Aldatmak Üzerine

İlişkiler

İlişkiler konusunda yaşanan en kötü tecrübelerin başında aldatılmak gelir sanırım. Bir kişiyi aldatmak devasa sonuçları olabilen bir eylem. İnsanlar çok indirgemeci bakıyorlar olaya. Aman, değer vermediğim bir insanla azıcık takıldım, hava aldım geçtim diyorlar. Oysa ki sen, sana önem veren bir insanın inancını kırıyorsun. Sadece geçmişinizi değil, o insanın kendine güvenini, senden sonraki ilişkilerini mahvediyorsun. Korkunç bir olay.

Aldatmak her durumda, her cinsiyette iğrenç, adice, onur yoksunu ve en derin kınanmaları hak eden bir davranıştır. Gözünüz dışarıya kayıyorsa bitirmeyi göze alacaksınız. Bitirmeyecekseniz gözünüzü etraftan çekecek, zihninizin oyunlarını kontrol edeceksiniz.

Bu fiil, kadın veya erkeğe ithaf edilebilecek, hep kadınlar aldatır, hep erkekler aldatır diye genellenebilecek bir konu değil. Bence, sayı olarak çok bir uçurum yoktur arada. Kadınlarla erkeklerin farkı, genelde, kadınların birlikte olduğu erkekten zihnen ayrılmış olması ama henüz ona dürüst olmaması; erkeklerin ise ayrılmaya gerek görmemesi, mümkünse gittiği yere kadar, olursa sonsuza kadar sürsün istemesi.

Bu yazıda, aldatma nedenlerini net bir şekilde konuşup, bu hatayı neden yaptığımızı net olarak görüp, kendimizi bu çirkinliği gerçekleştirmekten korumamıza yardımcı olmak istiyorum. Çünkü, yukarıda dediğim kadarını yani bunun ne kadar kötü bir şey olduğunu, haysiyetsizlik meselesi olduğunu sürekli konuşup duruyoruz zaten ama yine de birçok erkek ve kadın bu batağa giriyor.

Sizlere, hep yapıldığı gibi, işte ilgi veya seks olmazsa aldatmalar oluyor, vücut çirkinleşince aldatmalar oluyor gibi şeyler yazmayacağım. Bu bakış açısı tam bir saçmalıktır. Bunun gibi açıklamalar aldatma olduktan sonra rasyonelize etme çabasıdır aslında. Asıl meselenin de kaçırılmasına sebep oluyorlar. Aşağıda yazacağım bakış açısı ve davranışları özümseyen kişi, ilişkisinde canını sıkan ve bir türlü düzeltemediği bu tür problemler yaşıyorsa aldatmaz, ayrılır. Ayrılamıyorsa da mutsuzluğunu yaşar, kalbine taş basar ama kendine ortam yaratmadığı için aldat(a)maz.

Tekrar diyorum, heyecanın bitmesi, kötü seks vs. bunlar aldatma sebepleri olarak sayılmaz. Bunu yapmak meselenin asıl kaynağını kaçırmak ve olayın çözümünü imkansızlaştırmaktır. Eğer aldatmayı karşı tarafın sorumluluklarını yerine getirmemesi veya karşı tarafın çirkinleşmesi üzerinden dışsallaştırırsanız, aldatırsınız. Çünkü, sorumluluğu zihninizden atmış olursunuz, bu da davranışlarınız üzerindeki kontrol mekanizmasını zayıflatır. Aldatmak her zaman sizin kararınızdır, sizin sorumluluğunuzdur. Karşı tarafın elinde olarak/olmayarak yaşattığı şeyler en en fazla ayrılma sebebi olabilir. 

Eğer aldatırsanız, önünüzde iki yol olacak;

Ayrılırsınız, varsa çocuğunuzu seyrek görürsünüz, onunla aynı evde yaşama şansınızı kaybedebilirsiniz, çocuğunuzun kadın-erkek ilişkilerine dair inancını temelden sarsarsınız, eski eşinizin yeni insanlarla görüşmesini izlersiniz, aileniz sizi kınar ve statü kaybedersiniz.

Ayrılmazsınız, eşiniz size soğuk davranır, bir daha ne seks ne ilgisi eskisi gibi olmaz, her kavgada aldattığınız yüzünüze vurulur, çocuğunuz aranızın gergin olduğunu fark eder ve içine kapanır, evdeki mutsuzluk yüzünden daha çok aldatırsınız, eşiniz de aldatma konusunda eski direnci göstermez ve sizi fırsatı olursa aldatabilir, artık o ilişkide güven-sıcaklık kalmaz.

Senaryolar belli. Çevresine bakanlar bunu net olarak görecektir, bunlar hep yaşanan şeyler. Peki bu kadar büyük risklere ve hayatın kalanını etkilemesine rağmen insanlar bunu neden yapıyorlar? Aldatmanın temel olarak iki nedeni vardır:

  • Kişinin kendinde hak görmesi
  • Kişinin aptallıkları yüzünden zaaflarına yenilmesi

Kendinde aldatma hakkı görmek nasıl oluyor?

Erkeklerin kendinde hak görmesiyle kadınların kendinde hak görmesi meselesi biraz farklı işliyor.

İnsanlar, tek eşliliğin değerinin anlaşıldığı şu son birkaç binyıla kadar, dürtülerinin emrinde yaşadılar. Erkekler poligami, kadınlarsa hipergami yönünde güdülenmiş varlıklardır. Aşağıdaki linklerde, bunun neden böyle olduğuna ve tabi ki bunun bizi yönetmesine neden izin vermememiz gerektiğine dair birçok yazımı bulabilirsiniz, bunlarla uzatmak istemiyorum burayı.

