Hipergamiyi Dönüştürmek

Redpill Çizgisine Alternatifler

Hipergami, aynı erkekteki poligami dürtüsü gibi bugünlere gelmemizi, insan neslinin tükenmemesini sağlayan araçlarımızdan biri olmuştur. Eski zamanları hayal edin. Doğum yaptınız. Erkeğinizin size yiyecek getirmesi lazım. Ancak size kaynak üretemiyor, eli boş geliyor. Aç kaldınız. Bebeğiniz yaşamadı, küçük çocuğunuz öldü. Ne yapacaksınız? Artık o erkekten bebek yapmayacaksınız. Ailenizi doyurmayı bilen bir erkekle devam edeceksiniz hayata.

Ortaya çıkışı açısından anlaşılabilir olsa da, günümüzde, hayatın bu kadar vahşi ve insanların yaşamaya devam etmesi için birbirlerine muhtaç olmadıkları şartlar altında hipergami artık ayağımıza dolanan bir dürtü haline geldi.

Hipergamiden erkekleri mağdur ettiği için genelde onlar bahsediyor ve şikayetleniyor ancak, aslında kadın için de hipergami ayarı kaçarsa bir baş belasıdır. Tek eşli olmaya çalışan bir erkeğin poligamik dürtülerinden muzdarip olması gibi, güzel bir ilişki içinde olan kadın için de hipergami oldukça düzen sarsıcı olabilir. Tatminsizlik ve aranma hissi en çok sahibini yorar, muhatabından bile çok.

Peki, biz kadınlar ne yapacağız? Eskiden, hipergamiyi tamamen susturmamız ve yok etmemiz gereken bir dürtü olarak düşünüyordum. Ancak sonradan fikrim değişti ve hipergaminin dönüştürüldüğü taktirde bir çift için daha da güçlendirici olabileceğine karar verdim.

Hipergamiyi sadece eş seçme aşamasında kullanmalıyız. Hipergami, kontrol edilirse yararlıdır. Bizi ve çocuğumuzu, doğum yapacağımız ve kaynak üretmekten çekileceğimiz zamanlarda aciz olmaktan kurtarır. Çocuğumuza daha iyi bir annelik yapabilmemiz için bize rahat bir alan sağlar. Erkeğin sağlayıcı olması sayesinde biz bu yükten istediğimizde kurtulabilir, enerjimizi çocuklarımıza verebiliriz. Bu yüzden işsiz-güçsüz, amaçsız ve hırssız bir erkeği elememiz seviyesinde, hipergami sağlıklıdır.

Peki hipergamiyi dönüştürmek nedir? Eşleştikten sonra “En iyi” erkeğin, bize en çok emek vermiş olan erkek olduğunu anlamaktır. Emeğin kendisi başlı başına bir değerdir. Erkek bize emek verdikçe, onun gözümüzdeki değerini yüceltmeyi öğrenmemiz gerekiyor. Böylece, diğer değerleri sabit kalıyor, kendi boşlamasından ötürü azalmıyorsa, en iyi erkek yanımızdaki erkek olacaktır, kaçınılmaz olarak. Bu sayede, ilişkimizde iç huzurunu bulabiliriz.

Erkekler, hipergamiden kaçış yöntemi olarak, erkeğin kendinden daha aşağı seviyede bir kadınla birlikte olmasını öneriyorlar. Bence, erkeğin illa kadından üstün olması gerekmez. Denklik önemli, beğeniyi kaybettirmeyecek şekilde, salmamak önemli, o kadar. Erkekler, kadını çok edilgen görüyorlar ve bizim hipergamimizi irademizle yönetebileceğimiz gibi bir düşünceye sahip değiller.

Oysa ki, üstlerine aldıkları ne büyük bir baskı. Baskının büyük olmasını bırak, zaten çok önemli bir noktayı kaçırıyorlar: bir insan için en değerli şey, henüz elde etmediği şeydir. Alfalık, üstünlük dediğimiz özelliklerde kimin kimden daha çekici olacağı bizdeki algıdan tamamen bağımsız bir konu değildir. Hiperamik güdüleriyle yaşayan bir kadın için en iyi erkek her zaman henüz elde edilmemiş olan erkektir, dolayısıyla bu sonsuz bir döngüdür. Yani bir kadın kendi bakışını, algısını güdülerinin ona oynayacağı oyunları fark ederek yönetmezse asla bir ilişkide huzurla duramaz zaten. İkinci olarak, Coolidge effect dediğimiz şey kadınlarda da özellikle ilgi konusunda vardır. Yeni bir erkekten göreceği ilgi, partnerinin gösterdiği ilgiden çok daha heyecan verici gelir bir kadına. Dolayısıyla, sizden daha "alfa" olmasa da, bir erkek karınıza daha çekici görünebilir. Bunu çözebilecek, engelleyecek tek şey dediğim gibi karınızın hipergamisini terbiye eden bir kadın olmasıdır.

