Oneitis Paradoksu

Redpill Çizgisine Alternatifler

Kadınlar özel değildir dediniz. Takıldınız takıldınız, aynılaştırdınız, körleştiniz. Takıldıkça, kızların ne kadar kötü olabileceğiyle ilgili daha çok deneyim yaşayıp algı havuzunuzu da daralttınız, paranoya geliştirdiniz hafiften. Yıllar sonra, mantığınız aracılığıyla çocuklarınıza anne olacak birini aramaya başladınız. Redpill’in idealize ettiği dengeleri sağlamak da her kadınla mümkün değil, hatta havuz giderek daralıyor feminizm yüzünden. Öncesinde, gençken kriterlerinize uysa da takılmalara devam etmek istediğiniz için elediğiniz kızlar oldu, karşılaştırma yapmak konusunda bir de buradan kriter yüklediniz zihninize. Arayın bakalım şimdi.

Özellikle PUA erkekleri ve azımsanmayacak kadar da Redpillci tavlamak üzere odaklandığı ama ilişki sürdürmek üzerine yeterince odaklanmadığı için ilişkilerin iki taraflı bir süreç olduğunu ve kadınların da kendi irade ve kararlarıyla ilişkiyi bitirebildikleri kısmına eğilmiyor. Aksine, tabanın çoğu bir kadının aldatılsa dahil ayrılmayacağını sanacak kadar aptal, kadınların bu derece manipüle edilebilir varlıklar olduğunu sanıyor.

İlişki demek ödün demektir. Elbette ben de mavi haplı erkek modeli kadar ödün verilmesini çok yanlış görüyorum. Ancak işte ölçü yok, kaçıyor. Redpill ile kafası şekillenen çoğu erkek ilişki adına yapılan her uyum, hem ödün adımını mavi haplılık olarak değerlendirme yanılgısına düşüyor. Çünkü öğretinin sınırları muğlak.

Oysa ki değiliz, genelimiz değil. Evet, manipüle olabiliyoruz ancak ne kadar kaliteli(sağlam çerçeveli) isek o kadar az manipüle oluyoruz. Evet, biz de karşımızdaki bir erkek çekici bile olsa ilişkilerimizi sonlandırabiliyoruz. Evet, bunu değersiz hissetmeye başladığımız yıllarda dahi yapabiliyoruz üstelik. Hatta, bize bir şekilde iyi gelmeyen bir ilişki içinde manipüle olarak durmuyor olmamız hasebince değerli ve akıllıyız bile denebilir. Siz çocuğunuzun annesi olarak, kötü hissettiği yerde sırf pazar değeri düştüğü ve yalnız kalmaktan korktuğu için her ne pahasına olursa olsun duran bir anneyi mi idealize ediyorsunuz? Hayır cevabını umuyorum.

İlk paragrafta saydığım sebeplerden ötürü göreceksiniz ki, iyi bir kadın bulursunuz ancak ne bulmak kolay olacak, ne de yanınızda tutmak. Takılmaya benzemez bu iş. Nadir birini aramak zorundasınız. İnsan, nadir olana da elinde olmadan değer verir. Bu, mantıkla kontrol edebileceğin bir şey değil. Eğer bu güdümüz, bu hissimiz olmasaydı insanlık hayatta kalamazdı. İyi, değerli bir şey bulduğumuz an onu sahiplenme düşüncemiz bizi taşıdı zaten bugünlere. Onu yok ettiğinizi sanırsınız, ancak çocuk gibi kritik bir düşünce aklınıza geldiği an o nadir olanı sahiplenme duygunuz hortlar, çünkü artık sosyal kriterlerimiz çok fazla, eksisi gibi önünüze gelen kadını döllemek değil aile kuracağınız kadını seçmek istiyorsunuz.

Bir Redpillci veya PUA erkek olarak senin o güne kadar edindiğin tüm alışkanlığın ise değer vermemek üzerineydi. Ama yeniden görüyorsun ki nadir diye bir şey var. Nadiri arayınca, nadiri elde etme motivasyonunu göstermek için nadirdeki değeri görmek zorundasın. Değer vermezsen, gene nexte basmaya elin gider, ancak konu aile olunca next düğmesi de silikleşti. Redpill’in en büyük gücü erkeğe seçenek sunmasıdır. Sikişmek için bolca seçenek yarattığı doğru. Ancak konu evlilik olunca, o kadar seçeneğin yok, sikişme piyasası farklı, evlenme piyasası farklı, sizin de katkılarınızla tabi.

