Ruh Eşi Üzerine

İlişkiler

Ruh eşi diye bir konsept yoktur. Evet, bazı insanlarla diğerlerinden çok daha eforsuz bir uyum yakalarız ama bu "bir" kişi değil.

Bir insanı "o kişi" yapan şey sizden önceki hayatında kim olduğu, birbirinize nasıl bir paket hazırlayıp hayatlarınıza dahil olduğunuz değil, sizin birlikteyken karşılıklı, ne kadar doğru ve özenli davrandığınızdır.

Başlangıçta kimse kimse için o kadar da özel değil. Biraz özel elbet. O azıcık özellikleri yakalayabilmek için aşırı insana, sürekli flörte maruz kalıp kendini körleştirmemek gerekiyor zira fazla flörtün, fazla etkileşimin sonu herkesin bize aynı görünmesidir. Beyniniz, fazla bilgiyle mücadele edebilmek için bir noktadan sonra stereotipler oluşturarak değerlendirmek zorundadır çünkü, artık insanları tek tek değerlendirmek kapasitesini aşmaya başlar ve belli işaretler üzerinden çabucak, onları belli gruplara koyma alışkanlığı geliştirir insan beyni. Bu yüzden kimseyi derinlemesine tanıyamamaya, kimsedeki ince nüansları görememeye başlarsınız.

Bir şeyler uyandıran, sana özel gibi görünen insanla karşılıklı emek verince, o süreçte özelleşecektir bir ilişki. Ruh eşiymiş gibi görünen çiftler şanslı oldukları için değil doğru davrandıkları için bu tecrübeye sahipler.

Bu, güdülerinin emrinde değil duygu ve düşüncelerinin emrinde yaşayacak olgunluğa erişip, denk gelirse o olgunlukta bir insanı kendine çekmek, gelmezse karşımızdaki kişiye belki örnek olmakla inşa edebileceğiniz, emekle oluşan bir ilişki meselesi.

Biz, Z kuşağından önceki nesiller bunu yapabiliyorduk çünkü biri bize yeterince hızlı hamle yapmıyor diye “aman bu olmadıysa öbürüyle olsun” diyip nexte basmıyorduk, beğendiğimiz kişiyi bir süre de olsa bekliyorduk. Bekleyin ve karşının bekleyip beklemediğini görün, çünkü ilişkiden önce şu kararlılığı görmediğiniz insanla ilişkiye başlasanız da bu seviyeye gelemeyeceksiniz.

Siz hamle yapmadınız diye başkasına gidecek kadar “inan hiç fark etmez” tipi insanla bir arada olmamak daha iyi zaten. İlişki dediğimiz, bu durumun aksini vaat edenlerle yürür.

Her ilişki yürümez tabi. Yürümeyen bir ilişkinin ardından, ilişkinizde yaptığınız yanlışları ve size yapılan yanlışları "ruh eşim değilmiş demek ki" gibi bir inanışla görmezden gelmeyin. Yani ruh eşi meselesini, ne ilişkiye başlamak için, ne de eski ilişkilerinizi değerlendirmek için kullanın.

Aradığınız şey “bir kişi” değil. Aramamalısınız da zaten, bunun üzerine ayrı bir yazım var, siz sizi fark eden, en azından bir süre bekleyen kişileri algılayıp, onlardan birini dikkate değer görüp onunla özelleşmek için emek vereceksiniz. Etrafta gördüğünüz “ruh eşleri” bunu yaptı.

Yorumlar

Alpago (23 yaşında) 7 ay önce yazdı:

Erkeklerin ilişki için mantalitesini bir yazınızda şöyle açıklamıştınız : "Erkek ilişkiye muhtaç olduğunu belli etmeyecek, evliliği de gittiği yere kadar götürecek, gitmediği yerde boşanacak." Şimdi burada sorum şu : Erkek, ne zaman ilişkinin bitmemesi için kendine yatırım haricinde -onu yapması gerekiyor zaten- bir şeyler yapması gerekiyor? Mesela ilişkiyi çocuklar için sürdürme işini yapmalı mı? Yahut yatırım yaptığı birisiyle ilişkisi bitmesin diye ne kadar çırpınmalı? Yahut çırpınmamalı ve oluruna mı bırakmalı?

İlişki için çabalayan bitmemesi için davranan, ilişkiyi isteyen kadın mı olmalıdır? 

Mantıklı Kadın 7 ay önce yazdı:

Erkek, ilişki için kadından daha fazla çaba gösteren taraf olmamalıdır. Bunun altı nasıl dolacaksa. Kadının kendisini, ilişkiyi istemediğini sezdiği zamanlarda, çekicilik azalması yüzünden ise, yani kadına yönelik yaptığı bir kusurdan dolayı değilse, kadının peşinden gidip durmak yerine kendini geri çekmelidir. İlişkiyi isteyen bir kadın kendini çeken erkeğin suyuna gider. Yok zaten ayrılmayı kafasına koyan kadın, zaten ayrılır. En azından adam ayrılık sürecini hızlandırmamış veya gururunu ayaklar altına almamış olur. 

Kadın ilişkide çocuklar için duruyorsa, erkek de çocuklar için durabilir. Olayın bu olduğundan eminse erkek, kadınla manzarayı konuşmalı ve duygusal-fiziksel ihtiyaçlarını nasıl görecekleri konusunda bir anlaşmaya varmalılar.

julia (24 yaşında) 7 ay önce yazdı:

Cıvıtık selam.

24 yaşındayım. Lafı uzatmadan direkt konuya gireceğim, erkek arkadaşımın bazı konularda yetersiz olduğunu hissediyorum. Ben oldukça sosyal olmaya çalışan, arkadaşlarına karşı vefalı ve ilgili biriyim. Farklı insanlarla sohbet etmeyi çok severim, yeni şeyler öğrenmeye ve araştırmaya açığımdır. Ama o bunlara ilgi duymuyor. Hayali memur hayatı gibi yaşamak. İngilizce öğrenmeyi bile gereksiz görüyor. İçedönük ve asosyal biri. Kendisi de bunun farkında ama ya değiştirmeye gücü yetmiyor ya da o kadar da istemiyor. 

Sosyal olmaya çalışmama rağmen bazen çekingenlik de hissediyorum ve bu özelliğimi kırmaya çalışıyorum. Belki de bu sebeple ondaki çekingenlik beni bu kadar rahatsız ediyor. Ama o sanki sohbeti uzatmayı bilmiyor direkt. Çekingenlikten ziyade konuşkan olmamak da olabilir ondaki sorun. Bu da beni rahatsız etmeye başladı gittikçe. Konuşmayı uzatmak ne kadar zor olabilir ki? Soru sor işte, detaya in. Ama adamda merak az bence. Hiçbir şeye karşı öğrenme arzusu yok sanki. Evde takılsın dursun ona göre en güzel plan bu. 

Dışarıya gezmeye gidiyoruz mesela, ineceğimiz durağı bile sormuyor. Ben "hadi iniyoruz" demesem belki de durağı geçeceğiz sormayacak bile. Beynini emanet etmeyi seviyor çünkü. Bir ülkeye rota oluşturup gezmektense tur ile gitmek daha kolay onun için. Çünkü kendini yormak istemiyor. Bu beni çok gıcık ediyor. 

E kızım madem bunları döşüyorsun ne diye sevgilisin bu çocukla diye soracaksın. Çünkü hayatımda ikinci defa düzgün bir ilişkinin içinde olduğumu hissediyorum(İlkinden aşağıda bahsedeceğim). Üstte anlattığım erkek arkadaşıma "Yulaf" diyelim. Yulafın ilişkinin başında da böyle olacağını biliyor ve tahmin ediyordum. Ama ilgiye, sevgiye, yakışıklı bir erkek tarafından güzel bulunmaya o kadar ihtiyacım vardı ki bunları görmezden geldim. Kendime kanıtlamam gerekiyordu sevilebileceğimi çünkü küçüklükten üniversitenin sonuna kadar kendimi istenmeyen kız gibi hissettim. Ayrıca cinsellik de yaşamak istiyordum ve ilk kez onunla yaşadık. Gerçi ben Yulafın beni ben olduğum için değil de kendisi ilişki yapmak istediği için benimle beraber olduğunu düşünüyorum bazen. Dating sitesinden tanıştık ve düzgün/ilişki isteyen bir kızdım oradaki diğerlerine kıyasla. O ayrı bir konu. Yine de Yulafın hakkını yiyemem, ilgili alakalı davranmaya çalışıyor. 

Belki de bütün bunların sebebi Yulaftan önceki erkek arkadaşım ile (Fıstık diyelim) kısa süreli bir ilişkimiz olmasına rağmen hissettiğim çok yoğun duygulardır. Fıstık çok sosyal, birçok arkadaşı olan, kitap okumayı çok seven, kültürlü, ilgili, ciddi ilişki düşünen, yaşama sevinci olan biriydi. Onun evleneceğim kişi olduğunu düşünüyordum hatta (şuan hızlı karar vermenin anlamsız olduğunun farkındayım) o zamanlar benim için rüya gibiydi, tam olarak istediğim insanı bulmuş gibi hissediyordum. Fıstık da benimle aynı duyguları paylaşıyordu, "diğer ilişkilerimde hep bir ama vardı, sende hiç yok" diyordu ilişkinin başında. Gel gör ki zamanla bizim aramızda da problemler olmaya başladı, Fıstık hassasiyetleri fazla bir insandı, kafasındaki karaktere uymadığım her noktada kırılmaya başladık. Kendim gibi davrandığım zaman onun gözüne batıyordum sanki. Ayrıldıktan sonra 1.5 yıl onu unutmaya ve başkalarıyla konuşmaya çalıştım. Sonra da Yulaf çıktı zaten karşıma. Eh, önceki kadar iyi bir seçenek değildi ama en azından idare ederdi. Karpuz seçer gibi yorum yaptığımın farkındayım ve asıl sorunum da bu zaten.