Erkekler, neden hak görüyorlar? Erkekler poligamik dürtülerini, ataerkil toplumda yaşadığımız için, tatmin edegelerek yaşamaya devam ettiler. Çokeşli oldukları durumlarda toplum tarafından, güç onlarda olduğu için zorla hoş görüldüler. Yapabildikleri için kendilerinde hak buldular. Toplum neden hoş gördü peki? Birincisi, nüfus maksimizasyonu için. İnsanlık 20. yüzyıla kadar nüfusla ilgili neredeyse hep kaygı yaşadı. Erkeklerin çoğu öldü, kadınlar sağ kaldı. Peki kadınlar neden erkekler gibi güdülerince yaşayamadı? Orada da çocukların babasının belli olması zorunluluğu devreye girdi çünkü neredeyse tüm toplumlarda hakim olan ataerkil yapı miras, mülkiyet paylaşımının baba soyu ile yürütülmesini istedi. İkincisi, erkekler büyük sorumlulukları, büyük stresleri göğüslediler, ölüm ve savaş korkusunu çok net hissettiler bu çağa kadar. O yüzden toplumun erkekleri bir rahatlatma aracı olarak cinselliğini çok kısıtlamamayı da tercih ettiğini düşünüyorum. Aile sahibi olmalarını istemiş, babalık yatırımını ondan beklemiş ama gerisi için de çok baskılamamış toplum onları şimdiye kadar.

Bu tarihsel alt yapı ile yetişen nesiller erkek poligamisini halen hoş görüyorlar çünkü bu bakış açısı insanların içine çok uzun zamandır işledi. Oysa ki çok problem yarattı, çok da problem yaratır poligami. Problemsiz olduğu değil erkekleri memnun ettiği için istendi. Erkekler empati kurma becerisi düşük varlıklar. Kadınlara bu süreçte yaşattıklarını içselleştiremediler. Şu an, üstte saydığım zeminler yok oldu, kadın-erkek sayısı ve dahi sorumlulukları birbirine yaklaştı, bebek ölümleri ve nüfus tehlikesi sona erdi ancak insanların zihni henüz yeterince güncellenmedi. Güncellemeyi, çocuklarımızı eğiterek biz kadınlar ve erkekler yapacak, yapmalı.

Toplumsal arkaplanın farkında olmayan günümüz erkekleri olaya şöyle bakıyor: geçici şeyler erkeğin yaptığı. Redpill tabanındaki çoğu erkek de gündelik cinsel birlikteliklerin erkeğin doğası gereği hakkı olduğu görüşünde. Olay geçici şeylerse kadınlar da heyecan ihtiyacı, ilgi ve beğenilme için aynısının paralelini yaşayabiliyor oysa, artık korunma ve dna testi olduğu için kadın-erkek aldatması riskler bazında eşitlendi. Bu zihinsel tuzağa bir önceki cümlemi okuyarak, hatırlayarak, düşmeyin. 

Bir de seksüel market değeri grafiği var. Arkadaşım, o grafik evlenme kararı almadan önce kullanmanız için. Evleneceğiniz yaşı, konumunuzu ve kişiyi seçtikten sonra artık piyasadan çekiliyorsunuz. Piyasada olmayan bir insan değerinin ne olduğunu hesaplamamalı. Böyle bir zihin yapısıyla aldatmamanız asla mümkün olmaz. Seçiminizi doğru yapıp o grafiği artık unutacaksınız. Redpill'e en kızdığım noktalardan biri burası, içine işliyor erkeklerin bu meseleyi.

Son olarak, erkekler dünyasında poligaminin statü meselesi olması var. Fazla kadını olan, onları idare eden, "ben diğer eve geçiyorum şimdi" cümlesini kuran erkekler havalı görülüyor, bunlara imreniliyor. Öyle adamlar size havasını atacak tabi, çektikleri dertleri, stresleri anlatıp pişman olduklarını söyleyecek değilller ya. Ya da kadınların bu durumdan mutsuz olduğunu... Toz pembe bir portre çizerek özendirecekler diğer erkekleri, tatmin oluyorlar çünkü bununla. Sosyal medyada gösterilen hayatlar ne kadar sahici ise bu da o kadar sahici.

Kadınlar neden hak görür?

Genelde kadınlar, yazının başlarında dediğim gibi, başka bir erkekle bir şeyi bile isteye yaşayabilecek duruma geldi ise yanındaki erkeği kafasında bitirmiştir. Kadın, ilişkide olduğu erkeği aşağılamak için aldatır. Erkeklik gururuna en keskin, en kötü zararı aldatmak yoluyla verebilir çünkü. Bir kadın onursuzsa, erkeği terk etme çaresi olduğu durumda önce aldatır sonra terk eder; çaresi de yoksa adamı bulduğu her fırsatta aldatarak aşağılar.

Emin olun erkek başka kadınlara ne kadar güdüleniyorsa partnerinin kendine bir iltifatı, bir tutkulu sevişmeyi zahmet gördüğü kadın da kendine bunu yapacak bir maceraya aynı şekilde güdüleniyor. Güdülenmek vardır ama bu, olayı haklı kılmaz. Kadınlar da, erkeğinden nefret ettiğini ve artık onu istemediğini görmek yerine, bu bahsettiğim şekilde meşrulaştırıyor yaşadıklarını kafasında. Kadınlar, yapabiliyorsanız, sevmiyorsunuz demektir. İnsan olun, bitirin.

Aptallık Yüzünden Aldatma Süreci

Aptallık yüzünden aldatmalar, kadın-erkek samimiyeti konusunda modern toplumun kantarın topuzunu kaçırmış olmasından ileri gelir. Modern insan, güdülerini kontrol edebildiği, hayvan olmadığı, aklını her daim hakim kılabildiği üzerine gerektiğinden çok fazla, ütopik bir özgüven içerisinde. Hayır, aklımızı kullanmak ve toplumsal öğretiler konusunda gerçekten ilerlemiş olsak da, güdülerimiz orada, gayet güçlü biçimde duruyor ve her fırsat verdiğimizde ayağımızı kaydırıyorlar.

İnsan, aklını ne ile doldurursa, zamanını nerede harcarsa, kimlerin gözlerinin içine bakarsa “kalbi” oraya kayar. Sosyal hayatımıza hiçbir şekilde kısıtlama getirmek istemediğimiz için bu basit denklemi unutuyor veya görmezden geliyoruz.

