Nüfus Artırma Manifestosu

Yaşamın İçinden

İnsanlık erkeklere neden değer pompalandığını bir kez daha görmüş oldu, çünkü kadınlar çok değerli. Ne dedim ben :) Kadınların doğurmamaya karar vermeleri "son" demek. Kadınlar doğurmayarak bir toplumu veya felaket senaryosunda insanlığı tarihe gömebilirler. Bunun ışığında hadi gelin ben de bir nüfus nasıl artırılacak manifestosu yazayım.

Bu görüşümü beğeniyorum, evet bu görüşüme güveniyorum: erkek kayırmacılığı diyebileceğimiz şeyin ortaya çıkma nedeni biyolojik olarak kadınların değerli olması, erkeklerinse değersiz ve gözden çıkarılır olmasının erkek nüfusunu "istenmeyen" hale getirip toplumsal stabiliteyi bozması idi. 

Kadının biyolojik olarak değerli olması nedir? Bir toplumdaki potansiyel bebek sayısını belirleyen unsurun kadınların doğurabileceği çocuk sayısı olmasından doğan bir "dokunulmazlık, korunmaya değer görülme ve talep görme" halidir. 

Erkeklerin biyolojik olarak değersiz olması nedir? Spermin yumurtaya nazaran çok fazla ve kolay bulunmasının, bir erkeğin birçok kadını aynı dönemde hamile bırakabilecek olmasının getirdiği "ucuzlaşma" halidir. 

Bu yüzdendir ki erkeklerin canı kadınlara göre daha kıymetsiz kabul edilmiştir. Bu yüzden savaş durumlarında kadınların ve çocukların canı korunur. Bu yüzden kadınların başına gelen şeylere erkeklerin başına gelen şeylerden içgüdüsel olarak daha fazla üzüntü hissederiz.

Bu yüzdendir ki kadınlar sadece doğurganlık potansiyelleri (yani aslında insan varlığını sürdürme konusundaki olası katkıları) dolayısıyla "hiçbir şey yapmaları gerekmeden(?) dahi cinsel olarak çekici görünürlerken; erkeklerin tercih edilebilir olmaları için var olmaları yani döl verebilir olmaları yeterli gelmemiş, hayatın çeşitli alanlarında başarılı olmaları cinsel çekicilik kazanmaları için gerekli olmuştur.

Yani kadın var olarak ve doğurma potansiyelini kullanarak topluma katkı sağlar, erkek de yaşatarak. 

Bunu anlamak çok önemli. Bakın bu noktayı anlamayan, "üreme" yani hayatın devamlılığını sağlayan müthiş sistemin kadın ve erkek cinsiyetlerinde tamamen farklı şekilde işlediği için biyolojinin sosyolojiyi de şekillendireceğini düşünemeyen, bunu kabul etmeyen, cinsiyetlere yönelik farklı beklenti ve anlayışların safi "social construct"tan kaynaklandığını sanan insanların yaptıkları çıkarımlar, öneriler hiçbir şekilde geçerli olmayacak. Olmuyor zaten. İnsanlar, kusura bakmayın özellikle de kadınlar, gerçekçi ve çözüm odaklı olmaktan ziyade tamamen kendi kampının çıkarına yarayacak fikirler üretme yarışındalar ancak bu fikirler gerçek hayata uymuyorlar. 

Biraz daha açıklayayım. Erkekler neden kayrılıyor, neden kayrıldı? 

Evrim nasıl işler? Sürdürülebilir olanın ödüllendirildiği sistemdir evrim. Yani bir şey binyıllardır varsa ve bundan sonra da kalacaksa, o onun görünmez eller, kötü adamlar, kapalı kapılar arkasındaki toplantılar tarafından desteklendiği için olmaz; işe yarar ve kendini sonraki nesile aktarabilir olduğu için yaşanır bu. Erkekler neden binyıllardır kayırıldı? Erkekleri kayırmayan toplumlar bugünlere gelemediği için böyle bir manzara oluştu. 

