Çok çirkin kız ve erkeklere ne öneriyorum?

İlişkiler

“Çirkin insan yoktur” saçma bir söylemdir. Çirkinlik, malesef var ve talihsiz bir durum. Ancak, illa ki çaresiz olmak zorunda değil, sadece eşleşmek ve eşinin seninle kalması için genel akımdan farklı bir strateji geliştirmeni ve diğer insanların görünümleri sayesinde yaşadığı kolaylıklar üzerinde çok kafa yorarak psikolojini yıpratmamanı gerektiriyor.

Kendini çirkin bulan bir insana ilk olarak çirkinliğinden emin olmamasını öneririm. İnsanın algısı bir şekle ne kadar dikkat ettiğine, kusurları üzerinde ne kadar kafa yorduğuna göre değişir. Aynı yüzü, aynı fiziği onu ilk kez gören biri ile onunla uzun süre etkileşimi olan biri bambaşka algılayabilir. Bununla ilgili vücut dismorfik bozukluğunu araştırmanızı öneririm. Küçük de bir yazım vardı, iliştirdim.

Diyelim ki dismorfiye yönelik farkındalığınız var, bu konuyla ilgili uğraştınız ve algı yanılsamalarını minimize ettiniz, gene de halen kendinizi çirkin buluyorsunuz. İnsanlar beni çirkin buluyor, oradan biliyorum diyeceksiniz de insanların sizinle ilgili algısı biraz da sizin yansıttığınız enerjiyle ilgili, kendini sevmeyen insanlar başkalarına da itici görünürler, bunu atlamayın. Neyse, konuma döneyim, çirkinliğinizden eminsiniz.

Yapabileceğiniz tüm estetik ve kozmetik işlemlerini yaptırarak görüntünüzü iyileştirmenizi öneririm. Baştan pes etmeyin. Doğru işlemler sayesinde başlarken hayal edemeyeceğiniz kadar fark görebilirsiniz. Bunlar, ekonomik bir yük olduğu için, kaynakları doğru yönetmek önemli tabi ki. En az kaynağa en büyük farkı yaratacaklar gibi bir sıralama üzerinden gitmek görünümünüzde maksimum gelişme sağlar.

Eşleşmek, güzel insanlar için dahi sadece görünümleri üzerinden olmaz. Sadece güzel olmaları üzerinden sağladıkları eşleşmeler de uzun sürmez. Bunlar teselli cümlesi filan değil. O yüzden, hem görüntünüz üzerinde çok kafa yormaktan sizi kurtarıp dismorfiden koruması için, hem de özgüven geliştirmeniz için kendinizi görünüm dışı hobilerle, meraklarla meşgul etmek çok önemli. Bu kafanızı meşgul ettiği gibi sosyal becerilerinizi -ki ilişki hayatının çok büyük bir ayağı budur- korumanızı, geliştirmenizi sağlar.

Özgüven inşa etmenin tek yolunu dış görünüm ve kadın erkek ilişkileri olarak sınırlamak büyük bir problem kaynağı ve sizin ayağınıza sıkacağınız bir döngü. Şimdiki gençler değerlerini neredeyse tamamen ilişkiler üzerinden ölçüyor malesef. Aslında insan kendine hayatta o kadar farklı alanlar açabilir ki… Başardığın bir konu olursa özgüven oradan gelir yavaşça.

Kadın-erkek ilişkilerini özgüvenin kaynağı yapmaktan hepimiz uzak durmalıyız. Ek olarak, eğer çirkin iseniz normal piyasa düzenini takip ederek ilişki sahibi olmamaya çalışmanız, o seçeneği aklınızdan silmeniz gerektiğini düşünüyorum. Neden? Çünkü muhtemelen reddedileceksiniz. Ne kadar çok denerseniz, o kadar sık şekilde. Dolayısıyla, öfke duymaya ve olumsuz veya çaresiz bir elektrik yaymaya başlayacaksınız. Bu da eşleşme ihtimalinizi daha da düşürecek, itici olacaksınız. Denemeyin, yürümeyin.

