıtlarımdan hep daha olgun hep daha düşünceli olmak zorunda kaldım tabiri caizze bir savaşçı oldum. erkek meselelerine de hep mesafeli çünkü malum en ufak hatamda okuldan alınırdım okutmazlardı. velhasılı okudum meslek sahibi oldum şu anda güzel bir sahil kentinde öğretmenlik yapıyorum, 25 yaşında ilk defa savaşçı zırhımı farkettim, (hayatıma biri girdi çıktı ve ben o arada aslında içime gömülü b*k gibi bir psikolojim olduğunu farkettim) destek almaya başladım yaşıtlarım evlenip nişanlanırken ben çocukluğa adım attım adeta, yaşayamadığım o gençliği ve huzuru hediye ettim kendime, çevremce çok sevilip sayılıyor kıymet görüyorum, dahası ailemle de arayı düzeltmiş durumdayım fakat yıllarımı kendimi iyileştirmek, ruhumu dindirmekle geçirdim. bu süre zarfında sayısız evlilik teklifi aldım (şaka gibi ama valla billa sjs) flört haram dedim hiç yanaşmadım ama sekülerinden muhafazakarına sayısız erkekle görüştürüldüm görücü usulü ve anlamadığım bir şekilde hepsine de hitap ediyordum dkjd neyse uzun yıllar kendimce "ideali" aradım armudun sapı üzümün çöpü hesabı özetle ilişkiden (erkeklerden) kaçtım. zaten cinsellik bir tabuydu benim için onu saymayacağım nikahlı bir şekilde çözeriz neticede. ama yaralarımı sardıkça farkettim ki korkuyorum çok korkuyorum ilişkiden evlilikten. ama deli gibi de istiyorum güya. şimdi ise kafam çok karışık. şu an yaşadığım şehirde çevrem çok seküler eş olarak kendi dini değerlerime uygun birileri ile denk gelemiyorum, görüşmelerden çok sıkıldım yapmak istemiyorum. sitede sizin konuştuğunuz çoğu şeye hem çok yabancıyım hem aslında teorikte her şeyi biliyorum. yaşım geçiyor belki geçti bile (minyon gösteriyorum gerçi ama sonuçta ortada bir gerçek de var. velhasılı güzel aplam herkes kervanı almış yürümüş de ben iyileşeceğim diye bir ağaç dibinde kalakalmışım gibi napçam bilmiyorum. 

Mantıklı Kadın 5 ay önce yazdı:

Eva, Eva...

Baban gibilerin, baban gibileri yetiştiren insanların sadece kendi hayatlarını değil, çocuklarının hayatlarını nasıl silsile şeklinde zorlaştırdıklarına, bazen de mahvettiklerine bir örnek daha anlattın bize.

Bana bazen erkeklere çok yükleniyorsun diyorlar. Erkekler, bencilliklerinin nelere sebebiyet verdiği konusunda daha az farkındalığa sahip görünüyorlar da ondan. 

Alın bakın işte erkek okuyucularım, alın görün ve okuyun. Bir babanın yaşam çizgisi, aksi için çabalayan akıllı bir kızı dahi nasıl zorlar. Bundan gocunmayacak olan dilediğini yapsın!

Ah Eva ah, bu işler o kadar zor ki. Kadın olmak da, erkek olmak da. Kadının senin korkularından kurtulmasının neredeyse garanti bir yolu var, kendini senin yaşadıklarından koruyacak bir karar: pek çekici bulmadığı bir erkeğin seni nimet göreceği bir ilişkiye girmek. Ancak, o erkeği de işte sen beğenmeyecek, ona heyecan duymayacaksın, bir şeyleri gözüne batacak, yetkinliğine yeterince güvenmeyeceksin vs.

Kadın olmanın zor tarafı senin çok beğeneceğin erkeğin bencil, kendine düşkün biri olması ayrıca başkalarının da beğenmesi ve erkeklerin de o kadınlara yönelimlerinin olması. Erkek olmanın zor tarafı, bir kadını çok sevdiğin zaman onun seni o kadar beğenememesi ve eğer çok beğeniliyorsan da kimseyi eskisi kadar sevememek.

İnsanız. Nefsimiz var. Bunu yenmek için de ahlak ürettik, nefs terbiyesi yolları bulduk, kültürel devrimi gerçekleştirdik. Bunlar, bunlara göre yaşayanlar için oldukça güçlü kontrol araçları. Sen bunlara tabi bir insansın. Sen tabi olduğun için de tabi olana hitap edeceksin ki bu çok iyi. Mesela benim erkek okuyucularımda çok sık gördüğüm bir problem, kendileri seküler bir yaşam yaşadıkları için muhafazakar kızlara hitap edemeyecek olmaları. Sende böyle çözümsüz bir durum yok, bir kere bunu cebe at. Baban muhafazakar görünüm altında seküler kafada bir adammış ki öyle dini nikah işlerine bile değil direkt olarak pavyon konusuna merak salmış. Sen seküler adamlardan uzak dur, bu büyük bir adım.

Dinde de erkek çok baskındır ve istediklerini yapabilmesi konusunda önünde dini-ahlaki bir engel pek yok aslında. Burada ne devreye girebilir? Güç sarhoşu olmadan, ölçüsünü kontrol etmeye azami dikkat edecek ve erkeği ezmeyecek dozda bir gücü elinde tutmaya gayret etmen. Bu da nedir? Çocuklarının bakımını ihmal etmeyecek ve erkeğin konumuyla yarışmayacak kadar hafif bir işte çalışmaktır. Senin annen anladığım kadarıyla hiç çalışmayan bir kadındı. Kadının hiçbir gücünün olmadığı senaryoda erkekler bu güç eşitsizliğinden daha fazla yüz bulur, daha fazla zalimleşirler. Babanın karşısında ister mal mülk, ister meslek, isterse babasının arka çıkması olsun, daha fazla güce erişimi olan bir kadın olsaydı, baban bu şekilde davranamazdı size. Lakin bu kadının güç kazanması konusu yine üstteki problemleri tetikleyen bir şey, o yüzden doz konusu önemli, ölçüyü kaçırmak başka problemlere gebe, şuna yazdığım cevabı da mutlaka okumalısın.

Toparlayayım. Birincisi seküler değil muhafazakar bir profile yöneleceksin, ikincisi gücünü-ağırlığını sıfırlamayacaksın. Bunlar seni birçok yönden korur. Bundan sonraki korunma yolları nedir?

Güzelliğini yavaş tüketeceksin, kilo almayacaksın, spor yapacak ve cildine iyi bakacaksın.

Seks konusunda rahat olmaya çalışacaksın, sekste zevk almayı öğreneceksin, seksi seveceksin, erkeği terbiye etmek için seksi veririm-vermem diye araç olarak kullanmayacaksın.

Gücünü sıfırlamasan da erkekle yarışa girecek noktaya getirmeyeceksin. Kendine birkaç tane "asla buna katlanamam" diyeceğin kırmızı çizgi belirle, bunları yaz, not al ve bir yerde sakla. Bunlara girmeyen her konuda erkeğe teslim ol, itaat et, onu güçlü hissettir. Erkekler sadece güçlü oldukları için zalimleşmezler, güçsüz-baskı altında hissettikleri için buna bir tepki olarak da zalimleşirler. Bu dengeyi yakalamanız gerçekten bir sanat, ancak yakalarsanız akıp gidiyor. 

