Telefon Karıştırma ve Geçmiş

İlişkiler

Bir video dolanıyor bugünlerde twitter’da. İzleyelim.

Aslında bu kadın idealin bir tık altını anlatmış. Hayatından çok insan geçmiş insanların yakalayabileceği dengeler ile alakalı söylediği birçok şey. Bunun daha üstün olanını söyleyeyim: karşıyı rahatsız edecek bir geçmişi olmayan insanlar. Bu çiftler, istedikleri her şeyi konuşur ve her konuda rahat ederler.

Neyse, yazının esas konusuna gelelim: telefon karıştırmayla ilgili çizdiği çizgiye katılmıyorum. Telefon karıştırmak ayrıdır, telefonuna dokunmamak ayrıdır. Telefona dokunmamayı aptal saptal övmeyin. Bir insan ilişkide olduğu insanın telefonuna dokunamıyorsa asıl orada problem vardır.

Karşısı sizden bir şey saklamıyor ise telefonunu lazım oldukça alıp kullanabiliyor olmanız gerekir. İlişki yeniyken bunu izin alarak yaparsınız, yıllanmış ilişkilerde -tarzınıza göre- sormasanız da olur. Bir insan biriyle özel bir ilişkide ise 3. kişilerle uygunsuz bir şey yapmıyor olmalı, eski hatıralara dair bir şeyler saklamıyor olmalı ve porno tercihleri vb. şeylerinde partnerinden utanmıyor olmalı, hadi bu son madde için 2 sene filan vereyim size de alışın.

Bunlar sürecek bir ilişki için şarttır. Bu şartları sağlayan insanlar da telefonlarını birbirine vermekten zerre gocunmaz. Gocunmayacağı için kendi karşının telefonunu kullanmaktan da gocunmaz. Arayan bir kişi olduğunda onun yerine açar, kendi telefonu uzaktaysa internetten bir şey bakmak için kullanıverir. Telefon karıştırmak ve ne yapıyor acaba diye bakınmak ile bunun arasında nüans vardır. İlkini yapabiliyor olmak lazım, ikincisini yapmayın.

Aldatılma paranoyası aldatmaya iter, yazmıştım… Ancak telefonunu sizin yanınızda asla bırakmayan veya telefonunu aldığınızda gerilen insan devasa bir red flag sallıyordur. Bu durum bir süre devam ederse hesap sorun, o size ispat etsin, asla utanmayın, eğer bir şey yapmamış çıkarsa da “yapsaydın da böyle davranırdın, sormak zorundaydım, sen de şüpheli davranıyordun, aynısını ben yapsam ne yapardın” diye sorun. Çünkü mesele tam olarak bu.

Arkadaşlar, “sen bana güvenmiyor musun” artık tam bir manipülasyon aracı haline gelmiş bir cümledir. Paranoyak olmadığınızı kendiniz tartın ancak paranoyaklık etmediğinize kanaat getirirseniz sakın geri adım atmayın, sizi şüphelendirmesi onun sorumluluğu, düzelmesi gereken onun davranışları. “Sen de telefonunu böyle sakınmasaydın, dediğim gibi aynısını ben yapsaydım ne düşünür, ne hissederdin” diyeceksiniz. Bu kadar basit. Bu sizin en doğal hakkınız. Güvensiz olmanıza sebep olana güven gösterilmez, bu kadar basit. Manipülasyonda çok ısrar ediyorsa, hele bu hayati konuda, topuk. Topuklayın. Aldatmıyor dahi olsa, sizi manipüle edip, kendi yargılarınızdan şüphelendirmeye çalışması hiç sağlıklı bir ilişki sağlamaz. Size kendi hatasından ötürü kendinizi suçlu hissettirmesi korkunç bir özelliktir. Suçun ne olduğu üzerinde bir türlü uzlaşamamanız da ilişkinin sağlıksızlığını gösterir. Boşuna böyle ilişkiler yaşamayın da, yaşatmayın da.

