Telefon Karıştırma ve Geçmiş

İlişkiler

Bir video dolanıyor bugünlerde twitter’da. İzleyelim.

Aslında bu kadın idealin bir tık altını anlatmış. Hayatından çok insan geçmiş insanların yakalayabileceği dengeler ile alakalı söylediği birçok şey. Bunun daha üstün olanını söyleyeyim: karşıyı rahatsız edecek bir geçmişi olmayan insanlar. Bu çiftler, istedikleri her şeyi konuşur ve her konuda rahat ederler.

Neyse, yazının esas konusuna gelelim: telefon karıştırmayla ilgili çizdiği çizgiye katılmıyorum. Telefon karıştırmak ayrıdır, telefonuna dokunmamak ayrıdır. Telefona dokunmamayı aptal saptal övmeyin. Bir insan ilişkide olduğu insanın telefonuna dokunamıyorsa asıl orada problem vardır.

Karşısı sizden bir şey saklamıyor ise telefonunu lazım oldukça alıp kullanabiliyor olmanız gerekir. İlişki yeniyken bunu izin alarak yaparsınız, yıllanmış ilişkilerde -tarzınıza göre- sormasanız da olur. Bir insan biriyle özel bir ilişkide ise 3. kişilerle uygunsuz bir şey yapmıyor olmalı, eski hatıralara dair bir şeyler saklamıyor olmalı ve porno tercihleri vb. şeylerinde partnerinden utanmıyor olmalı, hadi bu son madde için 2 sene filan vereyim size de alışın.

Bunlar sürecek bir ilişki için şarttır. Bu şartları sağlayan insanlar da telefonlarını birbirine vermekten zerre gocunmaz. Gocunmayacağı için kendi karşının telefonunu kullanmaktan da gocunmaz. Arayan bir kişi olduğunda onun yerine açar, kendi telefonu uzaktaysa internetten bir şey bakmak için kullanıverir. Telefon karıştırmak ve ne yapıyor acaba diye bakınmak ile bunun arasında nüans vardır. İlkini yapabiliyor olmak lazım, ikincisini yapmayın.

Aldatılma paranoyası aldatmaya iter, yazmıştım… Ancak telefonunu sizin yanınızda asla bırakmayan veya telefonunu aldığınızda gerilen insan devasa bir red flag sallıyordur. Bu durum bir süre devam ederse hesap sorun, o size ispat etsin, asla utanmayın, eğer bir şey yapmamış çıkarsa da “yapsaydın da böyle davranırdın, sormak zorundaydım, sen de şüpheli davranıyordun, aynısını ben yapsam ne yapardın” diye sorun. Çünkü mesele tam olarak bu.

Arkadaşlar, “sen bana güvenmiyor musun” artık tam bir manipülasyon aracı haline gelmiş bir cümledir. Paranoyak olmadığınızı kendiniz tartın ancak paranoyaklık etmediğinize kanaat getirirseniz sakın geri adım atmayın, sizi şüphelendirmesi onun sorumluluğu, düzelmesi gereken onun davranışları. “Sen de telefonunu böyle sakınmasaydın, dediğim gibi aynısını ben yapsaydım ne düşünür, ne hissederdin” diyeceksiniz. Bu kadar basit. Bu sizin en doğal hakkınız. Güvensiz olmanıza sebep olana güven gösterilmez, bu kadar basit. Manipülasyonda çok ısrar ediyorsa, hele bu hayati konuda, topuk. Topuklayın. Aldatmıyor dahi olsa, sizi manipüle edip, kendi yargılarınızdan şüphelendirmeye çalışması hiç sağlıklı bir ilişki sağlamaz. Size kendi hatasından ötürü kendinizi suçlu hissettirmesi korkunç bir özelliktir. Suçun ne olduğu üzerinde bir türlü uzlaşamamanız da ilişkinin sağlıksızlığını gösterir. Boşuna böyle ilişkiler yaşamayın da, yaşatmayın da.

Ayrıca, bir insanı seni kolayca aldatamayacağı bir durumda tutmak senin hakkın. Kişilere güvenilir, ancak insan doğasına güvenilmez. Bu yüzden, kendimizi dış etmenlerle, dış zorluklarla kuşatmalı, sadece iradeye bırakmamalıyız böyle önemli bir konuyu. Aldatacaksa, ikinci bir telefonu göze alacak. O ikinci telefonu edinme, saklama zorluğu onu düşündürür. Telefonu kapatması gerekeceği için karşı taraf evli olduğunu vs. anlayabilir. Bu ihtimal onu düşündürür. Yani insanı dış etmenlerle sürekli tekrar düşünmeye mecbur etmek bırak kötü olmayı, yapılması gereken bir şeydir. Kendinizi, karşı tarafa güveninizi ispat etmek gibi salakça bir amaçla kolay aldatılabilir hale düşürmeyin. İlişkide olmanız güvendiğinizin kanıtı olarak karşı tarafa yetmeli.

Geçmişimi, hatıraları, ne kadar süreceğini bilmediğim bir ilişki için filan silemem diye düşünenleriniz olur. Arkadaşlar, geçmişi kendiniz için silmelisiniz zaten, bundan sonra doğru bağlanabilmek için. Bu karşıya bir lütfunuz değil kendinize borcunuz. Hatırası silinmemiş ilişki bir noktada bitmemiş bir iştir.

Bireysellik düşkünlüğü modern insana başkalarıyla geçinmeyi cidden unutturuyor ya. Çok saçma salak “karışılmazlık” beklentileri var modern söylemin. Saçma sapan yaşama, saçma sapan yaşadıysan bu aptalca hatıraları saklama, ikisini de istiyorsan yeni birine bulaşma. Bazen çok bencil oluyorsunuz ey insanlık.

