Dating: Ortalama Erkeğin Ölümü

İlişkiler

Ben Y kuşağı mensubu olarak ilk gençlik ve evlenme öncesi dönemimi, seksin tamamen bir tabu olmadığı ancak henüz takılmak diye bir durumun da bulunmadığı, gençlerin evlenmek amacıyla sevgili olduğu ve sonrasında imkan bulduklarında evlendikleri bir düzende yaşadım. O günün şartlarında erkeklerin durumu, şimdikinden farklıydı. 

Benim liseden, üniversiteden sınıfımda, okulumda başlayan ve evlilikte sonuçlanmış azımsanmayacak kadar ilişki görmüşlüğüm var. Maşallah, şu anda da çoluğa çocuğa karışmışlar ve evlilikleri de sürüyor. Kızlar ve erkeklerin birbirlerini severek, isteyerek seçtiği, ilişkilerine sahip çıktığı ve evliliğe götürdüğü ilişkiler. 

Biliyorsunuz, biz bunları anlattıh, erkeklerin cinsel çekiciliğini oluşturan şartlar ile kadınlarınki farklı ve erkekler kabaca "nitelik, beceri" dediğim şeyler ile çekici hale geldikleri için onların olgunlaşması, değerlerini bulması kadınlarınkine göre bir 5-10 yıl geriden geliyor. Bunu neden yazdım? Bahsettiğim çiftlerde erkek "henüz" çekici bir erkek denecek bile değildi çoğu zaman. Ortalama diyebileceğimiz erkeklerdi. İlişkilerinde lisede ayrıl-barış olanları da biliyorum. Kızlardan bildiğin mahvolanlar oluyordu, twitter'da bile döner halen geyiği, "maymun tipli sevgilisi için serumluk olan arkadaşımı toparlamaya gidiyorum" gibi. Peki söylenildiği gibi tüm kadınlar yakışıklı, chad erkeği istiyorsa, içimize kodlanmış olan buysa, bu nasıl oluyordu? O erkeklerle kim neden eşleşiyordu?

Erkek çekiciliğini ben bir havuza benzetiyorum. Bu havuzda yüzebilmek (o erkeği beğenmek, istemek) için o havuzda belli bir miktarda suyun olması gerekiyor. Bu suyu sağlayan şey de erkeğin nitelikleri. Nedir bu nitelikler? Dış görünüm, statü-sağlayıcılık becerisi, duygusal güç-sorun çözme becerisi, oyun-tecrübe-flört becerisi... Ben böyle grupluyorum. Bunların her birini havuzu dolduran birer musluk olarak tahayyül edin. Eğer bu havuz yeterince doluyorsa, erkek çekicidir. 

Eğer havuzda yüzülecek kadar su olmazsa erkek çekici değildir, kadına şişme yatak, simit gibi "ödemeler" yapması gerekir ki suyun üstünde kalabilsin, beta bucks'ı bu olarak tanımlıyorum diyorum ben. Erkeğin nitelikleri dolayısıyla beğenilmediği, kadına sürekli bir şeyler vermek zorunda kaldığı senaryo. Sağlayıcılık-mesleki becerisini beğenmek ile kendine ödeme beklemek arasında bir nüans vardır. Bunu gerekirse yazarım.

Dış görünüşle ilgili de geçen önemli bir nüansa parmak bastığımı düşünüyorum, onu da iliştireyim:

Dış görünüşün bir sağlık-güvenlik sinyalleyecek seviyesi var. Bunun altına kadınlar kesinlikle öjenik bir acımasızlıkla yaklaşıyorlar. Erkekte fiziksel bir anomali olmasına katlanamıyorlar. Doğru. Ancak yakışıklılık ve bu üstte bahsettiğim seviye arasında büyük bir skala var. O eşiği geçen erkekte artık yakışıklı olmak konusu üstteki çocuğun sağlıklı-güvende olmasından çıkar, o noktayı geçer, çocuğun eşleşme başarısına girer. Çocuğun sağlıklı-güvende olması hayatidir, en önemli şeydir. Çocuğun eşleşme başarısı ikincildir, lükstür.

Dış görünüşte atlanması gereken bir seviye var. Evet. Ben bunu inkar etmiyorum. 5/10 derim. Ama o seviyeden ötesi tamamen erkeğin diğer nitelikleriyle karışık işliyor. Daha yakışıklı ama babasının ezerek büyüttüğü pısırık adama karşı yakışıklıca ama sert mizaçlı, tuttuğunu koparan erkek "genuine desire" uyandırmada dahi maçı alır.

Geçtiğimiz haftalarda Alexander bir araştırma yayınladı. Yeni tanışan insanlarda 5dklık görüşme sonrası ve 9 haftalık tanışıklık sonrası karşıdan ne kadar hoşlanıldığı ile ilgili ölçüm yapılıyor. 

Kadınların görüşmekte olduğu erkeklerden ilk görüşmeye nazaran daha çok hoşlandıkları tespit ediliyor.

Bu nedir? Aga bu nedir? Neden böyle oluyor kadınlarda?

Çünkü arkadaş, yukarıda açıkladığım mesele, erkeklerin çekicilik havuzunu dolduran musluklar çeşitli ve havuzun ne kadar dolduğunu görebilmek zaman alıyor. Bir erkeğin işinde ne kadar becerikli olduğunu, ne kadar doğru kararlar alabildiğini, nasıl sorun çözdüğünü, heyecanlandığı bir kadınla değil genel olarak insanlarla iletişiminin nasıl olduğunu belli bir zaman içinde daha iyi değerlendiriyorsun ve erkek çekiciliğini daha iyi gösterebiliyor. 

