Çok Partneri Olmamış Erkek Ezik midir?

Redpill Çizgisine Alternatifler

Redpillci arkadaşlarla sık sık tartıştığım bir konu bu. Ben diyorum ki bir erkek kendisiyle yatmaya hazır bir sürü kadın olmasına rağmen bunu tercih etmeyebilir, onlar da diyor ki böyle bir erkek mümkün değil, bir erkek kendine yürüyen bir kadınla yatmıyorsa ya erkekliğinde sorun vardır ya da kendine yürüyen kadın yoktur.

Oysa ki ahlak dediğimiz mesele tam da şöyle bir şeydir ve insanlar bu noktada ayrılıyor zaten: yaptığımız şeyleri karşı tarafın bize izin vermesine göre değil, kendi prensiplerimize göre şekillendirmektir.

Skorun az olmasını beceriksizlik sandığınız için kafanızda bir erkeğin hem karizmatik, hem de az partnerli olmasını oturtamıyorsunuz. Çünkü işi kendinizden biliyor ve istisnasız herkesin sizinle birebir aynı yönelimlerde olduğunu sanıyorsunuz. Redpill için sadece evrimsel psikoloji ve onun bulguları var. Hayatı o gözle okuyor. Ancak bir insanı şekillendiren sadece evrimsel psikolojiyle gelen itkileri değil. Kişilik psikolojisinin inceledikleri var, bağlanma stilleri var, kişinin aile yapısı, genetik eğilimler, dini inançlar var. Bunlar mavi haplılık denerek indirgenebilecek basit meseleler değil. Erkekler bunlara göre cinsel stratejilerini farklılaştırıyorlar.

Bir erkek, geçici seksin gerekli kıldığı tanışma, flört, tavlama aşamalarını gereksiz bir enerji tüketimi olarak görüyor, değerli zamanını buna harcamak yerine seks ihtiyacını uzun ilişkisinden karşılıyor olabilir. Bazı erkekler kendiyle ilgili, aile veya okul hayatındaki hedeflerini gerçekleştirmek için rahip moduna girmiş olabilirler. Diğerleri, sevmedikleri ama kendilerini sevdiğini hissettikleri ya da belli ki ailesel problemleri olduğu için saçma sapan, sonradan pişman olacağı belli davranışlar sergileyen kızları istismar edip günahına girdiğini hissetmek istemiyor mesela.

Şunu fark etmelisiniz: sadece içinizden gelenleri dinlemiyorsunuz, birbirinizi de dinliyorsunuz. Erkekler skor konusunda birbirine çok baskı yapıyor. Birbirini özendiriyor, ezikliyor. Hiç olmadı, evlenmeden doymazsan evliliğin sürmez diye gaz veriyor.

Karıya kıza doymak diye bir nokta ise yok oysa ki. Doymak, geçicidir. Bir süre ara verirsin, sonra gene istersin. Önemli olan, doymayı umursamamak, az yemektir. Nasıl ki obez insanın yemekle ilişkisi bozulmuştur ve yeme bağımlısı olur, yese de doymaz ve giderek kilo alır, bu tip erkeğin de sikmekle sorunu olur ve bir seks obezine dönüşür. Tedavi görebilir ama bu bozukluğu hiç yaşamamış erkeğe oranla alışkanlıklarına dönmeye meyillidir, ayrıca uzun süre obez olarak yaşam sürdüyse, kilo verse dahi fazla derisini aldırması ve duruş bozukluklarıyla mücadele etmesi gerekecektir. Ölsünler mi, ölmesinler tabi. Ama partneri fazla olmuş adama ideal demem ve üstün görmem ben bu adamları.

Girmediğin bir yarışı kaybetmiş olmazsın. Neden bu yarışa girmemeniz gerektiğini, hayatın geneline bakınca bunun “kazanmak” olarak anlamlandırılamayacağını sizlere bolca temellendiriyorum zaten.

Bazen de diyorum ki, uğraşma, siz en iyisinin hayattaki tüm imkanları manipüle ederek fazla fazla tüketmek olduğunu sanmaya devam edin…

Ahlak kavramını yazıya koydum diye, çok kadınla birlikte olmak ahlaksızlıktır dediğimi sananlar oluyor. Hayır. Kadının da erkeğin de çok partneri olmasının, kimseyi üzmekle sonuçlanmadığı bir durumda ahlaksızlık olduğunu düşünmüyorum. Ama bu mümkün mü?

Problemi yaratan şey “hız”. Hızlı yaptığın şeyi, özellikle de dikkat isteyen bir şeyse özenerek yapamazsın. Nakış gibi düşünün. Aceleyle yapılmış bir nakış mı daha güzel sonuç verir, yoksa yavaş yavaş, dikkatlice yapılmış bir eser mi? Hızın doğasında özensizlik vardır, kaçınılmazdır.