Geçmişi Konuşmak

Geçmişle ilgili mesele şudur, yukarıyı biraz özetleyeyim:

Öncelikle, geçmişinizin olmamasına kendiniz uğraşmalısınız. Sürdürülen ilişkiler içinde olmalısınız. Utandığınız kararlarınızın olmaması, erkenden akıllanmak, güdüsel ve aptalca davranmamak, yanlış giden 1-2 ilişkiden sonra durup “ne yapıyorum lan ben” diye düşünmek, kendinizde genelde aileden taşınan bir takım problemleri çözmek sizin kendi kendinize olan borcunuzdur.

Geçmişinizi silmelisiniz. Bir kere, ilişkileri bitirirken aceleci olmamalısınız. Sindirerek bitirmelisiniz. Karşısı buna izin vermediyse, bunu karşının hatası olarak dışsallaştırmalısınız. İç hesaplaşmalarınızı halletmelisiniz. Kabullenmelisiniz ve bitirmelisiniz. Bitirdikten sonra da hatıraları yok etmelisiniz eğer başka bir kişiyi hayatınıza alma niyetiniz varsa. Bu süreci tamamlamadan zaten hayatınıza birilerini almamalısınız, bu onlara haksızlıktır.

Bunları yapıyor musunuz?

Gelelim. Bir ilişkiye girmeden önce, kişiyi gözlemlemelisiniz. Karşı cinsle hızlı mı gidiyor, yavaş mı, görmelisiniz. Karşı cinsle o an hızlı giden önceden de hızlı gitmiştir, o yüzden geçmişinin hareketli olma ihtimalinin büyük olduğunu bilmelisiniz, kendinizi iyi tartmalı ve bu size uymuyorsa, o kişiyi elemelisiniz.

Mümkünse kişiyi ilişkiden önce soruşturmalısınız. Olumsuz şeyler duyarsanız yine elemelisiniz.

Eleyememek, muhtaçlıktan, başkasını bulamayacağını sanmaktan ve kendini değersiz görmektendir. Bu zaaflarınızın farkında olun, bu zaaflarınızı yenin. Hele de bu gibi avantajsız bir zihin konumlandırması içinde iken ilişkiye girmek ahmaklıktır. Bunları halletmeden ilişki işlerine girmeyin. Hiçbir şey kaçırmıyorsunuz. Kalitesiz bir ilişki kaçırılan bir değer değildir. Aslında beğenmediğiniz kimseyi kendinize olumlayıp da kendinizi cendereye sokmayın.

Bunları yaptınız mı?

Artık ilişkiye başlayın ve geçmişi kurcalamayın. Geçmişte başka ilişkileri olabilir. Bunları bilmek sizi ancak rahatsız edecek, çünkü kıyas yapacaksınız. Sizi ne kadar sevdiğini kıyaslayacaksınız, onları aralarında daha iyi olan meseleleri kıyaslayacaksınız.

Yapmayın.

Kıyas bu hayattaki en büyük belalardandır, bulaşmayın.

Bir kişiyi ilişkiden önce olumlamadan değerlendirdi iseniz, onun geçmişi düzgün yaşamış olacağına kanaat getirip bu konuda zihninizi kontrol edeceksiniz. Yapacağınız şey bu.

Peki ya kötü bir geçmişi varsa ve tanışma sürecimizde değiştiyse?

Fifty fifty. Eğer siz olumlamıyorsanız, gerçekten değişmiş demektir. Gerçekten değişmiş ve sindirmiş bir insan ikinci şansı hak eder. Yeni hali sevilesi bir insan olmuştur. Geçmişi olan insanlara ölsünler diyecek değiliz. Bu yeni halini sevdiyseniz ve bu sizin geçmişinize uyuyorsa, gerisini düşünmemeniz gerekiyor. Yine de, bu şekilde şüphe oluşturan insanlara aşık olmanızın önüne geçmelisiniz, ilişki içinde problemsizlik rüştünü birkaç ay ispatlayana kadar duygusal temkini bırakmamalısınız.

Aldatma meselesi de bununla aynıdır. Aldatılma korkusuna ilişki içindeyken değil ilişkiden önce düşmelisiniz. Bu ihtimali değerlendirmenin zamanı ilişki öncesidir. Yargılarınıza güveniyorsanız, karşısındaki kişiye de güvenmelisiniz ve paranoyaya kapılmamalısınız. 

Ama, dediğim gibi, kişiyi değerlendirirken sizlere verdiğim özelliklerde olmalarına bir de muhtaçlık psikolojisine düşmediğinize emin olun.

Hepiniz biliyorsunuz aslında ne yaşadığınızı. Emin olun biliyor ve hissediyorsunuz. Her şeyin farkındasınız, ancak kendi zaaf ve ihtiyaçlarınız yüzünden o kadar derine gömüyorsunuz ki bilmediğinizi sanıyorsunuz.

Muhtaçlık ve değersizlik hissinizi yenin ve ondan sonra kendinizi dinlemeyi öğrenin. İçinizin sesi olumladığınız durumları aslında size fısıldıyor…

Yorumlar

Asyranta (25 yaşında) 3 ay önce yazdı:

Cıvıtık, kadının erkeğin geçmişindeki kadınları kıskanıp, nefret edip, öte yandan da erkeğin geçmişini, hayatından birçok partner geçmesini kıskanmasını nasıl açıklarsın? Kadınlar geçmişi takmaz diyorlar ya, ben ilk zamanlar tam tersini yaşadım altında yatan mevzuyu merak ediyorum.

Lisedeki sevgilimden -onun geçmişindeki erkekleri de deli gibi kıskanıyordum- sonra hayatıma ilk kez bir erkek girmişti. "O benim hayatıma giren ilk erkek, ben neden onun hayatına giren ilk kız değilim?" diye kafamda döndürüp sinirleniyordum. İkimizin de hayatından hemen hemen aynı sayıda insan geçmiş olsaydı belki bunu sorun etmezdim ama durum böyle olmadığından içerliyordum, kendimi değersiz hissediyordum. Üstelik o da bu konuda güven verme taraftarı değildi, exlerinin bazılarını sosyal medyasından çıkarmadığını sonradan öğrendim.