O zaman başlığa dönelim. Dating'i yani temelde bir erkeğin bir kadını etkilemek için onu birkaç saatlik özel görüşmeye davet etmesini neden ortalama erkeklere bir ölüm olarak tanımladım?

Çünkü çekicilik havuzunu doldurmak için süper kısa denecek bir süre veriyor. Havuzu en kolay, en bedava dolduracak musluk dış görünüm musluğu. Bundan yana şansı olanlar öne geçiyor, daha çok dating fırsatı bulduğu için duygusal güç ve oyun-tecrübe havuzlarının tazyiğini de artıyorlar. Bileşik etki bu erkeklerin başarı şansını artırırken diğer erkekleri aksine başarısızlık hissine ve öğrenilmiş çaresizliğe sürüklüyor. Dolayısıyla erkekler arasında makas açılıyor.

Bir kısım erkekler de sanıyor ki dış görünüm haricindeki şeyler önemli değil. Hayır önemli, ancak bir insanla kaç date yapabilirsin de o yönlerini de göstereceksin? Üstelik, herkes herkesle date yapar hale gelmiş, devinim manyağı olmuşsunuz.

Bu devinim konusunun da bir önemi var. Kızlar, monogami istiyorsanız dating işlerine neden girmemelisiniz? Bu da sizin anlamanız gereken taraf:

Kadınlar binyıllardır ve binyıllardır içine sinecek bir erkekle eşleştiklerinde huzur bulmak üzere evrimleşti. İçine sinmek dediğin şey de deneyimlerinin genişliği ile korele. Yani bir fakirin içine sinecek hediye, pasta, doğumgünü partisi ile bir zenginin içine sinecekler nasıl asla aynı şey olamazsa, hayatından çekici bir erkek geçmiş bir kadının içine sinecek erkek profili ile hiç erkek görmemiş bir kadının içine sinecek erkek profili bir değil. Tecrübe ettiği ama uzun ilişki yatırımı alamadığı her çekici erkek; kadın psikolojisinde, hipergami gereği bir iç huzursuzluğu, bir özlem, bir karşılaştırma çıtası olarak kalıyor.

Pazarın da dengeleri var. Seçeneği olan erkekler, aşağı yukarı kendileri kadar değerli olan kadınlara kalıcı yatırım yapıyor, ancak seks-kısa süreli ilişki için bu değerden daha aşağıdaki kadınları da tercih ediyorlar. Dolayısıyla piyasa serbest kaldığı zaman birçok kadın, içlerinde bir erkek ukde kalmış olarak diğer erkekleri beğenemez şekilde yalnız kalmayı seçiyor. Evrimsel çocuk sahibi olma dürtüsünü de bastırması, terk etmesi gerekiyor. Evlenmeyi tercih ederse de, en evreni genişlediği için evliliğinde içsel huzuru bulmakta erkek görmemiş bir kadına göre daha çok zorlanıyor.

Peki datingin alternatifi ne? Arkadaşlık değil. Erkekler gene size konuşuyorum. Yakın arkadaşlık-kankalık içinde "ödeme" vardır. Bu yüzden çalışmaz. Bir erkek bir kadının gözüne nitelikleri ile değil "ilgi, zaman, hediye, pohpohlama, maddiyat" gibi vericiliklerle girmeye çalıştığı sürece başarısız olmaya mahkumdur. Bunu artık tamamen anladınız sanırım. 

Ortam ortaklığı ve sosyallik bunun işleyecek tek alternatifidir. Bir kadının peşinde olmadan çevresinde olmak. Kadının sizin niteliklerinizi görebileceği zamanı verecek kadar görüşmeniz mümkün oluyor çünkü bu sayede. 

Tabi bu sırada orada bu niteliklerin olması lazım arkadaşlar. 

Biliyorsunuz, Redpill camiası aslında ortak ortamdan yürümeyi önermez. Onların önerdiği dating üzerinde uzmanlaşacak kadar deneme yanılma yapmanızdır. 

Bu konunun artılarını ve eksilerini yazalım.

Ortak ortamınızın bulunmadığı bir kızla görüştüğünüz zaman işlerin beklediğiniz gibi gitmemesi durumunda bu olumsuz tecrübeden sıyrılmanız çok daha kolay. İletişimi kesersiniz, gözden ırak olan gönülden de ırak olur. 

Ancak, şu var ki, insanların arasında sosyal bir bağlayıcılık olması aslında işlerin kötü gitmesini de engelleyen bir şeydir. Bizler, ister bunu aşağı görün, ister ahmakça, ne derseniz deyin, sosyallik sayesinde yontulan odunlarız. Medeniyet üzümün üzüme baka baka kararmasıdır -ya da ağarması. Ortak bir çevreye sahip olmak bizim insani yönümüzü daha çok dinlememize sebep olacak bir destektir. Ghosting yapamayacak olmak daha sorumlu davranmak için bir sebeptir örneğin. 

Ben size çözüm olarak bir orta yol öneriyorum, bu da meslek gibi kolay değiştiremeyeceğiniz ve sürdürmeye zorunda olduğunuz bir alanı hariç tutacak şekilde, kadın-erkek bir arada bulunacağınız ve isterseniz çekilebileceğiniz faaliyetlere katılmak. Bunu çok yazdım zaten biliyorsunuz, bu yazı pekiştirmesi olsun. Aşağı, kurslarla ilgili önerilerimi tekrardan iliştiriyorum.

Okul soranlar olacak. Sınıf arkadaşı riskli. Kızın size çok ilgisi varsa, gerçekten bariz bir ilgi durumunda olur, yoksa ortak seçmeli ders aldığınız kızlardan düşünün derim. Lan okuldasınız, faaliyetin dibine vursanıza. Adamı dellendirmeyin.