İnsan ilişkileri de dikkat ister. Seks de bir ilişki türüdür. Özgürce sevişmek isteyenler ne kadar aksini iddia etseler de, seks duygusal niteliklerinden tamamen soyutlanamaz, çünkü seks eyleminde kontrol edemeyeceğimiz şekilde oksitosin salgılanır ve duygularımız hareketlenir. Aksini iddia eden kendini dinlemeyerek iç süreçlerini çıkarı için bastıranlardır. Buna kızmıyorum, iç sesimizi bastırmamız gereken çok fazla noktayı ben söylüyorum zaten. Ama bu insanlar diyor ki, orada bir iç ses yok.

İlişkilerin bir oluşma, durağanlaşma ve çözülme süreci vardır. Bu süreçler de üzgünüm ama zaman alır. Alıyor, çünkü konuşmamız lazım, anlaşmamız lazım, anlaşamamamız lazım, soğumamız lazım ve ayrılmamız lazım bizim.

Bu süreçlerin hepsini hızlı yapmaya çalıştığımız zaman da kaza yapmamız, özensiz olmamız, sağı solu kırıp dökmemiz ka-çı-nıl-maz. Ondan sonra gelsin ghostingler, gitsin yalanlar, oradan aldatmalar, buradan manipülasyonlar. Kısacası, “ahlaksızlık”. Yavaş bir insan olarak ben bu saydıklarımda “sıfır” çekiyorum, hızlı olup da sıfır çektiğini iddia edecek -hakkaniyetli- biriyle tanışmak isterim. Teoride aksi mümkün, ama uygulamada olan bu. Bakan görüyor zaten.

İnsan ömrü ve seks potansiyeli sınırlı olduğu için çok partner değiştirme çabasının hızı şart koştuğunu ayrıca açıklamama gerek yok sanıyorum ki.

Yorumlar

tonbalıklı makarna (25 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Abla selam, öncelikle twitterda ve burada yazdıklarını bir aydır sıkı sıkıya takip ediyorum. Öte yandan da iki yıldır sıkı bir red pill okuyucusuyum.

Kafanda profilimin oluşması ve daha sağlıklı ele alıp cevap vermen için kendimden kısaca bahsedeyim. Yaşım 24 hiç sevgilim olmadı (bu durumdan dolayı karşı cinse herhangi bir sinir nefretim vs yok yani incel falan değilim). İşinde gücünde olan total paketi ileri taşımaya çalışan, fırsat buldukça da kızlarla tanışmaya, kaynaşmaya çalışan biriyim. Fiziksel herhangi bir problemi olan biri de değilim. Sevgilimin olmama nedeni de açıkçası hiçbir şekilde kadınlarla kaynaşabileceğim ortamım yok zaten iş ve özel hayatta, hatta takıldığım arkadaşlarımın da yok (bu durumun negatifliğinin farkındayım). Ama nasıl o ortamlara girerim bakınıyorum, yani "eyvah çevremde kadın yok asla sevilmeyip iyi bir ilişki yaşayamayacağım" kafasında biri değilim. Ve sağlıklı uzun ilişkiler yaşamak isteyen biriyim yoksa benden aşağı seviyede olan görece de beğenmediğim tiplerle birkaç kere de olsa cinsellik yaşayabilirdim, bu fırsatlar geçti elime. Beğenmediğim ve sevmediğim kişilere karşı asla gayret sergileyemem, tahammül edemem.

Red pill okurken şunun hep bilincindeyim: red pill'in ele aldığı kızlar zaten hayatı hızlı ve hedonist yaşayan/yaşamaya çalışan kızlar. Gerek muhafazakar bir ailede büyümem gerekse bu kızların takıldığı yerlerde bulunmadığım için hiçbir zaman bu kızlarla herhangi bir problemim olmadı. Bana hitap eden, beğendiğim kızlara denk gelip konuştuğumda ya da onlar hakkında duyumlar aldığımda fark ediyorum ki ortalama yaşıtım bir kızın 2-3 sevgilisi olmuş oluyor, zaten ortalama güzellikte bir kızın ilişki yaşamamış olmasına maalesef ihtimal vermiyorum günümüz şartlarında. Yani kabaca evlenene kadar 4-5 tane uzun ilişkisi olmuş oluyor. Ben ilk anlamlı ilişkimi ne zaman yaşarım bilinmez ama kendim gibi geçmişi benim gibi olan birini bulduğumda evlilik yoluna da girerim, çünkü şu devirde sağlıklı ilişkinin kolay bulunmadığının farkındayım.

Geliyorum soruma şimdi dengim olan kızların minimum 3-4 sevgilisi olmuş oluyor böyle biriyle devam etmek istesem bile geçmişindeki sevgililik olaylarından dolayı devam etmeyeceğimden eminim çünkü evlensem bile bu durum beni rahatsız eder gibime geliyor muhtemelen eder de (o zamana kadar hiç ilişki yaşamadığım bir senaryoda). Ben durumu aşmayı istiyorum çünkü belki çok seveceğim birini de geçmişinden dolayı hayatımdan çıkartmak istemiyorum ama şu anki gidişatım bana çıkartacağımı gösteriyor. Ben bunu nasıl aşabilirim/çözebilirim? 

Her türlü sert, yumuşak fark etmesizin feedback'ine de açığım.