Ayrıldıktan sonra erkeklerle yaşadığım birkaç düzenli düzensiz ilişkinin ardından bu konuda bir rahatlama geldi bana. Geçmiş konusuyla sanki daha barışık oldum. Karşımdakinin de benimkine yakın sayıda geçmiş ilişkisi çıkıyor artık. Karşıya içerlemekten, geçmişindeki insanları kıskanmaktan böyle kurtuldum. Saçma gelebilir ama durum bu. Bu şekilde çözülmesi bana da hala garip geliyor, sorunun neden kaynaklandığını bile bilmiyorum.

Mantıklı Kadın 2 ay önce yazdı:

Sen yaptığın ve yaparken korkunç bir şey yaptığını düşünmediğin için artık yapmış olanı da korkunç değil doğal görüyorsundur, normal.

Asyranta (25 yaşında) 1 ay önce yazdı:

Bir ay önceki cevabı yeni görmem :D Çok doğru bu arada.

Tecrübesizken korkunç geliyordu insanın hayatından bir çekmece çorap dolusu partner geçmiş olması. Bakma, artık dünkü bakire değilken de korkunç geliyor ama "o da öyle bir hayat yaşamak istemiş ne diyelim" diyebiliyorum.

Ona geçmişim konusunda dürüst oldum, hatırlarsan sana bu konuyla ilgili sormuştum çok önce. İlişkilerimde hem mağdur hem fail olduğumu, içinde olduğum süreci çekinmeden söyledim ona. Geçmişe dellenir diye beklerken asıl sağlık gündemimi gizlememden hiç hoşlanmadı. Tartışmalarımızdan, ona güvenmememden, son olarak da başka bir kız hesabı kullanarak onu test etmemden sonra da delirdi (ben olduğumu anlamış).

Güvensizlikle ilgili halihazırda çok tartışma dönmüştü, halt yediğine dair bir bulgum da yok halbuki. Tüm kısıtlı boş zamanlarını benimle geçirdiğinin, beraber bir sürü plan yaptığının farkındayım. Telefonu da hep gözümüzün önünde, yanımda rahatça karıştırıyordu, konuşmaları, arkadaşlarını gösteriyordu ben yine de ikna olmuyordum. "Daha ne yapayım? Neden 1000 kadınla yatmışım gibi davranıyorsun?" dedi en son.

Araya soğukluk girdi tüm bunların sonucunda. Arkadaşlarından akıl almış o sırada. Benden ayrılmayı düşündüğünü açıkça söyledi. Ben de iki arkadaşımdan akıl alıyordum (ikisi de geleneksel kafada kızlar) ve bana da ayrılacakmışız gibi geliyordu, konuşmayı kesmiştik. Zaten olanları anlatırken her ihtimale hazırlamıştım kendimi, ayrılmak isterse onu suçlamayacağımı söylemiştim.

Tek tartışma konusu anlattıklarım değildi. Kararsız olduğumu, huzur vermediğimi söylüyordu ve haklıydı. Korkularımı, tetiklenmelerimi bir türlü aşamıyordum, bu bir erkekle değil tüm erkeklerle oluyor ama o kişisel algılıyor doğal olarak.

Benden ne istediğime dair düşünüp taşımamı, bende fark ettiği birtakım içsel sorunları çözmemi istedi, ardından ciddi bir şekilde ilişkinin akıbetini konuşacağımızı söyledi.

Teyzemden aldığım bir akıl sonucunda haksız taraf olduğumu kabullenip bencilliği bıraktım inadıma gururuma rağmen. Pişmanlığımı belirtip bitirmek istemediğimi söyleyince bana şartlar sıraladı: Çevremize ilişki sorunlarını yansıtmamak, eski defterleri didiklememek, bağırıp kavga etmek yerine düzgünce iletişim kurarak sorunları çözmek, bir aile büyüğüyle tanışmak, planları son dakikada iptal etmemek gibi şeyler... İlişkinin kadını olmayı öğrenmeliymişim cart curt. Tetiklenirim sandım ama aksine içimde bir şeyler duruldu o konuştuktan sonra.

Orada bana dank etti, Asy belki düşündüğün gibi biri değildir, bak seni insan yerine koyup konuştu. Siktir olup gitmeyi de bilirdi (bunu bekliyordum). Helal süt emmiş bir kız alabilirdi. Hayır desem de ayrılırdı çok rahat. Cinsellik de yaşamıyoruz. Yaşayamayacağımı biliyordu yani bence gitmek için çok sebebi vardı.

İlk defa bir erkeğin haklı olabileceğini kabullendim ve sonucunda küçümsenmedim, hakarete uğramadım, boyun eğiyor gibi hissetmedim. Hiç beklemediğim halde, hata yaptığımı itiraf etse de beni yaşadıklarım için suçlamadı, utandırmadı, bana hızlı iyileşmem için tüyolar bile verdi. Erkeklerden şerefsizlik görmeye alışmış, gram anlayış ve empati beklemeyen bünyemde şok etkisi yarattı bu olay.

Tüm bunlardan sonra tepkiselliğim, tetiklenmelerim, kafayı yemelerim bitti ve tekrar gün yüzüne çıkacakları zaman onları kontrol edebilmeye başladım. Karşımda öcü varmış gibi değil uyumlu davranıyorum artık, en azından çabalamam bile fark etti.

Sonra maalesef ikimizin de exleri hortladı. Onu boynuzlayan kadınla yan yana farklı yerlerde çalışmaları beni çok geriyor, bu konuda ne yapabilirim bilmiyorum. Bana da intikam için kullandığım çapkın adam ulaşmıştı, cevap vermeden engellemiştim. Son günlerde başka hattan aradı. Çevrelerinden yüz bulamayınca böyle oluyor bu tipler, kendilerini Allah zannettikleri için de sen onları reddedince hakaret ederler. "Akılsız olan sensin, istenmediğini anla artık" deyip engeli bastım. Umursamaz dediğimiz herifler en takıntılıları çıkabiliyormuş, inşallah ulaşmaz bir daha pislik.