Hobileriniz olmasını önerdiğimi söylemiştim. Bunların başka insanlarla yüz yüze tanışma imkanı veren şeyler olması önemli. Çirkinseniz, online hayat üzerinden umut beslemeyin. Bir insanı beğenmemize vesile olan şeyler o kişinin görüntüsü kadar mimikleri, hareketleri, sesi, konuşma tarzı; bunların bize tanıdığımız, sevdiğimiz kişileri hatırlatmasıdır. Online görüşmede ise sadece fotoğraf gönderirsiniz ve kendinizi iki boyutlu bir görüntüye indirgersiniz.

Ayrıca, hayal kırıklığı duvarına çarparsınız. Çünkü karşınızdaki kişi sizi kafasında normalde olduğunuzdan daha iyi hayal eder. Bu iş böyledir, fotoğraf gönderince veya flört ardından tanışılınca, o kişiyle sıfırdan yüz yüze tanışıp sonradan şansınızı deneyecek olmaktan daha olumsuz bir duruma düşersiniz, çünkü hayal kırıklığı yaşatmışsınızdır. Hayal kırıklığı diyorum ama, burada yaşanan şey gerçeğin hayalden çok aşağıda olması değil, hayalin olması gerekenden çok yüksekte seyretmesidir. Bu arada, bu paragraf çirkinlere özel değil. 8+ olmayan neredeyse her insan sanaldan flörtleşip buluşunca benzer bir etki yaratır.

Yüz yüze tanışmanın başka bir etkisi vardır: oksitosin salgılatma ihtimali. Biz insanlar, huyunu sevdiğimiz insanlarla bir arada olduğumuz zaman oksitosin hormonu salgılarız. Bu hormon, insanın karşısındakine dair güzellik algısını olumlu yönde manipüle eder. Yani, huyunu sevdiğimiz insanı daha güzel buluruz. Hatta bu konuda araştırma yapmışlar, insanlar burnuna oksitosin spreyi sıkıldıktan sonra aynı kişiye %15 daha yüksek görüntü notu vermiş. Tamam, çok yüksek bir fark değil ama az da bir etki değil.

Üsttekiyle alakalı olarak, online ortamların insanlardaki yargılayıcılık ve çirkin davranışların seviyesini artırdığını hatırlatmak istiyorum. Bilirsiniz, psikopatların empati yoksunluğundan bahsedilir ve bunun yapabildikleri kötü eylemleri yapabilmelerinin sebebi olduğunu söylenir. Online görüşmelerde karşı tarafın bizimle empati kurma yeteneği azalır. Çünkü empatiyi sağlayan sadece düşünce ortaklığı değil karşımızdaki insanın vücut dilinden, mimiklerinden, bakışlarından, enerjisinden duygularını sezebilmemizdir. Kötülük ettiğimizde hisseder ve geri çekiliriz ama online ortamda bunu hissetmemiz mümkün olmaz. Bu yüzden de fiziğinizle ilgili normalde alacağınızdan daha olumsuz tepkiler alırsınız, bu da özgüveninize çok büyük zarar verir.

İnsanlar, kendilerine benzer fiziksel özelliklerde olan insanlarla daha kolay iletişim, bir nevi dert ortaklığı kurabilir, halden anlarlar. Bu yüzden, ortalama güzellik standartlarının dışında olan insanların birbirine yöneldikleri görülür. Evet, belki istemeyeceğiniz bir durum, ancak çirkinliğinizi ekarte edecek bir zenginlik ya da başarı öykünüz yoksa, kendinize denk gördüğünüz kişilerle eşleşme şansınız daha yüksek.