Erkekler, güdülerimize karşı bu kadar acizmişiz gibi bir profil çizdiğinde şunu da söylemiş oluyor bizlere: bir kadın için yaşlanmak kaçınılmaz olduğundan, aldatılması da kaçınılmazdır. Ya da şöyle de diyebiliriz: erkekler ataerkil düzende poligamik güdüleri hoş görülerek bugünlere geldiği için insanın kendini ne kadar kontrol edebileceği ile ilgili yanlış düşüncelere sahipler. Güdülere karşı direnç gösterilemiyorsa biz kadınlar hepten küselim hayata. Erkeğin en azından statüsünü koruması şansı var, peki ya bizim gençliği koruma şansımız var mı? Yok. İşte mesele her zaman partnerimizin yetinmesine kalacak. Erkek yapar kadın yapamaz diyorsanız, üzgünüm ama siz hiç kaliteli bir kadınla tanışmamışsınız derim.

Gözü dışarıda olmayan değiştirme konusunda güdülenmez. Dediğim gibi, her zaman dışarıda daha güzel ve daha zengini mutlaka olacaktır. Önemli olan bizi ilgilendirmiyor olmaları yani sadakat… Hayatımızdaki insanların bizim prensiplerimize güvenmesini sağlamalı ve prensiplerimizi korumalıyız. Yoksa çok fazla mağduriyet yaratırız. İnsana yakışmaz.

Yalnız, yine de bir paragraf açmak istiyorum. Tamam, evet bir kadının hipergamiye kapılmaması kendi sorumluluğudur, ancak hayatındaki insanın da ona sahiplenici davranarak aklının karışmasına engel olması gerekir. Aynı, bakımına ve cinsellikteki davranışlarına hiç dikkat etmeyen bir kadının, erkeğinin başka kadınlara kaymasında payı olacağı gibi. Benim modelimde her emek karşılıklı verilmelidir. Karşılık olmadığı zaman dengeler bozulur. Yazıda arada da belirttiğim gibi, ilişkiye başlarkenki niteliklerini korumak, salmamak, mümkünse artırmak da yine erkeğin kadına bu konuda edeceği yardımdır.

Size bu konuda düşündürebilecek iki film önerebilirim: Vicky, Cristina, Barselona ve The Worst Person in the World filmleri. İkisinde de, ana kadın karakterleri aranma hisleri ve yerlerinde huzur bulamamalarından dolayı mutluluğu kaçırmaktaydılar. Nokta atışı olarak hipergami konusunda olduklarını söyleyemem ama tatminsizlik üzerine güzel örnekler.

Yorumlar

wildworld (27 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Abla merhaba

Yazılarını, fikirlerini severek takip ediyorum. Teşekkür ederim şimdiden.

İki yıllık evli bir çiftiz, eşimle severek evlendik. Her şey güzel gidiyordu, her evlilikte olan ufak tefek tartışmalar oluyordu tabi ama sorun olmuyordu. Eşimin geleneksel bir ailesi var, beni bir kalıba sokmaya çalıştılar; sosyal çevremden hobilerime kadar bana karışmaya çalıştılar, eşim sınır çizmeye çalıştı ama ailesi çok fazla beklentili ve uygun bir dille derdimizi anlatsak da anlamadılar sonunda eşim ciddi bir sınır çizdi ailesiyle görüşmüyor. Tabi bunca gerginlik yaşanırken bazı kelimeleriyle benim kalbimi çok kırdı, öfkeyle söylediği cümleler oldu. Kadınlık gururumu inciten sözleri de oldu. Özür diledi, benim gönlümü hoş tutmaya çalışıyor ama yine de arada kalbimi bir tartışmada sinirlenip kırabiliyor. Tam eskisi gibi sevgi ve saygı hissedemiyorum. Bazen onu çok seviyorum çok şanslı hissediyorum bazense kaçıp gidesim geliyor. Bunları aşabilmek mümkün mü? En baştaki sevgi saygı dolu halimize dönebilir miyiz? Mesela araba sürerken bile kaza yapacakmışız hissi geliyor bana, yani elbette bilerek değil ama dalgınlıkla kaza yapar mı, arabanın yan koltuğunda uyuyamam mesela, beni yine bir şekilde incitir mi diye endişe taşıyorum. Nasıl bir yol izlemek gerekir? 