Annemi görmemek de için ekstra iş yüklendim çünkü toksiklikleri tam gaz devam ediyor. Gecenin bir yarısı gelip sataşmaya, yapmadığım şeyleri yaptığıma beni inandırmaya çalışıyor, sonra huzursuzluktan uyuyamıyorum, durduk yere hakaret veya kusur bulması da cabası. Eve mutlu bir şekilde gelirsem veya date'im güzel geçerse ruh halimi bok etmenin yolunu mutlaka buluyor (çünkü kendi ilişkisi sallantıda). Benim için en sağlıklısı onu mümkün olduğunca az görmek.

Hayatımdan çıkarmayı düşündüğümü söyleyince arkadaşlarım "Ama o senin anneeeen" deyip uyuz ediyorlar beni, halbuki mental açıdan boka batıyorum ona maruz kaldıkça. Çok sorumsuz ve pasaklı bir ev arkadaşı gibi. Sen istemediğin halde senin için güzel bir şey yapıyorsa üç gün sonra başıma kakıyor, sen istedin işte senin yüzünden bunlar/şunlar oldu diyor. İleride düzenimi ondan gram destek almadan kurmak istiyorum ki hiçbir şeyi başıma kakamasın ve huzursuz edemesin.

İnatla annemle tanışmak istiyor. Konu aileye geldiğinde ben hala utanıyorum, geriliyorum ve susmak istiyorum. O bazen efkarlanıp bir şeyler anlatırken ben benzerliklerden fena oluyorum. Çocukken gördüğümüz ağır fiziksel şiddet, kavgalar, huzursuzluklar, bir türlü memnun olmayan ailelerimiz, evde duramama, eve gelmeme ve uzaklara kaçma isteğimiz, planlarımız... Örtüşen çok şey var Cıvıtık.

Ne yapsam bilmiyorum şu an. Ara sıra anlamsız bir hüzün çöküyor, onu da terapiyle aşarım herhalde. Zor bir tedaviden çıktım, sağlığıma kavuştum ve para kazanıp kayıplara karışmaktan başka bir şey düşünemiyorum.

Asyranta (25 yaşında) 1 ay önce yazdı:

Ayrıldık.

Ben telefonumda bir şeye bakarken, ellerimin de göründüğü bir kare paylaşmıştı sosyal medyada. Bir arkadaşı sevgilime benim çok toksik bir insan olduğumu ve hemen ayrılmasını söylemiş.

Benimki saklamazdı konuşurdu böyle şeyleri açıkça.

Kavgalarımız bitmişti, aramız artık limoni değildi, ben uyumlanıyordum ancak bazen ortadan kaybolup kendimle kafa dinleyip yazmayabiliyordum, taş çatlasa bir gün.

Arkadaşı biseksüel bir erkek. Deli deliyi görünce sopasını saklarmış. Benimkinde de gözü vardı kuvvetle muhtemel.

Tam da onun laflarını kullanarak, "çok toksiksin" deyip ayrıldı.

Ayrılmasına sinirlenmedim, beni sinirlendiren şey kendi aklı fikri yokmuş gibi, kendi sözlerini düşünemeyen bir gerizekalıymış gibi bir başkasının sözlerini kullanarak ayrılması.

İlk değil bu. Tüm sevgililerimin arkadaşları benimle tanışmadan hakkımda kötü şeyler söylerler sevgililerim de onları hep umursar.

Iyi de davransam kötü de davransam kara koyunum insanlar için. Bu gidişle harbiden toksikliğin ansiklopedisini yazdıracaklar bana.

Aynı adam iki gün önce benimle şehir dışı gezisi planı yapıyordu. Iki gün sonra ise böyle. Daha bir ay tanıdığı adama dünyanın yardımını yapıyor, kırk yıllık ahbabıymış gibi davranıyor. Bana o kadar yapmadı, davranışlarıma çeki düzen verdiğimde, artık kavga etmediğimde ilgisizleşti.

Cinsellik yaşamadığımıza da şükrettim zaten bedenim istemez olmuştu onu. Aynı zamanda bir şeyler benim ona daha derin bir duygusal bağ kurmamı engellemişti. Bana yaklaştığında ensem ateş gibi yanıyor, ürperiyordu, anlamsızca panik moduna geçiyordum.

Öyle böyle sinirlenmedim dengesizliğine. Iş arkadaşlarıyla içmeye gideceğinde beni de götüreceği bir mekan vardı. Oğlanla birbirimizi engelledikten sonra şu çapkın zengin exime ulaştım çünkü aklımda sinsi bir plan yapıyordum o anki öfkeyle. Ona Seyyar diyelim.

Seyyar bir şeyler söyledi. "beni bir hafta önce bir numara aradı, dedi ki Asy'den uzak dur. Neyin olur Asy deyince kapattı"

Aksanlı bir erkek sesi olup olmadığını sordum. Onayladı. Peki nereden buldu Seyyarı? Telefonumu karıştırmış. Ne yaptı, kim olduğunu nasıl buldu ve ulaştı bilmiyorum. Engellenenler listesine baksa adamın tipini hiç bilmiyor, fotoğraftan tanımaz. Arama kayıtlarına baksa Seyyara dair her şeyi silmişim. Hiçbir şey yok.

Telefonumu karıştırdığı gece ben lavabodayken Seyyarın tekrar ulaşmış olması, benimkinin de delirip aramış olma ihtimali var.

Exlerimiz hortladığında ikimiz de bahsetmiştik gizlemek yerine. Ondan sonra bu olay olmuş. E soruyorum, madem dan diye ayrılacaktın bu kadar şova ne gerek vardı?

O gün hiç uyumadım, midem yemek de kabul etmedi, maaşı suladım biraz, şu an yazarken de hiç iştahım yok.