Tabi, kişi denk olsa dahi, öncelikle bir flört olmak değil, tanışık olmak, huyunu beğendirmek, oksitosin salgılatılmasını sağlamak, bu sırada mutlaka ama mutlaka beklentinizi kontrol altında tutmak, hayal kırıklığından kendinizi korumak, ışık görürseniz ise yürümek kendi bulacağınız bir flört süreci için izlenecek yol gibi görünüyor bana. Bu arada, ben sağlıklı ilişki için herkese bu yolu öneriyorum. Yani flört ederek tanışıp ilişkiye başlamayı hiçbir zaman önermiyorum. İnsanların sadece seks partneri bulma odaklı takıldığı yerlerden benim modelimle zaten kimseye ilişki bulunmaz. Yalnız, kanka olmayı da önermiyorum, friendzone’a atılırsınız. Tanışıklık ama az samimiyetten bahsediyorum.

Diyelim ki sosyal cesaretiniz çok sınırlı, sosyalleşmek istemiyorsunuz. O zaman görücü usulü seçeneğiniz var. İyi bir çöpçatan denklik işini gerçekçi bir biçimde halledebilir. Ancak, görücü usülünde kişiyle tanıştıktan sonra bakmanız gereken kriterlerin başında karşının yetinme davranışları geliyor. Bu kişi çabuk mu tüketiyor, çok mu değiştiriyor, çok mu şikayet ediyor, daha iyi şartlara layık olduğunu mu düşünüyor? Doyumsuz bir insan, çirkinliği bırak, güzel bir insanla eşleşse dahi, hemen yalnızlığını unutup tercih edilmiş insan moduna girerek özgüven patlaması yaşayabilir ve partnerini kendine denk görmemeye başlayabilir. Bu tehlike, birileriyle zor eşleşen herkesin karşıya yaşatması muhtemel olan bir şey aslında. Zor eşleşmek daha travmatik bir yaşam, o yüzden ister istemez daha problemli bir karakter yaratabilir.

Umarım yazımla kimseyi üzmemişimdir. Umarım herkes mutlu olur şu hayatta, istiyorsa eşleşerek...

Yorumlar

Alpago (23 yaşında) 3 ay önce yazdı:

Şimdi bu yazıyla az çok bağlantılı bunun için yazıyorum aslında. Kadınlar, "boy" takıntısı ve isteğini ne zaman tolere ederler? Görüyoruz işte kriter yazıyorlar muhafazakar kızlar bile uzun boy diyor. Evet güdüsel kriterlerini söylüyorlar. Erkekler de güzel olsun falan diyor eyvallah ama güzellik algısı ortalama olarak değişen bir faktör keza vucüt hatları vs de öyle iken boy değişmiyor. Kısa boylu Erkek de diğer alanlara yatırım yapsın,  diyorsun biliyorum ama kadınlar boy kriterini her zaman dile getirince boya önem vermeyenlerin ve  boy olmayınca diğer niteliklere önem vermeyenlerin, sayısının azlığını düşünmeye başlıyorum. 1.50 kız bile çıkmış 1.80 istiyor. Kendimi diğer alanlarda geliştirmeye çalışıyorum fakat böyle herkesin hep bir ağızdan boyu zikretmeleri moral bozuyor. 

Mantıklı Kadın 3 ay önce yazdı:

Alpago benim boy konusunda şu şekilde bir teorim var, kadınlar çocuklarının -hem kız hem erkek olmaları ihtimalinde- boyunu ileride eşleşmeleri için optimum olacak bir noktaya getirmeye güdülüler. Bu ne demek? Yani öyle erkeklere güdüleniyor ki oğullarının kısa boylu olmamasını, kızlarının ise çok uzun boylu olmamasını istiyorlar.

Bu ikinci yargıya nereden vardım? Kendimden. Ben uzun boylu bir kadın olarak hiçbir zaman çok uzun boylu, +190 adamlara çekilmedim, bana fazla iri göründüler ve orta boy erkekleri beğenmekle de bir problemim olmadı. Benim tahminim bunun nedeni oğlum olacak olsa kendim uzun olduğum için kısalığından endişe etmemem lakin kızlarım olsa çok uzun bir babayla onların da çok uzun olacağından endişe etmem. Zira 175+ boy kadında eşleşme ihtimalini büyük oranda düşürür. 