Bunları konuyu ve benim düşünce yapımı anlaman için yazdım. Şimdi asıl soruna geleyim. Ben böyle bir insan olmak istemiyorum Cıvıtık. Maneviyata önem veren biri olmak istiyorum.  İlişkim olmadığı zaman kendimi değersiz hissetmekten yoruldum. İlişkisi olan insan tamdır, olmayan eksiktir bana göre. Ayrıca hayatımda olan adamı yetersiz hissettirmek beni üzüyor ama bir yandan da onu değiştirmek istiyorum. Bunun sebebi nedir? Nasıl düzeltebilirim? 

Çalışıyorum, ilgi alanlarım var, eskiden olduğu gibi tek derdim ilişkimin olması değil. İlişki yapmak sorunları çözmüyormuş zaten. Şimdiden teşekkür ediyorum.

Mantıklı Kadın 7 ay önce yazdı:

Julia merhaba,

Malesef Fıstık'ın alfa dulusun. Anlattığın azıcık anektoddan Fıstık'ın çok ileri derecede olmasa da narsistik özellikleri olabileceği hissine de kapıldım. Sen zaten özgüven problemleri olan biriymişsin, özgüven-özdeğer sorunları olan insanlar narsistlerin batağına en çok düşen kişiler diye biliyorum, o da sana yetersiz hissettirmiş çünkü narsist insanlar birilerini sevebildiklerine kendileri bile inanmak ister, ayrıca mükemmel aşığı oynamayı, karşının gözlerindeki hayranlıkta kendilerini seyretmeyi çok severler, ancak alacakları tatmini aldıktan sonra sıkılırlar ve partnerlerinin tüm kusurları onların gözüne batmaya başlar. Bunu onlara hissettirip onlara küçük cezalar verirler. Yeni bir hedefleri, oyuncakları yoksa onlardan bu küçük cezalar veya eleştiriler yüzünden uzaklaştığında sana tekrar iyi davranarak gitmeni engellerler. Güzel günlerin döndüğünü sanarak tekrar yaklaşırsınız ve yine gıcık olmalar başlar, sonra iş bir yoyoya döner.

Söyle bakalım bana, bunun gibi bir süreç miydi? Senin soğutacak özelliklerin gerçekten ama gerçekten gözden gelinmez, büyütülecek şeyler miydi? Bu süreçleri dışarıdan bir gözün yorumuna açtın mı? Sen zaten özdeğer problemi olan bir insansın, hatayı kendinde görmen çok doğal. Başkası da sende görür müydü merak ettim.

Yulaf'a gelirsek. Olmaz gibi. Kadınların zamanı değerlidir, olmayacak işte harcama derim. Bu kadar beğenmemekle olmaz. Ben yeni biriyle tanışma-eşleşme işinde yaşanacak duyguları bir 0-10 arası skala ile anlattığımda o erkeğe biraz daha görüşüp gidişatı görmek için min. 6, idealde 7-8 hissetmek gerektiğini, 9-10 hissediyorsan ise dark triadın karanlık sularında yüzebiliyor olduklarını düşünüyorum kadınların. 

Bence şimdiki ilişkini uzatmadan sonlandırmalısın. Sonra Fıstık'ın alfa dulluğundan kurtulmak için olayları kendine saygı duymaya çalşacak şekilde tekrar gözden geçirmeli ve o olayı tamamen bitirmeli, geçmişinle barışmalısın. 

Değersizlik hissin ailene dayanıyor mu? Neden sevilmediğin düşüncesinde olduğunu da bulman gerekiyor. İşin bir düğümü de orada sanki.

julia (24 yaşında) 7 ay önce yazdı:

Fıstık narsist olabilir evet. Arkadaşlarıma anlattığımda benim de hatalarımın olduğunu ama karşı tarafın abartı tepki verdiğini söylüyorlardı. İstese anlaşabilirdik ama o devam etmemeyi tercih etti. Biz ayrıldıktan sonra ona tekrar yazan ben oldum, o hiç istemedi. Ama benden sonra yaptığı yeni ilişkisinde bahsettiğin yoyo tarzı bir şeye döndüğünü biliyorum. Kızla konuştum. Yani narsist olabilir evet.

Eskiye nazaran atlattığımı düşünüyorum Fıstığı. Gözümde ilah gibiydi o zamanlar, sanki o melekti de bütün yanlışlar benimdi, artık öyle olmadığının farkındayım. Psikologa gidiyorum zaten ama özdeğer/özgüven problemini çözmüş değilim. Nasıl çözüleceğini bilmiyorum. 

Ailem ilgili aslında ama küçükken kız kardeşimi çok kıskanırdım. Onun daha tatlı ve sevilen olduğunu düşünürdüm. Ben biraz gıcıktım çünkü. İstediğim şeyde diretirdim, bencillik yapardım, asiydim. O minnoştu, susardı ve ne deniliyorsa yapardı. Belki bunun etkisidir. Aramızda 5 yaş var. Şuan aramız gayet iyi bu arada, artık hiç kıskançlık yok. Ben büyüdüğüm için artık bencil davranmıyorum daha fedakar ve düşünceliyim aileme karşı, onlar da bize eşit ilgi gösteriyor bence. Neden sevilmediğini bulman gerekiyor demişsin. Bence sevilmiyorum çünkü doğuştan yapım böyle. Şuanki halime kendimi değiştirerek sahip oldum, hala bazen kendi içimdeki Julia baş kaldırıyor, kendi istediğin gibi davran rol yapma diyor. Bıkıyor en doğrusunu yapmaya çalışmaktan. Ama başka türlü de sevilmeyeceğini düşünüyor çünkü geçmişte böyleydi. 

Yulafla uzun vadede sürdüremeyeceğimi biliyorum. Ama en azından 1 yıl dolmasını bekliyorum. Belki saçma gelebilir ama yeni tanıştığın insanlar en uzun ilişkin ne kadar sürdü sorusunu sorduklarında kısa bir şey söylemek istemiyorum. Çünkü bu benim ilişkide başarısız olduğumu gösterir sanki. 24 yaşına gelip hiç 1 yıllık ilişki yapamadın mı diye düşünürdüm ben çünkü başkalarında. Hem de Fıstıkla yapamayıp içimde ukte kalmış şeyleri onunla yapıyorum. Ayrıca tekrar yalnız kalma hissiyle baş edebilir miyim bilmiyorum. İnsanın düşüncesi şıp diye değişemiyor.

Neden Yulafla olmaz dediğini merak ettim. Sadece ben beğenmediğim için mi? Yoksa başka bir şey mi gördün benim anlattıklarımda?

 

 

Mantıklı Kadın 7 ay önce yazdı:

Beğenmediğin için, beğenmediğin yönlerini de değiştirecek olmadığı için. Hiç beğeniyormuş gibi anlatmadın, üstelik beğenmediğin noktalar da maskülenite eksiklikleri, hayatsız ve içedönük olmak erkeklerin sahip olabilecekleri bir lüks değil aslında, zira kadınlar bir erkeğin hayatı olmayı değil hayatı olan bir erkeğin yoldaşı olmak isterler. İlk ilişkin olsa, karşılaştıracak bir çıtan olmasa sen yine de pek farkında olmayabilirdin tatminsizliğinin. Ancak şu an, birbiriniz için yalnış birer eşleşme gibi duruyorsunuz. 

Yulaf'ı kullanıyorsun. Kullandığını da onun da seni kullandığı düşüncesiyle rasyonelize ediyorsun bence. Bunu kınayıcı bir şey olarak değil, teşhis olarak söylüyorum. Eğer Yulaf bir kadınla gerçek bir ilişki yaşamak istiyorsa, onu sal. İyi biriyse hele, onu gerçekten isteyen birini hak ediyor. 

Fıstık'ı silebilirim diyorsan, Yulaf gibi adamlar daha az üzer, bu doğru. Kadınları eskiden baştan Cemşit'lere verirlerdi bundan işte, zira İlyas'larla olmuyor. Olur gibi olup da olmuyor hem de.

Son not, uzun ilişkin olmasını, ilişkiyi sağlıkla uzun sürdürebilme becerin olmasını istemekten ziyade başkalarının gözündeki imajınla ilişkilendirdiğin için istemen sendeki süregelen onay ihtiyacını çok net yansıtıyor. Bu yönünle, bu açlığınla ama tedavi görerek ama farkındalık ve telkinle savaşmalısın. 

Ruhunun doymasını dilerim. Ben de çok üstün bir ablayla büyüdüğüm için seni anlıyorum, benim tek şansım ilişkimde sevildiğime kani olmak oldu. Darısı başına.

Alpago (23 yaşında) 7 ay önce yazdı:

Alfa dul bir kadın alfa dulluktan çıkamıyor mu ? Zor mu acaba ?

Mantıklı Kadın 7 ay önce yazdı:

Zor ama çıkabilir. Bir kere, durumuna doğru teşhisi koyması lazım. Adamı kendi gözünde yüceltmesinin bir nedeninin ilişkilerinin yarım kalması, birbirlerini tüketmeye fırsat bulamamaları olduğunu anlamalı. İlişki sürseydi, o kişinin o kadar da matah olmadığı bir noktaya geleceklerdi illa ki. Yarımı iyiye tamamlar, tam olmamışı harika hayal eder insanlar, bu psikolojik zaafların farkında olmalı. 

Görüşmeyi, haber almayı ve stalklamayı da tamamen kesmeli.