Erkek, biyolojik olarak değerli kadının karşısında sosyal olarak desteklenmediğinde çoğunluğu "fazlalık" haline gelen bir cinsiyettir. Ancak, garip bir şekilde, savaş, Rusya'daki alkol bağımlılığı veya Hindistan'daki kız bebek kürtajları gibi dışarıdan bir müdahale olmadığı sürece de bir toplumda doğan kız ve erkek çocukların sayısı birbirine yakın gider. Bu yüzdendir ki erkekleri değersizleştirmek, fazlalık yığınları oluşturmak toplumlarda hep sıkıntı yaratmış olsa gerek. Ataerki, cinsiyetlerin total değerlerini birbirine yakınlaştırarak erkeklerin varlığının arzulanır olmasına katkı sağlamış, böylece kadınların doğurmasını desteklemiştir, böylece kendi sürdürebilirliğini, yaygınlığını sağlamıştır.

Bir toplumda kadınların doğurmak istemesini nasıl sağlarız?

Cevap: kadınların erkekleri çekici görmesini sağlayarak.

Erkekleri nasıl çekici kılarız?

Cevap: onların daha "işe yarar" olmalarını sağlayarak, çünkü erkeklerin üremeye katkısı yaptıklarıdır. 

Erkekler, hayatın inşa edilmesinde, bebeklerin güzel bir hayata, geleceğe sahip olmasında faal ve başarılı oldukça, kadınlar hayatlarına bir erkek almayı ve o erkeğe soy vermeyi daha çekici, daha güzel bir seçenek olarak göreceklerdir.

Erkekler hayatta geri düştükçe, bir kadına verebilecekleri sadece döl olmakla sınırlandıkça, kadınlar erkeğin dölleme haricindeki katkılarını kendi yapmayı sürdürdükçe, erkeklerin sadece dölle aktarılan yakışıklı olmak gibi özellikleri cinsel çekicilik olarak sayılacaktır. Bu da genetik olarak çekici erkekler kümesi haricinin kadınların hayatlarına alınmaya değer görülmediği, bu yüzden birçok erkek ve dolayısıyla da birçok kadının eşsiz ve çocuksuz kaldığı bir distopya demektir.

A.k.a günümüz.

Şimdi diyeceksiniz ki sen nasıl kadınsın? Kadınlar ne kadar değer görürlerse o kadar mutlu olurlar, tüm değerler kadınların olsun işte, toplum sürdürülebilirliğinden kadınlara ne?

Bu, neslini sürdürme güdüsünün ne kadar kuvvetli olduğunu anlayamamış insan söylemi. Kadınlar, erkekler, tüm hayvan ve bitki türlerinin bu hayatta iki büyük motivasyonu vardır. Bir, hayatta kalmak. İki, geninin hayatta kalması yani üremek. Geri kalan tüm küçük-büyük uğraşlarınız bu iki temel motivasyonunuzun başarı şansını artırmak içindir. Bu itkiler o kadar kuvvetlidir ki aksine yaşamaya çalıştığın ama aklına geldikleri her an bunları bastırmak için içsel bir çaba harcaman, içinden gelenleri susturman gerekir. Bunu gençken çok hissetmez insan çünkü alttan alta henüz zamanı olduğunu ve bu hissi bastırdığını değil sadece ertelediğini düşünür. Ne zaman ki üreme imkanı tükenme ihtimaliyle karşılaşır, o zaman insana yaptığı baskılar güçlenir. Siz, yüzbinyıllarca yılda size ulaşan gen diziliminin sizinle birlikte onu yok etmenize kolay kolay izin vereceğini düşünüyor musunuz? Bu "sabotaj"ın elbet bir bedeli oluyor.

Ayrıca ortalama insan için hayatını devam ettirme, hayatını doldurma, uğraş üretme ve anlam bulma konusunda çocuk sahibi olmanın başka bir tatminle karşılaştırılamaz doyuruculuğu ve zenginliği, siz buna uğraşmasanız da bir akıcılığı var. Çocuk doğduktan sonra hayatı sürekli olarak değiştiren bir dünya. Uğraşırken zor ama genele baktığında tatminkar. Çocuk yapmamak özellikle orta yaş ve sonrasında hayatı dolu yaşadığını hissetme konusunda doldurulması zor bir boşluk yaratıyor. 

Bu iki durum yüzünden, her ne kadar çok özel olduğunuz, sıradan hayatların size göre olmadığı, çocuk yapmanın ve ailenizin beklentilerine uymanın banal olduğu fikri birçoğumuza yıllarca anlatılmış olsa da, hayatın tümüne bakıldığında evrimsel eğiliminize teslim olmak daha rahat, huzurlu bir seçim. Kadınlar erkeklere, erkekler kadınlara becerebilirlerse çok iyi geliyorlar. O yüzden ben çocuk yapabilmeyi ve mutlu bir evlilik sürdürmeyi tüm narsistik eğilimlerin tatmininden daha önemli görüyor ve ne kadınların ne erkeklerin yalnızken mutlu evli çocuklulardan daha mutlu olmadığını düşünüyorum. 

