Evlenmek için İdeal Yaş ve Yaş Aralığı

Evlilik

Yazının başında söyleyeyim, iki kişi birbiriyle anlaşabildikten sonra aslında ideal yaş ve yaş aralığı diye bir şey yok. Karşılaşmaları birbirini avlamak statüsünde sayılmayacak ise, doğal bir şekilde geliştiyse, evlilik sürecine girmek öncesinde birbirlerini 3.kişilere olan davranışları ve bir takım başka kriterler -aşağı yazı bırakıyorum- üzerinden sağlam şekilde gözlemleyebildiler ise, yaşın getireceği zorlukları çok büyük oranda elimine edebilirler. Spesifik çiftlerin yaş farkına rağmen eşleşmeleri, bu üstte saydıklarımda geçer not alınca bana olumsuz hiçbir şey hissettirmiyor. Ancak, yine de sizlere yaş konusunun getirdiği bazı riskler konusunda bir yazı yazmak istiyorum.

Şimdilerde bir moda var, biliyorsunuz, erkekler diyor ki 30’larımızın sonuna kadar seks yapmak için dolanalım, sonrasında bir 20’lik bulup evlenelim. Evrimsel psikoloji de orta yaş erkeklerin kadınlara, 20’li yaşların başındaki kadınların erkeklere güdüsel olarak en çekici geldiğini söylüyor. Güdülerden gidilmesinin doğal olduğundan bahsederek bu paterni idealleştirmek derdinde çok insan var. “Güdüsel, eee o zaman isteklerimiz buraya akıyor, bunu yapalım biz de”.

Ancak artık insanlar çok büyük oranda eşini kendileri seçiyorlar, ailelerin onlara ayarladığı kişilerle evlenip evliliğin toplum tarafından kontrol edilen rollerini sıkı sıkıya uygulamıyorlar. Hal böyle olunca eş dediğimizi pazardan mal seçer gibi seçmek yerine daha kişisel bir bağ üzerinden, ağırlıklı olarak sosyal kriterler ve mantık kriterleri üzerinden seçmek, en iyi anlaşacağımız kişiyle devam etmek çok önemli.

İnsan da böyle bir kişiyi en kolay ve sağlıklı olarak ortak sosyal alanda bulur. Yaş farkı büyüdükçe insanlar, aksine ekstra çaba harcamadığı sürece, genelde farklı ortamlarda bulunurlar. Ara sıra flört veya seks amaçlı toplanılan ortamlarda karşılaşırlar daha çok. Bunun istisnaları var mıdır, vardır tabi. Mesela iş yerinde tanışabilirsiniz, aile görüşmeleri yoluyla, arkadaşlarınızın akrabaları olmaları aracılığıyla... Ama gözleme meselesi çok önemli işte, sadece tanışabilirlik değil mesele.

Aşağıda, bir insanı evlilik için hangi konularda gözlemlemeniz gerektiği ile ilgili olan yazımı linkleyeceğimi söylemiştim. Bu gözlemleri de, ilgilendiğiniz kişinin size anlattıkları üzerinden değil, 3. kişilerle olan etkileşimlerinden gözlemlemeniz idealdir. Bunları ilişki başlatıp öyle ölçmeye çalışmak bence yanıltıcıdır. Çünkü bir ilişkiye başladığınız zaman, aşık olmasanız dahi o kişiyle oksitosin başta olmak üzere hormonlarınızı güçlü biçimde harekete geçirecek seks gibi faaliyetlerde bulunacağınız için olumlama eğiliminde olacağınızı düşünüyorum. Düşünmekle kalmıyorum, zaten çevremizde hayal kırıklığı, tanıyamamışım nidaları ile biten bunca evlilik bunun kanıtı. İlişki öncesinde, bir inceleme süresi, bir inceleme imkanı olması kesinlikle zemini sağlamlaştırır.

Dolayısıyla ben en sağlıklısının aynı ortamı paylaşan insanlar arasındaki doğal eşleşmelerin mantıkla süzülenleri olduğunu görüyorum, bu da genelde okul yıllarında yaşanıyor veya okulun sonraki yıllarındaki, okul arkadaşlarımızla şekillenmiş sosyal çevremizde, dolayısıyla da yakın yaşların(2-4 yaş) eşleşmesi anlamına geliyor. Zaten Amerika’da yani insanların uzun zamandır görücü usülü değil kendi eşleştiği bir ülkede çift arasındaki yaş farkı ortalamasının 2.3 olduğu hesaplanmış. Türkiye'de daha yüksek, bunun biraz da görücü usülü olarak genç kızlarla evlenmelerden kaynaklandığını düşünüyorum, erkekler de ekonomik güce daha geç ulaşıyor.