Kısa sürmez ama isterse unutulur tabi ki.

yyt (18 yaşında) 7 ay önce yazdı:

 Merhaba, bu blogu yeni keşfettim ve bu tür konular üzerine araştırma yapan 17 yaşındaki erkek bir ergen olarak bu blogu takdir ettiğimi söylemeliyim. Bugüne kadar hiçbir feminist görüşün veya blackpill, redpill gibi toplulukların görüşlerine katılmadım; zira hepsinde bir hayali düşman yaratma, hayatın nasıl yaşanması gerektiğiyle ilgili bir nutuk çekme ve insanı yanlış bir şekilde tek tipleştirme vardı. Bu blogun insan doğasının gerçeklerini kabullenmesiyle birlikte onu net bir şekli olan kısıtlayıcı çelik bir kutu olarak görmek yerine esneyebilen ve kopan, zamanla şekil değiştiren bir oyun hamuru olarak görmesi hoşuma gidiyor.

 17 yaşında olduğum için bu yazılarla empati kurmam erken konuşmam anlamına mı gelir bilmesem de, yine de hikayemi paylaşmak istiyorum. Sizin deneyimlerinize ve bilgi birikiminize güvendiğim için, en kötü ihtimalle ergenlikte kurulan ilişkilerin, hormonal dengesizlikler ve benlik inşasının tamamlanmamasıyla nasıl bir ilişkisi olduğuna dair aydınlatıcı bir cevap alabilirim diye düşünüyorum.

 Hayat hikayemi uzun uzun anlatmama gerek yok diye düşünüyorum, fakat karakterimin ve hayatımın şekillenmesinde önemli rol oynamış olayları ve şartları anlatacağım. 

 Çocuk yaşta babamı kaybettim. Bunun üzerine annem depresyona girdi, ve maddi durumumuz kötüleşti. Çocuk olduğum için maddi durumumuz veya babamın yokluğu beni duygusal açıdan pek mutsuz etmedi. Yani evet, ağladım, ettim ama bunu unutmam ve hayatıma devam etmem çok kolay oldu. Bunun hayatımda asıl yol açtığı sıkıntı ise annemin depresyona girdikten sonra her şeyi boşlaması, ve beni ihmal etmesi oldu. Anneme hiçbir derdimi anlatamazdım, annem de benim neler yaşadığımı, neleri sevdiğimi vs. bilmezdi. Bu hep böyle oldu ve hala böyle. Derdimi anlatmaya başlasam, annem hemen kendi hayatının benimkinden daha kötü olduğunu söylemeye başlar, ne kadar acı çektiğini falan söylerdi. Ben de annemi teselli etmeye çalışırdım. Bu benim duygularını içe atan bir çocuk olmama, ve ergenlik yaşlarımda da ruh sağlığı kötü kızlara çekilmeme neden oldu. White Knight sendromu yaşıyorum kısacası.

 Burayı çok detaylı anlatmayacağım, fakat içimde hep bir yetersizlik ve kendini kanıtlama hissi vardı. Aslında bu her insanda var, ve bir güç sürecinden geçerek bunu aşıyorlar. Ben ise bu hissimle başa çıkabilmek için ergenliğimin başlarında başkalarını zorbalamaya, insanlarla dalga geçmeye başladım. Bu, bana kendimi güçlü ve üstün hissettiriyordu. Bunun bedelini ise lise yıllarımda ödedim. Ortaokul yıllarım boyunca kendi duygularımdan kaçındım, ve kendimi geliştirmek istediğim belirli alanlar olmasına rağmen vaktimi boşa harcadım ve istediğim gelişimi elde edemedim. Lise yıllarımın başında bunu fark etmem, yıllardır baskıladığım özgüvensizliğimin açığa çıkmasına ve majör depresyon yaşayıp sosyal izolasyona girmeme sebep olacaktı.

 Lise yıllarım, birçok insanın aksine, hayatımın en kötü yıllarıydı. Ben ortaokul son sınıfa giderken karantina başladı, ve 10.sınıfa kadar devam etti. Bu 2 yıllık süreçte, karantina içinde kendimle yalnız kaldığımdan, istemeden de olsa kendi kendimi sorgulamaya başladım. Bunca zamandır yaptığım kötülükler, kendi pisliğimden kaçınma amaçlıymış. Sandığım kadar iyi bir insan olmadığımı, yalnızlık ve sevgisizlikle birlikte gerçekte değerli bir insan olmadığımı fark edince, kendimi bir umutsuzluk girdabında buldum. Majör depresyon, kronik baş ağrısı, aşağılık kompleksi gibi duyguları çok yoğun bir şekilde yaşamaya başladım.

 Lise yıllarımın başında ise, internet üzerinden, aşk denir veya denmez fakat bir kişiye ilgi duymaya başladım. Bu kişi ortak zevkleri paylaştığımız, benzer yaşam tarzlarına sahip olduğumuz benle yaşıt bir kızdı. İlk tanıştığımızda bunları bilmesem de, zaman içinde kendisinin psikolojik olarak sorunlu biri olduğunu öğrendim, ve o zamanlar sebebini anlayamasam da bu yönünü keşfetmemle birlikte ondan hoşlantı duymaya başladım. Ailevi problemleri olduğunda, yapamadığı bir şeye üzüldüğünde, geçmişiyle ilgili üzücü detayların yasını tuttuğunda, sürekli onun yanında oluyor ve teselli ediyordum. Bir süre sonra resmen "simp" olmuş, tüm ödevlerine ve projelerine yardımcı olmaya başlamıştım.

 Tabii ki anlaşılacağı üzere, aramızdaki ilişki zamanla yerini oldukça sağlıksız bir takıntıya bıraktı. Onun hayatındaki belirli sorunları çözmesine yardımcı olmama, ve her kötü anında yanında bulunmama rağmen (sanaldan tabii ki :p yanlış anlaşılmasın, hormonların tavan yaptığı yaşlarda böyle bir şeyin karşılığını almayı zaten hiç beklemiyorum ama yetişkin olsaydık bile bunun çok sağlıksız ve saçma olduğu apaçık ortada, o yüzden suçlamıyorum) zamanla aramız açılmaya başladı. Bunun olduğu zamanlarda karantina bitmiş ve 10.sınıf başlamıştı, fakat artık ben onu takıntılı bir şekilde seviyordum. Seviyordum denebilir mi tartışılır tabii, fakat hislerim samimiydi.

 Her ne kadar ona derdimi anlatmasam da, benim de ruh sağlığı açısından dipte olduğum zamanlardı. Dış görünüşümden mi, başka bir şeyden mi bilmiyorum fakat bazı kızlar benimle konuşmaya çalışıyor, neleri seversin tarzında klasik tanışma soruları soruyorlardı. Tabii ki bu flört değil arkadaş edinme amacıyla yapılıyor da olabilirdi, fakat erkekler kızlar kadar yanıma gelmiyordu, ben de bunu garip bulduğum için bu şekilde yorumlamıştım. Ancak o durumdayken, ailesine gereksiz trip atan bir çocuk gibi insanları tersliyor, diğer kızlarla konuştuğum zaman kendimi sevdiğim kişiye ihanet ediyormuş gibi hissediyordum. İntiharın eşinde olduğum zamanlarda bununla başa çıkamadığımdan, açığa geçtim.

 Sanırım gereksiz fazla detay veriyorum, özür dilerim. Biraz da içimi dökmek için kullanıyorum bu yorum kısmını. Her neyse, bu açığa geçtiğim süre içinde bu kızla tekrardan samimileşmeyi başardım, fakat kendisi beni online psikolog olarak kullanmaya başlamıştı artık. Çocukluğumda olduğu gibi, o da benimle ilgili doğru düzgün bir detay bilmez iken ben onun hayatıyla ilgili her şeyi biliyordum. Sevgili falan da olmadık yani, ama hesaplarının şifreleri vardı bende. Bu bir süre böyle devam etti.

 Belirli bi zaman sonra aniden beni ghostlamaya başladı, bu da benim takıntımı en son noktaya çıkardı. İlk bir hafta stalklamayıp sabrettim, fakat sonrasında her gün her fırsatta sosyal medya hesaplarını stalklıyor, gönderilerini ilk gören ben oluyordum fakat özelden yazmak haricinde etkileşime geçmiyordum. 

 Artık çok uzatmayacağım, iyice takıntı yaptım. Kendisi benimle bir süre sonra tekrar konuştu, birkaç konuda yardım aldı, ve beni tekrar ghostladı. 4 ay boyunca mesaj bekledim. Evet, bekledim. Yine benimle 1-2 hafta konuştu, tekrar konuştuğumuz için çok mutlu olmuştum, sonra yine ghostlandım. Tabii herkesin sabrı bir yere kadar, benim kadar simp birisinin bile sabrı bir noktada tükeniyor. Aynı zamanda ilaç terapisine başladığım için özgüvenim biraz yerine gelmişti, o yüzden başlarım böyle işe deyip her yerden engelledim. Tabii, takıntım sona er(e)medi çünkü birkaç talihsizlik yaşadım, ve hatta ilaç terapisini aniden bıraktım. Bunun üzerine yalnızlık, sosyal izolasyon, eski zamanları özleme gibi şeyler gelince onu tekrar stalklamaya başladım. 1 yıl boyunca onu stalklayıp iletişim kuramadığım bir döngüye girdim. Bu döngüden çıkana kadar 11.sınıf bitti zaten. Şu an bu takıntımı tamamıyla aştım, fakat lise yıllarımın tamamı bu şekilde geçti. Bu arada yanlış anlaşılmasın, ruh sağlığım iyi bir durumda olmasa da sosyal becerilerim hiçbir zaman kötü olmadı. Sadece dışarıdayken kafamın içindeki çılgınlığı durduramıyordum. Aynı zamanda, açığa geçmenin bana akademik açıdan iyi faydaları olduğu için pişman olduğumu söyleyemem. 

 Kısacası Cıvıtık Hanım, lise yıllarımı akıl hastalıklarıyla ve boş bir takıntıyla heba ettim. Kadınlarla iletişim kurma, insanlarla iletişim kurma gibi konularda sorun yaşamasam da artık ilişkilerden çok korkuyorum. Terk edilmekten, sevilmemekten korkuyorum. Aşk böyle bir şey olsa da, sevdiğim kadının eline silah verip kalbime doğrultmasını sağladıktan sonra tetiği çekmemesi için dua etmek çok ağır geliyor. Belki bu laflarım yaşıma göre büyüktür fakat yetişkinlerde de bunun aksini görmedim.  

