Hayat Görüşüm

Hayata Bakışım

Ben neyi savunuyorum? Size genel bir çerçeve çizeyim.

Öncelikle, monogamistim. Kadın için de erkek için de çocuk için de amaç mutluluk ise bunu maksimize eden formülün monogami ve aile olduğunu düşünüyorum. Tabi ki bunun çok fazla ön şartı olduğunu kabul ediyorum.

Kadınlar ve erkeklerin birbirine mutluluk sağlamak konusunda eşit sorumlulukta olduğunu düşünüyorum. Bunu yapabilmeleri için de, birincisi ahlakları üzerinde, ikincisi de travmaları ve psikolojilerini oluşturan zemin üzerinde çok sağlam bir farkındalığa sahip olmalarının şart olduğunu görüyorum.

Güdülerin varlığını hiç inkar etmiyorum, güdülerin çok güçlü olduğunu biliyorum ancak idealin akılcı davranarak güdüleri kontrol etmekten geçtiğine inanıyorum. Bir konuda güdüleniyor olmamız kesinlikle onu gerçekleştirmemizi masum kılmıyor. Kadın böyledir, erkek böyledir tipi aklama çabalarını çok aşağılayıcı buluyorum insan gibi akıllı bir varlık için.

İnsanların ilk gençlik yıllarında dahi kendi içlerine derinlikle bakarak hayat yollarını aşağı yukarı tahmin edip, her zaman buna uygun yaşamaları gerektiğini, bunların gelecekteki mutluluklarını garanti edeceğini düşünüyorum, gözlemliyorum. Gençlik ve orta yaş arasında hayat tarzı uçurumunun kadınlar için de erkekler için de zararlı olduğuna inanıyorum.

Eğer mutlu bir ailede büyüdüysek, muhtemelen kendimize de bir aile kurmayı er geç isteyeceğimizi, bu yüzden gençlikte de ruhumuzu zedeleyecek, zihnimizi kirletecek, insanlara güvenimizi sarsacak, ileride yetinmemizi zorlaştıracak tecrübelerden uzak durmamız gerektiğini düşünüyorum.

Amaç mutluluk değilse, mesela haz ise başka modellerin mümkün olduğunu biliyorum ama bunları yaşarken mutlaka çevreye, başkasına zararsızlık ve tam dürüstlüğün, dürüst olmanın sebep olacağı tüm götürüleri göğüsleyerek sağlanması gerektiğini görüyorum.

Her cinsten yaşayan arkadaşım ve akrabam var, kimseyi yargılamayan yapıda olduğum için herkes bana dürüstçe anlatır yaşadıklarını. Hem yaşadıklarımdan, hem de etrafımda gözlemlediklerimden vardığım sonuçları okuyorsunuz.

Formülize etme çabasının bozar taraflarının farkındayım. Ben hayatı çözdüm, şu şu bu da bu tipi söylemler… Biliyorum ki hayat karşına öyle istisnai birini çıkarır, öyle istisnai bir olayla yüzleştirir ki tüm bildiklerini silmek zorunda kalırsın. Bu yüzden kendiminki dahil formüllere dökme çabasını kusursuz görmüyorum ama yine de işlevsel olduğunu düşünüyor ve kendi formülümü sizlerle paylaşıyorum.

Bazı şeyleri sadece şansımızdan, nasibimizden, bazı şeyleri de şanssızlıktan yaşıyoruz, doğru. O yüzden kontrol etme çabası kadar algılama ve adapte olma çabası taşımamız gerektiğini düşünüyorum. Bu da formülümün bir parçası.

Ana hatlarıyla hayata ve ilişkilere bakış açım bu. Ekleyeyim, her hayat yolunun +-leri olduğunu biliyorum. İnsanı, kadın ve erkeğiyle; güdüleri, duyguları ve düşünceleri ile birlikte ele alınca, hiçbirine indirgemeyince, artısı en fazla olanın bu yol olduğunu düşünüyorum.

Yorumlar

coni (22 yaşında) 5 ay önce yazdı:

Selam cıvıtık abla naber twde beni sessize almışsın sanırım o yüzden buradan yazayım dedim bu arada bu kadar engelleyeceğin ne yaptım bilmiyorum cidden sanki küfür falan etmişim gibi neyse tweetlerime bakarsan sevinirim ve bu arada gayet güzel bir üslupla yazdım

Mantıklı Kadın 5 ay önce yazdı:

Merhaba Coni,

Ben Twitter'dan yoruldum. Süresini bilmediğim şekilde ara verdim. 