Ben insanların bu sağlıklı ortamlarda eşleştikleri bir insandan, ileride daha gencini bulacağım diye soğuması zeminine karşıyım. Kadınların hipergamisinin birebir simetriği olan bir zihniyet bu. Bu düşünceye sahip bir insanın evlendikten sonra da iç huzuru bulması, karısını aldatmaması veya ikame etmemesi mümkün görünmüyor bana, en azından bu baskıyı yaşayacağı kesin. Bu düşüncelere hiç bulaşmamak lazım, sağlıklı bir kafa değil bu. Zaten, kişilerin kaç yaşında olduğu değil nasıl yaşlandığı şekillendirecek evlilik hayatınızı. Bir insan 25'ten sonra hızlıca çirkinleşecek gibi yaşayabilirken diğeri 45'e kadar taş gibi sürdürebilir hayatını, bu yaşam tarzı meselesi artık. Bu konuda riskinizi düşürecek olan yaş farkını yüksek tutmak değil, kişinin bakımlılığı ve hayata bağlılığıdır.

Buraya kadar yaş aralığı meselesini konuştum. Şimdi de, evlenmek için ideal yaşların ne olduğu konusunu yazayım. Biliyorsunuz, yine günümüz insanları 30’lu yaşların ideal olduğunu sıkça dile getiriyorlar. Bunun neden söylendiğini anlıyorum, çünkü şu bir gerçek ki ortalama bir insan gençken mantığını önceleyerek karar almayı beceremiyor, eğer aileden buna ilişkin iyi bir terbiye almadıysa. Ama şu an benim çizdiğim çizgiden bahsettiğimi unutmayalım. Şahsen, 20’li yaşlarımda da bu çizgide idim, sonradan akıllanma örneği değilim, hayatımdaki insan da öyle.

Ben, kişiler 20’lerinde olgun düşünceye kavuşabildiler ise, 30’ların getireceği diğer bir boşanma parametresine bulaşmamalarının doğru olacağını düşünüyorum. Nedir bu parametre, evlilik öncesi ilişki sayın ne kadar yüksek olursa boşanma ihtimalinin artması. Buna dair araştırmalar bulmak mümkün. Arama kelimelerinde örnek olsun diye sizlere bırakayım bir tanesini.

Eski tecrübelerini özlemek hiç yaşamadığın bir şeyi tasavvur edip ona özenmekten çok daha güçlü bir duygudur. Ne kadar tecrüben olursa, onu yaşatan insanla evlenmediğin durumda, ki her insan başka yönden güzel tecrübe yaşatacaktır, onları özleme ve sana mutsuzluk vermeleri ihtimalin o derece artar. Ayrıca, evlilik önceki hayatının daha güzel olduğu ve yeniden sahalarda olsan başkalarıyla çok şansın olacağı düşüncesine kapılma ihtimalin de. Aklı her zorlukta alternatif bir yaşama, alternatif partnerlere gidecek insanın bir evliliği sürdürebilme başarısının düşmesi de hiç şaşırtıcı değil. Ayrıca, bu şunun da göstergesi, çok gezmiş insan gezmeyi muhtemelen seviyordur. Gezmeyi sevmediğinizi biliyorsanız, diğer şartlar evliliğe uygun ise, dolanmak için beklemenize gerek yoktur.

Nihai amaç evlilikse kadın-erkek erken evlenmek veyahut evlenmeye erken karar verip bir ilişki kurmak ve şartlar izin verinceye kadar o ilişkide tutunmak daha iyi diye düşünüyorum. Değişmek, beynin ve güdülerin sizi yönetişini resetlemek en zor şeylerden biridir. Nihai amaç tek eşlilikse, iki cinsiyetin de bunu hayat boyu tarz edinirse kolay yapabildiklerini düşünüyor, gözlemliyorum.

Böyle şeyler yazdığım zaman alınan, tepki gösteren kişiler oluyor çünkü birçok partner ile halihazırda geçmişleri oluyor ve bunun evliliklerindeki başarı ihtimalini düşürdüğünü duymaktan üzülüyor, umutsuzluğa kapılıyorlar. Hayır, ben defalarca söylediğim gibi toplumsal olarak bunları söylemek zorundayım çünkü ortalama bir insanın gidişatı bu. Sizler, eğer farkındalığınızı artırır ve ortalama insanların düştüğü hatalara düşmezseniz, riskinizi doğru yönetirseniz tabi ki evliliğiniz güzel olur. Hatta, bunları yazmam sizin için de yararlı zira evlilik sürecinizle ilgili ayakları daha yere basan düşüncelere sahip olur, daha doğru bir strateji ile yönetirsiniz evliliğinizi.

Şimdi tekrar soracaksınız, e neden kadın 20’lik erkek 30’luk olunca ideal olmaz diyorsun? Hiçbir şekilde olmaz demiyorum; birincisi tanışma ve gözlemleme kısmı, ikincisi de evlilik öncesi partner sayısı meselesinde erkeği kayırdığı için kendi modelime nazaran riskli görüyorum. Erkeğin doymamışlık hissiyle aldatması ihtimalini özlemişlik hissiyle aldatması ihtimalinden az gördüğümü defalarca söyledim, benim şahsi gözlemim bu. Eşini aldatmış erkekler ve aldatmamış erkeklerin profiline baktığım zaman bana bu patern daha yaygın görünüyor. Hatta bakın bundan süper araştırma konusu çıkar. Bu risklerden geçiyorsa çok fazla artısı var, çünkü erkeğin testosteronu biraz azalmış olacak, kadın yaşlanmaya erkekten daha uzak olacak vs. onu kabul ediyorum.

