Aşk Evliliği Üzerine

Evlilik

Gözden düşmekte olan evliliği tekrar yüceltmek için modern insanın seçtiği "aşk evliliği" metodu aslen oksimorondur. Çünkü aşk doğası gereği bitmeye mahkumdur, evlilik ise hiç bitmemesi umularak yapılan bir akittir.

Bu kadar boşanmanın olmasının sebebi de zaten insanlığın bu oksimoronu göremiyor olması. Aşk iyidir, aşk güzeldir. Yaşanması gereklidir, yaşanması şanstır. Ama hayatın seyrini yönetmesi gerekmez, şanslı olduğunuz azıcık durum haricinde, bu sakıncalıdır.

Evlilik için en güzel formül aşık olduğunuz insanla aşkınız bittikten sonra halen yapmak istiyorsanız yaptığınız evliliktir. Ben amaç evlilik ise, mantık evliliğini aşktan önce tutarım. Evlilik bir karar ve prensipler ürünü olursa sürdürülür çünkü, aksi halde çok büyük ihtimalle hayal kırıklığıyla sonlanmaya mahkumdur…

Düşününce bu aşk evliliği pohpohlamasının kadınların toplumda güç kazanmasıyla paralelliği olabilir. Kadınların aşka aşık olduğu söylemine katılıyorum. Bizde böyle tutkuyla sevmek-sevilmek özlemi var. Tutku kaybolduğu zaman artık güzel, çekici, canlı olmadığımız gibi bir hisse kapılıyoruz ve bu çok kötü hissettiriyor.

Erkeğin bizi terk etmesinden önce onu duygusal olarak terk etmek gibi bir psikolojik savunma geliştirdik belki de. Çünkü her insanda ikame edilme korkusu var bence ve toplum erkeğin kadını ikame etmesini kadının erkeği ikame etmesinden daha farklı karşılıyor. Erkek yapınca ooo ağzının tadını biliyor oluyor malum.

Bize sabahtan akşama kadar kadınların erkeklere en çok 20'li yaşların başında çekici gelmelerinin ne kadar normal olduğu anlatılır ama bunun yanına işin ahlaki ve sosyal paterni pek konuşulmazken ve bu paterni destekleyen bir sürü genç, güzel kadın ile aldatma/terk etme öyküsü varken kadınların bu tarz bir mekanizması olmasına şaşırmıyorum.

Aşk insana taze hissettiriyor. Üstte dediğim genel eğilim dolayısıyla da kadınların taze hissetmeye erkeklerden çok daha fazla ihtiyacı var… Aşk kadına güvende de hissettiriyor. Güzelliğin on para etmez bu bendeki aşk olmasa meselesi var ya hani. İşte her kadın bir gün güzel ve doğurgan olmayacağını biliyor, o yüzden de muhatabının aşkına ihtiyaç duyuyor…

Oysa ki oynamamız gereken at aşk değildi. Erkeğin prensipli olması haricinde bir kadını artık genç, doğurgan ve güzel olmadığı halde ikame edilmekten koruyabilecek hiçbir şey yok. Aynı şekilde erkeği de hipergamiden sadece kadının prensipli ve vefalı olması koruyabilir. Yani evlilik veya uzun ilişki için tek yol sevgiyi yaşatmak ve prensiplerdir.

Aşık olacağımız kişiyi seçebilir miyiz diye bir soru gelmişti bana.

Bence neyle çok meşgul oluyorsunuz o yönde birine aşık oluyorsunuz. Nihayetinde aşk sihirli bir şey değil, gözümüzün önündeki insanların bazılarına karşı hissettiğimiz hormonal bazlı duygular. Hep zihni temiz tutmaktan bahsediyorum ya, burada da önemli. Gözünüzün önünde iyi insanları tuttuğunuz, kafanızı beğendiğiniz şeylerle doldurduğunuz zaman, gönlünüz de o yönde bir yerlere kayıyor zaten. Nasıl erkeklere, nasıl kadınlara kendimizi maruz bırakırsak, öyle birine aşık olacağız sonunda.

Öte yandan şunu da unutmayalım ki mantık evliliği sevmediğin, itildiğin bir insanla yapılan evlilik değildir. Henüz aranızda kişisel bir bağ oluşmadan evlenmek demektir. O da henüz. İnsanlar zamanla, paylaştıklarıyla gönül bağı, sekste kazandıkları tecrübeyle de cinsel bağ kurabilir. Bence mantık evliliğinde mutlu olmak mümkün. Asgari fiziksel beğeni, tarafların akıllı, kararlı ve istekli olması ön şartıyla.

