Çekim Kanunlarını Anlamak

Redpill Çizgisine Alternatifler

Tartışmalar, tartışmalar, tartışmalar... Kadınlar erkekleri neden beğenir, neye göre seçer? Erkekler kadınları neye göre beğenir, neye göre seçer? Bu konuyu katman katman net bir şekilde anlatarak kafanızı netleştirecek, daha doğru beklentiler ve umutlara sahip olmanıza uğraşacağım.

Temelden başlayalım. Bir erkek ve bir kadın birbirini neden severler, neden isterler?

Çocuk sahibi olmak ve nesli sürdürmek için.

Yani, ihtiyacımız olanlar;

-Çocuğun doğabilmesi.

-Çocuğun yaşayabilmesi.

Bizim kadın-erkek olarak varoluşumuzun ve birbirimize çekim duymamızın sebebi budur. Çekim yasalarımız da temelde, en derinde buna göre şekillenir -üstte gelenleri de açıklayacağım, okumaya devam edin.

Cinsel çekim dediğin, bu iki görevdeki başarıyı maksimize edip neslini sürdürme başarını garantileyecek şeylere duyulur. Twitter'da yazdım, buraya da koyayım:

Erkekler evlilik kurumu çıktığından beridir şu şekilde güdülenirler:

Kadınlar doğurur ve bakım verirler.

  • Genç olsun ki doğurganlık döneminin tamamından yararlanabilelim 
  • Güzel olsun ki çocuk da güzel olur ve onun da eşleşme ihtimali artar 
  • İffetli olsun ki çocukların babası olduğumdan emin olayım.

Kadınlarsa şu şekilde güdülenirler:

Erkekler döl verirler, kaynak üretirler ve korurlar.

  • Erkek yakışıklı olsun isteriz ki çocuk da öyle olsun ve eşleşmesi kolay olsun. (döl)
  • Duygusal gücü olsun isteriz ki sorunlar karşısında telaşa kapılmasın, çözüm üretsin. (koruma)
  • Statüsü ve geliri olsun isteriz ki toplumda kolay alt edilmesin ve eve yemek getirebilsin. (kaynak)
  • Tecrübe-oyunu olsun isteriz ki preselectiondan geçen nitelikli bir erkek olduğuna hemen emin olalım (çocuğuna da aktarsın ve çocuk da kolay eşleşsin diyen de var).

Kadınla erkeğin cinsel pazar değeri parametlerleri neden bu kadar farklı? Çok basit değil mi cevabı? Çünkü kadın ve erkek birbirinden tamamen farklı. Yazdığım gibi, kadınlar doğurur ve bakım verirler, erkekler ise bunu yapamazlar. Ne doğurabilirler, ne emzirebilirler. Onların nesil yürütme sürecine dışsal şekilde katkı sağlamaları gerekir.

Bazıları bunu "kadınların sırf kendi oldukları için çok sevilmesi", "erkeklerin şartlı sevilmesi" olarak okurlar ki bu okuma işte çok yanlış. Kadınlar doğurabildikleri için başka şart konmadan sevilir görülürler ama sen doğuramayan kadınlara bir sor bakalım. Evrim, şartları bize dayatır.

Buraya kadar anladınız sanırım. Devam edelim.

Ama abla bizler robot muyuz, duyguşarımız düşüncelerimiz yok mu? Bu nasıl eşleşme kritlerleri böyle, çok gıcık bir durum bu. Olaya çok sığ bakıyorsunuz.

Olaya sığ bakmıyorum. Diğerlerini ekleyeceğim. Ama altta çalışanların bu olduğunu anlamanız sizin iyiliğiniz için çok önemli. Eşleşmek istiyorsanız, bunu gerçekten istiyorsanız doğru ata oynamanız için, meseleyi doğru anlamanıza uğraşıyorum. Sizlere masal anlatmıyorum, yalan söylemiyorum. İyiliğinizi düşünüyorum. 

Yine devam edelim.

İnsan evet çok çok kompleks bir canlı. İç dünyası cinsel çekimden çok daha karmaşık şekilde işliyor. Bir kere, korteksimiz deli gibi çalışıyor, düşüncelerimiz, değerlerimiz, ilkelerimiz, hedeflerimiz var. 

İkincisi, duygu dünyamız. Duygusal yakınlık ihtiyaçlarımız, travmalarımız, sevgimiz, vefamız, bağlanmamız, mutluluğumuz, mutsuzluğumuz...

Sizler istiyorsunuz ki, bu iki katman alttaki katmanı alt etsin. Ben de istiyorum. Beni yeni takip edenler yanlış anlıyorlar, benim kırmızı hapı idealize eden bir insan olduğumu düşünüyorlar. Hayır, ben sizin gibi bu katmanların çalışmasını isteyerek aslında mavi hapı idealize ediyorum. Ancak, kırmızı hap bilgilerini unutmuyorum ve hatırlatıyorum çünkü mavi hap her şeye yetmiyor, bunları bilmekte ve bunlara da oynamakta fayda var.

Ben aksine, karar alma mekanizmalarımızda ve zihnimizde güdüleri-çekim kanunlarını ne kadar terbiye edebilirsek ve bunda ne kadar başarılı olursak, birbirimize karşı o kadar toleranslı olacağımızı düşünüyor ve buna göre öneriler yapıyorum çoğu noktada. Bence seçim aşamasında güdüleri susturabilecek kadar tolerans sahibi olmak, ilerleyen aşamalarda, hayat bizleri güdülere-çekim kanunlarına cevap veremeyeceğimiz duruma düşürdüğünde (ki herkes bu durumlara kaçınılmaz olarak düşecek, hayatta düşmeyen yoktur) ilişkimizi daha sağlam kılacaktır. 

Ama bu, çekim yasalarını inkar etmemiz ve onların aksine davranarak şansımızı reddetmemiz anlamına gelmemeli. Biz kendimizle olan düşüncelerimizde gerçekçi ve acımasız olacağız. Karşımızdaki bize karşı romantik ve toleranslı olacak. Benim düsturum ilişki öncesinde de, ilişki sürdürülmesi sırasında da bu.

Abla, madem cinsel çekim kanunları bu kadar temelde ve güçlü işliyor. Biz neden orta yaş zengin statülü adam, genç statüsüz güzel kadın evliliklerini daha çok görmüyoruz? 

Çünkü, yazının başlarında söylediğim gibi, elbette ki eşleşme dediğin cinsel çekimden daha karmaşık bir olay. Bir kere, hayatın doğal akışında, insanlar assortative mating yaşıyorlar. Birbirine benzer anlayış ve yaşayışa sahip insanlar birbirine çekiliyorlar. Çünkü üst katmanların da birbirine uyumlu olması ilşkinin sürdürülebilirliği konusunda aynı şekilde önemli. Biz sosyal, duygusal ve mantıklı varlıklarız. Bunlar nasıl ki cinsel çekimi tamamiyle alt edemezler, cinsel çekim de bunları alt edemez.

Evrim, aslında bildiğimiz anlamda maksimize etmeye çalışan bir mekanizma değil. Evrim, uyum sağlatan bir mekanizma. Yani şartların neyi getiriyorsa ona uyum sağlarsın, onu içsel olarak beğenir hale gelirsin, onu istersin. Şu an insanların "en" istiyormuş gibi görünme sebepleri, şartların şu son birkaç on yılda inanılmaz kaypaklaşmış olması, kişilerin aslında yapabileceklerinden çok daha fazla insana ulaşabildikleri sanrısında olmaları, bu yüzden gerçek şartlarına uyum sağlamayı reddetmeleridir. 