İşte o akıllı, değerli kadınlar üst paragrafın başında da dediğim gibi yüksek değer erkeği dengesini yakalayamamış bir Redpill erkeğini ya eler, ya da terk eder.

Dediğim gibi süreçlerden geçip de bir kadını beğenip, reddedildiğinde veya bir kadın tarafından terk edildiğinde, bu senin tüm değerlerinle savaşıp seni daha da büyük bir Oneitis krizine sokmaz mı? Keşke o benim olsaydı diyorsun veya bu şansı kaybetmek istemiyorsun. O kadar, o kadar değerli bir erkek olmana rağmen o kadın seni istemedi veya seni terk etti. Vay be, ne kadın. Demek ki bu kadın seni tüm bu süreçlerden geçtiğin halde etkileyecek kadar değerli. Demek ki bu inanılmaz değerli bir kadın ya…

Haydaaaaaa. Kaderin cilvesine bak. Döndün mü başa?

Bu sefer ne yapacaksın? O kişiyi delice istemenin önüne geçmek için itibarsızlaştırmaya çalışacaksın kişiyi. Yani gerçekten düzgün olan bir insanı kendi ellerinle statüsünden edeceksin kafanda. Sırf elde edememek hırsından dolayı.

Arkadaşlar, siz siz olun, bu işlere fazla dalmayın. Doğru düzgün bir kız arkadaşınız olduğu zaman, onu daha gencini bulurum filan diye terk etmeyin. Bir karınız olduğu zaman ilişkinizi sürdürmek konusunda doğru davranın, bunu mavi haplılık filan görmeyin. Redpill sitelerinin altı ilişkisini her boku mavi haplılık sanmak yüzünden yürütememiş, bok etmiş adamların terk edilme, reddedilme öyküleriyle dolu. Tünelin ucu tüm bu yolun başı, bu sefer öğrenilmiş çaresizlikle belki de, tamam?

Yorumlar

season (21 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Selam cıvıtık abla, kadındaki oneitis için ne yapmak gerekiyor sence? Unutmak için değerimi kaybettirecek rastgele insanlarla takılmak istemiyorum. Başkalarıyla olamadıkça da unutmam zorlaşıyor. Yüksek değer bir erkeği kaybettim ve ondan başkasıyla bir gelecek hayal edemiyorum. Yaklaşık 3 ay oldu, iyileşme var ama hala onu istiyorum. Bitmesinde hata büyük oranda bende. 5 yıllık bir ilişkiydi bu arada, ondan başkasıyla olmadı. Nasıl aşarım hiç bilmiyorum. Hala konuşuyoruz ama ne olduğumuzu ben de bilmiyorum çünkü arkadaş da değiliz sevgili de. Sanırım o da konfor alanını terk etmek istemiyor ama bana daha fazla duygusal yatırım da yapmıyor. Ama benimle fazlasıyla ilgileniyor sevgiliymişiz gibi. Seks yok. Ben sınır koydum ama kaçmasından da korkuyorum. Geleceğimiz hakkında konuştuk ve kesin bir kanıya varamadık yani tamamen nextleyemiyorum hep bi umut var aklımda. Napmalı sence bu durumda? 

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

Daha 3 ay, unutamadığını varsaymak için çok erken. 3 ayda unutsan garipti zaten. 

Kaçan kovalanır. Kovalanacaksa ancak böyle kovalanır. Kovalayan, kendisine koşan birini değil, ancak kendisinden uzaklaşan birini görür. Bu çok temel bir kural. 

Onu geri istiyor musun?

Eğer peşinden koşarsan uzaklaştırırsın, kimse kendine yalvaran insanı değerli görüp de istemez.

Peşinden koşmazsan değerini anlayabilir de uzaklara gidebilir de. Fifty-fifty.

Ama sen peşindesin diye değerini anlamaz. Sen yakınında durdun diye seni özlemez. Değerli olan insan gidenin peşinden mahvolmaz çünkü.

Özetle bir yolda sıfıra yakın ihtimal var, diğerinde ya olur ya olmaz.