Hoşunuza gitmeyecek belki, ama aptallık yüzünden aldatmak istemiyorsanız;

  • Karşı cinsle özel, yalnız, tekil muhabbetlere girilmeyecek, samimi olunmayacak
  • Birine artan bir zaaf hissettiğimiz zaman artık aynı ortamda bulunulmayacak, bunun için gereken her şey yapılacak, ailenizi yıkmak söz konusuysa meslek hayatınızdaki değişiklikler dahil
  • Meslek gibi zorunluluk dolayısıyla bulunan ortamlar hariç, hobi araçlı gidilen faaliyetlerde karşı cins yoğun ortamlardan kaçınılacak, spor salonunu da buraya koyarım
  • Arkadaşlarınıza dikkat edilecek, size dışarıdaki hayatı övüp duran, çapkınlık özendiren arkadaşlarınıza "bana böyle lavukluklar yapmayın" tarzı tepki verilecek, sınırlarınıza saygı duymayıp dalga geçerlerse hayatınızdan çıkarılacak, bu tip arkadaşlarla hemcins organizasyonlarına gidilmeyecek
  • Sosyal medya karşı cinsi görmek ve onlarla iletişim aracı olarak katiyetle kullanılmayacak
  • Çapkınlık özendiren arkadaşlar hayattan çıkarılacağı gibi aynı özentileri aşılayan whatsapp grupları gibi mecralar da terk edilecek
  • Seksüel pazar yerlerine, tatile eşsiz gidilmeyecek, eşiniz yanınızda yokken alkol alınmayacak

Bakın, bunları abartılı bulacaksınız. Çünkü dediğim gibi, zihniniz böyle şekillendirildi modern toplumda. E peki bunları abartılı olarak öğretenler, benim gibilerin prensiplerinin gereksizliği konusunda haklılarsa, ortada neden bu kadar aldatma vakası var? Neden bu kadar artış gösteriyor aldatmalar?

Bu konuya hem kendiniz hem karşınızdaki kişi şu şekilde bakmalı: Üstteki maddeleri her yapan kişi illa ki aldatmaz, ama aldatanlar bu konularda illa ki gevşek davrananlardır. Bu bakışı kazandığınız zaman, kendinizde ve ilişkinizde delinmez bir zırh oluşturursunuz. İlişkiniz bitecekse, aranızda bir şeyler kötü olduğu için biter, üçüncü kişiler yüzünden değil.

Evlilik de ilişki de bir seçimdir. Bu seçimi yaptınız ve getirilerinden yararlanıyor musunuz? O zaman insan olacaksınız, götürülerini de göğüsleyecek ve partnerinizi rencide etmeyeceksiniz.

Aldatılmak affedilir mi?

Çok zor bir soru. Karşının motivasyonunu mükemmel şekilde ölçmek gerekiyor bence. Hak görerek aldatmış olma ihtimali varsa, asla asla asla asla. Aptallık yüzünden, spontan gelişmiş, kısacık, belki seks ile bile sonuçlanmamış vakalar? Neredeyse aslaya yakın, çok büyük bir zihinsel dönüşüm görüldükten ve dönüşüldüğü etraftan da duyulduktan sonra ancak, belki. Bence yapılan şeyin hata mı istismar mı olduğu çok ciddi bir nüans. Hatalar bir kez yapılır ve affedilmeyi üsttekilere dikkat ederek küçük bir ihtimal hak edebilir. Ancak istismarlar en az iki kerede gerçekleşir ve asla affedilmemelidir.

Aldatmak Öngörülebilir / Önlenebilir mi?

Hem evet, hem hayır. Evet kısmı şurası, kendinde hak görme ibarelerinin aksini gösteren ve yukarıdaki maddeleri uygulayan bir insanın aldatma olasılığı çok çok düşüktür. Çünkü hem ahlaken buna karşı, hem de mantığı ile hareketlerine, ortamlarına set çekiyor. Hayır kısmı ise şurası, kimse hayat boyunca aynı zihinsel kararlılık, duygusal doymuşluk seviyesini korumayı garanti edemez. Yine de, samimi şekilde prensipli kişilerle yola çıkmak çok daha sağlıklı, prensipsizler ile ise büyük risk diyebilirim.

Eğer karşınızdaki kişi aldatmayı başka insanların vakası hakkında konuşurken dahi olumladıysa, o da ayrılsaymış demediyse, kaçarak uzaklaşın. Koşun. Aldatmak konusunda hak görebilen bir insan kesinlikle zayıf anında bu hakkı kendine verecektir. Siz farklı değilsiniz. Herkes aldatılabilir. Aldatma konusunda kişinin aldatılanla empati kurması gerekir, aldatanla değil. Bunun gibi şeylerde, etik değerleriniz benziyor mu, ölçün. Bu arada, aldatılma konusundaki şüphelenmelerin doğru zamanı evlilik/ilişki öncesidir. Size bu konuda yanlış bir sinyal veren insan olursa iç sesinizi asla bastırmayın. Evlendikten sonra ise “beni aldatıyorsun” şüphesiyle yaşamak ve karşı tarafa bunu yansıtıp durmak aranızı bozar ve kendini gerçekleştiren kehanete de sebep olur. Bu konuyu yazdım. Bu işi partner seçimi yapma aşamasında önemsemelisiniz.

Yorumlar

Kabile34 (31 yaşında) 5 ay önce yazdı:

Abla merhaba, nasılsın umarım aradığın huzuru ve mutluluğu bundan ayrılarak bulmuşsunuz, ufak bi sorun olacaktır,Sonuçta ne kadar çok dikkat etsekt3 bi o kadar hata yapma şansımız var, ,peki değerli bir erkek nasıl.olmali?

 

Mantıklı Kadın 5 ay önce yazdı:

Sorunun ilk bölümü ile ikinci bölümü ve yazı başlığı birbiriyle alakalı mı değil mi anlamadım :)

Neyse, soruyu bağımsız bir soru olarak ele alayım. Değerli bir erkek bence kimdir, nasıl yaşar?

Birincisi, yazılarımda da söyledim aslında, gayretli olması. Tabi burada ırgat gibi mücadele verip kendini parçalamasından bahsetmiyorum. Work smarter, not harder şeklinde, akılla yönettiği bir gayretten bahsediyorum. Kendine büyük ve küçük hedefler koyabiliyor ve bunların uğrunda hayatını idame ettirebiliyor olması gerekiyor.