Bu tip evliliğin sürdüğüne olan iddiam akıl yürüterek söylediğim bir şey değil, gördüğüm şeyler karşısında edindiğim düşünceler. Mantık evliliği yapanlarda beklenti diğerlerine nazaran çok daha az olduğu için, sıkıntı ile karşılaştıkları zaman daha az sarsılıyorlar diye düşünüyorum. Hayalin olmadığı yerde, hayal kırıklığı da olmuyor. Bir de dediğim gibi başlangıçta sevmiyor olmanız süreç içinde sevmediğiniz anlamına gelmiyor. Birlikte yaşayıp birbirlerine prensip gereği destek oldukça sevgi de gelişiyor çiftin arasında.

Tabi ki yazıyı gençler de okuyacak. Sizlerin aşk evliliği yapmak istediğinizi biliyorum. O yüzden zihninizi şekillendirmeyi ve doğru tipte insanlara aşık olma becerinizi erkenden geliştirin, olur mu canlarım?

Yorumlar

Gul (30 yaşında) 6 ay önce yazdı:

Merhaba nasılsınız? Umarım iyisinizdir :)

Size danışmak istediğim konuya dönüş yaparsanız çok sevinirim çünkü dini sosyal ögelere tarafsız bakan biri olduğunuzu biliyorum. 

 

Ben 30 yaşına basmakta olan bir kadınım. Bu yaşıma kadar platonik aşık olmak dışında bir ilişki hayatım olmadı. Ailemin büyük kızıyım bu nedenle hep sorumluluklarım oldu . Aslen doğulu bir aileyiz ve hayatıma bakınca hep ailemle ilgilendiğimi fark ediyorum. Annemle babam hep kavga ederlerdi .Duygusal olarak hep yalnızdım. Sanırım travmatik bir şekilde kimseyle ilişki yaşayabileceğime inanamadım. Bugün geldiğim noktada ailemle aile olmayı başardık. Düşünün artık annemle babam  kavga etmiyor kardeşlerim büyüdü ve atanmaya başladılar. Bende meslek sahibi biriyim . Hep kendi işimi kurmak istedim ama ailevi sebeplerden olmadı ve babamla çalışıyorum. Aramız iyidir çok şükür. Çevreden evlenmek isteyenler oluyor ama doğulu gelenekçiyiz diye sanırım böyle hizmetçilik edecek kızım diye istiyorlar beni. Ki bu arada ben sevdiğim insanlara hakikaten hizmetçi biriyim yani babam mesela bürodayım herşeyi benim yapmamı ister herşeyiyle ben ilgilenirim. Ama ben bunu yapmamı mecbur gören biriyle değil sadece sevdiğim için yaptığımı bilen beni buna mecbur hissettirmeyecek biriyle olmak istiyorum . Gerçekten karşılıklı sevgi bağına dayanan tuhaf isteklere dayanmayan bir ilişki istiyorum ama dedim ya ben hep ailemle olan başka bir hayat kurmamış biriyim. Tesettürlüyüm de bu arada . Kendi isteğimle tercih ettim buna inandığım için. Birazda izole olmamın sebebi bu. Fakat işte sevgi de istiyorum.

Bu dışardaki birine inandırıcı da gelmiyor sanki . 30 yaşına gelmiş ilişki bilmeyen kız mı olur ? Kendimi beceriksiz gibi hissediyorum. Kitaplar aldım ilişki üzerine az buçuk anlıyorum . Fakat bazen boşuna kürek çekiyor gibi hissediyorum. İnsanın mayasında olmalı bende yok gibi sanki

 

Kusura bakmayın içimi boşalttım biraz :)

 

Bu ortamda bana bir tavsiye verir misiniz? 

Mantıklı Kadın 6 ay önce yazdı:

Kadın vücudunda erkek dertleri gibi okudum. Bir kadının incelliğe yakın bir psikolojiye girmesi çok ilginç. Ailen sana sevilmek konusunda endişe yaşatmışlar belli ki. Kendini çirkin bulmadığını varsayıyorum yazdıklarından. Öncelikle imkanın varsa online da olsa terapi almanı öneririm. İlişkine yansıyacak travmalar taşıyor olabilirsin. 