İnsanlar tabi bu kaçan kısmını başkasına kaçan olarak uygulamaya çalıştıkları için bu yöntem çalışmayabiliyor. Özellikle kadının ayrılır ayrılmaz yeni birini bulması erkekleri büyük oranda soğutur. Hele de yüksek değer bir erkek bunu sineye çekmez. Kaçmaktan kastım; ona ulaşmaman, kendi hayatına bakman, günlük uğraşılarına, arkadaşlarına ve ailene eğilmen. Belki aklında olan ve bir süredir ertelediğin bir hobi veya kurs vs. deneyebilirsin. Kendini meşgul edecek bir şeyler üretmelisin.

Ben olsam, "belirsizlik beni çok yoruyor, enerjimi tüketiyor. Ben bu şekilde belirsiz bir statüde görüşmek istemiyorum" der ve iletişimi tamamen keserdim. Yani aramamak, sormamak, sosyal medya takibinden çıkmak, kendim sosyal medyada aktif olmamak, arkadaşlarla haber uçurmamak ve haber almamak... Bunları yapmadan zaten unutamazsın. Stalklama. Biz kızlar çok merak ederiz ve merak yok olmaz. Merakı sadece iraden ile ezebilirsin. İrade ile eze eze ve hayatına başka uğraşılar doldura doldura zaman içinde merak söner gider. O merak söndüğü zaman unutmuşsun demektir. Bu süreci de öyle birkaç gün sürecek diye bekleme. Hiç aklına gelmemesi en az birkaç ay daha sürer. 

Sen bu yol üzereyken o seninle iletişime geçerse iki seçeneğin var:

Bence senin için daha küçük bir ihtimal gibi görünüyor ama, eğer duygularını ve beklentini kontrol edebileceğini hissedersen, normal bir şekilde görüş ve ilişkiye gider mi diye pek umutlanmadan gözlemle.

Duygularını kontrol edemeyeceksen açık konuş, "benim gel-gitlere takatim yok, halen belirsizlik konusunda aynı görüşteyim, deneme yanılma görüşme istemiyorum, beni gerçekten istiyorsan görüşelim, yoksa bırak beni önüme bakmaya devam edeyim" de.

season (21 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Evet yapmam gereken uzaklaşmak farkındayım, sadece dönsün diye değil mental olarak da hiç iyi değilim. Hiç normal gelmiyor şu anki ilişkimiz. Ve amacını da anlamıyorum bana bu kadar yakın davranmasındaki. Sence ne yapmaya çalışıyor ondan kopmamı engellemek için kafamı mı karıştırıyor? Hiçbir ihtimalde bana duygusal yatırım yapmıyor o yüzden kafa yormaya gerek yok evet ama gerçekten çok yoruluyorum her hareketini yorumlamaya çalışırken. Aramızda sessiz bir ilişki dönüyor sanki... 

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

İnsanlar uzun ilişkilerde birbirlerinin varlığına alışırlar ve sorunsuz bir ilişki bize bir çeşit huzur verir.İlişki bitince bir boşluğa düşeriz, konfor alanımızı kaybederiz. Bence o boşluğu yaşamak istemiyor, o yüzden seni hayatında tutuyor ama seni kadın olarak istemiyor. Bunu genelde kızlar yapar "arkadaş kalalım" ayağına. Yani ben yokluğuna alışana ve o boşluğu doldurana kadar sen yanımda dur ve bana yardım et. Ayrıca, erkekler bir kere sahiplendikleri bir kadın konusunda kıskançlık yapma güdüsüne sahip. Bence bu onların babalıktan emin olma baskısının bir uzantısı: başka bir erkeğin eskiden dahi olsa seçtikleri bir kadına yanaşmasını istemiyorlar. Bunun seni sevmesiyle alakası yok, bunun erkekler arasındaki sperm rekabetinin gücüyle alakası var. Muhtemelen seni başka bir erkekle görmeye hazır değil, bencillik ediyor ve etrafında tutuyor.

season (21 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Hep düşündüğüm ve kabul etmek istemediğim ihtimali yazmışsın. Bu cevabın yüzleşmemi kolaylaştıracak. Teşekkür ederim yardımcı olduğun için 

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

İnsan ne yaşadığını hep bilir de kabul etmek istemez çoğu zaman. İç sesimizin fısıldadığı nahoş ihtimal, paranoyak değilsek, doğrudur.