Daha önce söyledim. Haklı çıkmakla ilgilenmiyorum. Bu tip soru-cevaplar benim için çok yorucu artık.

Benim ve fikirlerim hakkında istediğiniz gibi düşünebilirsiniz. Bunları düzeltmekle uğraşmak manen beni çok yıprattı. Bir şeyin de düzeldiği yok, herkes kendine göre anlıyor zaten. Daha fazla kelime sarf etmemin manasız olduğuna kanaat getirdim.

Benim eylemlerim yarar merkezlidir. Bir şeyin bana ve çevreme yararı olduğunu düşündüğüm sürece yaparım, yarar/zarar dengesi aleyhte bozulduğunda ise terk ederim. Size de öneririm.

coni (22 yaşında) 5 ay önce yazdı:

hmm yoruldun demek seni anlıyorum cıvıtık abla ara vermek sana iyi gelecektir ama döndüğünde sorularıma bakarsan sevinirim ve bu haklı çıkma olayına çok fazla takıldığını düşünüyorum burada olay bu değil olay doğruyu bulmak, mesela ben bir tartışmada haksızsam/yanlışsam bunu kabul ederim çünkü amacım haklı çıkmak değil eğer öyle olsaydı yalan yanlış argümanlar kullanırdım yada hiç argümanım olmasa/karşı argüman sunamasam bile iddialarımın doğru olduğu konusunda diretirdim ve yanlış olduğumu, yanlış düşündüğümü kabullenmezdim ama böyle yapmıyorum ve her zaman mantıklı argümanlar sunmaya çalışıyorum ve linklerimi silmeseydin keşke toparlamak için o kadar uğraşmıştım çünkü aslında tekrar düşündümde çokta uğraşmamıştım :D neyse döndüğün zaman tekrar linklerim ama şimdi sana başka bir soru sorucam 

Eğer sonunda aynı yere varacaksak yani hiçliğe bir şeyler için çaba harcamanın anlamı ne?
sen ne düşünüyorsun bu konuda

Mantıklı Kadın 5 ay önce yazdı:

Böyle konuları düşünmüyorum, zamanım da yok, cevabı olmadığından yararı da yok. Ben iyi hissetmeye odaklanmış bir insanım. İyi hissedeceğim şekilde günlük hayatımı idame ettiriyor, kendimi ve bulunduğum ortamları güzelleştirmekle uğraşıyorum. Bakımından sorumlu olduklarıma bakıyorum. Bu da tüm saatlerimi dolduruyor zaten.

coni (22 yaşında) 1 ay önce yazdı:

Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba naber nasılsın

Bir işe falan mı girdin? öyleyse eğer hayırlı olsun çünkü birkaç ay önce twitterda baya zaman geçiriyordunda ondan diyorum

Sana yeni bir soru soracağım

Eğer gerçekten çocuğun olmuyor olsaydı yine monogomi savunuyor olurmuydun yada yine monogomik bir yaşam tarzı benimsermiydin, daha farklı bir hayatın olurmuydu yada neleri farklı yapardın mesela o zaman kariyer yapayım falan dermiydin yada daha hedonist mi olurdun yada ben niye yaşıyom aq falan mı derdin?

Bu arada çocuğun olmadığı konusunun gerçek olmamasına sevindim baya kötü bişey bence ama niye yalan söyledin onu tam anlamadım çocuklu kadın taşak diyor derler diye mi

Mantıklı Kadın 1 ay önce yazdı:

Merhaba Coni, 

İşe girmedim, nelerle meşgul olduğumdan son yazılarımda bahsettim aslında. 

Monogamik bir yaşam tarzı belirleyeceğimi düşünüyorum çünkü hiçbir konuda fazlasına tamah eden biri değilim, yetinmeyi severim. Erkek taklidi bir kariyer yapacağımı zannetmiyorum çünkü bana onların uğraştığı şeyler zaten zevk vermiyor. Ayrıca kariyer takıntısının daha çok tam bağımsızlık yüceltmesi veya kendini kanıtlama ihtiyacı gibi psikolojik zeminlerden kaynaklandığını düşünüyorum, bunun kaynağı da genelde anneyi mağdur etmiş baba veya erkek evlatlardan ayrı tutan ebeveyn vb. travmalar oluyor. Bende böyle durumlar yok, ne babam annem ev hanımı olmasına rağmen annemi üzdü, ne kardeşler arası yarış veya ayrım vardı, ne yerildik, ne eksik hissettik. O yüzden de olsa gerek mesleki hayat benim için bir hırs konusu olmadı, olmazdı da sanırım.