Erkekler düşman değil. Erkekler kötü niyetli değil. Erkekler insan, kusurları var, aynı bizim gibi. 

Son konu. Duygusal gücünü artırma meselesi. Ben sana ne kadar işlevsel formüller versem de, başınıza hiçbir olumsuzluğun gelmemesini sağlayamam. İşte o noktada da devreye olumsuzlıukları küçümseme becerisi girer. Sen eğer kendin güçlü olursan ki bu yaşa geldiğine göre zaten güçlü bir savaşçısın işte, o zaman korkacağın bir şey yok demektir, önlemleirne rağmen bir şeyler yürümezse, onları sonradan çözersin.

Bu yöntem dizisi aklına yattı mı? O zaman muhafazakar kesimle görücü görüşmelerine başla. Aşık olmayı umma, çirkin bulma ama çok yakışıklı olmasını bekleme, sorumluluk sahibi ve erdemli durmasına, sende saygı uyandırmasına odaklan ve evlen. Kırmızı çizgilerine dokunmayan alanlarda kendi zihninin, yaralarının oyunları konusunda kendini kontrol etmekten, telkin edip rahatlatmaktan çekinme. Evliliği yolunda giden bir akraban-arkadaşını da akıl hocası edinebilirsin. 

Hayatında birinin olması, sıcak bir koyna girmek, sevmek-sevilmek, cinsellik, çocuk sahibi olmak büyütmek ciddi zenginlikler bu hayatta. Korkularının bunları senden almasına izin verme. Yapabilirsin bunu.

eva (31 yaşında) 5 ay önce yazdı:

canım canım canım mantıklı ablam❤️ öyle içimi ısıttı ki yazdıkların sanki bana böyle sıkı sıkı sarılmışsın gibi hissettim, beni anladığın ve içten yanıtladığın için çok teşekkür ederim. önerilerin içimi rahatlattı çünkü tam olarak yapmakta olduğum şeyleri anlattın bana. bazen o ladar karanlıkta hissediyorum ki kendimi sanki boşuna bir çırpınış gibi... bunca korku ve kaygının yanında böylesi bir duygu iyi geldi bana. demek ki doğru yoldayım. oyuna devam diyelim o halde. kadrolu branş öğretmeni olduğum için yarı zamanlı iş sayılır, kendime ve sosyal hayatıma zaman ayıracak kadar rahat, sosyo ekonomik güç katacak kadar da maddi getirisi olan ve dahası zevkle yaptığım bir işim var, muhafazakar evlilik görşmelerinde işi bırakıp bırakmayacağım soruluyor karşı tarafın çalışmamam durumunda ailenin maddi maişetini karşılayacak güçte olmasını istediğimi ama sadece para için değil manevi olarak işimi sevdiğimi ve bana iyi geldiği için çalışmaya devam edeceğimi söylüyorum. sanırım bu konuda da doğru yoldayım. 

hayata baktığın zemin ve bakış açın bana ilham veriyor, seni okumaya devam edeceğim, tekrar teşekkür ederim cevabın için🌸

Nerazzuri (32 yaşında) 6 ay önce yazdı:

Merhaba hanfendi,

Sizi ve siz gibi kadın erkek doğasını gerçekçi bir biçimde anlatan insanları keşke 15 yıl önce tanısaydım veya büyüklerimiz bize gerçeği anlatsaydı...

Birileri anlatmayınca yaşayarak öğreniyorsun. Kaybolan yılların hesabını kim verecek, kandırılmak öyle acı ki...

Ben, muhafazakar/dindar hatta tarikat bağlısı bir ailede büyüdüm. Evimizde, çalıştığım konfeksiyon atölyelerinde özellikle cuma günleri hep cübbeli Ahmet hoca'nın vaazları dinlenirdi ve doğal olarak bizde bu vaazlara uyardık. Zina haram, kadınlarla gönül eğlendirmek haram, herhangi bir medyada müstehcen içerik çıkarsa kanalı değiştirir ve yüzümüzü dönerdik. Çünkü günahtı. Zina haramdan öte "zinaya yaklaşmayın" deniyor:

Zinaya da yaklaşmayın, çünkü o pek çirkindir ve kötü bir yoldur.İsra.32

Kızlarla konuşurken benim gibi tarikat bağlıları yüzünü yere eğerek utanarak konuşurduk. Ama şimdi kadınların ve genç kızların gözlerinin içine bakarak konuşabiliyorum. Onlar gözlerini kaçırıyor bazen yani o konuda geliştirdim kendimi. Kısaca ben, Kuran ve Kuran'ı öğretme iddiasında olanları dinledim ve uydum hem de çocukluğumdan beri. Ve doğal olarak hiç ilişkim olamadı hoş nasıl olsun ki sizin deneyimsiz dediğiniz erkek türündendim. 20'li yaşlara gelince evlenmek istedim ama o da ne kimse kızını vermiyor. Asgari ücretin biraz üzerinde maaş alıyorum, ülkenin %60'ı gibi o yıllarca dinlediğimiz abilerimiz,amcalarımız,ablalarımız ve teyzelerimiz hepsi ortadan kayboldu. Hani siz diyorsunuz ya "aileler çocuklarını evlendirmeye 'bayılır'" her aile öyle değil, keşke dediğiniz gibi olsa...Kendilerine hayrı yok. 
Ben enayi gibi ileride büyüklerimiz bizi evlendirir sandım. Bir erkek için yoksulluk/asgari ücret dolaylarında maaş almak utanç verici. Kadınların düşük maaş alan erkeklerden iğrendiğini veya hiç var olmamamız gerektiği düşüncesinde olduğunu burnum sürterek öğrendim. Muhafazakar kızlarında hipergamisi olduğunu daha doğrusu çarşaflı veya peçeli bile olsa onun kadın olduğunu unuttum.

Kadınların doğasını keşke siz gibi insanlar bana 15 yaşındayken anlatsaydı en azından lisede bir kızı sevebilirdim. Ben ve benim gibiler o duyguyu hiç yaşamadı ve üstüne yıllarca sözünü dinlediğimiz din öğretenler ve tarikat şeyhleri tarafından adeta mendil gibi kullanılıp atılmışız. Kaybolan yıllar...

Artık gitmiyorum oralara sadece Kuran bağlısı(tabi ki Türkçe okuyarak) olarak devam ediyorum hayatıma. Herkes iyi eğitimli ve yüksek maaş almıyor, iyi konumlu yüksek maaşlı iş herkese yetecek kadar yok. Kadınlar keşke ülkenin ekonomik durumunu göz önünde bulundursa ve alt-orta sınıf erkekleri hor görmese. Kadınların hipergamisini yok saymıyorum ki doğaldır. Yaratan, kadınları böyle yaratmış. Tanrı'yla kavga edilmez. Lojistik işinde makine operatörü olarak çalışıyorum ama kadınlar aşağı görüyor. Hırsızlık yapmaktan iyi değil mi? 
Sağlıcakla kalın...