Ayaz (27 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Merhabalar cıvıtık hanım,

Sanırım bende redpill deyişiyle oneitise yakalandım veyahut normal bir sürecin içerisindeyim. Feminizm, kırmızı hap, alfa beta derken algılarım çok bozuldu. Öncelikle kendimden bahsedeyim 26 yaşındayım şuana kadar sadece bir cinsel partnerim oldu ve o da 4 yıllık ilişki içerisindeyken. 2 yıldır yalnızım bu süre zarfında takılmalarım, eğlenmelerim olmadı daha çok hayatımdaki sorunları çözmekle uğraştım. Sükeler biriyim ama dışarıdan bakılınca daha çok muhafazakar zannediliyorum. 

Bir yıl önce güzel bir iş buldum ve 4 aydır bu iş yerinden biriyle sevgiliyim, ikimizde aynı yaştayız. Tıpkı benim gibi onun da sadece bir cinsel partneri ve ciddi ilişkisi olmuş ama benim aksine o evlenip boşanmış birisi. Daha tecrübeli anlayacağız. Zaten ben onu değil o beni tavladı. Başlarda epey soğuk ve mesafeliydi. Yavaş yavaş sohbeti ilerletip daha samimi olmaya başladı. Çıkma teklifi etti ve kabul ettim. 

Kendisi tıpkı sizin bahsettiğiniz gibi kaliteli, çerçevesi güçlü (ancak feminen), zeki ve entellektüel bir kadın (Daha önce böyle bir kızla birlikte olmadığım için biraz çekiniyorum ). ilişkimizin 2.ayında ilk cinsel birlikteliğimizi yaşadık. İkimiz içinde fiziksel, duygusal yönden oldukça doyumluydu. İlk seksten itibaren sevgilime epey bağlanıp daha çok eşim olarak görmeye başladım. Onu mutlu etmek, güvende hissettirme, koruyup, kollama sorumluluğu hissediyorum ve daha sahiplenici oldum. Hırslı biriyim ve ileride çalıştığımız sektörde iş kurmak ve onu yanımda görmek birlikte bir şeyler inşa etmek istiyorum. 

İlişkimizin dengeleri %50-%50 ve ikimizde yaşıtlarımızdan daha olgunuz ve birbirimizden memnunuz. Ancak kadınlarla çok deneyimim olmadığı için çok mu hızlı gidiyorum bilemiyorum. Önceki ilişkimde böyle olmamıştım. Sanıyorum fazla partnerim olmadığı için oksitosin kafamı allak pullak etti. 

Bu kadar çabuk bağlanmam, evlilik hayal ve planları kurmam normal mi ? 

Redpill ve feminizmi oldukça yüzeysel biliyorum. Bu yazdıklarımı redpill forumlarında yazsam büyük ihtimalle beta erkek, meriç, simp vs ilan edilirim. Ben ikisinin arasında bir yerde olduğumu düşünüyorum, normal biri denilebilir benim için. Bu sebepten durumumu size anlatıp bir de dürüst bir kadından dinlemek istedim. 

 

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

Ben kendim de genç yaştan beridir benimle yaşıt biriyle beraberim. Kendi tecrübem ve yazılarımda da anlattığım çizgim insanların akıllanmaları ile partner sayıları ve piyasada gezinmeleri arasında bir bağlantı olmadığı yönünde. Hatta, piyasada gezinmenin insanı daha akılllı mı yoksa gereğinden şüpheci ve bağlanma özürlü mü yaptığı konusunda olumsuza yakın gözlemlerim var.

Akıl yaşta değil baştadır diye güzel bir söz vardır. Ben gençlerin uğraştıkları zaman erkenden olgunlaşabileceklerini düşünüyorum. Şimdiki gençlerin olgunlaşmama sebeplerinden biri, evet, hayatın bunu onlara zorunlu kılmaması ancak öte yandan, gençlerin de "aaaayyyyyy eller havaya, bir daha mı gelecez dünyaya, gençlik delice yaşanmalı, vur patlasın çal oynasın, ne büyüyecez be erkenden" kafasında olmaları. Ben bu gençlerden değildim, birlikte olduğum adam da değildi. Bunun gençliğin vazgeçilmez bir hali değil günümüzün modası olduğunun farkındaydık. Şu an birlikteliğimizin 12. senesindeyiz ve gençliğin başından beri birlikte olmaktan dolayı da çok sağlam bir ilişkimiz var.