Ama size bu modelin önemli bir riskini hatırlayım da ona göre hazırlıklı olun. Bir kadının cinsel ilişki isteği ile becerisi 30 ve 40’larında zirvede olur. Erkeğin cinsel isteği ve performansı ise 20’lerinde. Salt cinsel temelli bakarsak, cinsel olarak birbirine en iyi denk olacak bir çift (cinselliği baskılanmamış) 30’larında bir kadın ile 20’lerinde bir erkektir. 30'larında istekli bir kadınla sevişmiş olan erkekler bu dediğimi onaylayacaktır. Bakın size görselle anlatayım:

İnsanlar kadınların doğurganlığının kısa olmasıyla kadının seks hayatını karıştırıyorlar. Kadınların doğurganlığı 35'ten sonra ciddi olarak düşer, sekse düşkünlükleri ise yukarıda dediğim gibi başka bir dönemde yoğundur. Hal böyle iken erkek kadından büyük olduğu zaman, erkek 30-40larında cinsel olarak görsellikten dolayı tatmin olur olmasına ama, karısı 30-40larına geldiği zaman 45-50’lerine gelmiş bir erkek onu tatmin etmekte zorlanır. Çünkü ereksiyon sorunları yaşamaya başlar. Ereksiyon kalitesi kadın için ciddi manada önemli. Bu sefer ne olur? Erkek coolidge etkisinden yararlanmak yani cinsel gücünü tazelemek için yeni kadınlara ihtiyaç duyabilir. Kadın, milfçi genç erkeklerden ilgi görebilir ve kocasını aldatabilir. Evlilik içi cinsel denklik oldukça önemli.

Özetlersem, bence en ideali, erken yaşta mantığı ve doğru seçim yapmayı önceleyip, kendinle ortak alanlarda bulunan bir kişiyle eşleşmek, maddiyat el veriyorsa bekletmeden evlenmek ve çocuk yapıp büyütmek ve orta yaşınızda da hayatta ne yaptım ki krizlerine dikkat ederek tekrar sahalara dönmek, derim. Bu modelin riskleri bana diğer modellerden az geliyor, ancak en nihayetinde olay her zaman kişilerin kendi becerilerine ve kişiliklerine bakacak.

Yorumlar

Mechul (24 yaşında) 7 ay önce yazdı:

Merhabalar, benim bir sorum olacaktı. Ben(23) ama düşüncelerim hayat felsefem vs gerçekten olgun gözüktüğümü/olduğumu  düşündüğüm biriyim. Ve kız arkadasımda(30) yaşında ama tam kafa dengiyiz ve birbirimizi Bayadır konusyoruz ve seviyoruz. 8 aydır güzel sorunsuz bir ilişki yürütüyoruz. Kız arkadaşım ileride kendisinden soğuma ihtimalinden korkuyor.. bende sizin görüşlerinizi merak ettim?

Mantıklı Kadın 7 ay önce yazdı:

Merhaba Mechul,

Sorun olur desem bir şey, sorun olmaz desem başka bir şey. Gel ihtimalleri konuşalım.

Erkekler, 20-30 yaş aralığında iken 30-40 yaş aralığındaki kadınlardan hoşlanıyorlar. Bu genel bir patern. 30 yaş kadınları halen güzeller, sekste tecrübeli ve daha az korkaklar, gençliğin getirdiği şımarıklık geçmeye yüz tutuyor ve huy olarak eskisinden olgun oluyoruz genelde. Bu da kendisi tecrübe edinmek isteyen genç erkekler için bir çekim merkezi oluşturuyor. 

Ancak, erkeklerin çok büyük kısmı 30'larına geldikten ve tecrübe kazandıktan sonra 20'lerinde kadınlara güdülenmeye başlıyorlar. Çünkü 20'lik kadınlar daha doğurgan, ayrıca genelde daha az partnerli geçmişe sahip oldukları için erkeklere çekici geliyorlar. Erkekler 30+ yaşlara gelip de artık yatırım yapmak değerine düştüler mi içgüdüleri onları üstteki sebeplerle 20'lerinde kadınlara yönlendiriyor.

