Güdüleri Alt Ettiğimiz İddiası
- Güdülerin varlığını görmezden gelen,
- bizi güdülerin peşinde sürüklenmekten koruyacak kurallar belirlememiz gerektiğini söylediğimizde ve örnekler verdiğimizde görüşlerimizi reddeden,
- bu kurallara sahip olmayı yobazlık, abazanlık, sapıklık, hastalıklılık olarak nitelendiren görüş,
çağımız insanının giderek daha fazla boka batmasının müsebbibidir.
Bunlar, üstün sosyal ve duygusal becerilere hali hazırda, ayakları hiç kaymayacakmışçasına sahip olduklarını iddia ederek güdülere karşı kendilerini tabak gibi ortada bırakan, aptallıklarıyla kendi kendini mağdur eden bir grup insan.
İnsana dair çizdikleri ütopik resmi davranışlarıyla kanıtlayabilecek olsalar, inanın hiç sorun değil, bize taktıkları sıfatlar bile. Ama iki gün sonra aptallıkları kendilerine bir hata yaptırınca da gelip bizlerden özür dilemeleri lazım, yapmıyorlar işte…
İnsan evet gelişkindir, evet çok akıllıdır, evet irade sahibidir, evet güdülerine hükmedebilir, ama sadece bunların farkında olup aksi için prensipler belirleyerek. Güdüleri olmayan bir varlığa dönüşmedik, güdüleri aşmadık, aslımız bu değil. Temkinli ve prensipli olmalıyız.
Monogamiyi Aşağılama Modası
Şu anda monogamiyi aşağılamak moda. Daha akıllıca olduğu için değil, bu davranışların böyle bir temeli yok. Monogamiyi aşağılama davranışları tepkisel. Tepki, binyıllardır insanların eğitim ile, toplumsal yönlendirme ile monogamiye itilmesine.
Monogamiyi reddederek daha ileriye gittiğimizi sanıyor bu insanlar, kendilerince devrim yapıyorlar. Oysa ki atalarımız bu yola girerken aptal değildi. Monogami aslında devrimin kendisidir, poligami veya hipergami merakı gericiliktir çünkü insanlık zaten o yollardan geçti ve bunları deneyerek zararlarını gördü, bunları terk etti. Aştı yani.
Zira monogami çocuğun yani yaşamın devamının en iyi şartlarda yetişmesinin; geleceğin, yaşamın devamının garanti altına alınmasının en ideal yolu olarak sınavdan geçebilen tek yöntem oldu. Monogami sadece çocuğun hayatını yani gelecek nesillerin yaşamını güzelleştirmekle kalmadı, ebeveynlerin özellikle de erkeklerin yaşlılık dönemlerindeki hayat kalitelerini belirgin biçimde artırarak insan ömrünü uzattı. İnsanlık bundan belirgin yarar gördü.
Monogamiyi aşağılamadan, tek eşliliği savunan insanlara gerici, yobaz, aptal, enayi muamelesi yapmadan önce o insanların, insanı insan yapan kortekslerini sizden daha iyi kullandığını bir anlayın bakalım önce.
Yorumlar
Alpago (23 yaşında) 7 ay önce yazdı:
Güdüler demişken şu konuda çok ikilem yaşıyorum çevremle. Bir kadın var, feminenitesi yüksek ama okumamış ve güdülere de hitap ediyor yahut beğendiğimiz bir kadın ancak okumamış veya benim konuştuğum konular hakkında konuşmayacak birisi. Karşımda mesela Kısacası kendisiyle cinsel ilişki dışında çok fazla paylaşım bulunmayacak bir kadın var onun yanında da yine ortalama olarak beğendiğim kadın ama okumuş, eğitimli biri (genel olarak eğitimli kadınların dezavantajı, sürekli olarak kocalarıyla yarışmaları ve itaat, kocanın otoritesini kabul etmekte zorlanmaları) hangisini seçmek lazım?
Mantıklı Kadın 6 ay önce yazdı:
Hayat görgüsü sana benzemese de yollarını öğrenebilecek şekilde zeki görünen veya hayat görgüsü seninle denk olsa da çerçevene girecek kadar uyumlu karakterde bir eş bulmayı hedefleyip birbirinizi inşa edeceksiniz.
