Sevişenin Rastgele Sevişmesi Gerekmiyor
Türk insanının yapması gereken cinsel devrimi size söyleyeyim mi? Sevişen insanın herkesle sevişen bir insan olması gerekmediğini algılamak. Özeti bu. Bir insanın seks hayatı olması, önüne gelenle, barda gözünün içine bakanla filan sevişeceği anlamına gelmiyor.
Seks yapmaya ihtiyacımız var. Seks hayatımız kötü. Gençler de yetişkinler de sağlıklı seks yapamıyor ve bu toplumda çok fazla gerilime sebep oluyor. Ancak, bu gerilimi yok etmenin yolu kesinlikle “özgürce seks”i savunmaktan geçmiyor, bunu savunmanın bambaşka bireysel ve toplumsal sonuçları var, sitede temellendirmelerimi bulacaksınız. Gerçi temellendirmeye ne gerek varsa, sanki cinsel devrimde bizden 50 yıl ileride giden Batı'nın aile-çocuk bağları ve nüfusta geldiği nokta ortada değilmiş gibi, neyse...
Sorun şu ki Türk erkeği kıtlıktan çıkmakta olduğu ve buna karşı ne kendinde ne de toplumda belirgin değerler olmadığı için önüne gelen her fırsatta seks yapmaya çalışıyor. Bu yüzden işi kendinden bilip seks yapan her kız da herkesle seks yapar diye düşünüyor. Hayır, bir insan seks konusunda seçici olabilir, bence olmalıdır da. Kadını da erkeği de.
Mesela çok şeyde espri yaptığım gibi seks konusunda da Twitter’dan espri yapıyorum. Kafalarda portremi tahmin edebiliyorum. Kendi örneğimden de söylüyorum, seks konusunda rahat olmam çok partner değiştirdiğim anlamına gelmiyor. İkinci paragrafta dediğim üzere, seks konusunda toplumsal olarak rahatlamamız, bunu daha çok konuşmamız ve daha iyi şartlarda yaşanabilir olmasını sağlamamız şart; ancak bu bizi partner kontrolsüzlüğüne götürmemeli.
Bir de, çok partner değiştirmeyen veya dönemsel yalnızlık tercih eden insanların kötü bir cinsel yaşamı olacağı da düşünülmemeli. Bir insan partner konusunda çok tutucu olup partnerini bulunca ona çok özgürce davranabilir, bunlar birbiriyle çelişmez. Seks hayatınızın az partnerle nasıl iyi ve tatmin edici şekilde süreceğini çok detaylı biçimlerde yazdım sizlere.
Ha bu yazıdan şu çıkarılmasın, çok partner değiştiren insanlar tü kaka. Ben tercih etmiyorum, kadın-erkek ilişkilerine çocuk büyütme merkezli olarak bakıyorum ve bunun nesillere zarar verdiğini düşünüyorum, ayrıca bence özsaygı ve insan ilişkileri açısından duyarsızlaşmaya sebep olduğu riskli bir hayat biçimi. Ama o da bir tercih. Daha önce defalarca söyledim, benim bireylerle bir zorum yok, meseleleri toplumsal olarak ele alıyorum ve bütünlük içinde idealize ediyorum.
Türkiye’de olması gerektiği gibi bir cinsel devrimin önündeki en büyük engel değersizleştirerek sevişen, sevişmiş kadınlara asla değer vermeyen tiplerdir. Onlar bu şekilde yaftaladıkça, güzel ilişkiler yaşayan insanlar seks fikrinden soğuyor, bir şekilde seks hayatına başlamış insanlar ise “battı balık yan gider” tipi bir pes etme ve değersizleşme psikolojisine girip hepten dağıtıyor.
Bu konuda erkeklere daha büyük bir görev düştüğünü düşünüyorum, zira bu gibi insanlara düşünce tarzının yanlış olduğunu anlatmaya çalışan bir kadın olduğun zaman, senin kendi kirli geçmişini temizlemeye çalışan bir orospu olduğundan başka bir ihtimali tahayyül edemiyor.
İnsanların severek sevişebildiğini, cinselliğin kadın-erkek ilişkisinin bir yaştan sonra doğal parçası olduğunu, meselenin sikmek ve sikilmek olmadığını kaliteli ilişkilerimiz ile gözlerine soka soka öğreteceğiz insanlara. Bunu da ancak, seks yaparsak kendimizi kaybedip herkesle seks yapmadığımız, seksi kaliteli ve uzun, duygusal nitelikli ilişkilerle özdeşleştirdiğimiz durumda başarabiliriz.
İlgili yazılar:
Yorumlar
Henüz bu içeriğe yorum girilmedi.