Üstelik şunu da görebiliyorum, şu anki gidişat kadınların çekici bulabileceği erkek sayısını giderek azaltıyor ve kadınları çekici erkekle polijini, çekici olmayan erkekle monogami veya yalnızlık seçeneklerine hapsediyor. Yani eş arayan kadınlar için de piyasanın durumu kötüleşiyor, bu manzaradan kadınlar da zararlı çıkıyor

Yazacağım manifestoyu, yukarıda açıkladığım kapsamda düşünerek şekillendirdim. 

Çocuk sayısını artırmak için devletin kadın-erkek eğilimlerini göz önüne alan politikalar belirlemesi şart. Kadın ve erkek ikiliğinin olmadığı bir ortamda çocuk yapılmadığını kabul etmek için daha ne kadar deneme yapılması gerekiyor? Siz kadın ve erkek rollerinin birbirine karıştığı ailelerde daha fazla sayıda çocuk olduğunu gördünüz mü? Ben görmedim, çocuksuz olduklarını, 1 bilemedin 2 çocukta kalındığını ise çok gördüm.

Hayır, bu o "geleneksel oldukları için korunmaya da karşılar veya evlilik içi tecavüz var o yüzden daha çok çocuk oluyor" meselesi değil. Böyle vakalar var ama tüm manzarayı açıklamıyor. Hayır. Bir kadın, kadın olarak kendine ve çocuklarına ait bir alana, rahatlığa sahip olmadıkça doğurmuyor. Kadın, hayatın her alanında ayrı ayrı emek verdiğinde çocuk doğurmaya tākati kalmıyor. Kadın, eşinin işe yaramayan, katkısız bir erkek olduğunu düşündüğünde ona soy verme motivasyonu azalıyor. Yaşananlar bunlar.

"E o zaman erkekler de kadınlara çocuk bakımında aynı şekilde emek versin de o sayede erkekler işe yaramaz görünmesin, kadınlar daha çok doğursun." Bu, bir yere kadar geçerli bir öneri. Nereye kadar? Erkeği erkek yapan ve kadına çekici kılan testosteron hormonları dibe vuruncaya kadar.

Bu öneri, başka bir çıkmaza varıyor. Erkekler zaten çocuk sahibi olduklarında evrim onların ailesini terk etmemesi için bir "hack" yapmış ve erkeklerin kadın peşinde koşma, kendini riske etme gibi eğilimlerini yöneten testosteronu, baba olduklarında düşüyor. 

Buraya kadarı iyi. Ancak, erkekler evrimsel eğilimlerini reddettikçe, hayatın rekabetinden geri kaldıkça, damarlarında testosteron salgılanmasını sağlayan mesleki, sportif kabaca rekabetçi uğraşlarından uzaklaştıkça ve bunlara değil de ev işi gibi sakin faaliyetlere zaman ayırdıkça kadınlara karşı çekiciliklerini kaybediyorlar. Çünkü kadınlar testosteronu çekici buluyorlar, yani bugüne kadar eve ekmek gelmesini, et gelmesini, savaşlarda ailenin hayatta kalmasını sağlamış olan erkekliği. Shocker.

Kadın, erkeği çekici bulmadığında onunla seks yapma, ondan çocuk doğurma motivasyonu dip yapıyor. Kocanı beğenmeme mekanizması, bekarken pazarda karşılaştığın ve çekici bulmadığın erkeklerle eşleşmeme, onların partneri olmama motivasyonuyla birebir aynı şekilde işliyor, evlilik bunu yok etmiyor. Sağlıklı, cinsellikten çıkar elde etmeyen bir kadın nasıl ki bekarken fiziksel ve davranışsal olarak kendisine çekici gelmeyen bir erkek ona hediyeler aldı, gezdirdi, tozdurdu diye borçlu hissederek onunla sevişmiyor da erkeği friendzone'a atıyorsa; evli olunca da bu durum değişmiyor, kadınların hisleri evrimleşmiyor ve kocalarını çekici bulmazlarsa onu "housematezone"a atıyorlar. Bunu yapmalarına cebren izin verilmemesi ise evlilik içi tecavüz oluyor işte. Yani, erkeklerin evlilik içinde testosteronlarını korumalarına yönelik davranış farklarını yaşatmak gerekliliğinden kaçış yok.

