Anlayamamanın Öfkesi

İlişkiler

Feminist aplaların iddiasının aksine benim kızlar ve erkeklerden karışık bir takipçi kitlem var. Hatta orta yolcu olmakla suçlanmışlığım da. Ha bazen, orta yolu bulma isteğimi takdir edenler oluyor. Sonuçta ortadayım. Ortadayım, dengedeyim lan ben!

Benim ortada olabilmemin, hem kızları hem erkekleri anlayabilmemin sebebini açıklayayım. Benden geçti gençler ve iyi, hasarsız da geçti. Ben artık ununu elemiş, eleğini asmış ve pek yarası olmayan, yaralamamış da bir kişi olarak bakıyorum piyasaya ve başkalarını yaşım elvermese de evlatlarım gibi görüyorum. Bana kavga eden yaramaz çocuklar gibi görünüyorsunuz sizler. Kullanmıştım bu benzetmeyi, kafalarınızı birbirine tokuşturup sizleri barıştırmak istiyorum çünkü çocuk gibisiniz.

Bakın, eğer sağlıklı, doyurucu şekilde süren bir ilişkiye kavuşmak istiyorsanız görmeniz, anlamanız gereken bazı şeyler var:

  • İçinizde bir yerlerde önceki nesillerin travmalarının izlerini, korkularını taşıyorsunuz.
  • Ailelerinizin size yaşattıkları dolayısıyla hepiniz az biraz hasarlısınız.
  • Muhtemelen kötü ilişki ya da flört deneyiminiz oldu ama bunlar münferit örnekler olabilir.
  • Görünümünüzle ilgili çekinceleriniz var ve sosyal medyadaki mükemmelleştirilmiş güzellik/yakışıklılık çağı sizi çok kötü etkiliyor.
  • Kafanızı karıştıran radikal feminizm, redpill gibi düşünce akımları var ve onları dinlememenin kendinizi istismara açık edeceğini sanıyorsunuz.
  • Ekonomik daralmadan ve gelecek kaygısından muzdaripsiniz ve bu sizi asabi kılıyor.

Ben herhangi bir tepkisellik hissetmediğim için benimle konuşan herkesle medenice mentionlaşabilirken bir bakıyorum aynı kişiler birbiriyle yazıştıkları zaman saç baş girecek kıvama gelmişler. Ben iki tarafın da makul yönüne maruz kalabiliyorken, o kişilerden bir öfke görmeden onlarla güzel güzel konuşabiliyorken onlar bunu başkalarıyla neden yapamıyorlar? Neden o makul konuşabilen insan gidiyor da yerine saldırgan biri geliyor?

Bunu yaşıyorsan sana söyleyeyim okuyucu. SENİN YÜZÜNDEN. Sen bir aynasın. Ne yansıtırsan, onunla karşılaşırsın. Eğer sen asabi olursan insanlardaki asabiyeti ortaya çıkaracaksın. Sen aptal olmayan, hayrını koruyacak kadar şerri olan bir şekilde iyilikle yaklaşırsan, insanlardaki iyiyle karşılaşacaksın.

(Ramiz Dayı sesiyle okuyunuz) Mesele yeğen, işte hayattaki çok zor bir mesele, şimdi artıp tuttuğuma bakmayın, 20'lerimde benim de beceremediğim mesele zaten bunu sağlamak iletişimde. 

Üstteki maddeleri boşuna yazmadım. Bunları eğer içselleştirirseniz, karşınızdaki insanın da bu maddelerin gerçekliği içinde konuştuğunun farkında olur ve ona öfke duymamaya başlarsınız. Eğer öfke duymazsanız da öfke görmezsiniz. 

Öfkenin yararlı olduğunu iddia eden arkadaşlar oluyor. Yakıt olarak kullanmak için. Böyle bir şey var da senin dediğin öyle bir şey değil. Öfkeyi insanlara duyman gerekmiyor. Kendi zayıflığın, hata yapmaya eğilimli olan yönlerin gibi şeylere öfke duymaktan yakıt bulabilirsin.

Değiştiremeyeceğin şeylere duyacağın öfkenin insana hiçbir yararı olduğunu düşünmediğim gibi, aksine çok zararlı ve dibe çekici bir kafa yapısı olduğunu düşünüyorum. O öfkeden bir enerji hasat edip gelişime bir birim aktaracaksan, o şartlara küfür edip gözünde büyüterek seni pes ettirmesi ihtimalini 100 görüyorum. 

Ayrıca, insanlara yönelik olan öfkenin paranoyaklaştırıcı ve itici yönünü görmelisiniz. Bakın dünyada bir yerlerde kötü şeyler yapan insanlar var. Her insan da her şeyi yaşatma potansiyeline sahip evet. Benim bakış açım şu:

İNSANLAR İYİ ANCAK HASARLI. İNSANLAR İYİ ANCAK İYİ OLMAKTAN SÖMÜRÜLÜRÜM DİYE KORKUYORLAR. İNSANLARDA NEFS-GÜDÜ VAR, İYİ OLSALAR DA ORTAYA ÇIKIYOR.

Benim kabulüm, benim okuyuşum bu. Duygusal gücüme yatırım yaptığım için de bu kabulümden minimum zararla çıkıyorum. Eğer insanlardaki iyinin çok az olduğu inancına kapılırsanız bu sefer paranoyaya düşüyorsunuz. Artı, insanların kötü yönlerini açığa çıkaracak davranışlar sergiliyorsunuz, kendi kendini gerçekleştiren kehanete maruz kalıyorsunuz.

Bakın inanç konusu önemli. Twitter'da geçen paranoyayı besleyecek Borsa Kaplanı gibi içerikleri takip etmek konusunda şunu yazdım:

Sürekli bu içerikleri takip etmek etkileşimde olan her kadında bahsedilen şeylerin işaretlerini aramak ve biliyor musun, olmasa bile bulmak demektir.

Bugün dünyada halen cin çıkarma, şeytan çıkarma diye bir şey var mı? Var. Neden? Çünkü inanıyorlar. İnanırsan ne olur, inandığın şeylerin işaretlerini baktığın şeylere koyarsın. Başkasının başka şekilde göreceği şeye de koyarsın. İnancının ne kadar güçlü olduğuna bakar. Bu çok temel bir zihinsel mekanizma.

Dolayısıyla, bu inanç ile kafanı aşırı meşgul edersen, artık insanları başka şekilde göremez hale gelirsin. Hoş geldin paranoya bebek.

Hayatın acı gerçekleri ve ihtimallerinden haberdar olmak iyidir, gereklidir. Sonuçta gardını bir miktar yukarıda tutmak gerekir. Ancak görüyorum ki şu an o gardlar aşırı yükseğe çekilmiş durumda ve bu durum sizin flört-iletişim kurma ve iişki sürdürme becerinizi ciddi biçimde baltalayacak duruma gelmiş. 