Bir de İyi Erkekler Neden Kaybeder yazını okumuştuk beraber. Çok öfkelendi, ben iyi bir erkek olduğum için neden kaybedecekmişim, beni aldatacak mısın yani bu yazı ne demek vs vs demeye başladı. Sonra benim onu fazla ehlileştirdiğimle ilgili beni suçladı. Benle vakit geçirmek için kendi isteklerini kıstığını, rahatça istediğini yapamadığını söyledi benim bozulmamdan korktuğu için. Bunun dengesini nasıl sağlayabiliriz? Mesela ben kendisinin spora gitme fikrini destekliyorum ama yoğun iş hayatından mı bilmiyorum ama sürekli erteliyor. Benim ısrarcı davranmam da doğru olmaz. Bu vb durumlar için önerilerini duymayı çok isterim abla. 

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

Merhaba,

İlk paragrafla ilgili... Kavgaların ve sözlerin içeriğini bilmediğim için yorumum kabaca olacak. Yazış tarzından aldığım enerjisi söyleyeyim, biraz kırılgan, hassas ve belki duygusal olarak zayıf olabileceğini düşündüm. Evliliklerde kavgalar olacak, kötü sözler söylenecek, kapılar çarpılacak, belki 1-2 vazo kırılacak. Eski ile aynı olmak diye bir beklentiye girmemelisin. Siz zaman ilerledikçe yeni bir çift olacaksınız. Bazı şeyler daha iyiye gidecek, bazı şeyler eskisinden kötü olacak. Mükemmel bir ilişki yoktur, beklenti de insanın en büyük düşmanlarından biridir. Beklentin olmasa memnun olacağın bir durumda sırf beklentin olduğu için mutsuz bir hale gelebilirsin. Sende o riski biraz gördüm. Önemli olan karşıdan çaba ve iyi niyet görmen, tüm adımları senin atmaman. Çaba görüyorsan, kırgınlıklarını yok sayacaksın. Onun seni kırdığı kadar da senin alanın var, sen de ona bir takım kırgınlıklar yaşatacaksın elbet. Hayat böyle bir şey. Ne zaman beklenti düşürmeniz gerektiğii bilmelisiniz.

Eşinden sanıyorum ki maskülenite ile ilgili beklentilerin var. Öncelikle şunu söyleyeyim, kırmızı hapı yutmak bunu isteyen erkekler için bile çok zor bir deneyimdir. Duymak istemeyecekleri zaafları duyarlar hem kadınlarla hem de erkeklerle ilgili. Kaldı ki senin eşinin haplanmak gibi bir talebi de yok. Erkekler genelde büyük bir acı yaşadıkları mesela aldatıldıkları veya terk edildikleri taktirde hapla tanışıyor ve hayatın acı yönüyle ilgili bir aydınlanma yaşıyorlar. Umarım sizde bu olmayacak, dolayısıyla da eşin mavi haplı olarak devam edebilir hayata. Aslında sana olan bağlılığı açısından iyi yönleri de var mavi haplı bir erkeğin. Aranızdaki şey çalışıyorsa, kurcalama ve bozma.

Sen ısrar etme, insanlar ekstra baskıdan ambale oluyorlar. Yapabileceğin tek şey erkeğin senin yanına yakışmak isteyeceği kadar değerli olmak şu aşamada. Aslında örnek olmak erkeğin görevidir ama kadının da örnek olması erkeği motive etmek açısından işe yarayabiliyor.  Yani sen kendi bakımına, kendi düzenine, kendi meşguliyetlerine dikkat et ve ona alan aç. Çok çaktırmadan ve aşağılayıcı olmadan kilo aldığına dair gönderme yapabilirsin bu tartışma unutulduktan sonra, örnek olarak. 

