Eksik yok ki tamamlansın - Fark var

Redpill Çizgisine Alternatifler

Kadın da, erkek de birbirine muhtaç değildir. Kadın erkeği tamamlamaz. Erkek kadını tamamlamaz. Bu iki varlık da eksik değildir. Kadın ve erkeğin birliğinden yaşam tamamlanır. Kadın ve erkeğin birlikteliğine ihtiyaç duyan şey insanlıktır, bireyler değil. İlişkiyi kadın ister derler ya hani, ilişkiyi çocuk isteyen ister şeklinde düzeltilmeli.

Birbirimize muhtaç olmadığımız gibi hayatımızda belli bir kadının veya erkeğin olmasını, bir hayat arkadaşını istemek bizi karşımızdakine muhtaç birine dönüştürmez. Evlilik, tek eşlilik bir güç birliğidir. Karşı tarafa yönelik bir muhtaçlığa sebep olup olmaması onu nasıl yaşadığımız, dengeleri nasıl kurduğumuzla alakalı.

Muhtaç olmak istemiyorum diye hayatta yalnız olmaya karar vermek mantıklı bir karar değil. Bu tarz düşüncelere sahip olmanız daha mantıklı olmanızla değil, bağlanma problemleri yaşamanızla ilgili muhtemelen. Sağlıklı bağlanma ve ayrılma süreçleri yaşayabilen insanlar, bir kişiye bağlanmayayım ki ona muhtaç olmayayım, “tabak çevireyim” de avantajımı kaybetmeyeyim gibi yöntemlere sapmazlar, bunlar bağlanmadaki artıları gereksiz yere yok eden eksi hamlelerdir.

Muhtaç değiliz, ikimiz de eksik değiliz ama bu demek değil ki aynıyız. Kadın ve erkek birbirinden hem fizyolojik olarak, hem de psikolojik olarak çok farklı varlıklar, bu herkesin malumu. İki taraf da yaşamı sürdürmeye yönelik rollerine uygun şekilde fiziksel ve zihinsel olarak evrimleşti. Kadın ve erkeğin bağlanma stilleri de birbirinden yine üremedeki rollerinin değişik olmasından dolayı, farklılaştı.

Kadın, önceliği çocuk olması üzerine programlanmış bir varlıktır, dikkatinizi çekerim, önceliği kendisi bile değildir. Kadın ve erkek arasında, duygular ve bağlanma konusundaki en temel fark budur. Kadın çocuğundan başka hiçbir şeye, partnerine dahi erkeğinki gibi bir bağlılığı her şartta hissetmiyor. Erkek hem savaşta ölebilir, hem güçten düşebilir ve aile fertleri o yüzden tehlikeye girebilir, hem de erkek kadını yaşlandı diye ikame edebilir. Kadında buna karşı bir uyum mekanizması var. 

Hipergami dediğimizin temelinde bu yatar: doğurduğunuz zaman güçsüz olacağınız için çocuğu, sizi en uzun yaşatabilecek erkekle hayat kurmak ve sizi yaşatabildiği sürece onunla devam etmek. Bu günlere böyle varabildik çünkü. Kadının nesli, erkekten farklı olarak çok sayıda çocuğu olmasıyla değil, doğurduğu çocuğun yaşamasıyla sürmüştür.

Erkeğin bağlanmasına gelince. Bence erkeğin bir kadına çok bağlanma, o kadını çocuklarının annesi olarak düşününce onu mümkünse ölene kadar sahiplenme güdüsü; sizin sahiplendiğiniz bir rahimden başka erkeklerin spermini uzak tutmak ve böylece babalığınızdan emin olmak ihtiyacınızla alakalı. Bu konuda gevşeklik gösterirseniz; agresif, korumacı ve belki de takıntılı olmazsanız başka erkeklerin çocuğuna babalık yapma ihtimaliniz büyüyor, dolayısıyla da çocuklara yeterince iyi bir bakım sağlanmaması tehlikesiyle karşı karşıya kalıyordu insanlık.

Diğer yandan erkeğin, evet sahiplendiği bir kadını belki o kadının kendini sahiplendiğinden çok sahiplendiğini ve ondan vazgeçmek istemediğini görüyoruz belki ama, aynı anda birden çok kadını sahiplenmek konusunda bir direnç gösterdiğini, güdüsel seviyede tek bir kadına çok sadık bir aşık olduğunu söyleyebilir miyiz? Malesef hayır. Nasıl ki kadın doğurduğu çocuğun şartları üzerinden yaşamın devamını garanti altına almak derdindeydi, erkek de yaşamın devamını sağlamak görevini daha çok çocuğu olması üzerinden sürdürebilmiştir. Ne kadar çok farklı partneri olduysa, neslinin devamı o kadar mümkün olmuştur. Poligami eğilimi de işte buradan çıkar.

Yani varoluşumuz açısından çok farklıyız ama birbirimizden daha üstün ve aşağılık değiliz. Yaşam döngüsünü sağlamak için oynamamız gereken rollere göre yatkınlıklarımız var. Aramızdaki dengeler yaşamın devamlılığı için gerekliliklerle ortaya çıktı. Bebek ölümleri çok fazlaydı ve nüfus tehlikedeydi. Ama, “di di di”. Bunlar, bu kaygılar ve eğilimlerimizin temeli olan şartlar geçmişte kaldı.

Artık nüfus derdimiz de yok, bebek ölümü derdimiz de. Bu meseleler geride kaldığı için, gereklilik olmayan yerde geçerlilik de kalmamıştır. Dolayısıyla, artık hayatımıza girecek insanı üzmemize, kalbini kırmamıza, onuruyla oynamamıza sebep veren bu hipergami-poligami dürtülerimize yenilmek için mantığımıza hiç olmadığı kadar çok sarılmamız gerekiyor. Muhtaç olmadan, birbirine destek ve dayanak olarak, kalp kırmadan yaşamı en güzel şekliyle sürdürmek mümkün.

Yorumlar

WonderSuperior (21 yaşında) 6 ay önce yazdı:

Kadın ve erkeği güzelce tarif edip ona göre 'şöyle-böyle güdülenmiştir' diyorsunuz. Bence tam doğru değil, yâni aslında birincil değil ikincil cinsiyet karakteristiği gibi.

Erkek de çocuğunun yaşamasına muhtaç; hatta biz, erkeğinin yavruya yatırım yaptığı bir türüz. Evet kadın terk edilmekten endişe duyuyor ama günün sonunda erkek de seve seve o çocuğa bakacak, yatırım yapacak.

'Kadının güvenliğe odaklanması' ve 'erkeğin çok eşli olması' ikincil özellik diye düşünüyorum.

O nedenle de* ki, sizin de yazının sonunda değindiğiniz üzere mantıkla olmalı bu işler.

Sevgi + mantıkla bir araya geliş, çekim... Böyle bir aile kurmak. Güzel kombinasyon, bereket versin (Efe Aydal'ın sakalını ovuşturma gifi)...