 Kendi içimde tam olarak çözümleyemediğim, bir türlü kendimi ikna edemediğim nadir konulardan biri de bu olsa gerek. Hayatımın geri kalanında nasıl bir yol izlemeliyim? Neleri feda etmeli, nelerden ödün vermeliyim? Nelerden vazgeçmeli, neleri istemeliyim? Tek gecelik ilişkileri, daldan dala atlamayı, gönül eğlendirmeyi seven ve arzulayan biri olmadım hiçbir zaman. Yaşadıklarım için karşımdakileri de suçlamıyorum, onların da kendi sorunları ve arzuları vardı ne de olsa.  Çocuk yapmayı da istemiyorum. Tek istediğim benimle benzer arzulara sahip, beni hiçbir zaman bırakmayacak bir eş.

 Nefes alsın yeter kafasında biri değilim, benim de kırmızı çizgilerim ve kriterlerim var. Ömür boyu yanımda olacak birini aradığımdan, ve güzellik geçici olduğundan, dış görünüşünü fazla önemsemiyorum fakat benimle benzer bir yaşam tarzı sürmesi (çocuksuz, içedönük yaşam) önemli. Onun dışında ilginç biri olması, kendini adamak istediği ilgi alanlarının olması gibi şeyler de önemli.  Fakat, bu kriterleri karşılayan kadınlar da sosyal ortamlarda kendilerini pek göstermiyorlar, ve Tinder gibi uygulamaların da nasıl olduğunu biliyoruz. Ayrıca ben de sevgisiz büyümüş, ve muhtemelen bu tür bir ilgi gördüğüm/gösterdiğim zaman yine aynı şeyleri yapacak biriyim. Geleneksel cinsiyet rollerinin aksine ev temizliği, yemek yapmak gibi şeyleri bile üstlenmek istiyorum hatta. Sizce kriterlerimi değiştirmeli miyim, yoksa ömür boyu yalnız olmayı kabullenmeli miyim? Geçmişte yaşadığım şeyler ve büyüme şeklim bugün bile çekim duyduğum kadın tipini şekillendiriyor. Bu konuda oldukça umutsuz hissediyorum açıkçası. 



Mantıklı Kadın 7 ay önce yazdı:

Ah benim gencecik kardeşim. O kadar gençsin ki. Kardeşim olmayı bırak, rahatça oğlum olabilecek yaştasın. Neler sırtlanmışsın sen bu yaşta böyle...

Hiçbir şeye karar vermene gerek yok, hiçbir büyük kararını şimdiden şekillendirmene gerek yok ve hiçbir şey ama hiçbir şey ama hiçbir şey kaçırmış değilsin ilişkilerle ilgili. O kadar küçüksün ki, ne kadar küçük olduğunu bile bilemeyecek ve uzun zaman harcamışsın sanacak kadar küçüksün. Bunları seni aşağılamak için söylemiyorum. Omuzlarındaki yükü hafifletmek için söylüyorum. Küçük olmak, genç olmak kötü değil, aksine bir şans.

Kocaman bir hayat var önünde. Daha çok değişeceksin. Ben bile, çoğu yönden çok stabil denecek bir hayat sürmeme rağmen bazı şeylerde ne kadar değiştim, büyüdüm. Planladığın gibi de olmayacak ama eğer dikkatli olursan planladığından başka olmasına dahi memnun olacaksın, umarım. Yeterince dikkatli görünüyorsun zaten.

Canım benim, sana samimi olarak önerim, şu an kadın-erkek ilişkileri üzerine bu kadar karar verme ihtiyacı hissetmemen. Senin öncelikli konun babanın yokluğuyla yüzleşmek, erkek olarak kendine bir rol model bulmak ve annenle olan ilişkinin ruhunda açtığı yaralar üzerine bir miktar çalışmak derim. Çok ciddi şeyler yaşamışsın ancak onları düşüncelerinin merkezine almak yerine yok sayıyor gibi konuşuyorsun. Bu yok sayma hali ileride ayağına dolaşır. İlişkilerinde sorunlara yol açar.

İlaç kullanmandan anladığım üzere profesyonel yardım alıyorsun. Psikoterapi görüyor musun, psikiyatride doyurucu seansların var mı bilmiyorum, ancak etkin bir tedaviden geçmen iyi olur diye düşünüyorum. Farkındalığı yüksek, akıllı, okuduğunu anlayan ve kendini iyi ifade eden biri izlenimi verdin. Belki kendin de kitaplar araştırabilir, tedavi gördüğün yerde sorabilirsin. 

Biraz rahatla. Sevgilililğin, partnerlerin hiçbir yere gittiği yok. Sürecek ilişki takıntısına gerek de yok. İnsan güçlü ve hayata tutunabilen bir varlık. Sürmeyen bir monogami emin ol başa gelince çekilecek dertler arasında önemli bir yer bile tutmaz. Önemli olan duygusal olarak becerikli ve güçlü bir insan haline gelmektir. Sen dayanıklılığını artırdığın zaman endişelerin azalacaktır. Şimdi gözünü korkutan şeyler, sen biraz kendini toparladığında vız gelip tırıs gidecektir.

Korkma, kaygılanma. Yaşadığın oneitiste de bir şey yok, geçmişin düşünülürse bu zaafı göstermen çok doğal. 

Gene yaz. Alnından öperim.

yyt (18 yaşında) 7 ay önce yazdı:

 Zaman ayırıp okuduğunuz ve cevap verdiğiniz için teşekkür ederim. 

 Hayatın beni farklı yerlere sürükleyeceğinin ve beni değiştireceğinin farkındayım, fakat insan geleceği için kaygılanmadan edemiyor yine de. Hayatta bir partner bulmaktan başka amaçlarım da olduğu için, aslında bu yazdığınızı okumak gerçekten de içimi rahatlattı, zira sık sık amaçlarıma ulaşma konusundaki potansiyelimi sorgularken buluyorum kendimi. Halbuki önümde çok uzun bir yol var.

 Haklısınız, şu anda sorunu dışarıda aramak yerine kendi buhranımı çözmeye çalışmam en iyisi olacaktır. Erkek rol modele ihtiyacım var mı bilmiyorum, hayatta ulaşmak istediğim bir nokta ve dönüşmek istediğim biri var, ben de bu yolda ilerletmeye çalışıyorum kendimi. Annemle olan ilişkim için ne yapabilirim bilmiyorum, dediğim gibi iç çözümleme yapmakta en çok zorlandığım konu bu. Bunları düşüncelerimin merkezine aldığım zaman daha çok acı çekiyorum çünkü annem buna benzer bir şeyin en ufak bahsini açsam üzülmeye ve öfkelenmeye başlıyor. Yani onun da çok iyi bir hayatı olmadığı için annemi suçlamıyorum, fakat benimle empati kurmaması beni çok üzüyor. Annemin hayatımdaki rolü bu olduğundan, bu düşünceleri hayatımın merkezine koyduğumda sürekli bunu hatırlıyor ve acı çekiyorum. Tabii ki bu yaraları kendim de aşmaya çalışabilirim, bununla ilgili araştırmalar yapmak istiyorum.

 Profesyonel yardım alıyordum, şimdi almıyorum. Gitmeyi 2 ay sonra reşit olana kadar erteleyeceğim, o zaman tek başıma gidebiliyorum çünkü. Belki psikanaliz üstüne araştırma yaparak kendi iç çözümlememi yapabilirim, aynı zamanda güzel laflarınız için teşekkür ederim.

 Şu aralar benim düşüncem de buna kafa yormayı bırakmak ve kendi amacıma yoğunlaşırken bir yandan duygusal olgunluğa erişmek açıkçası. Özgüvenimi tekrar kazanmam, önce kendimi iyileştirmem lazım. 

 Sanırım bu bloga daha çok yazacağım, paylaştığınız yazılar hem ilgi çekici hem de aydınlatıcı, redpill üslubuna normalde çok uzak olsam da. Oneitis kavramını öğrenince düşüncelerimi yerine oturtmamın biraz daha kolaylaştığını söyleyebilirim. 

İyi akşamlar.

Mantıklı Kadın 7 ay önce yazdı:

Annenle sorununu annenle barışmak, konuşup anlaşmak gibi halletmeni değil kendi içinde onun yaptıklarını anlamlandırarak ve bunlara öfke duymayarak halletmeni önermeye çalıştım, pek net yazmamışım.

Anneler, özellikle de geçmişinden-hayatından memnun olmayanları kapalı kutu gibi olurlar. Yüzleşmek ve sorumluluklarını kabul etmek istemezler çünkü bu onlara aşırı ağır gelir. Altında ezilmekten korktukları için o topa girmezler. İnsan olmak hele de ebeveyn olmak çok ağır bir yük. Biz de muhtemelen onlara benzeyeceğiz. İpin diğer ucu olan bizlere bu ne kadar adaletsiz gelse de, malesef dünya adil bir yer değil ve yapacağımız şey bir şeyleri eşitlemek değil kendimizi tüm bu şartlardan en az zararla çıkarırken çevremize de mümkün mertebe zarar vermemeye çalışmak.

Annenle olan ilişkilerin kadınlarla olan ilişkilerini etkiler. Bağlanmanın temeli anneyle olan etkileşimlere bakar. Bu yüzden o konuda belli bir iç huzuruna kavuşmadan ilişkilerinde çok yalpalarsın, üzer ve üzülürsün. Anneni anlamalı, affetmeli ve kadınlarla yaşayacağın kaygı veya öfke hallerinde durumun gerçekten karşındaki kadınla mı ilgili yoksa annenle olanların yansıması mı olduğunu ayırt edecek farkındalığa ulaşmalısın.

