İlişkilerdeki Verişler

İlişkiler

Milletin aklına seks gelecek şimdi bu başlıktan :) Hemen açıklayayım bari. Nedir ilişkilerde verdiğimiz şeyler: hediye, ilgi, zaman, öncelik…

İlişkilerdeki abartılı verişlerin hiç sağlıklı olmadığını düşünüyorum. Evet, doğru duydunuz. Vermenin fazlası sadece kişinin kendisi için değil, ilişki için de zararlıdır. Öncesinde, eşleşme aşamasındaki verişler tamamen falso zaten. Bir insanı tavlamak için maddi veya fiziksel rüşvet gerekiyorsa o eşleşme olmamıştır evlatlarım.

İlişkileri en sağlam tutacak şey tarafların niteliklerinin etkileyici olması ve ilişki içinde kendini salarak bunları kaybetmemesi bence. Seni kim olduğun için değil ne verdiğin için yanında tutan kişi, veremez hale geldiğinde kapının önüne koyar. Niteliklerini kaybetmek ise vermeyi bırakmaktan daha zor, daha az olası, kişi kendisi için istemez zaten bunu, o yüzden sağlıklı bir ilişkide olduklarımız, verdiklerimizi yener, yenmeli.

İlişki başında güçlü, karizmatik, dayanıklı, çalışkan, mutlu, mantıklı vb. davranan bir erkek ya da güleryüzlü, sevecen, pozitif, yüksek libidolu, uyumlu, akıllı vb. davranan kadın, ilişkilerinin çimentosunu bu nitelikleriyle dökmüş olurlar. Verdikleriyle değil. Bunlara güvenen insanın da karşısındaki kıymet bilmeyen bir aptal değilse onu ilişkide tutmak için ekstra efor sarf etmesi, sürekli bir şeyler vermesi, sunması gerekmez. Yuvarlanıp giderler.

Güzel ilişkiler için kendi niteliklerimizi sürekli zirvede tutmayı hedeflemeli, verişlerimizde de karşıyla denge politikası izlemeliyiz gibi duruyor. Tabi ki sinir stres durumlarımızda, yoğun zorluklarla karşılaştığımızda bunların dışında olacağız, o zaman karşı taraf bizi hoş görecek, görmeli. Nitelikler evet verişlerden daha sürdürülebilir, daha sağlam dayanaklardır ancak hiçbir koşulda sarsılmaz değillerdir. Sarsıldığı durumlarda toparlanılmasına yardımcı olmak karşının görevidir.

Ancak zorluk atlatıldığı zaman kişinin eski niteliklerine ve veriş dengesine dönmeyi hedeflemesi, bunların farkında olması da lazım, uzun ilişkilerde kilit noktalardan biri burası. Karşı taraf seni destekliyor ve hoş görüyor diye bu yeni halinde kalırsan uzun vadede yürümeyecektir.

Biraz da, popüler olan konulardan aldığım sorulara cevaplarımı paylaşayım:

Bir ilişkide erkeğin daha aşık olması mı, kadının daha aşık olması mı sağlıklı?

Sevgi, aşk miktarı da yine verişlere giriyor. Soruya şu cevabı vermiştim: Anlaşılamaz ve dengede olanı. İki tarafın da karşıyı cepte görmesi yine uzun vadede boş verişlere, salmaya sebep oluyor.

Erkek kızdan daha aşık ve fedakâr olmalıdır, ilişki ancak öyle yürür gibi sözler ediyorlar mesela.

Bu bakış açısı, bir erkekle ilişki sürdürebilmek için onun akli melekelerini tam kullanamamasına ihtiyaç duyacak bir huya sahip olmanın sonucudur. Erkek verecek, susacak, sineye çekecek, aşktan gözü kör olacak, ilişki ancak böyle sürecek. Böyle bir dünya yok. İlişki böyle bir şey değil. Seçmeyi bilen, kendin de düzgün bir insansan öyle yürür bir ilişki. İki tarafın birbirini sürekli pohpohlamasıyla, hoş görmesiyle, aşktan gözlerin kör olmasıyla değil. Tarafların iyi, mantıklı, değer sahibi olmasıyla. Burada çizilen ilişki modeli bitmeyecek ilişki değil kadın istemedikçe bitmeyecek olan hayali bir ilişki modeli. Hayali, çünkü insan dediğin, ilişkiler dengesinin hep lehine olmasından dahi sıkılan bir canlı. Denge ve ölçü, bir ilişkinin sağlam olması için katiyetle vazgeçilmez.

İlişki uğruna karşısı için ne kadar ileri gidilmelidir?

İlişki kendine zarar verecek noktaya geldiyse durmalısınız. Kızlık gururunuzu, erkeklik gururunuzu, izzet-i nefsinizi zedelemeyin. Değmez değil. Değecek insan sizi bu duruma sokmamaya çalışır, yapmanızı istemez. Bunu isteyen insan siz yaptıktan sonra da sizi beğenmez. İlişki dengesindeki imajınıza, benliğinize asla zarar vermeyin.

Verişleri umursamayalım diyorsun, ilgi önemli, hiç mi istemeyelim?

Öncelikle yazıyı doğru anlayalım. İlişkide herkes kendiyle uğraşsın, karşıya hiçbir şey vermesin demiyorum. Aşağıdaki yazıyı okursanız bu konudaki denge politikamı net olarak görebilirsiniz. Tabi ki ilgi verilmesi, umulması gerekiyor, bu beklenti sağlıklıdır.

Ancak, normalde ben çiftlerin beklentilerini açıkça birbirine ileterek meselelerini çözmesi taraftayım ve ilgi konusu müstesna… İlgi görmediğinizden şikayetçi olduğunuzda “bana ilgi göstermiyorsun, soğuksun” diye yakınmanın hiçbir sonucu olmuyor. Olumsuzla motive olmuyor karşınızdaki. Yapmanız gereken, zaten yapabileceğiniz tek bir şey var: kendinize dönmek. Kendinizi mutlu hissetmek için süslenecek püslenecek, kendinizi gezdireceksiniz, sporunuza, okuduklarınıza izlediklerinize devam edeceksiniz. Işıltınızı ve çekiciliğinizi koruyacaksınız.