Alpago (23 yaşında) 6 ay önce yazdı:
Teşekkür ederim. Hem okumuş hem çerçeveye giren bir kadını bulmak zor diyorlar ama Ümit kesmek olmaz. Vardır illaki.
Mantıklı Kadın 6 ay önce yazdı:
Çerçeveye girmekle sorunu olmaması için;
Birincisi babasıyla sorunu olmaması lazım. Babası annesini üzmüş kızlar bir erkeğe teslim olmak, kendini bırakmak konusunda gardlarını indiremiyorlar. Anne babasının evliliğinin geleneksel ve iyi olması lazım.
İkincisi, okuma meselesi şöyle, bir kadının çerçevene girmeye razı olması için senin ondan daha nitelikli olman lazım. Kadınlar da okudukça, ortalama erkeklerin kadınlardan daha nitelikli olması zorlaşmaya başladı. Yani kadınlara okudukları için illa itaatsizlik yüklenmedi; kadınların yükseldiği oranda erkekler yükselemediği için ilişkilerde bozulma yaşanmaya başladı.
Kadınlar, erkeklerin kendilerinden daha az yorulmasından, daha az çalışmasından bir nevi nefret ediyorlar. Bu aklınızda bulunsun. Bu denklemin içine kadının doğurması ve gebelik emeği de dahil yalnız. Şimdi kadınlar hem okuyup kariyer yaptıkları, meslek sahibi oldukları, hem de doğurdukları için ortalama bir erkek yanlarında çok niteliksiz, beceriksiz kalıyor.
Siz erkeklerin en büyük avantajlarından biri ise bizler gibi hormonal dalgalanmanız ve adet döngünüz olmadığı için duygusal stabilite kapasiteniz. Ben duygusal gücü, yılmazlığı, zihin berraklığını çok önemli görüyorum, bunu erkenden edinmeniz önemli bir artı, etkileyici bir nitelik olur.
Nitelik, nitelik, nitelik... Yolu bu.
Vrester (20 yaşında) 6 ay önce yazdı:
Abla duygusal guc ve yilmazlik kazanarak tembellikten kurtulunur mu ve bunları nasil ediniriz
Mantıklı Kadın 6 ay önce yazdı:
Tembellik yapma isteğinden kurtulunmaz ama tembellik isteğini dinlememek sağlanır bunlarla. Yani iç dünyan değil ama hareketlerin değişir. Seninle bu konuyu çok konuştuk. Sen tembel olmamanın üşenme duygusunu hiç hissetmemekten kaynaklandığını sanıyorsun. Sihirli bir değnek bekliyorsun, değsin ve tüm hislerin-heveslerin değişsin, hiçbir şeyden sıkılmayan, hep motive hisseden bir adam ol diye bekliyorsun.
ÇEVRENDE GÖREBİLECEĞİN EN ÇALIŞKAN ADAM BİLE SIKILIYOR VE ÜŞENİYOR.
Dinlemiyorlar sadece kendilerini. Sen çok iç dünyanda, kendi hislerinle yaşıyorsun.
Erkekadam sitesindeki disiplin kitabını önermiştim, aldın okudun mu mesela?
Vrester (20 yaşında) 5 ay önce yazdı:
Abla şöyle ben erkek adam sitesini ve Mahmut abinin içeriklerini 4 5 senedir takip ediyorum zaten ve senelerce oradaki disiplin motivasyon yazılarını okudum bahsettiğiniz disiplin kitabı da o sitenin ilk kitaplarından birisi okumasam da içeriğinde bilmediğim bir şey olduğunu zannetmedigim icin okumamıştım ama yine de bu cevabından sonra okudum ancak tahmin ettiğim gibi hepsi bildiğim şeylerdi.
dediğiniz gibi ben bi anda sıkılmayan usenmeyen bir insan olmak istiyorum sanırım çünkü üşengeçlik gibi hisleri siklemeden harekete geçecek iradeyi göstermekte zorlanıyorum
Mantıklı Kadın 5 ay önce yazdı:
Zorlan arslanım, zorlan. Hayatın bizi zorlamamak borcu var bize de ben mi bilmiyorum?
Hayat bu işte. Emin ol öyle olmasaydı daha kötü olurdu çünkü biyokimyan zaten mücadele ile optimize oluyor.
Zorlanma hissiyle barıştığında pişeceksin.