Bu durumu bir yazımda açıklamıştım, alıntılayayım:

"Erkeklerin de bu iki dönemle ilgili iki farklı gruba cinsel ilgisi olduğunu düşünüyorum: Milf(mother i'd like to fuck) ve genç bakireler. Yatırım yapılmadığı dönemde bir erkeğin rastgele döllediği kadının başarıyla doğuracak olması en önemli kriteriydi. Bir kadının doğurgan olduğundan yani hem döllenebiliyor hem de doğurabiliyor olduğundan emin olmanın en kesin yolu nedir? Daha önce doğurmuş olmasıdır. İşte bu yüzden erkeklerin en ilkel cinsellik arayışında milflere ilgi duyduğunu düşünüyorum. Evlilik ortaya çıktıktan ve erkekler rastgele dölleme stratejilerini terk edip bir-birkaç kadının doğurabileceği kadar çocukla sınırlandırıldıktan sonra ise, tüm o çocukların babası olacağından emin olabilmek için bekaret, mümkün olan en çok sayıda çocuk doğurtabilmek yani doğurganlık süresinin maksimumda kullanılması hedefleriyle de gençliğe yöneldiklerini düşünüyorum. Çok mantıklı bence ya, siz ne dersiniz?"

Şimdi, sizin kişisel ilişkiniz-bağlanmanız çok güçlü olursa ve sen dürtüsel davranmayan, kendini kontrol edebilen bir insan isen, hanımefendi kendine çok iyi bakarsa ve 1-2 çocuk istiyorsanız ve sen erkenden onların geçimini sağlayabileceksen bu iş yürür. Benim annem babamdan 3 yaş büyük ve mutlu bir evlilik sürüyorlar, halen.

Ama dikkat edersen, çok fazla akıntıyla boğuşmanız gerekecek. Yani işiniz hiç kolay olmayacak. Bu mücadeleye göğüs germe çabası ilişkinizi çoğu zaman bitme noktasına getirecek.

O zaman, çift olarak şunu sormanız lazım, bu iş bir gün bitecekse, hanımefendi için ortada büyük bir risk var. Doğurganlığı artık tükenmiş olabilir ve bu yüzden çocuk sahibi olamaz. Yeni bir ilişki bulmakta çok zorlanabilir. Sana bir şey olmaz. Onu beğenmeyeceğini de illa düşünmüyorum. Ama ekonomik mesele ve çocuk işi sıkıntı. Sen kızcağız 35 hadi taş çatlasa yaşına gelmeden önce ekonomik stabiliteni sağlamış olacak mısın? 

Yolunuz çetin. 

Mor çilek (28 yaşında) 10 ay önce yazdı:

Merhabalar. Aklıma bir şey takıldı.

çevremde 30/31/32 yaşlarında olup evlenmeyen kadınlar var ve bunların bir kısmının psikolojisi iyi değil diye gözlemledim. Şimdi bu yaşa kadar gelip çok da ilişki geçmişi olmayan kadınların seçilme ve seçme şansı gerçekten çok düşük mü cıvıtık? Yani mesela kendimi de düşünüyorum şu an bie ilişkim var ama hadi yapamadık bitti diyelim nerdeyse 30 yaşıma gelmiş olacağım ve erkek konusunda aşırı seçici yim. Maskülen , değeri yüksek biri olmasına önem veririm ve kendime de güvenirim. Böyle bir adamla eşleşme ihtimali çok mu düşük? Ayrıca günümüzde kendini geliştirmiş,maskülen bir adam sadece güzellik ve gençliğe mi bakıyor? Anlam,derinlik, ortak noktalarda konuşabilme vs  bunların bir anlamı olmuyor mu? Çünkü bence günümüz gençleri çok hızlı yaşıyor ve çok genç olgunlaşıyor yani şu an 25 yaşına gelmiş ama hala lay lay lom takılan bir sürü kadın gösterebilirim maalesef. Yani yaş farkının çok olması cinsellik dışında da bir sürü problemi beraberinde getiriyor. Şu anda kadınlar 25,26 hatta bazıları 30dan önce kendisini bulamıyor şimdi hal böyleyken 20sinde bu kadar yaş farkı koyup evlilik ne kadar mantıklı olur? Yine baştaki soruma geleceğim kadınlar 30larında bekarsa hiç mi şansları yok ve ne yapmalılar?

Mantıklı Kadın 9 ay önce yazdı:

Mor Çilek,

Yazdığım şeyleri, twitleri belli düşünce akımlarına karşı yazıyorum ve düşüncelere karşı çıkarken kendi argümanımın kuvvetli hissedilmesi için sert argümanlar kullanabiliyorum. Aslında "gidişat"lardan bahsediyorum. Yani sen nereye gidiyorsun, senin olası partnerin nereye gidiyor. Senin sorunla ilgili olarak daha somut konuşursam, kadınların "gençliğini yaşaman lazım, önce bir piyasada tecrübe edin, özgür kadın ol, kariyerinde yüksel sonra çocuk yaparsın" akımına karşı olarak olası kötü senaryoları dile getiriyorum. Çünkü o akım savundukları şeylerin bozar taraflarını veya riske ettiği şeyleri dile getirmiyor. 

Ancak hayatın gerçekliği bizim kastığımız teorik tartışmalardan farklı. Mesela ben genel olarak kırmızı hap söylemini destekleyen biriyim ancak bu mavi hap ile büyütüldüğümüz ve mavi hap geçerli olmadığı için. Kırmızı hap geçerli mi? O da değil. Kırmızı hap, mavi hapın geçerli olmadığı senaryoları açıklamak için kullanışlı olan teoriler bütünü. Kendi içinde çok tutarlı ancak hayatın kaçınılmaz kanunları değil. 