Hedonist olacağımı hiç ama hiç zannetmiyorum çünkü küçük yaşlarımızdan itibaren sıkı bir dürtü kontrolü eğitiminden geçmiş bir aileyiz, bizde canının ne istediği o kadar önemli değildir, ne yapman gerektiği, değerlerin, doğruların ve görevlerin önemlidir. Bunları gerçekleştirdiğim zaman kendimi iyi hissediyorum ben, canımın istediğini yaptığım zaman değil. Mesela benim için yayılıp nutella yiyerek selülitli bir göt büyütmektense düzenli ağırlık antrenmanı yapıp düzgün beslenerek kas büyütmek daha tatmin edici bir seçenek, böyle huzur buluyorum. Anlık zevkler için kendime zarar vermeyi sevmiyorum, canım bunu istemiyor da, bu bakış açısını o kadar içselleştirmişim ki isteyip de yapamıyor değilim, istediğimi bile hissetmiyorum.

Çocuğum olmaması konusu karışık bir mesele. Sonuçta evet "cıvıtık" nickini aldığım, anonim takıldığım, yeri gelince küfür ettiğim, yeri gelince cinsellikten konuştuğum bir hesabın ebeveyn kimliğimle uyuşmaması durumu var. Anonim olmasaydım hiç açılmayacağım sularda geziniyordum, ben gerçek kimliğimde çok daha kapalı bir kutuyumdur. Ailemi rahatsız etmek istememe düşüncesi, insanların haklı yargılamalarından uzak durma isteği, zaten günlük hayatımda çok yoğun ebevenylik görevleri altında bir nevi ezildiğim için anne olarak değil sadece kendim olabileceğim bir alana sahip olmak istemem vs. vs. Çok uzun bir süreçte hesap farklı nitelikler kazandıkça ben de duruşumu güncelledim, karışıklık en çok bundan kaynaklanıyor.

Mantıklı Kadın 7 ay önce yazdı:

Öncelikle dans konusuna cevap vereyim, ben eşli dansa gitmiyorum. Hatta solo latin dansı dışında sınıfta erkek veya erkek hocam dahi olmadı çünkü kadınların ilgilendiği disiplinlerle ilgileniyorum, latinde de zaten herkes aynı anda dans ettiği için millet kendi adımlarını yakalama derdindeydi, yani durup bizleri izleyip sulanacak bir halleri yoktu. Eşli dansın ben de kadın-erkek açısından uyarıcı olduğunu düşünüyorum, bunun tek istisnasının çocukluktan beridir bunlarla meşgul olduğu için duyarsızlaşan insanlar olacağını düşünüyorum.

Bu, ilişkin varken başkasından hoşlanmak konusunda aslında cevap verdim diye düşünüyorum. Bence biz sizlerle sadece aşamaların isimlendirmelerini farklı yapıyoruz. Yoksa her mantıklı insan şunu kabul edecektir ki ortamına çekici bir karşı cins geldiği zaman içinde otomatik olarak bir ilgi uyanır ve bu ilginin uyanmaması konusunda yapabileceğimiz hiçbir şey yoktur, bu otomatiktir. Önemli olan ilgiye duygusal yatırım yapmamak yani aklına düşünceler gelince kovmak, o kişiyle etkileşimi-iletişimi sınırlandırmak, mümkünse kesmektir. Senin dediğin kötü telkini yapmak şöyle, o kişinin de mükemmel olmadığını ve ona olan çekiminin bilinmezlikten, yarımları iyi tamamlamaktan kaynaklandığını hatra getirmek gerekir. 

Üçüncü sorun, baskı ne yöne konusu... Senin bahsettiğin baskılar bu insanların hayat tarzının bir gerçekliği değil, ayrıca o baskıları senden farklı şekilde anlamlandırıyorlar. Tabi ki neyi nasıl anlamlandıracağın bir yerde senin seçimin ama bunun üstünde çok fazla ailesel-çevresel-ekonomik faktör var. Karmaşık bir mevzu ama tüm kamplar eğer onları dinlersen yeterince güçlü şu anda. Sen bir yana yakın olduğun için diğer sesi cılız duyuyorsun sadece.