İnsanlar aslında sevmeye, bağlanmaya programlanmış canlılar. Ayrıca mutluluk arayışındayız. Hepimiz. Yani default yönelimlerimiz olumlu şeylere. Ancak, hasarlıyız. Sen de hasarlısın, muhtemelen tanışacağın insanların da çeşitli hasarları var. Bu hasarlar bizim olumlu hedeflerimize ulaşamamıza ve başkalarının ulaşmasına da engel olmamıza sebep oluyor.

Herkesin hasarları vardır ama bazılarınınki çok büyük, bazılarınınki makul düzeydedir. Eğer büyük sorunları, travmaları olmayan ve makul denecek farkındalığa sahip bir insan olursan ve öylesiyle eşleşirsen hayat genel olarak olumlu bir seyirde akar, tersi yönde değil. Annen babanın evliliğini bugünkü aklınla daha iyi analiz edersen onların üst nesillerden gelen travmalarını görebilir, olayı daha iyi çözümleyebilirsin.

Hizmet etmek konusuna takılmak da sizin aile yaşamınızla alakalı herhalde. Normalde hizmet etmeye olumsuz bir şey değil iş bölümü olarak bakarım erkek eğer kendi üzerine düşen yükleri iyi kaldırıyorsa. Karadeniz erkeği gibi kendi pek bir şey yapmadan hat höt yapıp erkeklik taslayanlara hizmet etmek koyar tabi. Annesi ve kız kardeşleriyle iyi geçinen ve biraz modern kültürden haberi olan bir erkeğin önceki nesiller gibi olmayacağını düşünüyorum endişelerinde ama haksız mıyım?

Bence daha hiçbir şey denemeden, kimseyle görüşmeden boşuna yerinde endişeyle duruyorsun. Bir terapi, iki birkaç evlilik görüşmesi denemeni öneririm. Sonra tekrar gel konuşalım.

Gul (30 yaşında) 6 ay önce yazdı:

Teşekkür ederim dönüşünüz için :)

 

Travmatik geçmiş meselesi nokta atışı oldu. Öyle cidden ki ailede büyük kadınlar erkenden zorla evlendirildiği için mi bilemiyorum yeni nesil de geç evleniyor bir o kadar benim 40 yaşında hiç evlenmemiş kuzenim de var. Kız kardeşlerim de gayet güzel kızlar ama 25- 27 yaşındalar ama onlarında hayatlarında kimse olmadı sadece  27 yaşındaki kız kardeşim artık nişanlı ve gayet güzel bir ilişkisi var maşallah . Yeni nesilde özellikle baba tarafında evlenen yok .Çok kişiyiz ama evlenmek isteselerde bir şekilde olmadı. 

Dediğiniz gibi terapi şart :)  

Musmutlu bir hayat diliyorum size yüreğinize sağlık. Hoşçakalın

işeyararşey (29 yaşında) 6 ay önce yazdı:

Merhaba, ben 6 ay önce aşk evliliğiyle evlendim. İkimizde aynı yaşlarda evlendik (29) . Okul zamanlarımızda tanışıp beş yıl ilişki yaşadık oldukça tutkulu ve ardından ben evlenmek istedim, eşim o kadar istemiyordu. İkna oldu, hatta örf adet gelenek ekseninde gerçekleşti. Kendi isteğiyle olmadığını dile getirmesine rağmen. Şimdi ise ayrılma kararı verdik. Ondan önceki geçmişimi biliyordu, ben de onun geçmişini biliyordum. Geçmişimde ondan önceki ilişkim uzun süreli bir ilişkiydi ve o ilişkide çocuk aldırmıştım. Bunu eşimle tanıştıktan 1 sene sonra söyledim sevgiliyken daha. İlişkiden kopmadı, ayrılmadık, gün geçtikçe birbirimize daha çok bağlandık . Ama aslında öyle değilmiş. Nişanlıyken beni hayat kadınlarıyla aldattığını öğrendiğimde, biz eşitlendik dedi. "Sen çocuk aldırdın bense eskortla yattım." dedi. Onu o kadar seviyordum ki buna rağmen evlendim onunla. Bu arada evlilikte ailede bu durumdan haberdardı hem gelinlerinin eskiden kürtaj yaptırdığından hem de oğlunun eskortla yatmasından. Onların hayatına, görgüsüne uygun olmadığımı düşünüp oğullarını ikna edip ayırmak istediler. Ama olmadı. Biz evlendik tüm bunlara rağmen. Ama şimdi anlayamadığım artık evlendik, birbirimizi hatalara rağmen affettik. Ama şimdi ailesi beni aileme söylemekle tehdit edip, türlü hakaretlere uğratıp bizi ayırdılar. Kendi aileme bile söylemediğim sırlarımı o ailesine söyleyerek beni un ufak etti. Aileme anlattığımda 30 yaşında insanlarsınız tabi ki ilişkileriniz, hatalarınız olmuştur. Sen dürüst davranarak yapman gerekeni yapmışsın dediler. Aslında o kadar çok sorun vardı ki, ailelerin denk olmaması, eşimin özgüvensiz davranışları.  Aile olmakla ilgili hiçbir sorumluluk almamasını "bu erkeğin görevi değildir" düsturuyla ekonomik sorumluluk almaması. Evlilik özellikle ekonomik olarak % 50-50 ev arkadaşlığı moduna sokulmaya çalışılması. Soruma gelecek olursam bu kadar şeffaf olmak mıydı sorun?Evlilik öncesinde sorun olmayan şey neden evlendikten sonra probleme dönüştü? Beni çok sevdiğini söylerken gidip paralı seks yapması üstelik ilişkimiz çok canlıyken. Şimdi ise evliliği kurtarma çabasına bile girmeden bitirmek istemesi neden? Üstelik seni çok seviyorum ama evli kalmak istemiyorum demesi neden? 

