Kavga Etmeyi Bilmek - Kavga Nasıl Yönetilir?

İlişkiler

İlişki hayatlarımız boyunca kaçınılmaz olarak kavga ederiz. Seslerin yükselmediği ilişkiler oldukça nadirdir. Var olduğu iddia edilenler de muhtemelen başkasının -çocukları dahil- yanında büyük kavgalar etmekten çekinen çiftlerdir. Hepimiz kavga ediyoruz ancak bazı çiftler kavgaları atlatıp mutlu bir ilişkiye devam edebiliyor. Gelelim nasılına.

Öncelikle kavgalarda aşmamanız gereken sınırlar vardır. Arkadaşlar, dayanamadım yaptım diye bir bahane yok. Bizler yetişkin insanlarız. Çişimizi kakamızı etrafa yapıyor muyuz? Ne pahasına olursa olsun tuvalete kadar tutuyoruz değil mi? O dilinizi, o elinizi de tutacaksınız ve asla:

Küfürleşmeyeceksiniz! Medeni, ilişki yürütmeyi başaracak insanlar birbirleriyle küfürleşmezler. Bunu sağlayabilmek için günlük hayatınızda da küfürü çok kontrollü biçimde kullanmanız gerekiyor. Tam gediğine uyacak şekilde bir cümle aklınıza gelmediği sürece küfürlü konuşmayın. Kavgada küfre normalde olduğundan daha çok dikkat edin. 

Eşya kırmak dahil şiddet uygulamayacaksınız! Kırmak-dökmek duygusal zayıflık belirtisidir. Kendini ifade edecek ve umursatacak gücü olmayan insan korkutucu-bezdirici olmak maksadıyla şiddete başvurur. Oysa ki karşıyla yapışık yaşamak zorunda değilsiniz, bunu bir kavrayın. Kendinizi karşıya mecbur hissetmediğiniz zaman anlarsınız ki, en büyük gücünüz karşıyı sindirmek-bezdirmek değil terk etmektir. Eğer bir kişiyle gerçekten olmayacak gibi ise onu terk edebileceğinizi bilirseniz, o kişiyi eğmek bükmek için çirkinleşmek zorunda hissetmezsiniz.

Tekrar söylüyorum, daha önce de bahsetmiştim, kadına şiddet veya kadın cinayetlerinin failleri maskülen-baskın erkekler değildir. Bilakis kendini o kadına muhtaç gören, onsuz hayat düşenemeyen ama o kişiye bu zayıflıkla doğal olarak kendini kabul ettiremeyen erkeklerdir. Kadın şiddeti pek konuşulmaz çünkü kadınlar fiziksel olarak güçsüz oldukları için genelde fiziksel şiddet uygulayamazlar, ama kadınlar da erkeklere ciddi psikolojik şiddet uygularlar. Şiddet faili kadınlar da aynıdır. Erkeğe hem bağımlıdır, hem de erkeğin kendiyle sağlıklı bir ilişki kurmasına izin vermeyecek kadar problemli ve problemlerini çözmekten aciz, güçsüz kadınlardır. Bu konularda kendinize dışarıdan bakmayı denemelisiniz.

Asla aileleri, 3. kişileri işin içine katmayacaksınız! Hele aileleri. Kişiler ailelerini seçemezler ve değiştiremezler. İnsanları ailelerinin nasıl insanlar olduğu üzerinden vuramazsınız. Senin anan, senin baban, senin abin, o bacın var ya o bacın gibi laflarla başlayan cümleleri sakın kurmayın. Ailenin ilişki üzerinde bir etkisi varsa bunu aileye hakaret etmeden söyleyin. Siz gidici olabilirsiniz ama o kişinin ailesi onun için kalıcıdır, bunu asla unutmayın.

Şimdi, aslalarımızı belirttik. Gelelim diğer unutmamamız gereken konulara.

Kavganın haklısı olmaz. İlişkiler iki kişiliktir. Sorunlar ve sorumluluklar da iki tarafa aittir. Bir yerde bir problem varsa ben henüz orada tüm suçun tek tarafta olduğunu görmedim. Kendinizde de suç olduğunu -kendi içinizde- mutlaka kabul edin. Kavgalar bir taraf haklı çıktığı için bitmezler. Taraflar enerjiyi boşaltıp bu konuyu kapatmaya karar verdiği için biterler. Siz üstünü örttüğünüz sürece tekrar gündeme gelmezler. Aksini beklemeyin. Tamamen sizin istediğiniz, sizin lehinize, içinize tam sinen ve tekrardan aklınıza gelmeyecek bir kavga bitişi diye bir şey yoktur, uzlaşmak vardır ve bu durum bir sorun da değildir. Bu böyledir. Hayat böyledir.

Sakın kısmında kırmızı çizgileri yazdım. Özellikle erkekler! Bir erkeği en çekici kılan unsurlardan biri duygusal güce sahip olmasıdır. Yani sakin olması, kontrollü olması, mantığını kaybetmemesi, çaresizliğe düşmemesi, kendini telkinle doğruya itebilmesi. Kadınlardan da elbette her duyguyu kontrolsüzce yaşamaları beklenmemeli, zaten dikkat ederseniz asla kısmını kadın-erkek diye ayırmadım. Ancak, bu söyleyeceklerimi bahane saymayın, kadınların hormonal düzenleri ve zihin yapıları evrimsel bazı gereklilikler yüzünden duygusal olmaya daha yatkındır. Kadınların duygularını kontrol etmeleri, içlerine atmaları erkeklerden daha zordur. Kadınların duygularını ifade etmelerine izin verin. Bırakın, kavga sırasında kadın derdini anlatsın, içini döksün. 

Erkek, kadın duygularını-kaygılarını anlatırken bunların kendi gerçekliğiyle uyuşmayabileceğini bilerek sakince dinlemeye konstantre olmalı. Ancak, kadının sınırı aşması, saygısızlık ettiği durumlarda, lafın arasına girmeden, sonradan, bağırmayan ama otoriter bir ses tonuyla "öncelikle haddini bil, bana şunu şunu diyemezsin" gibi çerçeve koruyucu cümleleri gerekiyorsa söylemelidir. 