Alfalara hareket serbestiyeti vermek erkeklerin toplu şekilde çapkınlığı cezalandırmaktan, ayıplamaktan vazgeçmesi. Kadınlar bu meseleyi kışkırttılar, farkındayım, feminizm dengeleri bozdu lakin erkekler arası da hiç racon kalmadı, kurunun yanında yaş da yanıyor ve artık "aşkını istismar etmek" veya "kalbiyle oynamak" gibi kadınların aptallığına karşı koruyucu olacak ayıplamalar hiç kalmadı. 

Cem (26 yaşında) 11 ay önce yazdı:

Hocam merhaba,

Yazılarınızı, aktarım biçiminizi ve çoğu düşüncenizi gerçekten beğendim fakat üzerinde duyduğunuz konuları düşünürsek birçok insanın hassas olduğu ve manipüle olup etkilenmeye oldukça açık konular. Bu anlamda anonimliğinizi bozmak istemiyorsanız buna zarar vermeden kendi biyografinizi eğitimlerinizi ya da hayat geçmişinizi yazdığınız bir konu hitabet ettiğiniz kitlede bence olumlu bir etki bırakacaktır. Yazdıklarıma nasıl güvenebilirsiniz derseniz elbette somut veya resmi birkaç done en azından kendi adıma çok işe yarar :)

Mantıklı Kadın 11 ay önce yazdı:

Cem eğitim hayatımın yazdığım konularla hiç ilgisi yok. Hafızam kuvvetli sayılır, iyi özet geçmeyi bilirim ve meraklı şekilde makale tararım. Bunlar sayesinde, biraz da zekamın kıvrak olduğunu düşünüyorum, bir konuya eğildiğim zaman onun hakkında bir içerik-fikirler bütününü hızlıca oluşturabiliyorum. Hayat yolum biraz unique olduğu için, küçük yerde büyüyüp az öğrencili okullara vs. gittiğim ve yaşım kabaca da tipim bilindiği için fazla detay vermem çok kolay stalklanmama ve anonimliğimi kaybetmeme sebep olacaktır.

Burada okuduğunuz bir şeyi herhangi bir yere linklemediğim sürece kesinlikle bilimsel saymayın, hiç öyle bir iddiam olmadı. Eğlenceli üslupla bu tabanımı desteklemeye de çalışıyorum açıkçası. 

Mantıklı Kadın 11 ay önce yazdı:

:) Sipariş vermiyordum aslında, sadece meramımı anlatıyordum, o da sorduğun için. Aslında sorduğun şeylere kabaca cevap vermiştim bence çünkü birbiriyle alakalı konulardı. Yeni bir konuda görüşmek üzere.

Mantıklı Kadın 11 ay önce yazdı:

Şimdi şöyle Coni, elbette ki insan kendi doğrusunu savunur. Ben de mutlak hakikati değil kendi doğrularımı seçtiğim ve onları savunduğumun bilincinde bir insanım.

Ancak bir insanla münazara yapacaksam onun her koşulda haklı çıkmak üzere argüman ürettiğini, uç örnekler verdiğini hissetmek istemiyorum. Münazara makul ve olgun insanlar arasında yapılırsa verimli oluyor. Haklı çıkmaktan bir çeşit haz duyan, bu konuda hırs yapan insanlar arasında değil. Arada samimi olarak "bu konuda haklısın, seni anlıyorum" lafını duymayacaksam, karşısı işi kendinden bilip benim de sırf haklı çıkmak adına argümanları eğip büktüğüm imasında bulunacaksa, ben o münazaraya girmem.

Benim de bir ruhsal durumum, bozulabilir bir moralim var. Onu nelere maruz bıraktığıma dikkat etmek zorundayım.

Seni hırslı görüyorum. Makul olmaktan daha ziyade haklı olmaya çalıştığını görüyorum. Feministler gibi. Bir çeşit yaranız var. Yaralı ya da örselenmiş insan agresif oluyor. Agresiflik de makul olmaktan uzaklaştırıyor.

Sana çok korunmacı gelebilir belki tavrım. Normaldir. Ben kadınım. Benim biyolojim bile muhafaza etmek, korumak üzerine. Zihnim de kendimi korumamı istiyor. Korunmacılığımın bir zararını görmedim, aksine kadın olarak beni değerli kıldığını düşünüyorum.

bilmiyorum (22 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Ablacımm merhabalar. Çok aradım ama bulamadım, belki de olmadığı içindir :) Kadın-erkek arkadaşlığı üzerine bir yazın var mı acaba? Yoksa da yazmayı düşünüyor musun? Sevgiler.