Mantıklı Kadın 6 ay önce yazdı:

İşeyararşey,

Çok kötü, çok üzücü bir öykü.

Bence,

Senin ana motivasyonun sen buna ne kadar sevmek desen de sevgi değil. Batık maliyet yanılgısı. Yıllarını yakmak istememişsin. 5 yıllık ilişki. Yaşını belki ilerlemiş gördün. Her şeyi yakıp da bilinmezliğe atlamak istemedin ve affettin diye düşünüyorum. Yoksa, yaptığı hem yanlış, hem de yanlışı ele alışı çok çirkin. Ayrıca aldatmayı geç, bunu gelecekteki çocuklarının annesinin sağlığını hiçe sayarcasına eskortla yaşaması da ayrı bir fecaat. Hastalık getirebilirdi sana.

Erkeğin motivasyonu muhtemelen onun senle de başkasıyla da evliliği "evde bir hanım sabit olsun, çocuk doğursun, ben de dışarıda fırsat buldukça yatayım" gibi, karşısındakini sevmeyi pek gerekli kılmayan bir modelde hayal etmesi. Sen bu role gönüllü olduğun için de ihale sana kalmış. 

Evliliğe de aşk evliliği olarak bakmıyor bu kişi, onu sana söyleyebilirim. 

Ailesine anlatması ise duble fecaat. Ne bu, erkek mi yani? Korkunç bir şey ya. Tahayyül edemiyorum benim bir özelimi eşimin ailesine anlattığını. Bilakis ona ayıbım olsa üstünü örter. 

Sen zamanında hiç hak etmeyen ve karakteri problemleri olan birine yatırım yapmışsın, ikinci hatan da bu yatırımı yakmayı göze alamadığın için kişiyi olumlamak olmuş. Başka analize ve neden anlamaya gerek yok. Karşında prensipli ve düzgün bir insan yok.

Şimdi daha büyük bir hata yapma ve en kısa şekilde bu evlilikten kendini kurtar. Bence daha iyi olma ihtimaliniz yok.

Kürtaj yaptırdığını bundan sonra saklaman bence olmaz, zira kürtajın doğum süreçlerine etkisi olabiliyor, olur da bir gün çocuk sahibi olmak istersen gelecekteki eşine doktor vasıtasıyla bu konuyu açıklamak gibi bir durumun olabilir ve çok daha büyük bir yıkıntıya sebep verebilirsin o zaman. Saklanan şeyler bir yerde patlarlar.

Geçmiş olsun, büyük şeyler yaşamışsın, psikolojik destek almanı öneririm.

simge (20 yaşında) 6 ay önce yazdı:

Merhaba bir yerde kadın bir erkekle birlikte oldukça bağlanır, erkek ise bir kadınla birlikte oldukça soğur diye bir şey okudum. Bunun üzerinden erkeğin aldatması biraz daha normal ve kadının aldatması ise daha büyük bir ahlaksızlıktır demeye getiriyordu. Bu doğru mu sizce erkekler gerçekten de aynı kadınla birlikte oldukça yıllar sonra soğuyorlar mı? Kadınlar da ise gerçekten de tam tersi mi?