Erkeklerin korktuğu şeyler: kızın kendisine ilgisi olmadığı halde onu oyalaması, zamanını, ilgisini, maddiyatını sömürmesi, geçmişi hakkında yalan söylemesi, başkası için onu terk etmesi, onu aldatması, sekssiz dırdır dolu evlilik

Kızların korktuğu şeyler: erkeğin kendisini sadece cinsellik için çevresinde tutması, sevdiği konusunda yalan söylemesi, bedenini sömürmesi, ona zaman kaybettirmesi ve oyalaması, ilişkiyi ilerletmemesi, aldatması, tek taraflı hizmetle geçen evlilik

Eksik gördüğüm şeyler varsa ekleyin. KARŞININ DERTLERİNİ DE KÜÇÜMSEYİP, AZIMSAYIP DURMAYIN. EMPATİ KURUN BİRAZ, BİR ŞEY OLMAZ. O DERTLER KONUŞULDUĞU ZAMAN SİZİNKİLER GEÇERSİZ SAYILMIYOR.

Korkmanız ve bu konuları sorgulamanız doğal da, aşırıya ve paranoyaya kaçıyorsunuz. Olabilecek, yürüyecek ilişkilerinizi bozuyorsunuz. 

Bu üstteki korkularınızın başınıza gelme ihtimalinin başınıza gelmemesi ihtimalinden küçük olduğunu algılayarak işe başlayın. Siz, başınıza gelirse çekebileceğinize konsantre olmalısınız, buna da duygusal güç denir. Bunu yapmak yerine, kendinizi kaygı diyarına atıyorsunuz.

Hep ne derim? Olumsuz vibe kötüdür. İnsanları iter. Kaygı size olumsuz, itici, agresif bir vibe yaydırıyor. 

Eğer karşı cinsle sadece internet aleminden etkileşime geçiyor ve gerçek hayatta yalnızsanız bu yazıda anlatılanlar sizin için çok büyük ihtimalle geçerli. Sizler zaten kötüyü duymuş, öğrenmiş ve fazlaca içselleştirmiş insanlarsınız, artık saf olmaktan korkmanız gerekmiyor, geçtiniz o noktayı, öte yana savruldunuz hatta.

Kaygılarınızı kovmaktan korkmayın. Evet, kaygılarını gereğinden fazla susturup içinde olduğun kötü durumu olumlamak diye bir hal vardır da emin olun bu internet çağında sizler, kızıyla erkeğiyle onlardan değilsiniz. Sizin gereğinden fazla farkındalığınız var. Gereğinden fazla olumsuz bilginiz var ve paranoyaya kaçıyorsunuz. Twitter ve ekşisözlük gibi mecralar sizi bu hale getirdi.

RAHATLAYIN BİRAZ. KARŞINIZDAKİ KİŞİ KÖTÜ DEĞİL. KÖTÜLÜK YAPARSA DA BİR ŞEY OLMAZ, ONUNLA SONRA BAŞ EDERSİNİZ. 

Belki de size korku satan kişiler kendi travmalarını satıyorlar? Belki de sizin aksini yaşarsanız istirmar edileceğinizi söyleyen kişiler, mesela kız arkadaşınız sizden ilgi beklediği zaman beta öder olduğunuzu iddia edenler veya kocanız ev işi yapmadığında emeğinizi kullandığını söyleyenler abartıyorlar? Olamaz mı? Onlar insan değil mi, yanılamazlar mı? Bu lafları salık verenlerin hayatları çok mu iyi, sürebilen ilişkileri var mı mesela? Akşamları bir yastığa sarılıp yalnızlık derdiyle ağlamadıklarından emin misiniz?

Bu yazıyı okuyup da fazlaca olumladığını, olumsuzlukları görmediğini söyleyen arkadaşlarım varsa, farkında olun ki bu yazı geçersiz değil, sadece size uymuyor. 

Yorumlar

eva (31 yaşında) 8 ay önce yazdı:

merhaba cıvıtık, twitırdaki uzun düzenli ilişki yorumundan sonra damladım buraya. azıcık canımı sıktın... hak vermekle beraber kendi durumumla alakalı yoğun bir kaygı taşıdığım bir dönemdeyim. yıllardır evlilik üzerine görüşmeler yapıyorum. dindar muhafazakar bir kadınım flörte hiç kapı aralamadım, ve şu an da görüşmeler yapıyorum ve halihazırda henüz olmadı. olmayacağı anlamına gelmez tabii pes etmedim iyi bir yuva kurmak evlatlar yetiştirmek istiyorum. diğer pazara hiç açılamadım ama kendi çevremcw sevildiğim ve beğenildiğim için sürekli adaylar geliyor fakat senin dediğin gibi çok aday hiç aday mı nedir olmuyor. daha önce sana yazmıştım travmatik bir ailede büyüdüm ve şu an destek alıyorum. hayatımda evlilik mevzusu dışında her şey yolunda ama o konuya çok kafayı taktım ve üzülüyorum yaşım geçti gibi hissediyorum. değerim düştü gibi geliyor ve kahroluyorum. bazı yazıların çok canımı sıkıyor ama seni okumadan da duramıyorum. şu kız kardeşinin bir başını okşa Allah rızası içün :( 

Mantıklı Kadın 8 ay önce yazdı:

Evacığım, 

Sizleri üzmeye üzülüyorum. Aslında benim gibi içerik üreticileri insanlara değil belli fikirlere, söylemlere itiraz ediyor, uyarılar yapıyoruz. Yoksa bireylerin durumları sadece o tekil birey için ele alınır, genellemelerden çok farklı noktalar gözlemlenebilir elbet.

Ayrıca, amacım insanlara aslında farkındalık kazandırmak ve bu sayede güç vermek. Çünkü yaşadığın şeylerde senin payın olmadığını düşünmek aynı zamanda farklı yapabileceğin bir şey olmadığını da düşünmektir ve elini kolunu bağlamaktır. Bir şey değiştirmediğin için aynı duvarlara tekrar tekrar çarpmaktır. Oysa ki insan kendisine ve geçmişine baktığında bazı düğümleri çözebilirse hayatı başka şekilde de akabilir.

Yaşın geçmedi. Ben o yaş meselerini kızlara sürekli gençlikte maceraları ve mesleği yücelterek sanki ileride evlenme konusunda her şey aynı kolaylıkta olacakmış gibi anlatanlara karşı çıkmak için hatırlatıyorum. Yani insanları ilişkiler konusunda önce başarılı bir ilişkinin temelinin tam tersi yöne koşturuyorlar, itiyorlar, sonra ileride buraya gelirsin diyorlar, ben ona karşı çıkıyorum. Gençleri bildiğin zehirliyor ve kat etmeleri gereken mesafeyi 2-3-4 katına çıkarıyorlar. Yoksa, sen aksi yöne gitmemişsin ki gençliğinde, senin hatan yerinde kalmak olmuş sadece, kimseyle tanışıp flört etmemişsin. Değer sadece yaştan etkilenmez. Yaş hem duygusal hem fiziksel yaşanmışlık ve yıpranma getirirse bileşik etki yaratır, bunları getirmemişse aslında sadece birer rakamdır. Emin ol Redpill dünyasında bile böyle :D Şu an seni avantajsız olarak görecek adamlar genç kız takıntılı veya 4-5 çocuk isteyenler olur. İlk grup zaten bizlere uzak Allah'a yakın olsun, onlarla hayat kurulmaz. Sen çok çocuk istemiyorduysan zaten sıkıntı yok, istiyorduysan bile emin ol 2'den sonra istemeyecektin, yanlışlıkla oluyor gerisi :D

Sen bana derdini biraz daha aç. Çirkin mi buluyorsun, derdin ne? Olmayan nedir?