Erkek rol modeli neden önerdim? Gerçi sen hedeflerinden bahseden net kafalı bir erkek gibi konuştuğun için maskülenite problemin bir şekilde olmayabilir, yalnız büyümek seni olgunlaştırmıştır belki, kadınlar belli derecede maskülen olmayan erkeklerle ilişkilerde erkekleri üzerler. Bir erkek baskın olursa, ortalamada daha doyurucu bir ilişki hayatı olur. Erkek olursa kadın gibi kadınları çeker yani. Özellikle çocukların olması durumunda bu dengelere duyulan ihtiyaç iyica ayyuka çıkar. Erkeklik de kadınlardan değil erkeklerden öğrenilir. 

İç yolculuğunda sana bol şans dilerim. 

Jerome (20 yaşında) 7 ay önce yazdı:

Babası olmadan annesi ile büyüyen tanıdıklarım ve kendime ait birkaç tecrübeden bahsetmek istiyorum belki yardımcı olabilir. (Yazmaya başladıktan sonra konular dağılabilir kusuruma bakmayın :/ dehb)(Bu yazacaklarım profesyonel olduğumdan değil gözlem ve araştırmalarımdan aklımdan kalanlardır)

Genellikle anneler çocuklarına karşı çok evhamlı oluyorlar ama bunu gösterme biçimleri değişiyor. Sürekli evlatlarının hayatlarını daha sorunsuz olması yönünde bir eğilimleri var, yanlarında değilsek hep merak içindeler. Hele ki eşleri yanlarında bulunamamışlarsa, bu bazen iş yüzünden bazen de hastalık veya ölmesi yüzünden de olabiliyor. [Senin de başın sağolsun bu arada]. Bu durum çocuklara fazla bağlanmalarına, bazen sürekli bir şeyi sorun gibi görüp çözme (ev işleri, yemek, temizlik vb. ihtiyaçlar) bazen de hiç bir problem yokmuş gibi yapıp, kendi hayatta ise herkes olabilirmiş gibi bir davranış gösterebiliyorlar. 

Tamam bu cepte, peki şimdi ne olucak? Ben genelde sorunlarımı anlatmıyorum ve çözdükten belli bir süre sonra lafı açılırsa "Ben onu hallettim" tarzında, sorun olmadığını, olursa da kendi başıma başarabileceğimi gösteren bir söylemde bulunup kısa kesip konu değiştiriyorum. Bunu kabul etmeleri bende biraz zaman aldı, biraz sabır işi kabullenmelerini beklemek. Ek olarak net olmak, kafa karışıklılığına yer vermemek de önemli, kadınların kafası 1 karışıksa annelerin daha da karışık oluyor bence. 

Bazen sırf kafaları bozuk oluyor ve normalde olumlu baktığı bir şey üzerinden bile kavga çıkartıp azarlama veya aşağlama da bulunabiliyorlar (sanırım bu aynı zamanda genel bir kadın özelliği.) Benimki bana arayı biraz düzelttikten sonra "başkası olsa böyle bağırp çağıramam, seni yakın görünce nasıl olsa dargınlık, kırgınlık olmaz, sinirdir geçer, alınmazsın diye yapabiliyorum" demişti. Değişik bir sevgi dili, bence yanlış ama bu saatten sonra da düzelmelerini beklemek yerine oldukları gibi kabullenmek daha iyi. En azıdan her defasında kalp kırılmasındansa "bizimkinin heyheyleri yine üzerinde geçer birazdan" deyip olmamış gibi farz edebilir, sen de o an yüksekse ortamı terk edebilirsin. 

Hayatında gideceğin yol konusunda başarılar diliyorum öncelikle. Bu süreçte veya başka durumlar da her ne kadar şuan için annen olsa da yalnız kalabileceğin anlar olabileceği için kendi başına kalmaya yönelik skiller geliştirebilirsin. Örneğin çamaşır/bulaşık makinesi, fırın gibi aletleri kullanmak. Sürekli dışarıdan sağlıksız yemekler yememek için mükemmel bir aşçı olmaya çalışmadan (istiyosan ol tabi de) yemek yapmayı öğrenmek (herşeyi tencereye atıp haşlamak da olabilir, soğan salça kavurup üstüne atmak da. küçümsememek lazım. Sağlıklı ve ucuz)

Bu kabullenme evresi nasıl gelişir bilemem. Herkes de farklı olabiliyor ama üslup ve anlatışını beğendiğimi belirtmem gerek. Gayet halledebileceğini düşünüyorum. Yukarıda pek birşey anlatma dedim ama bu demek değil ki hiç birşey konuşma, otur sohbet et şakalaş, sorunu olduğunda yanında ol, pozitif yaklaş, eve "dertler halledilir, yeter ki yüzümüz gülsün" modunda enerji ver. Eğer varsa diye diyorum alınma, duygusuz biri olmaya çalışma. Ben denedim, hiç o ağırlığa gerek yokmuş. Etrafa yansıtma yeter, sürekli de kahkaha ata ata gezilmiyor. Ben böyle olduğunda bağırarak şarkı/türkü söylemeye başlıyorum evde, o depresif hava biraz olsa da dağılınca iyi oluyor. İşin profesyonel ayağı var olduğu için birşey diyemiyorum ama bir şey olduğunda yaz, ister buraya ister başka bir yere, oku sakinleş. Hiçbir şey anlatmayacaksam ne anlamı var deme, gider sarılır öper koklarsın birşey sorarsa özledim der geçersin. 

Hayırlı Bayramlar

Abla sana ufak bir sorum var yazarken fark ettim. Annelere bu şekilde davranmak bir noktada onların hayatında bulunun erkek eksikliğinizi karşıladığımız anlamına gelmiyor mu? bu tavsiyeler redpill öğretilerinde de var sonuçta. belki cinsel çekim falan yok o niyette değiliz ama yine de kadın ve erkek mevzu bahis

Mantıklı Kadın 7 ay önce yazdı:

Kadın evhamının erkek umursamazlığı, rahatlığı ile dengelenmesi gerektiğini düşünüyorum ben de. Bunun illa partnerlik çevçevesinde olması gerekmez. Verdiğin tavsiyeler güzel bence. Ben de eşimden "enerji emerim". Sırf olumlu hissetmek için varlığından yararlanıyorum diyebilirim. Erkekler, biz kadınlar için akıntılı denizde sürüklenmemize mani olacak çapa gibiler. 

yyt (18 yaşında) 7 ay önce yazdı:

 Öncelikle başınız sağ olsun, okuduğunuz ve tavsiyelerde bulunduğunuz için size de ayrıca teşekkür ederim. 

 Tavsiyelerinizin mantıklı olduğunu ve aktardığınız deneyimlerle de bağ kurabildiğimi söyleyebilirim. Artık annemle ev içinde bir sorun yaşamıyor olsam da kendi içimde tam olarak barışabilmiş değilim bu durumla, o yüzden acı verici olabiliyor. Annemi şu saatten sonra değiştirmeye falan çalışmanın da bir manası yok, ki hayat şartlarımız o günlere kıyasla çok daha iyi olduğu için annem de daha mutlu artık. Yine de uzun uzun yazdığınız ve deneyimlerinizi aktardığınız için teşekkür ederim.

 Ev temizliği, yemek gibi konularda kendimi eğitmeyi düşünüyorum. Ev temizliği konusunda iyiyim de yemek yapma konusunda pek bir deneyimim yok. En azından sağlıklı bir diyet koşullarını yerine getiren yemekleri yapmayı öğrenmeliyim, tavuk pilav gibi. 

 Duygusuz biri olmayı istemiyorum, zira düşünme yeteneğimizle birlikte bizi en çok insan yapan şey duygularımızdır. Sadece duygularımı aşırı yaşamamayı öğrenmem gerek. Annemle iletişimimin en sağlıksız yanlarını yazdım buraya ama bundan da ibaret değil, en azından amaçlarım doğrultusunda beni destekler ve birçok şeyi karşılıksız yapar mesela. 

Size de hayırlı bayramlar, ve iyi akşamlar dilerim. 

yyt (18 yaşında) 7 ay önce yazdı:

 Annemle konuşup anlaşma konusunda pes edeli uzun zaman oldu, aynı zamanda onun da yaşadıkları çok zordu ki ailecek çok sıkıntı atlattık. Hatta psikolojik rahatsızlıkların ailemde genetik olduğunu da düşünmüyor değilim, zira ilkokula giden kuzenlerim bile teşhisli. 

 İç huzura tam olarak nasıl kavuşabileceğim konusunda maalesef bir sonuca ulaşamadım. Her ne kadar annemle empati kurup onu anlayabilsem de, suçlamayı bıraksam da, ergenliğin getirdiği duygu selinden midir bilinmez, benim de derdimi anlatmak istediğim/patlamak istediğim zamanlar oluyor. Fakat ben bunu hiç kimseye yapamıyorum. Kendimi yiyip bitirirken annemin bana rastgele gelip içini kusması, başkalarıyla yaşadığı sıkıntı için onu teselli etmemi veya onaylamamı istemesi bana çok dokunuyor. Bu stresin birikmesiyle kendime zarar veriyorum bazen. Bu tür "sorunlu" kadınlara çekilmemin nedeni de onların onayını beklemem sanırım. Öfkeden ziyade reddedilme, yeterli görülmeme, sevilmeme kaygıları yaşıyorum. Yani bir nevi sevgiye layık görülmek istiyorum, fakat bu işler böyle ilerlemediğinden başarılı olamadım şimdiye kadar.

 Aslında dönüşmek istediğim rol model kadınların seveceği bir rol müdür, maskülen bulunur mu, hiç sanmıyorum. Hayatımı ebeveyn olmaya adamaktan ziyade akademik çalışmalar yapmaya, sanat eserleri üretmeye adamak istiyorum. Bunları yapamasam bile en azından hayatım boyunca bilgi birikimimi genişletmeye çalışıp sahip olduğum bilgiyi diğerlerine aktarmak istiyorum. Bu yüzden benimle benzer hedeflere sahip bir kadınla birlikte olmak istiyorum, fakat böyle tiplerin birbirlerini bulması çok zor oluyor sanırım. Eskiden daha baskın bir tiptim, fakat zaman içinde yaşadığım değişim buna zarar vermiş olabilir. 