Faaliyet dedik. Şimdi size geçenlerde bir okuyucuma yazdığım yorumu paylaşayım:

Bak kadınlar erkekleri kurtarmayı arzulamazlar. Aksine, erkek tarafından kurtarılmayı isteyebilirler ama. Neden kurtarılmak? Sıkıntıdan, beceremediği şeylerden, hayatın rutininden, kararsızlıktan, ekonomik zorluklardan...

Sen istiyorsun ki hayatımın sıkıcılığından kurtulmak için bir kız gelsin, benim sıkıcılığıma ortak olsun, ikimiz sıkılarak evde oturalım.

İtici olmak ve başarısızlık için oldukça efektif bir yol bulmuşsun, tebrik ederim.

Lan olum. Hayatında kız mı olsun istiyorsun? O zaman bir hayatın olacak. Bir hobin, bir başarın, bir arkadaş çevren, satacak hikayelerin, gösterecek becerilerin olacak. Sen bir kızı bunlara kısmen ortak edeceksin. Bu işin sağlıklı yolu budur.

Zor, biliyorum.

Zor.

Taşındığım için tüm arkadaş çevremi kaybettim. Asosyal olmak nedir inanın biliyorum. Kendine bir sosyal hayat inşa etmenin zorluğunu ilk elden yaşıyorum. Zor. Zor olanın üstüne gitmeniz lazım, ben gidiyorum. İnternetten ya da tanıştığım insanlardan fikir alıyor ve kendimi zorla ortamlara atıyorum. Bu arada yeni yeni de beceriler geliştiriyorum, onlar da bilezik oluyor. 

Siz sosyallikle becerileri harmanlayın. İlla da date yapacağım diyorsanız da faaliyet date'ine çıkarın.

Hadi arslanlarım.

Kızlar, bu çekici bulma meselesinin sadece tecrübeyle karşılaştırma değil, tahayyül ile karşılaştırmakla da ilgisi var. Onu da bilahare yazabilirim.

Yorumlar

WonderSuperior (21 yaşında) 1 gün önce yazdı:

3/3

Muhafazakârlardan bahsederken eklemeyi unutmuşum.

'Kuryeleşme-eskortlaşma' olayı var.

Erkekler motokurye olurken, bu çöken toplumda kumara bulaşırken kadınlarsa fuhuşa yöneliyor.

İki yol da iyi demiyorum fakat burada da bir dengesizlik var. Normal de kadın da gider çalışır, kumar da oynayabilir ama erkeğin fuhuşa vb. yönelemeyeceği, oradan gelir sağlayamayacağı ya da karşı cinsten bir ilgi, merhamet vs. göremeyeceği anlatısı var. Hatta kadının baskılanmasının, bu dengesizliği kontrol altında tutmak için olduğunu düşünüyorum.

Kadınlar hipergamikmiş, kadınlar Türk erkeğine değil yabancıya varıyorsa Türk erkeği aşağı gidiyormuş, ondanmış... Bu tarz şeyler kanıksanıyor.

Tabiî düşünürsek, sadece erkeğin seçilmesi, kadının ise vasatlığının onaylanması, vasat olmayan kadınların da ilişki kurmuyor olması günün sonun bugüne denk tanımlanan tarzda 'aşağı kalmış, hipergamik vb.' kadınların popülasyonu doldurmasıyla sonuçlanıyor. Düşünülesi...

Elbette yanlış anlaşılmasın; erkekler salsın, pineklesin vs. demiyorum; kadınlara dair bahsettiklerim ve düzene olan hoşnutsuzluk da benim hipergamik hislerler bunu yaptığım anlamına gelmiyor. 

Kadınları herhâlde, ana akımda anlatıldığı gibi de görebilsem de, düz kızdan itim duymasam da; kadınları farklı görebiliyor olmam, ilgimin normdan farklılaşıyor olması, tipik kadın-erkek ilişkisi klişelerini ve erkeğin nasıl olması gerektiği anlatılarını eleştirmem, kadınların hissettiği hipergami tarzı bir hissiyata sahip olmamdan kaynaklı değil; disclaimer olarak belirteyim.

Uzun uzun yazdık, destan döşedik de; bizim gibilerin de olması gerek zira etrafı zaten klişeler domine ediyor. Her yerde aynı şeyler tekrarlnıyor.

yyt (18 yaşında) 1 gün önce yazdı:

 Yazını okudum, duygularıma tercüman olmuşsun. Başka bir platformda uzun uzun yazmıştım ama burada kısaca fikrimi belirtecek olursam, son haftalarda Redpill'i iyice inceledim. Görüşlerim burada beğenilmeyecek fakat ben Redpill'in, amaçsız erkeklere gerçeklerle yalanları karıştırarak sunulan ekstrem bilgiler aracılığıyla onlara yeni bir dünyanın kapısını açma hissini sağlayıp; gözlerinin açılması sayesinde 180 derece dönerek değişebileceklerine inandırma üzerine kurulu doğru düzgün bir geleneği ve tutarlı bir birikimi olmayan bir sahtebilim olduğunu düşünmekteyim. 

 Erkeklerle ilgili "Her işe koşcanız siz ölceniz kadınlar oturcak çocuk bakcak" bayağı geleneksel bir anlatı. Erkeğin evrimsel olarak daha güçlü olduğu ve olması gerektiği bir gerçek. Fakat nedense Redpillciler insan-toplum ilişkisi ve bunun insana olan etkisini tamamen görmemezlikten geliyor. Kendi anlatılarına uymayan şeyi de toplumun/insanın kusurlu olmasına yoruyorlar. Benim fikrim ise tüm toplum yapılarının düzenin yararı uğruna bireyi sömürmek üzerine kurulu olduğu. Bu bayağı üretim/tarım toplumu anlatısıdır mesela, feministlerde de aile yapısını ve kolektif ilişkileri tamamen yıkan; tüketim toplumu anlatısı var. Tüketim toplumu da insanı sömürmek üzerine kurulu bir düzendir, sanılmasın ki sadece Redpill'e böyle şiddetle karşı çıkıyorum.

