Erkek Dominant İlişki İlla ki Kötü mü?

Evlilik

Başlıktan anlaşılacağı üzere, bence, hayır.

Kadın-erkek ilişkilerinde geleneksel modellerden neden korkmuyorum biliyor musunuz? Çünkü, eskiden eşimizi seçme şansımız yoktu, artık seçebiliyoruz. Bu sayede, eskilerin birikimlerinden yararlanıp kötü taraflarını sıyırdığımız yeni bir ideal kurabiliriz. Eskiye düşmanlık gereksiz.

Muhtemelen erkini istismar etmeyen bir baba, erkeğin erkinden ve yaptıkları iş bölümünden alınmayan bir anneyle mutlu bir evliliğin içinde büyümüş olmanın, biraz da annemin erkeklere olacak tavırlarım hakkında verdiği tavsiyelerden kendi ilişki hayatımda yarar görmüş olmamın bu düşüncelerimde etkisi var, evet. Olsun. Bu, düşüncelerimi yanlışlamaz.

Ben erkeklerle yarışmayı manasız buluyorum. Onlarla aynılaşmayı. Onlar yapıyorsa ben de aynı şeyi aynı derecede yaparım demeyi. Ben erkekle hiçbir konuda iş bölümü yapıp kendi görevlerimden feragat edip ona vermem demeyi... Erkeğin müsait ve belki de yatkın olduğu şeyleri dahi üstümüze almaya çalışmak en başta biz kadınlar için hiç akıllıca ve iyi hissettiren bir şey değil benim gözümde. Bizim güven çemberi içinde, kendi gündemimizi işletecek rahatlığımız olmalı.

Biz kadınların zihinlerine erkeklerin bizi ezdiğini o kadar soktular ve erkekler de hatalarıyla buna o kadar zemin hazırladı ki, çatışmasız kadın-erkek ilişkisi imkansıza döndü. Oysa ki iyi bir erkek seçin, size karşı iyiliğini demiyorum, herkese karşı adaletli, prensipli, erdemli…

Ondan sonra bırakın kendinizi, çatışmayın, yarışmayın adamla. Adaletine güveniyor musunuz? İletişim kurabiliyorsunuz ve söylediklerinizin hepsini olmasa da bir kısmını dinleyerek istediklerinizi yapıyor mu? Tamam. Bundan sonra, çatışmadan kaçma ve uyum politikası izlemekten kaçmayın. 

Yalnız, bir üst paragrafta yapacağınız değerlendirmeyi "aşk büyüsü" altında yapmadığınızdan emin olmalısınız. Aşk, insan beyninin yargılayıcı, doğru karar alıcı mekanizmalarını baskılayan kimyasallar salgılatır. Bu yüzden, yukarıdaki değerlendirmeleri bir erkeğe aşık olduğunuzda değil, aşık olmadan önce veyahut aşkınız bittikten yani aşık olduğunuz süreden 2-3 sene sonra anlayabilirsiniz. Bugün, bu kadar eşini kendi seçtiği halde mağdur olan kadın olmasının sebebi, akıllarıyla değil güdüleri, duyguları ve aile travmaları peşinde hareket etmeleridir. 

Aklıyla davranan bir kadın için çatışmasız ve mutlu bir evlilik hayatı sürmek kolay. Erkekler yetiştirilmeden dolayı ve fizyolojik, en çok da hormonal farklılıklarından ötürü, daha baskın olmayı seviyorlar. Olsunlar. Güçlü hissetsin. Gücünü yararımıza kanalize edebiliyorsa, beni üzecek ve bastıracak şekilde kullanmıyorsa, erkeğin kedi olmasındansa kaplanı yeğdir.

Neden yeğ, bana göre yeğ, çünkü ben meşgul insanım, bir kere annelik yükü biz kadınlara verilmiş, evi ve ev ekonomisini çevirmem vs. lazımken, ayrıca beni ben yapan hobilerime ve zevklerime de zaman kalmasını hayal ediyorken hayatın her alanında güçlü olmakla uğraşmak istemiyorum. Bir ilişki bana bu rahatlığı, beni bağımlılaştırmadan sağlıyorsa, benim için en güzel seçenek budur. Temkinli olmayın demiyorum, kör olun da demiyorum. Havadan nem kapmayın diyorum. Hassas bir dengedir, kabul ediyorum. Uyanık olmak, gömülü bir B planına sahip olmak, erkeğin bizi bağımlı sanmasına izin vermemek ancak gün içinde de onunla yarışmamak gerekli. 