Buradan ikinci maddeye bağlayacağım. Disiplin ve duygu durumu kontrolüne sahip olunmalı. Hedeflerine götürecek şekilde yaşamasını sağlayacak şey Alman disiplinine sahip olmasa da az çok bir otokontrole, görev bilincine erişmiş olmasıdır. Moral bozukluklarına, duygusal dalgalanmalara ve tükenmişliğe uzun sürecek dönemler takılmamayı başaracak kadar kafasının dışında yaşamayı öğrenmeli. Canının istediği şekilde değil gerekenleri yaparak yaşamayı bilmeli. Bu zaten yetişkin olmak demek bana göre. Çocuklar sürekli canı ne istiyorsa onu yapmak ister ama görevlerinden kaçınır. Biz büyüklerse tam tersiyiz, bizim sürekli görevlerimiz vardır ve arada canımızın istediklerini yaparak kendimizi ödüllendiririz.

Fit bir vücuda sahip olmasını sağlayacak seviyede beslenme ve egzersiz konusunda bilinçli, disiplinli olmalı. Giyinmeye emek vermeli, kendine yakışıp yakışmayan giyim ve saç-tıraş tarzını bulmuş olmalı. Diş ve tırnak bakımına, ayrıca kıllarını doğru temizlemeye dikkat ediyor olmalı.

Temel sosyal becerilere sahip olmalı, kendini ifade etmek konusunda çalışmalı. Ortalamadan çekingen olmamalı, suskun olabilir ama bu korkaklıktan gelmemeli. Geveze veya sulu davranmayacak kadar otokontrol sahibi de olmalı. İlla bolca arkadaşı olmasına gerek yok ama iki çift laf edecek kadar da sohbet edebilmeyi, yürütebilmeyi biliyor olması lazım.

Anlatacak tecrübeleri olan insanlar daha fazla merak uyandırıyorlar. O yüzden görevleri haricinde meraklarının olması çok büyük bir artı olur. Ben mesela bir arkadaş ortamında oturduğumuzda seyahatlerimden, katıldığım kurslardan, zamanında yaptığım gönüllülük faaliyetlerinden vs. anlatacak birçok komik anı veya ilginç insan profili çıkarabiliyorum. Ne kadar aktif olursan, o kadar deneyimin oluyor ve başka insanlar bunlara değer veriyor, seni ilginç buluyor ve dinlemek istiyorlar. Meşgul olmalı yani.

Şimdilik aklıma gelen temel gereklilikler bunlar.

Alpago (23 yaşında) 5 ay önce yazdı:

Bir şey sormak istiyorum konu madem değerli erkekler üzerine ilerledi. Geçen bir kadınla "erkeklerin duyguları üzerine" Konuştum. Biraz fikir alışverişi yaptık. 

Kadın tipik olarak muhazakar dindardı, benim cenahtan. Şimdi dediği şu " Erkekler duygularını neden belli etmiyor, karısı karşısında yıkılmaz davranıyor; bu erkeklere öğretildi mi vs. " Ben de işte neden öyle olması gerektiğinden bahsettim. O da ilişkilere salt insani düzey kıstasında baktığı için dediklerimi kabul etmedi. 

Ben, erkek duygularını belli ettikçe kadının güdüsüne hitap edişi azalır diyordum. 

Duygularını belli eden duygusal erkeklerin yaşadığı şeyleri sıraladım tipik olarak. 

Kadın da işte " hayır öyle değil, erkekler duygularını belli etsinler ne olacak, bu erkekleri bitirir, evlilik birbirine destek olunmayacak ve duygu-dert paylaşımı olmayacaksa niye var. " minvalinde şeyler dedi. 

Şimdi SORUMA gelecek olursak erkeklerin duygularını belli etmesi, kadının kocasına saygısını, sevgisini azaltıyor mu?  ( kadına dertlerini anlatmak değil kastım.) 

Mantıklı Kadın 5 ay önce yazdı:

Bir, kendisi erkeğin içini döktüğü bir senaryoyu yaşamış mı, nereden biliyor işin nereye varacağını? Sadece kafasında bir ideal var ve ona uymadığı için kabul etmek istemiyormuş gibi geldi kulağıma, tipik mavi hap.

İkincisi, kadınlarda özellikle gözlemlediğim bir durum, solipsizm dedikleri de bu galiba, tatsız ve kötü yönlerimizle yüzleşmek istemiyoruz, böyle ihtimallerde inkar etme-yüz çevirme yoluna gidebiliyoruz. Bu konuştuğun kadın, bir kadının kocası zayıflık gösterdiğinde ona gıcık olacağı gibi "aşağılık" denebilecek bir gerçekliği kabul etmek istemediği için inkar ediyor.

Kulak asmana değmez, bence genelin yaşadığı ortada. Günü geldiğinde savunduklarını yapabilecekse yapsın elbet. 

Alpago (23 yaşında) 5 ay önce yazdı:

29 yaşında bekar muhazakar kadın. Evliliği bilmiyor. Kendisi için de içini döken erkek durumunu yaşamamış. Kadınları güdülerden azade görüyor hatta güdüleri falan olmadığını zannediyor. Geçen şey demiştim : Kadınlar ortalama altı erkekle olmaktansa hiç olmamayı tercih ediyor. Buna cevabı : kısmen jdıdjdısjsd solipsist yapının zirvesi. 

Bu kişiye mantık evliliğini anlatmıştım yine kötüledi. Zamanla sevgi oluşur dedim yok diyor. 

Duygularını anlatan adama prenses diyorlar kızlar. Duygusal erkeğe de öyle. Bu bizim tayfa da sadece seküler kızların öyle dediğini düşünüyor. Ancak Muhafazakarı da diyor derininde işte. Güdü herkeste var. 

