Eşleşme Dinamikleri

Redpill Çizgisine Alternatifler

İnsanlar birbirlerini çekiyorlar. Çekim kutsal bir olay değil. Çoğunlukla kimya işi. Kimleri çekeceğimiz ve hayatımızda oluşacak paternlere yönelik karalamalar yapmak istedim sizlere. Kaynak götüm.

Twitter’da bana sordular: evlenilecek erkek özellikleri nedir? Onlara, 4 farklı erkek modelini sıraladım. Evlenilecek değil de, evlenen erkekler listesi gibi oldu. Sonuçta, insanların büyük çoğunluğu halen evleniyor, herkes enlerle evlenecek değil. Kendi özelliklerine göre, belli insanlara, başta da dediğim gibi çekiliyorlar veyahut onlara açıklayacağım üzere mecbur kalıyorlar.

Erkekleri dahil gördüğüm gruplar şunlar:

Birinci grup: doğal alfalar. Fiziklerini ve karakterlerini oluşturan genetik yapıları gereği şanslı denilebilecek, üstüne de doğru bir baba ve anne figürü tarafından yetiştirildiği için betalaştırılmamış erkek grubu. Bunlar, hayatında hiçbir zaman erkekliğini kanıtlamanın bokunu çıkarmaya ihtiyaç duymadığı halde yeterince erkek olan, ölçülü adamlardır. Genelde küçük yaştan itibaren düzenli ilişkiler yaşarlar zira dediğim gibi güzel bir anne-baba-evlilik modeliyle büyümüşlerdir ve bu kurumu severler.

İkinci grup: akıllı betalar. Bunlar; kızlarla tanışabilen, ilişki kurabilen ancak yetiştirilme tarzları ve zihniyetlerindeki hatalar yüzünden kadına gereğinden fazla düşerek ilişkilerindeki dengeleri tam koruyamayan adamlar. Böyle bir beta, doğru bir kızla eşleştiği takdirde, onun sayesinde ilişkisi içinde alfalaşabilir. Yanlış bir seçim yapmışlar ise, ilişki içinde giderek betalaşırlar ve mutsuz olurlar. Akıllı deme nedenim kendilerini olduklarından çok değersiz görmemeleri ve kadın düşmanlığına düşmemeleridir. Potansiyelini yaşamayan erkekler diyelim bu gruba.

Üçüncü grup: sonradan alfa olan eski betalar. Hırsları ve akılları sayesinde hayatlarından geçen kadınlar üzerinden alfalık inşa ederler. Süreç öncesinde kendi kalpleri çok kırılmıştır, onlar da hınç ile bolca kalp kırarlar, piyasanın tozunu attırırlar, sonra sakinleşirler. Bunlar, evlilik sürdürmek için gerekli mental olgunluğa erişmişlerdir ve eşlerini her türlü güç bakımından rahat ettirirler. Gösterişlidirler. Geçmişleri çok hareketli ve hedonisttir, ayrıca değerlerini kendileri inşa ettikleri için değer algılarına çok düşkün olurlar.

Dördüncü grup: örselenmiş betalar. Bunlar, akıllı betaların aksine kadınlarla ilgili fikirlerinde sigma-omegalığa yakın seyrederler. Neredeyse hiç ilişkileri olmaz veya ilişkileri oldukça aleyhlerine ilerler. Bu yüzden de, hayatlarına bir kız girdiği zaman onunla evlenmeye aşırı düşkün olurlar, ellerinden kaçırmak istemezler. Kızları kendilerinden çok üstün görürler.

Şimdiii, gelelim başta söylediğim şeye. Bir kız, bu erkeklerden hangisiyle neden eşleşir? Eşleşmez sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Bu erkekler yalnız veya bekar kalmaz.

Kadınların erkekler tarafından istenmelerinde 2 temel motivasyon var: gençlikleri ve güzellikleri.

Kadınların hangi erkekleri isteyeceklerinde ise temel motivasyon kaynağı hipergami. Bir kadının hipergamisinin ne kadar yüzeye çıktığı (ben buna kadının ne kadar hipergamik olduğu diyorum) kadının terbiyesine, kendine dair değer algısına, o zamana kadar erkeklerle olan tecrübelerine göre şekilleniyor. Hatta dürtüselliğin genetikle bağıntılı olabildiği düşünülürse genetik bile faktörlerden biri olabilir.

Sizlere, en genel gördüğüm eşleşme paternlerini yazacağım. Tabi ki hepsinin istisnası olur.

Birinci grup: Eğer bir kız, doğal olarak çok güzelse ve hipergamisi ortalama bir kız ise, gençken ortamındaki doğal bir alfa ile eşleşiyor ve piyasadan çekiliyor bu kızlar. Hipergamileri yüksek olmadığı için yaşı kendisine yakın olan doğal alfanın henüz statü sahibi, olmuş bir erkek olmamasına takılmıyor. Güzelliği ve hipergamisini kontrol altında tutan bir karakterde olması sayesinde de alfa erkeğe çekici geliyor. Erken yaşta eşleşme dolayısıyla yüksek bağlılık yaşadıkları bir hayat sürüyorlar.

İkinci grup: Bunlar, ilk gruptaki doğal alfalarla eşleşebilecek kadar güzel kızlar değil, hipergamisi ise kontrol altında olan akıllı kızlar. Seçeneği olan her erkek en güzel kızı ister, biraz can sıkıcı ve sığ bir durum olsa da hayatın gerçeği bu. Bu kızlar, akıllı oldukları için potansiyellerinin sınırının farkındalar. Akıllı betalar ile eşleşiyorlar. Bunların yaşayacağı eşleşme genç yaşlarında da bu dengelerde oluyor, orta yaşlarında da. Stabil denebilecek bir evlilik hayatları oluyor. Evlilikte maskülenleşme sürecini yaşamazlarsa çocuktan sonra zorlanıyorlar.

Üçüncü grup: Çok güzel ve de yüksek hipergami sahibi kızlar grubu. Güzeller ve güzelliklerinin farkındalar, kendilerine dair değer algıları yüksek. Erkeklerin en gösterişli olanları ilgilerini çekiyor. Karakterlerinde, yüksek hipergami harici olumsuz bir durumları yok, aşırı güdüsel değilller. Yüksek statülü erkekler de onları gençken fark ediyor ve evleniyorlar. Tüm ilişkiler içinde en tutkulu evliliği yaşayacak grup olmakla birlikte, aldatılma ihtimalini en yüksek gördüğüm kızlar da bu kızlar zira tüm erkek grubu içinde aldatma imkanı en yüksek olan, ayrıca karısına bağlılığı doğal alfa kadar olmayan erkek tipiyle evleniyorlar. Zaten, bu kızlar o kadar yüksek hipergami sahibi olabiliyorlar ki, bu risk bazısının umrunda da olmuyor. Erkek tarafından evliliğe bakarsak, genç güzel bir kadınla evlenmenin bedeli olarak hayat boyu taşıması gereken performans yükü daha fazla oluyor.

Dördüncü grup: Ortalama güzellikteler. Bunun iki alt grubu var.

Birinci alt grup, ortalama güzellikte olmalarına rağmen yüksek hipergami sahibiler. Gençken, alfalarla eşleşebileceklerini düşünüyorlar ancak alfalar yeterince güzel olmamaları bir yana, zorlayıcı hipergamileri ve kendilerine dair aşırı değer algısına sebep olmaları dolayısıyla bu kızlarla evlenmiyor. Yıllar içinde alfa denemeleri başarısız oldukça skorları yükseliyor, yüksek skora sahip oldukları için sonunda örselenmiş betalar ile mutsuz bir evlilik yapıyorlar. Erkeği terk etmeye ve aldatmaya en yatkın grup bu kadınlar. Ayrıca, erkeği örselemeye devam ettikleri için de erkek örneğin mesleki konumu gereği dışarıda ilgi görürse bu kadınları aldatıyor. Sonradan açılma aldatması dediğimiz bu erkeklerin yaptığı bence.

İkinci alt grup, kendilerine hiç değer vermedikleri gibi gereğinden düşük hipergami sahibiler, zaten ikisi birbiriyle bağlantılı. Sevgiye ve beğenilmeye aç oldukları için genç yaşta örselenmiş betalar ile eşleşiyorlar. Kaderleri, tarafların ne kadar akıllı olduğuna bakıyor. Eğer birlikte değer inşa etmeyi başarırlarsa, huzurlu bir evlilik sahibi olma ihtimalleri var ancak risk yüksek. Taraflardan biri diğerinden erken ve çok değer kazanırsa, evlilik bozuluyor. Eğer bu kız biraz değer inşa edeceği yaşa kadar yalnız kalırsa, akıllı betalar grubundan bir erkekle eşleşiyor. Ortalama bir evlilik sahibi oluyorlar.

Dediğim gibi, bugün sahip olduğum bilgilerle etrafıma baktığım zaman gördüğüm paternler bunlar.

Kızlar!

Ne kadar güzel olduğunuzu biliyorsunuz. Seziyorsunuz değerinizi içten içe. Güzellik algınız konusunda gerçekçi olun.

Hipergaminizi kontrol edin. En gösterişli adamlar hem gösterişli hem genç kızlara gidecekler. Piyasanın kuralı bu. Hipergaminiz kontrol altında olur da dürtüsel değil aklınızla karar verirseniz, güzel bir hayat yolu çizebilirsiniz kendinize. 

Sosyal medya kullanımınıza dikkat edin. Sosyal medya değer algınızı bozar ancak değerinizi yükseltmez. Çok tehlikeli bir tuzak.

Üstteki üç madde kendinizi olduğunuzdan değerli görmemekle ilgili.

Değerinizi olduğundan aşağıda da görmediğinizden emin olun. Kendini hiç sevmemek, hiç beğenmemek size güzel bir hayat getirmeyecek, çok yanlış eşleşmelere sebep olacak. Değer algınız, bilin ki sahip olduğunuz özelliklerden daha çok yetiştirilme tarzınız, ailede hor görülmenizle alakalı. Bu konularda lütfen farkındalık sahibi olun ve imkanınız varsa psikolojik yardım alın.

Yüksek hipergami ve dürtüsellik, piyasayı alt üst ediyor. Kadınlar olarak bunun farkında olmamız ve beklentilerimizi düzenleyerek şu anki kötü gidişata dur dememiz şart.

Erkekler!

Kaderinizi en çok belirleyecek şey: değer algınız ve akıllı olmanız. Emin olun bunlar. Huzurlu ve stabil bir evlilik yaşamak sizler için de imkansız değil. Örselenmeyin. Sosyal medyayı takip etmeyin, instagrama bakmayın, niteliklerinizi artırmadan kızlara yürüyüp durup öğrenilmiş çaresizliğe saplanmayın. Önce kendinize dönün, önce kendinizle meselelerinizi halledin. 

Zamanın lehinize işlediğini hiç unutmayın. Bir şeyler kaçırıyoruz hissine girmeyin. Erkek muhabbetlerini dinlemeyin. Durduğunuz yerde dursanız, işinize, fiziğinize ve insanlarla iletişim yeteneklerinize dikkat etseniz seksüel market değeriniz artıyor zaten. Eziklenenin ve salanınki artmıyor. Eziklenmek örselenmeyi getirir ve en büyük düşmanınız budur.

Özgüven geliştirmekle ilgili yazacağım gençler. Şimdilik, tekrar ediyorum, instagram, tinder ve rekabet belasından uzak durun. Gerçek hayatın içinde kalın ve gönüllü faaliyet de olsa yararlı bir şeyle uğraşın.

Değer algısı yüksek kızlara yürümeyin. Yaramaz. Çok kişiye şans verdikleri için skorları yüksektir ama şans verdikleri kişiler kendilerinden üstün gördükleridir. Bu yarışa hiç girmeyin. Değer algısı sağlıklı kızları tanımayı öğrenin.

Hepinizi evereceğim lan.

Yorumlar

rayiha (29 yaşında) 5 ay önce yazdı:

merhaba cıvıtık,

ben aslında kendi değerimin hangi konumda olduğunun farkındayım ve bunu korumaya calisiyorum ama zamanla istedigim gibi bir iliski yasayamayip dengim birisi ile karsilasmayinca bu algımda bozulmalar olduğunu farkediyorum.  oyle ki kendi degerimden daha azına bile yonelmeye başlıyorum zihnen veya onu zihnimde kendimden yukarı koyabiliyorum.( yukarida olmadigini bilsem bile) bir kız deger algisini nasıl korur ?  

Mantıklı Kadın 5 ay önce yazdı:

Değer algının sağlıklı olduğuna emin misin? Sözüm meclisten dışarı, kendini "babasının prensesi, evinin bir tanesi" gibi düşünen ve herkesten kendine ayrıcalık bekleyen insanlar var mesela. Yine senin için sormuyorum ama, bu tip bir insanın davranışları veya bir narsistin davranışları onu "yüksekte" bir yalnızlığa mahkum ediyorsa, kendisini bu şekilde değerli görmeyi sürdürmesi mi gerekir uyum sağlaması mı gerekir sence?

Hem değer algını bir noktada tutup hem eşleşemiyorsan bir şekilde problem var demektir. Ya değerini göstermeyi bilmiyorsun, ya da olduğundan daha değerli olduğunu düşünüyorsun. Yapabilirsin bunu ama bedeli yalnızlığının devamı olabilir.