Mantıklı Kadın 6 ay önce yazdı:

Merhaba Nerazzuri,

Şimdi sen, birçok erkeğin içinde olduğu bir yanılgı içindesin. Belki de bu bir sorumluluktan kaçma mekanizması. Olay şu ki, kadınlarla bir veya birkaç sebebin bileşiminden dolayı başarısızsın ancak sen bunu tek bir nedenle izah ediyorsun, oraya takılıyor ve tüm resmi kaçırdığın için kendini daha da kötü bir duruma sokuyorsun.

Kadınların bir erkekten etkilenme parametreleri çok fazladır. Karmaşıktır: Bunlar, 

-Tip

-Duygusal güç - maskülenite

-Statü, sağlayıcılık, para

-Tecrübe ve oyun yani flört becerisi

Bunu yazacağım aslında. Çekiciliği bu musluklardan dolan bir havuz gibi düşün. Önemli olan ilk şey, belli bir seviyeye kadar dolması. Su belli bir miktarın altında kaldığı zaman yüzemeyiz.

İkinci önemli olan şey de kadına bağlı. Her musluktan akan suyun renginin farklı olduğunu düşünelim. Kadınların kendi iç dünyalarına, travmalarına, duygusal ihtiyaçlarına, yetiştirilme tarzlarına, ilkelerine ve yaşlarına göre erketeki bu parametrelerden hangisini daha etkileyici buldukları, hangisini istedikleri değişir. Yani sen tüm havuzu tip ile doldursan bir kısım kadınlara hitap ederken başka kadına etmezsin, para da aynı şekilde, tecrübe de aynı şekilde. Mesela, samimi dindar-ilkeli kızlar erkeğin zani olmasını istemezler değil mi? 

Neye bağlayacağım? Sen, şu anda kadınlarla başarısızsan havuzun yüzülecek kadar dolu değil ama bunu yapman için "statü, sağlayıcılık, para" değerine sahip olmadığın teşhisine saplanmış durumdasın. 

Oysa ki elinde başka parametreler halen duruyor. Yapman gereken diğer şeyler:

Tipini iyileştirmeye, daha iyi bir saç-sakal-giyim stiline ulaşmak, gerekirse estetik müdahale de olabilir.

En önemli madde bence bu, maskülenite, erkek olmak nasıl bir zihin yapısıdır, duygusal güç nasıl sağlanır, nasıl daha soğukkanlı ve mantıklı kararlar alabilen, sorun çözebilen, beceri sahibi bir erkek olursun üstüne çalışmak.

Kadınlarla konuşmak ve flört becerini geliştirmek, nasıl mesajlaşılır, nasıl konuşulur, shit test nedir, bunlar nasıl atlatılır öğrenmek. 

Ben bu konularda en iyi eğitim verenin erkekadam.org olduğunu düşünüyorum.

Bundan sonrasında ise, belli bir kadına kendini beğendirme fikrine saplanma çünkü her kadın için o havuzun hangi musluktan daha fazla dolmasını isteyeceği dediğim gibi değişir. Sen sosyal hayatta aktif olarak senin havuzunun suyunu, rengini beğenen bir kadınla tanışmayı deneyeceksin.

Çok kalabalığız, çok fazla kadın var, çok fazla beğeni tipi var.

Bak tipim kötü dememişsin ki bence en zor olanı o çünkü insanlar ilk görüşe göre acımasız puanlama yaparlar, bir de önyargı aşman gerekir. Ama tipi parlak olmayanlar bile diğer parametrelerde parlayarak çekici erkekler haline gelirler.

Hadi bakim, iyi şanslar.

Nerazzuri (32 yaşında) 6 ay önce yazdı:

Tekrar merhaba hanfendi,

Konudan bağımsız bir sorum var, yanıtını bulamadığım ki herkese soramam. Diğer okurların yorumlarını ve sizin onlara verdiğiniz yanıtları okuyunca dikkatimi çekti ve aklıma yanıtını merak ettiğim soru geldi. Bir kadına sormam çok iyi olacak ve sizin gibi dürüst kadına. 
Toplu taşımalarda geçiyor bu olaylar. Erkek, erkeğe oturunca temas ister istemez oluyor ama yinede hiçbirimiz eşcinsel olmadığımız için -en azından ben öyle olmadığımızı düşünüyorum- başka noktalara gitmiyor bu temaslar. Kadınlarla oturunca yıllardır anlam veremediğim ve anlatırsam tacizci damgası yiyeceğimi düşündüğüm bu durumu dile getireceğim(anonim olmasanız sizde yanıtlamazdınız).

Araştırdım, çıkan en yakın sonuç "footsie" görsellerde arayınca çıkıyor, aşağı görsel link bırakacağım. Kadınlar(olgun olanlar dahil) ve genç kızlar, alt baldır veya ayak ve diz arası olan bölge ile alt baldırıma sürtüyorlar bazen hafifçe bazen de baskı uygulayarak. Bacak bacak üstüne attıkları zamanda ayakkabıların ucu veya bir kısmıyla ayaklarıma ve alt baldırıma sürtüyorlar. Doğrusu hoşuma gitmiyor değil, zevk alıyorum ama dedim ya tacizci damgası yememek için asla karşılık vermiyorum. Bunu yaparken, saçlarıyla oynadıkları oluyor, başını çevirip kısa bi bakış attıkları oluyor ve bi ara inmek için düğme uzakta olmasına rağmen benden düğmeye basmamı istedi ve bende bastım. Otobüs boştu ayağa kalkabilirdi ama bu arada ben düğmeye uzağım. Ardından bi iki cümle konuşup teşekkür ediyorlar, ben de rica ederim diyorum. Benden büyük olan bazıları ise bacakları ile uzun süre bana sürttükten sonra kalkarken ve bana bakarak "ablacım/ablam/ablası inebilir miyim" diyerek, iniyorlar. Sanki az önce bana sürten o değilmiş gibi ne ablası Ya hu? Kadınlar ve genç kızlar bu neden yapıyor ki içlerinde o kadar güzel kızlar ve kadınlar var ki bazen bu kız/kadın bana mı sürtüyor diye düşünüyorum.

Sağlıcakla kalın...

Örnek 1

Örnek 2

 

Mantıklı Kadın 6 ay önce yazdı:

Valla çok ilginç. Bence haddiden fazla cesur bir yürüme davetiyesi olurdu. Sence gündüz düşleri görüyor olmayasın? Ortalamanın çok üstü denecek bir yakışıklılığa sahipsen olabilir.

Bir de gerçi, tip tip kadınlar var. Enişteniz de yakışıklıdır, bana bir kere markette, bir kere de dişçide, iki genç kızın adeta taciz edercesine sırnaştığı vakaları "bu yeni gençlik çok bozulmuş, acayip asılıyorlar" şeklinde şaşırarak anlatmıştı. 

Olabilir de.

shevchenko (27 yaşında) 6 ay önce yazdı:

Merhaba Twitter hesabınızndan sitenizi görüp fikrinizi almak istedim.