Mantıklı Kadın 5 ay önce yazdı:

Twitter'de bu konuyla ilgili kısa bir yazı yazmıştım:

"Kadınlar, ailenin dış etmenlere karşı erkekçe korunduğunu hissetmeye ihtiyaç duyuyorlar. Bu his, bu güven darbe aldığı zaman, uzun vadede kadının ilişkiye olan bağlılığı sarsılıyor. Çok ilkel düşün, erkek vahşi hayvanlara karşı seni koruyamaz ise çocukların ölür. O yüzden kocan güçten düşerse yeni bir koruyucu edinme kaygısı duyarsın. Buna göre davranırsın demiyorum ama iç dünyan bu yönde karışır. 

Eşin duygusal olarak ne kadar güçlü olduğuna da bakar sorunun (soru bir erkek dertlerini ne kadar açabilir gibi bir şeydi) cevabı. Eş evhamlı denecek biri ise saklamaya çalışırsa bence daha iyi. Kadın evhamlı değilse, erkek neden dalgın veya canının sıkkın olduğunu açıklayacak elbet. Yaşadıklarını süzgeçten geçirerek anlatır. Normal evlilikler böyledir. 

Ama, ama, ama... Açıklarken düstur "ben hallediyorum, sana bilgin olsun diye anlatıyorum, telaşlanacak bir şey yok, katkı vermek istediğin bir şey olur mu, senin fikirlerin de önemli" şeklinde olmalı. "Ne yapacağımı bilmiyorum, çok kötü bir şeyler olacak gibi, yardımına ihtiyacım var" şeklinde değil.

Anlatabildim mi? Kadınlar erkeklerden daha telaşlıdır, çocukları yaşatmak için gerekli olan bu huyumuz hayatın dertleri karşısında daha kaygılı olmamıza neden oluyor. O yüzden, erkekler için malesef ki, evin direği her zaman erkek olmalı ve bu konumundan uzun süreler şüphe ettirmemeli. Herkes düşer, ama ayağa kalkmaya çalışanın hali başkadır, düştüm diye saldırganlaşan veyahut pes edenin hali başka. İlkinden olmalı."

Alpago (23 yaşında) 5 ay önce yazdı:

Anladım şimdi daha iyi oturdu kafamda. 

pink (21 yaşında) 11 ay önce yazdı:

civitik merhabalar, 

hayat tecruben ve mantıklı goruslerin dolayısıyla aklimdaki soruları paylaştığım tek kişi sensin diyebilirim. 

anlatacağım sey benimle doğrudan alakalı değil ama aile olarak beni ve kardeşimi de etkileyen bir konu. o yüzden biraz kafa karışıklığıyla bunları buraya aktarmak istedim. babam ve annemin ilişkileri çalkantılı seyrediyor. annem zaten son yıllarda sevginin kalmadığını vs. söylüyordu ama ben çok üstüne düşmedim. yazın babamın karar alamama durumu dolayısıyla da 6 7 ay ayrı yaşadılar. sonra birlikte bir eve taşındık hep beraber. ama ondan önce babamın bir kadınla konuştuğunu duydum. hatta benim telefonumu istemişti biriyle iletişim kurmak için vs. sorguladım kim bu dedim ama uydurduğu belliydi. annem üzülmesin ve ihale bana kalmasın diye söylemedim bir şey. ama erkek kardeşim babamın telefonunda bazı mesajlar görmüş kadına iltifat ettiğini gösteren. Ve anneme direkt söyledi. annem ilk başta bir şok yaşadı babama sordu. Babam da sıvadı resmen. ıs yerinde herkes böyle konuşuyor ben ne yaptım ki gibisinden. olayın detaylarını çok bilmiyorum çünkü okul ve iş arasında mekik dokuyorum. anneme bir ara sordum son durum ne ne dedin babama diye. üstüne çok dusmicem daha  fazla yapar tarzı konuştu. ama taviz tavizi doğurur yani. saçma bulduğumu söyledim. fakat tak diye de bir evlilik bitirilmiyor farkındayım. o yüzden bir sey diyemiyorum. sonra bu kadın beni 4 kez aramış. tesadüfen gördüm çünkü engellenmiş bir numaraydı. anneme sordum bu numarayı biliyor musun diye. kadının numarasını kaydetmiş. o da sok oldu. babama gün içinde soyledm bu kim diye. yalan söyledi kim olduguyla alakalı. Başka biri diye lanse etti. kardesim bugün babamın o kadınla telefon görüşmesi yaptığını duymuş. anneme söylemiş yine. annem de beni aradı. evden çık git dicem dedi. ama fevri davranmamasini söyledim. sonuçta babam yapmak istese yine konuşacak o kadınla. annemin de tak diye karar vermesini beklemiyorum. çünkü hayatı tamamen değişecek bir boşanma kararı olsa bile. ama ne yapabileceğim konusunda hiç bir şey bilmiyorum. Bu olaya karismamaliyim bence ama annemin de üzülmesini istemiyorum. Bu arada annemin de eski iş yerinden normal bir erkek arkadaşı vardı. onunla konuştuğunu duyuyordum. yanlış olduğunu da söylüyordum çünkü babam annemin iş olaylarını dinlemek istemiyordu ama annemin o arkadaşı dert ortağı gibiydi, annemi dinliyordu. çok karışık şeyler. ne yapacağımı bilmiyorum. evlilikleri tamamen onları ilgilendiren bir şey ama illa bizi de tartışmaların içine çekmeye çalışıyorlar. 

okuduğun için teşekkür ederim. 

Mantıklı Kadın 11 ay önce yazdı:

Ah be Pink. Anne-babanın orta yaş krizlerinin ortasında kalmışsınız. 

Kötü ve ağır olan tek şeyi söyleyeyim: size yansıtıyor olmaları.

İnsanların saçmaladıkları dönemler oluyor. İnsan olmak kolay değil. Dürtülerin var, ihtiyaçların var. Sıkılıyorsun, bunalıyorsun, yenilik istiyorsun, taze hissetmek istiyorsun, onay ihtiyacın baş gösteriyor. En temelde, yaşlandığını görmek ve tek bir hayatın olacağını idrak etmek kolay bir şey değil. Her seçim bir vazgeçiş olduğu için, o vazgeçtiklerin ölüm korkusuyla birleşince bir anda değer kazanıyor. Onları da deneyimlemek istiyorsun. Annenin de babanın da bocalıyor olması çok normal. Bu tarz şeyler aşağı yukarı her ailede yaşanıyor ancak bireylerin ne kadar ileri gideceği değişiyor. Bazı insanlar birkaç girişimde bulunup utanarak geri çekilirlerken bazı insanlar hayatlarını dağıtmak pahasına batırıyorlar işleri. Umarım sizinkiler onlardan olmaz.