 İşinden terfi alınca kocasından boşanan kadın da var, kocasını işten çıkarttırıp tüm maddi sorumluluğu üstlenen kadın da. Bu mevzularda genelleme yapmanın yanlış olduğunu düşünüyorum. Bu "cinsiyetçilik yapmayın!!!!!" duyarı değil, her insanın ve ilişkinin farklı dinamiklere sahip olabileceğine inandığımdan. 

 Kısacası herhangi bir görüşü savunan ortalama insanların bulunduğu yerde aşırı tek tipleştirme, karşı tarafı şeytanlaştırma, anlatıyı abartma ve kendini tek hakikat olarak sunma var. Bu görüşlerin insanları yalnızlaştırmaktan başka hiçbir yararı yok. En iyisi bunları internette bırakmak olacaktır. 

 Şahsen kadın erkek ilişkileri meselesine sosyolojik veya psikolojik bakılmayacaksa, kişilerin önce kendi iç dünyalarını keşfedip kusurlarını, zayıflıklarını ve güçlerini fark etmeleri gerektiğini düşünüyorum. Bu yapılacaksa da Redpill veya Progresivizm gibi akımlardan uzak durulmalı. Evrimsel güdülerimizin önemli rol oynadığı bir gerçek olsa da birbirinden farklı arzulara ve kişiliklere sahip olan insanlarız. Bu yüzden bu kişilik kısmını çöpe atmamız gerektiğini söyleyen görüşlerden bence uzak durmak gerek. Aynı şekilde insan doğasını tamamen görmemezlikten gelen progresifler de sorunlu. Redpillciler sosyoloji alanında zayıfken progresifler evrimsel psikoloji alanında zayıf. İki ideolojinin de önceden belirttiğim gibi iyi niyetlerle ortaya çıktığına inanmıyorum. 

Alpago (23 yaşında) 17 saat önce yazdı:

Amaçlı erkeklere de öğretinin avantajları var. Redpill'in dedikleri davranış türleri yaygın bir şey zaten. Ancak dediğiniz gibi başka insani değerler giriyor işin içine. 

WonderSuperior (21 yaşında) 1 gün önce yazdı:

2/2

Şahsen benim kadının üstün olmasıyla bir sıkıntım olmazdı; ki böyle bir ilişkide sevgisi de daha samimidir, beni objeleştirmediği anlamına gelir. Bende yoksa komşumda da olmasın kafasında değilim.

Ama bunu dert edenler kadınların kendisi işte. Günümüzde ilişki kuramıyorlar ve bugüne dek tanımlanan ve aşağı diyebileceğimiz kadın kalıbının dışında yaşayan insan dişileri, kendi neslini ve kültürlerini devam ettirmemiş oluyorlar. Burada muhafazakârların da bir aşağılık kompleksi olduğunu düşünüyorum. Kadın özgürleşince böyle bakacağını biliyorlar o nedenle sınırlama kistiyorlar. Ya da 'kadınlar zayıf noktamız; erkekler kadına zayıftır' anlatısı atıp kadın bize muhtaç olmazsa bize bakmaz düşüncesi. Alt metinde bunlar var.

Hem erkeğin böyle olması gerektiğini söylüyorlar hem de bundan muzdarip oluyorlar... Ha evet, keşke erkekler de makul ölçüde ilgi ve sevgi alsaydı. Değersiz olduğumuzu da düşünmüyorum; ha, erkek nüfusunun fazla olması erkeklere kötü yansıyor, %53 kadın %47 erkek gibi bir oran olsa erkeğin pazardaki değeri artardı ve biraz çekidüzen verirdi belki ama o durumda bile kadın olmak dezavantajlı değil gene. Bilmiyorum, erkek kafasıyla, maskülen düşündüğümden mi böyle bir beklentideyim ve sağlıklı işleyebileceğine dair bir iyimserlik/ mümkünlük içindeyim ama kadınların erkekleşmesini kastetmedim; kadının erkekleşmesi, aynılaşmaları anlamına gelmez bu. Kadın gene kadın olduğu bellidir, erkeğin erkek olduğu bellidir; eşeysel dimorfizmin ve çeşitliliğin korunacağı yerler olur elbet. Ama kadınlar baskılardan sıyrılıyorsa, her türlü hak ve desteği görmeye başlıyorlarsa bunları da konuşacağız.

Demem o ki evet erkekler bir buhrandan geçiyor ama umursayan ve doğru tahlillerde bulunan yok ya da az; ana akım değil. Önceden mutlu aileler kurulabiliyorken şimdi kurulumunun seyrekleşmesi, kadınların günümüz düzenini kaldıramamaları ya da aile/ ilişki kurmamaları; bu RedPill akımlarının vs. 1. dünya ülkelerinde ortaya çıkıp kadın doğasına dair olumsuz anlatıların oralarda bile popülerlik kazanması, suçun sadece erkekte olmadığını gösteriyor. Ama sadece erkek eleştirilir, kadın ise kadın olduğu için bundan 'yırtar'.

Zaten trans kadınların sayısı trans erkeklerden daha fazla, bu da bir şeyler anlatıyordur. Ben erkek olmaktan nefret etmiyorum, aksine erkekliğin öz değerinin anlaşılmadığını, bir varlık olarak kıymetinin ve olasılıklarının idrak edilmediğini düşünüyorum fakat şu anki durumda, mevcut bilincimle, erkek beynimle bir kadın olarak yaşamak isterdim. Kadın olsaydım da erkeklere ilgi duyardım ama, normalinin bu olduğunu düşünüyorum.