İnsanlar da aynı hayat gibi, ne tamamen kırmızı haplılar ne de tamamen mavi haplı. Kırmızı hapı güdülerimiz ve temel eğilimlerimiz, hayatın vahşi yönü gibi varsay, mavi hap da kültürel devrim ve ideallerimizdir. Yine de şu tatsız şeyi söylemek gerek; kırmızı hap evreni genişliyor, mavi hap evreni daralıyor. 

Sorundan cevap vereyim. Anlam, derinlik önemlidir, geçerlidir. Ancak kırmızı hap dünyasında geçerli değildir, mavi hap dünyasında geçerlidir. Mavi haplı birçok erkek var, olmaya da devam edecek ve bu erkekler kendi sosyal çevrelerinden kadınlara aşık olacak ve onlarla evlenecekler. Kırmızı hap gerçeklikleri onları hayatta zorlayacak ama hayatlarına hakim olmaya da bilir. Özellikle de eşleri onları kırmızı hapa itecek terk etmek, aldatmak veya sevişmeyi kesmek gibi kötü olaylarla yüzleştirmezlerse.

30'larda şöyle tatsız bir durum var: kadının da erkeğin de evlenecek olanları 20'lerinde bu yönde ilişkilere başlamış oluyorlar zaten. Yani piyasada bir şekilde ilişki dinamiklerinin mağdurları boşta kalıyorlar ağırlıklı olarak. Havuzun suyu biraz dalgalı ve tatsız oluyor yani. İnsanların bavulları dolmuş oluyor. Hani 20'lerin tecrübesiz iyi niyetini bulmak o yaşlarda daha zor. İmkansız mı? Tabi ki değil. 

Peki 20'lerinde eşleşmiş insanların hayatı, ilişkileri mükemmel mi? Değil. Bir arada kalmamız daha kolay. İlişkiler daha sağlam oluyor.

Ama mükemmel diye bir şey yok. Çok kolay bir formül yok. Bedelsiz bir seçim yok. Kimimizin yolu böyle, diğerinin yolu bir başka. Hayat karmaşık ama günün sonunda elbet güzel.

Bse (20 yaşında) 10 ay önce yazdı:

'bir insanı evlilik için hangi konularda gözlemlemeniz gerektiği ile ilgili olan yazımı linkleyeceğimi söylemiştim. Bu gözlemleri de, ilgilendiğiniz kişinin size anlattıkları üzerinden değil, 3. kişilerle olan etkileşimlerinden gözlemlemeniz idealdir. Bunları ilişki başlatıp öyle ölçmeye çalışmak bence yanıltıcıdır.'

bu cümlenizi kavrıyorum anlıyorumda.fakat bi genç kızın yada 20 lerinde olan kızda bu cümleyi onaylar fakat tam anlamıyla anlamaybilir.yada şöyle diyim her kızın zihninde bu bilinç yoktu ve bu biliç oluşturulacak şekilde 'EGİTİM' görmemiştir. bu konuda bilinçsiz oldugunu,bu zihinde olmadıgını bu yazıyı okursa yada çevresinde örnek kişi olursa farkeder.fark etmesi gerekir.

bilerek  EGİTİM kelimesini büyük harflele yazdım.çünkü siz buna İYİ TERBİYE diyorsunuz.Blogunuzu yazılarınızı okudum size hak verdigim konular var hatta blog linkinizi gördügüm gibi benim gibi düşünen hem cinsim varmış yapmak istedgimi yapıp düşüncelerini iletecegi alan oluşturmuş diye şaşırdım,sevindim.fakat dahada yazılarınızı okuduktan sonra 'kadınların kadınlara destegi her zaman bir yerde açık bırakacak,kadın başka bi kadını yermeden degerli hisedemyiyecek' düşüncesi aklıma geldi:(

böyle bi düşüncemin oluşmasını istemezdim.ama bunu biraz olsa kanıtladınız.ailenin kişinin ilişkilerine katkısının ne derece oldugunu hatta hemen hemen belirleyici oldugunu biliyorsunuzdur,bildiginiz halde 

aileden bu bilinçte olmayan kızları,insanları İYİ TERBİYE ALMAMIŞ olarak tanımlıyorsunuz.

terbiye kelimesi ve terbiye almış olmakla bakım veren kişinin kişilik benlik oluşumunda egitim verebilmiş olması FARKLI ŞEYLERDİR.(terbiye almamış demek terbiye bilmeyen terbiyeden yoksun terbiyesiz anlamına çıkar.)