 Teşekkür ederim.

Ahmet emir (22 yaşında) 8 ay önce yazdı:

Cıvıtık abla selamlar umarım günün güzel geçiyodur. Arkadaş grubumdan bir kızı çok beğeniyodum uzatmaya gerek olmadığını düşünerek içimden geçenler derinleşmeden söylemek istedim. Bana şöyle bir cevap verdi : Hic beklemediğim bi cevap oldu. Daha çok kısa zaman önce iş yerinden bi arkadaşımla aynı olayı yaşadım. Artık kime nasıl davranmam gerektiğini şaşırıyorum. Bu olaylar beni cok geriyo ve daha onun gerginliğini atlatamamışken hiç beklemediğim bi anda böyle bi şeyle karşılaşınca ne denir bilemiyorum. Normalde kimseye bunu söylemem ve bu kadar uzun açıklama da yapmam ama sana gerçekten değer veriyorum. Bu tarz şeylerle ilgili içimde hep bi korku var ve bunu aşamıyorum. Yani kim olursa olsun benim cevabım hep olumsuz oluyo, bunun kişiyle bi ilgisi yok. Dolayısıyla seninle de bi ilgisi yok. Seni kırmak ya da üzmek de hiç istemiyorum. Seninle arkadaş olarak kalmak isterim ama bu doğru olur mu ya da sen nasıl istersin orasını bilemiyorum

bu noktadan sonra beklemeyi mantıklı bulmadım ama sağdan sola atlayan bi adam gibi gözükmekte istemedim. Önüme bakıp hayatıma devam etmeyi daha doğru buldum öyle de yaptım sence aldığım tavır doğru mu? Biraz uzun oldu kusura bakma 

Mantıklı Kadın 8 ay önce yazdı:

Merhaba Ahmet,

Kız seni beğenmiyormuş. Sana duyguları olsa böyle bir cevap vermezdi. 

Şimdi anlatacaklarımı sonraki kızlar için anlatıyorum. Burada yaptığın doğru.

Erkekler, kadınların kendine olan beğenisini olduğundan yüksek algılarlar -böyle yapmaları denemelerini, yürümelerini ve başarılarını arttırmıştır. Kadınlarsa olan ilgiyi bile azımsarlar. Bu bir.

İkincisi, kadın ilgisini işlemek için biraz "yeşillendirmek" gerekir. Sizin gibi tecrübesiz erkekler ilgiyi zaten bir de fazla algıladığınız için bu yeşillendirme safhasını es geçip, ilgiyi olgunlaştırmayıp direkt olarak kendi ilginizi ifade ederek işi bozuyorsunuz. Neden iş bozuluyor? Çünkü ilgi ifade etmek "beni seç beni seç" diye yalvarmak gibidir. Kadınlar seçimlerine itildiklerini hissetmeyi sevmezler, aceleye gelmiş hissederler. Aksine önce seçmek, sonra seçtiğine yürüme davetiyesi atarak yürümesini sağlamak en iyisidir bizler için.

Yeşillendirmek nedir? İlgin konusunda arafta bırakmaktır. Kızın aranızdaki şeyin ne olduğunu anlayamaması, anlamadığı için bunun üstüne düşünmesi, bu sırada duygusal yatırım yapması ve ilgi geliştirmesidir. Burada bahsettiğim şey "bir gün çok iyi davran, sulan, ertesi gün ağzına sıç, mahvet" tipi uç bir şey değil. İlgini her zaman hafif flörtöz bir seviyede tutmak. Beceri işi, uğraştıkça öğrenirsin.

Acele etmen guzum. Mahmut Bey güzel bir şey söyler. Bu açılma isteği belirsizliğe katlanamamanıza neden olan duygusal güçsüzlükten aslında. Piştikçe halledeceksiniz. Duygularınızın sizi ele geçirmemesini öğreneceksiniz.

Ahmet emir (22 yaşında) 8 ay önce yazdı:

Ahshshdhhs ben ilgiyi biraz fazla vermiş olacağım ki öbür arkadaşlarım ben söylemeden farketti. Zaten reddedeceğini biliyordum şöyle bir cevap vermiştim: Senin davranışlarında bi ekstra yok. Umarım korkunu ve gerginliğini atarsın çünkü güzel şeyler yaşamayı sonuna kadar hak eden birisin. Her şey bi yana gerçekten bende sana çok değer veriyorum mesele benim için yeni değil bu kadar uzamasının tek sebebi arkadaşlığımıza verdiğim değerdi ama bende bi yere kadar direnebildim. Zaten durumun az çok farkındaydım kırılacak üzülecek bi durum yok. Arkadaşlık olarak kalırız senin için problem değilse benim içinde değil. Doğrusuna yanlışına sen karar ver. İyi geceler tatlı rüyalar.  
Normalde arkadaş kalmak istemiyodum ama çok iç içe olduğumuz için engelleyemedim. Önümüze bakacağız artık teşekkür ederim ablacığım 

ayda (23 yaşında) 9 ay önce yazdı:

Abla merhaba, ben 8 aylık ilişkimi bitirmek durumunda kaldım.

Neden ayrıldık? Aslında tek bir sebebi yok. Tartışırken bana hakaret etmişti ağırıma gitti affedemeyeceğimi biliyordum ama zor bir süreçten geçiyordum (ameliyat olmuştum) ve süreçte yanımda durmasına izin verdikten sonra da başka tartışmalar oldu ve ben bitirdim. 

Şimdi yeni ayrıldım ve direkt birilerinin arayışına girmedim fakat ben ilerde mutlu çekirdeki bir ailem olsun bebişlerim olsun istiyorum ve düzgün bir koca istiyorum yaşım 22.

Bunların yanında tabi ki iyi bir iş ve kariyer yapmam gerektiğini de biliyorum. Şu anda hala ünide okuyorum son senem. Güzel bir bölümüm var işsiz kalma ihtimalim çok az.

Asıl meseleme geleyim üstte de belirttiğim gibi ilerde evlenmek istiyorum fakat bu yaşlarda bir sevgili bulamazsam geç kalmış gibi hissedeceğim sanırım o yüzden endişe duyuyorum.

Kendimden bahsedeyim, ben kız lisesinde okudum ve açıkçası lise aşkım falan olmadı. Çok sosyal bir ortam da edinemedim yani liseden sonra dağıldık zaten kızlarla. Erkek çevrem de hiç yoktur. Şu anda yalnızca üniden bir arkadaş çevrem var 3-4 kişilik. Onun haricinde bi çevrem yok ortamdan ortama girmiyorum ev kuşuyumdur ama sosyal ortamları seviyorum tanıdıkla falan girince.

Üni bittikten sonra iş hayatımda da sosyal bir ortam yakalayabilirim gibi hissediyorum ama eğer orda da yakalayamazsam ben nerde yeni insanlarla tanışıp kendimi gösterebilirim bilmiyorum. Aklıma kurslar geliyor fakat ingilizce kursuna daha sonra gitmeyi planlıyorum hayat ne getirir bilmem ama hayırlısı...

Şu anda sorun ettiğim şey, ben instagramda çok takılmam instadaki takipçilerim arkadaş çevrem toplasan 10 kişi ve oradan kimseyle konuşup flört etme ihtimalim yok. Zaten twitterım da aynı. Millet instadan tanışıp görüşüp buluşmalar ayarlıyor ben hayatımda hiç öyle şeyler yapmadım nasıl yapılır bilmiyorum da. Bunu öğrenmem mi gerekir acaba... yani flörtözümdür sohbetim sarar ama napayım bilmiyorum. Bunları şu an yapacağım için anlatmıyorum bu arada en az 6-7 ay sonra tamamen kafadan silmiş olurum gibi geliyor. Şu anda sadece kafayı toparladıktan sonra düzgün birini bulup ilişki yaşamak çok mantıklı geliyor. Okulum bitmiş olacak, işim olacak bir de eşim olsun istiyorum. Geç kalıp geç bir vakitte evlenmek istemiyorum ama doğru kişiyi de hemen nasıl bulur ki insan? Kafam böyle karışık biraz. Öneri verebilir misin :') 

Mantıklı Kadın 9 ay önce yazdı:

Merhaba Ayda,

Öncelikle eski erkek arkadaşınla devam etmek istemediğine tamamen emin misin? Hakaret diyorsun, geçerli bir sebep ancak illa ve illa diyeceğin kadar ağır bir hakaret mi, değerlendirmeni öneririm.

Sevgili yapmak için yapılmaz. Ben okuldan bulmanızı evet öneriyorum ama illa bulun şeklinde değil, gözünüzü açık tutun ve boşa oyalanmayın, armudun sapı üzümün çöpü demeyin çünkü birbirlerinizi en iyi tanıyacağınız ortam ortaklaşa bulunduğunuz ortamlar diye. Malumat da alırsınız kolayca karşınızdaki kişi hakkında. Mesela sevgilisini aldatmış çapkın bir erkekse okulda bilinir biraz soruşturunca vs. Ancak bu iş elbette ki kısmet işi bir yandan.

Geç kalmadın, geç kalmıyorsun, kadınların fırsatları neredeyse her zaman da erkeklerden fazla seyredecek. Hiç aklında yokken gittiğin bir toplantıda bile biriyle tanışabilir ve işaret versen çikolata-çiçeğini alacak kadar bir niyet görebilirsin. Nereden bildiğimi sorma :)

Sen kadın olarak değerini muhafaza etmeye konsantre olmalısın. Date işlerine girme. Orası tam bir belirsizlik dünyası. 2 düzgün kişi tanıyacağım derken 20 tane bozuk insanla tanışabilirsin ve şansın yaver gitmezse ilişkiler konusundaki algıların çok zarar görür. 