Gerçek şartlarımız, çevremizde olanlardır. 

Sizlere 3 katman sayıyorum hep. Güdüler, duygular ve düşünceler. Bu üçüne de hitap edecek kişileri bulmak ve ilişki sürdürebilmek istiyorsunuz. Evet, çok karmaşık ve zor görünüyor, doğru.

Şartlarınızı, gerçek şartlarınızı doğru algılayın ve tolerans sahibi olun, kendinizi kapatacak şekilde değil açacak, seçeneklerinizi çoğaltacak şekilde işleyin ve hayatın içinde kalın. Ben bunun için yazıyorum. İsteyenler okusun, faydalansınlar.

  • Sosyal medyayı kendinizi parlatacak şekilde ve ilgi görecek şekilde kullanmayın.
  • Başkalarının hayatlarını takip ederek beklenti yükseltmeyin.
  • Psikolojik, ailevi sorunlarınız hakkında farkındalığa erişin, gerekirse psikolojik yardım alın.
  • Üstte sağdığım cinsel çekim parametreleri üstünde emek vermeyi ihmal etmeyin.
  • İnsanlarla bir arada kalmaya, gerçek hayatta görüşmeye, yeni kişilerle doğal ortamlarda buluşmaya devam edin, odanıza ve sosyal medyaya kapanmayın.

Bunları yaptıktan sonra gerisini gözünüzde büyütmeyin.

Son bir konu eklemem lazım. Peki iyi güzel, eşleştik, ya ilişki stabilitesi? Onlarda bunlar ne ağırlıkta işliyorlar?

Bence, benim gözlemim, tamamen yine kişilere bağlı. O kişinin karakterinde duygu, düşünce ve güdülerden hangisi ağır basıyorsa. Ama, yine de, ağır basmasına güvenip hiçbir ayağı boş vermemek, her ayağı beslemek ve sağlıklı tutmak için elimizdeki imkanları seferber etmek lazım. 

Yorumlar

milyoner kralice (29 yaşında) 8 ay önce yazdı:

Ablacım iyi hoş biz de çocuk yapmak istiyoruz fakat erkekleri değerlendirirken sadakati nasıl ölçeceğiz? bana hepsi aldatacak gibi geliyor eninde sonunda. görüştüğüm kişilere odaklanamıyorum. güven duyabileceğim kişilerle de ilişkisinin sürmesi mümkün olmuyor beni kendilerine layık bulmuyorlar. kimseyle cinsel birlikteliğim olmadı fakat 28 yaşındayım ve karşıdaki buna pek inanmıyor da kizlar sağolsun... ilişkilerle ilgili harikasın süpersin bize bir erkek tanıma ve elde tutma rehberi mi yapsan 🥹

Mantıklı Kadın 8 ay önce yazdı:

Milyoner Kraliçe, evet erkekler yaygın biçimde aldatıyorlar. Yarı yarıya. 

Erkeklerde iki gruba dikkat etmen lazım. Birinci gruba piyasanın kaymağını yiyen erkekler diyeyim. Çapkın, çok kız arkadaşı olmuş, kızlar bunlara asılıyor, bunlar kızları tavlıyor falan filan. Film jönleri mesela. Şimdi filmlerde ne olur? Esas kızımız gelir ve bu oğlanımızı masumiyeti ve farklılığıyla kendine aşık edip piyasadan çeker değil mi? Hah işte, öyle bir şey yok, kuzum. Bir erkek kadınların onayına, kadınları tavlamanın zevkine, o dopamine alıştı mı onu o bağımlılıktan çekemezsin. Çekersin de, dönemsel olarak çekersin. Erkekler zaten fırsatçı varlıklardır, bir de üstüne sizin ilişkinizde yaşayacağınız zorluklar, ilişkinin tatsızlaşması, senin ona soğuk davranman, onun zayıflıklarını-kötü yönlerini bilmen bindi mi bu tip adamların yapacağı şey kadın onayının pohpohlayıcı kollarına geri dönmektir. 

İkinci grup erkeğimize bakalım. Bunlar da kadın onayına aç erkekler. Ancak kendini bu şekilde inşa ettiği için değil, kadına erişmekte sıkıntı yaşadığı, eskiye dair yaraları, hırsları olduğu için. Bunlara da sen değer verirsin, sonra başına çıkarlar. Preselection da erkeklerin başını döndürür, yanında kadın varken başka kadınlar da onlara bakmaya başlarlar, ben ne oldum be abi derler bu tipler de.

Erkeklerin bu iki gruptan olmayan kocaman bir kesimi var. Birinci grubu senin çok istemenden tanırsın, ikinci grubu da erkeğin senin peşinden çok koşmasından tanırsın. Birinci grup piyasanın tepesi, diğer grup kadınlara ulaşabilen kesimin dibidir çünkü. Dediğim gibi ortada da kocaman bir erkekler kesimi. Bu ortadaki kesimden bir erkekle eşleştiğin zaman aslında ortada çok büyük bir risk kalmaz.

Ortalama, iyi bir erkeğe saygılı davrandığın zaman, egosunu ezmediğinde, seksle barışık olduğunda; yani aranız kabaca iyiyken aldatılmak konusunda riskleri oldukça azaltırsın. Tabi ki asla sıfırlanmaz ama çapkınlık geçmişi olmayan ortalama bir erkek evde kendini seven, sayan ve kendiyle sevişen bir kadın varken bunu yok etme riskini almaz, alamaz.

Bu biraz da güçler savaşıdır aslında. Sen de kendine bakmaya devam edersen ve abartmadan, çıkışmadan, derinden derine seni aldatırsa affedeceğini değil boşanacağını hissettirirsen, çaresiz olduğunu düşündürtmezsen de erkeğin cesaretini kırarsın. 

İlişkinin sürmesi mümkün olmuyor derken biraz açar mısın? Ne sebeple ayrılıyorlar mesela? Erkekler pek ayrılma eğilimli değildirler çünkü, ciddi redflag sahibi değilsen. 