Ama biz erkekler, ana akımda, ilgi görmüyoruz, bireyliğimiz, kişiliğimizden ziyade sağladıklarımıza bakılıyor; savaşta ölecen, her işe koşacan, hayatının değeri yok vs. Bedenimiz ve dış görünüşümüzde de bu geçerli (Aslında çeşitli erkek tipleri düşünülebilir ama bizi gene toplum, istediği kalıplara sokuyor) erkek cinselliğinin şeytanileştirilmesi, sürekli 'sana zarar veriyor' denmesi; kadınınsa günümüzde hem bireysel başarı, hayatta istediğini yapabileceğinin push'lanması hem ilgi/ sevgi görmesi hem de cinselliğinin daha makul karşılanıp bir de cinselliğini keşfe çıkmasının promote edilmesi.

Evet tersi örnekler de verilebilir ama spesifik noktalara odaklandım; özetle demek istediğim, 'erkek egemen' denen, erkeğe avantaj sağladığı söylenen bu düzen görece kısa sürede tersine dönebilir, dengeler bir anda şaşabilir ki şaşıyor da. Genel endişeler bunlar. Kendi duygularını ve nevrotikliğini rasyonelleştiren 'kadın doğasının' ne beklediğinden ziyade neyin nasıl olabileceğini irdeledim biraz.

Bu meselelrin felsefesini düşünmek şu an için de ilerisi için de önemli. İleride belki doğamıza ve biyolojiye müdahale edebilir duruma geleceğiz, o zaman 'nasıl yapalım'; 'nasıl hissetsin' vs. dediğimize kullanışlı olacak.

Aralara eklemeler yapabilir, başka şeylerden de bahsedebilirdim ama şu an daha fazla uzatmak ve denemek istemiyorum. Spesifik olarak sormak istediğiniz, aklınıza gelen bir şey olabilirse veya eksik bırakmışsam, anlaşılmamışsa sorabilirsiniz; örneğin dış görünüş konusunda, etek giyemememizi mi kastettiğimi sandınız spesifik olarak; nasıl tiplerden bahsettiğimi mi merak ettiniz onları açarım belki. Ama konuyu dağıttığım kadar, belki bunun zannettirebileceği ölçüde 'femboy' beya öyle bir kişilik değilim. (Bu arada evet bizim etek giyemememiz, sizinse hem pantolon hem etek/ elbise giyebilmeniz, genel olarak güzel bir analoji).

Şununla bitireyim; eğer feminizmin/ kadın hareketlerinin imâ ettiği gibi bir şey gerçekleşseydi veya kadınlar daha makul davransaydı, bu ilişkiler muhabbetleri farklı şekillenirdi.

Hürmetler ;) olsun.

WonderSuperior (21 yaşında) 1 gün önce yazdı:

1/2

Merhabalar, sosyal medyada bazı kadınların olumsuz yorumlarını ve kadın doğasıyla alâkalı çıkarımları görünce + geleneksel bazı ağabeylerimiz 'erkek şöyledir, kadın böyledir' yazılarına maruz kalıp, arkadaş grubumuzda meseleleri tartışınca bu blog aklıma geldi. Baştan tekrar okumadım, sadece göz gezdirdim, öyle yazıyorum ama önceden tamamen okumuştum.

Şimdi nasıl başalyacağımızı bilmiyorum, ilk yazmayı düşündüğümde bir plan çıkartmıştım akfamda ama aradan zaman geçince dağıldı. Neyse, hangi anlatılara maruz kaldığımdan başlayayım, doğaçlama gerisi gelir, en son geriye çekilip tamamına bakar ve düzenleme yaparız.

Aslında, ortalama erkeğin neden öldüğüne ve kadın doğasına dair, alâkalı, ekseriyetle serzenişlerden oluşacak.

Kadınları farklı görebildiğimden midir, feminist anlarılardan (ki feminizmden etkilenmiş, hanımcı olmuş vb. bir ide değilim ama günümüz çağında kadınların özgürleşmesi, hak kazanması vs. ama aynı zamanda kadın olmanın avantajlarına sahip olmak istemeleri + erkeklere, erkeklerin onlara yaklaştığı gibi makul yaklaşmamaları ve bizi biraz objeleştirmeleri sebebiyle bunu, 'feminizm', belirttim) mıdır bilmem; çizilen toplum düzeni, cinslerin birbirine ilgi duyuş tarzı, meselenin naideal ve rahatsız edici tarzda hayvaniliğe dökülmesi (sanki kimse kimseyi sevemez, makul birliktelikler inşaa edemez; tamamen bencil bir alışveriş vardır tarzı) benzeri ana akım anlatıları ve Feminizm/ SJW/ malûm progresivizm ile The Red Pil/ muhafazakârlık akımlarının, sarkacın iki ucunun ana akımı domine etmesi, nasıl olmamız gerektiğini söylemesi ve özgün bir 3. yol ve karakter inşaa edemememiz, avamın hâlinin vasatlığı bana batıyor.

Şimdi başlayalım; tabiî ki argüman gereği, üzerine konuşmak için ön kabullerde ve genellemelerde bulunacağım yoksa her kadının böyle olmadığını ve olmayabileceğini de biliyorum.