eva (31 yaşında) 8 ay önce yazdı:

dış görünüşümle ilgiliyi hiçbir problemim yok, küçücük yaşlardan beri beğenilen teklifler alan bir kızdım, erkekler dünyasından ilgi ve nezaket gördüm fazlaca fakat baba yaram olduğu için korktum ve hep ittim gelen teklifleri, babam muhafazar görünümlü bir seküler yani şöyle ki sülalemiz dindar ama babam gizlice alkol alır pavyon ayağı vardı senelerce. bize de dünyanı zehir etti tabii bu arada. ben travmatik bir ailede büyüdüğüm için tek derdim okumak ve kendimi geliştirmek yetiştimek oldu, kendi özgür hür irademle islami hassasiyetler geliştirdim. şu an branş öğretmeniyim, çevremce güzel olarak tanımlanırım ve kendimi de öyle hissediyorum hamdolsun. ama iş güzellikle bitse keşke hatta güzel ahlakta da bitmiyor. hatta neyde bitiyor cıvıtık sen söylesene? yani sen diyeceksin ki o zaman sende bitiyor.. açıkcası bendeyse de çok yoruldum.  inan kızlara verdiğim tüm tavsiyeleri okuyorum hepsini hali hazırda yapıyorum zaten. giyim kuşam olarak zarif bir çizgim var ve tesettürlüyüm ama trendi de takip ederim, bakımıma önem veririm, hafif makyaj yaparım kapalı olmama rağmen düzenli saç bakım yaptırır evde de gayet özgür giyinirim severim biraz şıkır şıkır olmayı, kiloma dikkat ederim. mutfağı severim sağlıklı beslenirim. neden olmaz ki bu kızım sorusunu bulamadıklarından sürekli çevrem beni "kimseyi beğenmiyor" diye yaftalıyor. ama bir bilseler içimde ne fırtınalar var :( çok kaygılıyım, biri ile görüşmeye başlayınca anksiyete krizine giriyorum. hem hoşlanıyorum hem kaçıyorum adamlardan, babam gibilere çekileceğim diye ödüm kopuyor. ya da ne bileyim beni anlamayacak, yeterince değer vermeyecek, aynı evde olunca görmeyecek ihtiyaçlarımı karşılanmayacak gibi korkular. engel olamıyorum. görüşmelerde saçmaladığımı düşünüyorum daha çok ama ölçü ne, napçam netçem artık kafam çok karışık... 

Mantıklı Kadın 8 ay önce yazdı:

Peki annen Eva? 

Bir, babanın geçmişi ile ilgili bir şey biliyor muydunuz? Bekarken çapkın mıymış mesela? Kendi severek mi evlenmiş, ailesi karşı çıkmış mı, ailesi mi evlendirmiş, araştırmışlar mı babanı? Neden babanla evlenmiş?

İki, annen senin gibi kendine dikkat ediyor muydu? Bakın bu konuyu tam anlamıyor bazı kadınlar, mesele kocan seni sevsin, seni beğensinden de ziyade bir eşe ayağını denk aldıracak şey başka insanların onu beğenebileceği korkusudur. Bunu tabi başka erkeklerle herhangi bir şekilde kocanızı kıskandırın diye söylemiyorum, böyle bir şey çok büyük bir hata olur, sadece şunu demek istiyorum, bir erkek hayata kendisi olmadan kolay devam edebilecek, başkalarından değer görecek değerde bir kadını üzmeyi, diğer senaryodaki bir kadına göre çok daha zor göze alır. Kadının değeri de öyle feminizmin anlattığı gibi okuması yazması değildir (bunlar çok önemli çıkış biletidir ve başka şekilde değerlidir ve edinilmelidir) ancak erkeği asıl karısının güzelliği, cilvesi kıskandırır, sahiplendirir. Anlatabiliyor muyum kadın oyununu size? 

Gerçi baban annen ne yapsa bunu yapacak profilde idi muhtemelen, bunu da işte gençlik fırsatçılığından veyahut gençlik incelliğinden biraz öngörebilirsiniz ancak. 

Bak yapacağınız şey az çok belli:

Erkeğin anne-babasının ilişkisini sormak ve ailesini nasıl insanlar olarak tarif ettiğine dikkat etmek.

Erkeğe konuyu zinaya getirip suçlu hissetmesine sebep olmadan, kınamadığını belirterek daha önce kızlarla ilişkisinin nasıl olduğunu sormak. Hoşlandığı biri olmuş mu, ondan hoşlanan olmuş mu, detaya girmeden. 

Eğer tanıdığın, aynı ortamda olan bir erkekse zaten kadınlarla ne kadar başarılı olup olmadığını diğer kadınlarla olan etkileşimlerinden dahi sezebilirsin. İnceller zaten iterler insanı, volcelleri başka beğenen de olur. 

İnsanlar kötü değil. İnsanların büyük bir hasarı yoksa da çok büyük hatalar yaşatmazlar karşı tarafa, özellikle de evlililiklerini iyi kötü akıllıca yürütebiliyorlarsa. Hasar ya aileden gelir (ilk soru) ya da önceki kadın-erkek ilişkilerindeki başarısızlıklardan. (ikinci soru)

Bunlarda bir şekilde geçen bir erkekle evlendiğinde mesleğini de bırakmazsan kendini o kadar tehlikede hissetmeni gerektirecek hiçbir şey yok. Ola ki sana hata yaparsa boşanabilirsin de. Boşanmak dünyanın sonu değil. İnsan çok güçlü bir canlıdır, hayata her türlü tutunabilir.

Ha mesela, bazı hayatlarda erkek sonradan çok büyük bir değer sıçraması yaşadığı için de sapıtabiliyor, onu öngörecek bir şey yok. O yaşa geldiğinde duyarsızlaşmış olabilirsin bile. Parasını yersin :D

Ne zamandır terapi alıyorsun? Güven problemlerinin biraz hafiflemiş olmasına yaraması lazımdı. 

eva (31 yaşında) 8 ay önce yazdı:

canım cıvıtık; evet annemi de objektif değerlendirdiğimde örnek aldığım bir eş olduğunu söyleyemem, rol modellerim var (halalarım yaşça büyük arkadaşlarım ve son zamanlarda sen :) ) önümde ama bunlar arasında annem yok... fakat onu suçlamak da yok içimde çünkü çok geleneksel bir evlilik olmuş onlarınki dedem soylu ve varlıklı bir adam olduğu için oğlu da öyle çıkar diye çok üstüne düşünmeden araştırmadan annemi vermişler. annem evlendiğinde 18 yaşında. yaşadığı hayata başlarda uyum sağlamış sonrası da zaten kadere teslim, 4 kardeşiz her birimizi büyütmeye adamış kendini. dediğin gibi annem dansöz olup evde oynasa babam yine farklı kadınlara giderdi gibi geliyor...

bir de annemin hiç bir dayanağı olmamış ve maalesef ailesi de arkasında durmamış, şimdi biz varız ve artık babam kendine çeki düzen vermek zorunda kaldı mesela. ben ailemden uzakta yaşıyorum malum memuriyet ama belli bir otoritem var üzerlerinde. 