Yeter ki asosyal olma. Kabuğuna çekilme. Hayatın-faaliyetlerin içinde kal. Topluca arkadaş gruplarınla görüş. Seni birileriyle tanıştırmak isteyenler olursa değerlendir.

Telaş edecek bir yaşta değilsin. Aşırı eleyici olmamaya çalış sadece.

ayda (23 yaşında) 9 ay önce yazdı:

Abla söylediği hakareti analatayım.

Benim ameliyat olduğum hafta arkadaşlarında kalmak için başka şehre gitti. Sorun etmedim çünkü yanımda olamayacaktı zaten sebebi de ailemle tanışmıyor olmasıydı. Neyse ameliyat olduğum gün ailem yanımdaydı ama herkesin işi gücü vardı çok kalmadı gittiler bir tek annem vardı ve ben de sevgilimi özlemiştim. Ona çok yalnız hissettiğimi ve onu özlediğimi yazmıştım ama o başka şehre gitmişti gelemezdi.

Şmyle bi absürtlük vardı aynı şehirdeyiz ama şehrin bir ucunda oldugu için yolu 3 saat sürüyordu. Gittiği şehir daha yakındı bana (2-2.5 saat) bunu söyleyerek gitmişti bir de. Sana daha yakınım diyerek. Evet ailemle tanışmıyosun yanımaz gelemezsin diyen bendim ama ameliyat günümden sonraki gün hafta sonuna denk geliyordu istese yanıma gelebilirdi ki ben de çağırmıştım zaten. Neyse işte gelmedi ama o günler gerçekten çok yalnız hissettim ve sürekli ağladım psikolojim iyi değildi üstüne bi de babam ameliyatlık oldu aynı günlerde. 

Neyse ben de çok doldum ve sevgilime patladım yanımda durmadığı için sürekli mesaj attı aradı, ben aradığımda açtı tamam ama hiç yanımda gibi hissedemedim ve ona şu mesajları attım "erkek mi diyorsun kendine korkağın tekisin" bunun üzerine bana "sen aşağılıksın" yazdı. Mesaj karşısında donakaldım gerçekten bunu hak etmiş olabilir miyim? Etmedim. Ondan özür diledim söylediğim şey için o da affetti okay ama ben onu nasıl affedebilirim ki? Benim için gerçekten büyük bi hakaretti.

Neyse o olaydan sonra evime sevdiğim tatlıları falan gönderdi. Aramızı düzeltecektik yani buna hazırdım ama üstüne başka olay patladı. Bi tane kız gördüm bunun bi sosyal medyasında. Kim diye sordum çünkü gönderisini beğenmişti ve sormamda bir şey yok hep yaparız bunu. Liseden dedi ben de "ya liseden kız neden gönderisini begeniyo ki" diye düşünerek "sanırım senin yazman için yapıyor onu çıkartır mısın rahatsız oldum" dedim. Bunun üstüne bana "böyle söylemesen çıkartmıştım biliyor musun" dedi. Anlam veremedim ne söyledim ki diye baktım. "Ne dedim askım" dedim. Üstüme geldi "sadedce postumu beğendi sen de postunu beğenen herkesi engeller misin" gibi absürt bi savunma yaptı. Absürt diyorum çünkü zaten kimse beğenmiyo postlarımı ve tanımadığı, rahatsız olacağı kimse yok hayatımda veya postumu beğenenlerde :D

O ise kızla hem twden hem instadan takipleşiyordu. Ben de iyice sinirlendim çünkü biliyor hayatımda ondan başka erkek yok yani :D Anlatırken bile sinirlerim bozuluyor neden böyle yaptı acaba diye. Bunun üzerine "ne bok yersen ye, konusmak istediğinle konus ama dansöz gibi kıvırma" tarzında seyler söyledim o da "mal mısın" vs. yazdı bunun üzerine de "ben artık kimseyi çıkartmıyorum takipten" yazınca bende tamamen her şey gitti. Bir kız için kırk takla atıyor gibi geldi ve ben de eğer ilişkimizin değerini yıllardır konuşmadığı kız belirliyoesa düşüncesiyle sevgilimi her yerden çıkarttım ve ayrılmak istediğimi söyledim. Aradı ve benden özür beklercesine bir şeyler söyledi. İlk özrü dilese ben de yumuşardım ama hiç pişmanlık hissetmedim sözlerinde. Aradan  gün geçmesini bekledim ne yazdı ne aradı ben de öyle yaptım ve  günün sonunda hellalik isteyip ayrıldım. Fakat numaramı falan silmemiş daha. Ben her yerden çıkarttım numarasını da sildim bilmiyorum neden tutuyor ama içimde bi kırgınlık yok gibi...

Son zamanlarda bıraktığı sigaray tekrar başlaması, götü göbeği salması, giyimine dikkat etmemesi vs. de beni soğutan durumlardan ama hiçbiri ana sebep olamaz tabi ki çğnkü baştan beri hem kilosu için hem sigara için destek oldum ama yapamıyor demek ki. 

Aşırı eleyicilik konusunda friendsteki chandler gibi hissediyorum. Milletin en ufak seyi gözüme batıyor ben mükemmel miyim değilim ama öyle saçma bi huyum var. Sevgilim de mğkemmel değildi hatta kusurları vardı ama aşk işte diyorum... 

ve ayrılmamın doğruluğu/ yanlışlığı hakkındaki yorumunu da merak ediyorum. Çünkü ben bu adamla evlenmeyi düşünüyordum hatta nişan elbisesi bile bakmıştık çok hevesliydik yazı planlıyorduk o da askerliği düşnüyordu. Bu kadar şeyin üstüne nasıl olur bana böyle bi şey yazar diye kendimi yedim. Çocuğum annesine kolayca hakaret eden birine mi baba diyecek diye düşündüm (o da ettiği hakaretten çok pişmandı gördüm bunu ama onu affetmeyi kabullenmişken başka olay patladı. Daha orta yolcu olsa şu an onunla vakit geçiriyor olabilirdim.) Abartı bulabilirsin ama ben her davranışında ileriyi düşünüyordum zaten. Sigaraya takmam da bundan mesela. Bunları yazmayı unutmuştum. Teşekkürler :')

 

 

Mantıklı Kadın 9 ay önce yazdı:

İkiniz de birbirinizle güzel konuşmuyormuşsunuz ki. Bir erkeğin erkekliğine laf etmek inanılmaz kışkırtıcı bir şey. Senin yaptığın hakaret de az değil, evet fevri olabilecek bir durumda olduğunu kabul ediyorum lakin sen de onun damarına basmışsın. 

Geçmiş olsun bu arada, ameliyat zor bir tecrübedir.

Kız meselesi sinir bozucu, ancak orada çerçeve savaşı vermişsiniz gibi görünüyor. Yani olay senin istediğin mi olacak benim istediğim mi olacak noktasına ilerlemiş ve erkek olarak senin çerçevene girmeyi reddetmesi yanlış değil. Yanlış olan o noktaya gelecek bir özensizlik göstermiş olması ilişkisine karşı. Böyle şaibeli üçüncü kişilerle iletişime geçmemek gerek. Zaten kişisel sosyal medya hesaplarını da neden kullanıyorsunuz bir anlasam. İlişkileri böyle küçük kavgaların mahvettiği ayan beyan ortada. Siz gençlerin garip bir şekilde normali oldu "vitrin" hesaplar barındırmak. İçerik hesabıyla vitrin hesabının farkını biliyorsunuz herhalde. Bunu senin özelinde de yazmıyorum bu arada, okuyucularıma da yazıyorum.

Ne gerek var bu hesaplara? Herkesin var diye açıyorsunuz. E baksanıza herkesin ilişkileri de bok gibi. Akıllanmaz mısınız?

Sana açık söyleyeyim. Çocuğu yeterince beğenmiyormuşsun. Yeterince beğeniyor olsaydın bu meseleleri takmazdın.

ayda (23 yaşında) 9 ay önce yazdı:

Abla evet beğenmiyordum son zamanlarda çünkü kilo vermesi için moral motivasyon oldukça o daha çok yiyordu ben de ilişkim için gelecek göremedim. İradesiz geldi. Fakat konu bu değil ki, benden sonra kilo aldı ve aylardır birlikteydik kilolu halindeyken de. Kilo alınır verilir her şeyin çaresi var artık ben karaktere önem veriyorum. Tip bile benim için kriter olmadı hiçbir zaman. Mesela hakaret çok geçerli bi sebep ayrılmak için neden tekrar değerlendir dediğini anlayamadım. Kendisine saygısı olan birisi kendisine hakaret edilen bir yerde durmak ister mi? Ben istemedim. Çok şeye katlanmış gibi hissediyorum çok yoruldum ve hakaret de son noktası oldu benim için. Hakaret affedilir mi senin öyle yazmanı garipsedim çünkü yazılarını okuyorum bayadır. Dünyanın en yakışıklı erkeği de olsa hakaret affedilmemeli bence. Sevgilin yakışıklı kaslı birisi olsaydı o hakareti sineye çekerdin diyorsun yani ama ben de kendimi biliyorum hayatımda hiç barındırmadım hakaret eden insanları. Bilmiyorum mantığıma oturtamıyorum değerlendir demeni... Acaba mal salak tarzı bi şey düşündüğün için mi öyle söyledin (onlar da söylenmemeli bence ama...) 