Mantıklı Kadın 6 ay önce yazdı:

İnsanlar birlikte oldukça birbirlerine bağlanırlar. Bağlanmak için çeşitli hormonlar salgılıyoruz ve bu hormonlar onların salgılanmasını baskılayan travmalar yaşamadığı sürece ilişkilerimizi sağlam tutmaya yarayacak kadar var olmaya devam ediyorlar, birbirimize yakınlık gösterdikçe artıyorlar, iki cinsiyet için de böyle.

Duyduğun konu coolidge etkisi denen bir mesele. Cinsel uyarılma ve isteklilik ile alakalı temelde. Bu da hem erkeklerde hem kadınlarda var olan bir şey. Yeni partner, var olan bir partnerden daha fazla heyecan uyandırıyor. Zaten insan böyle değil midir? Sende var olan bir çanta mı seni heyecanlandırır, ona zaten sahipsindir, yoksa yeni güzel bir çanta mı?

Yalnız bu yeniye olan düşkünlüğün kadın ve erkeğe yansıması bir miktar farklı. Kadınlar hipergamik, erkekler ise poligamik canlılardır. Kadınlar her yeni erkeğe ilgi duymazlar, var olan partnerlerinden ve kendilerinden üstün gördükleri erkeklere ilgi duyarlar. Bu da az karşılaşılır bir durum denebilir.

Erkeklerin ise hipergamik çıtası yoktur ve erkeklerin ilkel cinsel stratejilerinde başarının yolu çok çeşitli ve yeni partnere ulaşmaktan geçmiştir. Yani daha fazla yeni kadın dölleyen erkeklerin soyu daha başarılı biçimde sürmüştür. Bu yüzden erkekler çeşitli cinsel partnere kadınlardan daha fazla yönelim hissederler, kadınlara nazaran çok daha rastgele cinsel istek duyarlar. 

Kadınlar, partnerlerini beğenmemeye başladıklarında cinsel istekleri sönerken erkeklerin cinsel isteği eşlerinden memnun olmaları durumunda dahi sırf çeşit olmamasından dolayı zamanla giderek söner. Kadınların isteksizliği erkeklere göre çok daha hızlı ve şiddetli gerçekleşir. Erkeklerin eğer fizyolojik-psikolojik bir problemi yoksa cinsel isteksizliği memnuniyetsiz bir kadın kadar düşmez. 

Bunlardan korunmak için iki tarafın da fiziksel çekiciliğine önem vermesi, porno-mastürbasyon gibi oyalayıcılardan kaçınması, cinsellikte belli aralıklarla yenilik sağlayacak açılımlar yapmaları, evlilikte cinsiyet rollerinin dengelerine dikkat etmeleri, birbirleriyle flört etmeye devam etmesi gerekir.

Kafanı karıştırmadım umarım :D

Yasemin (27 yaşında) 10 ay önce yazdı:

Merhaba, 26 yaşındayım ve 5 yıllık evliyim. Eşimle problemleriniz var. Artık onu hiç arzulamıyorum. Aslında 2.senemizden itibaren arzulamamaya başladım şimdi başkalarını düşünür hale geldim. En büyük isteğim anne olmaktı. Eşimin kendine hiç bakmaması ve bunun getirdiği libido düşüklüğü sebebiyle çocuğum olmadı bunca zaman. Doktora da göründüm hiçbir sorun olmadığını söyledi. Yıllarım geçti, 30 yaş anne olmak için çok geç bence ve evliliğimin bu noktaya gelmesi beni iyice umutsuzlandırıyor. 1 senedir redpill felsefesine maruz kalıyorum. Bu bana aslında nasıl bir erkek istediğimi öğretti ama benden çok şey götürdü. 30uma geldiğimde her şey için çok geç olacak diye düşünüyorum. Yani şimdi eşimden ayrılsam başka birini asla bulamam çünkü yaşım geçti ve alfa dul konumuna düşüyorum. (Yalnız kalmak en istemediğim şey). E birini buldum diyelim çocuk yapmak için çok geç gibi. Kendi karanlığımda boğuldum resmen. Ayrılmamak en doğru karar gibi geliyor. En azından evde bir nefes var diyorum. Zarar gelmeyeceğini de biliyorum. Ama bile bile devam etmek istemiyorum da. Biraz akıl alabilir miyim?