Çocuk büyütmekle ilgili de bir örnek bu önerimi destekleyen bir örnek vermek istiyorum. Eğer bir anne, aralarındaki ilişkide babayı otorite kılarsa, çocukları terbiye etmekte zorlandığı durumlarda babayı bir otorite merci olarak kullanma şansına sahip oluyor ve bu onu çok rahatlatıyor.

Ben çocuklarıyla bize gelen, yatıya kalan dolayısıyla ilişkilerini yakından gözlemleyebildiğim iki farklı aileden görerek yazıyorum bunları. Birinci ailede baba dominant değil, ikincisinde dominant. Anne ile babanın çocuklarla ilişkisi farklıdır. Anneler çocuklarla aşırı yüz-göz olmak zorunda kalıyorlar, yükleri çok fazla, ayrıca duygusal olarak yıprandıkları dönemler oluyor ve bu zamanlarda ister istemez fevrileşiyorlar. İşte bu zayıflık anlarında dominant modelde anne “babayı” devreye sokarak evde düzeni sağlıyor. Annenin dominant olduğu modelde baba kartını oynaması işe yaramıyor çünkü ortada babanın bir otoritesi yok. Anne bir başına kalıp tüm aile içi düzenin yükünü sırtlanıyor. Bir keresinde, bu dominant olmayan baba, çocuklar neden lafımı dinlemiyor ki demişti. Acaba neden?

Beyler, üstte kedi olmasındansa aslan demedim dikkat ederseniz. Çünkü aslan harem kurar. Bir zahmet sizinle güç savaşına girmeyen akıllı bir kadın bulursanız, siz de akıllı olun ve çükünüzün keyfine düşüp üzmeyin o kadını. Sizinle kişisel bir bağ kuran, sizi sadece cüzdan olarak görmeyen her kadın başka bir kadınla herhangi bir şey yaşamanızdan üzülür, kalbi kırılır, alınır, gururu incinir, kendini yetersiz hisseder. Sakın aptal redpillcilerin “erkek yeterince statü sahibi olursa kadınlar çok eşliliği bile önemsemez” tipi, kişisel bağ ve duygulardan, terbiye ve kişilik özelliklerinden tamamen sıyrılmış bu sığ düşüncesine prim vermeyin.

Ayrıca, bir kadın sizinle devamlı olarak güç savaşına giriyorsa, gücünüzü kullanma biçiminizi bir gözden geçirin. Belki de farkında olmadan mağdur ediyor, ya da kararlarınızı yeterince güzel ifade etmeyerek öyle hissetmesine sebep oluyorsunuzdur. Herkes payına düşene bakacak. Hanımlar, sürekli hırçın hissediyorsanız, muhtemelen üstünüze gereğinden çok yük oluyor, kocanızın sizi istismar etmesine izin veriyorsunuz. Durumunuzu iyi değerlendirin, yapmak istemediğiniz, haddinden fazla göreviniz varsa kocanıza bu durumu dile getirin. Fazla fedakar olmayın. Hem gücünüz biter, hem kadınlığınız.

Yorumlar

Alpago (23 yaşında) 3 ay önce yazdı:

"Fazla fedakar olmayın. Hem gücünüz biter, hem kadınlığınız." 

Bu cümleyi okuyunca,

Kadınlara “bir erkek uğruna” bir şey yapmamaları öğütleniyor, yapan kadınlar da erkeğe köle olmakla suçlanıyor. Böylece ortaya solipsist ve erkekten sürekli fedakârlık bekleyen bir kadın nesli çıkmış oluyor.

Bilmiyorum verdiğiniz tavsiye bu durumu besliyor gibi görünüyor.

Sonucunda ise günümüzde olan şey : 

Evlilik, erkeğin kaynaklarını kadına akıttığı, fakat kadının erkek için yapacağı her şeyin “ayıplandığı” bir ticarete dönüştürülüyor.

Mantıklı Kadın 3 ay önce yazdı:

Kocaman yazı içinde tek bir cümleyi bulmuşsun, aferim.

Hayır, sana katılmıyorum. Zaten tüm yazı aksi istikamette. Ancak önerdiğim istikamette çok ileri gidip üstüne çok yük alan kadınlar hala var. Evet, mesela ekonomik yük olarak çok fazla yük yüklenen, sorumluluk alan çok kadın var. Çocuklarla ev zaten kendi sırtında. Şimdi bu da kadına aşırılık değil mi? 

Hayır, evlilik dediğin gibi bir şey olmadı. Kadınlar çocuk yaptığı sürece değil. Erkekler doğurmaya başlarsa tekrar konuşuruz.