Değerli olma isteğinin de kırılganlık olup olmadığını sorgulamanı öneririm. Belki de ifrattan tefride kaçıyorsun. Değersiz hissetmekten o kadar korkuyorsun ki bu konuda gardını indirdiğini düşündüren her şeyden kaçıyor olabilirsin.

rayiha (29 yaşında) 5 ay önce yazdı:

bilmiyorum biraz ozet halinda yazinca narsistce bir yaklasim gibi gelmis olabilir ama kendimi insanlardan ustun bir yerde görmüyorum aslında. daha once de yazmistim eslesememe sebebimi. ben daha muhafazakar biriyim ve genellikle bana cok zit insanlar geliyor oyle olmasa aslinda iliskiler konusunda ılımlı bir yapim var. mesela kendime bazen bunu soruyorum acaba mukemmeli mi ariyorsun diye ama zihnimde kurdugum kisi baya dümdüz bir insan profili, ne cok yakisikli ne ultra zengin, sadece dini yonden beklentilerim var az biraz da iyi hissediyorsam yaninda tamam benim icin ama bu kadari ile bile karsilasmak benim icin cok cok zor. degerimden dusuk insanlar olmasini sadece kendi gozlemimle söylemiyorum bu arada taniyanlarin genel gozlemini de dikkate aliyorum. anlatabildim mi bilmiyorum

Mantıklı Kadın 5 ay önce yazdı:

Yeni insanlarla tanışıyor musun peki? 

rayiha (29 yaşında) 5 ay önce yazdı:

bu fikre açığım yani arkadaslarim birini önerince degerlendiriyorum ama hep bi baslangicta tikaniyoruz birisi yeni iliskiden cikmis biriydi ve unutmamisti o yuzden bitirdim, digerinin iletisim becerisi hic denecek kadar azdı ben konusma acmasam ilerleticek gibi durmuyordu(tecrubesizlikten). kendileri gelen insanlar da genelde cok merak ettikleri icin geliyorlar ve fazlaca idealize ediyorlar. yani cogu zaman arkadaslarima sorup kendimi yoklarım ve onlar da ilginc bulurlar karsilastigim durumlari. ama şunu da biliyorum benim gibi olan insanlarla pek ayni ortamda degilim, olduğumda onlara hitap ettigimin de farkindayim ama insanlar bana yaklasma konusunda iki kez düşünür cekinirler. bilmiyorum hal boyle olunca kendi degerim konusunda nerde oldugumu yokladigim da oluyo. yani kadında deger dedigimiz sey guzellik genclik ahlak gibi seylerse genelde guzel olduguma dair iltifat alirim, genclik olarak yasim ilerliyor ama cildim konusunda sansliyim, kendimi kucuk yaslardan beri de muhafaza ederim bunlari deger olarak aliyorsak en iyisi degilsem bile bence degerliyim bu degere yakin birini istemek de normal olmaz mı?

Mantıklı Kadın 5 ay önce yazdı:

Normal, normal olmasına da, yani aslında sormak istediğin hakkaniyetli olup olmadığı ve evet hakkaniyetli. Lakin, pragmatik bir çözüm bulmak da zorunda görünüyorsun.

Ya kendin daha çok buluşmalara katılarak veya görücü usülü tanıştırma ile yeni insanlarla tanışmayı hızlandıracaksın.

Eğer kimse sana yürüyemiyorsa çok asık suratlı davranıyor olabilirsin, daha flörtöz davranmayı bir şekilde öğreneceksin, yürüyemiyorsan bile yürüme davetiyesi atmayı öğreneceksin.

Şimdiye kadar yaptıkların olmadıysa bir şeyleri farklı yapmalısın.

Erkan (23 yaşında) 5 ay önce yazdı:

Bu soruya uygun başlığı bulamadığım için buraya yazayım dedim. Sizce bazı erkekler neden kızları sinir etmeyi seviyor? Bazı erkeklerde gördüğüm bir özelliktir bu, özellikle abilerde. Hatta abi terörü diye bilinir. Sevgili, kız kardeş veya herhangi bir kız fark etmeden bu kızları sözleriyle sinir eden erkekler var. Ben de yapıyorum bunu ve kızların sinirlenmesini görmek komik geliyor. Sizce bunun sebebi ne?

Mantıklı Kadın 5 ay önce yazdı:

Doğal akış bence bu zaten. Kadın ve erkek, kedi ve köpek gibi didişir, kovalaşır. Farklıyız ve birçok konuda anlayışımız da çıkarlarımız da çatışır. Normal ve sağlıklı. Mesela birbirini dozunda sinir edebilen bir kadın ve erkek arasında, birbiriyle zerre zıtlaşmayan bir kadın ve erkeğin arasında olduğundan daha fazla cinsel tansiyon olacağını düşünebiliriz. 

Bazı erkekler kimseyi ve de kadınları sinirlendirmemeye, onlardan onay almaya o kadar meraklıdırlar ki şakalaşmaktan, sinir etmekten delicesine kaçınırlar. Bu da kendi çekiciliklerinin ayağına sıkmaktır aslında. Zira özellikle erkeğin onay bağımlısı zayıf ve iticidir.

Sorun yok yani, dozunda yaptığın sürece, devam.

Zeynep (24 yaşında) 5 ay önce yazdı:

"Eğer birlikte değer inşa etmeyi başarırlarsa, huzurlu bir evlilik sahibi olma ihtimalleri var ancak risk yüksek. Taraflardan biri diğerinden erken ve çok değer kazanırsa, evlilik bozuluyor. Eğer bu kız biraz değer inşa edeceği yaşa kadar yalnız kalırsa, akıllı betalar grubundan bir erkekle eşleşiyor. Ortalama bir evlilik sahibi oluyorlar." Burada bahsedilen kızın konumundayım sanırım, şu andaki partnerimin hangi beta tipinde olduğuna emin değilim. Çok toplum ortalaması dışı değerleri var, kendisi gibi olmaya karşısında zeki biri görmeye çok değer veriyor ama aynı zamanda cinsel hayatı 13 yaşlarında başlamış. Buna karşılık ben değerimi çok geç farkettim ve ilk sevgilim 21 yaşındayken oldu. Şu an 23 yaşında biri olarak daha da güzelleşip değer kazanacağımın farkındayım ve mevcut partnerimin evlilik talebini bu yüzden onaylamaktan çekiniyorum. Biraz beklersem kendime daha mutlu olacağım bir ilişki kurabilirim diye düşünüyorum ama aynı partneri geliştirmem de mümkün çünkü kendisi benim için her şekilde değişmeye ve gelişmeye açık olduğunu, maddi olarak da bizi rahat yaşatacağını söyleyip ayrılmak istemedi daha önce ayrılmak istediğimde. Ayrılıp ileriyi mi beklemeliyim yoksa mevcut partnerimle devam edip onun betalığını eğitmeli miyim?

Zeynep (24 yaşında) 5 ay önce yazdı:

Aynı zamanda belirtmem gereken en önemli şey, partnerim en dürtüsel rolunu bile neoliberal öğretilerle bastırmış biri. Bir tartışma sonunda ona nasıl maskülen olması gerektiğini ve beni kıskanmasının doğal olduğunu falan anlattım. Bu durtulerini bastırması ve benim tarafımdan yönlendirme beklemesi canımı çok sıkıyor, ileride bu konuda daha fazla zorun yaşayacağım gibi geliyor. Seçme konusunda herkesin güvendiği biriyim, ailem ve arkadaşlarım seçeneklerle karşı karşıya kaldıklarında bana danışırlar. Bundan etkilendiğini söylüyor ama ben böyle biriyken karşımda benden daha kararlı, benden daha zeki, daha hızlı bağlantı kurabilen birini beklerim, bu doğal değil mi? Cinsiyet rolleri düşüncesini onda tekrar inşa etmem gerekecek yani devam etmeye karar verirsem. (Kararlı biriyim dedikten sonra gelip ilişkime devam edip etmemeyi sormam da ironik oldu ama bilirkişi olduğunuzu söyledi Deniz abi, ondan geldim eheheh)

Mantıklı Kadın 5 ay önce yazdı:

Erkeklerin gelişmesi konusunda onlara alan tanınır mı, yatırım yapılır mı? Evet. Ancak, erkek sana potansiyeli olduğunu söylediği için mi bunu yapmak istiyorsun yoksa sen o potansiyeli görüyor musun? Bana sen erkekte bir potansiyel görmüyormuşsun gibi geldi. Bu değerlendirmeyi doğru yaptığına emin misin? 

Öte yandan, senin gözün çok yüksekte ve kendi potansiyelini olduğundan fazla hayal ediyor da olabilirsin. Mesela istediğin özelliklerde bir erkekle ilişkin olacağından emin misin? Kadın olmanın zorluğu zaten burası, daha değerli bir erkekten yatırım alabileceğini umarken alamayabilirsin, kendi daha çok beğeneceğin bir erkek seni şimdiki erkek arkadaşın kadar değerli görmeyebilir ve sana daha kötü davrandığı bir ilişki yaşayabilirsin. Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olabiliyoruz yani. 

Ben şahsen, kadınlara, ilişki içinde kötü muamele görmüyorlarsa ve erkek çabalayan bir erkekse macera aramamalarını öneririm. Özellikle kadınlar için başla-bitir ilişkilerin ucu iyi bir noktaya çıkmıyor. Exlerin sayısının artması kimseye yaramıyor. Zaten unutmamak gerekir ki dışarıda kimse mükemmel değil. Daha iyi olanın ilişki içinde salmayacağı, yumuşamayacağı da belli değil.

Ancak tabi bunu belli bir iç huzuruyla sağlayabilmek için kendi ilişkine konsantre olmak, gözünü etraftan çekmek, beklentilerini kontrol etmek vs. gerekiyor.

moon (26 yaşında) 5 ay önce yazdı:

Sohbeti bölmek istemem ancak merak ettim. Değerli kadın kimdir, değerli erkek nasıl bir şeydir. Ben bir kız olarak kendimi değerli görüyorum mesela ama belki de bana öyle geliyor nerden bileceğim. Bu yüzden de hayatıma birini alacaksam oldukça seçici davranıyorum. Çünkü az olsun öz olsun kafasındayım.

Tabiri caizse hangi değerdeki erkeği sevmeye hakkımız var, biz değerimizi neye göre belirleriz? 

Mantıklı Kadın 5 ay önce yazdı:

Belirtmek gerekir ki burada konuştuğumuz değer insani olarak ne kadar değerli olduğunuz değil cinsel pazar değeri yani partner olarak ne kadar çekici bulunacak biri olduğunuz. Neye göre çekici algılandığımızı bu yazıda yazmıştım. 

Biz kendimizin değerini belirlemiyoruz, evet kendimizi sevmek, işlemek ve özdeğer sahibi olmak veya olmamak insanların bizi nasıl algıladığını bir miktar etkiler elbet, o yüzden önemlidir. Ancak, değerimizi asıl belirleyen şey piyasanın kendisi, onun neresinde bulunduğumuz, ne kadar farklı-nadir, ne kadar ikame edilir olduğumuz. Değerimiz kendimiz malesef ilişki dinamiklerinde tecrübe ederek bilebiliriz. Normalde, bizimle eş değerde, dengimiz olan insanlarla sağlıklı ilişkiler kurabiliriz, biz onu değerli görürüz, o bizi, birbirimizi kolayca ikame edemeyiz, bu yüzden de bırakıp gitmeyiz. Eğer biri bizden kolayca vazgeçiyor ve hayatına devam ediyorsa veya bizimle ilişki istemiyorsa bizden değerlidir. Bunları yapabildiğimiz kişiden de biz değerliyizdir. 

Dışarıdan tarafsız gözler denklikleri görebilirler. Deneyimli çöpçatanlar, aile büyükleri vs. Aşkın gözü bu konularda kördür. Kadınlar açısından çok tatsız bir mesele, erkekler volcel olmadıkları sürece ilişki için yeterli değerde görmedikleri kadınlarla da görüşür ve seks yaparlar. Bu yüzden, kadın ilişkiye gideceğiz sanarken hayal kırıklığına uğrayabilir. Kadınların dışarıdan, kankaları-yaşıtlarından değil kendi ilişki hayatı iyi giden aile büyüklerinden rehberlik almaları bu tarz hayal kırıklıkları yaşamamalarında o yüzden çok önemli.

moon (26 yaşında) 5 ay önce yazdı:

Heh şimdi oturdu kafamda konu. O zaman benim (böyle de çok tatsız bir cümle oluyor ama) kendimden az değerli gördüğüm kişiye çekilmemem gayet normal. Bu davranış tipi dışardan özellikle de üst kuşaktan seçicilik şeklinde etiketlenebiliyor. Ama erkeğe saygı duymam değerli görmem gerekiyor ki itaat edebileyim. İtaatkar bir kızım ama önce onayından geçmeli. 

Bazen de bazı şeylere gözünü kapatmak mı lazım bilmiyorum. Değerli kişilerle karşılaştım ancak bir şekilde sevmek, çekilmek hislerini tatmadım. Büyüklere söyleyemiyorum ama tipe önem veriyorum ya. İkimizi aynı fotoğraf karesinde hayal edebilmem lazım. Ama millet erkeğin güzel olmaz efendisi olur iyi kopuğu olur kafasında. Efendi kişi kısmına okeyim zaten bad boylara hiçbir zaman çekilmedim. Hem efendi hem maskülen hem de yakışıklı negzel olur. Dünya yakışıklısı hayali olmasa da bana yakışıklı gelmesi hayali🥲

Alpago (23 yaşında) 5 ay önce yazdı:

Bu Değer algısı sağlıklı kadınları ve hipergamik olmayan kızları nasıl anlarız? 

Mantıklı Kadın 5 ay önce yazdı:

İletişim kurmadan, uzaktan nokta atışı hayal kurarak pek anlayamazsın. Aynı ortamda ayaküstü başkalarıyla da sohbetlerine ve harcama-sosyal medya alışkanlıklarına bakarak ayağı yere basan bir kız mı değil mi az çok bilebilirsiniz diye düşünüyorum. Tabi ki garanti değil ama ihtimalleri iyileştirir. Ayrıca, hipergamik olmayan kız diye bir şey yok, hipergamisini bir sebeple kontrol eden kız var. Bu dini inanç olabilir ya da özdeğer sorunu olabilir veya kötü geçmişten ağzı yanmak olabilir.