Öncelikle kendimden bahsedeyim 26 yaşında okuduğum bölüm için muhtemelen Türkiye'deki en iyi okuldan mezun olmuş ve kısa bir süre içinde iyi bir işe başlayacak biriyim.

Yukarıdan da anlaşılacağı üzere bu zamana kadar ki hayatım akademik kaygılarla geçti ve ilişki işlerinde pek başarılı olmadım.

Üstüne aileden gelen kötü maddi durum ve pek de parlak olmayan genetik miras beni iyice incel kafasına soktu.

Sonrasında en azından maddi olarak güçlü olayım niyetiyle derslerle sarılmam devamında vücut geliştirme,enstrüman çalma gibi hobilerle istemeden de olsa pazar değerimi arttırdım

Halihazırda bir yılı geçmiş ilişkim var ve benim ilk ilişkim ancak kız arkadaşım daha önce ilişkileri olmuş birisi.kaç ilişkisi oldu neler yaşadı diye sorgulamadım bu zamana kadar çünkü benimle tanışınca hayata başlamadı geçmişte bir şeyler yaşamış olabilir diye düşünüyordum.

Ancak hem kız arkadaşımın ailesi ile tanışıp işleri ciddiye bindirmem hem de akranların evlilikleri beni strese soktu.Ben de daha farklı düşünmeye başladım.Artık, geçmişte bir şeyler yaşamış(sadece şimdiki kız arkadaşım özelinde değil ileride başka bir ilişkim olursa-hiç sanmıyorum-onun için de geçerli)bir kıza,karşısındaki erkeğin bir emek vermeden cinselliğe ulaşmış olması benim ise bu süreçte ciddi ilişki kurmam hatta evlilik konuşulmasından enayi gibi hissediyorum.hatta partnerimin geçmişte eğlenip, seviştiğini benim ise o dönemde insanüstü bir şekilde çalıştığımı düşünmem beni sinirlendiriyor.şimdiki ilişkim dahil genel manada ilişkilerden soğutuyor.

İlişkileri istemeden cinselliğe indirgeyip, cinsellik istediğim zaman hayat kadınları ile beraber olup herhangi bir ilişkiye yatırım yapmamamın daha kârlı olduğu düşüncesine saplandım.ve bu düşünce bana çok mantıklı geliyor dışarıdan bir göz buna ne der merak ediyorum.şimdiden teşekkür ederim.

Mantıklı Kadın 6 ay önce yazdı:

Merhaba Shevchenko,

Birincisi, siz erkeklerin kafasında kızların geçmiş ilişki ve seks hayatlarını "çok mutlu oldukları, zevk aldıkları, hep canlarının istediklerini-hayal ettiklerini yaşadıkları ve şuh kahkahalar attıkları, gördükleri değerden başlarının döndüğü" şekilde hayal etmeniz bir problem. 

Hayat böyle bir şey değil. Kızların seçilir pozisyonda olmak haricinde sizden daha mutlu, daha verimli aşk hayatları olduğu bile yok. Sekse erişmeleri kolay, sekse erişmek de ortalama bir kız için anlamsız. Bir genç kızın hayatı çoğunlukla "benim beğendiğim beni beğenmez, beni beğeneni de ben beğenmem" döngüsünde geçip duruyor. Arada karşılıklı beğeni denk gelince de sevgili oluyoruz.

Gelelim sevgililik=yatırımsız seks kurgusuna. Pardon, ilişki içinde ise o seks, bunun yatırım değeri neden size yetmiyor? 20-25 yaş aralığındaki bir erkek elindeki tüm kaynaklar neyse onu yatırmış oluyor ilişkiye. Erkek evlenebilecek oluyor da kadın "hayır ben şimdi evlenmek istemiyorum, senden o yatırımı almak istemiyorum, ben sadece seks yapmak istiyorum" mu diyor. Ortada ne imkan varsa, o an için bir kız onun maksimumunu aldı ise, kendi cinsiyetinin ilişki öncelikli olmak görevini de yerine getiriyor demektir. Gençlerin çok çok büyük kısmı ilk aşkları ile evleneceklerini sanarlar. Yani "evlenmemek" gibi bir hayalleri de yoktur, kısmet olmaz sadece. Evlenmemeyi baştan düşünen kızlarsa zaten sevgili olmak işine girmiyorlar -bitmesi kesin ilişkiye neden duygusal yatırım yapsın, manyak mı o- evlenme döneminin geleceğini düşündükleri zamana kadar takılıyorlar. Biz kız, eğer ilişkiler yaşamışsa, bunların bitmeyeceğini umarak başlamıştır ancak bir şekilde olmamıştır.

Bunun dul olmaktan ne farkı var? Dul kadınla evlenmek fikri de sizi iğrendiriyor mu? Evlilikler sürmesi için başlarlar, evlilik de bir ilişki türüdür, ancak bir vesile ile sürmez. Günümüzde evlenme yaşı sosyal-ekonomik gereklilikler yüzünden çok ileri atıldığı ancak kız-erkek etkileşimi bundan çok daha erken yaşlarda başladığı için, aynı bazı evliliklerin sürmemesi gibi, bazı ilişkiler de evliliğe kadar süremiyor. Olay bu. Bunun harici, takılma kültürü. Onun yarattığı insan da bambaşka bir insan zaten, takılmacalardan geçmiş bir kız arkadaşın varsa bir dolu red flagi vardır, görmüyorsan sen olumluyorsundur.

Ayrıca, bu kız arkadaşının geçmişini araştırabilirsin, duydukların hoşuna gitmezse -bence ciddi ilişki buna dahil edilmemeli- ayrılırsın ve geçmişi olmamış (birinden hoşlanmış olmayı saymıyorsan tabi) bir kızı da bulabilirsin. 

Bence senin asıl problemin zamanında kendini örselenmiş olarak algılaman ve kadınlara ulaşamadığın yıllarının intikamını takılmadan evlenirsen alamayacağını düşünmen. Valla siz örselenmiş erkeklere ne diyebilirim bilmiyorum. Sizler gibiler, takılmacadan geçmezseniz büyük ihtimalle orta yaş krizinde patlarsınız ve daha büyük yıkımlara sebep olursunuz. O yüzden kız arkadaşının bir kusuru olduğunu düşünmesem de, onu üzecek bir kafa yapısında olduğunu düşündüğüm için ayrılmanızı öneririm.

shevchenko (27 yaşında) 6 ay önce yazdı:

Fikriniz için çok teşekkürler ama bana kalırsa fazla"kadınca".