Kavgada asla tek bir suçlu olmayacağını söylemiştim. Özellikle, siz erkekler, asla kadının tüm suçlamalarını kabul etmek zorunda olduğunuz hissine düşmeyin. Siz güçlü bir duruşla ve "sakin kalarak" itiraz ettiğiniz, kadının suçlamalarını kabul etmediğiniz durumda makul bir kadın size saygı duyar, problemli bir kadın ise sorun çıkarmaya devam ediyorsa güle güle. Bu kadar basit. Çatışma anlarında en dikkat etmeniz gereken şey sakinliğinizi korumak ama çatışmaktan korkmamak. Bu çizgiyi yakalarsanız, sağlıklı bir kadında, onun dilediklerini kabul etmemiş olsanız dahi sorun yaşamazsınız. Beni yanlış anlamayın, kadının her suçlamasını kabul etmeyin diyorum ama, bu, hiçbir isteğini dikkate almamak da değildir. Makul isteklerini iyi dinleyin, haklı olduğunu söyleyin, kendinizi düzelteceğinizi ifade edin ve bunu gerçekten yapın.

Çerçeveyi korumak için kullanabileceğiniz ifadeler:

  • Bu kısmını kabul etmiyorum.
  • Ben olayı böyle okumuyorum.
  • Anlattığın, benim gözlemimle örtüşmüyor.
  • Ben senden farklı düşünüyorum.
  • Benim de bir aklım, kendime ait doğrum-yanlışım var.
  • Benim de kendime ait fikirlerim var ve seninkilerle aynı değil, olmak zorunda da değil.

Dedim ya kadının duygularını anlatması gerekir. Siz ise kavgalarda kadın kadar konuşmaya, duygu anlatmaya, argüman üretmeye normalde ihtiyaç duymamalısınız. Bunu kasarak yapmanızdan bahsetmiyorum ama kendini ifade etmeye düşkün olmak/olmamak tipik cinsiyet özelliklerindendir. Kavgalarda bunu korumaktan çekinmeyin, uzun cümlelerle her şeyi açıklamaya, her şeye cevap vermeye, kadına kendi gerçekliğinizi göstermeye-kabul ettirmeye, kadını ikna etmeye çalışmayın. Siz kadının kendi sinirini boşaltması, sakinleşmesi, ona sinirlenmemek, çerçevenizi korumak ve kavgayı kısa kesmeye odaklanmalısınız. 

Eğer kavga 3. kişilerin yanında başlamışsa, "şu an bu yaptığın hiç uygun değil, benimle böyle konuşamazsın, ben gidiyorum" diyerek hemen gidin. Eğer yalnızsanız ama bir taraf ortalığı birbirine veriyorsa ve makul davranmıyorsa da ortamı terk edin. Şu an konuşulacak gibi değilsin, sen sakinleşince geleceğim deyin. O an gitme diye yalvarırsa, sakin konuşacağına dair söz alın. Yine sakin durmazsa "bak olmadı, birkaç saat sonra konuşuruz" deyin ve bu sefer gerçekten çıkın.

Erkeklere söylediğim çok daha fazla şey oldu çünkü kavgaları doğru yönetmemek yüzünden daha çok zarar görecek taraf erkeklerdir. Bunun neden böyle olduğu üzerine çok yazdım ama tekrar yazayım.

Kadın hamile kalır ve doğurur. Kadının fizyolojisi ve psikolojisi buna uygun olacak şekilde evrimleşmiştir. Bu yüzden kadınların ruhsal durumları dalgalı olur.

Kadınlar çocukların en ihtiyaç duyduğu birincil bakım vericilerdir. Bu yüzden kadınlar inanılmaz derecede meşgul olacaklar. Kadın sorumlu değilmiş gibi konuşuyorsunuz ya, merak etmeyin evrim sorumluluğun kralını kadına vermiş durumda.

Erkekler hem bizim hormonal dalgalanmalarımızdan hem de çocuklarla ilgili görevlerimizden azade olan taraf olarak liderlik etmeye müsait olan cinsiyettir. Liderlik-aksiyon almak-çözüm üretmek kavgaları yönetmeyi ve çözmeyi de gerektirir. 

Ama kızlar, bunlar bizim içimizden gelen her şeyi yapmamıza bahane olamaz. Asla maddelerini aşmayın. Erkeklerden istediğiniz her şeyi yapmalarını beklemeyin. Sizler de elinizden geldiğince kendini kontrol etmek, hormonlarının-zihninin oyunlarına düşmemek, kendi gerçekliğinin karşının gerçekliğiyle uymak zorunda olmadığını düşünebilmek zorundasınız. Bu kadar mantık kapasitesi bizde de var. Makul olmayı hedef haline getirin. 

Özür Dileme Meselesi

Bir erkekle bir kadının arasındaki çekimin bitmesi için en kısa yolun bu ilişkinin bir anne-oğul ilişkisine dönmesi olduğundan daha önce bahsetmiştim. 

Kadınlar, çocuklar tarafından o kadar meşgul edilirler ki çocukluklarının çocukluğuna ancak katlanabilirler ve erkeğin bir çocuk gibi olmasından hoşlanmazlar. Bütün bu "olgun erkek, erkekler olgun değil, olgun kimseyi bulamıyorum" söyleminin altında da bu yatar. Şimdi bana günümüzde kadınların az veya hiç çocuğu oluyor vs. ile gelmeyin. Hislerimizin-eğilimlerimizin şekillendiği binyıllar boyunca doğum kontrol diye bir şey yoktu ve kadınların birçok çocuğu oluyordu. Şu an çocuğu olmayan bir genç kızın bile bilinçaltında bunun etkileri işliyor. 

Bir erkeğin özür dileyecek pozisyona düşmesi ilişkiyi bir nevi anne-çocuk hiyerarşisine benzetir. O zaman,

Erkekler! Eğer ilişkiniz güzel gitsin istiyorsanız;

Çocukça hatalar yapmayın ki özür dilemeniz gerekmesin.

Hata yapmayın demiş miydim?

Hata yapmayın. Hata yapmanın yolu akıllı davranmamak ve güdülerini kontrol etmemekten geçer.

Hata mı yaptınız?