Hem kadını kadın gibi hissettirmek, hem de erkekleri erkek gibi hissetirmek için ne yapılmalı? Kadın güvende ve rahat hissettirilmeli, erkek de başarılı ama bu başarıyı ailesine vakfeden davranışlara sahip olmalıdır.

Bu kapsamda;

Erkeklerin çekiciliğini artırmak için:

1) Erkek çekiciliğinin topluca yeniden artması için kadınlara yapılan pozitif ayrımcılığa son verilmeli. Erkeklerin sosyal değerlerini inşa edişlerine engel olunmamalı. Erkeklerin statü kazanmaları ve fiziksel çekicilik edinmeleri konusunda yanında olunmalı. Eğitim sistemi erkeklerin dikkat süreleri ve bilişsel kapasitelerine uygun olmayan yönlerinden arındırılmalı. Spor aktiviteleri yayılmalı, ucuzlamalı, devlet spor salonlarına ağırlık kaldırma için ekipman getirmeli. 

2) Erkeklerin meslek hayatına erken atılması için teşvikler yapılmalı, örneğin 24 yaşından önce işe başlayan erkeklerin askerlik zorunluluğunun düşmesi gibi. İş hayatında yükselmenin birinci şartı iş hayatına girmektir. Ne kadar erken girerseniz yükselişiniz de o kadar çabuk başlayacaktır. İş hayatı okulda değil meslekte öğrenilir.

3) Baba olan erkeklere maddi yatırım yapılmalıdır. Şirketlerin aile babalarına zam vermesi için devlet şirketlere fon çıkarmalıdır. 

Kadınlara güvence sağlamak için:

4) Kadına erkek zoruyla, aslında istemediği bir hamilelik yaşatma ihtimaline karşı kadınların sağlık ocaklarındaki ebelerce düzenli iletişimle takip edilmesi, bu ihtimalin onlara sorulması rutin hale getirilmelidir, kadını gebeliğe zorlamak suç sayılmalıdır. Babaya devletçe sübvanse edilen maaş artışının aileye harcanmaması ihtimaline karşın şikayet hatları oluşturulmalı ve kadınlar bu imkan konusunda bilgilendirilmelidir.

5) Çocuk ve kadın dostu iş hayatı var edilmelidir. Kadınlar hiç gelirsiz olup kocanın insafına kalmak veya iş-aile hayatı arasında yıpranmak ikileminden kurtarılmalı. 

Anne olan kadınların aynı ücretle daha az mesai yapması yine devlet teşviğiyle sağlanmalı. Tek çocuğu olanların 6 saat, daha fazla çocuğu olanların günde 5 saat çalışması gibi. Kadınların işe alınmasında bunun negatif etkisi olmaması için belli bir kadın çalışan kotası konulmalıdır.

Haftada 2-3 gün çalışma imkanı sunacak meslek kolları belirlenmeli ve işverenler bu yönde teşvik edilmeli, part time iş arzı artmalı.

2-4 yaş çocukların getirilebileceği bir mekan ve başına oyun ablası-bakıcı ayarlayan iş yer yerlerine para verilmesi gibi düzenleme de yapılabilir.

6) İlkokul ile okul öncesi birleştirilmeli ve okula başlama yaşı 4'e düşürülmelidir.

7) Zina yeniden suç olmalıdır. Evliliğe zarar verici eylemler devletçe de cezalandırılmalıdır, bedeli sadece toplumsal kınamaya bırakılmamalıdır. Sadece zina değil, bağımlılık gibi kötü alışkanlıkların varlığı da ceza sebebi olmalıdır. Aldatma durumunda verilecek nafaka miktarı için minimum bir değer belirlenmeli ve caydırıcı olmalıdır.

Evliliğe karşı işlenen suçların tespiti için başvurulacak dedektiflik benzeri hizmet birimleri oluşturulmalıdır, ister insan isterse teknolojik gelişmeler sayesinde uzaktan hizmet sağlanmalıdır. 