Demem o ki, 150lik kızın 180 erkek istemesinden doğal bir şey yok çünkü çocukları uzun olsun istiyor. Orta boy erkeklerin asıl pazarı benim gibi uzun kızlar. Uzun kızların içsel yönelimlerinin az olduğunu, olsa olsa çevreden, akranlarından etkilendiklerini düşünüyorum. 

Ancak işin diğer bir boyutu erkeğin seni domine edebileceğine veya rakiplerini elimine edebileceğine dair olan beklentindir. Bu hissi verebilmeniz için de özellikle üst bedeninizi kaslandırarak gelişmeniz şart. Hem kısa hem zargana olmak pazarı ciddi derecede azaltır. Daha önce yazmış olmalıyım, kemik kalınlığı, bilekler vs. de önemli. Çok ince kemikli genç erkeklerin dövüş sporlarına giderek iskeletlerini güçlendirmesi iyi olur.

Son olarak, kısa erkeklere internetten yürümelerini şu dönemde önermem. Çünkü söz illa boyun kaça gelir. Bir kızın sizden doğru düzgün etkilenmeden ve niteliklerinizi, görünüşünüzü, ses tonunuzu, hadi inşallah sportif vücudunuzu bilmeden direkt olarak rakamlarla boyunuzu bilmesi iyi bir şey değil, dediğim gibi işin bir kısmı kızın normal hayatta sizden etkilenip etkilenmeyeceği değil peer pressure çünkü.

Hadi eyvallah.

Alpago (23 yaşında) 3 ay önce yazdı:

Teşekkür ederim. Benim kemikler ince, kemik sporla vs gelişiyor mu ya da kalınlaşıyor mu? Kas gelişir diye biliyorum. Kemiği duymamıştım. Bir de dövüş sporlarına gidecek özgüven yok bende. Dövülme, aşağı çekilme hissi geliyor. Nasıl erkeksin diyebilirsin de hep kendimi bu alanlardan da geri tuttum. Haliyle dışarıdan çekicilik parametlerim yani o tuttuğunı koparan bir enerji de saçmıyorum gibi. Bir yerden de başlamak lazım. Hangi spordan başlasam onu da  bilmiyorum. Biraz geçe kaldım bu işlerde baştan lisede yapsaydım iyiydi. 

Mantıklı Kadın 3 ay önce yazdı:

Bildiğim kadarıyla kemikler darbe aldıkça kalınlaşıyorlar çünkü kendini onarmak için yaptığı tamirler hacim getiriyor. Aslında kas gelişmesinin aynısı, biliyorsun kas büyütmek dediğimiz şey de kası ağırlık kaldırırken zorlayıp onda küçük yırtıklar meydana getirmemiz, vücudun da bu yırtıkları tedavi edeyim derken hacim kazanması. 

Karı kız konularını bir kenara bırak, işte senin problemin zaten erkekler arasında dahi "aman ağzımızın tadı kaçmasın Ali Rıza Bey" tavırlarında olman ve malesef cinsiyetinin sana yüklediği performans yükünden kaçman. Bundan kaçmaya devam edebilirsin ancak bedelini sahip olmayacaklarına bakarak ödersin. Bir üçüncü yol yok.

Bak ben senin yerinde olsam mesela böyle gözümün yemediği bir şeye cesaret edip üstüne bir tik atardım. Tikleri attıkça kendine güvenin gelir ve her tiki atman daha kolay olurdu. İlla dövüş sporu olsun demiyorum ama bence yazarak çalış ve neler yapmak isterdin ama cesaret edemiyorsun belirle ve onları kolaydan zora sıralayarak başla.

Alpago (23 yaşında) 2 ay önce yazdı:

Erkekler arasında dahi "aman ağzımızın tadı kaçmasın Ali Rıza Bey" tavrını takınıyorum evet kimseyle de küs, dargın kalmak istemiyorum. Bu da genel olarak aşırı uyumlu biri olmamdan ve reddedilmeye hassas oluşumdan ve onay bağımlılığımdan kaynaklanıyor. İstiyorum ki herkes beni sevsin ama mümkün değil neden böyle oldum çözemedim. Uyumluluk da zamanla omurgasızlığı beraberinde getiriyor bunu da hissediyorum.  Cinsiyetinin sana yüklediği performans yükünden kaçman : Evet peformans yükümü biliyorum ama gözüm kesmiyor. Utangaçlık var bende bunları nasıl yeneceğim üzerine de çalışıyorum ama pek ilerleme katedemedim. 