Cinsel birlikteliğin olmamasına inanılmamasından güzel olduğunu çıkarabilir miyim? Güzel bir kadının yanlız olmasını beklemiyorlar çünkü genelde.

milyoner kralice (29 yaşında) 8 ay önce yazdı:

o aradaki erkekler adım atmıyor olacak ki bana denk gelmemişler. Güzellik olarak ortalamanın üzerinde olduğum söylenir çevrem tarafından ek olarak yüksek mimarım ailem bogazici hacettepe mezunu eğitimci insanlar dolayısıyla entelektüel anlamda da seviyesi hayli yüksek bir aileyiz. ilişkinin sürmesi için benim bu durumu saklamam gerekiyor yani bilgili yanımı ortaya cıkarmamam gerekiyor. yetersizlik hissiyle basedemiyorlar habuki en başta bana ne güzel senden birçok sey öğrenirim diyerek yaklaşıyorlar. ek olarak ben yerimde saymıyorum 55 yasındaki babam dahi yerinde saymaz sürekli bir şeyler yaparız ilerlemeye calisiriz. karsıdaki buna ayak uyduramıyor. uydurabilen de zaten senin de bildiğin gibi 1. grup kadın ilgisini yoğun gören özgünevi egosu boostlanmış erkekler oluyor ama farkındayım ki sadakat sorunu olacağı için ben hipergamimi kontrol altına alarak entelektüel olarak denk olduğum maddi açıdan da gelecek vaadeden yani çalışkan ve biraz hırs sahibi erkekleri tercih etmeye meyilliyim. onlar da iffetime inanmıyorlar böyle bir kadınsın uzun sayılabilecek bir ilişki yaşamıssın mümkün değil diyorlar oysa ki ben erkeklern vur kaç taktiğini liseden beri bilirim babam uyarmıştı 14 yaşındayken. o sevglisi olan birlikte olan kızların evlenme vakti gelince esamesi okunmaz diye kulağıma küpe ettim. masum liseli dizi asikları kadardı ilişkilerim. nasıl kendimi anlatabilirim bilmiyorum ve dahi anlatmam gerekli mi karsımdaki beni tanıyınca zaten güvenmesi gerekmez mi? kafamda deli sorular... zaten cinsellik yasamadığım icin aldatılmıştım ve yine bunun olmaması için dikkatli bir secim yapmalıyım. hayırlı işi uzatmayacak evlilik öncesi bunu istemeyecek çalışkan ve akıllı bir erkek istiyorum. bu erkekleri nerelerde bulabilirim mesela? spor salonu daha cok ilk baştaki 2 li grup sanatsal kurslar malum :)) ona önerin var mı?

Mantıklı Kadın 8 ay önce yazdı:

Aslında ailelerin tanıştırması gerekir sizler. Yok mu seni tanıştırayım dedikleri birileri? Gerçekten zor işiniz yeni birileriyle tanışmıyorsanız.

Sana tek önerim hayatta başardığın şeylerin biraz da ailenden gelen bir şans olduğunu ve birçok insanın bu şanslara sahip olmadığını aklında tutman ve bunu bir denklik tutkusu haline getirmemen. Ben de aileden Türkiye şartlarında çok farklı denebilecek şeyler görmüş biriyim ama eşim benimle aynı geçmişe sahip değil lakin bu aramızda bir uyumsuzluk yaşatmadı çünkü bu onun kapasitesiyle alakalı bir şey değildi. Nitekim zaten yıllar içinde kendi kapasitesini ortaya çıkardı ve bana babamın yaşatmış olduğundan yüksek bir standart yaşatıyor şu an. Önemli olan hırs ve azimde denklik bence, görmüşlük ve alışkanlıklar konusunu çok takma derim. 

Alpago (23 yaşında) 7 ay önce yazdı:

İyi de İkinci grup erkekler içinde iyi olanlar var, çevremde görüyorum. Yani kadın onayına aç, yaraları vs var ama değer verdiğinde başa çıkmayacak olanları da var. Bunlar için önerin ne? Kadınlar Zira İkinci gruptakileri seçmeyecek. Ya da mesela İkinci grup her zaman mı kötü? İyi olanlar yok mu? 

Mantıklı Kadın 6 ay önce yazdı:

Alpago, risk yüksek. Her grubun istisnaları elbette ki var, küçük istisna grupları da değil belki de, ama bir modelleme yapıyorsam orada insanlara istisnalardan değil genel paternden bahsetmem gerekiyor. İncellik süresi uzun sürmüş ve örselenmiş erkekler malesef kendileriyle birliktelik yaşamaya karar veren, kendi değeri de o kadar parlak olmayan kızları basamak olarak kullanıyor ve üzüyorlar. Seçeneği olacak bir kıza bu riskten uzak durmasını öğütlemek zorundayım. İncellere kız ayarlayalım da hayırişi olsun diye kızları bu riske atmaya benim gönlüm razı gelmiyor. Kadınların ilişkilerde aldığı darbelerin onlar ve toplum için nispetle daha zararlı olduğunu düşünüyorum.

Alpago (23 yaşında) 6 ay önce yazdı:

Bu ikinci grup için tavsiyen ne olur? Bir ilişki yaşamak isteseler. 

Mantıklı Kadın 6 ay önce yazdı:

Niteliklerini artırsınlar ve "herkes partiliyor, bir biz geri kaldık" kafasına girmesinler. Bir şekilde kız arkadaşları olduktan sonra da açgözlülük edip kızı üzmesinler. Her zaman herkesin alternatifi vardır ama mutluluk seçenekten seçeneğe atlamaktan değil elindekinin kıymetini bilmekten gelir. Örselenmişliğin getirdiği öfkeye yenilmesinler. O öfkeyi işleyip yok edebilirlerse kız arkadaş edinmeleri de kolaylaşır zaten çünkü biz kadınlar bize karşı aynı anda hem muhtaç hem öfkeli erkekleri hissediyoruz ve onların ısrarcı-yapışkan-inatçı-rahat olmayan tavırları bizi itiyor zaten.

Hayatta bizden her zaman daha iyi durumda insanlar olacak ve kimsenin hayatı baktığımız yerden tahayyül ettiğimiz gibi iyi hissettirmiyor.

yyt (18 yaşında) 6 ay önce yazdı:

 Bu tür bir öfkeye sahip olmayan, ve kesinlikle monogami isteyen erkekler için de durum aynı mı? Ben kendimi ikinci grup erkeklerden görüyorum, fakat yatırım yaptığım bir ilişkinin bitmesinden çok korkarım ve ilişkinin mümkünse sonsuza kadar sürmesini isterim. Ağır terk edilme korkum var, insanlara da kolay güvenen biri değilim mesela.  Öfkeli olmasam da karşı tarafa kendimi muhtaç hissettirebilirim, pek geleneksel maskülen bir figürü de karşılamıyorum. Girdiğim ilişkide temizliği yemeği, çoğu sorumluluğu falan üstlenmeyi kabul ederim. Karşı tarafın hizmetçisi gibi olmak isterim yani, bu da sırf karşı tarafı ilişkide tutmak için değil kendim de böyle olmasına memnun olacağım için. Bu tür bir dinamik sizce en başından hatalı mıdır? (bence değil) Yoksa kişi kendine uygun sınırlar çizdiği zaman suistimal edilmekten kaçınıp bunu sürdürebilir mi? Karşı taraf için her şeyi yapmanın ve karşılıksız bir şekilde aşırı iyi davranmanın esasında içten pazarlıklı bir davranış olduğunu biliyorum, ama en azından kendi sınırlarını çizmeyi bilen biri her şeyi karşılıksız yapmayı bırakıp bu tür bir dinamiği yine de sürdürebilir diye düşünüyorum. Siz ne düşünüyorsunuz?