Vrester (20 yaşında) 2 ay önce yazdı:
Abla hissetiklerimizi siklemeden hareket etmemizi sağlayacak duygusal gücü nasıl elde edebilirim şuanda çok zayıfım bu konuda ancak güçlenmek istiyorum
Mantıklı Kadın 2 ay önce yazdı:
Aynı soru etrafında dönüp duruyorsun ancak bu konuda şimdiye kadar yaptığın ne oldu? Ne yapmaya çalışıyorsun da olmuyor? DEHB ile ilgili bir uzmana göründün mü?
Vrester (20 yaşında) 2 ay önce yazdı:
spora gitmem gerekiyor mesela haftada 1 gidiyorum erteleye erteleye ha ama gittim mi aşırı iyi olmasa da yaptığım antrenmanlar küçük de bi adım attığım için kendimi takdir ediyorum ancak istikrarlı kilamiyorum çünkü ertesi gün gene erteliyorum ya başka güne ya da o günün akşam spor salonu kapanmadan 1 saat öncesine kadar
veya ders konusunda da aynı şekilde kırk yılda bir çalışıyorum o sefer de kendimi zorluyorum bi şekilde oturuyorum ama 15dk çalıştığımda oluyor kendimi zorlayıp 50 dk çalıştığım da oluyor bu yuzden dehb olduğumu düşünmüyorum çünkü dehb olsam 50 dk hiç calisamazdim diye düşünüyorum
Yani bence zihinsel bi tuzak var kendime kurduğum beni geri çekiyor çünkü sürekli erteliyorum başladıktan sonra bazen pek efektif olmuyor ama bazen de gerçekten 40 dakka verimli çalıştığım oluyor veya yeni başlayan birisine göre yeterli bi antrenman atabiliyorum
Özetle hep ertelediğim için sürekli harekete geçmek ve sürdürmek konusunda iradem zayıf diyorum veya hissetiklerimi umursamadan harekete geçmek konusunda ve bunun için araştırma yapıyorum ancak sonuç gene iradeyi kullanmaya çıktığı için tıkanıyorum
Mantıklı Kadın 2 ay önce yazdı:
Ben yine de DEHB'li olabileceğini düşünüyorum çünkü o da, bildiğim kadarıyla, seviyesine göre hiçbir şey yapamamak değil istikrar sağlayamamak şeklinde semptom gösteriyor.
Vrester (20 yaşında) 2 ay önce yazdı:
doğru abla o da ihtimal dahilinde önemli derecede bunu araştırmaya devam edicem ancak benim fikrimce el bebek gül bebek büyümem, her şeyin emek vermeden önüme gelmesi yani yetistirilme tarzim dolayısıyla olduğunu düşünüyorum
Mantıklı Kadın 2 ay önce yazdı:
Bence sen çözüm bulmaktan biraz korkuyorsun çünkü o zaman çalışmamak için bir bahanen kalmayacak. Şu an suçu ailenin üzerine atıp kendi sorumluluğundan sıyrılmaya çalışıyor gibisin.
Bir şeyleri değiştirmek istiyorsan yapabileceğin şeyler var. Dibi gördüğünde başlarsın umarım.
Vrester (20 yaşında) 2 ay önce yazdı:
abla tüm sorumluluk benim bunu kabul ediyorum sadece mantıklı bir neden bulmak için aileyi öne sürdüm yoksa ana düşüncem hala kendime engel olan benim.dehb olduğumu neden düşünmüyorum çünkü bana zevk veren şeyleri yapabiliyorum istikrarlı bir biçimde sosyalleşmek mesela full focus her gün yapabilirim halı saha,bilgisayar oyunları vs. kendimle ve içimdeki o şeyle mücadele etmem gerekiyor ama yılgınlığa düşüyorum
Fylgja (20 yaşında) 5 ay önce yazdı:
ben üşenmekten çok erteleyen biriyim ve fazla rahat olduğum zamanlarda dehb de sağolsun aşırı dürtüsel davranıp üşengeç olabiliyorum. bundan kurtulmanın en basit yolu yapman gereken şey geldiğinde ilgilensiğin şeyi durdur, derin bi nefes al ve yap (opsiyonel olarak başlamadan önce besmele çek) o an durdurduğun iş sana bi ödül olsun. işe başladıktan sonra sürekli başka şeyler düşünme. hem fiziksel hem de zihinsel olarak kendini işe ada. bunun süresini bul kendine ona göre yap. ben bi arkadaşımla body olup ders çalışmıştım bi ara. 20dk ders 5dk mola yapıyorduk ve çok etkili olmuştu. hayatı boyunca toplasan 5 defa ders çalışmayan ben 4 5 gün ders notu çıkartıp sınava çalıştım.
dediğin gibi aklından geçtiği an yapacağın mükemmel biri olmaya çalışıp kendinle kavga etme. herkes farklıdır, olduğun kişiyi kabullen ve ona göre çözüm yolu ara.
