Mutlak Gerçeklik Yok, Gerçekliğimi Seçiyorum
Sevgilim güzel bir lafı tekrarlar “dindar zihinde çelişki yoktur”. Bu şu demektir, belli bir görüşe -nedenli de olsa- biat ettiğin zaman, artık dünyayı o çerçeveden okumaya başladığın için gördüğün bütün neden-sonuç ilişkilerini biat ettiğin dairede okursun. Bir nevi körlük hali.
Dünyayı görüşlerine göre okuduğun için görüşlerine daha çok bağlanır, daha çok bağlandığın için daha çok kör olursun, her şeye kulp takarsın. İnsan belirsizlikten hazzetmez, bilmek, çözmek ister, öyle bulur rahatlığı. Bu yüzden de bu hale düşen ve memnun olan çok insan bulursun.
Biraz rafine olan tüm görüşler belli nedenselliklere dayanır zaten. Hepsi gerçekliğin bir köşesinden tutar, işe de yarar. Mesele “gerçek” dediğinin ne kadar değişken olduğunu kavrayabilmektir.
The ultimate reality konsepti beni bu yüzden ilgilendirmiyor. Ben kendi işime, kendi gerçekliğime, kendi geçmişime, kendi hayallerime bakarım. Benin hayatımı açıklıyor mu bilgim? Benim işime yarıyor mu? Bu yaşıma kadar geldim, gittiği yere kadar da yolu var…
Bilmiş bilmiş konuşmuşluğum çoktur, olacak da. Ama şu nüansı bilmeniz lazım ki zaten “bence, bana göre, gözlemlerime göre” kelimelerini bolca kullanarak bunu göstermeye çalışıyorum, bildiğim şeylerin kendi gerçekliğim olduğunun farkındayım. Bu benim için onları daha az geçerli yapmıyor.
Çünkü benim gerçekliğim ne kadar genellenebilirse, daha büyük bir resme biat edenlerin gerçekliği zaten aşağı yukarı o kadar genellenebilir. Gerçeklik o kadar büyük bir okyanus ki, buradan iki damlanın biri büyük biri küçük diye damla olmaktaki ortaklıkları geçerliliğini yitirmiyor, ikisi de halen birer damla olma niteliği taşıyabiliyor ancak.
Küçük damla bir kültürdür. Ben küçük damla insanıyım. Sen seversin, sevmezsin, beğenirsin beğenmezsin beni ilgilendirmez. Ben severim. Her gün kendi küçük damlama bakarım. Küçük damla sevdam yüzünden insanlardan “helal olsun” diyenler duydum. Bu bambaşka bi sevdadır.
İlgili yazılar:
Yorumlar
Henüz bu içeriğe yorum girilmedi.