Evlilikten Önce Gözlenmesi Gerekenler
Aşk birçok yazımda anlattığım üzere o kadar öncelenir, o kadar kutsanır oldu ki, insanlar evlilik öncesi süreci bir romantizm rüyası şeklinde hayal ediyorlar. Oysa ki bu, evlilik içindeki mutluluk açısından hem gereksiz, hem de oldukça riskli. Aşk insanın beynindeki yargılama merkezini hormonlarla baskıladığı için o kişiyi doğru değerlendirmemizi engelliyor.
Evlilik öncesi doğru değerlendirme neleri içermelidir? Bu konuda yazmaya çalışacağım, ancak tabi ki her türlü olasılığı düşünmüş olmam mümkün olmayacak. Yorumlarınız ile önerilerimi genişletebilirsiniz.
Etik değerlerde uyumluluk. Hayat görüşü olarak dile getirmedim bunu. Çünkü, farklı hayat görüşleriniz olsa da birine ne kadar karışıp, ne kadar karışmadığınıza göre, geçinebilirsiniz. Maddi denklik ve görgü farklarını süreç içinde huylarınızı birbirinize öğreterek atlatabilirsiniz. Ancak etik, ne doğru ne yanlış konusunda benzer düşünmeniz gerekiyor. Eğer din gibi, birlikte olduğun kişiyi yönlendirmen gereken ya da siyaset gibi, hayatındaki kişinin kime oy verdiğinin seni etkilediğini düşündüğün görüşlere sahipseniz de, tabi ki hayat görüşü konusunda da benzerlik şart diyebilirim.
Karşıyı istismar etmemek, belirgin “dur” noktalarına sahip olmak. Bir kişinin ahlakı şansı olunca nereye kadar ileri gittiği ile ölçülür. Karşısındaki izin verdi diye, karşıya sizin yanlış gördüğünüz şeyleri yapmaktan çekinmeyen bir kişi, günü gelip size de benzer bir yanlışı yapacaktır çünkü onun için mesele sadece imkan bulmasıdır. Ahlaksızlığı, kabına göre şekil almayı hoş görmeyin. Kendi kendini kontrol eden biri olması şart. Çevre baskısıyla davranıyor olmamalı.
Sorun çözme becerisi. Evlilik çok uzun bir yol. Bir sürü, birçok çeşitte sorun yaşayacaksınız. Bazıları sizden kaynaklanacak, bazıları dış etkenlerden. Kavgada belli sınırları aşmamayı mesela şiddet olmamasını, küfürlü-saygısızca konuşmamayı, ailelere asla sövmemeyi kendi kontrol etmeli, haklılık konusunda çok ısrarcı olmamayı ve barışmayı bilmeli insan. Barışmayı, gönül almayı iki taraf da ara sıra yapmalı. Tek tarafın yapmasıyla yürüse de mutsuz biçimde yürür, eğilene yazık, iki taraf da yapmıyorsa uzun soluklu yürümez.
Uzun ilişkilere ve arkadaşlıklara sahip olmuş olması. Bu, bir insanın bağlanma becerileri geliştirebildiğini, konfor alanı fikrinden rahatsız olup kaos düşkünlüğü peşinde gezip gezmediğini görmeniz için önemlidir. İnsan değişmeye karar verebilir, evet. Ama bu kararını evlilikten önce alıp uygulamış olmasını beklerim şahsen. Uzun ilişkiler sürdürmek ciddi duygusal adanmışlık ve beceri ister. Sizden önce öğrenmemiş olan insanla zorlanacak, belki de başaramayacaksınız.
Başkalarıyla yarışma huyları olmaması. Bununla ilgili yazım var, aşağı iliştiriyorum. Kontrolsüz rekabet, kıskançlık, haset… Uzun vadede sürdürmeyi imkansız kılacak huylardır. Böyle huyları olan birine ne siz yetebilirsiniz, ne sağladıklarınız. Sürekli orada burada gördükleri, dinledikleri ile kendini, sizi karşılaştırır. Daima mutsuzluk ve huzursuzluk çıkarır. İnstagram düşkünlüğüne, kripto bağımlılığına çok dikkat. Bunlar, başkalarının hayatlarına çok özenmenin işaretleridir. İyi ölçün bu iki meseleyi, olumlamadan.
Sorumluluklarını yerine getirebilmek. Evlilikte çok fazla göreviniz olacak. Hem geçinmek, hem evi çevirmek, hem kişisel bakım ve seks, hem çocukların büyütülmesi, hem de ailelere olan görevler… Sorumluluk bilinci olmayan, tembel davranan, hallederiz kafasında olup sürekli itmenizin gerekeceği bir insanla evlilik korkunç bir senaryodur.
Suçluluk hissini kabullenememek. Kişinin yalan söylemesinin, yaptıklarını/yapacaklarını inkar etmesinin, arkanızdan iç çevirebilmesinin bir numaralı sebeplerinden biri, asla suçlu olmadığına, hep zorunda olduğuna dair inancıdır. Kendini masum hissetmek adına girmeyeceği yol, savunmayacağı argüman olmaz bu insanların. Vicdanı yoktur. Eğer her türlü hatasında sürekli başka insanları, ailesini, onu bunu suçlayan biriyse ve ağzından “hatalıydım, haklısın, özür dilerim, bir daha yapmayacağım” gibi şeyler duymuyorsanız koşarak uzaklaşın.