Mantıklı Kadın 9 ay önce yazdı:

Hakaret konusunda hafifletici sebep gördüğüm için. Koskoca devletlerin hukuk sistemleri bile suçlarda kışkırtma diye bir unsuru tanıyorlarken, bizlerin bu mefhumu reddetmesi garip olur. Sen ona bir şey demeden o sana böyle demiş olsaydı aynı tavsiyeyi vermezdim. 

hytprst (24 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Merhaba,

Benim bu ilişki konularında bazı sorunlarım var. İlk başlarda kendimi sürekli üniversite yıllarında elbet bir ilişkim olur diye şartladım ve üniversiteye geçtiğimde kimse ile bir ilişkim olmadı. Ancak sosyal hayatımda her ne kadar durağan olsam da sosyal medyadan birkaç kişiyle iletişimim oldu ancak bu bir noktaya varmadı. Çünkü, sosyal medyada profil fotoğrafım dahi yok ve iletişime geçtiğim insanlar doğal olarak fotoğrafımı görmek istiyorlardı. Ancak ben kendimi pek güzel bulmadığım için gönderemiyordum ve konuşma sona eriyordu. Bunun üzerine sosyal medyadan kimseyle konuşmayacağım dedim ve uzun bir süre de buna devam ettim. Daha sonra bundan iki ay önce birisiyle kendi isteğimle iletişime geçtim. Çünkü, kendisinden hoşlanmıştım ama bir şey çıkacağını düşünmeden sadece sohbet etme isteğiyle harekete geçtim. Sanırım sadece ona biraz daha yakın olmak istemiştim. Konuşmaya başladıktan sonra mevzu yine fotoğraf göndermeye geldi ve bu sefer içimdeki o sesi susturup vesikalık bir fotoğraf attım- telefon kamerasıyla çekilmiş bir fotoğrafım yok. Çünkü, kendimi güzel bulmuyorum ve kameralardan mecbur olmadıkça uzak duruyorum.- ve konuşma korktuğumun aksine devam etti. Daha sonra buluşmak istedi ancak birbirimizden çok uzaktaydık ve bu mümkün değildi. Sonra bir gün kriterlerinden bahsetti ve ben bu kriterlerinden bazılarına uymuyordum ve konuşmayı bitirsek ne dersin dedim. Kendisi de direkt olur dedi ve konuşmamız sona erdi. Şimdi ben kendimi bir garip hissediyorum. Ne yapacağımı da bilmiyorum. Çünkü, hayatımda ilk kez birisinden hoşlandım, üstelik bir de ilk adımı attım ve sonuç bu oldu. Şimdi bu konularda tecrübeli ve bilgi sahibi olan biri olarak size sormak istiyorum. Ben ne yapmalıyım?

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

Merhaba,

Öncelikle, sosyal medyada profil-fotoğraf vs. işlerine hiç girmemen erkeklerden göreceğin ilgiyi nicelik olarak azaltır ancak nitelik olarak artırır, bunu bil.

Bu ne demek? Kendini pazarlamayı öğrendiğin bir ig hesabın olduğunu varsayalım. Fotojenik olmadığın düşüncesini aşmışsın, poz vermeyi ve filtre kullanmayı öğrenmişsin vs. Çok sayıda erkekten ilgi görmeye başlarsın. Ancak, bu daha çok ilişki bulacağın almanına gelmez. Seninle seks yapmak isteyen daha çok erkeğe ulaşacağın anlamına gelir. Yani kadın açısından yüksek nicelik, düşük nitelik.

Öbür yanda, senin güzel olduğunu düşünen bir erkeğe ig var mı diye sorduğu zaman kullanmadığını belirtmen, erkeğin gözündeki değerini artırır. Bunu çok yazdım, erkekler babalık kesinliği dolayısıyla kadının diğer erkeklere mesafeli olmasını güdüsel olarak isterler. Kadının seçeneklerine kendini kapattığı her alışkanlığı yatırım derdindeki bir erkek gözünde artı puandır. Yani kendini tanımadığı erkeklere sunmayan bir kadın, aksini yapan bir kadından bu özellik özelinde çok daha değerli olur. 

Hayatında ilk kez birinden hoşlanmanın 23 yaşında olması bana iki şeyi düşündürdü. Birincisi, gerçekten hiç sosyal değilsin ve kızlı erkekli ortamlarda bulunmuyorsun. İkincisi de, beğenilmemeye dair korkuların haddinden fazla ve muhtemelen ideal erkeğin ne olduğuna dair bununla alakalı olarak kafanda hayallerin var. Nasıl kelimelere dökeceğimi bilemiyorum ama hani böyle seni sen olduğun için sevecek ve sana çok güven verecek, ortalamanın dışında davranışlara sahip bir erkek ihtiyacına sokuyorsun kendini. Kendine güvensizliğin, şüpheciliğini besliyor olmalı. 

Bu kişi özelinde yapman gereken, yapabileceğin bir şey yok. Uzak mesafedesiniz. Birbirine halihazırda birkaç yıllık yatırımı olan insanlar geçici uzak mesafe ilişkisini başarabilirler. Ancak sadece onlar. Uzaktan hayal ederek bir şeyler başlatıp bir araya gelen insanların yaşayacağı %99 oranında hüsrandır. Hiç gerek yok. Yüz yüze geldiğinizde, onlineda aranızda yakaladığınız elektrik olmayacak bile. Yarım hayalleri mükemmele tamamlıyorsunuz, online işi böyledir.

Senin iki tane problemini aşman durumunda hem göreceğin ilgi artacaktır, hem de senin daha fazla kişiden hoşlanabilmeni sağlar:

1- Görüntünle barışmayı ve güzelliğini artırmayı öğrenmelisin. 23 yaş güzelliğin zirvesi diyorlar ama bu güzelliğini her yaşta kullanmayı bilmiş kızlar için geçerli. Ben 23 yaşımda iken yüzümde sivilceler, sivilce lekeleri vardı, hiç makyaj yapmazdım, çoğunlukla paspal giyinirdim, iç çamaşırlarım zaten komediydi :D, ayrıca sıskaydım. Şimdi 36 yaşımda cildim düzgün, makyaj yapmayı az çok öğrendim, kombinlerime çok dikkat ediyorum, her türlü ve kilo alıp şekle girdim. Mesele kendine yaptığın yatırım yani. Kendi görüntünü geliştirmeyi öğrendikten sonra birkaç sene içinde şu anki halinden kesinlikle daha güzel olacaksındır. 

Vücut dismorfisine sahip olabilirsin. Sen en iyisi benim güzellik bölümümü baştan sonra bir oku. 

2- Sosyal değil ve çekingensin. Bunda muhtemelen kendini çirkin bulmanın ve zorbalanmaktan korkmanın etkisi var. Ama ilişki istiyorsan, görücü usülü de düşünmüyorsan, bunun en sağlıklı yolu kızlı erkekli faaliyetlere katılarak sosyalleşmek. Bak dating değil. Bunu yazayım aslında, dün bir araştırma yayınlandı, insanların birine duygusal hisler geliştirmesi 9 hafta sürüyormuş. Datingde biri hoşuna gitmese onunla 9 hafta görüşmezsin. Ama aynı ortamda buluşursanız, bir insanın sana bir şeyler ifade etmesi için görünümünün geçer not alması yeterli, kalanı zaman halledebiliyor. 

Okulun bittiği için okul çevresinden arkadaşların varsa onlarla grupça görüşmeye devam etmeli veya kurslara katılmalısın.

hytprst (24 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Öncelikle yanıt verdiğiniz için teşekkür ederim.

Tüm tespitler yerindeydi. Nereden başlayacağımı bilmediğim için kendim hakkında vermediğim bilgileri çok güzel bir şekilde ifade ettiniz.

Lisans bitti, şimdi de yüksek lisans yapıyorum. Ancak halletmem gereken o kadar çok şey var ki hangisinden başlayacağımı bilmiyorum ve bu durum beni gerdikçe geriyor. 

Makyaj yapmam ama cilt bakımı yaparım. Saçıma şekil veremem, bu yüzden ya hep toplarım ya da örerim. Bir-iki kez saçımı açıp dışarı çıkayım dedim, cesaret edemedim. Kapıdan geri dönüp toplayıp öyle çıktım.

Vücut olarak ideal kilomda olduğum söylenir ama bacaklarım vücudumun diğer bölgesine kıyasla daha yağ depolayan kısmıdır ve bu durum benim özgüvenimi düşürüyor. Ne kadar az yesem de yürüsem de bacaklarımda herhangi bir değişim göremiyorum ve sinirden kendimi yiyorum.

Bir de zihnimde bir ideal erkek var, doğru. Ancak ben o ideal erkeğin ideal kadını mıyım? Hayır, tabii ki. Bu nedenle kendimi hep geri çekiyorum. Çünkü, sırf bir erkekle olmak için bana hiç uymayan bir insanla neden vakit kaybedeyim? Hem bu durum onun için de berbat bir durum olurdu.

Neyse bunları düşünüyorum kısacası.

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

Okul ortamına devam ediyorsan, çevrene biraz daha iyi bakmanı öneririm. Bence okul büyük bir şans. 

Yapacaklarını bir kağıt kalem veya dijital dosyada maddelere koy ve derecelendir. Bunu yapmazsan başlayamazsın. Yapılacaklar listesi çok önemli bir alışkanlık. Her bir tik attığında daha da verimli yaşadığını göreceksin. Hemen bir liste yap.

Bacakların konusunda, lipödem meselesini hiç duydun mu? Belki sende vardır. Twitter'da bir arkadaşım bahsetmişti. https://x.com/veronikavanilis/status/1685377250890297344?s=20

İdeal erkek kriterlerini biraz gevşetmeye çalışmanı öneririm. İnsanlar dünyasında custom made diye bir şey yok. Öyle bir şey olmadığı için de aklında tam tarifi yapılmış bir ürün sevdasıyla pazara çıkarsan, elin boş dönersin. Aman iyi bir şey ne de olsa bana yakışır, hallederim ben diyerek etraftaki değerleri görmeyi öğrenmelisin.

 

hytprst (24 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Bu hastalıktan hiç haberim yoktu. araştırmaya başlayacağım. Haber verdiğiniz için teşekkür ederim.

Sildim zaten tüm kriterleri, kafamda erkek falan yok bu saatten sonra. Önce kendimi inşa edeceğim.