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

Kadınlar ve erkekler ile ilgili anlamanız gereken çok temel iki fark var:

Kadınlar çocuklarının annesi olduğundan her zaman eminler. Erkekler ise bundan ancak kadına karşı sahiplenici oldukları zaman eminimsi olabiliyorlardı.

Kadınlar, gebelik riskini alan taraf olarak erkeği seçerler. Ancak sık sık seçtikleri erkeği değiştirmeleri gerektiren durumlar olmuştur: erkeğin ölmesi, erkeğin başka kadına gitmesi, erkeğin çocukları koruyamayacak ve doyuramayacak kadar aciz olması gibi.

Bu iki temel fark kadınla erkeğin birbirine bağlanma stilini tamamen farklılaştırmıştır. Sen, bir kıza, bir kızın sana yükleyeceğinden çok daha derin bir anlam yüklüyor, daha derin bağlanıyorsun. Bir kızı "çocuklarımın anası" konumunda düşünmen, babalık rekabeti istemediğin için seni inanılmaz bir sahiplenmeye itiyor. Geçmişiyle bile kavga eder duruma geliyorsun.

Bir kız ise hayatından geçen erkeklere senin yüklediğin anlamı yüklemiyor. O, onlarla sadece daha erken karşılaşmış. Bu kadar. Kronolojik ve lojistik bir denk geliş kızın geçmişindekiler.

Senin için tehlike arz edecek, dikkat etmen gereken konu ki kızları hem gözlemleyin, hem soruşturun:

Kız, cinselliğe çabuk mu geçiyor? Bir kadının, kendi cinsel stratejisi gereği, erkek ona bağlanmadan önce seks yapmaması gerekiyor. Sekse erkekten hızlı giden bir kızdan asla olmaz. Bakire olmamak sorun değildir, senden önce bir erkeği sevmiştir, erkek de bunu sevmiştir, dediğim gibi bu bir denk geliş. Gerçi sen dini inanç gereği bakire istemek zorundasın, diğerleri için yazmış olayım. Ancak, kızın seninle kolay öpüşmüyor, oynaşmıyor olması şart. Kız ilişkiye çekmek isteyen taraftır, erkek cinselliğe. Sağlıklı bir denge böyledir.

Kızın, arkadaş ayağına dahi olsa çevresinde, ona ilgi gösteren erkekler bulundurmaması gerekiyor. Sınıf arkadaşları vs. olur, onlarla özel olarak buluşmadan görüşür. Bunlar sorun değil. Ancak, kanka, eski arkadaş gibi erkek figürleri olmamalı. Bu, kızın tabak çevirdiğine, yedek tuttuğuna işaret olabilir. 

Kız, alfa dul olmamalı. Yani hayatından çok büyük bir aşk geçmiş ve bu aşk kız açısından yarım kalmış olarak bitmiş olmamalı. Yarım kalmamış ise, sorun yok. Ancak bir kız eskiye dair hatıra saklıyor veya eskiyi anlatıyorsa, iyi değil. Ben olsam, böyle bir hatıranın beni rahatsız ettiğini söyler ve benimle yeniyi inşa etmek istiyorsa eskiyi tamamen yok etmesi gerektiğini söylerdim, yapmıyorsa da, topuk.

Her kızın da illa sevgilisi olmuyor bu arada. Benim okuyucularımdan, erkeklerden gözü ciddi manada korktuğu için kimsenin eli eline değmemiş kızlar var. Aileleri hem kendilerinden, hem erkeklerden o kadar mesafeli yetiştirmiş ki, bu kızlar bırak sevgili olmayı, erkeklerle flört dahi etmiyorlar. Tamamen iletişimsiz sayılırlar. "Beni hiç görmüyorlar abla" diyorlar bu kızlar.

Siz erkeklerin, ne kadar farkında olmasanız da içinizde bir "seks dedektörü" var ve hiç seks ihtimali görmediğiniz kızlardan itiliyorsunuz. Onları çirkin bulduğunuzu zannediyorsunuz. Oysa ki erkek kolay kolay çirkin bulmaz. Sizin çirkinlik algınız gerçekten aşağıda. O "çekim hissetmiyorum" dediğiniz kızlar var ya, onlar sizin seks dedektörünüzde olumsuz algılanan kızlar. Size iki cilve yapsalar aklınız şaşar :) Belki de, seni memnun edecek, eli eline değmemiş kızlar, onlardan biridir.

İnsanlarda, yeşillendirme denen bir güç vardır. Birine ilgi gösterirsen, eğer o kişi piyasa insanı değilse, sana karşı ilgi duyar büyük ihtimal. Ancak, bu yolun riski şudur: kişi senden gördüğü ilgiden sonra götü kalkarak seni terk edebilir. O yüzden, bu ilgi çok dozunda verilmeli, karşıya asla "senin için öldüm, bittim, her şeyinle seninim" pozlarına girmemeli. Eğer üstteki paragraflar sayesinde aklına gelen bir kız varsa, düzgün biriyse, bu yeşillenme mekanizmasını deneyebilirsin.

Unutmayın, doğa bizi çiftleştirmek için etrafımızda dört dönüyor, kulağımıza fısıldıyor. Aşk masalını bir kenara bırakırsak, çekim oldukça basit bir şey.