Ama bu sırada dikkat edin, bunları yaparken karşısındaki kişiye özellikle 3. kişilerin size olan ilgisini sopa olarak göstermeyin. Bu çok çirkin bir davranış, bu kafada olursanız karşı resti yersiniz ve ilişkileriniz sürmez.

İlgi göstermemesi sevmediğinden mi acaba?

Fifty-fifty. Bazen insanlar gerçekten zor süreçlerden geçebiliyorlar. Akıllarının bir köşesinde geçim derdi, aile derdi filan varken oynaşma oyunlarına moralleri kalmayabiliyor. Bazen de ilişkiyi aslında bitirmek istiyorlar ama cesaretleri olmuyor. Zamanla görülür, baskı ters teper. Hazırlıklı olmak iyidir.

Yorumlar

çömez (26 yaşında) 1 hafta önce yazdı:

Cıvıtık hanım merhaba.

1,5 yıllık kız arkadaşımla nişanlanmak üzereyiz. Geneli itibariyle güzel bir ilişkimiz olduğunu düşünüyorum ama son zamanlarda kendisinin ilgi ihtiyacı, alınganlığı ve buna bağlı küçük ölçekli tartışmalarımız normalden daha sıklaştı. Ben olabildiğince alttan alıp sürekli gönlünü alarak, incelikler yapmaya çalışarak telafi ediyorum ama son 2 haftadır ortalama 2 güne 1 bir takıldığı bir şey oluyor ve ben de bazen çok yoruluyor ve doluyorum. Bu durumu nasıl yönetmem gerekir diye size danışmak istiyorum.

Kendisi çok duygusal, çocuk ruhlu, çocuksu bir fevriliği ve dürtüselliği olan bir insan. Ben de alabildiğine sakin, soğukkanlı bir mantık insanıyım sinirlendiğimi gören çok az kişi vardır. Normalde de bana yükseldiği, bazen yargılayıcı konuştuğu, basit bir şeye takıp ağlamaklı olduğu, bir küçük ilgisizliğime çok kırıldığı canını sıktığı olur(ben bunları kendisine hiç yapmam) ama bir küçük hareketle gönlü alınır yumuşar. Arada orta ölçekli tartışmalar da olur ama ben bunları kadın fıtratı olarak gördüğüm için ciddi bir problem olmaz, normale döndüğümüzde sevdiğim onun o çocuksu mutluluk havasına girer ve devam ederiz. Benden yapamayacağım şeyler istediği, maddiyat anlamında beni zorladığı sıkıntıya soktuğu olmaz ama kendisine önem vermediğimi, 2. plana attığımı hissetmesi dengeleri bozar. (Buraya kadar bir şikayetim yok ama yine de sadece burası için de yorumunuzu tavsiyenizi alırım).

Şu sıralar isteme-nişan merasimleri içindeyiz. Güzel de gidiyor ailelerle bir problem vb olmadı. Ancak şu 1-2 haftadır sık tartışır olduk, gönlünü alacak enerjim ve sabrım bitmeye başladı. Bu güne kadar hiçbir kötü sözümüz olmamıştır birbirimize, geçen "keyfin bilir, işine gelirse" gibi şu ana kadar etmediği lafları etti ve bu bile beni çok kırdı çünkü bunlar ucuz laflar bizim için. 

3-4 gün görüşemediğiniz ve şehirdışından döndüğüm için çok yorgun olduğum bir akşam 1 saat mesafedeki evine onu görmeye gelemeyeceğimi söylediğim için hiç beklemediğim bir tartışma oldu, dışarı çıkmaya karar verdiğimiz bir gün önceki geceden iş nedenli uykusuz kaldığım(gece 2-3 saat uyumuştum) için uyuya kalıp 30dk gecikince "ben kendimi hazırladım senin umrunda değil" tarzı bir tartışma ile planımızı iptal ettiği oldu. Kardeşimle 3 günlük bir tatile çıkmıştık ve ben tatildeyken akşam onun işten eve gelip gelmediğini sormadığım için üzerine binen 1-2 şeyle birlikte şiddeti daha büyük bir tartışma oldu. O akşam telefonlarımı açmadı ve artık benim yapabileceğim bir şey kalmadı diyip yattıktan sonra o beni aradı ve çözdük. Arada birkaç "neden beni arabayla bırakmadın", "neden ailenle dışarı çıktığını bana haber vermedin" tarzı küçük tartışma da var.

Normalde bu havada değiliz ama ilişkimizin güzel gittiği nişan arefesi bu dönemde neden böyle tepkiselleşti anlamıyorum. Evet benim gevşeklik ettiğim, 1-2 onu arayıp sormayı savsakladığım, yorgun olup uyuyakaldığım oldu ama bu ara hiç müsamaha, "tamam canım sağlık olsun"  gibi cümleler duyamadım ve artık çok üzülüyorum. Bugün bir şeye takacak mı acaba diye düşünmeye başladım, geçen ailemle dışarı çıktığımı haber vermedim bir tartışma çıkabilir diye. Bu tepkiselliği anlayamıyorum. Ben ise onun yakın zamanda 3-4 örneğini verebileceğim bu tarz hatasına çok anlayışlı yaklaşıp bir de üzülmesin diye teselli etmiştim.

Son olarak(belki başta belirtmem gerekirdi ama) bu aralar işindeki bazı gündemlerden dolayı çok yoğun ve stres altında çalışıyor, kendi mükemmelliyetçiliği nedeniyle haftada 5-6 gün akşam 9'lara kadar kendi isteğiyle iş yerinde. Ev iş mesafesi de 1 saatten uzun ve bu onu çok yoruyor canını sıkıyor. Bir de bütün bu olaylar 6-7 gün kadar uzamış pre-mens dönemine denk geldi, mens 3-4 gün gecikti. Biz de inip inip çıktık böyle.