Karşı cinsle samimiyetlerini gönüllü olarak sınırlandırmak. Hayatında biri olan insanın karşı cinsten yalnız görüşülen arkadaşı olmamalı. Kalabalık gruplar içinde görüşülür, konuşulur, sohbet edilir tabi ki. Haremlik selamlığı savunmuyorum. Ama kankalık, yakın arkadaşlık, en iyi arkadaşlık gibi durumları varsa o arkadaşları birbirlerine ilanı aşk etmeleri konusunda cesaretlendirelim ve aradan çekilelim lütfen. Bir insan, hayatına birini alırsa, önceden yapmıyorduysa bile kendi otomatik olarak karşı cinsten kimseyle yalnız kalmamak üzerine bir düzen belirlemeli. Zayıf anlarda aldatma hatasına düşmemenin tek garanti yolu budur, kusura bakmayın.
Evliliğe dair şüpheleri olmamak. Sizi sevdiği için, sizi kaybetmemek evliliğe önceden karşı olsa da ikna olan kişi yanlış bir seçenektir. Kızlar bunu çok yapıyor, erkeği evliliğe ikna etmeye çalışıyor. İkna edilmiş insanla evlenilmez, pişmanlık sebebi. Evlenince hoşuna gidip benimsemez o kişi evliliği. Her aksaklıkta, olumsuzlukta seni suçlar buna bizi sen ittin diye. Aldatan erkekler de genelde bunlardan çıkar. Kişi ancak kendi inanırsa evlilik gibi bir sorumluluğu kaldırabilir.
Harcama terbiyesi ve yetinme becerisi. Kadın-erkek herkesin, evlilik çağına geldiği bir yaşta bütçe ve para yönetmeyi bilmesi gerekir. Bu çok temel bir terbiye göstergesidir, ayrıca akıl yürütebilmekle alakalı da ipucu verir. Çok para harcayan ya da cimri insanla evlilik gibi ortak bütçe kullanımı gerektiren bir işe girerseniz mahvolursunuz. Bal da olsa unutun. Değişsin, sonra istesin sizi.
Aileye sınır ama saygı. Hiçbirimiz ailelerimize her anlamda bayılmıyoruz. Ancak ailelerimizi çok beğenmemek, onlara saygısızlık edeceğimiz anlamına gelmediği gibi, saygı gösteriyor olmamız da onların bize ettiği herhangi bir saygısızlığı olursa bunu sürdürmelerine izin vereceğimiz anlamına gelmez. Kişinin kendi ailesine nasıl davrandığı üzerinden, ailesiyle yaşadığı sınır-saygı çizgisini gözlemlemelisiniz mutlaka. Ne onlara karşı tepkili ve saldırgan olmalı, ne de hayatını yönetmelerine izin verecek kadar bağımlı.
Benim aklıma bunlar geldi. Sizler de yorumlarınız ile çeşitlendirebilirsiniz. Geriye kimseyi bırakmadık mı ne? Yok yok, öyle değil. Bu yazıyı kendinizi evliliğe uygun olmak için tartmakta da kullanın lütfen.
İlgili yazılar:
Yorumlar
Alpago (23 yaşında) 5 ay önce yazdı:
Bir şey soracağım,
Sizin dediğiniz gibi kadının her istediğini yapmamak lazım. Peki istediğini ne zaman yapmak lazım. Mesela kadın istediğini yapmadığı zamanki o dırdır küsme trip atmaya karşı tepki nasıl olmalı?
Mantıklı Kadın 5 ay önce yazdı:
Aslında genel itibariyle kavga etmek üzerine yazmıştım.
Ne zaman onun istediğini yapmalı? İstediği şeyi sen de kendi süzgecinden geçirdiğinde yanlış bulmuyorsan, istediği şeyi yapmanın maliyeti o kadar büyük değilse, istediğini yaparsın. Maliyetli bir şey istiyorsa, mantıklı olmayan bir şey istiyorsa, yapmazsın. Sadece kadının tepkisinden korktuğun için kendinin manasız bulduğun bir şeyi yapmamalısın mesela.
Dırdır-kavga dediğinin illa yanlış yaptığın bir şeyle alakalı olmadığını, birincisi kadınların ruhsal durumlarının dalgalı olduğunu ve ikincisi erkekte hata görmelerinin hipergamilerinin karşılanması ile bağlantılı olduğunu özümsemelisin. Kadınlar sanki hata görüyorlarmış da o yüzden bir erkekten soğuyorlarmış, "artık bir şey hissetmiyorlarmış" gibi algılıyorlar süreçleri ama genelde ilk olarak erkeği çekici bulmamaya başlıyor, ardından o erkeğin hatalarını(?) görmeye geçiyorlar, yani hatalar sebep değil çekici bulmamanın sonucu oluyor.
Erkek az kavga istiyorsa; çekiciliğine dikkat edecek, kadının ruhsal dalgalanmalarına karşı arada comfort testlerden geçmek şartıyla bir miktar duyarsız olacak, kadın kavga çıkardığı zaman onunla aynı şiddette konuşmayacak, dinleyecek ve kadın saldırgan ise ortamı bir süre terk edecek. Zaten bir şey yapmadıysan kadın sonra toparlar, kendi kendini de regüle eder, çekiciysen böyle olur. Yok bir şey yapmadığın halde çekici olmadığın için bahane kavgalarıysa ilişki biter, sen de kurtulursun. Yok hatalıysan da, o sakinleştikten sonra özür dilersin.
Alpago (23 yaşında) 5 ay önce yazdı:
kadın kavga çıkardığı zaman onunla aynı şiddette konuşmayacak, dinleyecek ve kadın saldırgan ise ortamı bir süre terk edecek.
Abla tipik bir beta efendi erkek davranışı gibi geldi. Kadınla aynı şiddette konuşmadığımda daha da üste çıkmaya çalışıp üstüne erkek çerçeveyi altüst etmez mi? Bu dediklerini ondan ayıran şey ne?