senin ailen sana bu konuda çok iyi örnek olmuş olabilir.yada degersizlik duygusu oluşturmamış olabilir.dogdugumuz anda benlikle ilgili şeyi ailemizden ögreniyoruz.ailemizide seçemiyoruz.bu ailesini seçememiş ve ailesinden gerekli DESTEGİ alamış kişiler sorunlu degildir.bunu fark etmemk için direnen yada fark etsede degişim için adım atmayan kişiye eksik,sorunlu anlamına gelen kelimeler denilebilir belki./denilseydi anlardım.çogunlulada narsistlik yada savunma makanizmasından dolayıdır. bunu açıklama sebebim her ne kadar psikolojiyle alakalı blogun olamsada ilişkiler konusu aileyle baglantılıdır ailede psikoljimizi belirleyen yapıdır.bu yüzden bunu yok saymak bana aşırı saçma ve bencilce geliyor.bunu diger ilişki gözlemlerini anlatan tavsiye veren örngn:redpill görüyorum.

ayrıca kadınlarının genelinin bunla ilişkim olsun sonrasına bakarım düşüncesiyle ilişkiye başladıgını bodazlama atladıgını düşünmüyorum yada her önüne gelenle seçiçi olmamasının altında umursamazlık degil degersizlik,kaygı ve özdeger kendine güven sorunu vardır.

burda belirleyici olan bunları fark etikten sonra degiştirmek istemekmi yoksa bunları kabul etmemek mi?bu iki seçenekte dedigim gibi psikolojiye dayanıyor narsistlik yada savunma makanizmasından olabilir.

neyse konuyu çok uzattım.diycegim şu ki kelimeleri çok iyi seçerken bunu terbiyeyle bagdaştırıp kendinizi degerli gösterip diger o iyi kız olursan fedakar olursan  deger görürsün mitinin dibiyle büyütülmüş isteyrek yaşıyor gibi sorunlu dgersiz göstermenizi garip buldum.eleştirimde yazmak istedim umarım yorumumu silmesin ve yanıt alabilirim.

Mantıklı Kadın 10 ay önce yazdı:

Sanırım Twitter hesabımı takip etmiyorsun. Orada, erkek takipçilerimle çok sık tartıştığım ve hep tepkilerini çektiğim bir konu var. Ben özellikle kadınların ailelerinin veya ilk aşklarının yanlış davranışları yüzünden tam olarak bilinçli olmayan sarmallara sokulduğunu, mağdur edildiklerini hep savunuyorum. Bak sana birkaç tweet paylaşayım:

Örnek 1

Örnek 2

Örnek 3

Örnek 4

Örnek 5

Ayrıca şu yazıma bak: Kadınların Gözünden İlişki Süreci

Özellikle de kadınları fail değil mağdur gösterdiğimi söyleyerek bana çok kızan oluyor. Yani bence duruşumu doğru anlamamışsın okuduğun yazılar kadarıyla. 

Birçok yazımın içinde de değersizlik hissinin yaptırdıklarından, vericiliğin neden kaynaklandığından ve nasıl sonuçlara yol açtığından, onay ihtiyacından vs. bahsederim. Şimdi toparlayamayacağım kadar çok yerde bahsettim.

Yani aslında seninle tam olarak aynı çizgideyiz. Zıt şeyleri savunmuyoruz. O yüzden dürüst olmak gerekirse yorumuna şaşırdım.

Umarım şimdi biraz daha doğru ifade edebilmişimdir.

Bse (20 yaşında) 10 ay önce yazdı:

örnek 5 e bir daha baktım ve okudumda yine hata yaptıktan sonra akıllanan kızı övdün mü sövdünmü anlamadım.ama neyse benim tek bildigim kimse kendini bile isteye tehlileye atmıyor.

aileden degilde tecrübeden sonra az çok ilişkileri anlamış insana sorunlu,degersiz gözüyle bakmak çok uç.

insanların böyle bakmasıda degersizlik duygusunu körüklüyor kimseninde umrunda bu degil.çünkü insan oglu kendi farklılıklarını üst noktaya taşımaya dgerli göstermye megilidir.buda cinsiyet olarak baktımızda kadınlarda daha fazla.genel olarak özelikle hem cinsine karşı.

Mantıklı Kadın 10 ay önce yazdı:

Yazdıklarım benim adlandırmalarım veya anlamlandırmalarım değil. Benim değer vermem veya vermemem de değil. Bunun kadın olmamla veya ima ettiğin gibi slutshamingle hiç alakası yok.

Erkeklerin ve kadınların evrimsel olarak çekildiği veya itildiği durumlar var. Çekildiğimiz şeyler artı değer, itildiğimiz şeyler eksi değerlerimiz. Kuralları ben koymadım, binyıllar koydu. Ondanmış şundanmış şöyle olmuş böyle olmuş, güdü-çekim bunu dinlemez, o artı değeri veya eksi değeri bize biçer. Açıklaman var diye eksi değerini artıya çevirmez.

Ben içeriklerimde yargılama yapmıyorum. Sorunlu kelimesini de şu an sen kullanıyorsun, ben genelde riskli derim. Ayrıca sorunlu insanlar da vardır ve onlara sorunlu denir. 