"Bak ben senin yerinde olsam mesela böyle gözümün yemediği bir şeye cesaret edip üstüne bir tik atardım. Tikleri attıkça kendine güvenin gelir ve her tiki atman daha kolay olurdu. İlla dövüş sporu olsun demiyorum ama bence yazarak çalış ve neler yapmak isterdin ama cesaret edemiyorsun belirle ve onları kolaydan zora sıralayarak başla." Bu tavsiyelerin için teşekkür ederim uygulamaya başlayacağım inşallah. Dövüş sporu meselesini de okul bittikten sonra başlarım diye düşündüm. Para lazım. 

Bir de son olarak özgüven ile ilgili yazın var mı ? varsa atabilir misin oraya da bakayım dediklerini harmanlarım. 

 

Alpago (23 yaşında) 5 ay önce yazdı:

Ben şunu fark ettim : Arap kadınlarının geneli Türk kızlarına oranla çirkin. Ancak bu kadınlar da yüksek doğurganlık ve feminite sinyalliyor. Bir de koca otoritesi nedir biliyorlar ayrıca cinsel ilişki konusunda da çok iyi oldukları söylenebilir. Zaten o izlenimi de taşıyorlar. Türk kızları ise güzel ama doğurganlığı Arap kadınlar kadar değil. Bunu genel oran olarak söylüyorum. Türk kızlarının güzel olması sebebiyle hipergamileri de Arap kadınlara oranla yüksek. Üstüne Türk kızlarında feminizm eğilimleri daha yaygın. Hani bu koca pasifleştirme olayı.  

Buradan çıkardığım sonuç ise çirkin kızlar Arap kadınları gibi o doğurganlık mantalitesinde olurlarsa ve feminen taraflarını güçlendirirlerse potansiyelleri yüksek çünkü erkekler, feminist olan ve feministlerin zihin mantalitesinden etkilenmiş kızlardan bıkmış durumdalar. 

Sen ne dersin her iki paragraf için?

Mantıklı Kadın 5 ay önce yazdı:

Kendini çirkin diye nitelendiren insanlar ve gerçekten çirkin insanlar için eşleşme işleri her zaman zor olacak malesef. Ancak çekicilik dediğinin kadınlar için de erkeklerde olduğu gibi belli özelliklerin doldurduğu bir havuza benzediğine katılıyorum. Hem görünüm iyileştirmek hem de istenen diğer özellikleri geliştirmek elbette ilişki başarısını artırır.

Alpago (23 yaşında) 5 ay önce yazdı:

Gözleri görmeyen bir erkeği kadınlar seviyor mu? Hipergami bu kadar zalim mi? 

Mantıklı Kadın 5 ay önce yazdı:

Herkes sevilebilir Alpago. Birlikte zaman geçirdiğimiz ve birbirimize iyi davrandığımız insanları severiz. Sevgi de çok doyurucu bir duygudur, bence en doyurucu duyguyu seçelim desek sevgi diyebiliriz.

Senin sormak istediğin "arzu" meselesi. Hipergami bir arzu konusudur. Kör bir erkeği hiçbir şekilde arzulamaz demem ama körlük genetikse evet, hipergami zaten belli genlerin elenmesi ve böylece yaşama ihtimali daha yüksek nesillerin meydana gelmesini sağlayan bir güdüdür. Körlük genetik değilse, erkeğin hayatta elde ettiklerinin total paketi yettiği sürece kör bir erkek de arzu uyandırabilir.

İlişkiler her zaman arzu temelli midir? Değildir, iki kişi birbirine sevgi üzerinden yakınlık kurarak yaslanmak da isteyebilir. Hayat arkadaşlığı ederler. 

Kişilerin beklentilerine göre hayatta farklı formüller var.