Erkeklerin sorunu daha ziyade kültürel ve yetiştirmeden kaynaklı. Kadınları kaideye oturtması, evlilikte/ birliktelikte kişiliğine dair bazı eksiklikler ve sorumsuzluklar sergilemesi, ne yapacağını bilememesi, kendini oturtacak bir yer bulmaması, değişen dinamiklere karşı kafasını kaşıması, evde çoraplarını etrafta bırakması vs... Bu sıkıntıların hepsine sahip olmayabilir elbet, özellikle son çorap örneği farklı bir erkeğe işaret ediyor. Fakat bunlar çözülmeyecek meseleler değil. Erkekleri 'holy grail' masum, kusursuz görmüyorum elbet, erkekler de eleştirilir fakat kadınlar da eleştirilir; günümüzde ilişkilerde yaşanan sıkıntıların ve ilişkilerin yürütülememesinin sebeplerinin %50 +1'inin kadınlardan kaynaklandığını düşünüyorum. Şimdi ana akımda (ki bu sadece Twitter değil, sokakta, sahada erkeklere verilen tavsiyeler de bu kapıya çıkıyor) söylenenlere ve nelere maruz kaldığımıza gelelim. Siz kadınların aldatılma/ terk edilme endişesi olduğu gibi biraz aslında alt metinde erkeğin, potansiyel partnerinde nelerden endişe duyabileceğine dair de fikir veriyor bunlar; başlayayım:

-Geleneksel çevrede erkeklere dair söylenenler: Cinselliğe ulaşmak, erkek için motivasyon olmuştur, 'değer/ layık (worthy)' bir eş (mate) olabilmek için ciddi işler başarmışlardır; işte, dünyayı sırtında taşıyan bir adam, kendini kadına beğendirmeye çalışıyor; kadınsa oturduğu yerden seçiyor, faydalara erişiyor. âdeta erkeği seksle ve karşı cinsle gütme kafası var. Ki bu sakat bir düşüncedir; aslında geleneksel bakışın da çeşitleri var, normalde kadına yapılacak şey bellidir; gül alırsın, bir iki jest yaparsın, güvende hissettirirsin vs. Yoksa ekstrem mühendislikle uğraşanlar, dünyaları oynatanlar... James Webb uzay teleskobunda çalışan bilim adamları, evde karılarına iki posta daha atabilmek için bunu yapmıyorlar; bu, başka bir seviyedir, kadın için yapılmaz, erkeği dünyasında anlamı vardır ya da kişinin kendi içinden, karakterinden, hobilerinden, ilgisinden gelir... Ama hep ezbere bu söylenir 'kadın ilişki ister, erkek seks; erkeğe seks vermeyecen ki topluma iş yapsın'; hâlbuki seks alsan da gayet sağlıklı, fonksiyonel biri olabilirsin; senin fonksiyonelliğin ve zihin sağlığın bunun üzerine inşaa edilmemeli, oğlan çocukları böyle yetiştirilmemeli, bu sakat  bir kafa yapısıdır. Bakın, kızlar/ kadınlar böyle oluyor mu? Hem kendilerini geliştirebiliyorlar hem de ferah bir kafada olabiliyorlar. Aslında erkeği aşağılıyor bu. Bir sahte ikilem safsatası var işte... Ha bir de, kadın erkekten çok daha fazla zevk alıyor cinsellikten, cinsel potansiyeli daha fazla; erkek cinselliği ana akımda gösterildiği kadar kötü, çeşitsiz ve kütük olmasa da. Hadi erkek, kadın kadar uçabilse, daha fazla zevk alsa en azından kendi içinde tutarlı olurdu; gene sakat bir bakış açısı, hem erkeği naideal bir mantaliteye soktuğu hem de kadını cinsellikten mahrum edip birnevi gönülsüz fahişeye dönüştürdüğü için ama bir mantığı olurdu; fakat şu anki hâliyle abes kaçıyor. Erkek olarak hem daha fazla şey yapacaksın, hem güvenlik, kaynak, psikolojik destek sağlayacaksın duvar olacaksın, cinsellikte de performe eden olacaksın, her adımı sen atacaksın, kadınına iyi bakacaksın; oysa oturduğu yerden seçecek... Köle zihniyeti bu. O nedenle bu dikotomiyi onaylamıyorum. Cinsellik ve intimacy, ilişki iki tarafın da yararlandığı bir mefhumdur; kadın da erkek de cinsel özgürlük yaşayabilir; karakteridir önemli olan. Bıunu belirttim çünki erkeğe ve toplum düzenine dair çok dile getirilen bir konsept bu 'men did greater things when it was harder to see boobs' fakat erkeklerin böyle olması istenmemeli, gerçekten bir erkek olarak bunun abukluğunu ben idrak edebiliyorum.

Bir de elbet kadının, erkeğe nasıl yaklaştığı var. Kırmızı Hap'ın erkeği en kötüsüne hazırlama yanı da olabilir ama ortalama insanın ya da bu konuda kanaât önderi olanların, gençleri/ toplumu uyaranların, boşlukta olanların kolayca, âdeta bir 'fallback' opsiyonu olarak' çekildiği, meğillendiği bir anlatılar/ dogmalar bütünü bunlar. İnsanların geleneksel rollere çekilmesi gibi, günümüzde yaşadığımız sorunlara, içinse safsatalar barındıran ama kolaya kaçılarak verilmiş TRP'vari cevaplar. Size demiştim ya kadınlar, kadın doğasına güvenilmediği için kasten aşağı çekiliyor ve aşağı varlıklar olarak görülüyor diye; kadınların günümüz tavırları üzerinden benzeri anlatıları kuruyorlar gene. Ha, 'kadın doğası gereği bazı şeylere kadir değildir; gerek mental gerek reel hayattaki başarılar' anlatısı var ama şimdi de 'kadınlar erkekleşti, o nedenle erkek beğenmiyorlar' moduna geçebiliyorlar, demek ki oluyormuş... Ama başka bir tartışma konusu.