 

"kadın oyunu" faktörünün farkındayım, neden bilmiyorum kendimi bu konuda maharetli görüyorum. doğal bir enerjimin olduğunun farkındayım o yüzden iş hayatında vs hem yanlış sinyal vermemek adına hem de dini terbiyem sebebiyle muhafazakar davranıyorum. üni yıllarından beri birçok evlilik öncesi ve cinsellik eğitimlerine katıldım, faaliyete dökmedim ama kendi enerjimin az çok farkındayım. çeyizime fantazi çamaşırlar gecelikler mini elbiseler alıyorum ha bire iyi mi ediyorum kötü mü bilmiyorum, şu an tek eksiğim bunu hakeden eril bir birey :) 

 

sormam gereken iki ana konuyu not aldım. bir sonraki görüşmemde uygulayacağım. bir de kendime "erkekler de insandır" diye olumlama yapacağım :) 

 

kendimi tehlikede hissetmekten ziyade değer gördüğüm bir ilişki istiyorum aslında. mesleğimi çok seviyorum. potansiyel olarak çok daha büyük şeyler yapabilirdim akademi vs ama sırf ilerde kuracağım aileyi düşünerek hem aileme vaktim bolca kalacak hem de bir hobi gibi yapabileceğim bir meslek seçtim. (aynı kafa yapısında olduğunu okudum geçen bir tivitinde çevremdeki arkadaşlarım beni zorbalardı daha küçük yaşlarda evlilik kafasında düşüncemden dolayı seni okuyunca rahatladım) boşanmaktan değil de hiç evlenememekten korkuyorum desem... 

terapiyi 2 aydır alıyorum. ramazandan dolayı ara verdik ama işin kötüsü benim yalnızlık anksiyetem ramazanda coştu çünkü ramazan, bayramlar kalabalıklar bana yuvasızlığımı bir aile kuramayışımı anımsatıyor :( ve sanki zaman geçtikçe yaşımla beraber değerim düşüyor işler daha da zorlaşıyor gibi malum muhafazakar çevre erkekleri de erken yaşlar da evleniyor, kendi piyasamda yaşıtım kalmadı korkusu var :/

Mantıklı Kadın 8 ay önce yazdı:

Anneni soruyorum ama mesele hiçbir zaman bir suçlu bulmak değil zaten. Annenin nerede neyi farklı yaparsa hayatının farklı olabileceğini analiz edersen, o paterni takip etmediğinde farklı sonuçlar almayı umabilirsin, bu da kaygılarını azaltır, bunun için konuşuyoruz.

Verdiğin bilgiye göre anne babanın evliliğinin böyle sonuçlanmış olması çok doğal çünkü annen arada değer uçurumu olan bir evlilik yapmış. Hep yazıyorum zaten bunları. Bir erkek kadından çok değerli olursa da aynen böyle sapıtır işte. Ahlak vardır evet, ahlak geçerlidir ancak güç dengeleri de bizi terbiye eder. Nitekim annenin babası ya da erkek kardeşleri annenin arkasında dursa da böyle olmazdı, baban zengin çocuğu değil annenin dengi olsa da böyle olmazdı, annen meslek sahibi olsa da böyle olmazdı. 

İnsan çiğ süt emmiştir ve kim gücü mutlak olarak elinde tutan taraf olduğunu hissederse karşıyı mağdur etme olasılığı artar. Bu kurala güvenebiliriz işte.

Yeni kadınların çok daha büyük bir kesiminin derdi artık babalarınızın annelerinize yaşattıkları değil aslında, olmayacak da. Çünkü arada çok şeyler değişti, artık erkeklerin ekseriyeti güçlü değil, senin de yaşadığın üzere, çekici olmayacak kadar güçsüzler. Siz yeni bekar kadınların annelerinizin gördüğü zulümden korkmak yerine hipergaminiz doyurulmayacağı için tatmin olmaktan korkmanız, kocanıza zulmetmekten korkmanız emin olun çok daha geçerli kaygılar olur günümüzde. 

Muhafazakar çevrede şöyle bir problem var; daha doğrusu dindar diyelim, bunlar volcel olacağı için kadınlarla tecrübesi olmaz ve güzel konuşmayı bilemezler. Oyunları olmaz. Kadın tavlamaktan genelde anlamazlar. Paketin başka bir elementi olarak, looksmaxxingden de pek haberleri olmayabilir, nasıl giyilir, hangi saç yakışır beceremeyebilirler. Bu yüzden, tam paket çekici erkekleri gören kadınlar "eh şu adam da iyi ama bir şeyler eksik" diye hissederler. İşleri zor. Bu konuda azıcık potansiyeli olanlarını da kızlar zaten genelde okul zamanlarında kollarına takarlar. 

Sen mesleki hırsına bak, anlatabildiği bir hayatı var mı, bir hobisi merakı var mı ona bak, görüntü ve ağzı laf yapma "fena değil" olsun, gerisini halledebilirsiniz diye düşünüyorum. Eğer bir hobisi varsa, bir şeylerle uğraşıyorsa bir gün ona eşlik etmek isteyebilirsin, iste hatta. Becerikli olduğu konuda bir erkeği izlemek kadar zevkli az şey vardır :D

Erkeğin sana hissettirdiği 10 üzerinden minimum 6, ideal 7-8 olacak. Tanıştığın birine olan isteğini 9-10 olarak tanımlıyorsan ise babanın sularında geziniyor olabilirsin, dikkat :D

Bir de bence kendine iyi bakıyorsan ve o mesleğini eline aldıysa erkeğin senden 5 yaş küçüğüne kadar yolu var. Benim annem babamdan 3 yaş büyük ve gayet denk, iyi ve mutlu yaşlandılar.

eva (31 yaşında) 8 ay önce yazdı:

"Siz yeni bekar kadınların annelerinizin gördüğü zulümden korkmak yerine hipergaminiz doyurulmayacağı için tatmin olmaktan korkmanız, kocanıza zulmetmekten korkmanız emin olun çok daha geçerli kaygılar olur günümüzde." beni bugün aydınlatan cümle bu oldu sanırım... o kadar haklısın ki. 

 

verdiğin tavsiyeler benim için altın değerinde gerçekten. çok teşekkür ederim. minyon bir yapım var son bir yıldır yaşça küçükler yakıştırılıyor bana hatta bence de bir sakıncası yok başka parametreler uygunsa. ama görücü usulünde var olan bi yüzeysellik var ya daha tanımadan karşı taraf ya da aracı yaşıma takılıyor. ben de hay hay diyorum. ama karşıma bunu sorun etmeyen ve senim de tarif ettiğin ölçülerde biri çıksa ben dert etmem. çünkü zaten yaşımı göstermiyor. 20li yaşlardan itibaren kişisel bakımıma düşkün olduğum için bunun ekmeğini yiyorum. 

erkekte beceri beni de çok cezbediyor. hatta eğitim seviyesinden çok daha öncelediğim bir şey bu. verdiğin rakamlar olayı tam olarak netleştirdi. hoşlandın yürü aşık oldun kaç diyelim o zaman. ya bismillah diyorum. 

görüşme yapar ve olurunu ararsam sana yine yazacağım fikrini almak için. tekrar teşekkür ederim 

ela (20 yaşında) 9 ay önce yazdı:

Abla, selam. Bu yazıyla pek ilgili değil ama bir gün "yalnızlık" temasıyla ilgili bir şeyler karalar mısın lütfen? Insanın genel , varoluşsal yalnızlığı. Senin kaleminden okumayı çok isterim.