Alpago (23 yaşında) 5 ay önce yazdı:

Hipergamik olmayan kız derken de zaten bunu kontrol eden kızları kastediyorum. Bu kızlar altın değerinde ve bulmam lazım. Hipergamisini kontrol etmeyen bir kızla konuşmuştum zamanında ve kendimi o kadar yetersiz hissettiğim bir zaman dilimi hatırlamam. Arabam olmadığından tut her şeyden ama her şeyden yakınırdı. Eski görüştüğü erkekleri anlatıp bir de onların arabalarıyla ilgili bilgi verince onun alfa dul olduğunu anlayıp hemen nextledim. İstiyorum ki bu kadar vakit geçirme olmadan beni yıpratmadan tanıyayım. Çünkü onunla geçirdiğim zaman kaybı çok fazla.

Dini inanla ilgili  şunu sorayım o zaman : Aşırı dindar ve takvalı dediğimiz düzeyde kızlar hipergamisini kontrol eder mi ? Muhafazakar dediğimiz erkeklere ne öneriyorsun ? 

Mantıklı Kadın 5 ay önce yazdı:

Din denklik gözetmeyi öneriyor, dinler oldukça kullanışlı, pragmatik ve "akıllı" yapılar, elbette ki hipergamik eğilimlerin farkındalardı ve bununla pek çelişmezler. Yani evleneceğin zaman mesleki durumu, dış görünümü aşağı yukarı biriyle evlenirsin dindar çevrelerde dahi. Ancak, kadının seni sürekli birileriyle karşılaştırması konusunda, sana itaatsizlik-saygısızlık etmesi konusunda gerçek dindar bir kızla daha rahat edersiniz çünkü tüm din zaten erkeğe işleri kolaylaştıracak aile içi öğütlerle dolu. 

Yine de sen hırssızsan, beceriksizsen, özdeğer ve iletişim sorunların varsa, pasifsen, belirgin derecede çirkinsen karın yıllar içinde sana karşı öfke-hırçınlık-cinsel isteksizlik duymaya başlayabilir.

Erkeklerin, erkeklik yolundan geçip ağırlıklarını kazanmak harici düzgün bir kadın-erkek ilişkisi kurmalarının yolu malesef yok. Gözün yemiyorsa, bekar kalmak daha sağlıklı.

Alpago (23 yaşında) 5 ay önce yazdı:

Bekar kalmak istemiyorum, ancak çözemediğim çok şey var. Derinden gelen öz değer problemim var ve  iletişim problemleri kendi cinsim arasında da çok yoğun olmasa bile var aslında. Kendim olamıyorum, olduğum kendimle birini etkileyeceğimi düşünmüyorum. Hakkımı ararken suçlu hissediyorum. İnsanlara Hayır diyemiyorum. Sürekli insanların benim hakkında ne dediklerini düşünüyorum. Bunların hepsini çözmem gerek. Bunları yapma diyebilirsin. O kadar kökleşmiş ki sökmek zor

Mantıklı Kadın 5 ay önce yazdı:

Çok temel problemlerin var evet ve bu halde aşk hayatında da acı çekmemen mümkün değil. Ağırlığını koyamayacaksındır. Önce aile içi, sonra sosyal hayatındaki esnaflarla olan küçük etkileşimlerinde, sonra hemcinslerinle dengelerde kendini değiştirmeye uğraşmak zorundasın. Kadınlara seks için de muhtaçlık hissedeceğin için bu kadar çekingenken çok zorlanman normal. Psikolojik destek alman da iyi olabilir sosyal kaygı konusunda bir profesyonelden. En azından sosyal kaygıyla savaşma yolları üzerine videolar falan araştırabilirsin.

Alpago (23 yaşında) 5 ay önce yazdı:

Teşekkür ederim. Deneyeceğim. Bir de şunu sormak istiyorum bir erkek olarak kadınlarla ilgili yanlışlarımı anlamak için neler yapmalıyım, neleri sormalıyım ? Aynı zamanda kendi geldiğim ve bulunduğum konumu anlamak için (alfa, beta , volcel aklına hangi kavram gelirse ) neleri sormalıyım? 

Mantıklı Kadın 5 ay önce yazdı:

Psikoloğa mı? Onlar bu konuları bilmez, açmaman daha iyi olur, gerek yok. Kadın-erkek ilişkilerini de zihninin bu kadar merkezinde tutma şu aşamada bence.

Alpago (23 yaşında) 5 ay önce yazdı:

Kendime, bulunduğum konumu tespit için. Bu gözle tekrar cevaplayabilir misiniz? 

Fylgja (20 yaşında) 5 ay önce yazdı:

bence kendine böyle bir etiket takmamalısın. arketip olarak çok farklı şeyler olabiliyor. alfa olup bluepill olanlarda olabiliyor. kafa yormaya çok değecek birşey olduğunu düşünmüyorum. başka şekilde karakter analizi yaparak çıkabileceğin testler de var mesela benimki genelde değişiklik gösterse de istj ve fil. 

bunlara daha az takılıp yapman gereken şeyleri alışkanlık haline getirmek. o yolda ilerlediğin sürece sana kimin ne dediğini umursamamak da bir güçtür hem

gölge (33 yaşında) 10 ay önce yazdı:

merhaba Cıvıtık:) kadınları gruplara çok güzel ve ortalama güzellikte sıfatlarıyla dağıtmışsın, güzellik biraz da algıdır biliyorum ama ya gerçekten güzel olmayan kızlar?( toplumsal normlar/erkek fıtratı nazarında) 32 yaşındayım ben, psikolojik danışmanım, bazı sağlık sorunlarım sebebiyle ergenliğimden beri fiziksel gelişim sorunları yaşıyorum, 2.cinsiyet özelliklerim tam anlamıyla gelişmedi, halk diliyle gelişip serpilemedim:) 1.65 boyunda 47 kiloyum, çok güzel saçlarım, orantılı bi yüzüm,yeşil gözlerim var, akıllı ve çekiciyim,kendime her anlamda yatırım yapan biriyim (fiziksel bakım, hobilerim, enettelktüel birikimim, sosyal ilişkilerim,hayat görüşüm..) bir bütün olarak hoş,güzel biriyim..bu arada bunları beni tanıyan insanların gözlerinde ve sözlerinde de gördüğüm için emin olarak söyleyebiliyorum :) kendi öz değerimin farkındayım, kendimi tanıyorum ve nasıl bi erkekle tamamlanacağımı biliyorum. kendisiyle barışık, yaşamayı seven,özgüvenli, cesur, eril enerjisi güçlü, ilkeleri üzerine bir şahsiyet inşa etmiş birini istiyorum hayatımda..maddi gücünden ,mal varlığından ziyade, para kazanabilme yeteneğini, yakışıklılığındam ziyade enerjisini önemsiyorum, hiç dikkatimi çekmeyecek 1.70 boyunda birine tanıdıkça sevip bağlandığım da oldu, çok yakışıklı gösterişli birini tanıdıkça o bedenin yerle yeksan oluşu da..gücünü şahsiyetinden alan bir adamla bulacağım bir adamla orta bi standartta yaşamı bana sunulacak lükslere tercih ediyorum..Gel görki, yaşadığım sağlık sorunu sebebiyle fiziksel olarak (proporsiyon,kadınsı kıvrımlara hatlara sahip olma)erkeklerin arzuladığı bi kadın değilim..daha önce flörtlerim ve ilişkilerim oldu, ancak çoğunlukla eril enerjisi düşük erkeklerdi, bana karşı hayranlık besleyen ancak ihtiyaç duyduğum güveni (sadakat anlamında değil, erillik/akıl/güç anlamında) tadamadığım için biten ilişkilerdi..ne yapacağımı bilemiyorum.. bi adamı her anlamda (zihinsel,duygusal,cinsel)mutlu edebilecek özgüvenli, neşeli, hayat dolu, zarif ve akıllı bi kadınım..sence ben hangi gruba dahilim? güzel görmeyi bilen ve insanı bir bütün olarak görebilen bir adam için güzel bir kadınım..ama ilkel erkek fıtratının bende aradığı kadınsı hatları bulamadığını da biliyorum..değerimin altında olan (kişilik/meslek/statü) bir adamla mutlu olamıyorum,kendimi güvende,akışta ve ait hissedemiyorum..ne önerirsin bana?

Mantıklı Kadın 10 ay önce yazdı:

Gölge merhaba,

Öncelikle bir konuda kendimi açıklamak isterim.

Bu yazılar neden var?

Genellenebilir paternlere dahil olan insanlar kendi yaşadıklarını analiz edip, onlara anlam verip değiştirmek istedikleri bir şey varsa yapabilrsinler diye.

Tespitler yaptığım zaman bana o tespitte anlattığım vakayı bir çeşit "mahkumiyet" gibi algıladığını gösteren yorumlar alabiliyorum insanlardan ve bana şerh düşme ihtiyacı hissediyorlar. 

Şerhler geçerli zaten. Genellemenin dışında çokça başka patern işleyecek, ben a'ya b'den gidiliyor yazdım diye a'dan c yoluyla gidilmiyor yazmış olmuyorum. Yani yazdığım şeylerin değişmez, tek geçerli, dışına çıkılamaz ve içine sığılması gereken kanunlar olmadığının ben farkındayım, sizler de farkında olun. 

Dediğim gibi, tek amaç, eğer okuduğun uyuyorsa ve istiyorsan, bir takım klikleri oturtmana yardımcı olsun. Uymuyorsa, pas geçilir, bu kadar basit.

Şimdi senin konuna bağlarsak, sen özel bir durumdasın. Genellenebilir durumda olan bir insan değilsin. Dolayıyısla senin tecrüben zaten bu gruplardan birine uymayacak. Bu yazı sana hitap eden bir yazı değil.

Kriterlerin yüksek mi, evet biraz. Bu kriterlere ulaşmakta zorluk yaşamanın aslında fiziksel farklılığınla alakası da yok. Normal diyebileceğin bir kız da zaten senin şu an yaşadığın sıkıntıların aynısını yaşıyor. Bu kadınların genel bir derdidir. Bir kadın kendinden üstün erkeği, başka kadınlarla ister istemez beraber beğenir. Ancak sayılı adamlar hangi birimize dönsün? Kadını beğenen erkeklerse genelde kendine (belki henüz) denk olmayan erkeklerdir. Hipergaminin ve erkek olmanın zor olmasının serbest piyasada insanları doğal olarak soktuğu durum bu. Toplum erkekleri yetiştirmeyi bırakıp kadınları erkekleştirmeye başladı üstelik. Bu da durumu daha da kötüleştiriyor ve düşündüğünden de genel kılıyor.

İkinci mesele, sen farklılığından ötürü nasıl ki arzulanmama endişesi yaşıyorsun, aynı şekilde standart bir kadın da erkeğin kendinden sıkılacak olması ve yaşlanıyor olması yüzünden bu endişeyi taşıyor ve dahası bu gerçekleşiyor da. Acı hapı yutmak ve aksini ummak hiç kolay değil, biliyorum. Kendim de bu içerikleri üretirken lay lay lom bir iç dünya ile üretemiyorum, bahsettiğim şeyler benim aleyhime de çalışıyor çünkü. Evet, partnerlerimiz için zaten ilişki başladıktan bir süre sonra çekici olan biz olmayacağız, onların olmayanlar onlara çekici görünecek. Bize de aynı şekilde, komşunun tavuğu komşuya kaz gelecek. İlişkilerin sürmesi zaten standart insanlarda bile çekici bulmaktan ziyade o insanın yetinmesinde, kendini kontrol etmesinde, alternatiflere gözünü kapamasında, kendi ilişkisinin doyumunu artırmasında yatıyor. Bunu yapmayan bir erkeğin dünya güzeli karısı olsan da boş. 

Kalan tavsiyeleri yazdım yazdım sildim, çünkü hiçbirini beğenmedim, olmadı. Yetersiz kaldığım bir konu oldu. Dediğin gibi bu yazıdaki bir gruba dahil olmayacaksın, ancak nereden bir eş bulabileceğin konusunda hayatın içinde kalmak harici önerebileceğim bir şey malesef yok. 

yusufs (30 yaşında) 11 ay önce yazdı:

Selam cıvıtık kız,

Sormak istediğim soru şu 1.69 boyunda fit,boyuna göre geniş omuzlu,7/10 yüze sahip 29 yaşında kamuda yüksek ünvanda çalışan biriyim bikaç yıldır red ve blackpill üzerine okumalar yapıyorum ve katılmadığım yerler olsa da karahapa daha yakın duran biriyim boy mevzusuna biraz takığım diyebilirim diğer özelliklerim fena olmasa da sadece bu boy mevzusu beni bikaç adım geriye atıyor bence her neyse sence bu özelliklere sahip birine bir kadın güçlü bir arzu duyabilir mi veya uzun dönemde sürdürülebilir bir arzu olur mu bu cevabını merak ediyorum.

Mantıklı Kadın 11 ay önce yazdı:

Merhaba Yusuf,

Kadınların güdülendiği şeylerin bir kısmı çocuğun yaşatılması ihtimaline yönelik. Mesela kaynak sağlayıcılık-statü, duygusal güç, tecrübe. Bu adam ailesine bakar, halleder, zorlukları aşar, benim çocuklarımın karnını doyurur ve onları dışardaki şartlardan korur diye düşündürecek değerler bunlar.