Alpago (23 yaşında) 3 ay önce yazdı:

Anladım. Teşekkürler. 

moon (26 yaşında) 3 ay önce yazdı:

Merak ediyorum, bir kadının işsiz olması ilişkisini etkiler mi. Şuan işsizim ve özgüvenimi etkiliyor bayağı. Karşı taraf bu konuya nasıl bakıyor acaba

Mantıklı Kadın 3 ay önce yazdı:

Özgüvenini olumsuz etkilemese itiraf etmek gerekir ki ilişkini olumlu etkiler. Çünkü hipergamik denge erkek lehinde değişir biraz. Bu da erkeğin senin yanında daha rahat hissetmesini, senin de eğer kendini rahat bırakırsan ve erkek ikinizi taşıyabilirse erkeğe daha fazla beğeni duymanı sağlar.

Yapmaman gereken şey kendine işe yaramaz olduğun gibi saçma bir düşünceyi empoze etmek, diğer yapmaman gereken şey de dışarıda bir işin olmamasının getirdiği boş zamanı günlük meraklarınla doldurmamak, sıkıntıdan erkeğe sarmak. 

Ben de şu sıra uzun zaman sonra ilk kez tamamen evdeyim, yazacağım, gene taşınıyoruz. İşe gitmediğim için kendimi mutfağa verdim. Meşgul tutuyorum kendimi. Bolca tarif deniyorum, yeni malzemeleri öğrenmeye çalışıyorum vs. Eskiden ev daha dağınıktı, şimdi neredeyse her zaman mükemmel derecede toplu. Bu işsizliği pozitife çevirdim yani. Aynı derecede meşgulüm, sadece para kazanmıyorum. 

Erkekler böyle şeyleri dert etmiyor. Yapma dediklerimi yapma, yeter.

moon (26 yaşında) 3 ay önce yazdı:

Ailemde akrabalarımda kadınlar genel olarak çalışan kesim ya da emekli. Doğrusunu söylemek gerekirse özgüvenimi etkiliyor. Ama bu konunun erkekler ve çevre için de önemli olduğu önyargısına sahibim biraz. Çalışan kız arama gibi bir konu var maalesef. Ya da yüksek değer bir erkek için meslek sahibi olan bir kız yüksek değer ifadesi midir merak ediyorum.

Çalışmasam da güzel bir mesleğim var, halen yüksek lisans yapıyorum. İşi de bulurum bir süre sonra muhtemelen. Ancak şuan özgüvenimi etkiliyor mu etkiliyor öte yandan ileride çalışmayı ister miyim bu da soru işareti. Çünkü annem çalışan bir kadındı ve bunun zorluklarını iyi biliyorum. Hem bir çocuk olarak hem de nasipse ileride bir anne olarak.

Yapmaman gereken dediğin şeyleri yapıyorum yani kısaca. Özgüvenimi etkiliyor ve evet atıl hissediyorum. Çünkü erkeklerin de, erkek annelerinin de toplumun da bu konuyu önemsediğini düşünüyorum çünkü biraz. (en azından çevremde bunu gözlemliyorum) Malum ekonomik şartlar ve değişen toplum algısı vs. Beni biraz daha ikna eder misin çok ihtiyacım var. 

Mantıklı Kadın 3 ay önce yazdı:

"Çalışan gelin isteme" konusunda aradaki nüansı nasıl göremediğine hayret ediyorum :) Orada kastedilen hemen o an çalışan bir kadın olmasından ziyade okumuş ve çalışmaya şansı olan, gerekirse eve destek olabilecek, biraz da görgülü olup nerede nasıl davranacağını bilen biri olması. Senin bunun aksi bir profille ne alakan var? Sen okumuş, çalışan kadın sınıfındasın ki. 

Ayrıca, eğer bunu çok vurgulayan kişilerden bahsediyorsak orada kompleksi de görebiliyor ve buna tepeden bakıyor olman lazım. Kendi pek okumamış insanlar statüye ve etiketlere gereğinden fazla önem atfediyorlar. Mesela benim bir yaşça büyük tanıdığım var, kendi de kızı da liseden fazla okumamışlar, neymiş kız torunu doktor olsun istiyormuş. Dedim hem annelik hem doktorluk çok zor yürüyecek bir hayat, kendini ne için böyle bir zorluğa soksun, daha rahat sürdürülebilecek ve gençliğini uğruna harcamayacağı bir meslek hedeflemek özellikle bir kız için daha doğru değil mi? Zira bana öyle görünüyor. Ama o kişi için o statüye sahip olan birinin akrabası olmak torun çocuklarının annelerini az görecek olmasından vs. daha kıymetli. Ben böyle bir hayat görüşüne tepeden bakıyorum açıkçası. Yani insanların görüşlerini de kendi mantık süzgecinden de geçirmen gerekiyor ve sana uymuyorlarsa ciddiye almana değmez. 

moon (26 yaşında) 3 ay önce yazdı:

Ay o kadar iyi geldi ki konuşmamız. İyi ki bu konuda içimi dökmüşüm. Biraz üzerine düşününce sosyal medyadaki güçlü/bağımsız kadın algısına kapıldığımı fark ettim. Ne kadar dikkat etsem de sosyal medya virüsü bulaşıyor bir yerden demekki.