Sadet: denir ki Kadınlar sizi asla gerçek mânâda sevmez, ona sağladığınız kaynaklara bakar, kendisi alıcıdır (erkeklere 'feminen enerji'-'maskülen ereji' üzerinden utandırma taktiği uygulayan ama aslında kendisi ezik olan kadınlar/ kızlar bunu kullanıyor 'feminen enerji alan taraftır, senin rolün beni yemeğe çıkarmak ve hesap ödemek, jest yapmak' vs.); ona sağlayamadığınız zaman da üzerinize basar geçer. Sizi terk eder, yıllar sonra kendinizi toparladığınızda size geri döner... (ki bunu evli çocuklu bir adam da yaşamış; çocukları varken kadın adamı terk etmiş, adam düzlüğe çıkınca da kadın geri dömüş, adam da 'eşimle tekrar bir araya geldim' diye anlatıyor :(. )

Veya 'Erkekler önce kadınların sonra devletlerin kurduğu bir projede parya halindedir. Devlet erkekleri en riskli yerlerde (askerlik, kömür ocakları vb.) çalıştırarak emeğini sömürür. Kadın ise sömürülen o emeğin üstüne geleceğini garanti altına almak için ekstradan sömürür.'

İşte, yedekte birini tutarlar mı dersin, 'sperm değersiz, yumurta değerlidir; kadını aynak almak, erkeği de döllemek mutlu eder' 'kadınlar cinsel özgürlüğü kaldıramaz; hipergami tavan yaptı, bir kadını 2-3 erkek döllüyor' mu dersiniz. vs. vs. Açıkçası böyle bir varlıktan iğrinti duyarım. İlişki kuracağım, yatırım yapacağım kadının özünde böyle olmasını istemem. Ne kızımı böyle bir varlık olmak üzere yetiştiririm ne de böyle bir kadınla evlenirim. Fakat zaten olay şu, belki de gerçeğinde olduğunda daha kara haplı bir tablo çiziliyor fakat sıkıntı odur ki erkek doğasının nasıl olması gerektiğine dair olumsuzluklar da, kadın doğasındaki menfilikler de onaylanıyor ve bunun böyle olması, tekamülü isteniyor. 'Cinsiyet rollerine savaş açmayın' diyenler bu rolleri ve kendi tanımladıkları erkeklik ve dişiliği korumanın polisliğini yapıp erkekleri de kadınları da o şekilde şekillendirmeye ve âdeta çeşitliliği, belki daha iyisinin belirebilme ihtimâlini yok etmeye çalışıyorlar.

Kızları ve oğlanları akıllıca yetiştirmek ve eş seçerken kadınların daha az böyle olanlarını tercih edip, toplumsal normu bu abukluktan çıkarıp daha makul bir yola doğru ilerlemeye çalışmak varken bu rahatsız edici düzen savunuluyor; erkeğe 'sen böylesin; karşı cinsi önünde havuç gibi sallıycaz sen de çalışacan'; dişiye 'sen de queen'sin ama yerini bil' deniyor.

Bir hakaret aslında fakat kadın merkezli, kadının yaşadığı sıkıntılara odaklı dominant kültürün görmediği üzere erkeğe de ciddi hakaretler içeriyor. Muhafazakâr geçinen tayfa, erkeği kadının zayıflığıyla tanımlayarak ve onu güderek erkeği nahoş ve aşağı bir konuma çekiyor aslında.

Dediğim gibi, özeünde böyle olan, erkeği umursamayan, sadece kullanan ve gerçekten sevmeyen vs. bir varlığa ilgi duyasım gelmiyor. Ki 'erkek bulamadım, o nedenle evlenmiyorum' diyen burnu havada kadınlardan daha haklıyım 'ben de ilişki kurmuyorum, yatırım yapmıyorum' demekle. Ama biz erkek olduğumuz için seçemezmişiz, kadınlar kaideye oturtulacak ve ne isterlerse razı gelecekmişiz... Sonra yüzeysellikle, kütüklükle, sadece güzelliğe bakmakla vs. itham ederler, eleştirirler bizi ama öyle olmama hakkı da vermezler. Eleştirdikleri durumun sorumlularıdırlar da bu kadınlar.

Sorunun %50 +1'i kadından kaynaklanıyor dedim ya; kadındaki sıkıntı normalde birlikte olacağı, karakteri düzgün bir adamla, kadının kendi durumu ve statüsü yukarı çıktıkra cirlikte olmaz hâle gelmesi, burun kıvırması. Normalde aslında bakacak olursanız çift, bir takımdır. Takımdan birinin durumunun, diğerininki aşağı gitmezken iyiye gitmesi sevinilmesi gereken bir durum ama narasyonel şekilde kadınlar bunu kaldıramıyor. Erkekleri kadını baskılamakla, mizojiniyle vs. eleştiriyorlar ama bunu kaldıramayanlar da bizzât kendileri.

Çok pasif olmaları, sadece beklemeleri bir nebze; bu da var. Göz gezdirirken 'Bak kadınlar erkekleri kurtarmayı arzulamazlar. Aksine, erkek tarafından kurtarılmayı isteyebilirler ama' cümlenize den geldim.

Bununla alâkalı şunu söyleyebilirim; hani Adil Thanos, bir mention'laşmanız size 'erkeğin lider olduğu ilişkilere bakın bir de kadının lider olduğu ilişkilere; erkek daha merhametlidir' benzeri bir cümle kurmuştu (tabiî lider-izleyen; maskülen ve beta ikileminden gitmiş gene) siz de 'ben şu şu sebeplerle ataerkiyi savunuyorum, yoksa erkeklerin gaddar olma potansiyeli daha az değil'le cevaplamıştınız.