Demagoji yapmak istemiyorum ama baştaki kadınlar için de işler basit değil söyleminiz,günlerce aç kalmış birine karşındaki yemek yedi ama onun da sevmediği yemekti demek gibi.hakeza verilen emek konusundaki yorumunuzda aynı şekilde.

shevchenko (27 yaşında) 6 ay önce yazdı:

Ayrıca yukarıda da dediğim gibi normal şartlarda,yeterli sosyolültürel veya sosyoekonomik şartlar asgari oranda karşılanmışsa evlenmeyi hatta çocuk yapmayı iyi bir şey olarak görüyodum.ancak şu an evlilik benim için çok mekanik bir süreç ve cinsellikten başka bir şey olarak gelmiyor.birçok farklı kişiyle paylaşılmış bu kavram ise yatırıma değer durmuyor benim için.hele eskiye nazaran biraz daha kadına ulaşabilen şu halimle.buna fazladan bir öneriniz var mıdır yoksa bu da evlilik öncesi benim gibilerin takılması gerektiği söyleminiz kapsamında mı? tekrardan teşekkürler

diana (22 yaşında) 7 ay önce yazdı:

Abla öncelikle günaydın. Ben daha önce kimseyle uzun bi ilişki veya cinsel deneyim yaşamadım kendi tercihimle. kendimi saklamam gerektiği fikri doğru geldi hep ve mantığımla davrandım. şu anda hayatımda 5 aydır biri var ve bazı ilkleri (ailesinden biriyle tanışma, uzun ilişkiye başlama gibi) onunla yaşıyorum. bir kız arkadaşı var. tüm çevresiyle tanıştırdı beni. doğal olarak o kız arkadaşıyla da tanıştırdı. benim ailem muhazakar sevgilimin ailesi de öyle fakat şehirdışında 4 yıl geçirdiği seküler bi kız arkadaşı var ve sadece bir tane değil çevresinde kız arkadaşları var yine o okudugu şehirden ama sadece istda olan kız arkadaşı bu oldugu için onunla tanıştırdı. ay geçti tabi bu olayın üzerinden bu arada. neyse kızla buluştuk üçümüz varız. sohbet dönmüyor falan çok sıkıldım belli de ettim sevgilime. kız sigara içmek istedi sevgilim de içiyodu ama ben içmiyodum ve kokusundan da rahatsız oluyodum. kız "tek başına içemem" dedi ve ben de "ben sigara kokusunu sevmiyorum gidemeyiz" dedim sevgilim de aramızda kalmış gibi geldi çok kötü hissettim "hemen şurada içebilirsin" dedim ama kız gitmek istemedi. çok rahatsız oldum. çok şımarık bi kızdı. belliydi. masadan kalkmak ve eve gitmrk istedim direkt. sadece bu da degil. kız pipetini takamadı diye sevgilimden takar mısın diye istekte bulundu, tırnakladım nasıl olmuş diye sevgilime gösterdi falan. gerçekten sinirlerim altüst oldu. Eve gitmem gerek diye bahanelrr uydurarak sevgilimi masadan kaldırdım ve kız gittiğinde direkt ondan hayatından çıkarması gerektiğini bi tercih yapması gerektiğini söyledim. bana daha önceden hep mesafeliyim dediği kız arkadaşıyla mesafesini görünce deliye döndüm. neyse zaman geçti ikna etti beni "onu arayıp daha dikkatli olması gerektiğini ciddi şekilde belirttim" dedi. fakat üçlü buluşmaları oluyor sevgilim, erkek bi arkadaşları ve o kız. akşam buluştukları için ben katılamıyorum. geçe kalmak huyum değil ve ailem de alışık değildir. o yüzden o buluşmalara katılamıyorum (ayda bir iki kez oluyor). olayına üstünden ay geçmiş olmasına ve çözdüğümüzü zannetmiş olmama rağmen olayı unutamıyorum. abla brn mi abartıyorum yazarken bile tetiklendim. lütfen yardımcı olur musun dışarıdan bi göz olarak yoruma uyarıya ne bileyim öneriye ihtiyacım var. nr yapmam gerek sevgilim ne yapmalı? kızı hayatından çıkarsın diye diretmek çok gurur kırıcı geliyor arkadaşlıkları çok uzun falan. kafam çorba oldu. (bonus: kız tam bir nemrut sohbet çok kötüydü fiyasko bi buluşmaydı hiç güler yüzlü değildi. doğum gününde de aynıydı. bir de söyledim mi bilmiyorum sevgilisi var) 

Mantıklı Kadın 7 ay önce yazdı:

Diana, bence erkek arkadaşının bu kızı hayatından çıkarması çok bir şey fark ettirecek bir şey değil, daha önemli bir sorununuz var gibi görünüyor. Neden bu profilde bir kız arkadaşı vardı, neden bu kızdan itilmedi? Senin kızın profilinin paraleli kız veya erkek arkadaşların var mı? Tahmin ediyorum yoktur çünkü sen dikkatli yaşamaya dikkat eden, kendini ve başkalarını yargılayan birisindir ve onlar da seninle frekansları tutmadığı için arkadaşlık etmiyordurlar. Çevremiz bizim ne olduğumuzun özetidir.

Buraya kadar dinlediğim şeylerden, erkek arkadaşının pek sağlam pabuç olmayabileceği hissine kapıldım, çok üzgünüm. Erkeğin geçmişi önemsenmez denir ama ben bu görüşe katılmıyorum, en azından onun değişmesini ummak senin alman gereken bir risk değil. Bence yaşın daha çok küçük, ilk olmasına çok anlam yükleme, bitirebilirsin ve kendi ilkelerine ve hayat tarzına daha uygun bir insan çıkarsa devam et derim. Madem fikrimi sordun.

diana (22 yaşında) 7 ay önce yazdı:

benim o profilde ne kız ne erkek arkadaşım var abla. dediğin gibi çok seçiciyim hatta hiç erkek arkadaşım yok. ben mesafeliyimdir erkek/ kadın fark etmeksizin. sosyal becerilerimin düşüklüğünden değildir diye düşünüyorum çünkü lisede de ünide de arkadasladım oldu ama uzak kalmayı tercih ettim hep. tek basınayken kötü hissetmiyorum bu benim için problem dahi değil. her neyse. abla ben ilk defa biriyle böyle şeyler yaşadım ilk defa aşık oldum gibi hissettim o yüzden hayatımdaki en değerli varlıklardna biri olan abime de anlatmış bulundum (bu da ilk defa oldu hayatımda) çocuğu gözü tutmadı "bence ayrıl" dedi. evin adresini verdin mi falan diye sordu. korktum bi an yani ne alaka falan oldum. o kadar mı kötü bi tercih yapmısım dedim. bu kadar seçiciyken nasıl böyle birini seçmiş olabilirim (hala kötü gelmiyor sevgilim bana. güven duyuyorum). abla abim çocugu görüp yorumladı sen neye göre sağlam pabuç gibi gelmedi dedin çol merak ettim lütfen aydınlatır mısın beni (şu anda ayrılmaya hiç hazır değilim çok üzülürüm gibi geliyor tavsiye de verirsen cok sevinirim). cevapların için çok tşk ederim abla. bi de son olarak sence ben onu değiştirmeye mi çalışıyor gibiyim? (sigarayı bıraktırdım sadece) (bonus: benimle evlenmeyi düşündüğünü söylüyor annesine anlatmıs, kardesiyle de tanıstırmıstı zaten bunlar güven verici geliyor) 

2- bu arada benim ailem muhafazakar fakat benim yalnızca fikirsel olarak muhafaza ettiğim şeyler var. örtü gibi fiziksel şeylere bağlı değilimdir pek. ailem kadar önem verip üstüne düştüğüm konular yok ama tabi ki alıştığım bazı şeyler var ve aksi durumları görünce ters tepki verip yargılıyorum

Mantıklı Kadın 7 ay önce yazdı:

Bu kadar seçiciyken nasıl böyle birini seçmiş olabilirsin?