Fylgja (20 yaşında) 6 ay önce yazdı:

istisnalar kaideyi bozmaz. bu şekilde bir ilişki yaşayabileceğin biri elbette vardır ama bu kimle ne kadar sürdürülebilir iki taraf içinde tartışmalı. erkeklere maskülen olma, aile hayatında görmediği bir takım nitelikleri kazandırma yönünde fikirler aşılayan bir camia için kabul görmez hatta bazıları tarafından saygısızlığa ve hakarete uğrayabileceğin bir alan redpill. mesela bana çok ters bir beklentin var ama ben de senin yaşında iken yalnız kurt olup hayatımda kadın olmadan kafa dinlerim diyordum. şimdi ise biri olsa da bıdı bıdı konuşsa istiyorum 😅. o yüzden beklentilerin ve bunlara ulaşmak için yapacağın şeyleri düşün. elbette yapmaktan hoşlandığın ve zevk alacağını düşündüğün şeyler vardır ama hayat uzun. bunu bize kariyer ve hayat gidişatı için VİZYON VE MİSYON BELİRLEME olarak öğretiyorlar okulda. sınavına gir, çık, rahatla, seçimini hallet... artık ne istiyorsan. sonra uzun uzun düşünürsün ne yapmak istediğini ve yapacğını bana göre. bir günde olacak şeyler değil, hayatta karşılaştıklarımız fikirlerimizi ve görüşlerimizi derinden etkileyebiliyor. 

yyt (18 yaşında) 6 ay önce yazdı:

 Yani, normalde feminist eğilimleri ve görüşleri olan bir insanım zaten. Feministlerin bana göre sıkıntısı; evrimsel psikolojiyi tamamen hiçe saymaları, insan doğasından bahsettiğin zaman "ne alaka ya biz doğada mı yaşıyoruz" gibi cevaplar vermeleri. Redpill'e uzak bir insanım, ama farklı fikirleri tanımak ve değerlendirmekte bir sakınca görmüyorum. 

 Açıkçası yalnız kurt olup kafa dinlemeyi istemekten ziyade, ilişkilerden tamamen elimi ayağımı çekip ömrümün geri kalanını yalnız geçirmek istemiyor değilim. Ama benimkisi kafa dinleme isteğinden ziyade; yaptığım yatırımın karşılığını alamamaktan, terk edilme korkusundan kaynaklı.

 Yani bir ilişkiye olması gerekenden fazla yatırım yapıyorum, ve duygusal olarak çok bağlanıyorum. Normal ve sağlıklı ilişkiler kuran, sağlıklı sınırlar çizen insanların bile saçma sebeplerden dolayı yaptıkları yatırım bir gecede çöpe atılabiliyor; benim durumumda ise bu yatırım kadının açısından çöpe atılması daha kolay, ve muhtemelen birçok kadın öyle söylemese de itici bulabilir bu davranışları. 

 Hayatımın şu döneminde, aslında ilişkilere kafa yormaktan ziyade bu mevzulara kafa yormamın sebebi kendi yaralarımı iyileştirebilmek. Bunlar esasında çocukluk travmalarından, bağlanma stillerinden kaynaklı. Ben inanıyorum ki yavaş yavaş iç çözümleme yaparak, belirli durumlarda şu anki kafa yapımla atacağım adımların sebeplerini düşünerek bunların üstüne gidebilir; hiç değilse sınırlarımı çizebilir, kendimi kullandırtmaktan alıkoyabilir, bu tür durumlardan incinmeden çıkabilecek hala getirebilirim. Bu mevzulara şu an kafa yormam bu yüzdendir yani. 

Okuyup zaman ayırdığınız, görüşlerinizi belirttiğiniz için teşekkür ederim.

Mantıklı Kadın 6 ay önce yazdı:

Yyt, kaygılı bağlanman varmış şeklinde konuşuyorsun. Annenle ciddi problemler yaşamış olabilirsin bebekliğinde. Senin şu an ilişkilere bakış açın seni hiç terk etmeyecek ve sana şefkat verecek bir anne bulmak arayışı gibi duruyor. 

Normalde, ortalama kadınlarla bu şekilde ilişki kuramazsın. Kadınlar derler ya işte "erkek olgun olacak" falan, işte aslında kadınların kaçındığı temel şey erkeklerdeki bu anne arayışı, bu bitmemiş, içe sinmemiş çocukluk. Çok zorlanırsın, itici ve yapışkan bulunursun. 

İçindeki sevgi açlığıyla yüzleşmen ve buna olan ihtiyacını törpülemen lazım. Ha sana annelik edecek bir kadınla kadın-erkek ilişkilerinin arzu temelli dinamiğinden farklı bir ilişki kurabilmen imkansız mı? Değil. Zor ama denk gelebilirsin. Ancak seks, çocuk sayısı, çocukları büyütme süreci ortalama çiftlerdeki gibi olmaz. Sen evin çocuğu, karın evin patronu olur. Uyacaksa, bunun hayat boyu uyması lazım. 

yyt (18 yaşında) 6 ay önce yazdı:

 Kaygılı bağlanıyorum zaten, ama bir süredir kendi içimde çözümlemeye çalışıyorum. Kişisel sınırların tekrar çizilmesi ve özdeğer hissinin tekrar kazanılmasıyla halledilebilecek bir şey olduğunu düşünüyorum. 

 Açıkçası ben içimdeki sevgi açlığını bir kusur olarak görmüyorum, kusur olarak gördüğüm şeyler muhtaçlık ve içten pazarlıklı "fedakarlık" anlayışı. Bunlar hakkında farkındalık edinip bu kusurları kapatmak, bana bayağı yarıyor gibi hissediyorum. Aynı zamanda eskiden sahip olduğum özgüvensizlik ve özdeğer sorunlarını şimdi yaşamıyorum, bu açıdan da oldukça mutluyum.

 Evet, bu durumda olmam beni geleneksel kadın erkek ilişkisinden alıkoyar. Fakat ben hiçbir zaman bunu arzulamadım. Ya da ne bileyim, Redpill'in "Erkek dediğin bunları arzular, arzulamayan da kusurludur." dediği şeyleri arzulamıyorum. Bunu başka bir zaman uzun uzun yazacağım fakat şu an konu bu değil.

 Açıkçası benim en çok ihtiyaç duyduğum ve arzuladığım şey sevgi. Çocuk yapmayı istemediğimden üstüne kafa da yormuyorum. Bir kadının sevgi dışında vadedebileceği şeylere karşı da pek arzu duymuyorum. Yani aseksüel olmadığım için sekse arzu duyuyorum mesela, ama seks insanın hayatındaki boşluğu doldurabilecek bir şey değil. Öyle görseydim de kısa vadeli ilişkilerde elde etmem çok kolay olurdu. 

 Mutlaka bir anne gibi davranmasına ihtiyacım yok fakat ihtiyaç ve arzu listemin en üstünde sevgi var. Eğer olmayacaksa da, ilişki kurmaya ihtiyacım yok. Tabii MGTOW gibi akımlara da olumsuz bakıyorum (İnsan nüfusunun yüzde ellisini kendi düşmanı olarak gören feministler hakkında da aynı şeyi düşündüğümü belirtmeliyim.). İnsanların istekleri ve ihtiyaçları yaşadıkları hayatlara ve kişiliklerine göre şekillenir, insanı aşırı tek tipleştiren bu akımların aksine önemli olanın kişinin farkındalık kazanıp kendi kusurlu yanlarına kendi karar vermesidir diye düşünüyorum. 

 Redpill'in teşvik ettiği ilişki biçimi insanın çalışmaktan düşünemediği, ilişkilerinden çok da mutlu olmadıkları üretim toplumlarında görülüyor diye düşünmekteyim. Ha tüketim toplumu bireyselleşmesini ivmeleyen fraksiyonları da barındırıyor içinde MGTOW gibi. 