Özrünüzü kendiniz dileyin. Karşı tarafın sizden özür borcunu ödemenizi istemesine mahal bırakmayın. Hadi madem bir hata yapacak kadar akılsızca davrandınız, bari zamanında, usülünce özür dilemeyi bilen taraf siz olun.

Borç ödeme şeklinde dilemenizi isteyen bir kız arkadaşınız olursa;

Eğer siz geç kaldı iseniz, kusura bakma, hatalıyım deyin ve bir daha bu duruma düşmeyin.

Eğer kız arkadaşınız-karınız kaprisli ise, sizi borçlu çıkarmaktan adeta memnuniyet duyarcasına bir acele ile, sizi ayrılmakla-gitmekle tehdit ve terbiye ederek özür dilemenizi istiyorsa, özür dilemeyin. Hatamı biliyorum ama benden böyle çocuğun gibi özür isteyemezsin deyin. 

Kendinizi özür dileyecek hatalara sokmamanız gerektiğini söylemiş miydim? Akıllı insan zaten olayı bu raddeye getirmez.

Kızlar! Erkeklerin çocuk ve çocuklardan bizim kadar sıtkı sıyrılmayacağı için onların bizim hatalarımıza, çocukluğumuza karşı toleransı biraz daha fazla. Özellikle de duygusal olarak kendini kontrol edebilen biriyse. Özür dilemekten çekinmeyin ve aşırı gururlu olmayın. Ama sizler de bu kredinizi istismar etmeyin.

Erkeklerin, babalık kesinliği ihtiyaçları yüzünden ister erkek arkadaşınızken, hele ki kocanızken en az toleranslı olacağı konunun 3. taraf erkekler olacağını unutmayın ve bu konularda hata yapmamaya azami gayret edin. İnsanların evrimsel hisleri potansiyel rakiplerini algılamak üzere gelişmiştir, onun uyarılarını dikkate alın, muhtemelen sizden doğru algılıyor bir şeyleri. Bu konudaki bir hatanızda özür bile işe yaramayabilir.

Hayırlı kavgalarınız olsun diyemeyeceğim, inşallah çok kavga etmezsiniz. 

Yorumlar

ela (21 yaşında) 4 hafta önce yazdı:

abla asla küfürleşmeyin demişsin ya. kendi kendime söylediğim "gerizekalı ya, tam aptal" vs küfürleri nasıl bastıracağımı bilmiyorum. dün sevgilimle dizi izleyecektik her zamanki gibi. bulaşıkları odamdan alıp yıkar mısın sonra da pijamanı giy gel ben açıyorum diziyi dedim. mutfağa gitti ve yurttaki diğer 2 kızla 40 dk 1 saat konuştu! ben odada bekliyorum! zaten bi 10 dk geçince tahmin ettim mutfakta lafa daldığını ama 40 dk nedir ya! bir de küçük çocuk gibi "hadi canım yatak vakti" diye çekip alamayacağım için iyice sinirim bozuldu. çatıya çıktım biraz hulahoop yaptım, sinirden ağladım. ağlarken de minik küfürler ettim tabi. ama sinirim geçmedi. sonra tesadüfen odaya aynı anda girdik, nasılsın aşkım dedi sırıtarak, asabi bi şekilde "iyi, sen????" dedim. ama artık tanıdığı bir agresyon vardı üzerimde ve ben de artık saklamaya bile çalışmıyorum. iyi değilsin dedi. ben de odaya geçince " değilim tabi, nerdeydin sen 1 saattir??" diye bağırdım. "evet biliyorum özür dilerim ama mutfaktaki dedikodu çok sardı" dedi. böyle diyince iyice sinirlendim "boktan dedikodunuz çok sardıysa bi zahmet gel ve bana mutfakta çene çalmaya devam edeceğini söyle, sensiz de çok güzel bi şekilde izlerim dizimi. eğer dizimi de boktan buluyorsan istersen hiç izlemeyebilirsin" dedim. o da aman yok öyle değil, özür dilerim, aslında gelmek istedim bilmem ne bir şeyler geveledi. bir de ben sinirlendikçe sırnaşmaya falan çalıştı ki delirdim gerçekten. sinir etme beni dedim özür diledi bir daha yapmayacağını falan söyledi. ama yani sinirimi görür görmez özür dilemesi özrünün içini boşaltıyor. çünkü en küçük tartışmada hmm bunun seni böyle hissettirdiğini bilmiyordum, özür dilerim diyor. samimiyetsiz geliyor artık. klasik avrupalı ota boka özür diler. yapma o zaman yüzleştiğinde 1.3 milisaniyede özür dileyeceğin şeyleri? neyse sonra izledik ve uyuduk. aslında beraber uyumak bile istemiyordum ama şu "yatağa asla küs girmeyin, yatakları ayırmayın" cümleleri yüzünden kendimi sakinleştirip uyumaya çalıştım. sabah iyiydik ama şimdi hala sinirim geçmemiş gibi hissediyorum. adetim yaklaşıyor, ondan mı yoksa cidden abartı mıydı tepkilerim sence? onun bu düşüncesizliği çok sinir ediyor. yani kafanda o kadar mı şey var da düşünmüyorsun kız arkadaşım beni bekliyor bir saattir diye? 

lütfen yardım et abla. kavga etmeyi gerçekten bilmiyorum ve sinirimi yatıştıramıyorum. bu kadar çocukça hatalara hiç tahammülüm yok ve bu avrupalıların samimiyetsiz im sorryyy lerinden bıktım :(

Asyranta (25 yaşında) 4 hafta önce yazdı:

Ela, bir yabancı olarak daha önce yazdıklarını da okudum. Düşüncelerimi paylaşmak isterim.

Öfkene rağmen iyi bir tepki vermişsin. Yaklaşan reglin de hassasiyeti var üzerinde.

Mevzuya gelince, bunu ilk kez yapmamış. İnsan aptal değilse bir süre sonra ne yaptığını anlar ve kendine çeki düzen verir. Başka kızların konusunu açarak senin sinirlerini bozduğunun gayet farkında olduğunu gösteriyor bu durum, bundan keyif alıyor bile olabilir. Muhtemelen senin duygularını yavaş yavaş öldürdüğünün farkında değil ve böyle davranarak senin ona daha fazla bağlanacağını düşünüyor. Sen de zaten yapından ve onun ilk seviştiğin erkek olmasından dolayı oğlanın yaptıklarını ve söylediklerini çok ciddiye almaya meyillisin. Buna güveniyor. Böyle tatsız durumlarda bir miktar hissizliğe, umursamazlığa sahip olman sana iyi gelirdi.