Çok basit.

Cinsel çekim yani aşkın kanunları ile mantığın-ideolojinin-ahlak kurallarının kanunları birbirinden farklıdır. Kadınlar en iyi yürekli, en ahlaklı, en erdemli, en sadık vs. erkeklere aşık olmazlar. Hani erkeğin diğer nitelikleri de iyiyse bunlar yüzünden aşık olmaktan vazgeçmezler ama, bunun gibi mantıki olarak iyi bulunan özellikler çekim-aşk dünyasında hükümsüzdür. Aşk için erkeği güçlü bulmak, yakışıklı bulmak, ağzı laf yapar görmek, yanında güvende ve eğleniyor hissetmek vs. gerekiyor. Malesef ki bunları da bildiğin serseri, hayta erkeklerin yanında dahi hissedebiliriz. Yazılarımı biraz daha okumalı ve kendi doğanın zaaflarını anlamalısın.

Sen aşk dediğin çekime kapıldığın için erkeği olumluyorsun. Bak abin de ona aşık olmadığı için :D doğru bir teşhis koymuştur büyük bir ihtimalle. Aile büyüklerinizi dinleyin. Ben bugüne kadar ailesinin karşı çıktığı kişide ısrar edip de mutlu olan bir kişi dahi görmedim. 

Neden sağlam pabuç olmadığını düşündüğümü açıkladım aslında. Sağlam pabuç insanlar kendileri veya çevreleri değiştirilmeye ihtiyaç duyulacak insanlar değildir. Senin gibi olsa idi çevresinin de senin gibi olması gerekirdi. Sen kıza aşık olmadığın için ondaki rahatsız ediciliği görebiliyorsun ama aşkın gözü kör olduğu için erkek arkadaşındaki rahatsız ediciliği göremiyorsun. Dediğim gibi erkek arkadaşın o hoşlanmadığın kızlardan farklı olsa onlarla arkadaş olamazdı.

Ayrılık acıdır, ama kötü bir ilişkinin içinde kıvranmak, yıllarını vermek ve değerini harcamak daha da acıdır. Erkekler hatalı kararları yüzünden yargılanmadıkları için onların bizim kadar dikkatli olması şart değil ancak kadınlar ileriki yıllarında geçmişte ne yaptıklarıyla ilgili değerlendirilirler. Artısını eksisini iyi düşünmen gerekiyor. Hadi abin korumacı davrandı diyelim, çevrenden aklı başında bir kadın büyüğüne daha tanıştır, danış. Ama bence farklı bir öneri gelmeyecektir, çok üzgünüm.

Kedi (27 yaşında) 7 ay önce yazdı:

Merhaba,ilişkilerle alakalı bi türlü mutlu olamadım. Doğru insanla sonu evliliğe giden ciddi bir ilişki istiyorum,çok iyi bir mesleğim var,ortalama hatta çekici bulunan bir dış görünüşüm var fakat bir türlü o insanla karşılaşamadim. Benim çok beğendiğim ve kendime denk gördüğüm insanlar (meslek görünüş karakter açısından) nedense beni kendine denk görmüyor sanırım çünkü işi ciddiye bindirmiyorlar. Veya birinin bana ilgisini olduğunu fark etsem bile bana açılmıyor o adımı atmıyor bir sebepten. Sevgili bile olmak istemiyorlar. Benim peşimden koşan insanlarsa statü olarak mantık olarak bana uygun olmayan insanlar hep. Bunu nasıl çözebilirim bilmiyorum. Hep benzer şeyler yaşadıkça ozgüvenim düştü,bende bir sorun var bu yüzden insanlar beni istemiyor gibi hissetmeye başladım.. en son görüştüğüm kişi beni aylarca "ilişki vaadiyle" oyaladı,benim akışa bırakmadığımı,her şeyin yolunda gittiğini, bi şeyler olsun diye zorladığımı nunun da negatif etki yaptıgını iddia etti (5-6 aydır konusuyorduk bu sırada) sonunda da beklentimi karşılayamadığını söyleyerek beni bıraktı.. bunun gibi şeyler. Bundan önce 1 sevgilim oldu o da bana uygun değildi hiçbir açıdan bir süre sonra ben ayrıldım. Bu döngüden çıkamıyorum,uzun oldu ama cevaplarsanız çok memnun olurum :)

Mantıklı Kadın 7 ay önce yazdı:

Kedi, bir şekilde erkeklere karşı yeterince mesafe koymadan ilerliyorsun gibi görünüyor. Seksi ertelemeyi bilmiyorsun muhtemelen. Aşk diye adlandırılan güdülerini ve cinsel çekimi izliyorsun belli ki. Bunlar da seni adını koymak istemeyen erkeklere yönlendirir.

Kadınlar erkekte belli bir beceri seviyesi istiyorlar. Bu seviyeye gelebilen erkek sayısı da az, %20 olarak tahmin ediliyor. Hal böyle olunca kadınlar aynı erkeklere yığılıyorlar. Erkekler de fırsatçı bir cinsiyettir. İlkel cinsel stratejileri ulaşabildikleri tüm kadınları döllemektir çünkü ve erkekler farklı farklı kadınlarla yatmakla egolarını inanılmaz biçimde beslerler. Bunu engelleyecek şeyler; erkeğin dindar olması, erkeğin dopamin yani haz terbiyesinden bir çeşit zevk alması, erkeğin çok iyi bir ailede büyüyüp aile değerlerine çok düşkün olması, erkeğin ilk 1-2 kız arkadaşından ciddi kazık yememesi, onlarca terk edilmemesi gibi şeylerdir. Bu yazdıklarım seçeneği olacağı halde çekici bir erkek neden kullanmaz üzerineydi. 

Erkeklerin çoğunun ise bu şekilde bir seçenekleri yok çünkü nitelikleri belki de "henüz" belki de kalıcı olarak yeterli olmadığı için kadınlar tarafından "cinsel olarak" çekici bulunmuyorlar. Buradan bir erkeğe gitsen oyalanmadığını, aksine erkeğin sana çok düşkün olduğunu, seninle evlenmek istediğini göreceksin. 

Sorunun, aslında bir sorunun yok, hipergamiksin ve aslında kendini bence değersiz görmüyor, muhtemelen çok iyisine layık olduğunu düşünüyorsun. Ancak, bir şekilde boyunu aşan sularda geziniyor olmalısın ki istediğin çekici erkek grubundan yatırım alamıyorsun. Böyle söylediğim için özür dilerim ama manzarayı net olarak görebilmenizi istiyorum.