Mantıklı Kadın 5 ay önce yazdı:
Hiç alakası yok. Beta dediğin bir kere suçlu olmadığı halde suçlu gibi özür diler. Karşı tarafın haklı olduğunu söyler, öyle düşünmese de. Ayrıca sesini yükseltmek, sinirlenmek, ağlamak, eşyalara zarar vermek vb. "büyük" her davranış zayıflıktır. Kadınlar fiziksel olarak zayıf olduğu için zaten ağlamak, çok fazla kelime dökmek gibi davranışlar sergilerler kavgada. Güçlü bir erkeğin buna ihtiyacı yok ki. Onun sakin durması aksine duygusal gücünü koruduğunun, olaydan sarsılmadığının göstergesidir.
Ayrıca unutma: ilişki kadının birincil stratejisidir, kadının o ilişki bitmesin, o kavga iyi sonlansına daha çok ihtiyacı olmalıdır. Çekip gidebilmek bağımsızlığıdır erkeğin asıl gücü.
Alpago (23 yaşında) 5 ay önce yazdı:
Anladım. Ben erkek kavgalarda her durumda alttan almalı gibi imaj gördüğüm için dedim.
Asyranta (24 yaşında) 5 ay önce yazdı:
Erkeğin yaşça büyük, çekici ve güçlü olduğu ilişkide kadının tartışmanın ortasında çekip gitmesine ve erkeğe bir daha ulaşmamasına ne diyorsun Cıvıtık?
Mantıklı Kadın 5 ay önce yazdı:
Demek ki erkek o kadar değerli değilmiş veya aradaki değer uçurumu kadının tehlikede, güvensiz ve kötü hissedeceği kadar açıkmış derim.
elif (23 yaşında) 9 ay önce yazdı:
Merhaba, arada yazılarını okuyorum ve bazılarına katıldığım gibi bazılarına katılmıyorum fakat ilk defa katılmadığım ve fikrinin ne kadar bu kadar kesin olduğunu merak ettiğim bir düşüncene rastladım: "Karşı cinsle samimiyetlerini gönüllü olarak sınırlandırmak." Benim birkaç uzun ilişkim oldu ve hiçbir ilişkimde kız arkadaşı - yakın kız arkadaşı sıkıntı etmedim ve bundan dolayı sorun da yaşamadım. Elbette sınırları dahilinde mesafeli şekilde olduklarını biliyordum çünkü ilişkilerimde hiçbir zaman bu güvensizliği yaşamadım. Hep içimi rahat ettirdiler. Ben de güveniyordum zaten. Çevremde de bende de böyle bu. Samimiyet sınırlandırma konusunda çok katılıyorum fakat başlığın altındaki yazında, anladığım kadarıyla, "baş başa buluşmalar olmamalı" demişsin. Fikrine elbette saygı duyuyorum fakat anlamadığım nokta şu, karşılıklı sevgi ve saygı varsa bir ilişkide -cinsiyet fark etmeksizin- baş başa buluşmalar neden sorun olur ki? Kız arkadaşı/ erkek arkadaşı çok güzel/ yakışıklı diye mi? Aldatmak hamurunda olan bu işi zaten her türlü yapmaz mı? Ben bu "karşı cinsel buluşma" olayında neden bu kadar kesin yargılarla karşı çıktığını anlamıyorum. Ben mi çok temiz düşünüyorum acaba diye kendimi sorguladım ama... Benden önce hayatında olan ve uzun yıllar arkadaş kalabilmiş kızlarla bir şey yaşama ihtimali hiçbir zaman aklımın ucundan geçmedi ilişkilerimde ve geçmez gibi de. Ne olacaksa olur veya ne olacaksa zaten önceden olurdu gibi düşünüyorum. Senin fikrinin de neden bu kadar katı olduğunu merak ediyorum. :)
Mantıklı Kadın 9 ay önce yazdı:
Aldatmak yazımda bu meseleyi biraz açtım. Bak, erkeklerin cinsel stratejisi gereği özellikle erkekler çirkin bulmadıkları her kızla şansları olsa cinsel deneyim yaşamaya güdülenirler, isterler bunu. Kızların da, normalde cinsel çekimi sınırlı bir erkek grubuna olsa da, "duygusal boşluk" dediğimiz kırılgan dönemlerinde onaya, ilgiye, pohpohlanmaya ihtiyaçları olduğu için normalde arkadaş olduğunu düşündükleri erkeklerle bile yakınlaşabilirler. Bunlar doğru zaman, doğru yerde girilen bir halvete bakar.
Kadın ve erkek ateşle baruttur. O güne kadar bir şey olmamış olması, ondan sonra olmayacağı anlamına gelmez. Nefsinize karşı bu kadar kibir beslemeyin. Yanlış şeyler yapan insanlar her zaman aşağılık, adi, kötücül vs. karakterde değiller, bazen de nefslerine yeniliyorlar. İşte o duruma düşmemek için nefsin sınırlarına gitmeyeceksin, ancak böyle garanti olur.
Risk konusunu iyi anlamanız lazım. Bir tarafta ilişkinde korkunç bir şey yapma riski var, diğer tarafta bu riskini almana neden olacak getiri ne? Nedir yani hemcinsinle görüşmediğin, paylaşmadığın ne olabilir ki karşı cinsten birine hayatında bu kadar ihtiyaç duyuyorsun, riske değer mi? Bence değmez.
İki cümlem var bu konularla ilgili: dikkat etmeyenler illa bir şey yaşamaz, ama yaşayanlar illa ki sınırlara dikkat etmemiş olanlardır.
Şunu hiç unutmayın. İnsanlar sokakta yürürken biriyle çarpışıp o kişiyi beğenip otele geçip aldatmıyorlar. Bu işin bir tırmanma süreci var. Arkadaşlık, iş arkadaşlığı, görüşülen ex olmak hep o tırmanma sürecini mümkün kılan şeyler. Sınırı aşmak çok kolay.