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

Yazı olarak bulundurmadım. Kankalık ilişkisi olamaz, ortam ortaklığı seviyesinde kalması gerekir ancak. Aslında üzerine yazılabilecek bir konu.Şurada kısaca açıklamıştım.

pink (21 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

abla öncelikle bu konu hakkında hangi kategoriye yazacağımı bilemedim kusura bakma. benim kendimde baş edemediğim şu: herhangi bir tartisma esnasında üstüme çok gelinince gözlerim yanıyor ağlamak istiyorum. Ben fazla baskıya dayanamıyorum. bu akrabalar olsun, çalıştığım yerler olsun, azarlaninca dayanamıyorum. benden küçük erkek kardeşim de bir ortamdayken tartışma esnasında beni küçük düşürüyor. abla ağlama, bak anne görüyor musun ağlıyor, göz yaşların akıyor görüyorum. halbuki öyle bir sey yok, sadece kendimi sıkışmış hissediyorum ama o tuzu biberi oluyor. Ve gercekten ağlayasım geliyor. kendimi çocuk gibi hissediyorum. çok zaman kendimi telkin ediyorum tartisma esnasında ama bu durumun yaşanmasını hic istemiyorum. öte yandan kardeşime maddi manevi destek olurken, hareketlerimde onun şevkini öz güvenini kırmamaya çalışırken onun böyle yapması beni üzüyor. artık onunla arama mesafe koymak istiyorum. yakın arkadaşıma bu meseleyi açtım, o da ergenlikten kaynaklandığını söylüyor. ama bir insan ablasını ortamda bile küçük düşürür mü? hadi tekken yapsa neyse. tekken kaldirabiliyorum ama ortamda kaldıramıyorum. Bu güçlü duramama halini nasıl çözebilirim? teşekkür ederim şimdiden. iyi akşamlar 

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

Kadın olmanın avantajlarından biri zayıflık göstermenin illa olumsuz bir bedel ödetmemesidir. Erkeklerin bu konuda çok büyük bir yükü var hayatta, bizlerin değil. Bence göz yaşarmasından utanılmaz. Bunun bir kadının yok etmesi gerektiği bir özelliği olduğunu düşünmüyorum. Histerik davranmıyor, bağırıp çağırıp kriz çıkarmıyorsan, insanların seni hiçbir durumda sarsılmayan bir kaya gibi görmeleri gerekmiyor. İnsan acizdir ve bu acizliğini bir vesileyle kusması gerekir. Varsın seninki gözlerinin yaşarması olsun.

Tabi yine de neye sinirlenip sinirlenmediğin üzerinde biraz çalışabilirsin. Dikkat edersen ben Twitter'da çokça mentionlaşma yapıyorum, bana kabalıkla yaklaşanlara bile sinirlendiğim pek vaki değildir. Sanırım bunun sebebi karşımdaki kişiyi ikna etmeye veya onun onayını almaya ihtiyaç duymamam. Kendim dahil herkesi düşünceleriyle ve farklılığımızla, seçimlerimizle kabul ediyorum. İnsanların oldukları kişi olmak için motivasyonlarını görebiliyor, anlayabiliyorum. He he deyip geçiyorum yani içimden. Bilgim varsa ortaya koyuyorum okuyanlar için, o kadar. 

Kardeşinin yaptığı güzel değil ancak anlaşılır. Erkek ergen daha da zordur diye biliyorum. Hormonlar karmakarışık, hayat zor. Mesafe koy, kırgınlığını da ifade et, trip atma ama küslük yap bence biraz. Sana istemediğin bir şeyi yapmanın bir bedeli olmalı. Ceza verecek konumda değilsen de mecbur gönül koyacaksın.

pink (21 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

gecen gün bir tartışma yaşadım ve en yakınlarım bile en basit bir cümleyi anlamadılar diye kendimi yırttım tabiri caizse, sesim yükseldi ve böyle olunca daha da anlaşılmaz olduğumu düşünüyorum. ki normal hayatimda da yüksek sesli konuşan biriyim bu sorunu da çözmem gerekiyor 😣

kadınların böyle bir zorunluluğu olmaması iyiymis, acaba ozguven kaynaklı bir sorun mu diye düşünmeye başlamıştım. 

kardeşime de kırgın olduğumu gostericem çünkü ona da trip atıyordum şimdiye kadar.

cok teşekkür ederim civitikkiz :)