Mantıklı Kadın 10 ay önce yazdı:

Dakikalarca donakaldım ne cevap yazabilirim diye. Çok kötü bir durum. Erkeğin sana karşı direkt bir yanlışı yok ama arzunun kanunları da belli. Aşktan çıldırmak gerektiğini düşünmüyorum, bunun üzerine çok yazdım ve bu sürdürülebilir hedef de değil zaten ama hiç istememek, hiç beğenmemek...Daha da yaşın o kadar genç ki ve ikinizi bu kadere mahkum etmek için bir sebebiniz de yok.

Senin yerinde olsam ne yapardım? Evliliğin bu haliyle kalacaksa gözden çıkarılabilir gibi görünüyor. Bu gerçeği bir cebe koyalım. Ne olacaksa olsun diyerek harekete geçmek lazım derim.

Eşinle açıkça konuşman gerektiğin düşüncesine kapıldım. Aşağılamamaya çalışarak, tabi erkeğin erkekliğine laf edecekken ne kadar olursa. Ama bence aklındakileri aktarmalısın. Bu onu kendine getirmeye dair bir şansınız olacaksa, tek şans bence. 

Erkeğin şunu bilmesi lazım, ya sen onu terk edeceksin ve o iyice dibe batacak, orada kalacak veya küllerinden doğacak, kendine gelecek.

Ya da şimdi kıçını kaldıracak, evlilik içinde adam olacak ve evliliğini kurtaracak.

Bu işten kaçmanın bir yolu yok. Erkek olmaya niyeti olmayan adamın hayatı bir noktada patlar. İkinizin de hayattaki şanslarınız tükenmeden bu patlamayı yaşamanız ve onun getirecekleriyle hayatınıza devam etmeniz daha iyi.

Benim kendi ilişkimde de erkeği hiç arzulamadığım, ondan çok soğuduğum bir dönem oldu. Ancak partnerim tamamen bilinçsiz bir erkek değildir, kendi içinde karmaşık bir dönem yaşıyordu ve birkaç yıl içinde her şey tersine döndü. Kocanın yeterince aklı varsa toparlanabilir ama kolay ve kısa bir süreç değil bu.

Şu yazımı bir oku bakalım:

https://mantiklikadin.com/yazi/evlilikte-maskulenlesme

Sen de, kendi içinde beklentilerini kontrol etmeyi öğrenmelisin. Red Pill'in çizdiği çizgilere tam olarak uyacak rüya erkek diye bir şey yok. Çekici erkekler de bekar ve oyuncu oldukları için çekiciler aynı zamanda. Hani böyle aşk meşk arzu hayallerinin başkasıyla da hayal ettiğin gibi sürdürülebilir olmayacağını hatırlatırım. Her erkek evlenip de kadın avlamak hevesinden mahrum olduğu zaman erkekliğinde bir miktar düşüş yaşar, testosteronunda zaten oksitosin yüzünden düşme oluyor. Bu, evrimin erkekleri başka kadınların peşinden gitmesinler de evde dursunlar diye geliştirdiği bir adaptasyon. 

Çocuk olmaması süreciyle ilgili eşin ürologa göründü mü? Belki onda varikosel filan vardır.

30 yaş çocuk yapmak için de yeniden evlenmek için de geç değil bu arada, o düşünceye yanlış saplanıyorsun. 30 yaş söylemi, erkeklerin gençliğini çılgın şekilde bir erkekten diğerine geçmek için harcayan kadınların "evlenmem lazım" diye düşündükleri yaş olduğu için aşağıladıkları, bundan sonra artık olmaz diyerek zamanında evlenmek istememesini cezalandırmak amacıyla geliştirdikleri bir internet malzemesi. Gerçek hayatta öyle yaş 30 iş bitmiş diye bir şey yok. Bu arada, alfa dul olmayacaksın çünkü kocan alfa değil. Bir kadın beta bir erkekten senin gibi soğuyarak ayrıldığı durumda alfa dul olmaz. Alfa dul, alfanın kadını bıraktığı ve kadının aklında takıntı olarak kaldığı durumlar için geçerli.

Ama bence, öncelikle evliliğini kurtarmaya konsantre olmalısın. 