Döngüden samimi olarak çıkmak istiyorsan ödemen gereken bir bedel var. "Yüreğinin götürdüğü yere git"meyi kesmelisin. O yürek dediğin şey cinsel çekim ve hipergami. Ya araya yaş farkı koyacaksın ve güvenebilirsen, bugün seni eken erkek profilinin daha yaşlanmış ve "doymuş" ve evlenmeye karar vermiş olanını bulacaksın, ya da yüreğin kıpır kıpır etmese de senden geçer not alan bir erkeğe irade göstererek bağlanacaksın. Lakin, uyarıyorum, ikinci seçenek büyük ihtimalle içine sinmeyecek çünkü yanındaki erkeği o elde edemediğin erkekle karşılaştırma ve yetersiz bulma ihtimalin çok büyük. 

Herkes evliliğe uygun bir zihin-gönül yapısında olmuyor. Bazılarınız için evlilik bir kafes gibi hissettirecek bir kurum. Çünkü heyecan yok, çekim az, işler rutine biniyor... Görev gibi bir şey evlilik, romantik bir kurum değil. Evlenmek istemezsen, 50li yaşlarına kadar aşk hayatı ile devam edebiliyorsun da. Ama evlilik istiyorsan, aza razı olman gerekeceğini bilmelisin ve nefsini terbiye etmeli, düşüncelerini kontrol etmeli ve duygularına kulak asmamalısın. Kolay olmayacak.

Kedi (27 yaşında) 7 ay önce yazdı:

Öncelikle cevabınız için çok teşekkür ederim. Açıkçası bana denk derken kast ettiğim çok zengin çok yakışıklı veya benden çok daha yüksek statülü gibi bir şey değildi. Kendi meslek grubumdan ve benzer zevklere sahip olduğum birini istiyorum sadece. Şöyle söyleyeyim eski sevgilim lise mezunuydu ve onun dışında flört ettiğim insanların hepsi benden daha az kazanıyordu. Buna bu kadar takılmamın sebebi eski sevgilimle bu konuda çok problem yaşamamız. Hem ilişki boyunca hep bana borcu vardı (bi noktadan sonra bu suistimale döndü rahatsız oldum) hem hayat tarzımız aynı olmadıgı icin uyum sağlayamadık beraber bir tatil bile yapamıyorduk. Ayrılık sebebimiz bunlar değildi ama tekrar böyle bir şey yaşamak istemem. 

Yazdıklarınız üzerine de bir değerlendirme yaptım sanırım kendimi ağırdan satmayı ve seçen onaylayan taraf olmayı başaramadım şu ana dek. Karşı taraf beni ilişki yaşamaya fazla hazır olarak görüp kovalamıyor olabilir. 

Mantıklı Kadın 7 ay önce yazdı:

:) Kısıtlı bilgi gelince steryotipler içinde düşünüyorum mecburen. Senin vakayı tamamen ters anlamışım gibi. Kurtulduğun iyi olmuş, kadın üstünden geçinen erkek kadar itici pek bir şey düşünemiyorum. 

Bence benzer zevkler kısmına takılma. Mesleğe de takılma aslında. Bunların cinsel çekimle alakası yok. Erkeğin becerikli ve çalışkan olması lazım, ahlaklı-mert olması lazım ve tipini geçer seviyede beğenmen lazım. Bu. İyi sevişmek ve gündelik hayat görevlerini başarıyla paylaşabilmek derinlemesine sohbetler etmek ve sürekli birlikte aktivite yapmaktan daha önemli bir ilişki için. Arkadaş aramıyorsun, sevgili arıyorsun. 

yyt (18 yaşında) 3 hafta önce yazdı:

 Peki arkadaş gibi sevgili istemek sizce yanlış bir beklenti midir? Herkes aynı yaşam tarzına sahip değil ne de olsa. Hiç oluru yok mu bunun? Açıkçası birlikte keyifli vakit geçiremiyorsak sevgilimin ne kadar güzel olduğu ya da davranışları umrumda olmazdı benim.

Mantıklı Kadın 3 hafta önce yazdı:

Hem birlikte iyi vakit geçirmek hem de sevişmek istemeniz lazım. Aseksüel değilsen az sevişmek kimseyi doyurmaz. Sadece sevişmek de ruhu doyurmaz. Ölçü.

pink (21 yaşında) 9 ay önce yazdı:

abla hani daldan dala atlayan insanlardan ayni anda iki kişiyle konuşan insanlardan şikayet ediyoruz. ama sanki ben de öyleyim gibi hissediyorum. onlinedan konuştuğum biri var. 2 aya yaklaştık. bazı davranışlarını tolere etmeye çalışıyorum çünkü hiç kimse mükemmel değil. ama aramalar kesildi vs hoşuma gitmiyor. Ve geceli gündüzlü bir ise başladım havaalaninda. bazen mesaim 12 saat olmasına rağmen ona vakit ayırmak istiyorum aramak istiyorum(son zamanlarda bunu kendimi ikna etmek icin yapıyorum gibi hissediyorum) ama o ya denize gidiyor ya arkadaşlarıyla. vaktimizin uymadığını söylüyor. bazi davranışlarının hoşuma gitmediğini söylüyorum umursamaz konuşuyor bana ne tarzında. önceden böyle değildi. ilk başta onu yanlış anlamamdan ödü kopuyodu. öyle umursamaz konuşunca ben de dedim ki eğer böyleyse bazı şeyleri artık zaman gösterir. onun dışında ikimiz farklı sehirlerdeyiz. daha önce demiştim aramızda 7 yas var. onunla konuşmaya başladığım için başka erkeklerle muhabbete girmek istemedim. ama iş yerinde ilgimi çeken biri var. kendisi sorumlu memur, gözümü alamıyorum resmen. yanındayken bakmıyorum tabii ama uzaktan görüyorum bakmak istiyorum. is dışında konuşmuyoruz tabii ki. adamın beni fark ettiğini bile sanmıyorum sadece bir ara mesai saatleri içinde aradi yönlendirme icin sonra yanımıza 3 kez geldi iş dağıtmak için her geldiginde de ismimi teyit etti 3 kez. ismim x diyelim. x değil mi diyordu hafif sırıtarak.  ama kendimi frenlemeye uğraşıyorum çünkü hali hazırda biriyle konuşuyorum. ikisini aynı anda yürütmek ahlaksızlık resmen. 2 aydır konuştuğum çocuk da eskisi gibi olmadığı ve umursamaz davrandigi icin(yaşındandır belki) onunla konuşmayı kesmek istiyorum çünkü suçlu hissediyorum. telefonda konuşurken o vakit ayırmama mevzusunu açtığımda ileride beni bırakırsın sen o zaman demişti. kendisi jandarma eğitimi alacak hiç vakti olmayacak 1 ay sonra. Ben de ne alaka diye gecistirdim sadece. o da fark etmistir bence böyle bir senaryo olacağını 

 

Mantıklı Kadın 9 ay önce yazdı:

Uzaktan görüştüğün kişi ile zaten aranızda güçlü bir çekim veya uyum yok, birbirinize bir şey katmıyor, boşta kalmamak için birbirinizle konuşuyorsunuz gibi duruyor. Arama-sorma, o sorduğu zaman da soğuk davran, bu iş bir yere gitmeyecek belli ki de ve bitir.

İş yerindeki insanın muhtemelen konumundan etkileniyorsun ve kafanda hayaller kuruyorsun gibi geldi bana. Bir yere çıkacağını zannetmiyorum.