Ayrıca, bir insanı seni kolayca aldatamayacağı bir durumda tutmak senin hakkın. Kişilere güvenilir, ancak insan doğasına güvenilmez. Bu yüzden, kendimizi dış etmenlerle, dış zorluklarla kuşatmalı, sadece iradeye bırakmamalıyız böyle önemli bir konuyu. Aldatacaksa, ikinci bir telefonu göze alacak. O ikinci telefonu edinme, saklama zorluğu onu düşündürür. Telefonu kapatması gerekeceği için karşı taraf evli olduğunu vs. anlayabilir. Bu ihtimal onu düşündürür. Yani insanı dış etmenlerle sürekli tekrar düşünmeye mecbur etmek bırak kötü olmayı, yapılması gereken bir şeydir. Kendinizi, karşı tarafa güveninizi ispat etmek gibi salakça bir amaçla kolay aldatılabilir hale düşürmeyin. İlişkide olmanız güvendiğinizin kanıtı olarak karşı tarafa yetmeli.

Geçmişimi, hatıraları, ne kadar süreceğini bilmediğim bir ilişki için filan silemem diye düşünenleriniz olur. Arkadaşlar, geçmişi kendiniz için silmelisiniz zaten, bundan sonra doğru bağlanabilmek için. Bu karşıya bir lütfunuz değil kendinize borcunuz. Hatırası silinmemiş ilişki bir noktada bitmemiş bir iştir.

Bireysellik düşkünlüğü modern insana başkalarıyla geçinmeyi cidden unutturuyor ya. Çok saçma salak “karışılmazlık” beklentileri var modern söylemin. Saçma sapan yaşama, saçma sapan yaşadıysan bu aptalca hatıraları saklama, ikisini de istiyorsan yeni birine bulaşma. Bazen çok bencil oluyorsunuz ey insanlık.

Geçmişi Konuşmak

Geçmişle ilgili mesele şudur, yukarıyı biraz özetleyeyim:

Öncelikle, geçmişinizin olmamasına kendiniz uğraşmalısınız. Sürdürülen ilişkiler içinde olmalısınız. Utandığınız kararlarınızın olmaması, erkenden akıllanmak, güdüsel ve aptalca davranmamak, yanlış giden 1-2 ilişkiden sonra durup “ne yapıyorum lan ben” diye düşünmek, kendinizde genelde aileden taşınan bir takım problemleri çözmek sizin kendi kendinize olan borcunuzdur.

Geçmişinizi silmelisiniz. Bir kere, ilişkileri bitirirken aceleci olmamalısınız. Sindirerek bitirmelisiniz. Karşısı buna izin vermediyse, bunu karşının hatası olarak dışsallaştırmalısınız. İç hesaplaşmalarınızı halletmelisiniz. Kabullenmelisiniz ve bitirmelisiniz. Bitirdikten sonra da hatıraları yok etmelisiniz eğer başka bir kişiyi hayatınıza alma niyetiniz varsa. Bu süreci tamamlamadan zaten hayatınıza birilerini almamalısınız, bu onlara haksızlıktır.

Bunları yapıyor musunuz?

Gelelim. Bir ilişkiye girmeden önce, kişiyi gözlemlemelisiniz. Karşı cinsle hızlı mı gidiyor, yavaş mı, görmelisiniz. Karşı cinsle o an hızlı giden önceden de hızlı gitmiştir, o yüzden geçmişinin hareketli olma ihtimalinin büyük olduğunu bilmelisiniz, kendinizi iyi tartmalı ve bu size uymuyorsa, o kişiyi elemelisiniz.

Mümkünse kişiyi ilişkiden önce soruşturmalısınız. Olumsuz şeyler duyarsanız yine elemelisiniz.

Eleyememek, muhtaçlıktan, başkasını bulamayacağını sanmaktan ve kendini değersiz görmektendir. Bu zaaflarınızın farkında olun, bu zaaflarınızı yenin. Hele de bu gibi avantajsız bir zihin konumlandırması içinde iken ilişkiye girmek ahmaklıktır. Bunları halletmeden ilişki işlerine girmeyin. Hiçbir şey kaçırmıyorsunuz. Kalitesiz bir ilişki kaçırılan bir değer değildir. Aslında beğenmediğiniz kimseyi kendinize olumlayıp da kendinizi cendereye sokmayın.

Bunları yaptınız mı?

Artık ilişkiye başlayın ve geçmişi kurcalamayın. Geçmişte başka ilişkileri olabilir. Bunları bilmek sizi ancak rahatsız edecek, çünkü kıyas yapacaksınız. Sizi ne kadar sevdiğini kıyaslayacaksınız, onları aralarında daha iyi olan meseleleri kıyaslayacaksınız.