Seyyarla ona hava atmak için plandığım buluşmayı öfkem ertesi gün dinince iptal ettim, her şeyi unut dedim. Kendimi düşüreceğim durum hoşuma gitmedi yoksa görüşürüm umurumda değil. Adam sonuçta benim duygusal çöplüğüm. Bilmediği şeytanlığım yok, o kadar yıl olmuş hala it gibi peşimde olunca da ilgisini kullanmak istedim.

İntikam almazsa ölecek, ortası olmayan, ya siyah ya beyaz, öfkelendiğinde ne yaptığını bilmeyen yanım beni genel anlamda zorluyor ve bu durumdayken, kimsenin beni kabullenmeyeceğini düşünürken bir tek Seyyar sorun etmiyordu. Gerçi sıkıntılı bir adam sıkıntılı bir kadını sorun etmez.

Fark ettim ki son iki aydır babamla çıkmışım. Dinine, mezhebine, geldiği coğrafyaya, karakterine, uydumakıllılığına, sinsiliğine kadar aynı adam şakasız. Başlarda durduk yere o kadar tetiklenmemin sebebini ilişki bitmeye yakınken gördüm.

Asyranta (25 yaşında) 1 ay önce yazdı:

Bir detayı atlamışım. Oğlan fotoğrafı çektiğinde, telefonumda şirin bir astroloji meme'i vardı, arkadaşı "çok toksik" olduğumu yüzümü görmeden, oğlan benden bahsetmeden, direkt tırnağımın ŞEKLİNE dayanarak söylemiş. Gel de çıldırma. Neden dediğinde de "Bekle ve gör" demiş.

Şu sosyal medyada gördüğümüz ayı pençesinden hallice upuzun cadı gibi bir tırnaktan değil manikürlü ojeli makul uzunlukta bir tırnaktan bahsediyoruz.

Bozuntuya vermeden dalga geçtim, bizimkine diyorum ki evet toksiğim… Ciddiye almış bildiğin :D

Muhtemelen diğer sevgilileriyle de arasını bozdu adamı yatağa atabilmek için.

Zamanında karşı tarafın arkadaşlarının yüzümü görünce sinsi ve boynuzcu demesi çok koymuştu ama sonra gülüp geçmiştim. Şimdiyse tırnak şeklinden gömülmek bambaşka bir manyaklık seviyesi.

Bizim kızlar neler neler söylüyordu, ayrıl diyeni de vardı ama ben müsaade etmedim ilişkime algımı olumsuz etkilemelerine. Dinliyorum ama daima kendi hislerime ve düşüncelerime önceliği veriyorum. Bana verilen tavsiyeleri, uygulamam gereken bir durumla karşı karşıyaysam uyguluyorum.

Cıvıtık, demiştin ya bir erkeğin seni elemesi uygun bir karar. İyi ki elemiş beni. Uydumakıllı bir salaktan kurtulmuş oldum. Hadi ben tartışma çıkardım, zaten her şey ağzımda, küfretmeden hakaret etmeden derdimi söyledim, bilmesi gerekeni anlattım. Bir ay olmuş "bana güvenmiyor musun?" diyor direkt "hayır" diyorum mesela. Her hareketim direkt. İlişki sürerken arkasından kötülük yapmadım, başkalarını değerli hissettirmedim, erkeklere mesafe koydum. Ne zaman her şey bitti, işte o zaman arkasından kötülük yapmaya karar verdim. Baktım iki yıl önceki gibi yine kendimi yıkacağım, çok geç olmadan kendime engel oldum. Eyleme dökmedim.

Bir kadın için kaçıngan bağlanmanın en güzel tarafı seni ağzından bal damlayan içten pazarlıklı, dolandırıcı partnerlerden uzun vadede koruyor olması. Geç olsa da güç olmuyor.

Things I learned in this relationship:

Narsistler sen bağlanmadığın, teslim olmadığın zaman gerçek yüzlerini daha hızlı gösteriyorlar.

Sağlıklı uzun bir ilişki istediğini iddia eden insanların çoğu aslında toksik bir ilişki istiyor. (Hayatının içine sıçan eski sevgilileri için yazdığı aşk şiirlerini keşfettim maalesef)

Şair ruhlu erkek red flagdir. Nokta. Kaçıngandır. Bir kez bile şaşmadı.

Yarabbi şükür kurtulmama. Gel kadeh kaldıralım Cıvıtık <3 Senin burcunda bir dolunay meydana geldi, umarım iyisindir. Uyku düzenimizin içinden geçiyor dolunaylar.

Bu arada sanırım adhd testi yapacaklarmış bana. İnşallah terapistimi delirtmem :)

Mantıklı Kadın 4 hafta önce yazdı:

Asyranta, yazdıklarını okuduğumdan çıkardığım sonuçlar:

Her exin bir şekilde mutlaka narsist

Hepsi sinsi

Toksik olduğun söyleniyor ama sence küçük tatlı bir delisin, yaptığın her kötü şeyi de karşısı hak ettiği için yapıyorsun.

Tüm yaşadıklarından çıkardığın özet karşısının suçlu olduğu yönünde.

Asyranta (25 yaşında) 3 hafta önce yazdı:

"Her exin bir şekilde mutlaka narsist"

Bazısı öyle, hepsi değil. Bazısı sadece, en yalın haliyle pezevenk. Bazısı duygusal açıdan beş yaşında, bazısı çok kafa, bazısı iflah olmaz bir çapkın. Ne hikmetse sinsilik bâki... Bence bu seferki tam narsist değildi, beş yaşından gün alıyordu.

Anlattığım olayda benim de suçum var. Kavga tartışma konusunda.

Telafi etmeye çalıştım, kibar olmaya gayret ettim. Üzerime düşeni yaptım. Yürüsün diye uğraştığını gördüğüm, değer verdiğini düşündüğüm için. Aramız yeni düzelmişken ilişkiyi bitirmek, direkt gitmek için kavga çıkarıyorsa burada benim de onu suçlamaya hakkım var kusura bakmasın. Koca adam, her şeyi anlattığım zaman deseydi “ben bir kadında böyle durumları kabul edemem, bitirelim” diye.