Ben bizlerdeki eğilimleri tespit ediyorum, eğip bükmeden. Doğa acımasız, evrim acımasız. Neredeyse herkese. Alınmayın, alınmayalım diye yalan yanlış gaz vermemem kusura bakmayın. Kendime de yalan söylemiyorum. Ben de değersizim ona kalırsa. 35 yaşına geldim, bundan sonra ne gençlik kalmış ne doğurganlık. Bunu hissediyorum, bunu dile getiriyorum, bu acımasız gerçeğin farkındayım ancak bu durumdan gocunmuyorum. Bu gerçeklerle optimum sonuçlarla yaşayabilmemiz için beyin fırtınası yapıyorum yazılarımla. Yoksa kim ne yapsın, ne etsin bana ne.

pink (21 yaşında) 11 ay önce yazdı:

abla 7 yaş tolere edilebilir mi evlilikte? 

Mantıklı Kadın 10 ay önce yazdı:

Edilir. Daha büyük yaş aralığı da edilir. Benim yaş aralığı ile ilgili bir sıkıntım yok, yazıda aktarmaya çalıştım, tekrar edeyim.

Erkeğin neden yalnız olduğunun bilinmesi gerekiyor. Ben bekarlık veya yalnızlık sebebinin "evlenmeden kadına doymalıyım" olmasını sakıncalı görüyorum. Sevgili olarak değil ama arkadaş, akraba olarak çok fazla erkek gördüm ve hayat seyirlerine şahit oldum. Karşı cinse düşkünlük bazı insanda fazla, bazı insanda az. Bunun genetik ve yetiştirilme-haz eğitimi temelli sebepleri var. Her insan benzer şeylerden haz alır, ancak her insanın hazza düşkünlüğü ve haz ile imtihanı aynı değildir. Cinselliğe hızla ve çeşitle düşkün olmak socio-sexuality ile ölçülür. Bunun yüksek ve düşük olduğu erkekler ve kadınlar var. Bu bir karakter meselesi, sadece dönem değil. Bir erkek eğer bu "kadına doymalıyım" işlerine girdiyse, yüksek sosyo-seksüel bir karakterde olduğunu kanıtlıyor. Şansı olan her erkek bunu yapmıyor. Yüksek sosyo-seksüel erkeklerin aldatma ihtimali daha yüksek. Bu erkekler farklı farklı kadınlarla ilişki yaşama isteklerini dinlemeye daha yatkınlar, geçmişleriyle bunu sana kanıtlıyorlar. 

Başka erkek profilleri de aldatabilir elbet. Mesela gençken yüzüne hiç bakanın olmadığı bir erkek 30-40larda para-mevki kazanıp ilgi görünce sapıtabiliyor. Geçmişi olmayan erkek mutlaka risksizdir demiyorum.

Ancak erkeğin en makbulu, genç yaşından itibaren imkanı olmasına rağmen hazlarına ket vurmayı seçmiş, sonradan kafese tıkacağı belli olan nefsini kocaman büyütmemiş erkektir. Nefs terbiyesi olmayan insandan uzak durmalıyız. 

Bakılacak başka özellikler de var, bunu evlilik öncesi bilinmesi gereken özellikler yazısına yazdım. O özellikleri tanıştıktan sonra, ilişki içinde gözlemleyebilirsin, ancak sosyo-seksüaliteyi bir ilişkide gözlemleyemezsin. Çünkü bu erkeklerin de arada yaşam tarzlarından sıkılma dönemleri olur ve hazza tövbe edip uzun ilişkiye geçerler. Sen o dönem tanıştıysan adamı ciddi, ilişki sürdürür görürsün. Öyle tanırsın. Geçmişini ya da hayatının sensiz olan bir dönemini bilmiyorsan, görmemişsen de bu erkeği yanlış tanımış olursun. Bu tip erkeklerin aslı ciddi ilişki denedikleri dönemler değil çapkın oldukları dönemlerdir. 

Erkek mesleğini oturtmak, para biriktirmek, ailesine bakmak gibi sebeplerle yalnızdı ise, ya da düzgün bir-iki ilişkisi olmuş ama bir vesileyle yürümemiş ama yarım kalmadan da bitmişse, en ideali bu. Sor, soruştur.

pink (21 yaşında) 10 ay önce yazdı:

Allah razı olsun abla ağzına sağlık. dediklerini tekrar tekrar okuyucam

Endişeli (23 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Abla, ben biriyle uzun zamandır, neredeyse bir yıl, tanışıyorum. Birbirimize karşı ilgimiz var. Ben bunu sevgili boyutuna taşımamak için direniyorum. Çünkü o benden neredeyse 12 yaş büyük. Ayrıca inançlarımız farklı. Bu iki konu dışında benim için ideal biri. Ben 20li yaşlarımın başındayım. Şuana kadar ilişkim olsun istemedim. Aslında bahsettiğim kişiyle de bir ilişkim olsun diye konuşmadım ama zamanla kendimde onu sevme potansiyeli gördüm. Bunu aile bireylerinden birine açtığımda yaş ve inanç yüzünden olumsuz görüş belirtti. Ne tavsiye edersin?