Beş, taş çatlasa on dakika konuşup 'hadi bana müsaade sevgilim beni bekliyor' deyip gelmeliydi senin yanına. Daha önce senden aynı konuda özür dileyip daha beterini yapmış olması... Basit bir kavga değil, üçüncü kişilerden şüpheleniyorsun ve hakkın var. Avrupalılar genel anlamda kıskançlık duygusundan nasibini almamış oluyor. Senin kıskançlığına ya anlam veremiyor ya da bilakis körüklemek derdinde.

Anlattığın kadarıyla da bencil biri.

Senin ve arkadaşının gıcık kaptığı, herkesin "nazik" bulduğu o kız da kuvvetle muhtemel zehirli bir insan, aynı ortamdaysan ve o kız inatla sevgilinle konuşmaya çalışıyorsa ara sıra sözünü kes, biraz dışlanmış hissettir ki çekinsin.

Sen eğer hissettiklerinin sonucunda soğukkanlı kalamayıp duygusal bir patlama yaşarsan %90 ihtimalle suçlanacaksın, abarttığın, kafanda kurduğun iddia edilecek ve haksız duruma düşeceksin.

Bir değil iki değil... Bu durumda çocuktan odağını çekebilir, aranıza fazla olmasa da fark edilir bir duygusal-fiziksel mesafe koyabilir, çok sinir olsan da şüphelendiğin kızla da aranı iyi tutabilir ancak seninle ve sevgilinle çok samimileşmesine müsaade etmeyecek şekilde davranabilirsin.

Sevgilin olmadan da hayatının güzel ve akışında olacağı gerçeğini içselleştirebilirsin. Bunu ona belli eder, yeni insanlarla tanışır, algılarını çevreye açar, kısacası ilişkini daha az kafaya takarsın. Kendini yalnız ve kötü hissedersen kendine hediye alırsın, çiçek alırsın, yemek ısmarlarsın, ara sıra onunla vakit geçireceğine arkadaşlarla buluşursun. Sevgilinin davranışlarının değişip değişmeyeceğini sessizce izler, değişim varsa temkinli ilerlersin ve ilişkinin gidişatına bakıp bir karar verirsin.

Umarım senin için her şey güzel olur.

ela (21 yaşında) 3 hafta önce yazdı:

selam asyranta,

öncelikle teşekkürler okuyup cevap yazdığın için <3

cıvıtık abla'dan cevap bekledim yanlış bir şey dememek/yapmamak için ama cevap gelmeyince dün sinirimin geçmediğini çocuğa tekrar söyledim. o da evet yaptığım yanlıştı sen de bana yapmış olsan ben de sinirlenirdim özür dilerim bir daha olmaması için elimden geleni yapacağım filan dedi. yani bence bu o gıcık olduğum kızla özellikle alakalı bir şey değildi. bence benimkini gerçekten oradaki dedikodu ilgilendirdi ve sonuna kadar dinlemek istedi. bu oğlanın karakteri gerçekten biraz böyle, aklı havada gibi. ormanda kelebek görüp peşine takılıp kaybolan çocuklar gibi. mesela bi konsere gideceğiz geçen, konser yerine yanlış bakmış başka bir yere gittik. yani gerçekten aklı havada biri biraz. bu yüzden ben de onu anlamaya çalıştım. "bilinçli bir şekilde o sırada bir tercih yapmadım, evet dedikodu enteresandı ama bilinçli bir şekilde şu an mutfakta olmayı mı yoksa odada sevgilimin yanında mı olmayı mı tercih ediyorum diye bir soru kendime sormadım." dedi. "gerçekten benim orada olmayı senin yanında olmaya tercih ettiğimi mi düşündün?" diye de sordu. ben de "bunu aktif olarak ben de düşünmedim ama hareketin onu gösteriyordu" dedim. neyse bunu sadece salak anına gelmiş bi an olarak kaydedeceğim. herkese olur diyip geçeceğim. zaten bir daha tekrarlayacağını düşünmüyorum. onun dışında bu tür şeylere tepkisizleşmem gerektiği konusunda haklısın bence de. daha az evde olmak istiyorum artık. o insanların arasında olasım yok. zaten o kızla da ilişkim eskisi gibi değil, kendisi de anlıyodur herhalde. ve dünkü konuşmamızda yapıcı konuşması hoşuma gitti. ona da söyledim, bence ben overthinker'ım ama sen de underthinker'sın, dedim. o da evet beyinlerimiz böyle çalışıyor olabilir ama bilincimizle bu yönlerimizi törpüleyip ortada buluşabiliriz dedi. daha önce de bir doğum gününde bi kız arkadaşını kucaklayıp döndürmüştü, bunu da yazmıştım belki okumuşsundur. o hareketinin de beni rahatsız ettiğini söylemiştim ve artık öyle bir şey yapmıyor. bu örneği kendisi verdi. o hareketim benim gerçeklerime göre normaldi ve seni sinirlendireceğini düşünmedim, ama sonra sen söyleyince artık dikkat etmeye başladım, dedi. tabii mutfakta 1 saat konuşmam kimsenin gerçeklerine göre normal değil, dumb anıma geldi dedi. böylece sinirim geçti düne göre. 

neyse ben de o da sonuç olarak büyümeye çalışıyoruz, gerçekten çok üzerine düşünmemem lazım. ama yine de karakterim böyle, kin tutuyorum, öfkem hemen geçmiyor. bunu ona da söyledim.  bakalım artık. odağımı ondan çekeceğim.  <3

ela (21 yaşında) 3 hafta önce yazdı:

ve fark ettim ki sinirlendiğim zaman hiç bu sayfada yazılan cümleler gibi konuşmuyorum :D sürekli sen dili kullanıyorum çünkü bence doğrusu bu, karşımdaki kendisini savunsun savunabiliyorsa. "bunu yapman beni çok kırdı" gibi cümlelerle sanki karşımdakine kendimi acındırıyomuşum ve kendimi pasifleştiriyomuşum da özür dileniyormuşum gibi hissediyorum. yoo öfkeliyim, ve öfkemi karşımdakine yansıtmak istiyorum. bunda bi yanlış da görmüyorum açıkçası :P herhalde ergenliğin uzatma dakikalarını yaşıyorum

Mantıklı Kadın 2 hafta önce yazdı:

Ela, kızgın olduğun zaman gelip benim yazılarıma bile sinirlendiğini ve pasif agresif yorum yazdığını buradan sezebiliyorum :) Bu yazılar kullanma kılavuzu değil en nihayetinde, genel prensiplerim ve öneriler bütünü. İsteyen uyduğu kadarını alır, uymayanı almaz, istediğini zihninin çöplüğüne atar. 