Yapmayın.

Kıyas bu hayattaki en büyük belalardandır, bulaşmayın.

Bir kişiyi ilişkiden önce olumlamadan değerlendirdi iseniz, onun geçmişi düzgün yaşamış olacağına kanaat getirip bu konuda zihninizi kontrol edeceksiniz. Yapacağınız şey bu.

Peki ya kötü bir geçmişi varsa ve tanışma sürecimizde değiştiyse?

Fifty fifty. Eğer siz olumlamıyorsanız, gerçekten değişmiş demektir. Gerçekten değişmiş ve sindirmiş bir insan ikinci şansı hak eder. Yeni hali sevilesi bir insan olmuştur. Geçmişi olan insanlara ölsünler diyecek değiliz. Bu yeni halini sevdiyseniz ve bu sizin geçmişinize uyuyorsa, gerisini düşünmemeniz gerekiyor. Yine de, bu şekilde şüphe oluşturan insanlara aşık olmanızın önüne geçmelisiniz, ilişki içinde problemsizlik rüştünü birkaç ay ispatlayana kadar duygusal temkini bırakmamalısınız.

Aldatma meselesi de bununla aynıdır. Aldatılma korkusuna ilişki içindeyken değil ilişkiden önce düşmelisiniz. Bu ihtimali değerlendirmenin zamanı ilişki öncesidir. Yargılarınıza güveniyorsanız, karşısındaki kişiye de güvenmelisiniz ve paranoyaya kapılmamalısınız. 

Ama, dediğim gibi, kişiyi değerlendirirken sizlere verdiğim özelliklerde olmalarına bir de muhtaçlık psikolojisine düşmediğinize emin olun.

Hepiniz biliyorsunuz aslında ne yaşadığınızı. Emin olun biliyor ve hissediyorsunuz. Her şeyin farkındasınız, ancak kendi zaaf ve ihtiyaçlarınız yüzünden o kadar derine gömüyorsunuz ki bilmediğinizi sanıyorsunuz.

Muhtaçlık ve değersizlik hissinizi yenin ve ondan sonra kendinizi dinlemeyi öğrenin. İçinizin sesi olumladığınız durumları aslında size fısıldıyor…

Yorumlar

ne yazılrki buraya (24 yaşında) 7 ay önce yazdı:

Kendini mhafazakar dindar olarak tanımlayanlar olarak karşı cinsten geçmişi olmaması veya atıyorum lisede birkaç çocukca hoşlantı tarzında durumlarını istemek fazla mı olur?

Ben uygun birini aramakla geçirdim karşı tarafta bana benzer olsun. Geçmişi gerekirse olmasın tarzında br tutum sergilemek mantıklı olur mu?

Mantıklı Kadın 7 ay önce yazdı:

Bence fazla olur. Hayatın doğal bir akışı var, çalışan hormonlar var. Evrim bizi çiftleştirmek üzere çalışıyor. Buna meyletmek o insan hakkında bir soruna işaret etmez.

Sorun teşkil edecek nokta o insanın bu meyli nasıl yönettiği. Çünkü bunlar karakter konusudur, pek de değişmez. Eğer dürtülerini hiç kontrol etmediği bir geçmişi varsa, böyle devam edeceğini düşünmek yanlış değildir. Geçmiş bu yüzden önemlidir, geleceği öngörebilmek için. Yoksa geçmişinde prensipli denebilecek ve yarım kalmamış bir öykü varsa bu insandan rahatsız olmak gerekmez, onunla illa denk olmanız gerektiğini düşünmüyorum çünkü insanların hayatı farklı akabilir, normaldir. 

Trombosit (31 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Ablacım bu konuda çok büyük yardıma ihtiyacım var. Daha bu hafta yurtdışından yanıma tatile gelen kız arkadaşım telefonumu karıştırmış ve başka kızlar hakkında erkek arkadaşlarım ile yaptığımız imalı konuşmaları okumuş güzel kız bizi niye tanıştırmadın zamanında vb tarzında. Ben aslında kendisini çok seviyorum ve kesinlikle gözü dışarda bir adam değilim sadece iki üç kahkaha olsun diye öylesine söylediğim laflardı ama o beni aldaltmış gibi görüyor hayal kuraklığını düzeltmek istiyorum ama bilmiyorum nedir bu olaya yorumun :(