20 yaşındayım. Erkek kardeşim küçükken öldüğü için tek çocuk olarak büyüdüm. Çocukken bunun pek farkında değildim, ilkokulda falan arkadaşlarım diyordu aa ne güzel kardeşin yok her şey senin falan diye. Bense ayırdını yapamıyordum çünkü o zamanlar kuzenlerimle vakit geçirmekten çok keyif alıyordum. Kardeşiz sanıyordum. Ki beni hala öyle gördüklerini söylerler, hisseder gibi olurum da. Ya da kendimi kandırırım. İşte 20. yaşımda bunu fark ettim. Ben yapayalnız mıyım? Kardeşim olmadığı için sosyal tarafımdan gelişmeyen yerler var mı? Annem babam ölünce bunu kardeşi olan insanlardan ne kadar daha ağır yaşayacağım? Böyle sorular yiyip bitiriyor beni. Yapılacak en ufak şeyin olmadığının tabii farkındayım. Şimdi kardeşim olsa bile ancak çocuğum gibi olur, kardeş sevgisi hissetmem gibime geliyor. Babam çok kardeş, bazen bu konuyu açtığımda "benim var da ne, aynı karından düşman çıkmışız sanki, boş ver " diyor. Ama ben bunu kendimde bi eksiklik olarak görüyorum ve iki yıldır insanlara ablam olduğu yalanını söylüyorum.. bunu ilk defa burada itiraf ediyorum çünkü çok utanıyorum. Evet utanılacak, salakça, saçma bir şey. Farkındayım. Bir gün açığa da çıkacak. Bunun da farkındayım. Ama kendime öyle bi dünya tasarlamış bulundum ve bunu artık nasıl geri döndüreceğimi bilmiyorum. Ailem hakkında doğal sorular sorsalar bile konuyu hemen kapatmaya çalışıyorum. İnsanlara söylesem benimle edecekleri alayın haddi hesabı yoktur ki fair enough sanki. Sanıyorum benim gibiler için yalnızlık gerçekten ömür boyu. Senin kardeşin var mı, çocuğuna kardeş yapar mısın? Bu konudaki düşüncelerin neler?

Fylgja (20 yaşında) 9 ay önce yazdı:

öncelikle başınız sağolsun. babanın dediklerinin aynısını babam da bana diyor, benimde kardeşim doğmadan vefat etmiş. o yüzden o yalnızlıktaki gelen belki olsa halini anlayabiliyorum. ben kendimi bağımlılık derecesinde futbol ve bilgisayara vermiştim ki bağımlılık derecesinde hiç biri iyi birşey değil asla o seviyede tavsiye etmem. 

yalanı ne boyutta ilerlettin bilmiyorum ama sadece varlığından haberdarlarsa kuzen ya da çok yakının, aile dostunmuş da sen çok bağlıymışsın gibi birşeyle geçiştirip söylemeyi bırakmalısın bence. yalan zaten kötü birşey hele arkası bu kadar sorgulanabilir olması işi senin açından içinden çıkılmaz bir hale sokmsın.

yalnızlık hissine net çözüm için bağlanma türleri var ama benimde hakim ve başarabilmiş olduğum bir konu değil. bu öneriyi her gördüğüme yapıyorum ama yavru kedi? belki düşünürsen. onun dışında sosyalleş, aktif ol, sınırlarını çizerek arkadaşlıklar edin. elbet birkaç tane yakın samimi arkadaş bulursun. gerisi için çözüm bende de yok bulursan haber et bende bakayım.

iyi günler

ela (20 yaşında) 1 ay önce yazdı:

selam. yanıtını sanırım iyi hissettiğim bir vakitte görmüş olmalıyım ki okumuş ama teşekkür cevabı yazmamışım :) 

öncelikle yorumunu ve hislerimi paylaştığın için çok teşekkür ederim. senin de çok başın sağ olsun.

şimdi cevap vermemin sebebi, kendimi hiç olmadığım kadar yalnız hissediyor olmam. annemle bugün biraz yürüyüş yaptık ve ona böyle bir yalan söylediğimi anlattım. beni azarladı ve tabii kendi kardeşleriyle yaşadığı olumsuzlukları saydı hemen tek tek :) böyle şeylere artık sinirimden sadece gülüyorum, "sana bir şey olsa 80 kişi başına dikilir, bana bir şey olunca kimsenin umrunda olmuyor" dedim de sustu. yahu gerçekten bu hayatta annen bile anlamıyor seni. "böyle düşündüğünü hiç bilmiyordum" dedi. söylediğime söyleyeceğime pişman etti beni. keşke her zaman yaptığım gibi geceleri uyumadan önce ağlasaydım ve sabah normal bir şekilde uyansaydım. şimdi kesin ben gidince kardeşlerine anlatacak anlatma dediğim her şeyi anlattığı gibi. vallahi çok soğudum annemden bile Fylgja ya. bu yalnızlık düşüncesi beni öfkeli biri de yapıyor. etrafımda arkadaşlarımın, kuzenlerimin sıkı ilişkilerine aşırı özeniyorum, hatta beni agresif yapıyor artık. onlarla geçirdiğim günün sonunda ağlama krizlerine giriyorum. sende hiç böyle oldu mu bilmiyorum ama kesinlikle kötü etkileniyorum. sarmal gibi daha da yalnızlığa çekiyor bu insanlarla görüşmeme isteği beni. 

neyse işte öyle bi yazayım dedim. belki uyurum uyanırım yine geçer günler

iyi hafta sonları dilerim

Mantıklı Kadın 9 ay önce yazdı:

Ela, öncelikle senin ve ailenin başı sağolsun.

Dürüst olmak gerekirse yalnızlıkla ilgili tecrübeye de düşünceye de sahip değilim, yalnız olduğumu -çok şükür- hiç hissetmedim. Kardeşlerim var. Annem babam hayatta. İlişkisel açıdan da tercihsiz yalnızlık yaşamadım, yalnız olduğum dönemi de olumsuz hissetmedim. Üzerine ne yazabilirim, inan bilmiyorum.

Ben, bilmiyorum neden -sanıyorum annemin küçük yaşlarımızdaki kavgalarımızdan aşırı yorulup bizleri biraz ayrı vakit geçirmeye zorlamasından dolayı- kardeşlerimden uzağım, hem ruhsal olarak, hem de görüşme manasında. Eşimle ise çok yakınım. Bana hayatta sana en yakın insan kim diye sorsan hiç düşünmeden eşim olduğunu söyleyebilirim.

Daha 20 yaşındasın. Çok küçüksün. Evlenme ihtimalin önünde. Umarım senin de karşına iyi bir eş çıkar. Onunla çocuklarınız olur. Kendini neden yalnız tasavvur ediyorsun ki? Ailenin yaşlılığında, vefatında eşin ve çocukların sana destek olur. Onun kardeşi senin kardeşin gibi olur -görümceme bayılırım. Kötüyü düşünme. 

Yalan konusunu en yakın arkadaşım diyeceğin birine söylememişsindir diye tahmin ediyorum, zira en yakın arkadaşlarımız ailemizle gelir, tanışırlar öyle değil mi? Çok yakın arkadaşlarınla da zaten birkaç seneye muhtemelen görüşmeyeceksiniz. Ortam değiştirdiğin zaman bu yalanı bir daha tekrarlama.