Diğer bir kısım güdülenilen değerler ise çocuğun da kalıtsal aktarım sayesinde değerli olması ve bu değer sayesinde daha kolay eşleşmesine yönelik. Bu süregelecek döngü ile neslimizi sürdürme başarısının artması ihtimaline güdüleniyoruz. Erkeğin yakışıklı olması, uzun boylu olması burada. 

Güdülendiğimiz şeylerin bir kısmı yatırım aramadığımız tarihsel döneme ait. Bu dönemde çocuklara anne-baba çocuk modelinde ailece değil de kabileler olarak bakıldığı düşünülüyor, erkeklerin daha alt seviyede olanları kadınlarla birlikte çocuk bakımından sorumlulardı, kendi çocukları olup olmaması önemli değildi.

Sonra evlilik kurumu yaratıldı ve çocukların anne ve babası tarafından büyütülmesi modeline geçtik. Bu dönemde kadın için aile babası olmaya yönelik kriterler, erkek için de çocuğun kendinden olması, sadakat gibi kriterler önem kazandı. Öncesinde bu değerlere ihtiyaç duymuyorduk.

Bu değişim 12bin yıl kadar önce oldu. Oldukça, oldukça eski. İçimize çok samimi biçimde kazındı bu dönemin ihtiyaçları. Mesela sen, bir erkek olarak, karının seni aldatması düşüncesinden büyük iğrenti duyuyorsun değil mi?

Çünkü başkasının çocuğuna babalık yatırımı yapmak istemiyorsun.

Bir kadının çok erkekle yatmış olması durumundan iğrenti duyuyorsun değil mi? Çok içten gelen, samimi bir iğrenti? 

Yine aynı sebepten. Çok farklı kişiyle cinsel ilişki yaşamış kadınların sadakat ihtimalleri çok ciddi biçimde düşüyor (yüksek sosyoseksüelite) ve başkasının çocuğuna babalık yapma korkularınız tetikleniyor.

Sizin için bu hisler ne kadar sahici, ne kadar gerçek ise, kadınlar için de erkeğin duygusal gücüne, otoritesine, başarılarına, statüsüne güdülenmek o kadar sahici, o kadar gerçek. 

Erkeklerin en değerli zamanları 20'leri midir 30'ları mı? Erkeğin bu yaşta boyu daha uzun olmuyor değil mi? Hatta dölleme başarısı giderek düşüyor. 20'lerinde sperm sağlığı daha yüksek.

Peki 30'larda neler daha yüksek? Statü, başarı, duygusal güç-otorite, tecrübe, değil mi?

Neye bağlayacağım? Erkeğin çekiciliği açısından çocuğu yaşatmaya yönelik olan değerleri > çocuğun niteliğine katacağı değerleri. Yaşatmak çocuğun niteliklerinden daha önemli olmasaydı, erkeklerin en çekici dönemlerinin aynı kadınlar gibi 20'leri olması gerekirdi, ama öyle değil.

Kadınlar çekim duyarken kendi iç dünyalarında bu kadar ayrıntılı bir değerlendirme bile yapmazlar. Tabi kadının kendi değer yargıları, hayattaki öncelikleri de neye güdüleneceğinde önemli.

Bir erkekten yatırım aramayan yani ilişki derdinde olmayan kızlar erkeğin yatırımla ilgili olan değerlerini önemsemezler. Aile merkezli, yatırım ihtiyacını içinde duyan kızlar ise aksine erkeğin yatırımla ilgili olan değerlerini ararlar, ondan etkilenirler.

Tabi ki her kız idealde tüm güdülendiği konularda en bir erkeğe erişmek ister. Aynı sizlerin de hem çok güzel, hem aşırı iyi seks yapan hem de tamamiyle sadık bir kadınla bakireyken evlenmek isteyeceğiniz gibi. Ancak hayat böyle bir yer değil ve bizim aşık olabilirliğimiz, arzulayabilitemiz de hayatın gerçekliğine göre oluşuyor. Ne kadar gördüysek, ona göre, kendi çevremizden birini, kendi önceliklerimize göre arzuluyoruz.

Benim huzur çıtası dediğim bir şey var, açıklayayım:

"Kadın zihni içinse şöyle bir olay vardır, kadın etkileşime girdiği en yüksek değer erkekten yatırım almak ister. Görebildiği, tecrübe edebildiği en yüksek değer erkek onun için bir huzur çıtası haline gelir."

Tam paket olmayan bir erkekle hangi kız tipi sıkıntı yaşar? Zamanında uzun-kaslı-zengin erkeklerle takılmış olan bir kız, huzur çıtasını oraya çıkardığı için, bunun aşağısında gördüğü bir erkeğe arzu duyamaz. O kızın ödül mekanizmasını kısa boylu bir erkek çok ciddi fark yaratan bir statüye ve duygusal güce sahip değilse, çalıştırmaz.

Ama bunun dışında kalan, huzur çıtasını kafasını chadlerle doldurarak da olsa yükseltmemiş, sakin yaşamış, içinde bir şeyleri tüketmemiş bir kızın senin boyunda olup da dediğin niteliklerde olan bir erkeği çekici bulmamaması için anlattığım üzere, bence bir sebep yok. Sen, anlattığın kadarıyla, çekici bir erkeksin. Beta öder olmak, çekicilik sağlayan niteliklerin arasında sağlayıcılığınla öne çıkmak demek değildir. Beta öder olmak, çekici bulunmadığın halde sırf para verdiğin için sana katlanılmasıdır. Seni kimin çekici bulamayacağını anlattım sanırım.

Kafanızı bulandırmayın, piyasanın kurdu olan kızlardan uzak durmanız yeterli. Bir kadının aile istemesi ve sizinle aile kurmasını sağlayacak niteliklerinize çekilmesi, hayatının başka bir döneminde aksini yapmadıysa, sorun değil, aksine o kadının değerine bir işarettir.

icm (29 yaşında) 11 ay önce yazdı:

28 yaşındayım bu yaşıma kadar ilişkilere hep mesafeliydim tanıştığım bikaç kişi oldu ama onlardan uzaklaşmak için kısa sürede bahaneler buldum. Artık bu yaşımda yeni yeni kendimi bi ilişkiye hazır hissetmeye başladım şu anda da kimden azıcık hoşlanma ihtimalim olsa evli çıkıyo. Hatta artık kendime şey diyorum karşı taraf aksini ispat etmedikçe bütün erkekler evlidir ona göre mesafeli yaklaş. Üniversite hayatına da yeni atıldım çevrem 20liklerle dolu haliyle. Aslında dernektir etkinliktir kurstur böyle şeylerden de geri kalmam ama yaşıtlarıma da hiç denk gelmem böyle yerlerde. Nadiren denk geldiğime de bi kusur bulurum illa (öfke kontrolünün olmaması ya da insanları aşağılama falan gibi şeyler bahsettiğim kusurlar) hipergaminin bendeki karşılığı işini düzgün yapmak ahlaklı ilkeli ve başarılı olmak (yukarda bahsettiğim hoşlanıp da evli çıkan adamlar böyleleri mesela) işte böyle adamlar hep kapılmış da nerde işe yaramaz boş beleş adam varsa bi onlar kalmış sanki. Yeni yeni ilişkilere hazır olduğum dönemde de bu gerçek yüzüme çarptı. Ben de bu adamlarla yapabilecek bi kız değilim zaten baskın karakterli kendi kendine yeten birisiyim böyle bi adama tahammül edebilme ihtimalim sıfır. Neredeyse 30a yaklaşmış ve geç kalmışlık hissiyle boğuşan bendenize ne önerirsiniz?

Mantıklı Kadın 11 ay önce yazdı:

Merhaba İcm,

Yazını okuduğum zaman ailevi bir takım sorunların olduğu hissine kapıldım. Sende bağlanma problemleri var gibi duruyor. İlişkiyi mantık olarak istiyorsun, muhtemelen duygusal açlığın da var, ancak yaşamış olduğun bazı şeyler yüzünden ciddi bir korku da duyuyor gibisin. Bu korku da senin algılarını eğip büküyor ve seni ya imkansıza yönlendiriyor, ya mümkünün gözüne kötü görünmesini sağlıyor ve kendini zorla çıkmaz sokağa sokuyorsun.

Yoksa, ortalama bir gerçeklikte bu şekilde ya evli / ya sorunlu ayrımı hele de sosyal hayatı olan biri için gerçekçi bir ayrım değil.

Bence o düğümün ne olduğunu ve algılarını neyin tıkadığını anlamak için psikolojik bir destek alman gerekiyor gibi görünüyor. 

Bu şerhimi bir düşeyim.

Öncelikle, kendinden 2-3 yaş kadar küçük erkeklerden 5 yaş kadar büyük erkeklere bir skalada düşünmeni öneririm. Bence bu aralıkta ortalama insanlar için uyumlu birliktelikler yaşanıyor.

Sevgilisinden ayrılmış veya boşanmış insanlar olacaktır, bu çok sorunlu oldukları anlamına gelmek zorunda değil, olumlamadan ama önyargısız bir dengede bakabilmek lazım. (Sende üstteki sebepten sanıyorum bu denge tutmuyor)

Birilerinin sizi tanıştırmasını isteyebilirsin ama bu tanıştırma işlerinde fiziksel beğeniden sonrası etkilenme için biraz hafta daha görüşmek ve ısınmak gerekebileceğini, aşktan ayaklarının yerden kesilmeyeceğini hatırlatırım. 

icm (29 yaşında) 11 ay önce yazdı:

Ya evli ya sorunlu kısmını biraz yanlış anlattım sanırım. Çok sosyal olduğum için çevremdeki bicok erkek hakkında övgülerde bulunabilirim. Duruşunu karakterini beğendiğim yaşıtlarının ötesinde çocuklar da var. Ama bunlar hep benden küçük olanlar. Yaşıtlarım ve üstlerinde de her evli iyidir mantığı değil de iyilerin çoğu ya evli ya ilişkisi var öyle adamları kimse yalnız bırakmaz anlamında. Yoksa leş gibi evlilikler görüyorum hemcinslerime hayret ediyorum böyle aciz bi adamla nasıl beraber olabiliyolar diye. Ailevi olarak majör bi sıkıntım yok ama psikoloji okuyan arkadaşım kaçıngan bağlanma durumum olduğunu söylemişti. Söylediğiniz gibi psikolojik destek almam iyi olacak aksi takdirde bu durumun üstünden yalnız başıma gelebilmem mümkün değil. Aile tanıştırmalarından şiddetle uzak duruyorum çünkü öyle görüşmelerde hemen sonuç istiyolar ve sizin de söylediğiniz gibi hicbiri ilk anda ayağımı yerden kesemedigi icin ikinci bi sans vermiyorum. Ama kendi sosyal cevremdekilerin şansı daha yüksek oluyo çünkü onlarla uzun zaman geçirdiğim icin zamanla ısınabiliyorum. Ama fazla beraberligin yan etkisi olarak yanlışlarını da görüyorum careyi uzaklasmakta buluyorum. Tavsiyeleriniz için ve vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederim. Sevgilerle...

İsrases (26 yaşında) 7 ay önce yazdı:

Merhaba

ben de bu arkadaşın anlattığı durumların bir benzerini yaşamaktayım. 25 yaşındayım üni öğrencisi son sınıfım dindar kendi halinde birisiyim. Artık evlenmek istediğimin farkındayım bu zamana kadar herhangi bir ilişkim olmadı ilk evleneceğim kişi kocam olsun mantığında birisiydim fakat zamanla bunun yanlış bir düşünce olduğunu fark ettim. Keşke zamanında görüşme çıkma vs yapmış olsaydım en azından bir tecrübem olurdu. Bu yaşa kadar kimseyle görüşmememin sebebi biraz da ailevi problemlerim. Annem ile babam ayrı ve ben çevremde de mutlu bir evlilik görmedim kadınla erkeğin güzel anlaşmasına çok şahit olmadım açıkçası. Nereden başlayacağımı da bilmiyorum ailevi problemlerim için destek alıyorum fakat sıra daha ilişki konusuna gelmedi. Benim beklentilerime gelecek olursak; düzgün bir işi olan, entelektüel (bu benim için çok çok önemli) nerede ne yapması gerektiğini bilen, büyümüş çocuk olmayan eli yüzü düzgün iyi bir işe sahip kısacası efendi birisi olması. Etrafımda söyleyen tavsiye eden oluyor ama hiç değerlendirmiyorum ya  tipten dolayı eliyorum ya da kriterleri bana uymuyor. Bu konuda ne yapmam nereden başlamam gerektiğini bilmiyorum. Birisiyle uzun zaman beraberlik kurabileceğimi düşünemiyorum artık böyle bir umutsuzluğa kapıldım. Beğendiğim birisi var ama kendisinin haberi yok. Nasıl zarf atacağımı dahi bilmiyorum ve buna cesaretim de yok açıkçası.

Mantıklı Kadın 7 ay önce yazdı:

İsrases, beğendiğin erkeğin profilini bilmiyorum, o yüzden tam bir yönlendirme yapamam. Ancak bu konuda şöyle bir twitim olmuştu: 

"Erkek senden hoşlanıyordur, hoşlanan erkeğin gözlerinden akıyor. Tecrübeli bir erkek değildir veya sen biraz kapalı kutu, erkeklere mesafeli ne bileyim hırçın bir kızsındır o yüzden yürümemiştir. Bu erkeğe yürürsen olay evliliğe bile gider.

Erkek tercih edilen, tecrübeli bir erkektir. Yürüyüp sevgili olduğu kızlar vardır. Sana diğerlerinden farklı davranmıyordur, gözlerinde aşık bakışı yoktur. Onun senden hoşlanıp hoşlanmadığından emin olamıyorsundur. Bu erkeğe yürürsen olmaz, en fazla seks için kullanılırsın."