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

Kesinlikle gözü dışarıda olmayan adamlar böyle muhabbetlere de mesafeli oluyorlar. Siz erkekler daha yüksek çıtalardan bihaber olduğunuz için kendinizi prensipli filan sanıyorsunuz. Aldatmak üzerine yazımda söyledim, aldatmak istemiyorsanız zaten bu tarz, düşüncelerinizi ve eylemlerinizi hafifleten şeylere girişmemelisiniz. Bugün esprisini yaparsınız, yarın adımını atarsınız, öbür gün bir bakmışsın "ya ben kız arkadaşımı çok seviyordum ama yanlışlıkla penisim başka bir kızın amına girmiş, nasıl oldu ben de anlamadım." Hadi ya, çok şaşırtıcı gerçekten.

Bu kızdan özrünü dilemişsindir. Yeter. Artık geri çekil, daha fazla özür dileme ve peşinden koşma. Şimdiye kadar özür dilemediysen, dile. Şansınız olacaksa, kız "düşündüm de çok tepki verdim" gibisinden seninle konuşur tekrardan. Peşinden koşarsan iticileşirsin. Kız birkaç hafta dönene kadar asla başka kızlarla en ufak münasebete girişme. Çok yapmacık olmayacağını düşündüğün bir arkadaşınla, birkaç gün sonra "trombosit pişman olmuş, akıllanmış (heder olmuş mahvolmuş değil bak)" tarzı, sanki senin haberin yokmuş da arkadaşın ayrıldığınıza üzülmüş ayağına haber uçurabilirsin.

İlişkilerinizden memnunsanız ilişki içinde kızlara çok aşığım, gözüm senden başkasını görmüyor moduna girmeyin ama, kararının arkasında durup gereğini iradesi yüzünden yapan bir erkek imajı çizin.

Trombosit (31 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Konuşmalar çok eski zamana ait aslında yeni bir konuşma değil ama sonuçta oldu ve çok üzüldüm hatta şöyle bir pişmanlığım var ne gerek vardı güzel giden bir şeyi bozdun diye kendime kızıp duruyorum tabi ki kızı tamamen rahat bıraktım hatta git kurtar kendini benden dedim kendimden cidden tiksiniyorum şu aralar dışarıya bir şey yansıtmasam bile :/ bugün beni aradı bu arada görüntülü normal hayatıma devam ettiğimi görünce biraz morali bozuldu kapattı yüzüme bakalım hayat ne getirir göreceğiz tam da aile kurmayı düşündüğüm bir zamanda oldu büyük hayal kırıklığı yaşattım gözlerinde gördüm resmen bunu. Başka arkadaşlar okursa diye yazıyorum insanlarla konuşurken yakalanmamayı düşünerek değil yanınızda sevgiliniz olduğunda nasıl konuşacaksanız öyle konuşun.

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

Konuşmalar eski ve ilişkinin pek ciddi olmadığı zamanlara aitse, bu daha iyi bir gösterge. Sen hala uzak durmaya devam et, seni yoklamış olması çok iyi. Eğer bu şekilde "yalnış yaptığını anladığın ve onun uzak kalmasını haklı gördüğün için" uzak durmaya devam edersen, o sana gelecektir. Gelirse, bu konuları en azından sen bir daha açma. Kaldığınız yerden olmamış gibi devam edin. Ancak, bundan sonra 3. kişilerle daha prensipli bir çizgi çiz. Bu yetişkin bir insanın kendi erdemine olan borcudur.

Trombosit (31 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Abla selam 2 hafta sonunda güncelleme yapmaya geldim. 2 haftadır görüntülü konuşuyoruz ama sürekli ban laf sokma ve yaptıklarımı yüzüme vurmaya dönüyor konular. Ayrıca sürekli ve kesinlikle konuşmamızın bir şey ifade etmediğini bir daha asla beraber olmayacağımızı aldattığımı düşünüyor kendisini. Kafam çok karışmış vaziyette konuştuğumuzda özlüyorum deyip ağlıyor ama yaptıkların aklıma geldikçe ayrı olmanın mantıklı olduğunu düşünüyorum elbet unutacağım diyor yine de konuşmaya devam ediyoruz. Benim de kafam karıştı konuşmak gittikçe zorlaşıyor çünkü yanlış anlaşılmalar artıyor nedir bu durum çözemedim açıkcası :/