wildworld (27 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Kilo fazlası yok abla. Vki olarak gayet sağlıklı, o sadece vücut şekillendirmek için gitmek istiyordu. Bir ara gitmişti, yağ oranı az olduğu için kısa zamanda oldukça fark etmişti aslında. O zamanki hayat enerjisini özlüyor bazen ben de ondan gitmesini destekliyordum ama şimdi gitmiyor. Bu bir sorun değil de sadece ben istiyorum ki ben yapmaya başlayacağım birlikte olsun😅

Abla bir de şöyle bir durum var. Eşim çok anlayışlı biridir, ev işleri vs konusunda birlikte hareket ederiz, ben o evde yokken halledeyim derim yok sen yorulma beraber yapalım der, yine de şimdilik bir tık daha rahatım diye ben yapıyorum ama. Acaba maskülen yönünü istemeden baskılamış olabilir miyim? Tabi buradan 0 maskülenmiş gibi anlaşılmasın. Planları yapar, ilişkimiz için emek verir, benim duygusal gitgellerimde yanımda olur. Ben yine de ilişkimizin daha sağlıklı hale gelmesi için yapılabilecek şeyleri bilmek isterim. 

Bir de mavi haplı olmak kötü bir şey midir? Şuan çocuğumuz yok ama olduğu zaman bu konuda zorlayıcı bir şey mi olacak bu mavi haplılık olayı? Bunu tam anlayamadım.

 Bir de bazen kendimi sorguluyorum. Mesela eşimle günde 1 2 tane sigara içiyoruz, bana senin bırakman gerek diyor, senin de bırakman gerek diyorum kadınlara ekstra yakıştırmadığını söylüyor. Bu konuda benim haklısın deyip dediğini yapmam mı lazım? Ama içimden bir ses yükseliyor ve ikimiz de insanız ben bırakıyorsam o da bırakmalı diyor. Bu tarz durumlarda çok kafam karışıyor nasıl davranmam gerektiği ile ilgili.

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

Dediğim gibi, o ortak aktivitelerden zaman bulamıyorsa sen kendine faaliyet yarat, bak bakalım sana yapışacak mı yalnızlığın keyfine varacak mı?

İkinci paragrafta anlattıkların sağlıklı, güzel bir denge. Çocuğunuz olduğu zaman sen daha ağırlıklı ev işi yapabilir, o da geçime daha büyük ağırlık verebilir mesela. Bunlar çok kitabi olunması gereken konular değil esasen. Kabaca evin kadına, geçimin erkeğe bakmasını olumlu görüyorum ben. Erkek geçimi ne kadar üstüne alır kadını maddi olarak ne kadar desteklerse kadın da eve o kadar kolay dışarıdan, parasıyla yardım alır, böylece iki taraf aynılaşmadan kendi alanlarında uzmanlaşırlar ve hayatı paylaşırlar diye düşünüyorum.

Mavi haplı olmak güdülere değil iyi niyetli duygulara ve akıl prensiplerine göre yaşamaya çalışmak, biraz da güdüleri-zaafları unutmak demektir. Hem kendindekileri, hem muhatabındakileri. Yani hayata biraz toz pembe gözlüklerle bakmak bir yerde. Çift birbirini güdüselliğe uyarak hayal kırıklığına uğratmadığı sürece kötü bir şey değildir, ancak bence mor haplı olmakta yarar var, yani tamam partnerine de uyuyorsa mavi haplı bir hayat yaşayabilirsiniz ama kırmızı hapın anlattıklarını bilmek bence önemli, anlatılanlara dikkat etmeyi gerektirir. Ben kendimi mor haplı olarak görüyorum. Mavi hapın hayatımda çalıştığı noktalar çok çünkü prensip sahibi ve birbirini seven bir çiftiz ama kırmızı hapa hakimim.

Son paragrafın. Benim bu konulardaki düsturum şu: gerçekten kendi kırmızı çizgim olmayan hiçbir konuda karşıya itaatsizlik etmiyorum. Sırf itaat etmek için ediyorum. Böylece, 

1- benim için çok önemli olmayan mevzular arayıcılığıyla, ona itaatkar biri olabildiğimi kanıtlamış oluyorum.

2- bir konuda itaat etmemekte kararlı olduğum zaman bunun benim için ne kadar önemli bir konu olduğunu göstermiş oluyorum, o geri adım atıyor bu sefer.

wildworld (27 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Teşekkür ederim abla🌸🌸