İlişki hayatlarımız boyunca kaçınılmaz olarak kavga ederiz. Seslerin yükselmediği ilişkiler oldukça nadirdir. Var olduğu iddia edilenler de muhtemelen başkasının -çocukları dahil- yanında büyük kavgalar etmekten çekinen çiftlerdir. Hepimiz kavga ediyoruz ancak bazı çiftler kavgaları atlatıp mutlu bir ilişkiye devam edebiliyor. Gelelim nasılına.
Öncelikle kavgalarda aşmamanız gereken sınırlar vardır. Arkadaşlar, dayanamadım yaptım diye bir bahane yok. Bizler yetişkin insanlarız. Çişimizi kakamızı etrafa yapıyor muyuz? Ne pahasına olursa olsun tuvalete kadar tutuyoruz değil mi? O dilinizi, o elinizi de tutacaksınız ve asla:
Küfürleşmeyeceksiniz! Medeni, ilişki yürütmeyi başaracak insanlar birbirleriyle küfürleşmezler. Bunu sağlayabilmek için günlük hayatınızda da küfürü çok kontrollü biçimde kullanmanız gerekiyor. Tam gediğine uyacak şekilde bir cümle aklınıza gelmediği sürece küfürlü konuşmayın. Kavgada küfre normalde olduğundan daha çok dikkat edin.
Eşya kırmak dahil şiddet uygulamayacaksınız! Kırmak-dökmek duygusal zayıflık belirtisidir. Kendini ifade edecek ve umursatacak gücü olmayan insan korkutucu-bezdirici olmak maksadıyla şiddete başvurur. Oysa ki karşıyla yapışık yaşamak zorunda değilsiniz, bunu bir kavrayın. Kendinizi karşıya mecbur hissetmediğiniz zaman anlarsınız ki, en büyük gücünüz karşıyı sindirmek-bezdirmek değil terk etmektir. Eğer bir kişiyle gerçekten olmayacak gibi ise onu terk edebileceğinizi bilirseniz, o kişiyi eğmek bükmek için çirkinleşmek zorunda hissetmezsiniz.
Tekrar söylüyorum, daha önce de bahsetmiştim, kadına şiddet veya kadın cinayetlerinin failleri maskülen-baskın erkekler değildir. Bilakis kendini o kadına muhtaç gören, onsuz hayat düşenemeyen ama o kişiye bu zayıflıkla doğal olarak kendini kabul ettiremeyen erkeklerdir. Kadın şiddeti pek konuşulmaz çünkü kadınlar fiziksel olarak güçsüz oldukları için genelde fiziksel şiddet uygulayamazlar, ama kadınlar da erkeklere ciddi psikolojik şiddet uygularlar. Şiddet faili kadınlar da aynıdır. Erkeğe hem bağımlıdır, hem de erkeğin kendiyle sağlıklı bir ilişki kurmasına izin vermeyecek kadar problemli ve problemlerini çözmekten aciz, güçsüz kadınlardır. Bu konularda kendinize dışarıdan bakmayı denemelisiniz.
Asla aileleri, 3. kişileri işin içine katmayacaksınız! Hele aileleri. Kişiler ailelerini seçemezler ve değiştiremezler. İnsanları ailelerinin nasıl insanlar olduğu üzerinden vuramazsınız. Senin anan, senin baban, senin abin, o bacın var ya o bacın gibi laflarla başlayan cümleleri sakın kurmayın. Ailenin ilişki üzerinde bir etkisi varsa bunu aileye hakaret etmeden söyleyin. Siz gidici olabilirsiniz ama o kişinin ailesi onun için kalıcıdır, bunu asla unutmayın.
Şimdi, aslalarımızı belirttik. Gelelim diğer unutmamamız gereken konulara.
Kavganın haklısı olmaz. İlişkiler iki kişiliktir. Sorunlar ve sorumluluklar da iki tarafa aittir. Bir yerde bir problem varsa ben henüz orada tüm suçun tek tarafta olduğunu görmedim. Kendinizde de suç olduğunu -kendi içinizde- mutlaka kabul edin. Kavgalar bir taraf haklı çıktığı için bitmezler. Taraflar enerjiyi boşaltıp bu konuyu kapatmaya karar verdiği için biterler. Siz üstünü örttüğünüz sürece tekrar gündeme gelmezler. Aksini beklemeyin. Tamamen sizin istediğiniz, sizin lehinize, içinize tam sinen ve tekrardan aklınıza gelmeyecek bir kavga bitişi diye bir şey yoktur, uzlaşmak vardır ve bu durum bir sorun da değildir. Bu böyledir. Hayat böyledir.