 

Ben fazla mı yumuşak huylu mu kalıyorum? Yaşadıklarımız tamamen normal mi? Tavır değiştirmem gereken noktalar var mı? İleri safhalar için endişe etmeli miyim? Yorumlarınızı rica edeceğim şimdiden çok teşekkürler.

Mantıklı Kadın 1 hafta önce yazdı:

Şimdi sana çok riskli bir cevap vereceğim ama içimden geleni bu.

Kız seni senin niteliklerin dolayısıyla tam içine sindirememiş. Diyeceksin ki neden şimdi? Çünkü seninle evlenerek opsiyonlarını tamamen kapattığı için senin yeterliliğin konusunda içsel baskısı arttı.

Hep dediğim gibi, erkekler aslında nitelikleri (görünüş, beceriler-hobiler, meslek-statü vs.) dolayısıyla beğenilir ve seçilirler. Denkleme çocuğu katacağımızda ise tabi ki bir miktar ödeme-sağlayıcılık şart olur, buna da aile babası olmak deriz. Yani bir kadının sizin ona olan zamansal-sosyal-maddi yatırımınızı, ilginizi, düşkünlüğünüzü test etmesi, bunların olmasını sizden beklemesi belli bir yere kadar normaldir.

Ancak, senin kızda seni rahatsız eden konu, kızın senden haddinden fazla, adeta niteliklerindeki eksikleri kapatman gerektiğini hissettirecek şekilde bir yatırım beklentisinde olması. Yani kız sana hareketleriyle diyor ki: sen benim için aslında şu an yeterli bir erkek değilsin ve benim gibi bir dişiye sahip olacaksın, o zaman üstünü beni pohpohlayarak, beni şımartarak ödemelisin. 

Bu noktada redpill ilmi basittir. Der ki ayrıl. Çünkü, ayrılmayacak ve kızın her istediğini yaparak onun gönlünü almaya çalışarak o kıza muhtaç bir erkek profili çizersin. Bu kız gibi başka bir kızı bulabilecek olsaydın, bu ödeme gerekliliğiyle uğraşmazdın. Dolayısıyla, senin canını sıksa bile kızın gönlünü almaya çalışıp durmak ancak senin daha da niteliksiz-seçeneksiz algılanmana katkı sağlar.

Bu yargıya katılıyor muyum? Evet. Bu çözümü şart mı görüyorum? Görmüyorum. Ancak senin problemin şu an çok kısıtlı bir zamanda toparlanman ve davranış değişlikliğini nişanlılık gibi hassas bir geçiş döneminde uygulaman gerekmesi. Ki söyleyeceğim şey uygulaması kolay bir şey de değil.

Öncelikle, kafanda, bu kız seni beğenmiyorsa ve sana bu şekilde aşırı ödeme talepleriyle geliyorsa senin bu işten hoşlanmadığın ve bu yüzden işin ayrılığa gidebileceği konusunda hazırlanman gerekiyor. 

Ben şunu görüyorum, insanlar ayrılık-bitme konularını kendi yanlışları veya yetersizliklerinden görüyorlarsa atlatamıyorlar. Bu yüzden, her ne kadar şu anda kız sana yetersizsin muamelesi yapsa da, senin bu süreci atlatabilmek için olayı kızın davranışlarından hoşlanmadığın için kızla olacak evliliğinden de çok hoşlanmadığın şekline çevirmen gerekiyor. 

İkincisi, kıza sınır çizmeye başlaman gerekiyor. Bak bu yüzden ilişkin bitebilir. Ama bu ilişki sınır çizdin diye bitecekse bu seni ileriki hayatında daha iyi bir yere taşıma ihtimalini doğurur, eğer bitmezse daha kötü, hayat boyu bu şekil naz niyazla uğraşma riskini alırsın. Yaşı geçen kız, seçenekleri daralacak olan da kız, sen erkeksin, gelecek konusunda işin daha rahat. İki gün sonra statünün yükselmesi ihtimalin var. Tabi ki kıza bunları deme ama bunun bilincinde ol.

Kıza diyeceksin ki, aranız en kötü olduğunda değil, yaşanan kötülükten sonra hani bir anlaşılır düzelinir ya, o evrede, evet ben erkeğim ve bu ilişkide senden duygusal olarak daha kontrollüyüm, ancak bu benim de sürekli zorlanmaktan hoşlandığım anlamına gelmez. Ben seni düşünüyorum, peki bu bir ilişki ise sen beni neden düşünmüyorsun? Bunun bana bir haksızlık olduğunu düşünüyorum ve senden de bana karşı düşüncelilik bekliyorum.  Burada ömürlük bir şey için yola çıkıyoruz ve geçim tek tarafın her şeyi taşımasıyla sağlanmaz.

Makul bir insan bu konuşma karşısında aydınlanır. Geçinmeye gönlü varsa bu makul sınıra gelir. Yok gelmiyorsa, sende ileride seni beğeneceğine dair potansiyel bile görmüyor demektir. Sana prenses erkek diyebilir, seni utandırmaya çalışabilir, beni sevmiyor musun diye manipülasyonlar yapabilir. Akıllı bir erkek böyle şeylere karşı duruşunu kaybetmeyen ve sezgisinin arkasında duracak kadar cesur olan erkektir, o erkek ol.

Kadınların her istediğini yaparak beğenilemezsiniz. Kadınlarca kararlı, sakin, dominant, kendi düşüncelerini-duygularını ifade etmekten çekinmeyecek kadar cesursanız beğenilirsiniz. Bunun üstüne tabi ki yakışıklılığınıza-fitliğinize önem vermek, iyi giyinmek, işte yükselmek, boş zamanlarında sadece evde yatan ve "eeee ne yapalım" diye karısına program yaptırıp duran bir asosyal olmamak gibi niteliklerinize de yatırım yapacaksınız.