Yasemin (27 yaşında) 10 ay önce yazdı:

Son damla zaten bardağı taşırdı ve ağlayarak ben artık seni isteyemiyorum. Yalvarırım beni başka erkeklerin ilgisine muhtaç bırakma, onların kollarına bırakma dedim. Bana göre çok ağır bir söz ama onda hiç tesiri yoktu. Birkaç hafta sonra bu sözüm senin hiç zoruna gitmedi mi dedim. Aldatmak istersen aldatırsın zaten ben napayım dedi. Bu sözden sonra evliliğimin kurtarılacak bir tarafı kalmadığını anladım. Cevabını okurken e ben bunu yaptım, bunu da yaptım, bunu ona anlattım, bunu da anlattım dedim. 3 sene güzellikle, tatlı dille anlattım. Şimdi ise konuşmak, yüzüne bakmak istemiyorum ve bunu farkedip bana neyin var diye soruyor sanki anlatsam anlıyormuş gibi :) artık sakinliğimi koruyamıyorum. Benim beklentim girinin elli tonundaki gibi bir birliktelik değil. Kendini ergen annesi gibi hissediyorum çünkü her saniyesini bilgisayarda oyun oynayarak geçiriyor. Faturaları ödemeyi bile yük olarak gören birine dönüştü ilk seneden itibaren. Sorumluluk almaktan nefret ediyor.  Bunları yapması gerektiğini, onun da bu evde söz hakkının olması gerektiğini anlattım. Ama istemiyor. Arkadaşlarımla konuştuğumda işten ayrıl bütün sorumluluğu onun üstüne yık, yapmak zorunda kalsın diyorlar ama ben ona nasıl güvenip evimi, hayatımı onun kontrolüne bırakayım? Kendini bile kontrol edemiyor. Beni seviyor biliyorum ama ellerinden kayıp gitmem pek umrunda değil gibi de. Bir sorun olduğunun farkında ama zamanla halının altına süpürüp unutmamı, hiçbir şey olmamış gibi davranmamı bekliyor. Tavrı hep buydu. Benden önce hiç ilişkisi olmamış. Bir kadının elini bile tutmamış. Her şeyiyle bunu belli ediyor zaten. Bu da demek oluyor ki red yememiş, terkedilmek ne demek farkında değil. Bunu yaşamak onu değiştirecek ama o saatten sonra ben olmayacağım hayatında. Ama en azından 30un geç bir yaş olduğunu düşünmen beni mutlu etti :) teşekkür ederim 

Mantıklı Kadın 10 ay önce yazdı:

Eğer 3 senedir bu konularda bir mücadele içinde isen ve uyanmadı ise evet, o zaman terk edilmesi gerekiyor gibi görünüyor. Çocuğunun olmamış olması bir lütuf. Yalnız, 3. kişilerle ilgili bir hata yapma. Başka insanların ne vadettiğinin bu evliliğin başarısızlığıyla bir ilgisi yok, onların gölgesi ilişkinizin hiçbir aşamasının üstüne düşmemeli. 

Annesinin babasının adam etmediği bir erkeği sana koca diye vermişler malesef. Kendini de iyice dibe batırmış. Muhtemelen babası da yumuşak bir adam. Kadın tecrübesizliğinden ziyade baba eksikliği erkekleri çok tembel-iradesiz yetiştiriyor. 

Ona bir borcun yok, aksine terk etmen kendisi için bir iyilik olur. Henüz gençken, işler çirkinleşmeden bitirin o zaman, kendi hayatlarınıza odaklanın.

Yasemin (27 yaşında) 10 ay önce yazdı:

Maskülenleşme yazını da geçen ay okumuştum. Dediğim gibi 4 yıllık buhranımda bunları yaptım. Ve şu saatten sonra değişse de değişime olan bu direnci onu erkek olarak algılamama bile engel olacak gibi.

tuğba (28 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Merhaba cıvıtık, umarım iyisindir.