 

 

Alpago (23 yaşında) 4 ay önce yazdı:

Biraz düşündüm, bunlarla aynı zeminde olduğumu fark ettim öfkeliyim bu öfkemi nasıl yenebilirim? İlişkiye de muhtaç hissediyorum kendimi bunu nasıl yenebilirim ?

Fylgja (20 yaşında) 8 ay önce yazdı:

özellikle son 2 haftadır kafam çok dağınıktı -fark edilmeyecek gibi değildi-. sebebi kendimi koşulladığım birşey ve bu koşullanmanın dışında ne yapabilirim fikrim olmadığı için sana danışmaya karar verdim. koşullanma şu, dağıtmadan anlatırım umarım. 

sevgi ve yakınlık istiyorum> aile kur(dindarım mecbur)> aileyi nasıl idare edeceksin> para ve bilgi> bilgi kısmı bi yere kadar tamam yaşadıkça da öğrenirsin, bütçe yönetirsin ama bütçe yapıcak para lazım iş bul veya çalışacak meziyetin olsun> belli meziyetlerim var farklı olarak üniversite var. (buraya kadar aslında sıkıntı yok. maddi olarak kendimin veya ailemin de sıkıntısı yok ama ben işe girmediğim ya da bir uğraşım olmadığı, kendimi bir yere kanalize etmediğim sürece kendimi eksikten çok bile bile yanlış yolda hissediyorum çünkü fırsatım olduğunda aile kurmayacak bile olsam en azından yol üzere hissedicem ve rahatlıyacağım.)>! PAT! burda tökezliyorum çünkü şuan (son 1 yıldır) herhangi bir sosyal ve iş hayatımın olabileceği bir dönemde değilim. ev okul arası mekik dokuyup arada alışveriş ve yürüyüş yaparak geçirdiğim bir dönem. bu dönemin de ne kadar süreceğinin belirsiz olması beni asıl yıpratan nokta çünkü ne zamana kadar olduğunu bilsem sabır der geçerim ama nereye kadar sabır diyebilirim onu bilmiyorum. online kurs olarak office programlarını baya biliyorum onun dışında da öyle mesleki olarak pek elimden gelen birşey yok. hocalar danıştım onlarda office programı, klavye kabiliyeti ve iş dışı birşey önermedi. acaba diyorum bazen, aceleci, sabrı hızlı tükenen, biraz çok bilmiş ve egolu biri olarak şımarıklık yapıp şikayet mi ediyorum halimden. içinde bulunduğum durumu kabullenemediğim, bu aciziyeti kendime yakıştıramadığım doğru ama kendimden mi beklentim çok yüksek. nerede yanlış yapıyorum, dengeyi kaçırıyorum veya yukarıdaki sıralamada neleri yanlış düşünüyorum? 

Mantıklı Kadın 8 ay önce yazdı:

Sosyal medyada çok vakit geçiriyorsun, buradan seni ekrandan uzak tutacak meşgalelerin olmadığı sonucunu çıkarıyorum. Kendi kendine çok fazla kalıyorsun ve kafanın içinde yaşıyorsun, bunu sana daha önce de söyledim. Kafanın içinde yaşamayacağını sağlayacak görevler almalısın. Pek düşünmeyeceğin. Network kurmana da yarar. Yok mu yardım derneği falan gidebileceğin? Durumunda hayıflanacak hiçbir şey yok.

Fylgja (20 yaşında) 8 ay önce yazdı:

deprem zamanından (depremden etkilenmedim çok şükür sadece zaman açısından belirtiyorum) önce basketbol ve bilardo vardı hayatımda, o zamanki şartlar da daha elverişliydi böyle aktivitelere. şuan seminer olursa oraya katılıyorum, ki çok nadir oluyor, onun dışında bir noktada eve hapis durumdayım. evdeki tek sağlığı yerinde- kör, topal olmayan- kişi ben olduğum için telefonu yanımdan ayıramıyorum. her an çalabiliyor, imaknım olsa telefon kullanmayacağım, sessize alma imkanım olmuyor, artık nefret ettim zil ve bildirim sesinden. ya birşey bozuluyor, ya bi yere gidilmesi gerekiyor ve çoğu plansız geliştiği için çoğu şeyi artık planlamıyorum bile. agalarla buluşma işinide 2 3 seferdir ekiyorum çünkü gün 14-20 arası evde olmuyorum ve ya gelince ya giderken trip yiyorum. öyle olunca ben de alışverişe gittikçe yolu uzatıp yürüyüş yapıyorum, evde spor yapıyorum ama bir yere kadar sürüyor. okuk 2 güne düştü bölümdeki ilk sene olunca 3tane muaf ders var kalan 5 günde de cumaya ve pazara gitmek dışında aktivite bulamıyorum. yoksa kulüp, spor, aktivite bende çok istiyorum

moon (26 yaşında) 9 ay önce yazdı:

Abla selamlar tekrardan, beni hatırlıyor musun acaba

Ciddili 2 aydır birbirimizi tanımaya çalıştığımız biri vardı. Evlilik niyetiyle iki kez yüzyüze görüştük. Görücü usulü başlamadı ama o kıvamda ilerlettik. İkimiz de muhafazakarız. Herhangi bir ilişkiden korudum kendimi hep, sınırları olan bir kızım. Ancak evliliğe hazır olduğumda birileriyle tanışmayı doğru buluyordum ve öyle olunca ailemden vs gelen teklifleri kabul ettim. Görücü usulü 2 görüşmem oldu. Şu sonuncuyu da sayarsak üç.

Ya sorun şu ki, hepsi iyi insanlar sağ olsunlar. Açıkçası üçü de istesem evliliğe hazırlardı. Bunu kibirli bir yerden söylemiyorum umarım yanlış anlaşılmam. İyi kalpli düzgün insanlar ama yok yani kalbim hiçbirine ısınmadı. Sonuncuda ısınır gibi oldu ama yok. İkinci buluşmada fark ettim ki olacak gibi değil. Ya tipe çok mu önem veriyorum bilmiyorum. Ama istiyorum ki dışı da en azından bana yakışıklı/çekici gelsin. Sana bir kez daha sormuştum bunu ve şuan görüştüğün kişiye kendini razı etmeye çalışıyor gibisin demiştin. Sanırım haklısın. Çünkü korkuyorum. İyi birini bulamamaktan, şuan bulduysam acaba onu kaçırıyor muyum fikrinden korkuyorum. Çünkü karşı taraf gayet ilgili, net, benim gibi hayata bakan biri. Saygı var güven var ama sevgi yok. Ne yapacağımı o kadar bilmiyorum ki. Kararlı olan ben konu buralara gelince kitlendim.

Öte yandan karşıdaki gibi onu sevmediğim için kendimi de suçluyorum çünkü o netlik istiyor. Hatta acele bile ettirip beni geriyor. Duygularımla başbaşa kalıp düşünemiyorum bile. Ama seviyor muyum diye sorguluyorsam sanırım sevmiyorumdur değil mi

Neden böyle oluyor ya... Hoşuma giden kişiler bana adım atmıyor, görücü usulü görüşmelerde de benim kalbimi attıran çıkmadı.