“İlişki sorunlarımızı çevreye anlatmayalım” dedikten sonra ona buna şikayetlenmeye devam etmiş.

Üstelik bir borcu var bana, bizzat ödeyeceğini söyleyip ödemedi hala.

Kısacası onu suçlamamdan daha doğal bir şey yok.

Hiçbir şekilde saygım kalmadı. Toksikleşme sırası ona geldiğinde sakin olmaya çalıştım, bitsin istemedim ama neticede robot değilim. Bir baktım sessizleşip bitirivermişim. O saatten sonra da Seyyara mı yazmışım, biriyle münasebet mi kurmuşum artık onu ilgilendirmiyor. İki aylık bir etkileşimin yasını tutmam.

İlişkide durduk yere çöken o kendim olamama, yargılanma hissinden, çok hızlı gittiğimizi düşünüp habire paniklemekten, bir adamın kafasındaki doğrulara uyma baskısından da kurtuldum.

İş-spor-bakım-terapi-workshop döngüsünde savrulayım az.

Asyranta (25 yaşında) 1 hafta önce yazdı:

Umarım senin için her şey yolunda gidiyordur Cıvıtık.

Şu sosyalleşme sıkıntısını halledeyim diye bir etkinliğe gittim, 6 saat kadar kaldım orada. (Tekrar gideceğim) İnsanları etrafıma toplayacak güzellikte bir tablo yapıp hiç sosyalleşmeden, çevremdeki insanlarla konuşma isteği hissetmeden eve döndüm.

Yıllardır bu kaçıncı hatırlamıyorum, ben çocukken de yakınlarım fark etmiş çevre edinmeye, bir arkadaş grubuna katılmaya merakım olmadığını. Üniversitede de yoktu, hiç öyle arkadaş grubuyla konserlere etkinliklere gittiğimi hatırlamam hayatımda. İçten içe istiyordum. Mezuniyetime de gitmedim, baloya da. Ortak hobi vasıtasıyla edindiğim 1-2 samimi arkadaşım var onlarla da başka şehirlerdeyiz.

Extrovert olduğum tek zaman barda cazda olduğum, içtiğim zaman. Onda da sessizleşip sessizleşmeyeceğim belli değil ki… Ya çok sosyalim, coşkuluyum ya da çok depresifim, içimden ne çıkacak belli değil, ortası yok. O ruh halim insanlara da bulaşıyor, ya eğlencenin dibine vuruyorum ya da bir belaya bulaşıyorum. Korku da yok ha.

Arada sırada öldüm mü kaldım mı merak eden, "ya şurada bir yerde bir Asy vardı, naptı ya acaba bir konuşayım" diye düşünen birinin ihtiyacını hissediyorum sadece ama biliyorum ki kuvvetle muhtemel kendimi kimseye ait hissedemeyeceğim ve izole olmak isteyeceğim, aramalara ve mesajlara geç döneceğim. Sebepli sebepsiz.

Network de neymiş, kendim için bir iş, proje vs. sağlamam gerekiyorsa bunu insanları araya sokmadan kendim yaparım diyorum.

Bu asosyallikle nasıl bu kadar partnerim olduğunun sebebine gelirsek, bilinçsizce yaptığım kök çakra manifestleri… Çok başka bir konu.

İnsanları kaybetme korkum “kibar ve uyumlu davranırsam memnun edersem gitmez”den, zamanla “ağzımla kuş da tutsam siktir olup gidecek”e evrilmiş.

Herkese gidecek gözüyle bakıyorum, kimse sahici gelmiyor. O yüzden ayrılıklara verdiğim tepkilerde artık üzüntü veya şaşkınlık yok. Sadece birkaç gün iştahsızlaşıp sabaha kadar uyumuyorum ve çapkın tarafıma söz geçirebilirsem erkeklerden uzun bir süre cüzzamlı görmüş gibi kaçıyorum. Buna sebep olan duygunun adı her ne ise artık…

Bu arada at gibi giden exim geri döndü 1 ay sonra. Telafi edesi gelmiş bir şeyleri, dönmek için ŞARTLARI varmış; koşulsuz sevecekmişim, ciddi ilişkimiz olacakmış, geçmişlerimizi unutacakmışız bilmem ne. Listelemiş bir de (ay götüm). Onun ayrılırken kullandığı "uzatma" ve "iyi günler" laflarını aynen kullandım, kısasa kısas mevzusuna takığım bilirsin. En son şartlarını da alıp (siktirip) gidebilirsin dedim. Endişe etme çevreye senden iyi bir şekilde bahsederim :) dedim… Ne yaptıysa, ne dediyse ayna tuttum. Ben buyum.

Küfretmedim tabii, onlar iç ses.

Annem de dahil birçok insan onları bana bok gibi davrandıklarında dahi bırakmam, onların arkasından ağlarım, haklı olduğum halde kendimi ezdiririm, istediğimiz an bu kızın hayatına sıçar gideriz zannediyorlar. Halbuki kin tutarsam mezarlarına bile gitmem, bilmezler. Onlara insanların onları sandıkları kadar da önemsemediği gerçeğini söylesem yine "çok toksik biri" ilan edilirim. Edileyim çok da fifi. Herkes çok toksik olup melek gibi davranırken ben toksik davranayım toksik desinler, vallahi onur duyarım.

Çevrem gerçek anlamda kötü birine dönüşmediğim için çok şanslı.

Kendime ve hayatımı iyileştirmeye o kadar odaklanmış durumdayım ki başka birine odaklanamıyorum, odaklanırsam da rutinim boka sarıyor. Kimse bir kayıp değil artık, geliyorlar ve şovlarını yapıp gidiyorlar, ben de işime gücüme bakıp unutuyorum yüzlerini.