Bu gördüğün şeylerin normal olduğunu kendine telkin etmeli ve kaygıya kapılmamalısınız. Senin de kardeşinin de yaşı büyük. Zaten yaşınız büyüdüğü için de bunlara maruz kalıyorsunuz biraz, insanlar üstte yazdığım ihtiraslara karşı çocuklar küçükken daha çok diş sıkıyorlar ancak çocuklar kendilerini kurtarmaya başladıktan sonra kontrolü biraz gevşetiyorlar. Kötünün iyisini yaşıyorsunuz bir yerde.

Hiçbirinize büyük bir şey olmayacak. İnsanlar neler ve neler yaşıyor da hayata devam ediyor. Aile fertlerimiz ölüyor, sakat kalıyor, saldırıya uğruyor, yanan insanlar var... Siz zaten kardeşinle kendinize bir hayat kuracaksınız, ona odaklan. Aile fertleri olarak birbirinize olan sevginiz anne-babanın yaşadığı şeylerden bağımsız, o devam edecek. Sen de kardeşin de bu meselelere hiç karışmayın derim. Engellemeye de çalışmayın. Sizi etkilememesine, umursamamaya konsantre olun. Kendi hayatınızı kurmaya bakın. Size anlattıklarında da engelleyin bence, ben olsam öyle yapardım. Siz onların dert ortağı değil çocuğusunuz. Sizin ilişkilere olan bakışınızı sarsmaya hakları yok, aksini yapmak ebeveynlik görevleri aslında.

pink (21 yaşında) 11 ay önce yazdı:

Ne kadar rahatlatıcı konuşuyorsun teşekkür ederim. kardeşime de dediklerini gostericem ama o biraz fevri bu dediklerin ters gelebilir ama keyfi bilir. gercekten iliskiye bakış açısı için bunlar çok önemli. annem anlatırken ona da orta yaş krizlerinden bahsedicem. belki bir ara ikisi bir tatile çıkar biraz vakit geçirirler. umarım  kötü sonuclanmaz. dedigin gibi hayatta ailesini korkunç şekilde kaybeden insanlar olduğunu düşününce daha az evham yapmak herkesin yararına. teşekkürler tekrardan

Mantıklı Kadın 11 ay önce yazdı:

Rahatlamak için söylemiyorum, göreceksin, özellikle yaş 30'u geçtikten sonra o güne kadar şahit olduklarından -hem kötü hem iyi manada- hareketle pek bir şey seni şaşırtmayacak da korkutmayacak da. Hayat ideal bir yer değil, insanlar da melek de değil, şeytan da değil. Kusurlarımızla var olmaya çalışan aciz canlılarız.

Seninle bu ev ayırma meselesini konuştuğumuzu hatırlıyorum, o zaman sana birkaç aya aynı eve geçerler demiştim. Şimdi de diyorum ki, küçük bir ihtimal ama, başkalarıyla hayata devam etmek isteseler bile göreceksiniz ki hayat devam edecek, o kadar da kötü olmayacak.

pink (21 yaşında) 11 ay önce yazdı:

teşekkür ederim dediğin gibi olmuştu evet :) insanlari özellikle ailesini insan gözünde büyütüyor herhalde. 

watasha (23 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

abla selam yine ben

eski sevgilim bir şey demişti aklıma takıldı. kadınlardaki yüksek oksitosin hormonu erkeğe anaç gelir ve yüksek oksitosinli kadınlar sık sık aldatılır.bunun aslı astarı var mı yoksa saçmalamış mı açıklar mısın :(

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

Bence saçmalamış. 

Kadının erkeğe anaç davranması erkeğin aldatma olasılığını artırır evet. Ama anaç davranmak ne demek? Arada merhamet var, şefkat var, sevgi gösterisi var, yakınlık var, bakım vermek var ama seks yok, arzu yok, çekinmek yok, saygı yok demek. Böyle bir dengede erkekler kendilerini erkek yerine konmuş hissetmezler ve onu erkek hissettiren bir kadın arama arayışına düşebilirler.

Ama bunun kadının erkeği çok sevmesiyle alakası yok, kadının erkeği arzulamaması, beğenmemesi ile alakası var. Bunda da aslında aslan payı genelde erkeğe ait, kadın piyasada alfaların peşinde gezip sonra evlenmediyse. Yani erkek kendi çekicilik görevlerini yerine getirse karısının ona böyle davranmama ihtimali vardı.

Bu yazımı okumuş muydun? https://twitter.com/civitikkiz/status/1709455656418177188?s=20

 

Sirace (38 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Merhaba kafa açan hanımefendi

Eşinizin dışarıda geçirdiği zamana müdahale etmediğinizi ve bu konuda karşı cinsle birebir görüşmeme prensibiniz olduğunu Twitter'da yazmıştınız.

Ben şu konulardaki görüşünüzü merak ediyorum: çiftler olarak görüşmek, partilemek, tatile gitmek vs.

Bir de kadınların okul, iş ortamında yani her gün muhatap olunan ortamda süper mini etek, şort ve krop, transparan vs giymesi hakkında ne düşünürsünüz? Partneriniz böyle bir ortamda ise tavrınız nasıl olur?

HIMYM da 'deniz kızı etkisi' diye adlandırılan bir durum vardı bununla ilgili. İzlediniz mi? Kısaca aynı ortam, normalde cazip görmeyeceğin kişiyi bile bir eşikten sonra başka türlü düşündürür, diyordu.

İki sorum birbiriyle alakalı yani. 