8) Aileye ve aile üyelerine ayrı ayrı değer verilen kültür oluşturulmalıdır, kültürel propoganda yapılmalıdır. Sağlıklı aileler gösterilmeli, ailesine zarar veren insanların yaşadığı kayıplar göze sokulmalıdır. Sosyal medyada evlilik fikrine ve karşı cinse karşıt propaganda yapan operasyon hesapları ifşa edilmelidir.

9) Geniş ailelerin şehirleşmeyle birlikte artık var olmadığı ve annelerin çocuk bakımına günümüzde eskisinden daha çok maruz kaldığı göz önüne alınarak kadınların yükü devletçe paylaşılmalıdır. 1-4 yaş arasında götürülebilecek çocuk oyun alanları yaygınlaşmalıdır, ücret teşvikleri yapılmalı veya devletçe ücretsiz sağlanmalıdır. Eve çağrılabilecek bakıcı hizmetleri arzının artması desteklenmelidir.

10) Ev işlerinin artık imece yapılmamasından ve kadına kalmasından ötürü doğan yükü kadından almak amacıyla temizliğe dair hizmet veren şirketlerin arzı artırılmalı, seri hizmetten kazanmaları sağlanıp ücretleri düşürülmelidir. İnsan beden yükünü zorlayacağı için hizmet süreçlerinin makinelere devredilmesinin önü açılmalıdır.

11) Anne olan kadınların istedikleri taktirde anneliğin fiziksel etkilerini giderebilmeleri için karın germe, göğüs dikleştirme gibi estetik operasyonları, mesane sarkması gibi işlevsel operasyonları olmalarına veya çatlak tedavisi gibi kozmetik işlemlere devlet teşviği verilebilir, hastanelerde buna yönelik operasyonlar artırılabilir.

Erkeklere güvence vermek için:

12) DNA testi her doğumda standart olarak yapılmalıdır. Bir tarafta kadınların "bana güvenmiyor musun" fikrine alınması ihtimali, diğer tarafta ise erkeklerin "ömrünü bir yalan üzerine harcama" ihtimali varken, asıl yıkıcı olan riski erkeklerin aldığı barizdir. Erkekleri bu riskten kurtarmak ve test yapılmasını kadına bir güvensizlik işareti değil sıradan bir rutin haline getirmek için doğumda yapılması ve istisnasız olması yeterli ve gerekli bir düzenlemedir.

DNA testinde tespit edilecek babalık sahtekarlığı durumunda çocuklar ve kadın korunmaya alınmalı ancak kadın devlete borçlandırılmalıdır.

13) Babaların işten çıkarılması, baba olmayan erkeklerin işten çıkarılmasına göre zorlaştırılmalıdır.

Borçlanma gerekçelerini belgelendirme şartı sıkı tutulmakla birlikte, borçluluk durumunda baba olan erkeklere ekstra ödeme kolaylığı sağlanmalıdır.

14) Erkeklere cinsiyet rollerine uygun psikolojik danışmanlık verilmelidir. Motivasyonlarını kaybettiklerinde, karamsar olduklarında, aile babalığında başarısız olduklarında bu işin eğilim kısmından da anlayan kişilerce destek görmeliler. Maskülen aile babalığı eğitimleri olmalı.

Aklıma gelen maddeler şimdilik bunlar. Ara sıra bu yazıyı güncelleyeceğimi düşünüyorum.

Yorumlar

Asyranta (25 yaşında) 3 hafta önce yazdı:

Erkeklerin yanında kadınlara da psikolojik destek sağlanmalı. Çocuk bakımı, ev işi, öz bakım, seks hayatını canlı tutmak derken kadın bir noktada bıkacak. Bebek doğunca da depresyona gidip çıkamayabiliyorlar ve bebeklerinden de nefret edebiliyorlar. Özellikle Türk anneleri yaygın bir şekilde kız çocuklarına küçükken çok anlayışsız ve acımasız davranabiliyor. En azından bunların önüne geçilmiş olur.

Mantıklı Kadın 3 hafta önce yazdı:

Kadınların yüklerini eskiden olduğu gibi geniş aileyle veya şimdi olduğu gibi kocayla değil ama devlet ve profesyonellerle paylaşmaları üzerine birçok madde yazdığımdan ötürü, kadınların şimdikine göre annelikte rahat edecekleri ve böylece psikolojilerinin yıpranmayacağı bir ortam hayal ettim.