Mutfak işi bir garip ama sen çok bu oğlan-ilişki merkezli yaşıyor gibisin gerçekten de. Asyranta'nın önerisini dozunda ayarlayabilirsen, doğru. Erkekler kadınların kendilerine düşkün olmasını kadınların erkeklerin kendilerine düşkün olmasından daha çok severler ama bir yere kadar. Kendi kafanın içinde ilişkinle değil de kendinle daha çok meşgul olup erkek arkadaşından beklentilerini azaltırsan ikiniz de daha çok rahatlarsınız gibi. 

Kelebekk (23 yaşında) 1 ay önce yazdı:

Abla selam. Biz sevgilimle uzuunn süredir zor bir süreçten geçiyoruz. Bence imtihan ediliyoruz. Çok uzun zamandır iş bulamıyordu, bu sebepten babasıyla çok sık tartışıyordu, genel olarak gergin ve hassastı. Aylardır bu böyle. Ancak son zamanlarda her şey yavaş yavaş yoluna girmeye başladı. Güzel bir iş buldu, babasıyla arası hala limoniymis (benim bundan haberim yoktu, ağzından kaçırdı) ama en azından artık tartışmıyorlar ve bütün bunların ilişkimize olumsuz etkileri de yavaş yavaş azalmıştı. Tekrardan gülüş oynaş bir çifte dönüşmüştük. Ta ki geçen güne kadar. O bana bir şey anlatıyor ve yürüyoruz.  Yolda dönmemiz gerekirken o dönmeyecek gibi meyletmeden dümdüz ilerlediği için ben " Şu taraftan gitmeyecek miyiz?" dedim. O da sert bir şekilde "Biliyorum zaten oradan gideceğiz." dedi. Bunu söylerken fark etmeden sesini de yükselttiği için o esnada  orada bulunanlar dönüp bize baktılar ve bu durum daha önce de gergin olduğu zamanlarda birkaç kez yaşanmıştı. Bu sefer benim de tersime denk geldi ve "Bana insanların içinde böyle bağıramazsın haddini bil." dedim. Sonra elini bırakmaya çalıştım ki bundan nefret eder. İyice sinirlendi. "Beni yönlendirmeye çalışma." falan minvalinde şeyler söyleyerek bağırıyor. Ben de sadece kızgın bır yüz ifadesiyle ona bakıyorum. Sokak ortasındayız. Ağzımı açıp da cevap vermeye kalktığım an (ben de sakin değilim sert konuşuyorum) daha da sinirleniyor. En sonunda yerdeki dubaya bir tekme attı. Rezil  oluyoruz yani herkes bize bakıyor. Ağlamamak için kendimi zor tutuyorum ama susmuyorum da. Ben susmadikca o iyice sinirleniyor. Şapkasını yere attı, birkaç kez daha bir şeylere vurdu. Bu arada biz bu zamana kadar hiçbir kavgamızda senin yazıda bahsettiğin "asla" kısımlarını yapmadık. Ama benim için sokak ortasında bunu yapması da asla kısmına girecek bir şeydi. Çünkü gururumu kırdı. Benim gururumu umursamadı. Neyse. Sakin bir sokağın kenarında durduk. Ben ağlamaya başladım. O biraz sakinleşti. Orada da uzun bir süre konuştuk. Yine arada yükseldik. En sonunda uygun bir mekana gittik. Bir süre ikimiz de hiç konusmadık öylece oturduk. Sonra o sakinlesmeye ve hatasını anlamaya başladı. O anda kendini kaybettiğini söyledi. Özür diledi falan filan işte sonra gün boyu bunu konuştuk ve ortam yumuşadı. Bunun üzerinden birkaç gün geçti. Ancak ben hala zihnimde olayı yumuşatamıyorum. Bu şekilde kontrolü kaybeden birisiyle ileride aynı evin içine girdiğimde ne olacak diye düşünüyorum. Ya bir gün sinirlenip yine bir şeylere vururken sıra bana gelirse? Sevgiliyken böyleyse evlenince nasıl olacak? Ya bu çok ciddi bir şeyse ve benim gözüm kör olduysa da bana affedilecek bir şey gibi geliyorsa. Sonra o sokak ortasındaki halimiz sürekli gözümün önüne geliyor. O anda oradan ailem veya başka tanıdık biri geçseydi ve o halimizi görseydi... Ben el bebek gül bebek büyüdüm bunları yaşayacak kız mıydım falan diyorum kendi kendime. İşte içim daralıyor kısaca ya. Ona da söyledim bugün. Akşam konuşacağız. Soğuk yapıyorum şu anda. Ama yanlış karar vermek yanlış davranmak istemiyorum. Bana bir akıl verir misin rica etsem.

Mantıklı Kadın 1 ay önce yazdı:

Merhaba Kelebekk,

Yorumun biraz aciliyeti olduğu hissine kapıldım, cevap bekleyen diğer arkadaşlar rica ederim alınmasınlar, salim kafayla dönüş yapmak niyetindeyim herkese.

Sorunsuz ilişki yoktur. Sorunsuz ve mükemmel davranan kişi de yoktur. Bunun farkındasın. Hepimiz bir şeylere katlanacağız, karşımızdaki insanlar da bizim yanlışlarımıza katlanacaklar. Yanlış gördüğümüz yerden gideceksek, hiçbir yerde durmamayı göze almamız gerekir. Bu yüzden, ben üzülmemeyi bir çıta olarak kabul etmek yerine kırmızı çizgiler belirleyerek onlara riayet etme taraftarıyım. Nedir bu kırmızı çizgiler? Aldatmak, fiziksel şiddet göstermek, yalan söylemek gibi.