Bunları okuyunca erkeklerin de ne çok yükü var, değer mi diye düşünebilirsiniz. Kadın doğurabildiği için değiyor ki insan bu günlere, bu gelişime ulaştı.

Özetle, kız ödeme beklentisi haricinde iyiyse ona sınır çizmeye başlayarak ve kendi niteliklerine eğilip potansiyelini göstererek bu işten sıyrılmayı deneyebilirsin. Yok yola gelmezse de bunu mu çekeceksin?

çömez (26 yaşında) 1 hafta önce yazdı:

Öncelikle detaylı cevabınız için teşekkür ederim, ancak cevabınızın temelini oluşturan varsayımda benim anlatımımdan kaynaklanan bir terslik var, onu açıklayayım:

Evet benim metni okuyunca potansiyelimden daha "güzel, nitelikli" bir kızı bir şekilde düşürmüşüm ve kız bana bunun ceremesini çektiriyor gibi bir izlenim oluşuyor ancak durum pek öyle değil. Ben erkek olarak çevremde dikkat çeken, kendim ilişki düşünmezken hanımlardan teklifler alan bir durumdaydım. Şu anki müstakbel nişanlım ilk tanıdığımda uygun bulsam da bende direkt ilişki fikri uyandırmayan, sonradan arkadaşça ortak vakit geçirdikçe artan duygusallık ve onun bana ilgisini açık etmesi sonrası hayatlarımızın uyumlu olduğunu farketmemle gelişen bir ilişki oldu. 2 haftalık son kısa periyod dışında da benzer tartışmalarızın sıklığı rahatsız edici düzeyde değildi. 1,5 yıllık ilişkimizde geçen hafta söylenen "keyfin bilir" lafı bir sinirle söylenmiş en can sıkıcı şey idi şu ana kadar. Bence bu iyi bir seviye.

 

Hatta aksi yönde bir demeç daha vereyim. Kadın ağırlıklı iş yerimde kız arkadaşımla yakın tarzlarda biraz daha özenli süslü giyinen hanımlar var ve bazılarıyla muhabbetimiz de iyi. Bir seferinde kız arkadaşım hırçınlaştığı bir günün sonunda "bazen kendimi onların ve senin yanında yetersiz hissediyorum" demişti.

 

Velhasıl kelam bizim problemimiz sizin tahmininize göre spektrumun aksi yönünde olabilir biraz daha. 

 

Size ilk mesajımı yazdıran günkü sabah "beni neden almadın" tartışmamız sonrasında işe gittiğinde de kötü bir ruh halinde olduğunu, hatta iş arkadaşlarının iyi misin diye ona sorduğunu belirtti. Öğleden sonra benimle konuşup sabah yolda biraz içim bunalmıştı dedi mazeret bildirdi. Akşam da işte kalıp çalışacaktı ama kendine çok yükleniyorsum diyerek onu dışarı çıkmaya ikna ettim dışarıda güzel bir akşam geçirdik. Ertesi gün o bana bir küçük süpriz yaptı, sonrasında bir aile oturmamız oldu. Güzel geçen bir gün ve akşam sonunda dönüş yolunda iş ilişkili önemsiz bir mesaj için 2dk telefonuma odaklandım ve "böyle bir günü konuşmak yerine telefonuna bakman benim tüm heyecanımı kaçırdı" dedi. Tartışma gibi olmasa da hafif bir tavır aldı, ben de olayı toparlamaya çalışmadım normal bir tonda bitirdik günü. Hafif bi "yine nereden bir sorun çıktı" hissiyle noktalandı gün.

 

Tekrar söyleyeyim kendisi bana maddi zorluklar çıkartan, onu alacaksın bunu yapacaksın diyen biri değil. Nişan dönemindeyiz mesela masraflarımız cebimize göre oluyor. Ailelerimize konuşup orta yolu bularak ilerliyoruz geneli itibariyle anlayışlı bu konularda.

 

Ben bu regl dönemi geçtikten sonra halen küçük sorunlarımız bu sıklıkla devam ederse kendisine çeki düzen vermesi gereken bir konuşma yapmayı düşünmeye başladım. Ben tabiri caizse kendisine prenses gibi hissettirmek için emek veriyorum(ve bu zamana kadar geneli itibariyle mutlu bir kız çocuğu neşesinde, itaatinde bir kadınla beraberdim bu yüzden içimden gelerek yaptım bunu) ama şu süreçte dolmaya başladım ve gerçek hayat bir kişinin diğerini taşıması ile geçmez herkesin kendine göre zorlukları var. Belki de 1-2 haftalık bir sıkıntılı süreç için fazla düşüncelendim gelip geçici ama sonuçta tahammülüm zorlanmaya başladı bunu ona bildirmem lazım.

 

Yakın aklıbaşında arkadaşlarım en mantıklı uyumlu görünen kadınların bile ortalama akıllı bir erkeği dumur edecek iniş çıkışları olduğunu ve uzun ilişki yürütmenin ortalamada mutlu isen bunları idare etmeyi öğrenmekten geçtiğini söylerler. Bunu ben kendime düstur edinmiştim bu yüzden çoğu zaman bu sorunlar beni başka bir ilişki arayışına itmedi. Başkasıyla olsam da buna yakın şeyler yaşayacağım diyip olumlu yönlere odaklandım hep. 

 

Bu yazdıklarımla tekrar bir yorum bekliyorum sizden, teşekkürler.

 

 

Mantıklı Kadın 1 hafta önce yazdı:

Şimdi anlattığın ilişki dengesi önceki mesajındakinden farklı bir tınıda, evet. Dedim ya nitelikler ve verişlerin bir dengesi olmalı. Zira erkek isterse dünyanın en nitelikli erkeği olsun, bunu çocuklarına ve ailesine yansıtmadığı zaman kadınlar yine neslinin sürmesinde başarısız oluyordu, bu yüzden erkeğin bağlılık göstermesi de önemli. Kız acaba yeterince bağlı olmadığın konusunda endişeye mi düştü? Zaten ilişkinin başını anlatışından senin onu aslında ilk görüşte elde etmek isteyecek kadar çekici bulmadığın anlaşılıyor. Kız özellikle son zamanlardaki yoğunluğundan dolayı kendi en iyi halinde hissetmiyorsa özgüvensizliği tetiklenebilir. 