Uçurumun kenarında gezersen ayağının kaymasıyla düşmeye de hazır olacaksın.
Siz ne sebeple bu riski aldığınızı kendinize açıklayın asıl bence.
ne yazılrki buraya (24 yaşında) 1 yıl önce yazdı:
eveeet abla merhabalar,
Ben 23 yaşında muhafazakar dindar bir erkeğim. Seni geçenlerde keşfettim ve o zamandan beridir ara ara okuyorum. Soru sorma şimdiye nasipmiş. Ben lise zamanlarından beridir kızlarla olan iletişimime her zaman bir mesafe koymuşumdur. Burdan şu anlaşılmasın kapalı kutu gibi. Değil. Sohbetse sohbet muhabbetse muhabbet toplu olarak gezme falan bu gibi durumlarda kendimi geri tutmadım. Karşıdakiler canavar değil diyalog kurmayı bilmek lazım diye ama hiç kimseyle yakın arkadaş kısmına geçmedim hep bir sınırım oldu ve hala daha var. Kız dostum veya ne bileyim kankam yoktur ama arkadaşım vardır.
Bazen yakın arkadaşlarım ulan ne değişik adamsın kaldı mı bu zamanda senin gibisi dediklerinde kızıyorum. Yaptığımın marifet değil normal bir şey olduğunu düşünüyorum ki dindar bi insanım sınırlarım bulunmakkta. Arkadaşlarımada hep bunları telkin ederim. Ah almayın, sapıtmayın, adam olun.
Lisede ve üniversitede kendimi hep entelektüel ve sportif manada geliştirmeye çalıştım. Münazarada yaptım, turnuvalarada katıldım dünyada bazı yerleride gezdim tek başıma. Kişisel gelişim için hep açık ve anlayışlı olmaya dikkat ettim. Allah var çok konuşurum çok güleryüzlüyümdür ama olay ciddileşince, herhangi bir arkdaşım derdini anlatacaksa veya tavsiye isteyeceksede dinler yardımci olurum.
Üniversitede dış güzelliğine kapılıp acaba olur mu dediklerimin hep içleri boş çıktı ya da öyle demeyeyim denk olmadığımızı fark ediyorum. Bazen kendimide sorguluyorm kriterlerim mi çok yüksek diye, hayır belli bir olgunlukta ve hayat görüşünde olduğumaa kanaat getiriyorum ve benzer birilerini arama çabasına giriyorum. Bazen arkadaşça konuştuğum kızlar oluyor sınıfta ve etkinlikte falan denk gelmede, bunları sözüm ona pro! arkadaşlarıma anlatınca bi tonda hakaret işitiyoruz kızlar konuşmak istemişler ben farketmemişim diye :)
Ama ben hiçkimseye neredeyse bu şekilde yaklaşmıyorum/yaklaşamıyorum diyelim. Ortalama üzerinde bir dış görünüşüm var ve ne bileyim birilerinin bana yazacağını düşünemiyorum ya da sürekli arkadaşça yaklaşmam kendimi ilişki açısından soğuk gösteriyordur diye düşünüyorum. Renkli ve eğlenceli bir kişiliğim yerimde pek duramam bazen deli derler bana hatta:) Ama dediğim gibi durmam gereken noktaları bilirim.
Uzun yıllardı kafamda evlilik düşüncesi var hem günaha girmeyelim bu zamanda birbirimize destek olalım hemde beraber gençliğimizi yaşayıp aile olalım derdindeyim. Hatta bunla alakalı yazılar okur videolarda izlerim sanada o şekil denk geldik:)
Görücü usulüne soğuk değil hatta sıcak bile bakıyorum. Tahminen bu şekilde evleneceğim gibimede geliyor. Ben sadece belki üniversite veya toplu bir birliktelik alanında tanışıp, sınırları koruyarak birbirizi öğrenip evlenmeyi de istiyordum :)
Soruma gelecek olursaak. Sen ne dersin abla sence görücü mü gideriz yoksa ben bir şeyi yanlış mı yapıyorum acaba potensiyel adaylara?
Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:
Merhaba,
Şimdi, normalde, doğada, dinin müdahale etmediği ilişkilerde erkek kur yapar, şov yapar, flört eder, niyet belli eder, dişi kabul eder. Değil mi?
Görücü usülü ihtimalini bir kenara bırakırsak, ilişkilerin daha doğal, baskın olan akışı budur. Hatta şey esprisi vardır, "sonuçta yumurta spermin değil, sperm yumurtanın peşinden koşar."
Sen anladığım kadarıyla hiç yürümüyorsun. Bu havuzunu ciddi olarak daraltır. İmkanlarını çok törpüler.
Ben kızlara beğendiğinize yürüyün diyorum, ama kızların bunu yapabilmesi çok zor. Akışa karşı mücadele etmeleri gerekiyor. Ayrıca, erkek he dese bile bizi gerçekten severek mi kabul etti diye şüphelerimiz olur. Beni kolay görür mü, cepte görür mü, yatırım yapmadığı, nazla savaşmadığı için yeterince bağlanır mı filan felan. Kadınlar, ilgilendikleri erkeklere açıkça yürümek yerine yürüme davetiyesi atarlar ve erkeğin ona yürümesini beklerler. Arkadaşlarının seni yerdiğine bakılırsa, yürüme davetiyesi alınca da görmüyorsun :) Yani hem yürümüyor, hem de üstü kapalı yürüyeni kaçırıyorsun.