Etraftan gayet güzel bulunan, bakımlı, feminen, entelektüel, zeki ve düzgün bi kızım. Kendimi yüksek görmek değil ama karşı tarafta bu özelliklere denk birini de arıyorum açıkçası. Sence beklentilerimi mi düşürmeliyim, yoksa daha erken deyip kendime zaman mı vermeliyim iyi fırsatlar için. Ya da şuan kendimi mi sabote ediyorum. Lütfen bana tavsiye ver. Etrafta bunları rahatça paylaşabildiğim çok çok az insan var.

Bir de şunu sormak istiyorum. Lisede platonik olduğum biri vardı. Ben hala aşk ararken o çocuksu duyguları, yükselişleri hissedicem mi sanıyorum acaba. O yüzden mi aşık olamıyorum. Yoksa aşk, sevgi her yaşta aynı mıdır

Bana biraz hak ver biraz da akıl lütfen. Elimden geleni yapıyorum iyi bir eş bulmak iyi bir aile kurmak için. Bu işler ne zormuş. 

Mantıklı Kadın 9 ay önce yazdı:

Günümüz insanlarının belli problemleri var, sana has değil.

Güzellik/yakışıklılık çıtamız elimizde olmadan çok yükseldi. Sosyal medya sayesinde, ekranlara erişimi olmayan atalarımızın ömürleri boyunca göremeyecekleri güzellik/yakışıklılıktaki insanları biz bir günde, hadi bilemedin bir haftada görüyoruz. Bu da ödül olarak algılayacağımız, "bu benim olmalı" dediğimiz insan profilini giderek yükseltiyor. Bir duyarsızlaşmanın içindeyiz normalliğe karşı. Normal olan artık eskilerde olabileceği gibi bizi uyarmıyor.

Durum zaten böyleyken, erkekler feminizm ve onun propogandasıyla konuşan-davranan kızlardan ve date piyasasındaki rekabetten o kadar yılmış durumdalar ki kendilerini salıyorlar. Başarılı olan erkeklerle bu yoldan vazgeçen erkekler arasındaki tavır-görünüm farkı giderek açılıyor.

Bahsettiğin ısrar meselesi... Bu da işte erkeklerin ilim sahibi olmamasıyla, tecrübesizliğiyle alakalı. Sen bir kadının üstüne "beni seç, beni seç" diye aşırı düşersen kadının iç dünyasını son sürat itersin. Düşecek kadın da düşemez. Erkek dediğinin belirsizliğe karşı dayanıklı olmasını bekleriz çünkü, ben bunu duygusal güç dediğim değer parametresinin göstergelerinden biri olarak görüyorum. Duygusal güçten yana eksi puan alıyorlar ve soğuyorsun, doğal. İçgüdüsel olarak doğal da, evlilik görüşmesi dediğin şeyin de içgüdülerle hiç alakası yok, adamların netlik beklemesi mantıklı aslında.

Ah işte kadın olmak...Aklın bambaşka bir şey söyler, kalbin bambaşka bazen.

Şu son olacak gibi oldu diyebildiğin çocuğa duygusal yatırımın sürüyor mu bir bak bakalım. Dış görünümle ilgili çekincelerin genetik değilse iyileştirilebilir, hatta genetik olanları da iyileştirilebilir ve erkekler sorumluluk alınca daha da olgunlaşabilirler, tabi bir kadın olarak kimsenin bakıcılığını yapman gerektiğini ima etmiyorum, bu da kadına haksızlık. Sadece, potansiyel okumayı da bilmek gerekiyor zira evimizin önüne siparişle hazır bir paket bırakmayacaklar gördüğün gibi.

moon (26 yaşında) 8 ay önce yazdı:

Yeniden selamlar. Biraz düşündüm ve geldim. Adım adım yazmak istiyorum. Bahsettiğin yakışıklılık meselesi.. Aslında bu konuda gözümü eğitiyorum bence, her içeriğe bakmıyorum vs. Zaten yakışıklı olarak addedilip beğenmediğim kişiler de oldu çünkü bu sefer de mantık süzgecimden geçmediler. Salt bir yakışıklılık istiyor değilim, ama bana güzel gelmeli ve beğenmeliyim diye düşünüyorum partnerimi. Belki bana güzel gelen başkasına gelmez. Bu işler çok göreceli konular. Bahsettiğim çocuğu çok beğenmedim elektrik alamadım ve buna sebep bulamadığım için heralde tipini beğenmedim diyorum. Bilmiyorum, çekim hissetmedim yani.

Israr meselesi beni daha çok itiyor evet. Biliyorum evlilik niyetiyle görüşüyoruz ama bunun da bir raconu var yani. Sürekli büyük sözler büyük duygulara karşılık vermek durumunda olamıyorum. Karşı tarafa da söyledim her zaman dürüst olma taraftarıyım. Seviyorum dediysem seviyorumdur. Özlüyorum dediysem özlüyorumdur. Sırf kalbi kırılmasın, anın büyüsü bozulmasın diye yalan söylemiyorum yani. Zaten sürekli bu lafları kullanmak bana değerini yitirtiyormuş gibi geliyor. Özel cümleler özel harcanmalı. (Kötü de davranmıyorum tabi çocuğa, duygusal kelime ve cümleleri sık söylemiyorum sadece)

Gerçekten ah işte kadın olmak.. Ne zormuş bu işler ya. Cidden bunaldım. Halbuki iki insan birbirini sevince bunalmaz akar gider her şey di mi cıvıtık?

Şu son olacak gibi olan çocuğa duygusal yatırımım sürüyor mu sorusu...Bilmiyorum. Merak edilmek, ilgi görülmek, sevilmek elbette ego okşayıcı duygular. Öte yandan sürekli bir şeyler yapmaya çalışıyor, hediye filan. Ne bileyim mahcup oluyorum ben ya. Alışık da değilim. Bir yandan daha bir iki ayda evlenmeye okey olacak kadar sevemedim yani ne yalan söyliyim. Ben böyle hissederken onun yüksekten gitmesi de suçlu hissettiriyor.

Kafamda birçok kez bitirdim ama sonra yine de hem kendime hem ona şans verdim. şuan bitirmeyişimin sebebi, bazı duyguları zamanla hissedersin acele etme şeklinde dönütler almış olmam. Ama 'olursa olur olmazsa olmaz' bir durumu mu zorluyorum bilmiyorum. Yani çekim başta ya vardır ya yoktur mu? Bir de iyi birisini bulabilir miyim korkusu..

Elbette kadın da erkek de ilişki içinde sorumluluk alır değişir dönüşür. Bakıcılık olarak görmüyorum bunu. Zaten kendimi bildim bileli iyi bir aile kurmak istedim. Gerekli fedakarlıkları yapmaya da okeyim. Şimdi hazır hissettiğim için de şimdi denemeye başladım sınırlarım çerçevesinde zaten.