Erkeğin profilini çözdüysen ve üsttekine yakınsa, bakacaksın çocuğun yüzüne, daha çok bakacaksın ve yapabiliyorsan gidip onunla veya onun çevresindekilerle konuşacaksın. Ben olsam flört ederdim ama cesaretim yok diyorsun.

İkinci olarak, kriterlerini gerçekçi zeminlere çekmen lazım eğer bir aile istiyorsan. Her şeye aynı anda sahip olamayız, hayatın kısıtları var.

orselenenadam (25 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Abla selam, bir erkek olarak bu anlattığın gruplardan herhangi birinde kendimi konumlandıramadım. Ama kaba tabirle şöyle özetlesem yanlış olmaz: şu an 4. grupta olan ama 3. gruba dahil olmaya çalışan biriyim, yaşım 24.

2 yıldır red pill okuyan, bir şekilde (para, spor ve insani ilişkiler) cinsel pazar değerini yükseltmeye çalışan birisiyim. İlk adam akıllı bir flört, karşı cinsle temasım, muhabbetim 22 yaşımın sonlarında oldu. İkincisi ise daha 2 ay önce oldu ve 1 ay sürdü, mühendisim, boyum da uzundur. Yani cinsel pazarda şu an bile fena bir yerim olmadığını düşünüyorum ama çevremde kadın yok, kadın ortamım hiç yok. 

Gelelim uzak geçmiş ve yakın geçmişe asıl karın ağrımın olmasına neden olan kısımlara. Ben bunca zamandır bir karın ağrımın olduğunu biliyordum ama senin yazılarınla adlandırdım bunu: ben örselenmiş biriymişim meğer. Yani lisede sivilceli bir surat ve özgüvensiz bir yaşamda suratına bakılmamış, 1-2 yıl platonik sevdiğim (kıza her açılacağımda o dönem sevgili yaptı) kızı da başkalarıyla izlemiş biriyim. Üniversite hayatım zaten bomboş geçti kız işlerinde. Mesleğe başlayınca iki tanesiyle instadan işi götürdüm öpüşmeden öteye gitmedi onlar da. Ayrıca son 2 yıldır da gerçekten sevgili çiftler görünce bi sinir olduğumu fark ettim, ben de yok, ben bu duyguları hiç yaşayamadım diye.

Zannediyorum ki üstteki paragrafı okurken bile içinden bu çocuk sinirli demişsindir. Abla bende felaket bir sinir birikiyor. Geçmişte ve şu anda yaşayamamanın siniri var. Kızların benden gittikten sonra direkt birini bulup o mutlu yaşama hızlıca başlamalarına karşı sinirim var. Ayrıca şu an işyerimden kaynaklı sinirli olduğum konular var. Kısaca hayatımın sinirlenme ve sabır dönemindeyim. Bu sinirle gerçekten ortalığı yakıp yıkasım geliyor (herhangi bir şiddet eğiliminde değilim). Yani şeytan diyor ki git her önüne gelen love bombing tarzı takıl (yapı olarak da buna uygun biri değilim ama iyi rol yaparım) sonra onun antidepresana başlama nedeni ol. Kısacası tüm bu siniri hayatıma giren kızlardan çıkarmaya meyilliyim şiddet olmadan. Ama sonra bir yanım da diyor ki hayatına giren belki değer verecek, sevecek kızın buradan günahı ne? İşte burada takılıyorum nolacak benim bu sinirli halim, nasıl çözebilirim bilmiyorum. Yaş oldu 24 emsallerimden evlenen de var (ben evlilik düşünen biri değilim sadece örnek), 4-5 ilişkisi olan da. Ben hala bi uzun ilişki adam akıllı ilişki yapamadım.

Şunun çok net farkındayım ve yazıda da belirttiğin gibi zaman lehime işliyor ve 4-5 yıl sonra bugün yüzüme bakmayanların kendilerinin yanaşacağına adım gibi eminim, potansiyelimin farkındayım. O zaman gelince bu sinirimin tüm öfkesini önüme gelen her kızdan çıkarmak istiyorum. Ben daha lisede bile ilerde adam akıllı bir aile kurmak isterken bugün en ortalama bir kızın 3-6 sevgilisi oluyor evlenene kadar. Açıkçası böyle biriyle de evlenirsem çok net enayi gibi hissedeceğim kendimi. Çünkü ben şu an sinir küpü gibi gezerken evlenme adayım kızlar heralde sahilde flörtü/sevgilisiyle keyif içindedir bu da beni evlilikten de soğutuyor. 

Evet abla bu örselenmişlikten nasıl kurtulabilirim? Cevap için şimdiden teşekkürler.

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

İnsan zihninde bir bug var. İstediği ama deneyimlemediği şeyi ideal hayal ediyor. Onun için dopamin salgılamamızı ve uğraşmamızı sağlıyordur muhtemelen bu durum. Uğruna debeleneceğimiz şeylerin o kadar da mükemmel olmadığını bilsek motivasyonumuz kırılırdı herhalde.

Mesela ben hayatımda bildiğimiz anlamda date hiç yaşamadım. Sevgilimle birbirimize açılmadan önce zaten çok uzun süre aynı ortamdaydık, hafiften flörtöz bir tanışıklığımız vardı sadece. Sonra ben ondan hoşlandığımı ima ettim, akşam telefonda konuştuk yanlış hatırlamıyorsam -12 sene oldu da :)- , o imayı teyit ettirdi bana ve kendi de açıldı sonra ertesi gün sevgiliydik işte. Bizim zamanımızda zaten 295928 tane görüşme şekli yoktu. Birine açılırsan o senin sevgilin olurdu, diğer tüm yakınlaşma aşamaları bundan sonra yaşanır ve başkasıyla da yaşanmazdı.

Bunu neden anlatıyorum? Bugün, filmlerde-redpill yazılarında-kız arkadaşlarımın anlattıklarında bildiğim date işini idealize ediyorum. Sanki böyle biriyle tanışmak, o heyecan, seni yavaşça baştan çıkarması aşırı zevkli bir şeymiş gibi. Ama ne biliyor musun? Bu sadece bir ideal. Çok ara sıra insanlar güzel bir date yaşıyor. O kadar date denemesinin çoğu garip bir soğukluk, hayal kırıklığı ve sinir olmalarla geçen, 1-2 görüşmeden sonra insanların birbirini ghostladığı, moral bozan ve belli bir noktadan sonra hissizlik ve bıkkınlık yaratan bir tecrübe. Bunu mantıken biliyorum, ancak idealimde date halen harika bir şey. Muhtemelen hayatım boyunca da tecrübe edemeyeceğim bu arada. Date yaşamak için şimdiki ilişkimi harcayacak değilim. 

Senin için de ilişki ve muhtemelen seks henüz böyle bir şey. İdeal. Heniz ulaşmadın çünkü. Olumsuzluklarını, bozar taraflarını tecrübe etmedin. Mesela yeni tanıştığın bir kızı orgazma ulaştırmanın ne kadar zor olduğunu, yeni bir kızla ilk seferinde sadece 1/10 kızın orgazma ulaşabildiğini görmedin. Bir başkasının kokusunun seni rahatsız edeceğini tecrübe etmedin. Kıllarını almayan bir kızla karşılaşmadın. Erken boşalmadın veya ereksiyon problemi yaşamadın. İlişkilerden örnek vereyim. Trip yemedin, kız arkadaşın senden ilgi dilenip durduk yere küsmedi. Görev misali doğumgünü hediyesi araştırıp sonra da seçtiğin beğenilmediği için surat yemedin. Aldatılmadın, terk edilmedin. 

Dışarıda insanların başına mükemmel şeyler gelmiyor. O kızların ilişki keyifleri var diyorsun ya. İlişkiler keyif filan değil. Keyif olsa bitmez. O kızlar kavga ediyor, trip yiyor-atıyor, hayal kırıklığı yaşıyor, değersizlik yaşıyor veya yaşatıyor, aldatıyor, aldatılıyor. İnsanların ilişklileri güzel sürebilse, mutlu bir tecrübe olsa hayatlarından o kadar farklı insan geçmez. Değişim hasretinden biten ilişkilerden daha çok, ağızda kötü bir tat bırakarak mutsuz biten ilişkilerle dolu etraf. Sen onların mutlu olduğu anları veya anlatıları kafanda idealize ediyorsun, sonra da acı çekiyorsun. 

Damarlarında dolaşan öfkenin bir adı var: testosteron. Bu aslında yönetmesini bilirsen seni güçlü kılacak bir potansiyel yaratıyor. İş hayatında atılgan olmanı sağlar. Erkeklerle kavgacı olmanı sağlar. Kızlara aslında girişken olmanı sağlar-eğer korkunu aşabilirsen... İş hayatındaki fırsatlarını bilmiyorum ama sosyal hayatında testosteronu iyiye kullanmak istersen rekabet sporlarını öneririm. Mesela benimki basketbol oynuyor, ilçe takımına girdi ve maçlara gidiyorlar. Ne bileyim, durumun varsa kürek-kano kulüplerine yazılabilirsin, yarış takımları kurup yarışıyorlar. En olmadı futbol turnuvası her yerde bulunuyor tahminim. Bir şekilde hırs ve kazanma duygusu olarak kanalize edebilirsin öfkeni. Bu seni sakinleştirir biraz. Şimdi gugıla gir ve aklına gelen seçenekleri yaşadığın yer için araştırmaya başla derim. 

Testosteronun antikoru oksitosindir. Yani sevince, sevişince azalır. Ancak bunun illa ki bir kızla olan ilişkinde salgılanması gerekmiyor. Yaşadığın yer uygunsa ve pek seyahat etmiyorsan hayvan besleyebilirsin -hayvanların geneli en az 10 sene yaşar, bunu göz önüne al. Ailenle ilişkini sıkı tutman iyi olur, aile bireyleriyle daha çok görüşebilirsin. Sevdiğin arkadaşlarınla görüşmeyi ihmal etme. Sevgi hormonu olarak düşün bunu. Sevildiğinle çok kafayı meşgul etme, sevmeye odaklan.

Kızlara olan öfkene gelince. Bir ilişki yaşadığın zaman önceki paragraftaki olumsuzlukları yaşayacak ve yaşatacaksın. O zaman anlayacaksın, dediğim gibi kızların öyle keyif için erkekten erkeğe gezmediğini, bu da seni rahatlatacaktır biraz. Redpill'deki "hoe narrative" diyeceğim, kızların keyif için gençliğin tadını çıkarmaya uğraştığı senaryosunun, çok belli bir kız tipi için geçerli olduğunu, o kızların da aslında aile hayatlarından başlayan bağlanma-ilişki sürdürme beceriksizliklerini ve erkeklerin onlara yaşattıklarının acısını kendilerine dahi maskelemek için böyle bir yol izlediklerini düşünüyorum. Bir de, kadınlar genel akımlara, söylemlere teslim olmaya daha yatkın bir cinsiyet ve "hayat senin, ye-dua et-sev" propogandasını bir halt sandıklarını görüyorum. Yaşadıkları akıllıca bir hayat olmasa da, okurken-öfkelenirken düşündüğünüz kadar değersizleştirici bir gerçeklik olmadığını o gerçekliğin bir parçası olduğun zaman göreceksin. Şu an bunu düşünüp kendine işkence etme. 

Mühendislerin pek kız ortamı olmaz. Kızlı erkekli bulunabileceğin ortamları araştır. Hayatın içinde kal. Bir şeyler doğal gelişecektir.

slayeer (20 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Selamlar abla geçen sene yks senemde fazla sosyalleşip mezuna kalan bir öğrenciyim. Arkadaşlarımın çoğu üniversiteye gitti şuan sosyal hayatım cidden 0. Karakter olarak baskın biriyim ama şuan kendi kendime ceza veriyor gibiyim. Üniversiteye geçtiğimde eşleşme stratejisi için ne önerirsin? Direkt güzel kızlarda başarılı olmam zor mu 

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

:) Hele bir sınavı kazan da. Güzel kızlara yürüyen daha az olur (hayranı-uydusu-beğeneni çok olur ama harekete geçen az kişi olur) bu kolaylaştırıcı bir unsur. Ancak güzel kızın götü daha kalkık olabilir, bu yüzden yerlerde sürünerek değil onu denk gördüğünü göstererek başarılı olabilirsin ancak. Kararında neg vs. ile.