Şimdi linç yerdim twitter'da olsam, ama ben de erkek arkadaşınızla yaşadığınız problemin kötü olduğunu kabul etmekle birlikte kırmızı çizgi ihlali olarak görmedim. Erkek arkadaşın bana gelse senin ondan ayrılmanın haklı olabileceğini söylerdim ama sana erkek arkadaşından bu yüzden ayrılmalısın demem. İnsanız, bazı dönemlerimiz gerçekten zor olur, hatta zorluklar yeni geçtikten sonra geriye dönme korkusundan dolayı daha da kırılgan oluruz ve baskı bize hata yaptırır. 

Hatasızlık başta dediğim gibi hedeflenebilecek bir çıta değil, hayatın doğal akışına aykırı. Kırmızı çizgilerin yanında bir de karşılıklılık parametresi için açmış olayım bu paragrafı. Yani, karşının seni senin onu tolere ettiğin kadar tolere ettiğini görmeyi beklemektir. Bugün sen bu olayı sineye çekersin, yarın o senin bir yanlışını sineye çeker, işte bu zaten geçinmek dediğimiz şeydir. 

Toparlarsam -kusura bakma işten geldim ve kafam da dağınık biraz- bence olumsuz bir şey yapmadan bir süre bekle. İnsanların duygularını kontrol etmeyi öğrenmesi biraz sürer, bence büyük ihtimalle çok kısa olmayan bir sürede iyiye gidecektir. Ama ona, bu davranışlarını normal kabul etmediğini, çok kırıldığını ve düzeleceğine dair umudun olduğundan ötürü devam etmek istediğini, bu devam kararının sınırlarını tekrar tekrar aşabileceği anlamına gelmediğini mutlaka vurgula.

Şunu da söyleyeyim, bahsettiğin gibi tepkilerde ben de 20li yaşlarıma göre çok daha olgun bir yerlerdeyim, aynı şekilde eşim de, olgunlaşmak zaten işte bu. Hayat aptallar haricini olgunlaştırır.

İyiye gittiğini görmezsen + senin yanlışlarında senin bugün göstereceğin geçimliliği göstermezse, o zaman ayrılmayı düşünürsün. 

Kelebekk (23 yaşında) 1 ay önce yazdı:

Merhaba tekrardan,

Söylediklerini çok iyi anladım abla teşekkür ederim. Erkek arkadaşımla konuştuk ve konuşmadan önce de bu yorumu yazdığım andan daha sakin bir zihne ulaşmıştım zaten. Yorumu yazarken çok endişeli ve üzgündüm. Şimdi ise özellikle konuşmamızın da etkisiyle bakıyorum ve onun iyileşeceğini benim ise kendimi bazı noktalarda törpüleyince ilişkimizin düzlüğe çıkacağını görebiliyorum. O zaten oldukça geçim ehli ve aslında olgun düşünen bir insan. Ama böyle dönemlerde ben çok korkuyorum. Senin fikirlerine güveniyorum bu yüzden içime su serptin teşekkür ederim bir kez daha.❤️

Asyranta (25 yaşında) 3 ay önce yazdı:

İlk kez yaşıtım bir manitam var. Hep benden büyüktü önceki partnerler.

Bir adam, kadın kavga ederken ortalığı birbirine katmak üzereyken neden sakin kalır? Ya da öfkesini muhafaza edip sonradan patlar mı? İki gün görmezden geldiğim, mesajlarına aramalarına dönmediğim bir kavgamız oldu. Bu adamla mutlu ve huzurlu muyum? Evet. Kavganın sebebi onun bana duyduğu aşırı arzu, düşkünlük. Evet. O kadar erkek geçti hayatımdan, hiçbiri bu kadar korkutucu bir arzuyla istememişti beni. 

Tamam ben de onu arzuluyorum, aç kurt gibi üstüne saldırmak istiyorum affedersin ama bir yanım korkuyor. Neden korkuyorum neden tetiklendim bilmiyorum, ki ben böyle şeylerden korkacak biri HİÇ değilim biliyorsun. Sırtlan gibi, kaplan gibi kadındım kaç gündür sulu göz oldum Cıvıtık. Ne oldu bana... Regl olmama az kaldı ondan olsa gerek. Beni bir şeye zorladığı yok ama sanki biraz fazla mı dürtüsel... Sadece yarım saat yalnız kalmıştık ve kontrolünü kaybediyordu. Hiç yeri ve zamanı değildi, zaten o yüzden sorun ettim.

Bak ben de dürtülerimi kontrol etmiyorum. İzlerini kavgalarımda, dans pistinde, koşu bandında, tuvalde, kağıtta veya bir adamın boynunda bırakıyorum. Asla yapmam demiyorum ama hiçbir insanın iradesini ve duygularını hiçe saymadım, bir şey istediğimde karşının da istediğini görmeden hızlı davranmadım. Başkalarına olduğumdan çok kendim için tehlikeliyim.

Görmezden geldikten sonra sonunda derdimi söyledim, başta küfürsüzce. "ben bir makine değilim, duygularımı ve irademi hiçe sayamazsın, senden korkuyorum" dedim. "Kendimi kaybettim özür dilerim bir daha yaşanmayacak" dedi, kötü surat ifademi fark edip ağlayacak olmuştu olay gününde zaten. Tabii benim umurumda olmadı, o an "bu adamla güvende olacak mıyım acaba?" düşüncesine odaklanmışım. Dalıp gitmişim.

Bir de bir lafına takmıştım, evirip çeviriyorum kafamda. "Sana aşık olmak istiyorum"

Onu gündeme getirdim. "Bir insana ya aşıksındır ya da değilsindir, manavdan 1 kilo meyve almak istemek değil bu. Karşındakini aşk meşk sözleriyle aptal yerine koyma, lovebombinge karnım tok. Benim hayatımı SİKME." dedim.

Kendimi dizginlemedim tartışırken. Mevzu bana aşık olup olmaması değil, isterse hiç olmasın Cıvıtık, ben sadece aşk konusunu açmasından hoşlanmadım. Aşktan da romantizmden de hoşlanmam, uzak dururum zaten. Tekrar benzer laflar ederse "ben sana hiç aşık değilim" diyeceğim. Ne düşünürse düşünsün.