Vrester (20 yaşında) 4 ay önce yazdı:
abla sen benim tembel olmamamanin tembellik isteğini duymamaktan kaynaklandığını düşündüğümü söylemiştin ancak ben o o hislerin hep olduğunu önemli olanın onları umursamadan ise koyulmak olduğunun farkındayım benim temel problemim irade eksikligi
ln(Arcc(0.16)) 4 ay önce yazdı:
Rahatça işe koyulmayı istiyorsan kendine iş yapmayı ve ilerlemeyi alışkanlık haline getirmen gerekiyor. Mesela ben üniversitedeyken sırf iradem gelişsin, disiplinli olayım diye sabahları 7de kalkıp dil çalışıyordum. Bu dil benim ikinci yabancı dilim olucaktı, önceliklerim arasında bile değildi ama sabah uyanıp bir şeyler yapmaya teşvik ediyordu. Bir zaman sonra o iş otomatikleşiyor kendini zaten masa başında buluyorsun. Kendine böyle uğraşlar koyabilirsin, ilk zamanlarda sadece sabahları uyansan bile olur. Sabahlar bereketlidir.
Alpago (23 yaşında) 6 ay önce yazdı:
İyi de işte erkeklerin çoğu okumuyor neden? Çünkü evlendiğinde geçim yükü ona ait. Onlar da hemen bir mesleğe girip erkenden çalışıyorlar. Kızların ev geçindirmeyle ilgi çok büyük kaygılar toplum tarafından verilmemiş zaten böyle bir görevi de yok.
Mantıklı Kadın 6 ay önce yazdı:
Aslında ünvanlara bizim toplumdaki gibi takılınmasa, erkeğin erkenden iş hayatına atılması onu daha ileri götürebilir, hem kazanç hem kendi mesleği içindeki statü açısından. Bence bir erkeğin daha erkenden çalışma hayatına atılması, uzun yıllar okuyup sonra atılmasından daha iyi bir davranış, ergenliği uzatmamış, oyalanmamış oluyorlar. Ancak böyle düşünmeyecek ve ünvanlara takılacak çok kişi olduğunun da farkındayım. Garip. Biraz da kompleks.
Alpago (23 yaşında) 6 ay önce yazdı:
Erkekler için evet hormonal dalgalanma olmaması avantaj. Buna katılıyorum fakat bizim dezavantajımız ne? Cinselliğe olan düşkünlük ve onu çok İstemek. Cinsellik isteğimizin çok olduğu zamanlarda duygusal stabilite de düşüş oluyor. Erkekler olarak dezavantajımız, cinselliği kadınlara oranla daha çok istiyoruz. Bu da çalışma performansını sekteye uğratıyor. Kadınlar anlayamıyor bunu zaten. Çünkü onların istekleri az. Düşünün işte sürekli olarak içinizde atılmayan şeyler sizi dürtüklüyor.
Mantıklı Kadın 6 ay önce yazdı:
Anlayamadığımız konusunda o kadar emin olma :D Atılmayan cinsel enerjinin konsantrasyonu engellediğine katılıyorum. Biz kadınlarda adet günlerinde libido çok yükselebiliyor ancak vajinal sağlık açısından o günlerde ilişkiden kaçınmamız gerekiyor, ayrıca evet biraz iğrenç-kirli bir tecrübe olacağı için.