Sakın kısmında kırmızı çizgileri yazdım. Özellikle erkekler! Bir erkeği en çekici kılan unsurlardan biri duygusal güce sahip olmasıdır. Yani sakin olması, kontrollü olması, mantığını kaybetmemesi, çaresizliğe düşmemesi, kendini telkinle doğruya itebilmesi. Kadınlardan da elbette her duyguyu kontrolsüzce yaşamaları beklenmemeli, zaten dikkat ederseniz asla kısmını kadın-erkek diye ayırmadım. Ancak, bu söyleyeceklerimi bahane saymayın, kadınların hormonal düzenleri ve zihin yapıları evrimsel bazı gereklilikler yüzünden duygusal olmaya daha yatkındır. Kadınların duygularını kontrol etmeleri, içlerine atmaları erkeklerden daha zordur. Kadınların duygularını ifade etmelerine izin verin. Bırakın, kavga sırasında kadın derdini anlatsın, içini döksün.
Erkek, kadın duygularını-kaygılarını anlatırken bunların kendi gerçekliğiyle uyuşmayabileceğini bilerek sakince dinlemeye konstantre olmalı. Ancak, kadının sınırı aşması, saygısızlık ettiği durumlarda, lafın arasına girmeden, sonradan, bağırmayan ama otoriter bir ses tonuyla "öncelikle haddini bil, bana şunu şunu diyemezsin" gibi çerçeve koruyucu cümleleri gerekiyorsa söylemelidir.
Kavgada asla tek bir suçlu olmayacağını söylemiştim. Özellikle, siz erkekler, asla kadının tüm suçlamalarını kabul etmek zorunda olduğunuz hissine düşmeyin. Siz güçlü bir duruşla ve "sakin kalarak" itiraz ettiğiniz, kadının suçlamalarını kabul etmediğiniz durumda makul bir kadın size saygı duyar, problemli bir kadın ise sorun çıkarmaya devam ediyorsa güle güle. Bu kadar basit. Çatışma anlarında en dikkat etmeniz gereken şey sakinliğinizi korumak ama çatışmaktan korkmamak. Bu çizgiyi yakalarsanız, sağlıklı bir kadında, onun dilediklerini kabul etmemiş olsanız dahi sorun yaşamazsınız. Beni yanlış anlamayın, kadının her suçlamasını kabul etmeyin diyorum ama, bu, hiçbir isteğini dikkate almamak da değildir. Makul isteklerini iyi dinleyin, haklı olduğunu söyleyin, kendinizi düzelteceğinizi ifade edin ve bunu gerçekten yapın.
Çerçeveyi korumak için kullanabileceğiniz ifadeler:
- Bu kısmını kabul etmiyorum.
- Ben olayı böyle okumuyorum.
- Anlattığın, benim gözlemimle örtüşmüyor.
- Ben senden farklı düşünüyorum.
- Benim de bir aklım, kendime ait doğrum-yanlışım var.
- Benim de kendime ait fikirlerim var ve seninkilerle aynı değil, olmak zorunda da değil.
Dedim ya kadının duygularını anlatması gerekir. Siz ise kavgalarda kadın kadar konuşmaya, duygu anlatmaya, argüman üretmeye normalde ihtiyaç duymamalısınız. Bunu kasarak yapmanızdan bahsetmiyorum ama kendini ifade etmeye düşkün olmak/olmamak tipik cinsiyet özelliklerindendir. Kavgalarda bunu korumaktan çekinmeyin, uzun cümlelerle her şeyi açıklamaya, her şeye cevap vermeye, kadına kendi gerçekliğinizi göstermeye-kabul ettirmeye, kadını ikna etmeye çalışmayın. Siz kadının kendi sinirini boşaltması, sakinleşmesi, ona sinirlenmemek, çerçevenizi korumak ve kavgayı kısa kesmeye odaklanmalısınız.
Eğer kavga 3. kişilerin yanında başlamışsa, "şu an bu yaptığın hiç uygun değil, benimle böyle konuşamazsın, ben gidiyorum" diyerek hemen gidin. Eğer yalnızsanız ama bir taraf ortalığı birbirine veriyorsa ve makul davranmıyorsa da ortamı terk edin. Şu an konuşulacak gibi değilsin, sen sakinleşince geleceğim deyin. O an gitme diye yalvarırsa, sakin konuşacağına dair söz alın. Yine sakin durmazsa "bak olmadı, birkaç saat sonra konuşuruz" deyin ve bu sefer gerçekten çıkın.
Erkeklere söylediğim çok daha fazla şey oldu çünkü kavgaları doğru yönetmemek yüzünden daha çok zarar görecek taraf erkeklerdir. Bunun neden böyle olduğu üzerine çok yazdım ama tekrar yazayım.
Kadın hamile kalır ve doğurur. Kadının fizyolojisi ve psikolojisi buna uygun olacak şekilde evrimleşmiştir. Bu yüzden kadınların ruhsal durumları dalgalı olur.