Kadın benden her türlü şeyi bekliyor; ben şahsen hak eden, ahlâkı yerinde bir kadını kurtarmakla da, onu eğitip dipten yukarı çıkarmatan da gocunmam, biz iyilik yaparız da severiz de fakat ana akımda betimlenen yüzeyselliğin dışındaki yönümüzün dışarı çıkmasına olanak verilmiyor; durum tersi olsa ama o kadın bana bunu yapmayacak, kendilerinden alt statüde erkekle ilişki yaşamamaları ama köy kızı olsaydılar, yeterinde iyi, düzgün o erkekle evlenebilecek olmaları gibi. İşte böyle bir varlığa da benim ilgi duyasın gelmiyor.... Fakat işte, biz seçemez mişiz, beklentiye giremez mişiz; sonra da fırsatçı, abaza, yüzeysel olmakla eleştiriliyorzu...

Yanlış anlaşılmasın, erkek için çok komplike ve nazlı bir tablo çizmedim burada, aksine kadının karakterine dair beklentilerin gayet makul olduğunu düşünüyorum. Kadınlar özgürleşiyorsa; hatta benden bile daha ayrıcalıklıysa toplumda (Aynı haklara sahip ama kadınlığın avantajlarına da sahip) bunları konuşucaz; ve geleneksel düzen erkeğe de zarar verdiği için oraya da dönmek istemeyiz.

Şimdi kadının birtakım endişelerinden bahsettiniz, çocuğun hayatta kalmasına dair. De, erkek de o endişelere sahip ki. Günün sonun o tehlikeleri göğüsleyen, koruyan, mücadele edenin erkek olması beklenir. Kadın yatırım yapıyor tamam da erkek yapmıyor mu? Erkek de aile kurmak ve neslini devam ettirmek için yatırım yapacak, babalık edecek. Hatta bu durumda, kadından daha fazla yatırım yapıyor. Kadın evde çocukla ilgilenirken erkek hem babalık, hem kaynak sağlama, hem güvenlik, hem gerektiğinde kendi hayatını riske atma, (bir şey daha vardı da aklıma gelmedi) vs. ile karşı karşıya. Fakat biz sadece kadını infantalize edip ayrıcalıklı bir sınıfa sokuyoruz. Hâlbuki nevrotiklikten de yukarıda bahsettiğim menfi mizaçtan da azade olabilirler. Böyle kadınlar hem tahâyyül edilebiliyor hem de varlar azınlık da olsalar.

Kadınlığı dramatize edenler 'keşke kadın doğmasaydım' diyenler var ama üzülmemeleri, öz saygılarını yitirmemeleri gerek. Sen de aklı, iki ayağı, iki kolu olan bipedal bedenli bir varlıksın, hamile olmadığın sürece yapamakta kısıtlandığın bir şey yok. Aslında kadını, 'kafası basmayan, itaâtkar, yerini bilen kuzu' veya TRP'cilerin tanımladığı narsist, ne yapacağını bilmeyen, dengesiz; veya başka ekolden ama olumsuz şekillerde görmüyoruz ya da görmeyebiliyoruz erkekler olarak. Severiz de saygı da duyabiliriz ama bu, low T erkeği olmak veya fonksiyonel bir erkek olmak demek değil. Şimdi okuyucunun aklında ne canlanıyordur bilemem.

Mantık, makullük ve sevgi çerçevesinde görüyorum ideal ilişkiyi; 'karşılıksız aşk' demiyorum elbet, karşılıksızlı kya da karşı tarafı sömürme olmaz ama etrafta dönen bu tanımlamalar, pazar dinamiği, ilişkilerin nasıl olduğu ve olması gerektiğine dair anlatılar rahatsız ediyor. O zaman hayatımızı kurunca saf, 20'lik bir kız alacağız el mahkum, ehven-i şer olarak. Çünki erkekler olarak kadınlar yerine de düşünüyoruz, onların da sorumluluğunu alıyoruz; yapay rahme, insan 2.0 (yaradılışa müdahale) geçene kadar bu abuk varlığa katlanacağız gibi neslin devamı için...

Bunu demişken, bugün (daha önceden de) karşılaştığım bir gönderi de 'Erkekler her türlü kötülüğün müsebbibi, üreme için de gerekli değilsiniz, sizi sevmiyoruz ' diyen bir kızdı; alta yoruma da 'nesliniz tükenmeye yakın bir cinssiniz' yazmış. Bu 'erkekler alt varlık, biz üstünüz' diyen kızların üzerine gidince hiç de öyle 'üstün visn' gibi davranmadıkları vb. ortaya çıkıyor zaten.

Fakat işte kızlar/ kadınlar, biz onları bugüne dek ezmezken, aileler kurarken, çağımızda özgürleşmeye ve kişisel gelişime (?) başladıklarında bizim hakkımızda böyle düşünüyorlarsa, demek ki asıl cinsiyetçi olanlar onlarmış, asıl sevmeyenler onlarmış...

(yazı uzun olmuş, son 5 bin karakteri 2. yorum olarak atıyorum).

alexx (26 yaşında) 1 ay önce yazdı:

ben ortalama ya da sıkıcı erkek değilim insanların çoğu kültürsüz aptal

Kelebekk (22 yaşında) 1 ay önce yazdı:

Abla lütfen tahayyülle karşılaştırma konusunu da yazar mısınn

Mantıklı Kadın 1 ay önce yazdı:

Tamam, denerim. Tahmin edebilirsin zaten, hem kendi kafanda hayal kurarak hem de sosyal medyada yarım yamalak gördüğünüz imajlara kanarak bir ideal oluşturmak ve karşılaştığınız kişilere bu adamda 0'dan yüksek ne var diye bakmak yerine benim hayalimdeki 100'den aşağıda ne var diye bakmak...