Cevabınızı merakla bekliyorum

 

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

Güzel sorular :)

Gelelim cevaplara. Deniz kızı etkisi düşüncesinin ne kast ettiğini tahmin ediyorum, beğendim. İzlemedim bu arada. Ama bence kızlı erkekli görüşmelerde, yanında sevgilin dahi olsa "relax" ortamlardan kaçınmak gerekiyor. Yani insanın biraz kafasının güzelleştiği, günlük hayatındaki sınırların gevşediği, medeniyetin bağlamından koptuğumuz, yükseldiğimiz anlar güdülerin bilinç üstünde hakimiyet kurması için tuzak gibi. Bİrlikte bir partiye gidersiniz ve kimseyle tanışık değilseniz o sınırı aşmanız çok zor. Ama tanıdık, sohbetiniz olan biriyle gittiğinizde aranızda bir elektriklenme olabilir, sonradan bunu istemeden büyütebilirsiniz. Riskli.

Daha ciddi, resmi ortamlarda sakınca görmüyorum. Misafirlik olur, birlikte restorana-cafeye gitmek, entelektüel akşam sohbetleri hoştur.

Okul-iş ortamındaki giyim üstüne flood yapmıştım, aslında siteye yazı olarak taşısam da olur: https://twitter.com/civitikkiz/status/1611088251233656841?s=20

Zaten işyerlerinin çoğunda da dress code vardır. Kafana göre giyemezsin.

Partnerim de ben de hemcinslerimizin domine ettiği sektörlerde çalışıyoruz. Bu büyük rahatlık. İş arkadaşları insanların eşini aldattığı kişilerin oluşturduğu en büyük gruplardan biri -normal arkadaşlar ve exler de diğer büyük gruplar. Hani sevgilimin kendi sınırını çizeceğine güvenirdim ama yine de günde 8 saat başkalarını görmesi hoşuma gitmezdi ne yalan söyleyeyim.

Ben böyle meselelerde "kişilere güvenilir, insana ise güvenilmez" diye bakıyorum. Kişi kendisi dahil kimseye tamamiyle güvenmemeli. Mümkün olan ne kadar ortamda karşı cinsle ne kadar uzak olunursa o kadar iyi. "Merhaba-nasılsın-şu iş ne zamana bitecekti" vs. yeter. 

Sirace (38 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Teşekkürler

Uçurumun kıyısında dolaşırsan düşersin. Ben de karşı cinsle işim düştüğü kadar konuşurum, muhabbet etmem. Özellikle derdimi anlatmam. Erkeklerde koruyup kollama özelliği kodlanmış. Sakınmak istiyor, yardım ediyor, tamamen masumane, sonra iş değişiyor. Nice aileler gözümün önünde direkten döndü.

Aynı fikirde olduğumuza sevindim. Tatil, kamp, parti, eğlence konuları ise... en yakın arkadaşımla aldattı şikayetlerinin başlangıç noktası bence de. Dediğiniz gibi her insanın yarısı çamur : ) 

Umarım bu süzülmüş fikir ve tecrübeleriniz gençlere ulaşır.

Ailenizde ömür boyu mutluluklar dilerim

Kabile34 (31 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Abla merhaba .Fackbody olarak hayatıma giren bir kadın vardı. 38 yaşında ve 1 çocuğu vardı . İlişkimizden 2 ay sonra benden ciddi ilişki istedi bende tamam dedim . Daha sonra fikirler uyuşmasada beraberdik. Güzel vakit geçiriyorduk. Ve arada sırada benden çocuk istediğini de söylüyordu. İlişkimiz böyle devam ederken tabi o benmerkezci olarak davranıp hep kendi@söylediklerini doğru ve benim ona inanmamı istiyordu. Bende tabi inanmıyordum. Manipülasyon da yapıyordu bu ara da . Farkediyordu ara ara . Daha sonra 2 hafta önce bende kaldı . Telefona mesaj geldi . İrdelendim. Daha sonra uyurken telefonuna baktım . Benle beraberken 2 kişiyle görüşmüş. Daha sonra bir kaç kişiyle de cinsel olarak plan yapmış ileri ki dönemler de . Ona bunu sorduğum da sana ters bana değil deyip hala haklı duruma kendince düşüyordu bende dedim bir daha karşıma çıkma dedim . Sorum şu insan bunu neden yapar .??

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

İnsanların genel bir çizgisi, bir karakteri vardır. Bu anne karnından şekillenmeye başlar. Genetik, yetiştirilme, çevre, hepsi bunu şekillendirir. 20'li yaşlara geldiğimizde artık aşağı yukarı nasıl bir insan olduğumuz bellidir. Bazımız şanslıdır üstteki etmenlerden yana. İyi ailede doğar, iyi görünür, iyi insanlar arasında yaşar ve kendine-çevresine zararsız, büyük hatalar yapmadan, sağlıklı bir seyirle yaşar hayatını. Bir de talihsiz insanlar vardır. Onlar yaşadıkça hasar alır, hasar verirler. İnsanların çoğu da bu gruptadır.

Ben bir günden diğer güne bu kamplar arasında geçtiğimizi düşünmüyorum. Talihsiz olanların hasarlarını aşması kolay olmadığı gibi, sağlıklı insanların da vicdan, suçluluk duygusu, utanma gibi mekanizmalarını devre dışı bırakması zordur. 

Tabi zor ama imkansız değil. Sağlıklı insanlar çeşitli travmalar ve geçiş dönemleri yaşayarak şaşırtıcı hatalar yapabilirler. Sorun genelde geliyorum der ama konduramadığımızdan doğru okumayabiliriz. Talihsiz insanlar da bazen dibi görüp içsel bir yolculuğa çıkabilir veya tedavi alıp iyileşebilirler. Tövbe edebilirler. Bazen de bizler, aslında sorunlu olan insanlara yokluktan iyi bir imaj giydirir, ondaki hasarları görmezden geliriz, kendimizi zorla inandırır, sonra da şok oluruz. Oysa ki dışarıdan bakanlar için manzara gayet nettir.

Buradan şuna bağlayacağım, hasarlı bir insanın sana yaşattığı bir hasara şaşırman garip bence. Yaşadığın, geliyorum demiş. Hoş değil yine de yaşadığın tabi. Geçmiş olsun.