Ortalama kızlar ortalama üstü erkekler için kolay oluyorlar, çünkü bu kızlar erkeğin ilişki kapısını çabucak geçmesi için kendi tuttukları seks kapısını erkenden açmaya yatkın oluyorlar. Pazarlıkta eli zayıf olanın daha çok taviz vermesi durumu. Yani aslında düzgün ilişki istiyorsan güzel kızlardan geçmişi itibariyle ilişki materyali bulman daha kolay. Seks istiyorsan ki ben düzgün ilişkileri öneriyorum, ortalama kızlar daha kolay

Asıl yapman gereken çok hesap kitap yapmadan hayatın içinde kalmak bence. Bir şeyleri çok umursarsan itiyor, az umursarsan çekiyorsun bu hayatta.

differworld (21 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Bu yazida cok guzel bir kiz olmaktan falan bahsetmissin abla ama bu konu bana degisik geliyor.Ben cevremden genellikle begenildigime dair yorumlar alan bir kizim.Kendi icime bakacak olursak beni en begenilen sey yapan yer yüzüm.Bazen cok begeniyorum yuzumu bazen hic begenmiyorum.Fizigim zaten gozukmuyor kapali biriyim.Ama kendi icimde bakacak olursak instada gordugum cok iyi fizikler varken kendime ekmek veresim gelmiyor :) ama bazen bi foto cekiyorum fizigimi cok hos gelebiliyor yani o da degisken.Dedigim gibi cevreden guzel seyler duyuyorum genelde.Ama bu yine de tam bir eminlik katmiyor bana cok guzelim diyemiyorum (bazen diyorum) Cunku herkes herkesi begenmiyor.Fahriye evcen i begeniyorum mesela ben ya da pinar denizi cok hos geliyorlar ama sosyal medyada ya da twitterda onlari bile hor gören olabiliyor.Ya da atiyorum scarlett johansson baya begenilen bir kadin ama bazi forumlara bakiyorum herkes ayni goruste deil kimi dunyanin en guzeli diyor kimi ortalama.(ben de cok begenmiyorum) Yani guzelligin bu kadar goreceli oldugunu bilirken kendi guzelliginden yuzde yuz emin olabilir mi bi insan?Hep ayni hisseder mi?Bazen cirkin hissetmez mi?Yani bu yazida bahsedilen o cok guzel kiz miyim yoksa ortalama mi ?Kendi icime donup bakiyorum cok guzelsin diye aldigim bir cok iltifat varken (daha cok kiz cevresi [bunda kapali olmam da etkili diye dusunuyorum] ) yine de herkesin oyle dusunmediginden eminim.Bana sorarsan da bazen cok guzelim bazen degil :) Kimim ben heey ahali 

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

Güzelliğin yarısı algıdır :) Senin de dediğin gibi insanlar farklı kişileri en güzel veya daha güzel görüyorlar, çünkü bu iş onların algılarında bitiyor. Güzellik bölümümde algı ve güzellik ilişkisini biraz irdeliyorum. Muhtemelen güzelsin. Ancak, güzelliğinin senin kafanda ve insanların algısında oturması için kendine güvenmeyi, kendine aşırı eleştirel bakmamayı öğrenmen gerekiyor.

Kendine güven ve sonrasında güzelliğini zihninin merkezinden uzaklaştır. Güzellik iyidir, hoştur, keyif verir ancak oldukça da geçicidir. Korumak için uğraşacağız ancak kendimizi var etmenin alternatif yollarına daha çok emek vermemiz gerekiyor geçici olduğundan ötürü. 

differworld (21 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

haklisin abla peki 20li yaslarin basi ve sonunda insan algisi degisiyor mu?mesela sen yirmili yaslarina donup baktiginda neyi hatali yapmisim diyorsun?

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

Hayat yolum ve karakterim tamamen zıtlaşmadı tabi. Ancak olgunlaştım ve törpülendim. Eskiden daha asabi ve sabırsız bir insandım. Şimdi daha sabırlı, anlayışlı, uyumlu ve neşeli davranmaya çalışıyorum. Küçük çocuk olarak fazlaca benmerkezci ve bencildim. Şu an hayatımdaki insanlar benden yana daha rahatlar :) Ancak genel çerçevem, güdüsel olmamak, prensiplere düşkünlük, disiplin ve çalışkanlık gibi özelliklerim küçük yaşlardan geliyor.

Elvin (24 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Merhaba abla. Benim 3 yıldır süren bir ilişkim var ve sevgilim alfa. Ama ben bir türlü kendimi ona layık göremiyorum ve buna rağmen ilişkiyi 3 yıl boyunca nasıl sürdürebildik onu da bilmiyorum. Boş beleş gezen hayat amacı olmayan biri asla değilim ama değersizlik duygumdan kurtulamıyorum bir türlü. Sevgilim de bunu tetikleyecek hiçbir şey yapmıyor aslında ama her bakımdan çok iyi biri olduğu için ister istemez kendimi kötü hissediyorum ve modum düşüyor sürekli. Ne yapmamı önerirsin? 

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

Erkek arkadaşına bu hissini yansıtma. Kendimizi nasıl satarsak öyle algılanırız. İlişkimizde karşı tarafın kendini bizden çok değerli veya çok değersiz hissetmesi de iyi olmaz. 

Özgüven inşası üzerine bir yazı yazmıştım. O yazıyı ve güzellik kısmını okumanı öneririm.

saturnariess (27 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Bu grupların örnekleri var mı acaba? Gerçekte bu kadar net değil hiçbir şey çünkü. Mesela alfa erkekler kimler oluyor? Bana örnekler lazım :)

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

Zor bir soru, ünlülerden filan da bilemeyiz çünkü adam dışarıdan alfa gibi görünebilse de ilişkisinde beta ağırlıklı özellikler gösterebiliyor. Kendi hayatındaki eşleşmeleri düşünebilirsin. Ben arkadaşlarımı düşününce bunlara uygun örnekler bolca buluyorum kafamda.

Normalde, eskiden, akıllı betalarla akıllı kızların eşleşmesi en yaygın olanıydı. Günümüzde ibre örselenmiş betaların ve dördüncü grup kızların artışına doğru gidiyor malesef sosyal medya yüzünden.

saturnariess (27 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Alfa erkek bende kötü bir çağrışım yaratıyor. Acaba algısal olarak mi böyle yoksa alfa erkekler her kadının hoşlandığı bir grup olmayabilir mi?

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

İçindeki öncelik sıralamalarıyla alakalı bir durum. Aldatılmak senin için korkunç bir ihtimalse, erkeğin insafına kalmak istemiyorsan, bunlar senin kadın-erkek ilişkilerindeki başat motivasyonlarınsa alfalık özelliklerinden rahatsızlık duyarsın. Normaldir. Ben de böyleyim. Her kadın illa ki ortamın alfasını isteyecek diye bir şey yok. Daha doğrusu her kadın alfaya güdüsel manada çekilir ancak çekiminden rahatsız olur ve bu rahatsızlık onda daha baskındır. Beta erkekler yazıda bahsettiğim gibi tamamen birer loser değiller zaten. Bir kadın beta denen bir erkekten yana olabilir, böyle bir çift başka bir ilişki tarzı yaşar kendi içinde ancak onlara uygun olan bu olur. Yeter ki ileri derecede değersizlik hissi ve örselenmişlik olmasın kişilerde.

ln(Arcc(0.16)) 1 yıl önce yazdı:

Abla iyi geceler,

Ben 23 yaşındayım içine kapanık birisiyim. Aslında yakınlarımın yanında veya karşımdaki insana da bağlı olarak çenem açılıyor sadece yeni ortamlarda çok girişken değilim. İlişkim olsun diye hiç zorlamadım bu zamana kadar yani sosyal medyadan falan hiç bir kıza yazmamışımdır. Sadece sizin iyi diye bahsettiğiniz kızlarla (yüz yüze tanıştıüım) birkaç kez başarısız tecrübelerim oldu. Son 5-6 aydır daha açılmaya çalışıyorum ama o içe kapalılık tam olarak gitmiyor. Anladığım kadarıyla yazdıklarım en yakın örselenmiş betaya çıkıyor ve onların sonuçları da hep kötü bitiyor. Ne yapmam lazım

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

Aslında yazının son bölümünde daha çok sizlere yönelik yazdım. Kıyas yapmaktan kaçınmak, hayatın kayıp gittiği hissine kapılmamak, telaş yapmamak ve karı kız işlerini bir süre geri plana almak bana mantıklı görünüyor. İnsanlarla iletişim becerilerini flört denemeleri haricinde de test edip geliştirebilir bir insan. Genel olarak özgüven zaafiyetiniz üzerinde çalışmanız lazım siz gençlerin. Sizleri kıyaslama, sosyal medya, hedefsizlik, porno-mastürbasyon ve fiziksel aktivite eksikliği bu hale getiriyor. Bu sorunların hepsinden nasıl kurtulacağınıza dair internette içerikler mevcut. Sizi aşağı çeken şeylerden bir sıyrılın hele. İyi yaptığınız bir şey olsun, ona tutunun. Ne olduğu pek fark etmez. Herkesin meraklı olduğu bir uğraşı olmalı. Tabi bu uğraşı fiziğinizi bozmamalı. Kızlar sonra. Kızlar hedef olduklarında zorlaşır, hedeflenmediklerinde doğal sonuç olurlar.

Özgüven toparlanınca, hayatın da içinde olup hayat seni pişirdikçe bazı şeyler otomatik olarak gelişiyor, tabi gözün de doğru hedeflerde olmalı halen.

ln(Arcc(0.16)) 1 yıl önce yazdı:

Abla iyi geceler,

Abla öncelikle iyi şeylerden başlayayım. Zaten biraz yaptığım sporu daha düzenli hale getirdim. Porno-mastürbasyon işinde bağımlı değildim ama daha da azalttım. Üstüme başıma saç sakal vs. bi düzen verdim önceden aman aman dikkat etmiyordum. Bu son bir ay içinde hayatım boyunca almadığım iltifatı almışımdır. Özellikle işe giderken bi pozitiflik var işyerinde neden bu kadar mutlusun diye soruyorlar. Hayatımda bu ay kadar konuştuğum bir ay olmamıştır. Sürekli iş yerinde muhabbet etmeye çalışıyorum. Bunların dışında bu sene mezun oluyorum mühendis olucam yani hedeflerim de var. Başarılı öğrenci sayılırım çalışma için çağıran hocalarım oluyor. Hocalarım ve arkadaşlarım da başarılı görüyor zaten çoğu arkadaşımın çok işini görmüşümdür. Ancak bu hayatın kayıp gitme hissi geçmiyor abla. Yanlış hatırlamıyorsam sizin de işleriniz bozulup babanız batmıştı. Aynısı bizim de başımıza geldi. Ben 13 yaşımdan beri bu durumu çekiyorum ve içe kapanıklık buradan geliyor bence. Düşününce benim lisede yaşamam gereken duyguları yaşamamışım lisede aşık olduğumu hatırlamıyorum. Yukarıda birkaç başarısız yazmışım ama aslında bir tane denemem var şu hayatta onu da gerçekten sevmiştim. Kız da iyi kız yani oyalamadı kibarca reddetti. Tabii ilk olunca acısı biraz uzun sürüyormuş. Ben de senin gibi düşünüyordum beni sevmeyen salaktır diye :) ancak üzülüyorum yani o da sevmediyse kim sevicek diye. Ben çok mutluydum birini seviyorum diye. Bu olay ocak ayında oldu ve birileriyle görüşmüyorum zaten yukarıda da yazmıştım çok o işlere girmiyorum diye. Aslında yakın arkadaşım beni biraz zorluyor görüşmem için ve şu an hiç konuşasım gelmiyor. Direkt yüzüme karşı diyor kendini ve potansiyelini öldürüyorsun diye (onun yanında hayat hakkında konuşunda diğer yerlerdeki gibi mutlu olmuyorum). Bu aralar kafam dağılsın diye daha çok proje işine falan girdim kafamı kaldırmaya vaktim olmasın diye. Bugün kötü bi gündü yazmak istedim abla ya durumlar böyle yani pozitiflikler daha fazla gibi hissediyorum ama güzel günlerim boşa gidiyor. Bu arada ben arada yazıyorum twitterdan da adım: ln(Arcc(0.7)).

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

Tekrar merhaba, evet senin etkileşimlerini görüyorum Twitter'da.

Anlattıkların güzel genel olarak. Bak işte insanlardan tepki gördüğüne göre dışarıdan da anlaşılıyor gelişmen. Aynen devam et, kendine emek vermek bu dünyada kontrolün sende olduğu az sayıda şeyden biri.

Evet doğru hatırlıyorsun, benim de küçük çocukluğum ve 10'lu yaşlarım ekonomik açıdan ve anne-babamın ilişkisi açısından ideal zamanlar değildi. Babam birden fazla kez iflas etti ve kendi kör göze parmak ekonomik hamleleri yüzünden oluyordu bu durum, annemin ciddi anlamda mücadele etmesi gerekti. Neyse ki babam yanlış yaptığını biliyordu ve hem ilişkilerini hem ekonomilerini toparladılar. Külüstür denecek bir arabamız vardı bir dönem, utandığımı hatırlıyorum arkadaşlarımdan. Ya da her zaman her kıyafetimizi annem dikerdi ve ben markasız olmalarına çok bozulurdum. Ancak bunun etkilerini şu an hissetmen biraz garip. Belki erkek olman ve sağlayıcı misyonunuzdan ötürü siz erkekler bu konudaki travmalardan daha çok etkileniyorsunuzdur. Ben açıkçası ekonomik olarak beklentiye girmemeyi ve çok küçük bütçelerle yaşamayı liseden itibaren kanıksadım ve pek de problem etmedim. Param ne kadarsa o kadar yaşadım ve bundan utanmadım. Maddi durum o kadar başarılı insanlarda bile kötüye gidebilen bir şey ki. Ben bu düşüşleri hayatın doğal bir parçası olarak görüyorum. Önemli olan cehverin sende olması ve hırsını kaybetmemek. İnilir, çıkılır. Cana, sağlığa bir şey olmasın. 

Kızlarla görüşme meselesinde, etrafa hiç bakmıyorsan bence yanlış yapıyorsun. İş ortamını bilmiyorum ya da arkadaş ortamını, kızlar var mı yok mu. Ancak gözlerin açık mı? Tüm potansiyelleri görebiliyorum ancak hiç kimse beni çekmiyor diyorsan önceki hayalinin etkisini taşıyor olabilirsin ki bundan kurtulman gerekiyor. Aşk ne cilvedir ki kavuşulursa biter, kavuşulmazsa içte kocaman bir ukde olarak kalır. Oradaki değer karşıdaki kişiyle değil yarım kalmışlık hissiyle alakalıdır. Bu bug'ın farkında varmalısın ve bu duygunu salmalısın. Sonra seçenekleri algılamayı daha sağlıklı yapabilirsin.