Yazılarını uzun zamandır takip ediyorum, emeğiniz için teşekkürler. Ben, eğitimini tamamlamış, kendini korumuş muhafazakar biriyim. Random ilişkiler yaşamak istemediğim, henüz küçük yaşlarımda manipüle edilmek istemediğim ve dini sebepler vs. neticesinde bu zamana kadar herhangi bir ilişkiyi reddettim açıkçası. Çünkü eğitimime odaklanmıştım. Sanırım bir de zor beğeniyordum. Ve karşılaştığım bazı durumlardan dolayı ve mizaç olarak da biraz serttim insanlara karşı açıkçası. Bana olan beğeniyi gözlerinde görüyordum ama benim duruşum sebebiyle pek yanıma yanaşmadıklarını farketmiştim, doğal olarak. Aynı yaşlarda benim hayatımdan çok farklı hayat yaşayan yaşıtlarımın yaşadıkları yoluma ışık olmuştu. Yaşadıkları sıkıntıları yaşamamak için de geri durdum diyebiliriz. Ve bir keresinde kardeşim sen türünün son örneğisin dediğinde anlamamıştım ama şimdi durduğum yerden bakınca neden öyle dediğini anlıyorum. 24 yaş benim için aydınlanma olmuştu pek çok konuda. Spor yapmaya başladım, üniversiteyi bitirdim, çalışmaya başladım. Kendimi geliştirmeye açık entellektüel biri olduğumu düşünüyorum. Fiziğim, giyim tarzım eskisine nazaran daha iyi durumda. Kendini teşhir etmeyen ama daha şık ve feminen kıyafetler giymeye başladım. (Bu arada tercümanlık bölümü bitirdim üç dil biliyorum) Yaklaşık bir senedir evlilik konusunu ciddi ciddi içimde düşünmeye başladım. Henüz bir cevap bulamadım ama :) Bugün baktığımda kendine bakıp geliştirmeye istekli, spor yapan, ahlaki değerlere önem veren kişileri bulmakta zorlanıyorum ya da benim radarıma girmiyor, bilmiyorum. Şöyle bakınca belki de beklentilerim yüksek de olabilir. Karşılıklı arzu, güven duyacağım, seveceğim aynı zamanda mantığımın da devreden çıkmayacağı bir bir birliktelik istiyorum. Maskülen, değeri yüksek bir erkek olmasına önem veriyorum ve kendime de güveniyorum. Çevremde otuz yaş üstü bekar kadınların azımsanmayacak bir kısmının psikolojisinin iyi olmadığını gözlemledim. Benden daha küçük yaştaki hemcinslerimin evlendiğini görünce çevrenden ister istemez bir baskı görüyorsun. Ama bir yandan da evlenmek için evlenmek istemiyorum. Arafta kaldım, yol göster cıvıtık.

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

Tuğba merhaba,

Sosyal hayatın üzerine pek not düşmemişsin. Yeni insanlarla bir arada olup tanışabiliyor musun ki? Evinde oturup evlenmeyi beklemek için başka tek bir yol var çünkü, o da görücü usülü.

Düzgün bir aile büyüğünün aracı olacağı görücü usülüne ben sıcak bakıyorum. Gördüğüm görücü usülü evliliklerin tamamı sürüyor ve mutlu olduklarını düşünüyorum. Düzenli çocuk üretilmesine bakarak seks hayatları olduğunu da tahmin ediyorum. Hatta twit atmıştım, aralarındaki cinsel elektiriği en yoğun hissettiğim çiftlerden biri görücü usülü evlendirilmiş dindar bir çift :) Bunu aileden bir ablana, yakın gördüğün bir akrabana çıtlat bakalım, belki bir şeyler çıkar.

Yoksa son sosyalleşme yazımda önerdiğim ortamlara bakacaksın. Yardım derneklerinde senin istediğin profilde erkeklerin yoğunlaşacağını düşünüyorum.

Mütedeyyin bir erkeği beğendiysen de yapabilirsen yürü ya da kocaman bir yürüme davetiyesi at. Erkekler kadınlardan çok daha fazla reddedilirler. Tecrübesiz bir erkeğin reddedilme korkusu bu yüzden yüksek olur. Yürüme korkusu erkeklerin ancak yürüye yürüye aşabildikleri bir şeydir. Mütedeyyin bir erkeğin de pek yürümeyeceğini varsayabiliriz. 

Beklentiler konusunda da şu yazımı oku.

tuğba (28 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Zaman ayırdığın için teşekkürler cıvıtık,

Aslında insanlarla iletişim kurmakta, yeni insanlar tanımakta sıkıntı yaşamayan biriyim, ama hayatıma aldığım insanlarda seçiciyim. Evde oturan birisi değilim, aslında gezmeyi tozmayı yeni şeyler keşfetmeyi seven biriyim. Üniversiteyi şehir dışında tek başıma yaşadım. Fakat iş hayatına geçince ister istemez tanışıp görüştüğüm kişilerde azalmalar oldu. Ya da ben kendi içime döndüm, bir süredir. Görücü usulüne sıcak bakmadığım için zamanında gelen teklifleri reddettiklerim oldu. Ama söylediklerini düşüneceğim :)