Son paragrafta arkadaşlarınla konuştuğunuz şey doğru. Malesef adet döngümüzün olması bizi hem fiziksel hem duygusal olarak çok enerjik-umutludan karalar bağlamış bir moda savuruyor ay içinde. O yüzden her halimizi ve tepkimizi aşırı ciddiye alıp telaş yapmanız gerekmez.

Sen bence planlamış olduğun gibi bir konuşma yapabilirsin. Dipte iken yapma, zamanlamayı iyi ayarla yeter. 

jes (21 yaşında) 2 yıl önce yazdı:

normalde 7500 karekter sınırı varmış.ben 10 bin karakter yazmıştım bazı detayları silmek zorunda kaldım.öncelikle emekleriniz için minnettarım. Temmuz ayına kadar yazılarınızdan öğrenebildiğim kadar çok şey öğrenmek isterim.ilk birebir tecrübem olacak çünkü.“aşık olmuşsun ya da bağlanmışsın gibi davranma” ve "hediye,iltifat,ilgi" konusunda yaptığınız bu yorumda kafama takılan şeyler oldu.onu sormadan önce kendimi ve karşımdaki kişiyi size tanıtmak isterim.

asıl amacım evlenmek ve uzun ilişki.Biz 19 yaşındayız.Aynı Ortaokulda ve Lisedeydik.Ortaokul ve lise dönemimizde toplam 5 dönem aynı sınıfta olmuştuk.ben o zamanlar kimseye aşık değildim. Lise 2’de ikimizin de aynı lisede olduğumuz liseden ben ayrıldım.yaklaşık 3 sene Lisedeki arkadaşlarımla hiçbir bağım yoktu. Kızla da bir bağım yoktu.üniversite sınavında ben mezuna kaldım.sonra bir kursa başladım sınava hazırlanmak için. Bu kızı da o kursta gördüm. O da benim gibi mezuna kalmış.ben ilk başta kızı tanıyamadım.saçını kısa kestirmiş.sonra teyit ettim. Sen ortaokuldaki,lisedeki sınıf arkadaşım değil misin diye? Evet dedi. ikimiz de mezuna kalmışız.3 senedir görmüyordum ve kursta tekrar karşılaşmış oldum. Ve kursta kıza aşık oldum çünkü hem fiziki anlamda güzeldi hem de karakterli ahlakı düzgündü. Alçakgönüllü,çalışkan,dışa ve sosyal medyaya bağlı olmayan,sessiz kendi yağında kavrulmaya çalışan,kimseye zararı olmayan iyi niyetli.Genel olarak yalnız birisi.Çok yakın bir arkadaşı yok.Bundan da şikayetçi olduğunu sanmıyorum.Ben gibi o da içe dönük. Maalesef erken yaşlarda 9-10 yaşındayken babasını kaybettiğini öğrendim. İkimiz de kursta üniversite sınavına hazırlanıyorduk.aynı bölüm ve aynı alan hedefimiz var.Sınava hazırlandığımız için kıza aşık olduğumu ilan etmedim çünkü bu sınava çalışmamız engelleyebilirdi.ikimiz de sınava odaklanmalıydık dedim içimden.Bana karşı güler yüzlü,kibar olarak davrandı.Aralarda konuşuyorduk. Çeşitli konular hakkında. işte geçmişteki lise,ortaokuldaki insanlardan, anılardan.lise ve ortaokulda aynı sınıfa düşdüğümüz zamanlarda ikimizin de sevmediği kişilerin ortak olduğunu öğrendim :=)  aralarda ders çalışıyordu.çok rahatsız etmek istemedim.dersini odaklansın diye. Öğlen veya ikindi arasında 3-4 kez 40'ar dakika konuşmuşuzdur en fazla.sınav derdi olmasa daha çok konuşmak tanımak isterdim, tabii ki de.Konuşurken bazen soruyordum müsait misin diye veya rahatsız olmuyorsun değil mi diye o da niye rahatsız olayım ki,müsaitim gibi olumlu cevaplar veriyordu.ben yapı olarak iyi bir insanı istemeden kırmaktan çok korkarım. o yüzden sürekli sorarım.karşımdaki kişinin de utangaç biri olduğunu bildiğimden. Bir keresinde felsefi bir konuda ayrı düşündüğümüz bir konu oldu.ben kızın benden farklı düşündüğünü sanmıyordum. O konu da benden farklı düşündüğünü görünce görüşümden vazgeçmeye çalıştım. Normalde yaptığım yanlış bir şey.O da olsun farklı düşünebiliriz dedi.bu benim çok hoşuma gitti.farklılıklara rağmen kavga etmeden anlaşabilmek. Kızın sevdiğim bir yönü de Asya’ya karşı bir eğilimi olması.özellikle kore kültürüne,müziğine çünkü beslenilen kültürün etkisi tarzında bir yazınızı okumuştum.Toksik batı kültürünün medya aracılığıyla verdiği zararlardan bertaraf olduğunu düşünüyorum.