Gözünün içine bakan vardır belki? Tabi bu işte bir denge var. Olsun diyerek zorla, karşıdan hiç elektrik almadan bir şeyler denemek için kimseyi de ortada bırakmamalı. İnsanlara karşı sorumluluğumuz var, hem kadınlar hem erkekler olarak. Sen dediğim gibi içindeki meseleyi bitirdiğini düşün çünkü ortada bir şey yok, çevrene iyi bak, olursa da hoşlantı hissine tutun. Büyük bir aşk beklentisine girmen gerekmiyor. Hoşlantıdan çok güzel bir ilişki çıkabiliyor. Ama o elektirik de olmalı. Hoşlantı duyarsan da yürümek için kafanda kurmayı çok bekleme. Kafanda kurdukça reddedilmenin korkusu artar. Reddedilebilirsin. Malesef erkek olmanın büyük bir zorluğu bu, kadınların cinsel stratejisi erkekler gibi rastgele herkese varmak olmadığı için kadınlar daha çok kişiyi reddediyorlar. Ortalama bir erkek "en azından seks yaparım" deyip elemezken, bir kadının böyle bir şey deme lüksü yok. Kendine çok fazla yönlerden uyan bir kişiyi arıyor kadınlar, bundan kişisel olarak alınmayın.

ln(Arcc(0.16)) 1 yıl önce yazdı:

Abla günaydın,

Abla benim babam biraz geç anladı hatalarını bizim durumlar anca düzeliyor hala sıkıntılar var. Benim bu yaşananlardaki üzen şeylerden birisi çevremizin bizlere davranışıydı. Çok yakın sandığımız insanlar o kadar da yakın değilmiş bizlere karşı. Bu yüzden arkadaş falan edinirken hemen yakınlık kuramadım. Bu maddi durum eğitimimi etkilediği için de üzülüyordum üniversite sınavına hazırlanırken daha da kötüleşmişti. Onun dışında marka vs hiç takıntım olmadı o durumları pek takmıyordum hala da takmıyorum. Bu durumlar bana da sizin gibi elimdekilerin değerini bilmeyi öğretti.

Bunların dışında iş ve arkadaş ortamında kız yok. Arkadaşımla arada ögrenci klubü vs. o tarz yerlerde olursa kısa sohbetler oluyor. Şu ana kadar etkilendiğim biri olmadı benden etkilenen biri de var mıdır bilmiyorum. Şu an yarım kalmışlık olduğunu biliyorum ve hissediyorum. Böyle çok arabesk takılmıyorum ama akşamları bi geliyorlar yani. Artık ne kendimi ne de karşıma biri çıkarsa onu üzmek istiyorum.

 

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

Babamın hakkını yemeyeyim, gereksiz ego yapıp süreçleri uzatmadı. Hele de lider konumunda olanın hatasını kabul etmesi çok zordur. Umarım geçmiş gitmiş olsun. 

Tanıdıkların davranışları eminim çirkindir ama bu malesef ki sık rastlanan bir durum, güzel olmasa da normal. İnsan çiğ süt emmiş. Kaynaklar daraldığı vakit herkesin içindeki vahşilik ortaya çıkıyor. Aman düşen beni de düşürmesin diye hiç bir şey yapmasalar da mesafe koyuyor çoğu insan. Borç isteyip de ödemeyen kişilerin ceremesini gerçekten ihtiyacı olup durumu olunca ödeyecek insanlar çekiyor. İnsan çok aydınlık ve çok karanlık potansiyeli bir arada bulunduran kompleks bir varlık. Bu halimizi kabul ederek kendimizi ve birbirimizi sevmemiz ve güvenmemiz büyük başarı aslında :) Ben şahsen neredeyse tüm insanların yüreğinde iyi olana eğilim olduğunu, herkesin iyi ve mutlu olmak istediğini ancak çoğu insanın hasarları yüzünden yanlış ve vahşi davrandıklarını düşünüyorum. Başkalarının kötü diyeceği kişilerde bile ben bakınca hasar görüyorum çoğu zaman. Belki Polyannacılık, ama beni bu yaşıma kadar getirdi.

Ortamında kız yoksa ki mühendislik ile ilgili bunun geyiği çok döner, kendini örselenmiş betalar kategorisine sokma. Muhtemelen lojistik beceriksizlik ve isteksizlik yüzünden tecrüben olmadı, deneyip de başarısızlıklardan veya kızların seni beğenmiyor olmasından ötürü değil. O zaman yapacağın şey belli, kendini öğrenci kulüpleri gibi faaliyetlere zorla sokacaksın. Yabanileşmek iyi bir şey değil, insanın üstüne yapışıyor. Bak ben taşındığım için mecburen yanlız kaldım, zorla da olsa dansa vs. gidiyorum insan içine çıkayım diye. Arkadaş edinmeye çalışıyorum. Arkadaş dediğin de sevgili dediğin de insan içinde olmazsan denk gelmez.

ln(Arcc(0.16)) 1 yıl önce yazdı:

Teşekkür ederim abla umarım iyi haberleri de yazarım sana buradan :)

ln(Arcc(0.16)) 8 ay önce yazdı:

yi akşamlar abla,

Tekrardan kendimi anlatmayayım üstteki konuşmalarımıza bakarsın. Öncelikle okuldan mezun oldum ve işu an istediğim bir yerde çalışıyorum. Yeni bir şehre taşındım yeni bir hayata geçiş yaptım diyebilirim. Üstüme, saçıma başıma daha dikkat ediyorum ve daha az çekingenim diyebilirim. Aslında her şey beklediğimden güzel gibi ama..

"Ama" olmasa burada ne işim var. Abla yukarıda anlattığım kızdan sonra hala kimseyle görüşmedim, kendisiyle de görüşmedim. Bu işlerle alakalı sadece tek bir olay oldu. Bir tane kız arkadaşım kendi yakın arkadaşına yakıştırmış beni ayarlamak istedi onu da ben reddettim uzak mesafe olacaktı. Benim çevremdeki herkesin düzgün ilişkisi var hatta evlenmeye bile başladılar. Kendimi garip hissediyorum sadece bende mi sıkıntı var acaba diye. İnsanın zoruna gidiyor yani bir bekleyeni olmaması. Yine de hergün halime şükrediyorum ama nasıl geçer abla sence bu hayat böyle?

Mantıklı Kadın 8 ay önce yazdı:

Sıkıntın yok, neden bu şekilde düşünüyorsun da bilmiyorum, daha 24 yaşındasın. Sen sadece sosyal olmak konusunda kendini zorlamalısın. Ezikleneceğin hiçbir durum yok. Tanışacaksın insanlarla, kızlarla. İster akraba-arkadaş vasıtasıyla, istersen kendi açtığın kanallarla. Tanışırsan bir şeyler olur, tanışmazsan olmaz. Ancak erteleme. 28, 34 yaşında da aynı durumda olmak istemiyorsan ki işte 34te artık geç-garip olur, erteleme. Aklına gelen ne varsa yap. İradenden başka bir engelin yok.

ln(Arcc(0.16)) 8 ay önce yazdı:

Bu arada ben sana daha az çekingenim diyorum ama dışarıdan utangaç olduğum belli oluıyor maalesef :). Bence bu şekilde düşünmemin nedeni şu sıralar çok fazla bu şeye maruz kaldım gibi hissediyorum. Yok biri evleniyor diğeri nişanlanıyor biri diyor yok kız arkadaşıma şunu aldım vs. yani bunalmış gibiyim. Sosyal medyadan maruz kalsam kapatırım da sosyal medyaya vaktim bile çok az kalıyor gerçek hayatta da yok sayamayacağım için mecbur görüyorsun.

Mantıklı Kadın 8 ay önce yazdı:

Kendine bir yol planı çizmeni öneririm, yeni insanlarla tanışmak için. Nasıl bir etkinliğe katılabilirsin, yetenekli olduğun, parlayabileceğin bir sosyal alan var mı? Bir daha da tanıştırma tekliflerini reddetme derim.

ln(Arcc(0.16)) 8 ay önce yazdı:

Açıkçası saf bir yeteneğim var diyemem ama girdiğim ortama uyum sağlayabilirim. İşim nedeniyle sosyalleşmek için çok vaktim olmuyor. Hafta içi genellikle iş ve spor olarak geçiyor. Hafta sonunda ise genellikle kendi arkadaşlarımla geziyorum kurs vs. bir şeye daha gitmedim zaten daha bir ay oluyor taşınalı. Dediğim gibi o tanıştırma işi uzak mesafeli olacak diye direkt olarak reddettim. 

Mantıklı Kadın 8 ay önce yazdı:

Telaşlanma, bir ay hiçbir şey değil, ben taşınalı 1,5 sene olmasına rağmen istediğim rutinde değilim, yavaş yavaş oturuyor hayat. İhmal etme yeter.

ln(Arcc(0.16)) 8 ay önce yazdı:

Teşekkürler abla. Bakalım hayatın içinde kalıcam pasif olmadan.

ln(Arcc(0.16)) 8 ay önce yazdı:

Abla o tanıştırma işi için tekrar konuştum tanıştıracak kişinin ağzını yokladım da biraz ağzından şeyler kaçırdı. Kız meğer aynı anda farklı insanlarla konuşan bir tipmiş. Ucuz kurtulmuşum bir de görsen uzaktan iyi diyebileceğin birisi hiç belli olmuyor.

Mantıklı Kadın 7 ay önce yazdı:

Hayırlısı olsun diyelim. 

ln(Arcc(0.16)) 7 ay önce yazdı:

Abla benim içimdeki husursuzluk hiç gitmiyor. Çok bunalıyorum artık.

Mantıklı Kadın 7 ay önce yazdı:

Anlat bakalım, neleri hallettin, neleri halledemedin, neler oluyor? 

ln(Arcc(0.16)) 7 ay önce yazdı:

İyi geceler abla,

Öncelikle klasik olarak iyi şeylerden başlayayım. İşim gayet iyi gidiyor zaten kendimi iyi olarak gördüğüm konulardan biri. İş çevremle de aram gayet iyi bir sıkıntı yok çok şükür.  Onun dışında hafta içi akşamları 2-3 kere spora gidiyorum. Tam zamanım belli olmadığı için tam bir programımı yok ama düzenli olarak yapmaya çalışıyorum. Hafta içi akşamları pek dışarı çıkamıyorum genelde hafta sonları dışarıda oluyorum. Ya kendi normal arkadaşlarımla ya da işten arkadaşlarla oluyorum. Şehre yeni taşındığım için şehri kefşetmeye çalışıyorum. Aslında bir haftam genel olarak böyle geçiyor.

Ben günleri planlarken hafta içlerimi spor, film-dizi, kitap vs. ile geçirirken hafta sonları da sosyalleşirim diye planlamıştım. Hafta sonlarım planladığım gibi gidiyor pek sıkıntım yok. Hafta içlerim biraz daha verimsiz geçiyor tam olarak istediklerimi yapamıyorum. Hafta sonu için daha farklı insanlar ile vakit geçirebilecek aktivitelere katılmak istiyorum ama tam karar veremedim. Şu an sadece düşündüğüm karakalem kursu var. Bir de sadece hafta sonu olmasını istediğim içim biraz bulmak zor oluyor. Evim ve işim merkeze uzak kaldığı için hafta içleri biraz sıkıntı oluyor o açıdan. Olursa önümüzdeki dönem alanımda yüksek lisansa başlamak istiyorum. Şimdiden okumalar yapmak istiyorum ama eve iş getirmek gibi de olsun istemiyorum çok fazla maruz kalıp kendimi sıkar mıyım acaba diye düşünüyorum.

Abla bu yazdıklarım normal günlük hayat, savruluyoruz. Benim içimi sıkan, boğan birkaç konu var. 

Abla bunlardan birincisi geçmişim. Düşününce biraz boş yaşamışım gibi geliyor ya. Bizimkilerin durumunu anlatmıştım yukarıda. Bari kendimi kurtarayım diye sosyal hayatımdan salmıştım. Şimdi ise o durum karşıma çıkıyor. Herkes kadar anlatacak hikayem yok bu durum benim aşırı sinirimi bozuyor. Aslında geçmişten ders alarak şu anı dolu dolu yaşamaya çalışıyorum.

İkincisi ise yalnızlık. Direkt olarak manevi olarak yalnız hissediyorum. Ne birini bekliyorum ne de bekleniyorum. İnsan bazen arıyor yanında birilerini.. Yoruluyorum abla bazen.

Mantıklı Kadın 7 ay önce yazdı:

Aslında dert etmen gereken bir şey yok ama yalnızsın ve kafanın içinde yaşıyorsun, bu da daha çok bunalmanla sonuçlanıyor gibi görünüyor. 

Bu kadar değerlendirmemek lazım hayatı. Değerlendirirsen çok kusur bulursun. Herkes bulur, herkes. Vesvese gibi bir şey bu. Dinde mesela ben Allah'ı zikretmek vs. gibi tavsiyelerin insanların kafayı sıyırmaması için düşüncelerini kendilerinden, hayatlarından başka bir şeye yönlendirmek amaçlı üretilen çözümler olduğunu düşünüyorum. 

ln(Arcc(0.16)) 7 ay önce yazdı:

Bilemiyorum ki abla. Çok yabanileşmeden hayattan uzak kalmamak istiyorum. Ben kendimi çok idealist çok kuralcı çok farklı görürdüm insanlardan. Şimdi ise onların hayatına özeniyorum :). Ne zaman çözebileceğim sorunlarımı bilmiyorum ama çözeceğim.

ln(Arcc(0.16)) 5 ay önce yazdı:

Selam abla

Dün twitterdan konuşuyorduk da bugün biraz yazmak istedim son durumları. 

Abla aslında hiçbir değişiklik yok hayatımda zaten bir ayda ne değişir ki bunun farkındayım. Bir tek ramazan diye gezip tozamadım hep evdeydim biraz daraldım diyebilirim. Herhangi bir kurs vs.ye de kayıt olmadım hala. İş hala aynı gidip geliyorum ve spora da devam ediyorum onu salmadım.