Çocuklara evet kardeş yapılmasını gerekli görüyorum ve eğer büyüklerin yardımı alınabiliyorsa 3 kardeşin ideal bir sayı olduğu kanaatindeyim.

Fylgja (20 yaşında) 9 ay önce yazdı:

abla, kendimi hiç yalnız tasavvur etmedim diyorsun, olmamışsın, allah bırakmasın, nazarlardan saklasın ama biz kendimizi biri ile nasıl tasavvur edebiliriz? her evlilikte sorunlar, kavgalar, can sıkıcı konuşmalar olur biliyorum ama düzgün tarafı nasıl olur?

ben kendi etrafımda bugüne kadar kendimi içinde bir çocuk ve ya yetişkin olarak tasavvur etmek isteyeceğim bir aileye denk gelmedim. hayatım boyunca da öğrendiğim herşeyi herkesin öldüğü o gün geldiğinde kimseye muhtaç olmayayım diye öğrendim. bu zihin setini yıkıp nasıl yenisini inşa edicez? sen bizim yaşımızda iken kendini nasıl tasavvur ediyordun? 

hayırlı haftalar

Mantıklı Kadın 9 ay önce yazdı:

Benim kanadı kırık kardeşim Fylgja... Valla size ne diyeyim bilmiyorum, bazen de boşa teselli veriyormuş ve samimiyetsiz hissediyorum kendimi. 

Ben şanslı insanlardanım. Yapabildiğim çoğu şey bizzat başardığım şeyler değil; hayatımın, ailemin bana ister ortam ister genetik sağlık bahşederek yapmamı sağladığı şeyler. O yüzden şimdi ben sana ne diyebilirim ki güzel kardeşim?

Müslüman olamadığımdan beridir en çok dua etmeyi özlerim. Güzel bir şeydi söylediğin sözlerin bir nevi enerjiye dönüşüp istediğin yönde değişikliklere vesile olacağını ummak. İman nasip işi işte, imanım olsaydı sana dua ederdim.

Üzdünüz beni yav, keşke tüm yaralı çocukları pamuklara sarabilsek.

Fylgja (20 yaşında) 9 ay önce yazdı:

yazıya 8373839 defa ekleme yaptım o yüzden sıkıntılı yerler için affına sığınıyorum. 

 

üzülme yav, üzül diye yazmadım. benim kırkım çıkalı çok oldu. zaman üzülme değil çalışma zamanı. ben üzülesin diye değil ona göre fikir verirsin diye yazıyorum. halime şükür, etrafımda bir sürü sıkıntılı tip varken kötü alışkanlığa düşmemişim. aç değil açıkta değilim. sadece fikir alma konusunda danışacak kimsem yok. abla dedik baş tacı ettik seni üzmek bizi de üzer. boşa teselli veya samimiyetsizlik olarak görmüyorum dediklerini. aksine başarılabilecek birşey olduğunu gösteriyor. ben çaresizlik seven biri değilim. elbet bir yol bulunur, bulunmaz ise hedef değiştirilir. belki bu kadar insan temelli bir konu olması ve ayrıntıların fazlalığı seni aktarım yaparken zorladığını düşünüyorum sadece. şuraya cevabının sende de olamayacağını düşündüğüm şeyleri bile yazmanın bile ne kadar iyi geldiğini anlatamam. insanın muhattabı olması iyiden çok rahatlamış hissettiriyor. belki nasılını anlatmakta zorlanıyorsundur ama bi abla tavsiyesine ihtiyacım olan bazı şeyler olduğunda burda olduğunu bilmek sevindirici, bunun için ne kadar teşekkür etsem az. 

birkaç gündür kendim ile alakalı birşeyler karalıyorum. bir abla gözüyle değerlendirmeni ve tavsiye vermeni isteyeğim. ben kendimi tünele girmiş gibi görmeye başladım. sağım solum kapalı, ilerliyorum ama nereye bilmiyorum. 

"şunu fark ettim, benim tam olarak tanımlanabilir bir görüşüm yok. elhamdülillah müslümanım ki onda bile itikadi olarak şu diyemem. ister işine geldiği gibi de ister iki yüzlü. aldığım kararların sebeplerini açıklayamıyorum, "böyle uygun gördüm"den net bir açıklamam yok. 

okumayı sevmem, literatür bilmem, konuşurum, düşünürüm, yaşarım ama kabul görmez. hak vermiyor değilim ama herşey için bir açıklama (hesap verme) beni boğuyor. kafamın içinin dağınık olması en makul bahanem, hayatta o kadar değişken varken hangi birini açıklayabilirim ki? 

isteğim saygı, itaat, sadakat ve güven. aksi hayatımdan direkt çıkartmak isteyişimle sonuçlanıyor, sevgi bağım ne olursa olsun,bu aile veya ilişki içinde geçerli. aynı zamanda siyasetçi gibi de takılıyorum, işime yarayacağını düşünürsem başkasının sözünü de dinlerim ama sözünü bir kere dinlediğim kişi bunu ömürlük sanıyor.

anlattığım karakter, beni büyüten kişilerin kabullenmeyeceği, "biz seni böyle mi yetiştirdik" demelerine sebep olacak bir durum ve uzun zamanlar da o şekilde yaşadım. onlarda bu söylemin oluşmasının sebebi benim [ama belki de bu evlatlığın bitip bağımsız biri olmanın habercisidir.] 

bağımsızlık/tekillik ve bağ kurma hissini aynı anda yaşayamamın savruluşunu yaşıyorum. burası karanlık bir çukur, ışık var ama bakamıyorum, büyük bir alışılmışlık var ve ışığa baktığımda göreceklerime güvenemiyorum.

elimin kolumun bu kadar bağlı olduğu, okul-ev arasına sıkıştığım ama burada açıklamak istemeyeceğim ve ne zaman biteceğini bilmediğim bir süreç var. hem belirsizlik hem de elimden gelen birşey olmaması sinir bozucudan çok yıpratıcı olmaya başladı. çok uzun süre yalnızlık merkezli düşünmek böyle aciz kaldığım durumları kabullenmemi ve çözüm üretmemi zorlaştırıyor.