Ben Aralık ayında kursu bırakma kararı aldım.Kızın telefon numarası ben de vardı.Ben sınavdan sonra Haziran-Temmuz ayı gibi kıza aşık olduğumu ilan etmeyi ve daha da çok tanımayı düşünüyordum. İkimiz de deprem bölgesinde yaşıyoruz.depremden en çok etkilenen bir ilde yaşıyoruz.Deprem olunca mecburen tekrardan iletişime geçmek zorunda kaldım.yardım edecek çevrem vardı.o yüzden herhangi bir ihtiyaç olup olmadığını sordum.İkimiz de deprem şehrinden uzak yerlere gittik. maddi durumlarının çok iyi olmadığını biliyordum. Para ihtiyacı varsa gönderebileceğimi teklif ettim. kabul etmedi.halasının oraya gitmişler.biz de anneanneme gitmiştik.Orada rahat olamayacağını düşündüm,Antalya’da bir yer ayarlayabileceğimi söyledim.yine kabul etmedi.Sonra bizim gittiğimiz kursun açılma işlemi oldu.Ben ona gidip gitmeyeceğini sordum. Ben kursa devam etmeyeceğimi söyledim. O da devam etmeyeceğini söyledi. Nisan ayında tekrar şehrimize gelip gelmeme ihtimalini konuştuk.belki gelebiliriz,denk gelirsek görüşelim o zaman dedi.ben de mutlaka görüşelim yazınca yazdığım yoruma kırmızı kalp emojisi attı.bunun sonrasında daha çok sınav hakkında konuştuk. Şahsen ben üniversiteye gitme konusunda kararsız olduğumu başka iş alternatiflere sahip olduğumu o yüzden vakit kaybı olarak görmeye başladığımı sınava çalışmadığımı söyledim ama yine de nasıl çalışılması gerektiğine dair ipuçlarını söyledim. Sınava girmesem de felsefe konusunda kendisine yararım olabileceğini bana söyledi. bunun öncesinde hiçbir kızla yüz yüze tanışma,flörtleşme fırsatım olmadı.daha öncesinde uzaktan sevgilim olmuştu ama onu ani bir ölümle kaybettim.3 ay sürmüştü.yaşadığım şok süreci ve depresyonum uzun sürdü.17 yaşındaydım.yaşadığım şehre gelecekti ,her şey yalan oldu.şuan konuştuğum kız kadar güzel ve iyi karektere sahipti.Deprem olunca da şuan konuştuğum kızı kaybedip aynı şeyleri yaşayacağımı düşündüm.depremin ilk haftası o yüzden çok kötüydüm ve kendisine bir faydam olsun istedim. Ben bu kıza çok aşık oldum şöyle ki 6 gün boyunca yaklaşık 6 saat yatakta kalıp onu düşünüyordum. Hayal kurma bozukluğu vardı.Yaptığım şeyin yanlış olduğunu biliyorum.aşık olduğum zaman depresyonda olduğum zamandı.problemlerimle yüzleşmek yerine onu düşünüyordum,iyi geliyordu. Nihayetinde sizi söylemek istediğim şimdi ne yapmalıyım? Şu sürece kadar kıza karşı yanlış bir şey yapmış mıyım?Temmuz ayında sınav bitince yüz yüze görüşme ihtimalimiz yüksek.burada “hemen aşık olma, aşık olmuşsun ya da bağlanmışsın gibi davranma” tavsiyenizi anlayamadım.ben kızla tekrardan temmuz ayında görüştüğüm zaman ona aşık olduğumu söylememem mi gerekiyor?veya ne zaman ona aşık olduğumu söylemeliyim? temmuz ayında ilk görüşmemizde aşık olduğumu söylemem doğru olur mu yoksa biraz daha bekletmeli birbirimizi tanımalı mıyız?neden ona bağlı olduğumu söylememeliyim.ben çok eşli bir insan değilim.tek bir kişiye bağlı olurum.karşımdaki kişinin de öyle olmasını isterim. O yüzden aşık olduğumu söyledikten sonra sadece onu sevdiğimi , ona bağlı olacağımı,kendisi beni terk etmek istemediği sürece onunla olacağımı söylemek kötü mü olur? Ona güven vermek ve güven almak istiyorum.bu noktada ne demek istediğinizi anlayamadım.hemen aşık olma derken de ne demek istediğinizi anlayamadım. Bir de şu kısmı anlayamadım. “Kızları elde etmek için iltifat, ilgi göstermek, hediye vermek gibi yollara girme” Mesela benim bu kıza çok güzel olduğunu,diğer insanlardan daha yüksek bir karakterde olduğunu söylemem yanlış olur mu? Sanırım burada kast ettiğiniz sadece ilgi,iltifat,hediyenin vermenin kendi başına yeterli olmayacağı mıydı? Doğum gününde veya sevgililer gününde hediye almayacak mıyım? Yanlış anlamıyorsam ilgi,iltifat,hediyenin dozunda olması aşırıya kaçmaması taraftarısınız. O zaman şöyle diyebilir miyiz? Demek istediğiniz şuydu sanırım.kendine vakit harcamak,niteliğini geliştirmek+dozunda ilgi-hediye-iltifat göstermek=kızın hoşuna gitmek. Bir deprem süreci yaşadık.ilk görüşmede ona tatlı veya hediye almam saçma olur mu?veya evine kadar eşlik etmek istediğimi söylemek,ona uğrayacağı veya uğramakta olduğu tacizler ve tehditler karşısında bana başvurmasını söylemek.

Mantıklı Kadın 2 yıl önce yazdı:

Jes, öncelikle deprem konusunda geçmiş olsun dileklerimi kabul edin. Gerçekten çok büyük şeyler atlattınız. Halen de zorluk yaşıyorsunuz. Sana, sevdiğine ve ailelerinize kolaylıklar diliyorum.

Sitemdeki İlişkiler ve Redpill bölümlerini tamamıyla okumanı öneririm. Kadın-erkek ilişkilerinin dinamiklerini daha iyi anlaman gerekiyor. Neyi neden önerdiğimi, neden savunduğumu bir yoruma sığdırmak oldukça zor. 

Yine de küçükçe özetlemeye çalışayım. Biz kadınlar ve erkekler birbirimizden farklı hızlarda seçer ve severiz. Bu farklılığın temel nedeni kadınların hamile kalması ve bebeğe bakmak zorunda olan asıl taraf olmasıdır. Bizler, bebeğe hayatımızı bağlamak yani bebeğe yatırım yapmak konusunda çok daha fazla görevi olan taraf olduğumuz için bebek yapma olayıyla ilgili tüm süreçte daha seçici, daha dikkatli ve daha yavaş davranmaya evrildik. Erkekler ise bebekle bu kadar sorumlu olmayacakları için dölleyip geçmek gibi bir geçmişten, eğilimden bugünlere geliyorlar, o yüzden de daha kolay beğeniyor, daha kolay bağlanıyor, babalıklarından emin olmak amacıyla kadını aşırı sahipleniyorlar vs.