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

Yaş farkı kendi başına bir problem değil. Birkaç konuda risk yaratıyor. Birincisi, yaş farkın olan bir insanla genelde ortak ortamda olmayabiliyorsun. Yani mesela yaşıtlarınla aynı okulda oluyorsun, ortak büyük bir çevreniz oluyor. O kişi hakkında hem gözlem yapabiliyorsun, hem ortak tanıdıklarınız olduğu için senin görmediğin zamanlarda ne yaptı, etti bir fikrin olabiliyor. Mesela çapkın mı, aldatıyor mu, ilişkilerini sürdürebiliyor mu? Hele de flört ederek tanıştığın zaman bunları nereden bilebilirsin ki? Biz kadınların karşımızdaki kişiyi ilişki içinde, deneme-yanılma ile tanıma lüksümüz pek yok. Her ilişki bizim değerimizi ve psikolojimizi riske atıyor. O yüzden özellikle kadınların ilişki öncesi erkek hakkında bir fikri olması çok önemli. Bu fikri de flört kimyasalları içinde boğulmadan edinmek daha sağlam bir yol.

Yaş farkının ilerisi biraz riskli. Kadın erkekten çabuk yaşlanıyormuş gibi davranılıyor. Ancak durum böyle değil. Kadının doğurganlığı daha erken bittiği için kadının yaşlılığını gözümüzde daha çok büyütüyoruz evrimsel olarak, olay bu. Kadınlar ve erkekler kendilerine özen gösterdikleri zaman benzer derecede yaşlanıyorlar. Kadın daha çok yaşlanmıyor, kadının yaşlılığını güdülerimiz tolere etmekte daha çok zorlanıyor. Hatta erkeklerin daha çok sağlık problemi olabiliyor ve erkekler genelde kadınlardan daha erken ölüyorlar. Erkeklerin cinsel fonksiyonlarında da sorun çıkıyor yaşla alakalı. Malesef erkeklerin cinsel hayatlarındaki düşüşü toparlamalarının çok etkili bir yolu eşlerinden başka bir kadınla seks yapmaları. Ben 50'lerinde "libidom düşmüştü, erekte olamıyordum" diye aldatan erkekler biliyorum. Yani sende davranışların ve görünüşün açısından belirgin bir kusur olmasa dahi, erkekte kusurların başlaması onu aldatmaya itebiliyor. Yaş farkı olunca senin 30-40'lı yaşlarında halen istekli olman erkeğe yetersiz hissettirebiliyor, ikinizin de cinsellikten elinizi ayağınızı birlikte çekmenizden biraz farklı bir senaryo yaşanıyor yani. Tabi hiçbir zaman, kadın için de erkek için de, üreme faaliyetlerinin sonuna geldiğini görmek kolay bir tecrübe değil ve insanlara hata yaptırabiliyor malesef. 

Manosfer erkek büyük olsun diyor da, onu neden diyor? E adamların 30'lu yaşlarına kadar takılıp bir de üstüne kendilerinden mümkün olduğunca genç olacak bir kadınla eşleşmek fikri nefslerini okşuyor çünkü. Ancak bunun kadına yarattığı riskler umurlarında bile değil. Gençlikte kadını mutlu edersin de, ya yaşlanmaya başlayınca? Kendi mutlu olsun, karısı genç olsun kendinden, erkeğin derdi bu. Tabi kadınlar da erkeğin ekonomik ve statü mücadelesini ve "evlenmek istiyor muyum, istemiyor muyum" sorgulamalarını atlatmış olmasını çekici buluyorlar.

Sizin 12 yaş farkında olmaz inşallah da mesela insan 50'lerinde çocukları da evden göndermiş, maddi durumu da iyiyse gezmek, hayatı son bir gayret yaşamak istiyor, eşlerden biri yaşlı olunca elleri kolları bağlanıyor. 50'lerin enerjisi 60'larla, 60'ların sağlık durumu 70'lerle aynı değil ne yazık ki...

Üstteki paragrafları toparlarsam, erkekle ilgili yeterince çok şey biliyor musun? Buna bak. Kırmızı bayrakları görmezden gelme. İkincisi, erkeğin sağlıklı yaşamaya dikkat eden biri olmasını önemse. Cinsel problemleri olmaya başlarsa da sorunlarını başka kadınlar yoluyla değil doktor yoluyla çözmesi lazım.

İnanç konusuna gelirsek. Senin inancının veya onun inancının birbirinize karışmayı veya birbirinizin inancıyla ilgili size sorumluluk verip vermediğine bakar. İslam'dan bahsediyorsak, İslam'a göre eşinin inançlı olmasına dikkat etmen senin bir sorumluluğun. Eşin müslümansa da sana İslam'ı yaşatmak onun sorumluluğu. Yani sen müslümansan o değilse ileride suçluluk hissedebilirsin, ya da tam tersi senaryoda o sana karışmaya başlayabilir. Ha kendi aramızda sorun olmaz, ikimiz de aslında pek inançlı değiliz diyorsan 3. kişileri bu konuda takmayın.