Görücü usülü bir evlilik yapmayacaksan, senin gibiler için en iyi yol, bence, sosyal ortamındaki kızlar arasında ilgilenilir bulduklarından yürüme davetiyesi atanlara yürümektir. Yani hiç ilgisi olmayan kızı yükseltmeye çalışmak senin gibi tecrübesiz erkekler için bir hedef değil, ayrıca kızları tecrübe için kullanmak istemiyorsun yani böyle egzersizler sana zararlı. Sen ilgisi olan kızları görmeyi öğren. Seninle konuşmak için lafı açarlar, bakış atarlar, fiziksel şaka yapabilirler, söylediklerine gülerler, bazıları der ki saçlarıyla oynarlar, tesettürlü kız düşünüyorsan, belki şallarıyla oynuyorlardır :)
Yürümek demek de "senden hoşlanıyorum" demek değil. Kahve içmeye davet etmek. Cesaret etmen gereken sadece bu. "Bir ara kahve içelim" gibi yuvarlak değil de, "şu gün veya şu gün çıkışta kahve içelim mi?" Bu kadar. Bu eşiği bir atla, gerisini sonradan konuşalım.
ne yazılrki buraya (24 yaşında) 1 yıl önce yazdı:
Öncelikle çok teşekkür ediyorum.
Bana davetiye atan kızlarla işi ilerletmek isterdim ama o noktadaa mantığım ve dini bağlayıcılıklarım devreye girdi hep. Ortak hassasiyetleri paylaşmadığımızı düşündüm ve haklıfa çıktım işin sonunda. Tam doğru bir tanımlama olmasada muhafazakar erkek seküler kız muhabbetine evrilmeye başkıyordu.
Sizin bir yazınızda sevgilinizin ailesiyle zıt karakterde olduğunuzu buna rağmen ahlaki anlayış sayesinde uzun yıllardır beraber olduğunuzu yazmışsınız. Ben bunun genele vurulamaycak bir olgu olduğunu düşünüyorum heleki bu zamanda. Çünkü benim çevremdeki örneklem bu şekilde. Azıcık zıt olan insanların biile neredeyse tamamı boşanmış vaziyette. Başka sıkıntıları var mıdır bilmiyorum ama denlkik çok önemli diye düşünüyrum.
Başka şehirlerde okuyan ve üniversite zamanında evlenen arkadaşlarım var ve çevreleri (benim mantık çerçeveme göre) iyi denk gelmiş. Ama bana inanın böyle bir çevre denk gelmedi. Bunu kimseyi beğenmediğimden söylemiyorum. Tam bu kızdan belki olabilir dediğim zaman ters bir hareket yapıyor. Ya gözlemlerken bir anda erkeklerle samimi görüyorum ya sohbet ortamında fikirlerini ayrıntılı açıklayınca kafasının boş olduğunu görüyorum ya da ne bileyim dindar görünümlü ama hassasiyetleri çok zayıf olan biri denl geliyor.
Bu arada sizden okuyarak kendimide pekiştirmiş oldum ve eksik söylemişim size ki her kıza yaklaşımı bu tarz değil. Olabilecek olan kızlara hep belli mesafeden gözlemleyerek yaklaşırdım ama olma ihtimali olmayanlara ya anlık istek ya da tamamen arkadaşça olurdu. Bu arada konuştuklarım fazla bile değil toplasanız 6 7 kıza bu şekilde yaklaşmışımdır. Bu şekilden kasıt yukarıdaki çerçevede kimisiyle 1 2 gün kimisiyle 1 hafta yazışma veya yüz yüze. İnanın bu kadar. Bana akıl tavsiyesi veren arkadaşlarımda skoru yüksek olanlar:) her taktiği bilen insanlar. Bense saf çoğu şeyi anlamayaan hahaha
Uzun anlatmamdaki kasıt gerçek manada bir denk gelişin olmayışı. Fiziki olarak hiçbir cazibe hissetmedip hamle yapmadıklarımda var. Ben mi mükemmeli kovalıyorum diye sorguluyorum ama hayır belli standartlarım var sadece. Bu arada buluşma ve açılabilme konusunda sıkıntımın pek olmayacağını düşünüyorum çünkü lisedeyken birkaç defa çıkma teklifi edip hem kabul hem red yemişliğimde var. 1 hafta sürmüştü saçma gençlik ama dediğim gibi sıkıntı yaşamam. Konuşkan ve girişkenim.
Benim derdim şuan sadece bana yakın birini bulmak. O'nu değil, sizinde dediğiniz bana yakın olanlar kümesinden biri. Bu olayda artık biraz kader kısmetçi bakmaya başladım bu aralar. Ben kendimi biraz daha düzelteyim nasipse karşılaşırız tarzında. Bu bakış açısının şuan benim durumum için sağlıklı olduğunu düşünüyorum ve buda beni iki sonuca itiyor: Okul bitince görücü olarak görüşmelere başlama ya da bilmediğim bir gelecekte nasibimi bekleme:)
İnanın belki denk gelirim hemde kendimi geliştireyim manasında fazlaca sosyal ortam değişikliğine gittim ama bahsettiğim gibi bir ortam oluşmadı. Bunların üzerine vereceğiniz tavsiye var mıdır?
Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:
Eğer fırsatları kaçırmadığını düşünmüyorsan, doğru fırsat çıkmadı ise sorun yok. Yaşın çok genç.
Sen önce bir meslek edin, askerliğini yap.
Sosyal ortam olarak dindarlara yardım derneği uygun görüyorum ben en çok, İslami tınılı olanları özellikle. Hem idealist hem de dini motivasyonu belli bir seviyenin üstünde olan insanlar bulabilirsin.