<buraya şöyle de bir şey bırakayım. ben ilkokukdan covide kadar hep babamı örnek alırdım çünkü babamdı ve sürekli haftasonu olsun vakit geçireyim isterdim. ama birlikte zaman geçirdikçe işlerin onun karakteri ile değil dedemin karakteri ile çözüleceğini anladım ve o yola girdim ama bu herkesin alıştığının çok zıt bir karakterdir ve belkide beni bu şekilde kabullenmemelerini kabullenmekte zorlanıyorum> 

hiç bir müsait vaktimde bu belirsizlik yüzünden bir işe başlayasım gelmiyor, ısrarla erteliyorum, yapmam gerekenleri değil zevk için yapacağım şeyleri bile. zaten odaklanmak başlı başına bir der. disiplin konusunda kendimi geliştirip ders çalışma alışkanlığı edinmek istiyorum. en azından notları düzenliyorum bahanesi ile tekrar etmiş olurum. "

 

normalde zorlamam, yine zorlamıyorum ama sevdiğim biri olduğun için ufak bir davetiye bırakayım buraya. iman neden nasip işi olsun ablam, çoğu kişi zaten aileden gördüğü bir dine inanıyor. ben ve imam hatipi birlikte okuduğum arkadaşlarım da öyleydi. biz abdest namaz olmadan, cumadan cumaya giden kişilerdik. sonra baktık bizim bir deistten farkımız kalmamış diğerleri dinden çıktı ben biraz daha araştırma yapıp eskiye nazaran gayet dindar bir hayata başladım. illaki tüm gerekliliklerini eksiksiz getirmelisin yoksa olmaz demem ama elinden geldiğince dikkat etmeye çalışırsın. o kadar kolay değil zaten, olsa imtihan olmazdı, elinden geleni yaparsın geri kalanında allaha güvenirsin. normalde zorlamam, yine zorlamıyorum ama sevdiğim biri olduğun için ufak bir davetiye bırakayım buraya. tövbe kapısı açık, hala inkan var. seviliyorsun ablam. 

zibidi (25 yaşında) 9 ay önce yazdı:

Belki haddim değil ama "aynı ortamda takılan bir internet arkadaşı" olarak görürsen bir kaç tavsiyem olacak söylediklerin üzerine. Öncelikle yazdıklarından yeterince okumadığın, dolayısıyla bilmediğin ve bilmediğin için de kafanın dağınık olduğu sonucunu çıkardım. Bu durumda düşüncelerinin "pop up" reklamlar gibi sunucuyu tıkaması çok doğal. Mesela kadın-erkek-aile ilişkilerine belli ki ilgilisin, herkes bu yüzden burada. Bu konu hakkında temel birkaç kaynak okumak, temeli sağlam atmak çok önemli. Bunun dışında maneviyata ilgili olduğunu görüyorum, sadece inanmak, temeli tamamen hisler üzerinden atmak, inandığını söylediğin kitabın ne dediğini bilmemek -sen böylesin demiyorum- insanı ciddi bunaltan bir durum, nereden bildiğimi sorma. Kısacası okumak, işi temelinden almak, merak etmek, her düşündüğüne inanmamak, kendini çok dinlememek, bunu başarmak için de mutlaka iki-üç uğraş/hobi edinmek hayat kurtarıcı oluyor. Ben kendimde işe yarayanları böyle özetleyebilirim. Bunun dışında nöroloji alanında okuma yapmak çok işe yarıyor. Dikkat nedir, dikkat dağınıklığı neden ortaya çıkar, odaklanma gücü nasıl elde edilir vb sorulara cevap almak açısından, başlangıç olarak Cal Newport'un Dijital Minimalizm kitabı başucu kitabım. Umarım hayatını rayına koyarsın, sorunlarını çözersin, esenlikler.

Fylgja (20 yaşında) 9 ay önce yazdı:

estağfurullah, tanımadığım biri olsaydınız da birşey demezdim. farklı bakış açıları fark etmediğim birşeyi fark etmeme yardımcı olabilir. -yüz yüze de kolay kolay açıktan kabul etmesem de fikirlerine değer verdiğim insanlaron yorum yapması hoşuma gidiyor ama yaptığım şeyleri yanlış olsa dahi savunur sonrasında tekrar etmemeye çalışırım.- 

kafamın dağınık olmasının asıl sebebi benim BU dediğim bir görüşüm olmayıp o anın gerekliliklerine göre hareket ettiğim için etrafımdakilerin söylemlerine fazla maruz kalmak. pop up şeklinde gelen şey aslında benim temelsizliğimden çok dışarıdan bulaşan virüs(?). babam biraz fazla anneci ve babaannem de biraz fazla baskın hatta kontrol hastası denilebilecek biri ve ben bu ikilinin arasında fazla sivri kalıyorum. yıllardır birlikte olduğun insanlar tarafından yaptığın çoğu şey yanlış veya ahlaksız görülünce kendini sorgulama biraz fazla olabiliyor ve bir onay ihtiyacı istemsiz gelişiyor. 

yakın arkadaş ortamımda çok fazla farklı görüşten arkadaşım var ve çoğu ile fikir bakımından tartışarak, değerlendirerek okumadan bir sürü şey öğrendim. hayatın içinde hepsinin belli bir miktarda var olduğunu fark ettim ve ahlak çerçevesi içinde bir alet çantası bulundururcasına gerekli gördüğüm aletleri kullanmaya başladım. 

diğer tavsiyelerinize de katılıyor ve teşekkür ediyorum ama şu dönemde maalesef sadece kitap okumayı deneyebilirim. 

hayırlı günler

Berkan (25 yaşında) 9 ay önce yazdı:

Bulunduğun vaziyeti ve ruh halini biraz kendime yakın hissettim. Bende ağabey var ancak %98 engelli. Öyle kardeşlik ilişkisi falan olmadı hiç. Yalnızlığı tetikleyen asıl mevzu küçüklükte anne babadan yeterli ilgi görememek bence. Kardeş de olmayınca nasıl ilişki kurulur bilemiyorsun. Sanırsam bu yüzden kendimi bildim bileli yanlızım ilkokulda ortaokulda dahi arkadaşım yoktu.

Çocukluk zamanlarıma aşırı özlem var. Oradaki eksiklikler gelecekte bayağı özgüven sorunu yaşatıyor çünkü

Fylgja (20 yaşında) 9 ay önce yazdı:

geçmiş olsun öncelikle. ilgi eksikliği kesinlikle etkiliyor bencede ki ben zamanında baya hasta olmalar, sakatlanmalar,  etrafa zarar vermeler falan dikkat çekmek için de baya çaba sarf etmiştim ama olmayınca olmadı (bunları da 14 15 yaşıma kadar denedim baktım olmuyor saldım) üstüne benim tek çocuk olup fazla korumacı büyütülüp olan arkadaşlarımdan da uzak kalmam insanlarla ilişkiye girmeme mani oluyor. bu yaşa gelip hala bazı şeyleri erteliyor olmak canımı sıkıyor. sabırsız ve aceleci biriyim bi gerçek ama aşırı uç beklentilere sahip olmadığım için kendimi tükettiğimi hissediyorum. part time iş ayarlama, spor, işime gelirse kurs veya etkinlikler gibi niyetlerim vardı ama olmayıp belirsizliğe düşünce tıkandım. 

hayırlısı bu aralar çenem fazla düşük, tez vakitte toparlanıcaz inşallah. 

Buttercup (21 yaşında) 10 ay önce yazdı:

Merhaba cıvıtık.

Çocukluğumda iyi ebeveynlere sahip değildim ve kim nereye çekiştirirse o tarafa giden birisiydim.21 yaşına gireceğim ve yeni yeni fikirlerim yerine oturmaya başladı. Kendimi geliştirmem de ve fikirlerimin oturmasına verebileceğiniz tavsiyeler varmırdr. 