Alpago (23 yaşında) 6 ay önce yazdı:
Başka libido yüksekliği olmuyor herhalde. Anlayamadığınız dediğim şey erkeklerin cinselliği karşısındakine sevgisi olmadan yapabilmesine çok şaşırmak. Hatta Erkeklerin imtihanı işte kadın. Yani mesela erkeklerde bir işi kadınlar için yapmak (para, statü, meslek, iyilik sair diğer şeyler ) çok yaygın bir davranış. Hatta Mekke'den Medine'ye kadın için hicret eden birisi var. Erkeklerde işte bu durum imtihan sebebi. Yaptığın işi Allah rızası için yapmak ( Kadın da eninde sonunda etkileniyor bundan) Hatta bu yüzden söylenilen "Ameller niyetlere göredir" hadisi bile var. Bu redpill'in kendinizi kadın için geliştirmeyin söylemi boşa da değil. Çünkü erkek soba gibi çabuk yanıyor. Hele şu günümüzün açık saçık kadınları yüzünden erkeklerin işi daha zor, reklamlar falan filan. Dindar bekar erkeklerin işi çok zor.
Alpago (23 yaşında) 6 ay önce yazdı:
Bir de siz kadınların içinde bazıları var ki bilmiyor mu bilip de bilmemezlikten mi geliyor anlamıyorum, erkeğe şöyle diyor " ben mini etek giyeceğim bakma, tahrik olma" iyi de erkek görsel bir canlı az usturuplu giyinsen olmaz mı. İster istemez dikkat çekiyorsun. Zaten erkeğin cinsi isteklerini zabt etmesi öyle kolay iş değil üstüne bir de süreci daha da zorlaştırmaktan başka bir halta yaramıyorsun.
Asyranta (24 yaşında) 6 ay önce yazdı:
Kadınların istekleri az mı? :D Bu buruk geceye bir tebessüm bıraktım o sözünden sonra.
Bir gün seni deliler gibi isteyip arzulayan bir kız bulduğunda anlayacaksın ki kadınların cinsel istekleri zaman zaman erkeklerinkinden çok daha şiddetli olabiliyor Alpago. Kadınlar olarak seksi sizin kadar düşündüğümüz konusunda şüphe etmeyin, çok fazla fantazi kuruyoruz ancak bu yanımızı kahrolası toplum, kuralcı aile, korkular, çekinceler, din iman vs. sebebiyle göstermekten çekinebiliyoruz.
Bunu söylemem biraz absürt kaçabilir ama ileride bir ilişkin olduğunda eğer bir kadını cinselliğe ikna ediyor konumda bulursan kendini, bil ki o kadın aslında bayır domuzu kadar azgın. İkna eder konuma düştüğünü hissettiğin an o kadını bırak. Çünkü seni gerçekten isteseydi çoktan üzerine atlardı. Seni isteyen bir kadın bunu günlük hayatında da gösterir yatakta odasında da.
Alpago (23 yaşında) 6 ay önce yazdı:
Anladım. Biz hep başlatan taraf olduğumuz için öyle geliyor. Bir de kadınlar cinselliği aşama aşama bir sürecin sonucu olarak istiyor ya ondan kaynaklı istemediğinizi düşünüyoruz herhalde. Var demek ki istek. Sadece erkeğe arzu duymayan kadın oluyor. Teşekkürler.
Alpago (23 yaşında) 6 ay önce yazdı:
Bu hayat görüsünün kapsamına ne giriyor? Ben evli ve boşanmış erkeklerin çoğundan " Fazla okumuş almayın " Diye duyuyorum. Sizin söylediklerinizi görünce de biraz sorguladım bu durumu. Denge şöyle olacak gibi : Erkek Yüksek lisans mezunu kadın da lisans mezunu gibi bir denklem...
Mantıklı Kadın 6 ay önce yazdı:
Burada kilit nokta bence "hırs" Alpago, erkeğin kendinden daha hırslı, daha çalışkan bir kadından kaçınması gerekiyor. Kendisinin hırslı ve çalışkan olması da. Benim kendi ilişkime bakarsak okuma hayatım eşiminkinden daha "cafcaflı" ancak bu hiçbir zaman bir problem yaratmadı zira eşim benden hırslı ve çalışkan. Bak şu saat oldu keyif verici bir şeyler izleyeceğine oturmuş işiyle ilgili tutorial izliyor. Tabi insanı öfkelendiren veya duvarlara çarptıran kontrolsüz bir hırstan değil akıllıca motivasyon olarak kullanılabilecek bir hırstan söz ediyorum. Kadın çalışkan ve hırslı iken erkek onun başarılarının gerisinde kalıyor, rahat takılıyorsa o iş yürümez.
Alpago (23 yaşında) 6 ay önce yazdı:
Teşekkürler bu durumu dikkate alacağım.