Bu son çocuğa şans verme sebebim de ilk defa birinin mantığıma bu kadar yatıyor oluşuydu. Şuana kadarki hem görüştüğüm hem de görüşmediğim talipler arasında mantığıma bu kadar yatan hiç olmadı. O yüzden de denemek istedim. Ama bunun bir de aşk ayağı var orası da olsun istiyorum. Çünkü beğeni sevgi vs olmadan iyi özellikleri bile batar insana bence. Ben eşime saygı duymak, sevmek, bağlanmak istiyorum. Zor bir karar olduğu için de beynimi işe çok katıyorum belki de duygularımı ketliyorum. Öte yandan çocuk en az benim kadar duygusal, hatta ben trip yiyorum genelde. Bu da sinir ediyor beni.Çünkü onun hissettiği kadar yüksek değilim bu olaya. Üzüyorum da ama ne bileyim bilerek yaptığım şeyler değil. Duygu sonuçta bu yani. Bir de acemilik eklenince..

Durumlar böyle işte cıvıtık. Potansiyel okuyabildiğimi düşünüyorum, elbette isteklerim ve beklentilerim var ama bunların aşırı kriterler olduğunu söyleyemeyiz bence.

Başka bir yazında algılarınızı değiştirirseniz, zaten beğenmeye ısınmaya başlarsınız demiştin. Ne gibi algısal değişiklikler yapabilirim hayatımda. Eşim olacak kişiyi sevmek istiyorum, çünkü ancak severek tahammül edilebilir erkeklere ahahahah 

(Son bir not, abla senin bu siten yaşı yanlış hesaplıyor, yirmi beşim ben üff shhshsh)

Mantıklı Kadın 8 ay önce yazdı:

Şu görüştüğün çocuğun demek ki tipi senden geçer not alıyor ama tavırları tam bir beta. A aptal çocuğum, a salak çocuğum, a benim cahil çocuğum. Kırmızı hapın doğru ilimlerinin yayılması asıl düzgün kızlara yarayacak çünkü ortada hem düzgün hem de çekici erkek yok. Betalıktan çekiciliğe geçemiyor adamlar. İlla sille yiyip ya dibe batacak ya ıssız adam olacaklar. Bana senin değil bu çocuğun yazması lazım.

Gereksiz üste düşme var.

Israr var.

Hediyeyle yaranma çabası var.

Trip var, duygusal zayıflık var.

Of olum bir dur yerinde, kadınlar böyle etkilenmez zorla. 

Evet aynı kişiye daha sonra çekim hissedebilirsin de işte bu davranışlarını düzeltmesi gerekiyor, düzeltmezse olmaz. Erkek adam gibi davranmaya başlasa aranızdaki çekimin seviyesi değişir. 

Erkekler gelse onlara bir şeyleri anlatmak kolay da gelen kız tarafı olup yanındaki erkeğin erkekliğinden şikayet edince insanın eli kolu bağlanıyor. Onun araması ve bulması lazım aslında çözümü.

moon (26 yaşında) 8 ay önce yazdı:

hahahah ya abla ne tatlısın içimi ferahlattın. Çünkü onu değil de sürekli kendimi suçluyorum bak şöyle yapıyor bak ne iyi çocuk neden yüksek değilsin filan. Ya tipi aşırı geçer not almıyor benden ama oluru da var. Dediğin gibi biraz beni salsa, duygusal olmasa sürekli ne hissettiğim konusunda beni darlamasa güzel olabilir. Çünkü karakter açısından aşırı benziyoruz. Gelecekten beklentilerimiz, hayata bakışımız vs çok aynı. Ama duygusallık konusunda, saçma takıntılar konusunda bana benzemesini istemiyorum. Çünkü mesela ben regl öncesi deliririm, bir tarafın akıllı sakin kalıp bizi koruması gerekiyor. Bir de onunla uğraşamam öyle zamanlarda yani.

herhangibiri (28 yaşında) 8 ay önce yazdı:

Merhaba moon, yazında kendimi okur gibi oldum, tek farkı benim en az yedi sekiz kişiyle görüşmüş olmam. Bir şey hissedememek kısmı bende de mevcut. Konuşurken, buluştuğumda ya da mesajlaştığımda bir heyecan oluşmuyor. Bu muhafazakar yetiştiğimiz için görünmez bir set (kapılmaya karşı) ya da gerçekten enerjilerimiz uyuşmadığı için olmuyor. Benim de görüştüğüm insanlar genel olarak efendi saygılı dürüst kimselerdi, ama duygu olarak nötr hissettiğim için sürdürmedim. Kelebekler uçuşması beklentisi bende de vardı ama hayata farklı bir pencereden bakmak da bir seçenek. Çünkü bir yanıyla yaş da geçiyor, bir ihtimalin peşinde koşmak ne kadar mantıklı. Ben kendim için güzelim şöyleyim böyleyim diyemiyorum, ortalama güzellikte iyi eğitimli uyumlu biriyim, o yüzden görsel açıdan beklentimi düşürme kararı aldım ama bu demek değil ki hoşuma gitmeyen biriyle evleneceğim :) bir de cıvıtık hanım kriterlerimi yumuşatmam gerektiğini söyledi, belki sende de işe yarayabilir. O küçük korku (iyi bir ailede yetişmiş olmama rağmen) bende de mevcut, yani bu insana teslim olabilir miyim sevebilir miyim anlaşabilir miyim, dahası o da beni sever mi korkusu. Belki de sevginin zamana yayılan paylaşıldıkça emek verildikçe ortaya çıkan bir şey olduğudur

moon (26 yaşında) 8 ay önce yazdı:

Merhaba herhangibiri. İnan ben de senin yazında kendi hissettiklerimi okur gibi oldum.

Muhafazakar olmayla/yetişmeyle alakalı set oluşturduğumuzu sanmıyorum. Sınırlar elbette var ama bilinçli olarak bence. Benim de platonik takıldığım biri vardı ergenliğimde. Sonradan da hoş çocukmuş dediğim biri oldu. Bence doğru frekanslar tuttuğunda enerjiler uyuşur ya.

Kelebek uçsa mükemmel olur evet ama bazen yaprak bile kıpırdamıyorsa baktığım pencereyi ne kadar değiştirebilirim bilmiyorum. Yaş olayı yavaştan beni de germeye başladı, bir de buna toplum baskısı ekleniyor. Geriyor bunlar insanı.

Görsel açıdan beklentiyi düşürmekten bahsettin ya. Bunu neye göre söyledin mesela öğrenmek istiyorum. Çünkü aşırı bi yakışıklılık beklentim yok ama bana yakışıklı gelmeli. Toplum tarafından yakışıklı görülen kişiler de çıktı karşıma ama yine olmadı kelebek melebek :D, zaten aklıma da yatmadılar . O yüzden beklentimi düşürmek ya da yükseltmek gibi bi cümle kuramıyorum yani bu konuda.

Evet korku bende de var. Şuanki konforumu bozmama değer mi, uzun bi hayat yolu ve ben bu yıllar içinde neler hissederim neler yaşarım vs...güvenebilir miyim, sevip sevilir miyim, ya soğursam gibi korkularım mevcut..

Emeğe her zaman inandım. Ama kriterleri düşürme/yumuşatma cümlesi çok derinlerde bana yenik hissettiriyor. Buna cıvıtık abladan da bi cevap istiyorum. Hep değerimi artırmaya çalıştım, değerli birinden yatırım almayı bekleme/alma hakkım olmasın mı. Mesela cıvıtık abla değerli ve güzel bir kızmış, eşi de değerli ve yakışıklı biri olarak birlikte hayat yolculuğuna çıkmışlar. Ay umarım kendimi doğru aktarabiliyorumdur şuan..Hislerim ve düşüncelerim bu şekilde

Yazman tatlı hissettirdi sevgili herhangi biri. Teşekkür ederim. Sana dua edeceğim.