"Seni kullanmıyorum, bin kez açıkladım, görüşmek istemiyorsan istemiyorum de" dedi, ben sakinleşemeyince yüz yüze gelmeden iletişimi kesmeye yeltendi. "hah niyetin de belli oldu, telefonda bitecek kadar boktan bir ilişkiymiş desene, bir fuckboy'la ziyan edecek vaktim yok zaten" dedim. Kendine gel dedi. Sonra teşekküre başladı hayatına girdiğim için, ben her şeyi söyledim istediğini düşün Asy dedi. Ben daha da öfkeleniyorum tabii. "Seni gördüğüm güne lanet olsun" dedim.

"Ağır laflar ettin efendi gibi teşekkür ettim medeni biri olduğumu gösterdim bitti" diyor. Engelledim sinirden. İstek attı hala eklemedim. Sinirliyim hala. "bana son bir şans verir misin kendimi ispatlamam için?" demiş.

Asabım bozuk dedim, ayrılmadık. Sabah aradı. Yemeğe çıkaracakmış. Şeytan diyor gitme yat evde, boş günüm...

Mevzuyu iki samimi kız arkadaşıma açtım. "Erkekler yapar böyle şeyler, anormal değil, üstüne alınma, davranışlarına bak" dediler. Onların da böyle birçok anısı varmış meğer.

Biraz isyan edeceğim.

Ben ciddi ilişki istediğim ve buna uygun davrandığım yaşlarda herkes -ciddi olduğunu iddia edeni bile- takılmak eğlenmek için geliyordu. Şimdi ben artık onları takılmalık görünce, sorun çıkarınca, canım istediği zaman müsait olmak isteyince o eğlenmek isteyen erkekler affedersin köpeğim oldu, oluyor. Ciddi ilişki diye darlamaya, yüzük takalım vs demeye başlıyorlar. Şimdi değişen ne Cıvıtık? İlla benim hayatımı mahvetmeleri ve neticesinde bencil soğuk bir kaltağa mı dönüşmem gerekiyordu beni sevip ciddi düşünmeleri için? Ne kadar öfkeliyim anlatamam. Öfkemle hepsinin kalbini, karakterini, hayatını ezip geçmek istiyorum. Hepsinin ağzından çıkan her güzel söz, göz boyama ve manipülasyon gibi geliyor. Belli bir tip erkekte değil bana ilgi gösteren tüm erkeklerde bu düşünceye engel olamıyorum. Ben ta en baştan ciddiyet, çocuk, aile, aidiyet isterken neredeydiniz pezevenkler diye bağırasım var.

"Ben seninle uzun sağlıklı anlayışlı bir ilişki istiyorum" diyor. Kavga sevmiyor, sorunları beraber çözelim diyor, üstüme gelmiyor, rencide etmiyor. Biber gazı almamız lazım, ben uzun saatler işteyim senin yanında olamıyorum diyor. Bense kaçsam mı diye düşünüyorum adamı çok istememe rağmen. O kızı hak etmiyorlar Cıvıtık. O yüzümü görmeyi hak etmiyorlar. Evlilik ve aile planlarımı erkeklere layık görmüyorum, göremiyorum. Hepsi ikiyüzlü azgın çakallarmış gibi geliyor. Tam da o yüzden onların işlerine geldiği gibi davranma hakkını ben de kendimde görüyorum, karşımdakinin huyuna göre davranıyorum.

Özgürlüğüme duyduğum tutkudan feragat ederek hayatıma birini almışsam ve eğer o kişi bencilse bana da bencilleşme hakkı doğar demektir, yalancıysa, sadakatsizse bana da yalancı olma sadakatsizleşme hakkı doğar demektir. İlla yaparım demiyorum, bu böyle sadece. Benden insan muamelesi görüp görmeyeceği davranışlarına bağlı kısacası. Ben alıp kutuya koyup her türlü itliği pezevenkliği ihaneti reva görecekleri dilsiz sağır aciz bir kuluçka makinesi değilim.

Bu düşüncelerimi arkadaşıma açtığımda "herkesi aynı kefeye koyma" dedi bana... "Erkeklerin hepsi aynı bok" diyemedim.

Korkuyorum Cıvıtık.

Alpago (24 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

"Hata yapmayın"

Şimdi, Ben tanrı mıyım ki hatadan korunmuş olayım ? İnsanım. Tamam erkeğim hatadan kaçınmaya çalışırım ama erkekten ayrı olarak da insanım yani. Çocukça olmadığı sürece Hataların işlenmesini doğal karşılıyorum, kadın olsun erkek olsun önemli olan farkına varabilmek. 

Mahmut abi de 1 kere özür dileme hakkınız var diyordu. Bilmiyorum çok ağır mental yük. Ben neticede tanrı değilim her şeyi mükemmel derecede aklımla bilemem. Hatasız kul olmaz. Biz insanlar hata yaparak doğruları öğreniriz. Yaşayarak ve hata yaparak hataları görür ve düzeltiriz. 

Evlilik Tecrübesi  olmayan erkek ilişki içinde illaki hata yapacaktır. Hele dindar bir erkekse. Tamam erkeğim, yöneticiyim, liderim bu , melek gibi bir şey olduğum anlamına gelmez. Evrimsel cart curt açıdan doğru, fakat dini vs işin içine kattığımda sakat düşünce.

 

 

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

Hata yapabilirsin. Ama bizim gibi içerik üreticileri size "hata yapabilirsiniz, bir şey olmaz" gibi konuşursak, 1 hata yapabilecekken o olur sana 2 hata 3 hata.

İnsan, gevşemeye teşne bir canlıdır. Sen ona sert konuşursun, o zaman kendini sıkar. Sen yumuşarsan, o daha da yumuşar.

Kapiş?

Alpago (24 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Teşekkürler. 