Abla birkaç şey kafama takılıyor sadece bu konular hakkında onlar hakkında konuşmak istiyorum.

Abla öncelikle ben haftanın 5.5 günü çalışıyorum. Yukarıda zaten anlatmıştım biraz yaşam tarzımı. Abla geriye kalan zamanda birini tanımak için bana yeterli bir zamanmış gibi gelmiyor. Sanki birileriyle görüşsem bile birbirimize yeterince vakit ayıramayız gibi geliyor. Şehre uzak kalıyorum hafta içi akşamları dışarı çıkarmam zor olur bana yol çekmek falan koymaz da arabam olmadığı için toplu taşımalarls uğraşacağım onların da bir süresi oluyor. Gerçi daha  olmamış şeyler için kaygılanmaya gerek var mı bilmiyorum ama kafamı kurcalıyor sanki karşımdaki bu durumdan bıkar gibi geliyor. Abla eğer rahatsız olmazsan biraz sizin durumlarınızdan yüzeysel olarak bahsedebilir misin? Dil kursunda tanışmıştınız diye hatırlıyorum. Enişte kendi işini falan kurmuştu sanırım benim yaşlarımda o yoğun muydu, nasıl idare ediyordu hayatı? Kafamdaki hayata yakın yaşadığı için kendime örnek alabileceğimi düşünüyorum.

Abla bunun dışında maddi olarak yalnız hissediyorum. Ailemden kalan hiçbir şey yok + hala biraz borçlarımız var. Uğraşıyorum bazı şeyleri düzeltmek için ama bu konuda insanların gerisinde kaldığımı düşünüyorum.

Sana ilk yazalı bir yıl geçmiş o zamandan beri bayağı olumlu şey değişmiş hayatımda. Buna tutunarak pozitif olup ileri bakmaya çalışıyorum. 

Sosyallik açısından ise yakın dostlarım ile aramda mesafeler var o yüzden biraz sıkıntı çekiyorum. İş yerinde yakın arkadaşımlarım olmaya başlıyor. Onun dışında gün içinde "small talk"lar oluyor insanlarla sohbet ediyorum yabani olmuyorum.

Aslında hayata emek veriyorum ve bir şeyleri suçlamıyorum ama aradaki farkı kapatabilmek için bana günler haftalar yetmiyor. Birkaç aydır keyfi uyumuyorum zaten uyuyakalıyorum.

Son olarak tekrardan iyi bayramlar. Buradaki kullanıcı ismimi twitterdaki ile değiştirme şansın var mı acaba belki oradan bir süre uzak kalabilirim.

 

Mantıklı Kadın 5 ay önce yazdı:

Merhaba,

Kullanıcı ismini ne yapmamı istersin? Düzenleyeyim. 

Yalnızsın, asıl problemin bence o. 5,5 gün evet fazla, ancak seninki daha çok adım atmamak veya istediğin gibi gitmediğinde başa çıkabilmek için şimdiden bardağın boş tarafına odaklanmak gibi görünüyor bana. İnsanlar uzaktan bile görüşüyorlar, birbirleriyle yakınlık kuruyorlar. Sen haftada 2 gün görüşerek doyurucu bir ilişki yaşayabilirsin. Enseni karartacak bir şey yok.

Eşimin işini ilk kurduğu zamanlar ilişki açısından biraz tatsız dönemlerimiz oldu, evet. Çünkü saatlerce bilgisayarda çalışıyordu, hatta bazen işlerine dalıp beni ekiyordu :D Geçiniyorduk bizler de sizin nesilde "tam istediğim gibi olmazsa başkasına bakarım" çılgınlığı var, biliyorum. Senin dik durman lazım, bir kız olduğu zaman belli bir miktar çaba gösterirsin elbet ama işini ihmal edeceğin bir boyuta geldiğin zaman kıza hedeflerin olduğunu hatırlatmalısın, kendi bilir eşlik etmek isteyecekse.

Maddi olarak genç olmak için çok kötü bir zaman, bunda teselli veremeyeceğim. Sen meslekte istikrar göstermeye bak, hayat sürprizlerle dolu, bakarsın ileride bir fırsat doğar. İnsanlarla tanışmaya devam et. Network halen iş fırsatları için en önemli araçlardan biri. Başkalarından geri kalmak hissinden ise kurtulamazsın, senden çok daha zenginler bile birilerinin gerisinde. İnsanlara değil sorumluluklarımıza konsantre olmak gerek, gerisi gereksiz dikkat dağıtır, moral bozar.

Acele etme, hayat düşündüğünden uzun.

ln(Arcc(0.16)) 5 ay önce yazdı:

Peki abla, dediklerini dikkate alacağım yazdığın için teşekkür ederim. Sanırım sosyal medyayı biraz daha azaltıp kıyas yapmamam gerekiyor. 

Kullanıcı ismimi ln(Arcc(0.16)) yapabilirsen sevinirim eğer parantez ve nokta sıkıntı çıkarıyorsa lnArcc016 yazabilirsin.

ln(Arcc(0.16)) 2 ay önce yazdı:

Selam abla,

Yaklaşık 3 4 ay önce birisiyle konuşmaya başladım. İnternetten uzun süre takipleştiğim birisiydi gerçek hayatta kendisini tanımıyordum. Arkadaş olarak konuşuyorduk aslında sohbetimiz keyifliydi. Bazen dertleşiyorduk bazen makara yapıyorduk öyle geçiyordu. Farklı şehirlerde yaşadığımız için yüz yüze görüşme olmadı. Benim yaklaşık 2 ayım iş-spor-bahsettiğim kız arasında geçti. Buradan ilişki olur mu olmaz mı derken bir şekilde konuşma bitti. Görüşmeyi kestik.

Görüşmeyi kestikten sonra benim işlerim arttı. Hafta içi yaptığım sporu bile bırakmak zorunda kaldım. Şu an hala bu yoğunluğum devam ediyor ve edecek gibi de gözüküyor. Eve gelince de başka alanlarda kendim için araştırmalar yapıyorum. Neredeyse günlerimde boş vaktim olmuyor. Ama son bir haftadır ise onunla konuşmayı özlediğimi hissettim. İki gün önce bir şey sormak için yazdım ama bir dönüş alamadım.

Bunların dışında yabani olmuyorum, hatta sosyal bir insanım diyebilirim ama bazen insanların arasında olmaktan bunalıyorum. Genelde bu iş ortamında oluyor, yeni insanlarla tanışmaktan ziyade şu anki tanıdıklarımla kaynaşıyorum. Bu arada bir süre tek değil arkadaşımla yaşayacağım. Dediğin gibi bir kurs vs. bir yerlere kayıt olmadım, çoook güzel bahaneler bularak erteledim o işleri. Önümüzdeki ay bizim de sizin gibi düğün işleri var ondan sonra kesin olarak bir yerlere kaydolmayı düşünüyorum, öğrenmek istediğim şeyler var. 

Öyle yani hayat akıp gidiyor. Anlayamıyorum sana ilk yazdığımdan beri neredeyse 1.5 yıl olmuş, garip geliyor :).

ln(Arcc(0.16)) 1 hafta önce yazdı:

Selam cıvıtık abla,

Umarım sizin için her şey yolundadır. En son taşınıyorsunuz diye hatırlıyorum, hayırlı olsun yeni yuvanız. İnşallah içinde güzel anılar biriktirirsiniz. 

Abla öncelikle şu son yazımda olan kızla bir daha hiç konuşmadık. Bir şey için yazdım ama konuşma devam etmedi. Yaklaşık son iki aydır yine online olarak birisi ile görüşüyordum. Böyle ilişki gibi değildi ama kız benden daha istekliydi o konuda. Açıkçası beni beğeniyordu ki ben de onu beğeniyordum. Aynı şehirlerde değildik ama güzelce sohbet edip, zaman geçiriyorduk. Birbirimizde destek oluyorduk. Aramızdaki mesafe kısa olmadığı için, onun da daha fazla vaktini almamak adına konuşmamaya karar verdim. Bir daha da bu kadar uzaktan görüşmem heralde, bana da ders oldu. Başkasıyla da bir şey yaşamadım zaten bu süreçte. 

Hala aynı iş yerimde çalışıyorum o konuda bir değişiklik yok. Maalesef spora gidemiyorum yoğunluktan ama haftada bir halı saha falan ona gidiyorum. Sanırım spor ve beslneme gerçekten de mentali etkiliyor gibi hissediyorum. Çünkü birazdan birkaç şeyden bahsedeceğim.

Abla ben bulunduğum yerin aslında neşe kaynağı olan bir insanıyım. Ben sanırım insanları neşelendirmekte başarılı gibiyim. Bunu sanırım istemedim yapıyorum, yani doğal bir komik olma durumun var, öyle de söylüyorlar. Bu durumdan ne kadar memnunum bilemiyorum ama değiştirebileceğim bir şey yok. Sana içine kapanık biriyim diyordum ama bu durum azalıyor. Senin dediğin gibi daha aktif bir rol oynamaya çalışıyorum toplulukta. Bir etkinlik vs. düzenlenicekse işte öne çıkıyorum ben ayarlarım falan diyorum. Son zamanlarda da çevrem de genişliyor. Bunun için sana çok teşekkür ederim :).

Ama abla bazen bir şey oluyor ki anlayamıyorum bunu sana mı anlatmam gerekiyor bilmiyorum ama en azından yol gösterirsin. Mesela bugün de başıma gelen bir şey bu. Abla bir şey oluyor neye takılıyorum bilmiyorum ama böyle kalbim daralıyor sanki ve hemen aklıma intihar düşünceleri geliyor. Ve dediğim gibi bu direkt beni etkiliyor insanlar soruyor hayırdır neyin var diye. Böyle durumlarda hemen kendime kapanıyorum, yerimden kalkmadan aralıksız çalışıyorum. Eve gitmeye bile çekiniyorum, içime korku sarıyor. Tabii böyle bir şey yapmayacağımı biliyorum ama düşüncesi bile rahatsız ediyor insanı.

Önümüzdeki hafta resim kursuna başlayacağım. Bazen ruhum daralınca bir şeyler yapmak istiyorum, biraz onun için kaydoldum. Tekrardan satranç oynamaya başladım. Çok düzenli olmasa da turnuvalara katılmaya başladım tekrardan. Bazen arkadaşlarımla bazen tek istanbulu dolaşıyorum. Ne kadar buralarda olurum bilmiyorum ama görebildiğim kadar görmek istiyorum. Bazen böyle gezinirken kendimi berduş gibi hissediyorum. Savruluyorum gibi.

İlişki konularınında senden tavsiye isteyemiyorum zaten. Sanki diğer problemlerimi çözmem daha önemliymişi gibi hissediyorum.

Mantıklı Kadın 1 hafta önce yazdı:

Merhaba,

Aslında kulağa kaliteli ve dolu dolu yaşıyorsun gibi geliyor. Bence anlattığın hayat seyri insanların çok büyük bölümününkinden daha iyi.

İki sorunun olduğunu düşünüyorum: birincisi biraz fazla sosyal medya takip ediyor olabilirsin ve dopamin detoksuna ihtiyacın var gibi. İkincisi de biraz bununla alakalı, overthinkinge saplanmış gibisin.

Günümüzde, başkalarının "güya normal" ama aslında "sahnelenmiş" hayatlarını farkında olarak/olmayarak o kadar izliyoruz ki hayat bizlere sanki başka şekide yaşanırmış, sürekli bir tren kaçırıyormuşuz gibi hissettirmeye başladı. Tamamen sosyal medya etkisi ve dopamin bağımlılığı. Başka hiçbir şey değil. 

Ekrandan biraz daha uzak durabilirsen hiçbir şeyin kalmaz diye umuyorum.

Aynen devam, bence iyisin. Beklenti yüklenme, akışta devam et.

ln(Arcc(0.16)) 1 hafta önce yazdı:

Merhaba abla,

Cevabın için teşekkür ederim, kandilin mübarek olsun. 

Sosyal medyayı günde yarım saat bir saat arasında kullanıyorumdur. İnstagramda önüme çıkanlar normal şeyler de twitter aşırı toksik bir yer olmaya başladı. Sen gittikten sonra bu ilişkiler hakkında sayfalara bakmamaya çalıştıkça da önüme çıkıyor nasıl bir algoritması varsa.

Twitter bu konular hakkında aşırı keskin söylemler içeren bir ortam. Okunulan yazılar insanın aklında kalabiliyor, aklını kurcalayabiliyor.

Benim kafamı kurcalayan durum çevrem oluyor genelde. Etrafımdaki insanlar kadın/erkek düzgün, iyi insanlar. İstisnalar olmakla beraber geneli ya evleniyor ya da o tarz düzgün ilişkiler içerisinde. Hatta daha bugün düğün davetiyesi aldım :d. Her evlenen der ki bana geciktirme bu işleri. 

İnsan düşünüyor işte ben nerede yanlış yaptım veya yaptım mı diye. 

 

Fylgja (20 yaşında) 7 ay önce yazdı:

sen sever misin bilmiyorum ama yavru dişi kedi iyi gelebilir. erkekte olur ama büyünce çok yüz vermiyolar diye biliyorum. ben köpeği daha çok severim ama onun bakımı daha zahmetli, kedi tek başına da takılabiliyor. umarım başarıların daim olur, dertlerinde bir an önce diner

ln(Arcc(0.16)) 7 ay önce yazdı:

Öncelikle teşekkür ederim iyi dileklerin ve tavsiyelerin için. Kedileri severim ancak şu anki yaşamıma uygun olmayabilir gibi geldi. İleride bahçeli bir evim olursa ikisinden de alırım :)

Cagoo (36 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Kaynağın çok güvenilir olsa gerek cıvıtık hatun :p

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

Elimden geldiğince geliştirmeye çalışıyorum diyelim :)