Mantıklı Kadın 8 ay önce yazdı:

Moon işte o kadar hassas bir denge ki. Eşim evet girdiği toplulukta değerli, dikkat çeken ve inisiyatif alan biridir. Ama 4/4lük müydü, değildi. Mesela aşağıda yazacağım şeyleri takan ve eleştiren kızlar için olmayacak bir seçenekti ama ben dert etmedim. Yani herkes bir şeylerden fedakarlık yapar, önemli olan senin için öncelikli olmayan konulardan fedakarlık yapmak.

Mesela eşimin 178 boyunu kısa bulacak kızlar olduğunu artık biliyorum.

Mesela eşim çapkın ve tecrübeli biri değildi, flört manasında ağzının inanılmaz laf yaptığını da söyleyemem. Ha ciddi meseleler veya hobiler vs. üzerine konuşmasına falan bayılırım o ayrı.

Mesela biz evlenirken eşimin yeni denecek bir firması ve sabit olmayan bir geliri vardı, geçinip geçinemeyeceğimiz belli bile değildi. Valla ailemi tebrik ediyorum, arkamızda durmuşlar şimdi bakınca.

Mesela bizim ilk gittiğimiz tatiller, benim için de hiç sakıncası olmayan şekilde bayağı sefilmiş. Şu anki kriterlerimden ve standardımdan bakınca bunu görebiliyorum, artık bir tatile gidince daha lüks yerlerde konaklıyor, canımızın her istediği kafe-restoranda çok şükür oturup bir şeyler yiyor içiyoruz ama 20'lerimizde marketten peynir-ekmek alıp sandviç yapar, tüm gün sokakta gezip sadece bir öğün restorana giderek gezerdik mesela. Ekonomik takılırdık yani. Bu anlattığım imkanlarla kendini gezdirecek erkeği beğenmeyecek kızlar var. İlla bizim şimdi 30'larımızda ulaştığımız konfor seviyesinin kendilerine sağlanmasını bekliyorlar etkilenmek için.

Anlatabildim mi? Yani senin memnuniyetin biraz da senin alçakgönüllülüğün ile alakalı.

moon (26 yaşında) 8 ay önce yazdı:

Çok iyi anladım. Farklı bir bakış açısı oldu.

Tam da bu noktada zaten şöyle bakıyorum. 20lerinde bir erkekle görüşüyorsam bişeyleri beraber inşa ederiz bu gayet okey. Muhtemelen yolun başındadır. Ev araba lüks bir yaşam beklemem. Aynı çocukla 30larında tanışsam evini arabasını halletmiş olabilir belki. Ama birlikte başlayıp inşa etmeyi gayet makul hatta kıymetli buluyorum. Tabii çocuğun aklına ve kapasitesine güvenebiliyorsam.

Hani dedin ya bazı noktalar başka kızlar için takılacak bir engel olabilirdi diye. Tam burda sevgi devreye giriyor bence. Başka biri olsa sana batacak bir şey, sevdiğin sevildiğin bir ilişki içinde gözüne bile gelmiyor. Hayata böyle iyi bir yerden bakabilmek için de sevmek gerekli sanırım. 

herhangibiri (28 yaşında) 8 ay önce yazdı:

merhaba, dualarımda ben de sana yer vermeye çalışacağım :)

yakışıklılık meselesi şöyle, yani ben kendimi çoğunlukla güzel bulmadığım için (ama çirkin de diyemiyorum eli yüzü düzgün işte, ama biraz bu kompleksimi kırmaya bedenimle barışmaya çalışıyorum) karşımdaki insanda bunu aramak haksızlıkmış gibi gelmeye başlamadı, ama tipini beğenmediğim birini de sevemem ki çelişkisi bende de mevcut, yani aşırı yakışıklılık beklentimi düşürdüm ki çok da yoktu bu. Boy konusunda zaten takıntılı biri olmadım. Ya da cıvıtık hanımın son yorumunda paylaştığı gibi üst düzey tatil/yaşam beklentim olmadı. Ailemde gördüğüm gibi mütevazi bir yaşama okeyim, ama elbette gelecekte rahatlığı da isterim, yani onun çabalasını beklerim görmek isterim.
Son görüştüğüm kişi de kendisinin duygusal olduğunu, birine kırıldığında bunu söyleyemediğini içine attığını, kalabalık ortamlarda bulunmayı sevmediğini vs söylediğinde ben biraz soğudum. Bir erkekten daha güçlü olmasını en azından ben böyleyim ama değişmek istiyorum demesini beklerdim. Karşımdaki de kırılır gereksiz uzar mevzu diye içime atıyorum demesi en başta kendi ruhuna haksızlıktır bence, bu nahiflik değildir. Konudan saptım :) yani bence bizler biraz ayağı yere basan, kararlarını bilinçli alan, düşünce dünyası oturmuş, biraz da sohbet etmeyi bilen kimseler de arıyoruz. Çünkü bunlar olsa tip mevzusu bir süre sonra bize hoş gelmeye başlayacak, ya da o görüşme sonunda içimizde iç sıkıntısı değil bi ferahlık oluşacak keyif alacağız. Ben görüşmelerimden evet ne oldu şimdi düşüncesiyle çıkıyorum. Etkilendim mi? Genellikle hayır. Ancak bu cevabın en azından ailemde bir karşılığı yok. İyi mi namazlı mı işi var mı, e tamam. Öyle işte. Kriterleri yumuşatmak şöyle, ben biraz şiveye diksiyona da takılan biriyim ama düşününce içeriği boş cümleler ne kadar ağızdan düzgün şekilde çıksa da anlamı yok. Ya da ne biliyim bi hobisi olmayışına çok takılıyorum ama işi yoğun biriyse bi nebze anlayabilirim gibi gibi. Çok zor işler cidden , Allah hayırlı güzel yazılar yazsın..

ne yazılrki buraya (24 yaşında) 11 ay önce yazdı:

Abla,

Asıl amaç çocuk yapmak ve nesli devam ettirmek diyorsun ya, diyelim ki evleneceğimiz kişinin çocuk yapma gibi bir imkanı yok. Bu durumda süreç iki cinsiyet içinde nasıl ilerlemeli?

Evlilik olmadan ayrılmalı mıyız ya da uyum sağladık evlenelim böyle devam etsin mi demeliyiz? Veya başka bir tavsiyen var mı?

 

Mantıklı Kadın 11 ay önce yazdı:

Karşının çocuk sahibi olma imkanı yoksa, senin de çocuk sahibi olamayacağın anlamına gelecek bu ilişki. Bu senin çocuk isteyip istemeyeceğini doğru şekilde ölçebilmen sonucunda alabileceğin bir karar, ancak devasa bir karar. Karşının da sana yükleyeceği çok büyük bir yük. Böyle şeylere genelde karşıyı mahkum etmemek için çocuğu olmayacak insanlar kendileri karşı çıkar, o ilişkiden kaçarlar. Sürmemesi daha olası bir ilişki. Şunu yapmanız lazım diyemem. Birbirinize kişisel olarak çok kenetleniyorsanız ve psikoloji sağlam insanlarsanız evlatlık almak da düşünülebilir.