Pişman hissettiğim olmuyor mu? Sorgulamalarım tabi ki oluyor, çok arada. Ben 30'umu geçtikten sonra biraz sorguladım hayatımı. Ama şunu biliyorum: bunu yaşamayan yoktur. Kararlarıyla ilgili acaba demeyen yoktur. Hayatında daha farklı şunu yapabilirdim düşüncesine düşmeyen yoktur. Bu düşüncelerin normal olduğunu biliyorum ve manzaraya bakıyorum:

  • İlişkimde kavga çok minimal düzeyde. Hiçbir türde şiddet yok.
  • Birlikte iyi vakit geçiriyoruz ve eğleniyoruz.
  • Seks düzenli ve aşırı heyecanlı olmasa da teknik olarak oldukça tatminkar.
  • Görev paylaşımı yaptık ve iki taraf da görevlerini yerine getirerek günlük hayatı paylaşıyoruz.
  • Ekonomik davranışlarımız uyumlu. 
  • Kendimize ait, hemcinslerimizle program yaptığımız günlerimiz var. 
  • Üçüncü kişilerle ilgili, hem karşı cinse hem de ailelerimize karşı olan tavırlarımızdan memnunuz.

Yani baktığın zaman güzel bir hayatım var ve ara sıra sevgilimin disiplin zaafları ve benim asabiyetim yüzünden çıkan, genelde aynı gün barışılan, herhangi bir küfürleşmeye, saygısızlığa gitmeyen kavgalar dışında bir problem, toksiklik denecek bir durum yok.

Bunları neden anlattım? Eğer bir ilişki böyleyse varsın bizim gibi 23 yaşındayken başlasın, varsın sizin gibi 26 yaşındayken başlasın. Eeeee? Ne olmuş yani? Güzel bir ilişki kurmuşsan neden bozacaksın? "Daha iyisini bulurum" psikolojisi bir insanın başının belasıdır. Biriyle birlikteyken de daha iyisini bulursun. Hayatta her zaman her şeyin daha iyisi vardır. Zaten senin olmayan sana daha iyi görünür bir kere. "Bana ne" demeyi bilmeyen insan durduğu yerde huzur bulamaz zaten.

İç huzurunu seçeceğin opsiyonunun mükemmelliğine bağlama ihtiyacı duymak bir zaaftır. Bir kararının arkasında durabilmek için onun tartışmasız en iyisi olduğunu düşünmek gereği duymak gereksizdir. Aranma hissinin varlığının seçeneklerinin iyiliğiyle alakası olduğunu sanmak aptallıktır. Aranma hissi insan doğasının bir gereğidir ve ne kadar iyi bir tercih yaparsan yap o hep orada olacaktır ve onu hep senin susturman gerekecektir. Redpill nefs terbiyesinden bihaber batılılar dünyasına ait bir öğreti olduğu için böyle derin düşüncelere pek aşina değil tabi, kendini teskin etmek için "bu hayatta seçebileceğim en iyi kadın buydu" demesine ihtiyaç duyuyor takipçilerinin. Tüm sistemi de bunun üstüne kurulu. Ben buna katılmıyorum. İnsanın aranmasını daha erken susturması daha sağlam bir bağlanma sağlıyor. 

Sahip olduğunda bir sorun olduğunu hissetmiyorsan, yanında olanın kıymetini bilmeye bakacaksın. İlişkiler ancak böyle sürer. Kaç yaşında tercih yaptığın değil tercihinin arkasında durabilecek sağlam psikolojiye sahip olmakla.

Oneitis'i oneitis yapan şey senin ilişkiye bağlanman, ilişkini sürdürmek istemen veya yaşın değil. İlişkin sonlanırsa veya bu kadın hayatından çıkarsa devam edemeyeceğini sanmaktır. İlişkiye bir şekilde kendini mecbur ve çaresiz hissederek bağlanmandır. İlişkindeki sorunları görmezden gelmen, karşındaki kişinin bozar taraflarını olumlamandır. 