Kadınlar çocukların en ihtiyaç duyduğu birincil bakım vericilerdir. Bu yüzden kadınlar inanılmaz derecede meşgul olacaklar. Kadın sorumlu değilmiş gibi konuşuyorsunuz ya, merak etmeyin evrim sorumluluğun kralını kadına vermiş durumda.
Erkekler hem bizim hormonal dalgalanmalarımızdan hem de çocuklarla ilgili görevlerimizden azade olan taraf olarak liderlik etmeye müsait olan cinsiyettir. Liderlik-aksiyon almak-çözüm üretmek kavgaları yönetmeyi ve çözmeyi de gerektirir.
Ama kızlar, bunlar bizim içimizden gelen her şeyi yapmamıza bahane olamaz. Asla maddelerini aşmayın. Erkeklerden istediğiniz her şeyi yapmalarını beklemeyin. Sizler de elinizden geldiğince kendini kontrol etmek, hormonlarının-zihninin oyunlarına düşmemek, kendi gerçekliğinin karşının gerçekliğiyle uymak zorunda olmadığını düşünebilmek zorundasınız. Bu kadar mantık kapasitesi bizde de var. Makul olmayı hedef haline getirin.
Özür Dileme Meselesi
Bir erkekle bir kadının arasındaki çekimin bitmesi için en kısa yolun bu ilişkinin bir anne-oğul ilişkisine dönmesi olduğundan daha önce bahsetmiştim.
Kadınlar, çocuklar tarafından o kadar meşgul edilirler ki çocukluklarının çocukluğuna ancak katlanabilirler ve erkeğin bir çocuk gibi olmasından hoşlanmazlar. Bütün bu "olgun erkek, erkekler olgun değil, olgun kimseyi bulamıyorum" söyleminin altında da bu yatar. Şimdi bana günümüzde kadınların az veya hiç çocuğu oluyor vs. ile gelmeyin. Hislerimizin-eğilimlerimizin şekillendiği binyıllar boyunca doğum kontrol diye bir şey yoktu ve kadınların birçok çocuğu oluyordu. Şu an çocuğu olmayan bir genç kızın bile bilinçaltında bunun etkileri işliyor.
Bir erkeğin özür dileyecek pozisyona düşmesi ilişkiyi bir nevi anne-çocuk hiyerarşisine benzetir. O zaman,
Erkekler! Eğer ilişkiniz güzel gitsin istiyorsanız;
Çocukça hatalar yapmayın ki özür dilemeniz gerekmesin.
Hata yapmayın demiş miydim?
Hata yapmayın. Hata yapmanın yolu akıllı davranmamak ve güdülerini kontrol etmemekten geçer.
Hata mı yaptınız?
Özrünüzü kendiniz dileyin. Karşı tarafın sizden özür borcunu ödemenizi istemesine mahal bırakmayın. Hadi madem bir hata yapacak kadar akılsızca davrandınız, bari zamanında, usülünce özür dilemeyi bilen taraf siz olun.
Borç ödeme şeklinde dilemenizi isteyen bir kız arkadaşınız olursa;
Eğer siz geç kaldı iseniz, kusura bakma, hatalıyım deyin ve bir daha bu duruma düşmeyin.
Eğer kız arkadaşınız-karınız kaprisli ise, sizi borçlu çıkarmaktan adeta memnuniyet duyarcasına bir acele ile, sizi ayrılmakla-gitmekle tehdit ve terbiye ederek özür dilemenizi istiyorsa, özür dilemeyin. Hatamı biliyorum ama benden böyle çocuğun gibi özür isteyemezsin deyin.
Kendinizi özür dileyecek hatalara sokmamanız gerektiğini söylemiş miydim? Akıllı insan zaten olayı bu raddeye getirmez.
Kızlar! Erkeklerin çocuk ve çocuklardan bizim kadar sıtkı sıyrılmayacağı için onların bizim hatalarımıza, çocukluğumuza karşı toleransı biraz daha fazla. Özellikle de duygusal olarak kendini kontrol edebilen biriyse. Özür dilemekten çekinmeyin ve aşırı gururlu olmayın. Ama sizler de bu kredinizi istismar etmeyin.
Erkeklerin, babalık kesinliği ihtiyaçları yüzünden ister erkek arkadaşınızken, hele ki kocanızken en az toleranslı olacağı konunun 3. taraf erkekler olacağını unutmayın ve bu konularda hata yapmamaya azami gayret edin. İnsanların evrimsel hisleri potansiyel rakiplerini algılamak üzere gelişmiştir, onun uyarılarını dikkate alın, muhtemelen sizden doğru algılıyor bir şeyleri. Bu konudaki bir hatanızda özür bile işe yaramayabilir.
Hayırlı kavgalarınız olsun diyemeyeceğim, inşallah çok kavga etmezsiniz.