Biz kadınlar güdüsel seviyede, erkeği niteliklerinden ötürü beğenerek kendi hür irademizle seçmeye programlıyız, erkeği onun baskısıyla seçtiğimizi hissetmeyi sevmeyiz. Bu bir rüşvet gibidir. Rüşveti kim verir? Haksız şekilde bir iş yaptırmak isteyenler, değil mi? İşte sen bir erkek olarak niteliklerine güveniyorsan ve seçilebilir bir erkek olduğunu düşünürsen yapacağın şey kızla vakit geçirmek ve kendini tanıtmaktır, kızın seni zaten beğeneceği ve hür iradesiyle sana geleceği ihtimaline oynarsın. Bunlara güvenmiyorsan, kızı kendinden üstün görüyor ve onun seni seçmesine, beğenmesine ihtiyaç duyuyorsan da yapacağın şey niteliklerindeki eksikliği hediye-ilgi-iltifat-söz vs. vererek kapatmaya çalışmaktır. 

Ha, bu yöntemlerin ikisi de çalışır. Ancak aynı ilişki şeklini doğurmaz. Birincisinde ilişkide sen çok daha güçlü hissedersin, kız seni beğenir. Mesela sürekli kavga çıkmaz, sürekli naz olmaz, sürekli trip-dırdır olmaz. Sen ona hediyeler almak zorunda hissedip durmaz, kızın bir gün senden sıkıldığı, seni yeterince güçlü görmediği için terk etmesi tehlikesiyle karşı karşıya kalmazsın. İkinci tipte bir eşleşmede bunlar olur, özellikle cicim ayları geçip de kızın sevilme, beğenilme ihtiyaçları doyup, kendine güveni toparlandığı zaman. 

İnsanların 3 farklı "mekanizması" diyeyim, var. Akıl-mantık-irade, duygular, güdüler. Senin çizmeyi planladığın yöntemlerle kızın mantığına ve duygusal bazı ihtiyaçlarına hitap edebilirsin, ancak güdüsel seviyede onu rahatsız edersin. Bu da hem ilişkinin kalitesine yansır, üst paragrafta anlattığım üzere, hem de sonlanma ihtimaline. Her insan evet güdüsel davranmaz ve tamamen güdülerinin gölgesinde kararlar almaz, ancak güdüler bizi mutlaka yoklar. Onlarla savaşmamızın şart olduğu misal aldatmak gibi durumların haricinde her zaman güdüleri de doyurmaya çalışmalı, güdülerin bize söylediklerini tamamen boş vermemeliyiz.

Demem o ki, kız seni beğenecekse görüntünü, hayatı yaşayışını, meraklarını, aklını kullanışını, anlattığın hikayeleri vs. beğenecek. Beğenmeyecek ise de beğenmeyecek. Bu iş zorla oldurulmaz. Aşk sözcükleri, iltifatlar, hediyeler, onun koruyuculuğuna soyunmalar zorla oldurma çabalarına girer ve senin kendine güvenmeyen bir erkek olduğun izlenimini çizer, kızı senden uzaklaştırabilir bile. Borçlandırma taktiği yazımı okursan daha iyi anlarsın sanırım konuyu.

Sen kendine eğil. Spor yapmıyorsan başla. Derslerine eğil. Hobin varsa ondaki becerini artır. Giyim tarzını gözden geçir. Saç tipinin sana yakışıp yakışmadığından emin ol. Konuşma provaları yap. Aklında kendinle meşgul ol. Kendine yatırım yap. 

Kız olursa olur, olmazsa ileride mutlaka başkası olur merak etme, daha o kadar gençsin ki...

 

jes (21 yaşında) 2 yıl önce yazdı:

Geçmiş olsun ve iyi dilekleriniz için çok teşekkürler ablacım 🙏. Bilmukabele, size de kolaylıklar dilerim.O kadar güzel, sade,anlaşılır yazıyorsunuz ki yazının içerisinde kayboluyorum.Şimdi daha iyi anladım.Mutlaka okuyacağım.Her gün yarım saat kendime böyle bir ödev verdim.Onun haricinde dediğiniz gibi kendine yatırım yapmak önemli.benim bir kişiye bu kadar çok duygusal yatırım yapmam olumsuz olursa ben de büyük bir hayal kırıklığına uğratabilir.bunun bilincinde olmak lazım bunun farkına geç vardım biraz.kendimi geliştireyim dediğiniz gibi olmazsa olur olmasa da gelecekte çıkar karşımıza.

Son olarak ablacım bir şey sormak istiyorum.Ben sizin yazılarınızı okurken "kadınlar ... dan hoşlanır,ister" gibi tavsiyelerinize nasıl yaklaşmam gerekiyor.kadınlar bir insan tipi değildir ve kadınların hepsinin isteği dileği birebir aynı değildir. Sizin verdiğiniz tavsiyeler belli bir kadın kitlesine mi hitap ediyor yoksa herkese mi hitap ediyor?Sanırım sizin tavsiyelerinizin hedef kitlesi muhafazakar(dindar anlamda muhafazakarlıktan bahsetmiyorum) aile odaklı insanlar mı oluyor? Eğer öyleyse verdiğiniz tavsiyeleri kendime ve sevdiğim kıza uygulayabilirim sanırım
 

jes (21 yaşında) 2 yıl önce yazdı:

Bir de ablacığım hemen aşık olduğumu söylememeli miyim? Biraz daha ilgi alanlarımı,niteliğimi,becerilerimi keşfetmesini bekleyip ondan sonra mı  hoşlandığımı ve aşık olduğumu ilan edeyim? Bazıları bir an önce söylemezseniz sizi arkadaş olarak görür diyorlar da.