Mantıklı Kadın 10 ay önce yazdı:

Çok genel bir soru sormuşsun, malesef buna verebilecek bir cevabım yok. Hayat kendi akışı içinde şekillendiriyor bizleri. Asosyal olmamaya çalış ve bir şeylere üşenme diyebilirim ancak.

gloria (22 yaşında) 11 ay önce yazdı:

Yeniden merhaba cıvıtık. Birçok kadının sorunu olan kayınvalideler hakkında bir problemim var. sevgilimle güzel giden 2 senelik ilişkimiz var ve evleneceğiz. Annesi iyi bir kadın özünde ama erkek arkadaşıma inanılmaz derecede düşkün öyle ki günde en az 7-8 kere arıyor. Beraber çıktığımız tatillerde vs. sürekli arayıp sorunlarını anlatıyor. Erkek arkadaşıma bazen sevgilim,aşkım,oğluşum diye bile hitap ediyor ve bu beni artık çok rahatsız ediyor nerdeyse kocası yerine koyuyor sevgilimi. Kendi kocasıyla hiç ilgilenmiyor zaten sürekli sevgilimin onunla ilgilenmesini istiyor kızı da var ama ona hiç böyle değil. Erkek arkadaşım da durumun farkında olsa da annem hassas hasta bir kadın vs diyerek sorunu geçiştiriyor. Sence nasıl bir yol izlemeliyim? 

Mantıklı Kadın 11 ay önce yazdı:

Merhaba Gloria,

Biraz uç bir vakaymış. Günde 7-8 nedir? Çocuğun iyi zamanında kafasına dert sokmak nedir? 

Erkek arkadaşında bunun yansımaları olsa gerek. Şimdi göremiyorsundur belki. Babası nasıl biri? Annesini kontrol etmediğine göre baskın bir erkek değil. Baba baskın değilse sevgilin de tam bir erkek adam değildir. 

Açık konuşacağım. Muhtemelen büyümemiş, çocuk gibi bir adamla evleneceksin. Çok zor bir kader olur. Tükenirsin. 

Bu ara BluTV'de İlk ve Son dizisini izliyoruz. İzlenemeni öneririm. Bana inanılmaz gerçekçi, çok iyi çözümlenmiş bir senaryo gibi göründü. Anlattığın gibi sorunlu bir anne-oğul ilişkisi, zayıf bir baba karakteri, sorumsuz bir koca, problemli bir kadınla birleşince ortaya çıkan korkunç toksik bir evlilik. Eğer sevgilinde Salih Bademci'nin karakteriyle benzerlik görüyorsan, malesef kaçmalısın. 

Sevgilini iyi incele. Annesiyle arasına set çekmemesi iyiye işaret değil. Bu durum evlenince iyiye gitmez büyük ihtimalle. Aksine kötüye gider.

Ah be erkekler. Ah be. Büyüyüp erkek olmak çok zor. Yükü çok ağır. Kadın da doğuruyor ya işte, annelik yükü o kadar ağır ki bir de sizleri taşımamız imkansız işte.

Semo (26 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Abla biz bu sürekli Friendzone'a düşmekten vakit kaybetmekten nasıl kurtuluruz yahu ?

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

Semo,

Birincisi, çekici olmak üzerine yeterince yatırım yapman gerekiyor. Kendiyle barışmayan, kendini beğenmeyen bir insan başkalarına çekici olmaz. Erkek çekicilik parametrelerine dair yapacaklarını yapıyor musun? İyi olman seni çekici kılmaz, bu konuyu benimsedin mi?

İkincisi, çok arkadaşça davranıyorsundur. Kızların "bu erkekler de hep seks istiyor" şeklindeki serzenişlerini "bu erkekler seks istediklerinde ilişki istemiyor" şeklinde okumanız lazım. Yani kızlar için erkeklerin seks istemesi kötü değildir, kendileri de seks isterler. Yatırımsız seks istemesi kötüdür erkeklerin çünkü ortalama kadınlar için ilişki almadan seks yaşamak kötü, pişman hissettirir. Bizim arzulanmakla bir zorumuz yok ancak sevilmeden arzulanmakla var. O yüzden, arzulu davranmaktan korkmamalısın. 

Üçüncüsü, ısrarcı olmamayı öğrenirsen friendzone'a düşmez, en fazla başarısız yürümeler gerçekleştiriyor konumunda kalırsın. Friendzone reddedilen erkeğin bir umut kızın etrafında kalmak için dolandığı bölgedir. Eğer sen o umudu beslemezsen ve kızın etrafında dolanarak vakit kaybetmezsen sana bir şey olmaz. 

Bakın ortam ortaklığı ile kızın sizin niteliklerini görmesine olanak sağlamak ve size duygusal yatırım yapmasının mümkün olması farklıdır, sizin kızın peşinde dolanarak onun sizi fark etmesini sağlamaya çalışmanız farklıdır. Birinde aranızda bir ast-üst durumu yok, ikincisinde var. Rütbeni yükseltmeye çalışıyor durumda oluyorsunuz ve o yürümez, yürüse de kızın o anlık ihtiyaçları karşılanana kadar sürer. Kızlarla aynı ortamda olun ama kanki olmayın.

Semo (26 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Valla kaç yaşıma geldim arkadaşça davranmamayı çözemedim herhalde(good guy ) .Genellikle bir kızla tanıştıktan sonra uzun süre arkadaş gibi takılıyoruz sonra ben açılıyorum ve olay bitiyor.

 

Son tanıştığım kızla açıldıktan sonra saçma bir şekilde daha da yakınlaştık. Ben yürümeyi bıraktım ama bir umut bekledim. Yaklaşık 1 yıl sonra kontağın kendiliğinden kesilmesi için arayıp sormayı bıraktım ama hâlâ görüşüp buluşmak istiyordu. Ben en sonunda arkadaşlığı da bitirdim bana zarar verdiği için . Şimdi kaç senedir gittiğim halk danslarına gidemiyorum :)

Alpago (23 yaşında) 11 ay önce yazdı:

Seni en iyi  ben anlarım. İyi olmakla arzulanır zannetmemek lazım. B

ln(Arcc(0.16)) 1 yıl önce yazdı:

Abla erkek nasıl arzulu davranacak ki

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

Asılacaksın. Asılmaktan korkuyorsunuz gibi geliyor bana. Beğendiğini belli etmekle uğraşmak-sinir etmek arasında güzel bir çizgi var. İçinizden geliyordur aslında da siz korkak davranıp geri çekiyor, susuyorsunuzdur. Flörtöz davranmayı sizi öğrenmeniz lazım, kesin bir tarif veremem. 

ln(Arcc(0.16)) 1 yıl önce yazdı:

Abla beğenmesem niye zaman ayırayım ki zaten. Normal arkadaş gibi olsak karşılaşınca konuşuruz vs. ama diğer türlü olunca mesajlaşıyorsun daha kişisel konularda konuşuyorsun. Ama kızdan aynı vibe'ı alamayınca iletişim kesiliyor zaten. Ayrıca flörtözlük kişisel özellik gibi bence sonradan olabilecek bir şey gibi gelmiyor bana.

Recep Sezer (25 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

yok sonradan olabilecek bir şey özgüvenle alakası var özgüven de kişisel gelişimle alakalı kendini geliştirmeye bak.Ben eskiden instagram da kızlara DM'den yürümeye utanıyordum.Şimdi çok soğukkanlı bir erkekle konuşur gibi konuşuyorum yükselmeden heyecanlanmadan.

Recep Sezer (25 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

konuşmalarımdan örnekler atayım mı asdmaslkdsal bence ben bu konuda çok iyiyim arsız olduğumdan herhalde