3-4 gündür peş peşe kabuslar görüyorum, uyumaya korkar oldum. Birinde beni aldatan exle cima eyliyorum, kaçamıyorum. Diğerinde hiçbir sorun yaşamadığım işimden sebepsizce kavga kıyamet atıldığımı görüyorum. Birinde tanımadığım, muhabbet ettiğim çok güzel bir kadının tanımadığım iki adam tarafından istismara uğradığını gördüm, anı görmedim sonrasını gördüm. Baygın yatıyordu. En sonuncusunda Seyyar girdi rüyama, göl gibi bir yere atlıyordu, yanında da bir erkek arkadaşı vardı, kızlarla cilveleşip gülerek poz veriyorlardı.

Film karesi gibi rüyalarım, müdahale etmek isteyip edemiyorum, etkisiz elemanım, bazen anlamsız sebepsiz bir vahşet dönüyor ve günlerce etkisinde kalabiliyorum, kendimi birine eziyet ederken görmedim ama başkasının başkasına –nadiren de bana- ettiğini görürüm sürekli. Hiç alakam olmayan, tanımadığım, her milletten insanlar hemen hepsi. Hep soruyorum kendime, neden rüyalarımda hiçbir alakam olmayan insanların acısına şahit olmak zorunda kalıyorum diye.

Atama mevzusundan olumsuz sonuç aldım, puanım iyi olsa da. O iç sıkıntısıyla çok para harcadım, ki yapmadığım şeydir. Artık karta para yatırmamaya karar verdim çünkü elimde nakit olarak görmediğim paraya kıyamazken, karttakini affetmiyorum harcıyorum. Eskiden para biriktirebilmemin sırrı da buymuş aslında.

Annem yine saldırdı, eskiden ya sabır deyip sakinleşmeye çalışırken veya odama kapanıp ağlarken, son zamanlarda bana inen her darbeden sonra elime bir nesne alır oldum, sonuncusu bıçaktı.

Manevi açıdan tekrar dibe çakılmamak için dua ediyorum bir süredir. Dinle alakam yok, sadece içimi rahatlattığı, bana yaşama isteği aşıladığı için ediyorum dua. Aksi halde ben maket bıçağına bakıyorum, maket bıçağı da bana bakıyor. Kendimi on yıl önce yaptığım gibi kesmek istemiyorum, hayatta yaşamaya değer güzel şeyler olduğunu düşünüyorum hala. Kediler bile yeter tek başına.

Seyyar durduk yere aklıma geliyor rüyama girdiğinden beri. Yepyeni adamları da düşünmüş, biraz arzulamış olmama rağmen. Kalan tüm exlerime toprak atmışken o geri zekalıyı düşünüyorum, lanet olsun onun varlığına. Nefret ediyorum ondan. Ben uzak dururken, ulaşmazken, ona dair her şeyi hayatımdan, aklımdan silmişken onun inatla gelmek istemesinden. Beni ondan sadece gururum kurtarıyor.

Tamamen duygusuz bir şekilde kendimi onun, çapkın bir erkeğin yerine koyarak düşünüyorum: Hayatımda yatıp kalktığım hâlihazırda birileri varken, iki yıl önce yatıp kalktığım ve beni istemeyen bir kıza ısrarla ulaşıp onunla tekrar yatmak için bir sebebim olmaz. Beni isteyen, bana cinsellik verecek o kadar kız varken neden öyle birini isteyeyim?

Bu konuda bir error veriyor da olabilirim çünkü hala bir cevap bulamadım. “Sana ihtiyacım var” demesi de bir cevap değil gözümde.

Zengin tüccar babasının üçüncü eşinden olma bilmem kaçıncı çocuğu. Küçük bir çocukken evi ateşe vermeye kalkıyor. Annesi gözü önünde kanserden ölüyor. İlk aşkı onu boynuzluyor. Seyyarın beraber olduğu kadınların haddi hesabı yok. Seyyarın değer yargıları da siktiriboktan. Seyyar gibiler adam olmaz. Tek artısı, tüm dünya seni yargılarken seyyar gibilerle kendin olmaktan korkmazsın.

Asabi kıpır kıpır bir yapım olmasına rağmen çevrem benim çok sakin bir insan olduğumu, yanımda çok rahat hissettiklerini söyler, kimseye anlatamadıklarını bana anlatır arkadaşlarım ama ben taş çatlasa bir kişiyle rahat hissedip rahat davranabiliyorumdur sadece. Tabii ki değer veriyorum bu insanlara. Ancak birinin yanında rahatlayabilmek bana hep yabancı bir his oldu.

Here we go again. Tüm bu anlattıklarımın sonucunda şu an ruh sağlığım Bir Başkadır Ruhiye. Bu gece ağzımla içmeyeceğim. Ayrıca yine cıbıl bir Kızılderili oğlan çizeceğim. Gerçi keçileri kaçırmamak için sanata sığınmak da nafile artık.

Haftaya da terapi var zaten. Önceden medeni ve neşeli bir başlangıç yapmıştık. Güldürmüştüm onu. Kadını sanırım fena darlayacağım bu kez. Zaten bir bakıma da darlamak için para ödemiyor muyum?..

Bu arada seyyarın adının nereden geldiğini merak ediyorsundur belki: youtube.com/watch?v=i89HZRxD_sM

AHAHAHAHAHAHAHAH

<3

ne yazılrki buraya (25 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Kendini mhafazakar dindar olarak tanımlayanlar olarak karşı cinsten geçmişi olmaması veya atıyorum lisede birkaç çocukca hoşlantı tarzında durumlarını istemek fazla mı olur?

Ben uygun birini aramakla geçirdim karşı tarafta bana benzer olsun. Geçmişi gerekirse olmasın tarzında br tutum sergilemek mantıklı olur mu?

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

Bence fazla olur. Hayatın doğal bir akışı var, çalışan hormonlar var. Evrim bizi çiftleştirmek üzere çalışıyor. Buna meyletmek o insan hakkında bir soruna işaret etmez.