Mantıklı Kadın 2 yıl önce yazdı:

Kadınlarla ilgili genelleme yaptığım zaman güdüsel seviyeden bahsediyorum. Güdüsel seviyede bütün kadınlar ve bütün erkekler hemcinsleriyle benzer şeyler hissederler. Bu konularda rahatça genellenebilirler. Bunlar, dnalarımıza işlemiş konulardır. İnsanlar, duygusal ihtiyaçları ve iradelerini ne için kullandıkları noktasında çeşitlenirler. Bayağı bir çeşitlenirler hem de :) Duygusal ihtiyaçlara örnek vereyim. Mesela bağlanma korkusu olan insanlar karşı tarafın kendine bağlanmasından rahatsız olurken, terk edilme korkusu olan insanlarsa tam aksine karşı tarafın kendine bağlanmıyor görünmesinden büyük bir kaygı duyar vb. Bu duygusal çeşitlenme işi betalar açısından bir avantajdır mesela. Çünkü bağlanılma veya aldatılma kaygısı taşıyan kızlar için alfa karakterli erkeklerden ziyade beta özellikleri olan erkekler daha uygun bir eşleşme olurlar. Bu ilişkileri daha rahat sürdürürler, duygusal açıdan güvende hissederler. Ha ne olur, ilişkideki cinsel-güdüsel çekim yetersiz olur ancak eğer aksi tecrübeleri olmadıysa bunun da pek farkında olmazlar ve geçinip giderler.

İrade konusunda da, bazı insanlar hedonist yaşamayı mantıklı bulurlar ve bu konuda irade gösterirler, bazılar ise muhafazakar olmak isterler ve güdülerine bu yönde ket vururlar. Doğru tahmin etmişsin, ben ikinci gruptayım, müslüman değilim ancak muhafazakar bir insanım, hedonizmi hayatımdan her zaman dışladım çünkü zararlı ve sürdürülemez olduğunu düşünüyorum. Sürdürülebilirlik benim en dıştaki, her görüşümü kapsayan çizgim olabilir, ben her şeyi bu esasa göre düşünüyorum, bu esasa göre yazıyorum. İlişkilerin sürdürülebilmesinde de güdü katmanının inkar edilemez bir etkisi olduğu için mutlaka ondan da bahsediyorum, onun gerekliliğini hatırlatıyorum ve o genellemeler bundan dolayı ortaya çıkıyor. 

Aşık olduğunu ve hoşlandığını söylemene esasen hiç gerek bile yok. Bak sorarsa reddet demiyorum, sorulmazsa söylemene gerek yok hatta söyleme diyorum. Arkadaş olmaktan kurtaran şey bu değildir. Aranızdaki kadın-erkek cinsel çekimi kontrol etmen gerekiyor. Size uyacağı yere kadar da ilerletmen, öpüşme veya istiyorsanız bir noktada seks. Bir ilişkiyi ilişki yapan asıl mesele birbirinizle sevişmek istemenizdir. Kızın seninle sevişmek istemesidir. Sana sempati duyması değil. Sempatiyi herkese duyarız ancak sadece sevgilimizle sevişmek isteriz (idealde :) ). Bunu da onu sevdiğini söyleyerek değil ona çekici gelerek sağlayabilirsin sadece, tek yolu budur. Seni çekici bulacaksa bulacak, bulmayacaksa bulmayacak. Bu gerçeği samimiyetle kabullen önce ve bundan korkman gerekmediğini idrak et, çünkü bu kız beğenmezse başkası beğenir.

Kıza karşı fiziksel olarak çekingen davranma ama aşırı girişken de olmamalısın. Bunu anlatması biraz zor, sosyal becerileriniz ne durumda bilmiyorum. Sen güzel iletişim yaşadığınız, bir şeye güldüğünüz vs. anlarda öncekinden bir doz yüksek bir fiziksel temas kurmaya odaklan. Mesela sırayla, fırsat doğdukça koluna dokun, eline dokun, fırsat doğur "e artık yanağımdan bir öpücüğü hak ettim" gibisinden yanağa öpücük iste, yürürken koluna girmesini teşvik et, yanında yürürken aranızda muhabbet oluşunca beline sarıl gibi. Yani aranızda giderek tırmanan bir kadın-erkek çekimi olmalı. Mesele sadece fikirlerinizin uyuşması olmamalı. Sadece fikir bazında uyuşursanız arkadaş olursunuz. Cinsel gerilimi boşlama. Zaten gerilim sizi öpüşmeye götürür. Bu da aranızdakinin arkadaşlık olmadığının bence mührüdür zaten. Ben şahsen sevgilim olmayan kimseyle öpüşmedim :D Takılma huyları olmayan bir kız için öpüştüğün kişi sevgilindir.

Adını o sorarsa koyarsınız. İlişkiyi mühürlemeye uğraşmak kadının işidir, erkeğin değil. Bu sana ilişki istemen kötü demek değil. Ancak, ilişki istediğini gösteren, buna uğraşan, aşık Shakespeare olan sen olmamalısın. İlk mesajımda dediğim gibi, kadınlar kendileri karar vermek isterler, itilen taraf olmak istemezler. Sen kadını ilişkiye itme, aşka itme. O bunu isterse zaten iş buraya gidecek. Sen bunu çok istersen gidecek olan da gitmeyecek. Sen sadece aşk-sevgi-ilişki konularında çeneni kapalı tut ve kıza arzulu davran :)

jes (21 yaşında) 2 yıl önce yazdı:

Şimdi çok daha iyi anladım teşekkürler ❤️bunları söylediğiniz çok iyi oldu.diğer yazılarınızı da okuyacağım mutlaka. zamanında 13-14 yaşındayken çok fazla hint dizisi izlemiştim.orada erkekler  ilgi işini biraz fazla abartıyorlardı :D bilinç altıma öyle işlemiş.gerçek hayat dizi,şarkı,filmlerdeki gibi olmuyor.