Kompleks tarzı düşünce biçimiyle ilgili de söylediğini anladım. Çevremdeki bazı akrabalar hem okumuş ve cahil değil, hem de böyle bi kompleksleri var. Dediğin gibi aslında bu cahilce bir düşünce biçimi. Düştüğüm zamanlarda bu konuşmayı kendime sık sık hatırlatıp güçlü kalmaya çalışacağım. Çoook teşekkürler iyiki varsın

Mantıklı Kadın 3 ay önce yazdı:

Kaliteli bir hayat yaşamak, seni gereğinden fazla yormayacak ve strese sokmayacak bir günlük hayat akışı, kafa rahatlığı, working smarter not harder bence insanın hedeflemesi gereken şey, etiketlerden ziyade. Allah utandırmasın tabi ama insanların gönlünün ekmeğini yediğine de inanıyorum.

moon (26 yaşında) 3 ay önce yazdı:

Hem inançlarıma hem hayallerime uygun, dediğini de içeren bir yaşam kurmaya çabalıyorum. Elbette yapmak istediğim işler var. Ne kadar nasib olur Allah bilir. Bir yandan çabalamaya devam ederken, bir yandan da bana verilenlerle mutlu ve razı bir hayat sürmeye çalışıyorum.

Son cümleni güzel bir yerden algıladım, umarım öyledir. İnşallah önümüze hayırlı güzel nasipler çıkar her anlamda, hepimiz için. 

Alpago (23 yaşında) 3 ay önce yazdı:

Erkekler için bir kadının "neşeli" Feminen olması gibi şeyler dışında diğer şeyler çok büyük şeyler değil. Çalışmış veya çalışmamış olman seni etkiler erkeği değil. Senin hipergamin çalışmış olmakla karşı tarafı ekstra yük altına sokabilir. 

moon (26 yaşında) 3 ay önce yazdı:

Teşekkürler Alpago, sevindim buna

Alpago (23 yaşında) 3 ay önce yazdı:

Rica ederim. 

Alpago (23 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Erkeklerin bu durumda dominant olup kararları alması kadınların itaat edip uyması mı gerekiyor o hâlde? 

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

Evet öyle.

Çocuklar kadına yaslanacak, kadın kocasına. Kocanın orada dağ gibi durup çocuklarla uğraşırken yıpranan, psikolojisi dalgalanan, kafası karışan, siniri bozulan karısına destek olması lazım. Bu destek olmak da otoritesini ortaya koyup aile içindeki meseleleri çözmek, kavgaları sakinleştirmek, taraflara görev vermek ve görevlerini takip ettiklerinden emin olmakla oluyor. 

Kadınların çocuklar yüzünden gün içinde büyük-küçük karar vermesi, seçmesi gereken o kadar şey var ki, erkeğin onu yeni seçimlere-kararsızlıklara maruz bırakmak yerine "beceriklice" birlikte geçirdikleri zamanı yönetmesi, kadının kafasını dağıtması, ona güven vermesi kadının kocasına daha çok saygı duymasını sağlıyor. Ancak kadınlar erkeğin beceriksiz olduğunu hissederlerse karar vermek istemeye devam ederler, geri çekilmezler. 

Diğer yanda, kadın saygı duysa bile insan ilişkilerinde her çatışmada istisnasız tek tarafın istediğinin olması da karşıyı mağdur edebilir. Erkek lider de olsa, iyi biri de olsa insan insandır sonuçta, hata yapabilir. Bende bu ihtimale karşın düstur şu, başka bir yorumda da demiştim: 

"Gerçekten kendi kırmızı çizgim olmayan hiçbir konuda karşıya itaatsizlik etmiyorum. Sırf itaat etmek için ediyorum. Böylece, 

1- benim için çok önemli olmayan mevzular arayıcılığıyla, ona itaatkar biri olabildiğimi kanıtlamış oluyorum.

2- bir konuda itaat etmemekte kararlı olduğum zaman bunun benim için ne kadar önemli bir konu olduğunu göstermiş oluyorum, o geri adım atıyor bu sefer."