Sağlıklı insanlar fuckbuddy olmazlar. Çünkü sevgili olabilirler. İlişki sürdürebilirler. Fuckbuddy olmak kendi değerini koruyamayan, kriterlerini koyamayan, bağlanma problemi yaşayan insanların işidir. Bu tip karakterde bir insanla ilişki yaşadıktan sonra o paketin içinden aldatma çıkınca da şaşıramazsın. 

Erkek olsan da fuckbuddy edinmen senin açından da bir işaret. Kendine de eleştirel bakmalısın ve bu tip sürdürülemeyecek işlerden uzak durmanı öneririm.

Ben insanların kendilerine benzer kişileri çektiğini de düşünüyorum. Tabi ki arada "bu nasıl bir flörttü/ilişkiydi böyle" diye bizi şaşırtan kararlarımız olabilir ama bir patern halinde sorunlu insanlar giriyorsa hayatına, insanın bakması gereken kendisidir.

Kabile34 (31 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Ablam bundan böyle bişey bekliyordum, çünkü süreç ilerlerken bana bi duyguyu affetti. Ve beni yakın arkadaşlarına ve ailesiyle tanıştırdı.böyle bir izlenim var ise neden bunu yapar anlamadım, doğrusu , ciddi ilişki de kendisi istedi.

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

Benim düşüncem aslında her insan -aksini iddia edenler dahi- huzur, aidiyet, düzen, kabul görmek istiyor. Bunu da deniyorlar samimi olarak. Ancak hasarlarını yalnızken gidermeden, hayatında biri varken ona zarar veriyorsun böyle çünkü bir hayat tarzından diğerine geçişte her zaman gel-gitler olacak. Bunların ceremesini, böyle şeyler yaşamayan/yaşatmayan insanlarsak üstlenmemeliyiz. O yüzden yüzümüz sağlıklı insanlara dönük olmalı.

Kabile34 (31 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Ablam tekrar dan merhaba. .. yukarda belirttiğim gibi aynı bayan . Geri döndü ama hiçbirisiyle cinsi münasebet girmediğini yemin etti sadece konuştum dedi .bana seni sevdiğimi sen yokken anladım ve seni çok seviyorum dedi . Ben de artıları var diye kabul ettim . Ve her alanına hakim olmamı kaybettiğim güveni sana tekrar kazantıracağım dedi . Telefonu bana verdi . Her ayrıntısına kadar anlattı . Güven oluşturmak manasıyla. Ö günden bugün çok iyi zamanlarımız oldu .beni sevdiğini asla ayrılmayacağını ve ben ayrılık lafı ettiğimde asla bir daha ayrılık lafı söyleme diyordu .Herşeyime evet dedi . Tabi bende sıkmayarak onu böyle devam etmemenin daha iyi bir hayatın olabileceğini anlatıyordum, yine bir hafta sonu bende kaldı cumartesi  , yemekler sormadan hazırladı temizlik yaptı . Sonra dışarı çıkarken bişey söyledim ben önemsiz alındı oda . Sonra arabada hiç konuşmadan yarım saat geçirdik . Susma lütfen bişeyleri

çözelim , böyle susarak bişey kazanamıyız diye diye sürdüm arabayı . En sonunda bana ; yanlışlarımı düzeltme, giyimime karışma deyip bana hakaret ettti . Böyle yapınca kahvaltıya gitmeyip evine doğru sürdüm ben . O Bilmiyor tabi . Onun evine doğru giderken bir daha karşıma çıkma deyip beni sosyal mecra dan hepsinden engelledi . Sorum şu ablam;

seviyorum deyip asla ayrılma olmucak diyen biri bir anda nasıl absürt olaydan ilişkiyi bitirirki. Bir anda böyle bişey olunca şaşaırdım bende ; nesne böyle yaptı ablam sevgilerimle

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

Bir üstteki cevabımın aynısı. Huzur istiyor, güven istiyor, mutlu olmak-mutlu etmek istiyor ancak başarabilecek akla, iradeye sahip değil. Tutarsız, gel-gitleri var. Sen de belli ki yokluk içindesin, sağlıklı bir ilişki kurmayı beceremiyorsun ki bu seviyede bir etkileşimi kabul ediyorsun. Neden böyle yaptı: çünkü hasarlı. Bunu takıntı yapıp durma, bu kişinin sorunlarını üstlenme. Gitsin tedavi olsun. Sen kendi hayatına bak. Unut ve etkileşimi kes derim.

Kabile34 (31 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Abla bende sen gibi redpill bilimini dinliyorum ama uygulamıyorum , söylediğin gibi her insan farklı karektere sahip kimisi özgürlüğüne kimisi monoton hayatı sürmeyi, bende amaç doğru olanı yapması , dizginleyip sağlıklı birey olması için kabul ettim ilişkiyi ama ne yazikki olmadı . Evet etkileşimi açmamak üzere kapatma iyi olucak , kendisini iyi etmiosa bende edemem sağolun , yanıtınız için

Kabile34 (31 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Abla merhaba yine, üsteki yazılarıma itibaren yaşayarak bazı deneyimler yaşadım , ve bana tecrübe oldu, peki ilişkide her zaman haklı olmak için uğraşan biri var ise ne yapılmalı,her şey de ve her saman haklı olma psikolojisi var , bunu sence kendime mi çekiyorum, yoksa öylemi denk geliyor ,

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

Eski yazışmalarımıza baktım. Bence kendine güven problemin var, o yüzden biraz çekingen duran, görüşlerinin arkasında duramayan bir kişisin. Görüşlerinden şüphe ediyorsun çünkü. Karşındaki insanlar da sendeki bu içsel kararsızlığı sezerler ve senin fikirlerine onlar da güvenmezler bu sefer. Sana tam güvenemedikleri için söylediklerine teslim olmaz, kendilerini bırakamaz ve dikleşirler.

Kadın bulabilmene bakıyorum ve anlıyorum ki tipin ve statün fena değil. Ancak maskülen zihin yapın ve özgüvenin üzerinde çalışman gerektiği hissine kapılıyorum. Sen daha sağlam bir kaya olursan göreceğin tavırlar, etkileşimde kalabileceğin tipler değişecektir.

Kabile34 (31 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Bu cevap Tokat gibi yüzüme çarptı, çok tşk ederimm.deneyeceğimmm