Görücü usülü deneyebilirsin ama kadınlarla tecrüben olmadığı için evlilik görüşmesinde red flag okuyabilir misin acaba? Hani ortak sosyal ortamda az çok karaktere bakabilirsin çünkü. Evlilik görüşmeleri flört gibidir, insan en iyi versiyonunu satar. Böyle rastgele "bir kız var" diye ayarlamak değil de, seni seven beğenen bir aile büyüğünün bizzat sevip beğendiği, terbiyeli ve dindar bir kız diye önereceği biri olmalı.
ne yazılrki buraya (24 yaşında) 1 yıl önce yazdı:
Doğru fırsat olarak değerlendirabileceğim biri vardı. Tanışmak istediğimi falan söylemiştim ama red yediydim. Korkma yok bende ama ya o irkildi ya da gerçekten istemiyordu. Böyle peyderpey anlatıyorum ama inanki aklıma ancak geliyor. Aslında ben bir iki defa denemişim belki yanlış yöntemle ama olmamış yinede
Görücü usülündeki söyleriklerine bende katılıyorum abla. Aaaa işte evlenmek istiyor bir kız bulalım değil. Dediğin gibi beni ve potansiyel eşimi (ahaha böyle söyleyince bi garip oldum) bi nebze olsun tanıyan biri olmasını isterim açıkçası. Görüşmeyide sadece 2 3 sefer olsunla sınurlandırmaktan ziyade belli süre farklı sosyal ortamlara girip karşılıklı olarak birbirimizi denememiz gerektiğine inanıyorum. Bakalım nasıl olur 🤷♂️.
Dini ortamlar tezine katılıyorum onla alakalı not aldım. Ayrıca dini sohbet ve cemaat etkinliklerede katılıyorum. Bunun onlar iyi kötü tartışması yapmaktan ziyade akıl ve kalbimle onayladığım yapılar olduğu için yapıyorum. Ve buralardaki imajıma da önem veriyorum malum birinin kızı olabilir 😇.
Bunları buraya yazmak iyi geldi. Yazmak iyiymiş. Neyse durum bu abla. Biraz daha senin yazıları okuyalım.
Dunkelheitfield (28 yaşında) 1 yıl önce yazdı:
Dostum zamanında benzer şeyleri yaşamış olan erkek bir arkadaşın olarak geriye baktığımda bu konuda yaptığım hata şunlar:
Olmadığım halde kadın düşkünü bir erkek olmadığımı göstermek, kadınlara ihtiyacım olmadığının şovunu yapmak ve comfort zone'um olan mastürbasyon'da kalmak.
Senin de benim o zamanlarım gibi algıların kapalı. Çünkü seni kadınlara doğru kamçılayan hormonların itici gücünü düşürüyorsun. Gey olmadığını düşünüyorum, o zaman mastürbasyon yapıyorsun ve hormonlarının aktifligini düşürüyorsun. Erkeklik hormonunun prime dönemindesin, senin zihninle bastirabileceğin gibi değil. Mastürbasyonu veya izliyorsan pornoyu ciddi manada azaltmalısın ki kadınlara karşı algın açılsın. Zor olacak ama haftada 2-3'e düşürmek idealdir.
Evlilik konusunda destekliyorum, evlilik güzel bir şey ama görücü usulüne koca hayır yani. Sen erkeksin, gidip avlayacaksın ki gücünün farkına var. Armut piş ağzıma düş yaparsan evlendiğin kadının değerinin farkına varmazsin psikolojik olarak. Ama kendin bulursan, o kadını kendi çabalarınla elde edersen daha kıymetiharbiyesi olur.
Dostum gelecekteki ilişki sağlığın ve doğru kadını bulabilmen için en azından birkaç kadınla bir ilişki tecrübesi edinmen gerek. Cidden ilişki süresince yaptığın hataların farkına varmıyorsun ve kadınlar seni uyarmaz istisnai durumlar haricinde, bu konuda çok belirli sinyaller de vermez senin anlamını bejler ama sen anlamazsan zamanla sana saygısını kaybedince o ilişki sana çok küçük düşürücü bir konuma gelir ve acı çektirirler. Birkaç kadınla tecrüben olursa bir ilişki yönetirken o sinyalleri farkedip kendini veya yaklaşımını düzeltirsin hemen.
Reddilmekten çekinme sakın. Bu küçük düşürücü utanılacak bir şey asla değil. Sana da bir kadın düşük bir ihtimal de olsa yaklaşır fakat tarzını konuşma şeklini begenmezsin reddedersin.
Erkek arkadaşlarınla yaptığın delilikleri kadınların yaninda yapma :) erkek mizahiyla kadın mizahi farklı şeyler. Bunu da kendimden biliyorum. Çok değişme ama o hareketleri de yapma, kadınların çocukça hareketlere tahammülü pek yok. İleride ilişkin olursa sevgilinle yaparsın ama tanışma aşamasında kadınlar buna pek sıcak bakmıyor:)
Algın açık olsun, kadınlara bak gözlerinin içlerine bak ve o gözünü cekmeyene kadar sen de çekme bu savaşı sen kazan. Senden hoşlanıyorsa feminen bir biçimde yere bakıp kizarabilir. İşte gidip konusma zamanıdır.
Son bir şey daha, bir kadın için bekleme sakın. Araya süre girerse sana ilgisini kaybeder veya başkası kapar. Algın açık olsun ve harekete geçmeye de açık ol.
Selametle.
Tommy Shelby (36 yaşında) 1 yıl önce yazdı:
Evlilikle ilgili erkekler şüpheli yaklaşıyor genelde doğru fakat evlilik yerine sadece beraber yaşama fikrine sıcak bakan ve evliliği gereksiz gören kadınlar da var. Karşılıklı yüksek arzunun olduğu bir ilişkide "Seninle seve seve ayrı eve çıkarım ama evliliği şimdi düşünmüyorum." argümanına bir erkek olarak nasıl yaklaşmalı? Tabi ki 3-5 aylık bir ilişkide hemen evlilik teklifi etmedim fakat karşı tarafı tanımak için soru sormaktan çekinmiyorum.
Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:
Biraz bıçak sırtı bir soru. Normalde bir kadın kendi eli kuvvetliyse evliliği ister. Neden istemesin? Evlilik kadını erkeğin sıkılıp gitmesine karşı çok daha rahat hissettirecek bir kurum. Zaten bu kurumun ortaya çıkış sebebi insanların, özellikle de erkeklerin poligamik, kadınlarınsa hipergamik güdülerine yenilerek, iradelerinin zayıfladığı zamanlarda çocukları terk edip gitmelerine engel olmak. Kadınlar kocalarından daha üst mertebede bir erkeğe ve onun da kendisini istemesi durumuna nadiren denk geldiği; erkekler ise karılarını ona denk bile olmayan herhangi bir kadınla aldatmaya çok daha meyilli olduğu için, evliliğin asıl işine yaradığı taraf kadındır. Evlilikle asıl kontrol edilen kişi erkektir.
İçimden geleni söyleyeyim. Eğer bir kız kendine güvenmiyorsa, evlilik meraklısı görünerek erkeği kaçırmak istemez. Daha önce de alfalara yönelmiş, onlarla evlenmek istediği için red yemiş, bu yüzden bu şekilde taktik değiştirmiş bir kadın olması ihtimali var. Bu yüzden bu kartı oynar gibi geliyor bana.
35 yaşında bir erkek olarak geçmişte sizinle evlenmek isteyen ve belli bir kusuru da olmayan kızları, sırf kendi cinsel stratejinizin gereği için terk edip üzdüyseniz, siz de bu tip kızların ortaya çıkmasının müsebbibisiniz. Sizlerin dengi, bu stratejiyi yapmak zorunda kalan kızlardır. Zira, alfa beğenmek bir suç değil, onlara çekilmek aptallık sayılabilecek olsa da anlaşılmaz değil. Bu kızlara bunları yaşatan erkeklerin sonradan bu profili elemesi adaletsizliktir.
Tabi, kadınlara bu şekilde tavsiye veren kadınlar da çok, kız illa geçmişinde travma var diye bunu yapacak değil, dediğim gibi böyle bir geçmişi olsaydı bile normaldi. Genç kızlara "ilişki meraklısı görünme de erkek gitmesin" diyorlar, oysa ki çok aptalca bir öneri, bir kadının kendi cinsel stratejisi gereği ilişki türevlerine düşkün olması gerekiyor zaten.
Bir kadının ilişki merkezli bir kadın olması bilakis onun değerini yükseltir. Tabi burada mesele, erkeğin kadının genel hal ve hareketlerinden bu stratejiyi hayatı boyunca sürdürmüş olmasını sezinlemesidir. Eğer sonradan bu fikre gelmiş bir kadınsa, aksine ters teper. İşte o akıl veren ablalar, kendileri sonradan doğruyu bulan kadınlar oldukları için, bu çareyi izlemek zorunda kalanlardır.
Bir diğer ihtimal de, kadının kendi anne-babasının evliliğinin olumsuz bir evlilik olmasıdır. Bu durumda kadın evlenme fikrine tümden karşıdır. Evliliği kadına bir zulüm olarak algılıyordur. Bu zaten sohbetlerinden anlaşılır.
Red flag diyebilirim. Çevresinin etkisinde mi kalmış, yoksa kendi stratejisi mi, anlayana kadar dikkatli gözlemeni öneririm.
20'lerinin başlarından beridir birlikte olan, ilişkisi çok sağlam çiftlerin 30'larına geldiğinde evliliğe gerek görmemeleri bundan ayrı bir konu. Onlar, o kadar uyumludurlar ve ayrılmayacak olmalarından o kadar emindirler ki, evliliğin sosyal ve ekonomik yükünü sırtlamaya gerek duymazlar. Sizinki bu vakadan değil.
Tommy Shelby (36 yaşında) 1 yıl önce yazdı:
Geçen bu konuyu tartıştığımızda kendisi de evlilik kurumunun insanları bağlamak için olduğunu ve aslında birbirine güvenen ve seven insanlar için evliliğin şart olmadığını söyledi. Şimdiye kadar evleme meraklısı olan kadınları gördüğüm için bu beni biraz endişelendirdi. Dediğin gibi, ilişki merkezli bir kadının değeri bence de yüksektir. Ben de ilk kez uzun zaman sonra ciddi bir ilişki yaşamayı göze aldığım için bu soruları sordum.
3.paragraftaki söylediklerine katılıyorum fakat üzgünüm. Kötü niyetli olmasam da üzdüğüm insanlar oldu evet.
Aldığım cevap şu anda evlilik düşünmediği. Fakat aynı evde yaşama fikrine sıcak bakıyor. Ailesinin de buna izin vermesi mümkün olmadığı için şehir değiştirip aynı evde kalabileceğimizi söylüyor. Biraz çelişkili geldi. Hem sürekli her gün beni görmek isteyip hem de evliliğe bu kadar erken karar veremem demesi elbette çelişkili fakat yeni bir ilişki için de mantıklı bir karar olabilir. Acele etmiyor gözükme adına dediğin gibi davranıyor olabilir bilemiyorum.
Kendi anne babasıyla da iyi geçiniyor ve huzurlu bir aileleri var açıkcası. Geçmiş skorlarının da yüksek olmadığını düşünüyorum kendi tecrübelerime göre. Ailesine de benden bahsetti. Buradaki konu evlilik meraklısı gözükmeme durumu olabilir.
Uzun cevabın için teşekkür ederim.
Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:
Eğer başka kadınlarla devam edebilmek için ilişkiyi bitiren taraf sendiysen, bir de daha önceden hayatına giren kadınlar seninle evlenmek hevesinde idiyseler, o zaman senin alfa olabileceğini düşünüyorum. Bu durumda da kızın seni ürkütmek istememe senaryosu mana kazanıyor. Ayrıca, senin tahmin ettiğin gibi, kızın skorunun düşük olması ihtimalini de kuvvetlendiriyor. Zira, önceki erkekleri evlilik sözüyle ürküttüyse, evlilik odaklı bir geçmiş yaşadığı anlamına gelir bu.
İlişkinin detaylarını sen biliyorsun, ağırlık kimdeyse bu durumu olumlamadan değerlendirmen lazım. İlişkide istenen sen misin? Çünkü diğer senaryoda, yani ağırlığın kızda olduğu ve opsiyonlarını açık tutmak için evlenmek istemediği durumda, kızın eski bir parti kızı olup rol yapma derdinde olduğu çıkarımına bile varılabilir. Beta bucks peşindedir, seni modern tekniklerle kendine bağlamayı deneyecektir. Hemen evlenmesinden bir tık daha riskli, ama senin profiline, çok kolay gibi durmamana bağlı olarak deneyebileceği bir yol. Tecrüben varsa, ayırt edebilirsin iki paragraftaki kızları.
Farklı şehirden gelip sende yaşaması konusu şöyle bir risk yaratıyor yalnız: ayrılırsanız ne olacak? Ailesine bir yalan söyleyip gelecekse, mesela okul gibi ve siz öğrenim yılı içinde ayrılırsanız, bu sefer kızı sokağa mı atacaksın? Atamazsın. Memlekete dönemez. Ayrılırsanız kendi kiraya çıkabilecek kadar bir geliri var mı? Bu konuları biraz düşün.
Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:
Bu arada, şimdi aklıma geldi, kız opsiyonlarını kaybetmemek için de bunu demiş olabilir ki daha kötü bir senaryo. Şimdi evlenmek istemiyor mu, seninle evlenmek istemiyor mu? Dışarıya yönelik davranışları var mı ona da bakman gerekir. En önemlisi: kaybetmekten korkma ve aşırı çabuk bağlanma. Bu ikisini yaparsan gider, gidecek olan gitsin kafasında olmalısın.
Tommy Shelby (36 yaşında) 1 yıl önce yazdı:
Opsiyon konusunu ben de düşündüm. Rest çekip duruma baktığım bir olay oldu. İlişkide istenen ben miyim yoksa ben mi onun peşindeyim görmek istedim. Gördüğüm kadarıyla ilişkide istenen benim. Kendimi alfa olarak tanımlamıyorum ama bu hatunun benimle beraber kurallarını yıktığını gördüm. Ne demişler "Beta Erkeklere kurallar koyar alfa erkekler için kuralları yıkarlar."
Bir badire atlattık. İlişki başında 2 aylıkken exiyle görüşüyormuş whatsappdan. Benden çok önce bitmiş ama arkadaş olarak kalmaya karar vermişler 1 sene kadar önce. Dediğine göre benimle olmaya başladıktan sonra onunle hiç yüz yüze görüşmemiş. Benim kızacağımı bildiği için de whatsappdan görüşmelerini saklamış ve bana söylememiş. Neyse ki farklı bir sebepten söylediği basit bir yalan sonrasında telefonunu kurcalama ihtiyacı hissettim. Eski sevgilisiyle olan konuşmaları buldum. Bir yakınlık ya da aldatma durumu söz konusu mesajlar olmamasına rağmen çok kızdım ve terkettim.
Sonrasında çok yıkıldı, ailesi ilişkimizi öğrendi çünkü yemeden içmeden kesildi ve evde saklayamadı. Hata yaptığını anladı ve özür diledi. Bundan sonra sen ne dersen odur dedi.
Bu kadar olay sonrasında açıkcası her gün benimle görüşmek istiyor ben sormadan her şeyi anlatıyor. Bunları da isteyerek yapıyor anlıyorum. Opsiyonları dğerlendirme konusunu bu sebepten elemeliyim bence.
Anladığım bir şey var bugün yeniden sordum ve söyledi. Senin bu konuda fikrini merak ediyorum. Seninle evlenme kafasına girersem ve evlenmezsek yıkılırım dedi. O yüzden evlenme olayını düşünmek istemiyorum diyor. Çünkü beni evliliğe uzak bir insan görüyor :D Sanırım bu doğru cevap olabilir.
Zaman zaman bir çok kadına karşı alfa olsak da, bizi betaya çevirebilecek kadınların gazabından korusun tanrım. :)
Selam.
Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:
Bu anlattıkların da yine ilk teorime çıkıyor: daha önce evlenmek istemiş ancak güveni kırılmış, o yüzden evlenme hayali kurup terk edilmek istemiyor bir daha. Ben bunu kız arkadaşlarımda çok gördüm. Hipergamisini aklının önüne koyan ama alfaların değer gördüğü kadar özel, alfalarla evlenmek istemedikleri yaşlarda tanışmış kızların dramı bu. Şansı şu ki sen evlenmek istediğin bir çağdasın.
Çok üzüyorsunuz be piyasada birbirinizi gençler. Bu yüzden diyorum ya erken evlenenler en yüzü ak olanlarımız, modern kültürün saçma sapan propogandası ve ailelerinden gelen travmalar yüzünden evliliklerine sıçmasalar hem kendilerini hem de başka insanları en az mutsuz eden çiftler oluyorlar.
Neyse, konu sizsiniz. Anlattıkların kadarıyla güzel bir eşleşme gibi. Ancak kızı oneitis yapma, uyanık ol oraya gidiyor gibisin. Mutluluklar dilerim size.