İnsan ne yaşadığını bilir. Ancak kendini susturur. Küçük sorunlar her ilişkide olur ancak içini yiyen bir şeyler varsa ve karşısı düzelecek gibi değilse de onları susturmamalısın. İlişkini değerlendirecek olan sensin. Fazla tecrübenin bir yararı, "şimdikilerle nasıl ilişki kurabildiysem yeni biriyle de ilişki kurabilirim" hissiyle ilişkini yolunda gitmiyorken sürdürmek zorunda hissettirmemesidir sana. Bu rahatlığı sağlaması için öneriyor Redpill bunu. Ancak ben, düzgün ilişkilerin sırf tecrübe için harcanmasına karşıyım, o bu konuda benim gibi düşünmüyor. Biraz da erkeğin cinsel stratejisini desteklemek derdinde çünkü.

Bu ilişki konuları çok zor bir denge. Hiçbir ilişkinin mükemmel ve zihninde şüphe oluşturmamasını bekleyemezsin. O yüzden illa ki bir kusurlar olacak ve bir şeyleri hoş görecek, bir şeylerden ödün vereceksin. Ancak kusurları ileride sürdüremeyeceğin kadar da olumlamamalısın. Çok fazla olumlama bir yerde patlıyor çünkü. Zor dediğim denge bunu sağlamak. 

Bu dengeyi gözetebiliyor musun? Buna bakacaksın. İlişkini beğeniyor musun? Kişiyi beğeniyor musun? Kendini beğeniyor musun? Kendini muhtaç hissetmemeyi başarıyor musun yoksa terk edilmekten korkuyor musun? Yeni birini elde etme zahmetine girmemek için ilişkine katlanıyor musun?

Senin vakanda aklıma takılan şey, neden boşanılmış ve eski kocanın profili nedir, onunla ne kadar görüşülüyor, ilişkileri medeni mi? Bunlar biraz çetrefilli. İyi gözlemlemen lazım.

Yargılarına güvenen bir insansan ve bu sorulardan geçer not alıyorsan, ne yaşa takıl ne tecrübeye. Ancak, erken evlenme yine de. Evliliğin dönüşü zordur. Birkaç sene ilişkinin gidişatını görmenizi öneririm.

 

Ayaz (27 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Oldukça doyurucu ve ufuk açıcı bir yanıt oldu teşekkür ediyorum.

İlişkimizde tek korktuğum ve belki, büyük ihtimalle, boş yere kuruntu yaptığım konu oldukça yüksek değerli bir kadın olduğunu düşündüğüm sevgilimi taşıyamamak. Bu kuruntunun beni kontrol etmesine vs izin vermedim şimdiye kadar. Kontrol manyağı, toksik vs biri değilim. Kız arkadaşım da benim için ortalamanın üstünde olduğumu düşünüyor (Kızlardan ve 30lu kadınlardan ilgi alsam da hiç kendimi böyle nitelendirmemiştim. İlk defa kız arkadaşım bana farkettirdi bunu ) bu da açıkçası normal seyirlerde olan özgüven ve gururumu arttırdı bunun için ona minnettarım. Bu destekleyici tavrı beni ona daha da bağladı. Birbirimizi destekliyor ve birlikte daha iyi olmaya çalışıyoruz. Sanırım bu en iyi ilişki terapisi.

Ev içindeki ilişkimiz aynı benim büyürken anne ve babam arasında gördüğüm ilişki gibi bu özellikte oldukça hoşuma gidiyor. Aramızdaki tek tartışma siyaset, feminizm vb. akım üzerindeki görüş farklılıklardan kaynaklanıyor. Bunu tartışmaları oldukça eğlenceli buluyorum.

Arkadaşlarıma baktığımda hızlı yaşamanın ve çok fazla cinsel partnere sahip olmanın erkeğe oldukça büyük bir zarar verdiğini düşünüyorum. Bazıların da sosyopati gelişti sanırım kadınları geç hemcinsleri ile bile arkadaşlık bağı kurmakta zorlananları var. Hemen hepsi motivasyon eksikliği çekiyor ve maskülen hırstan yoksunlar. Aynı yaşta olduğum çocukluk arkadaşlarım bu takılmacaların sonunda resmen ruhen ölü hale geldiler. Rahmetli dedem kendilerinden daha fazla yaşam enerji ve mücadelesine, hırsa sahipti. Bu yaşta neden böyle tembellik yaptıklarını sorduğumda ortak cevap "hayattan alacağımı aldım, ölsem de olur" oldu. Bu durum psikolojik veya hormonal bir bozukluktan da kaynaklanıyor olabilir ancak sadece 4-5 partneri olan arkadaşlarımda bu duruma rastlamadım. Sanırım doymuş bir libido ile hayatta başarılı olunamıyor bu sebepten dolayı cinsel partner sayımı arttırmaya ve tecrübe edinmeye niyetim yok. Genç erkeklerin hızlı yaşayıp çabuk tükenme konusunda uyarılması gerekiyor, hayat uzun bir maraton. 