Sorun teşkil edecek nokta o insanın bu meyli nasıl yönettiği. Çünkü bunlar karakter konusudur, pek de değişmez. Eğer dürtülerini hiç kontrol etmediği bir geçmişi varsa, böyle devam edeceğini düşünmek yanlış değildir. Geçmiş bu yüzden önemlidir, geleceği öngörebilmek için. Yoksa geçmişinde prensipli denebilecek ve yarım kalmamış bir öykü varsa bu insandan rahatsız olmak gerekmez, onunla illa denk olmanız gerektiğini düşünmüyorum çünkü insanların hayatı farklı akabilir, normaldir. 

Trombosit (32 yaşında) 2 yıl önce yazdı:

Ablacım bu konuda çok büyük yardıma ihtiyacım var. Daha bu hafta yurtdışından yanıma tatile gelen kız arkadaşım telefonumu karıştırmış ve başka kızlar hakkında erkek arkadaşlarım ile yaptığımız imalı konuşmaları okumuş güzel kız bizi niye tanıştırmadın zamanında vb tarzında. Ben aslında kendisini çok seviyorum ve kesinlikle gözü dışarda bir adam değilim sadece iki üç kahkaha olsun diye öylesine söylediğim laflardı ama o beni aldaltmış gibi görüyor hayal kuraklığını düzeltmek istiyorum ama bilmiyorum nedir bu olaya yorumun :(

Mantıklı Kadın 2 yıl önce yazdı:

Kesinlikle gözü dışarıda olmayan adamlar böyle muhabbetlere de mesafeli oluyorlar. Siz erkekler daha yüksek çıtalardan bihaber olduğunuz için kendinizi prensipli filan sanıyorsunuz. Aldatmak üzerine yazımda söyledim, aldatmak istemiyorsanız zaten bu tarz, düşüncelerinizi ve eylemlerinizi hafifleten şeylere girişmemelisiniz. Bugün esprisini yaparsınız, yarın adımını atarsınız, öbür gün bir bakmışsın "ya ben kız arkadaşımı çok seviyordum ama yanlışlıkla penisim başka bir kızın amına girmiş, nasıl oldu ben de anlamadım." Hadi ya, çok şaşırtıcı gerçekten.

Bu kızdan özrünü dilemişsindir. Yeter. Artık geri çekil, daha fazla özür dileme ve peşinden koşma. Şimdiye kadar özür dilemediysen, dile. Şansınız olacaksa, kız "düşündüm de çok tepki verdim" gibisinden seninle konuşur tekrardan. Peşinden koşarsan iticileşirsin. Kız birkaç hafta dönene kadar asla başka kızlarla en ufak münasebete girişme. Çok yapmacık olmayacağını düşündüğün bir arkadaşınla, birkaç gün sonra "trombosit pişman olmuş, akıllanmış (heder olmuş mahvolmuş değil bak)" tarzı, sanki senin haberin yokmuş da arkadaşın ayrıldığınıza üzülmüş ayağına haber uçurabilirsin.

İlişkilerinizden memnunsanız ilişki içinde kızlara çok aşığım, gözüm senden başkasını görmüyor moduna girmeyin ama, kararının arkasında durup gereğini iradesi yüzünden yapan bir erkek imajı çizin.

Trombosit (32 yaşında) 2 yıl önce yazdı:

Konuşmalar çok eski zamana ait aslında yeni bir konuşma değil ama sonuçta oldu ve çok üzüldüm hatta şöyle bir pişmanlığım var ne gerek vardı güzel giden bir şeyi bozdun diye kendime kızıp duruyorum tabi ki kızı tamamen rahat bıraktım hatta git kurtar kendini benden dedim kendimden cidden tiksiniyorum şu aralar dışarıya bir şey yansıtmasam bile :/ bugün beni aradı bu arada görüntülü normal hayatıma devam ettiğimi görünce biraz morali bozuldu kapattı yüzüme bakalım hayat ne getirir göreceğiz tam da aile kurmayı düşündüğüm bir zamanda oldu büyük hayal kırıklığı yaşattım gözlerinde gördüm resmen bunu. Başka arkadaşlar okursa diye yazıyorum insanlarla konuşurken yakalanmamayı düşünerek değil yanınızda sevgiliniz olduğunda nasıl konuşacaksanız öyle konuşun.

Mantıklı Kadın 2 yıl önce yazdı:

Konuşmalar eski ve ilişkinin pek ciddi olmadığı zamanlara aitse, bu daha iyi bir gösterge. Sen hala uzak durmaya devam et, seni yoklamış olması çok iyi. Eğer bu şekilde "yalnış yaptığını anladığın ve onun uzak kalmasını haklı gördüğün için" uzak durmaya devam edersen, o sana gelecektir. Gelirse, bu konuları en azından sen bir daha açma. Kaldığınız yerden olmamış gibi devam edin. Ancak, bundan sonra 3. kişilerle daha prensipli bir çizgi çiz. Bu yetişkin bir insanın kendi erdemine olan borcudur.

Trombosit (32 yaşında) 2 yıl önce yazdı:

Abla selam 2 hafta sonunda güncelleme yapmaya geldim. 2 haftadır görüntülü konuşuyoruz ama sürekli ban laf sokma ve yaptıklarımı yüzüme vurmaya dönüyor konular. Ayrıca sürekli ve kesinlikle konuşmamızın bir şey ifade etmediğini bir daha asla beraber olmayacağımızı aldattığımı düşünüyor kendisini. Kafam çok karışmış vaziyette konuştuğumuzda özlüyorum deyip ağlıyor ama yaptıkların aklıma geldikçe ayrı olmanın mantıklı olduğunu düşünüyorum elbet unutacağım diyor yine de konuşmaya devam ediyoruz. Benim de kafam karıştı konuşmak gittikçe zorlaşıyor çünkü yanlış anlaşılmalar artıyor nedir bu durum çözemedim açıkcası :/