Şu an sadece canın sıkıldığı için hayatında heyecan arıyor gibisin. Var olmak için erkek onayına ihtiyacın yok. Bu küçük etkileşimlerin içinde boğulma bence.

pink (21 yaşında) 9 ay önce yazdı:

Tam hissettiklerimi söyledin abla ya. sıkıldığım icin girmiştim böyle bir şeye muhtemele ve bu yoruyor. ıs yerindeki çocukla alakali dun düşünmüştüm. daha ortada hiçbir şey yok. bos yere aranıyorum gibi geliyor. işime odaklanicam artik. teşekkür ederim 

moon (26 yaşında) 9 ay önce yazdı:

Küçük etkileşimlerin içinde boğulma demişsin ya, nasıl yapacağız bunu. Gerçekten etkileşim aramaktan, boşluklara anlam yüklemekten, yokluğu sahiplenmekten nefret ediyorum. Kendi hayatıma odaklıyım ancak zaman zaman ikili ilişkinin vereceği o yakınlık hissini de ararken buluyorum kendimi (daha önce hayatıma kimseyi almadım), özellikle pms dönemlerinde. Sosyal medyadan, çevreden işaret sayılabilecek şeyler oluyor, bakışma hikaye kalpleme filan da. Bunlar bana çocuksu geliyor. Seven her zaman net olur di mi, cesaret eder ve gelir diye düşünüyorum, sen ne dersin cıvıtık abla

Mantıklı Kadın 9 ay önce yazdı:

Seven her zaman net olur mu? Olur.

Cesaret eder, gelir mi? Hayır. Erkekler açısından bakmak lazım olaya. Yürümek çok zor bir adım. Hele günümüzde. İfşa ediliyorlar, alaya alınıyorlar... İşaretleri okuyup yürüdüklerini düşündükleri zaman ise "ben seni arkadaşım olarak görüyordum" tepkisiyle karşılaşıyorlar. Bunu aşabilmesi için bir erkeğin rastgele, düzenli yürüme egzersizleri yapması ve bu korkuya duyarsızlaşması için uğraşıyor mesela Redpill. Yani yürüyebilen erkekler çok seven erkekten ziyade, çok yürümüş erkekler. 

Ayrıca, çok yürümüş erkekler bile her kıza yürümezler. Erkekler için evet-hayır-belki kızları vardır. Tecrübeli ve hedef odaklı erkekler hayır kızlarıyla uğraşmaz, evet kızlarını ayırt ederek onlara yürürler.

Sen belki sinyali bile vermiyorsan bir erkek sana nasıl yürüsün? Daha önce başka bir yorumda da yazmıştım. Bana şu yıla kadar yürümüş erkeklerin sayısı bir elin parmağını zor bulur. Beğenilmiyor değildim, platoniklerim vardı. Mesela üniversitede yürümüş sınıf arkadaşı sayım 0. Şaka yapmıyorum. Yürüyecek bir samimiyet görmediler ki yürüsünler.

Ben bu yüzden, ilk yürüme, ilk açılma konusunda top kızlarda olabilir diye düşünüyorum. Şimdiki ilişkimde ilk adımı ben atmıştım, hoşlandığımı ima etmiştim yoksa bana yaklaşamazdı. 

Net olmak ayrı bir mesele. Net olmamak opsiyonlarını açık tutmak istemektir. Bunu yapan senden emin değildir, orası doğru. Sen yürüdükten sonra kaçanı acımadan elemek gerekir. Bir kızın böyle emin olmamalarla kaybedecek zamanı yok. Sen bu tavırda olduktan sonra, seni beğenen gelip ilişkisine sahip çıkacak, yoksa kapı orada.

Meşguliyet kuzum, en kritik şey meşguliyet. Böyle anlık bunalmalara düşmemek için kafayı kaşıyamıyor olmak lazım. Yalnız kalma, kız arkadaşlarınla, ailenle vakit geçir. Çalış. Kursa git. Vesveselerin kafana doluşmasına izin verme.

moon (26 yaşında) 9 ay önce yazdı:

Sözlerin kulağımda bir küpe olarak kalacak. Çok teşekkür ederim. Bitanesin

Cris Ron (24 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Bir sorum var. Kız da bende öğrenciyiz kız arkadaşımın ailesinin maddi durumu çok iyi değil. Bizim onlardan iyi ama orta halli sayılırız. Kız eğitimli kendini geliştirmiş birisi. Bazen benimle param için berabermiş gibi geliyor daha doğrusu babamın statüsü, sülalemizdeki başarılı insanların statüsü sanki onun ilgisini çekiyor.  Beni sevdiğinden de eminim ama ne yapmalıyım? Nasıl anlarız kesin sevdiğini

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

Bir kadının erkekten maddi beklentileri olması, kaynakları olan erkeği çekici bulması bir problem değil. Bundan gocunulmaz. Kadınlar, nesli ve çocukları için, bunların sayısı mecruben sınırlı olacağı (bir kadın erkek kadar çok sayıda çocuğa sahip olamaz) için onları yaşatacak kişiyi sevmek zorundadırlar. Koşullu sevgi, kadınların neslinin devamını sağlayan şeydir. Burada, kadınların maddiyat beklentisi üzerine yazmıştım. 

Erkeğin burada bakacağı şey, kadın erkekten sağlayıcılık isterken karşılığında erkeğin ondan beklediği şeyleri yapmaya gönüllü mü? Çocuk doğurmak, yetiştirmek, hayatta iş bölümü yapmak, erkeği sömürmemek, ilgisini, sevgisini, cinselliğini erkeğe yöneltmek gibi... Bunları yapıyorsa kadın, erkek de onun sağlayıcılığını gururla yapacak.

Cris Ron (24 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Zor bir mesleği olacak yakında. Ev işlerinde sana destek olurum hatta tüm yemekleri yaparım dememe rağmen reddetti teklifimi her şeyi ben tek yaparım diyor. Tam anlamıyla gelenekçi birisi :)

Şaşırdım günümüz kadınlarına böyle bir teklif yapsam ertesi gün nikah dairesine götürürler

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

Sen biraz daha gelenekçi olmalısın yalnız. Bu kadar verici bir söylemde olmamanı öneririm. Partnerimize çok düşersek, özellikle erkek kadına çok düşerse karşıyı iteriz.

Mesela, kadının yorulması konusunda bir erkeğin yapabileceği en güzel şey şudur: ben sana bir yardımcı hanım ayarlarım. Bu, erkeğin mesleki hırsına yani hayata dair gayretine bir göndermedir, sorunu da "erkekçe" çözer.

Eşleşmişsiniz zaten, karşıya iyi davran ancak fedakar veya verici olma, sen kendi hedeflerine bak, o sana uyum sağlayacak biri gibi duruyor zaten. Biz erkeğin çabalarının bize doğru olmasını değil hayata doğru olmasını isteriz. Arada gönlümüzü alacak jestler yapsa yeter, ona da kadın ihtiyacı oldukça işaret verir zaten "benimle bu aralar pek ilgilenmiyorsun" gibi.