Sadece kadın-erkek değil her türlü ilişkinin (iş, arkadaşlık, müttefiklik) karşılıklı makul miktarda taviz verip orta yolu bulmak üzerine olduğunu düşünüyorum. Sadece tek tarafın taviz verdiği bir ilişki türünün sağlıksızdır ve elbet sona erer. 

Kız arkadaşım iki yıl evli kalmış, boşanma nedeni aldatılmak ve o da benim gibi neredeyse iki yıldır yalnız. Aldatılmanın verdiği yıkımla mücadele etmiş ve bu süre içerisinde kendisini toparlayıp, yeniden inşa etmiş. Eski kocasıyla tanışmadım ve tanımıyorum, yazılarınızdan ve sevgilimin anlattığına göre sizin bahsettiğiniz ciddi ilişki sürdüremeyen pua-alfa erkek kategorisinde. çocuk olmadığı için aralarında herhangi bir görüşme yok. Bizden beş yaş büyük.

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

Aldatılma travması, sevgilinin anladığım kadarıyla eski eşine benzemeyen, çapkın olmayan sana ısınmasında vesile olmuştur diye düşünüyorum. Şu anda huzur buluyor olmalı senin bağlanmandan. İnsanların kendi değer algısına ve kötü tecrübelerine göre tercih ettikleri ilişki modeli değişiyor.

Ancak, ilişkinizin sürmesi ve evlenmeniz durumunda yani uzun vadede senin kendini eşinden daha değersiz görme durumun sürdürülebilir değil. İlişkiniz sağlamlaştıkça bu dengelerin normale gelmesi ve senin ilişkideki değerini, katkını anlaman, içselleştirmen lazım. Şu an kız sana bir lütufmuş gibi konuşuyorsun. Kısa vadede, yaralarının sarılması ve onun güven ihtiyacının karşılanması açısından dediğim gibi bu sorun oluşturmaz ancak uyanık olmalısın. Kendi değerini inşa etmeye bakmalısın. İyi bir ilişkin olduğuna güvenerek zihnen, hayat hedefleri bağlamında ve bedenen salmamalısın. Çünkü yaralı bir kadın dahi ömrü boyunca hipergamisinin fısıltılarından azade olmaz. Onu bu belaya karşı yalnız bırakma. 

Siyaset ve feminizm konularına pek girmeyin. Kızcağızın erkeklere ve erkeğin insafına kalmaya tepkisel olması anlaşılır bir konu, ancak zıtlaşarak bu fayları derinleştirmeyin. Günlük pratiklerde alarm yaşatmayan seviyede olmaları lazım. Senin ilişkinin erkeği olarak bir ağırlığın da olmalı ve sürekli kızın istediklerini yapmamalısın. İkinizin arasında hayatın seyri konusunda çok temel -mesela iş dolayısıyla yeni bir şehre taşınmak gibi- bir meselede çatışma olursa da erkeğin istediği olmalı ve kadın uyum sağlamalı. Bu yazdıklarımı üst paragrafla birlikte düşünmelisin. Kızın kalp kırıklığı ve güven ihtiyacının ilişkinin tüm dengelerinin onun lehine olacak şekilde yerleşmesine izin vermemelisin. Bu dediğim gibi uzun vadede sürdürülebilir olmaz ve beğenilmeyen bir erkek konumuna düşersin. 

Benim sizin ilişkinizden okuduğum riskler bu. Yanlış anlama, bugün ilişkinde tüm dengeleri eline al ve yumruğu masaya vur demiyorum, bunu zaten sevgilin de kaldıramaz. Sadece, ilişkinin gidişatı konusunda uyanık ve planlı olman gerektiğini hatırlatıyorum. Kendini ihmal etme ve zihin dünyanda kızı kendine lütuf olarak görmeye son ver. Bence düzgünlüğün ile sen de bir lütufsun. Senin gibi genç yaşta hedonizmin saçmalığını çözmüş erkekler hiç de kolay bulunmuyor.