Kubra (21 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Merhabalar, sevgilimle eski.bir ilişkim yüzünden tartıştık ve iş benimle ayrılmaya kadar geldi. Henüz tüm iletişimimiz kopmuş değil ama beni yanlış anladığı bir konu var ve ben kendimi anlatmama rağmen kabul etmek istemiyor. Eski ilişkim 1 ay bile sürmemisti, ve daha öncesinde onun arabasında bulunmam gibi şeyler onunla duygusal bir bağ kurduğumu düşündürüyor ona. Ama hayır bir bağ yoktu arada kesinlikle. Bani sürekli eski ilişkilerim hakkında konuşmaya zorluyor, eski ilişkilerim bir elin beş parmağı kadar bile yok ve kesinlikle yanlış bir şey de yapmadım ama bir şey yapmamış olsam bile kazıdıkça kazıyor ve ikimizi de yıpratıyor bu hareketi. Benim burada yaptığım hata daha önceki ilişkimde neler yaptığımı tam anlatmamak. Yanlış bir şey yapmamama rağmen her şeyi detayıyla anlatmadım ve baştan demediğim için bana kızdı. Ben bu durumla nasıl başa çıkacağımı bilemiyorum. Şimdiden cevabınız için teşekkür ederim. 

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

Özellikle kendi ilk ilişkisini yaşayan erkekler veya çok fazla düşük değer kadınla takıldığı için kadınlar hakkında olumsuz düşünceler, takıntılar, şüpheler geliştirmiş erkekler kadınların geçmişleri konusunda sağlıksız derecede takıntılı olabilirler. Eğer profilleriniz birbirinize uymuyorsa yapabileceğiniz bir şey yok. Geçmişin var, artık silemezsin, yanlış da görmüyorsun ve görmek zorunda da değilsin, yalan da söylememelisin; o zaman yapacağın şey geçmiş konusunda bu derece takıntılı olmayan bir kişiyle gelecek düşünmektir. Erkek arkadaşın da eğer bu kadar hassassa kendine geçmişinde herhangi bir etkileşim yaşamamış bir kadını bulmakla yükümlü, sana zaman makinesi icat edip getiremeyecek sonuçta. 

gloria (23 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Merhaba. Ben bu konuda bir türlü dengeyi sağlayamıyorum. Erkek arkadaşım sakin ve geçimli biri ama ben 2-3 hafta tartışmayınca mutlaka tartışacak ufak bir mesele bulup tartışma çıkarıyorum ve buna engel olamıyorum. Artık beni ciddiye almamaya başladı bunu nasıl yeneceğim hakkında bir fikrin var mı? şimdiden teşekkürler.

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

Gloria, eğer yerine konamaz güzellikte bir kız değilsen ki supermodeller dışında hepimiz öyleyiz, erkek arkadaşın değerli olduğu bir konumda gördüğün üzere senden uzaklaşacaktır. Dolayısıyla, erkeği ilişki içinde tutmak istiyorsan o iradeyi kullanmayı öğreneceksin, başka yolu yok. Yoksa, senin isteyeceğin senden değerli bir erkeği ilişkide tutamazsın, ilişkide çaresizlikten kalan bir erkeği de sen içgüdüsel olarak beğenemezsin, ilişki hayatın sevdiklerinin seni sevmemesi, seni seveni senin sevmemene benzer bir döngüde sürer durur.

Bundan sonra seni kavga çıkarma perileri çimdiklediğinde harekete geçmeden önce 10'a kadar say. Seni gaza getiren kız arkadaşın varsa, kız arkadaşlarınla ilişki konularını paylaşmama iradesini göster, başka şeyler konuşun. Günlük tutabilirsin, yanında taşıyabilir ve içinden gelen duyguları ona yazabilir, böylece bir gün sonra okuduğun zaman bazen sana ne kadar aptalca göründüklerini idrak ederek duyguların tekinsizliği üzerine farkındalığa erişebilirsin. Aile problemlerin üzerinde kafa yorup ilişkini baltamalaya seni iten düğümleri yakalamaya çalışabilirsin, korktuğun bir şey var da onu zorla başına getirmeye mi çalışıyorsun? 

İç dünyana emek vermelisin.

meli (25 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

abla merhaba. sevgilimle oyun oynuyorduk ve bi anda oyun içindeyken (yan yana değiliz) "avel gibi bakıyosun" diye bi cümle çıktı. anlam veremedim gülerek söyledi bir de falan. birkaç hafta önce dogum günümü kutladık aramız cok iyi, iliskimiz güzel gidiyor fakat ben bunu direkt hakaret olarak algıladım ve düşünmeye başladım ilişki süreciyle ilgili. bana o cümleyi kurduktan sonra alındıgımı belirtmedim ama belli ettim. hatta direkt de söyledim artık özür dilesin diye ve ancak öyle özür diledi. sorun yok dedim. su anda da soguk davranıyorum. sence abartıyor muyum yoksa haklı bi davranıs mı sergiliyorum. uzatmamalı mıyım yoksa üstübe mi gitmeliyim? ilişki içindeyken ben mantıklı düşünemiyorum pek 

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

Abartıyorsun Meli. O an takılmak için demiştir, bunu büyütmene gerek yok. Avel bakışların var dememiş, bu genel bir tespit olurdu. Avel gibi bakıyorsun demiş, o an içinde olduğun şaşkınlığa binaen bir ifade gibi. Küçük meseleleri aklınızda çevirip büyük sorunlara dönüştürmeyin, kimse böyle şeylere uzun süre katlanmaz, ayrıca sorun yapmanız gereken ciddi konularda ağırlığınız kalmaz ve tepkileriniz ciddiye alınmaz.

yasin zümre (20 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

merhaba abla, oyunlarda takılma amacıyla küçük argolar kullanabiliyoruz bunu ciddiye alarak değil akıma uyarak gelmenizi bekleyerek yapıyoruz,  sonuç olarak güzel geçen bir zaman diliminde hatalarınızı yada hatalarımızı : [😡] yerine [😂] çerçevesinde yöneltebiliyoruz 

mesela

ne bakıyorsun öyle oynasana ! diyebilirdi

ancak şaka vurarak senin kendine gelmeni sağlamış ortamı yumuşatmaya çalışmış 

civitik ablaminda dediği gibi küçük olayları büyütmeden fazla düşünmeden bitir kafanda yoksa soğumaya başlarsın iyi günler dilerim 

abla lütfen trip atma konusunda bir makale yaz lütfen