Hayatımda Okuduğum En İyi Flood

Hayata Bakışım

Evet arkadaşlar, uğruna yaklaşık 1 senedir sürdürdüğüm Twitter sessizliğime ara verdiğim, hepinizin okuması gerektiğini düşündüğüm ve meseleyi “neredeyse” tamamıyla kavrayabilmiş bir “neden çocuk yapmıyoruz” floodu. Neredeyse kısmını da açıklayacağım.

Flood uzun ama üşenmeyin, okuyun.  Okumak 5dk ancak alacaktır.

Arkadaşlar çocuk yapılmaması konusu ve nüfus problemiyle ilgili şeyleri senelerdir anlatmaktan sıkıldım gerçekten ama son bir kez toplu şekilde bir daha anlatayım da en azından nereye gittiğimizi anlayanlar kendi yapabildiği kadarıyla ona göre bireysel hazırlıklarını yapsınlar.

Öncelikle en aptal olanları cevaplayarak başlayayım, insanlar bu konuya ilişkin sorunlardan bahsederken çocuk fetişlerinden veya insan müptelası olduklarından konuşmuyorlar. Çünkü içinde olduğumuz şey bir "nüfus azalması" değil bir "nüfus çöküşü" ve bu ikisi çok farklı şeyler.

"Ay bu kadar insana gerek mi var canım?" değil yani mevzu. İnsan nüfusunun dünya kaynakları için fazla olmadığını gösteren, dünyanın 35 milyar insanı rahatlıkla kaldıracağını gösteren çok fazla araştırma var ama de ki refah bağlamında rantı dengelemek hedef, o da bu değil işte.

O bahsettiğiniz şey bile herkesin 3 çocuk hedeflediği bir toplumda konuşulabilir bir konu olur ancak. Ve evet, Erdoğan da bu yüzden bu söylemi kullanmıştı. Biraz matematik ve istatistik biliyorsanız 3 çocuğun nüfus arttırmayacağını hesaplayabilirsiniz zaten. Nüfus korumadır bu.

En basit seviyeden anlatayım da anlamayanınız anlasın. Her çocuk üretim ilişkisine bir kadın, bir de erkek giriyor ya hani, işte bu 2 kişi denklemde otomatikman kayıp demek en başta. Çünkü bu adamlar ölecek ve çocuk dediğimiz şey bunların yerine gelecek olan şeyi ifade ediyor.

Yani bir kadın ve bir erkek bir ilişkiye girip 2 çocuk yaparlarsa dünya nüfusu 50 senelik periyotta değişmez. Bireysel ölçekte tabi. Siz bunu topluma vurduğunuzda bu hedef üç olmalıdır ki, 2 ortalamayı tutturabilesiniz. Çünkü malum herkesin 2 çocuk yapması gibi bir ihtimal yok.

2 çocuk yapanlar olacak, 1 çocuk yapanlar olacak, hiç çocuk yapmayanlar olacak, hiç çocuk yapamayanlar olacak, hiç evlenmeyenler olacak, kendine göre birini bulamayıp ölenler olacak, eşcinseller olacak, olacak da olacak. 3 çocuk üstü yapanlar da olacak elbet, ama çok az oranda.

Bunların toplamını hesapladığınızda 3 çocuğun standart kabul edildiği bir demografide doğum oranlarının (yanılıyorsam bir bilen düzeltir) 1,8-2,2 arasında kaldığını görüyoruz. Yani 1,8 olursa "kontrollü azalan", 2 olursa sabit, 2,2 ise de "kontrollü büyüyen" nüfus elde ediyoruz.

Bu noktada "azalma" dediğiniz şey konuşulabilir. "Bu kadar insana gerçekten gerek yok sanki" dersek bunlar bunlar devletin teşvik ve programlarıyla azaltılır yani. Doğum kontrolü konuşulur, farklı programlara açılır, kadınlara iş dünyasında fazla alan verilir, hibeler çıkar vs.

Şu anda içinde olduğumuz şey bir azalma değil, bir çöküş. Herkesi altına alacak bir çöküş. 2 kişi bir ilişkiye giriyor ve 1 ortalamaya bile erişemeyen bir sonuç üretiyor. Henüz etkileri görülmedi ama son istatistikler durumun vahametinin günbegün katlanarak arttığını gösteriyor.

Hani görmüşsünüzdür belki, 2023'te ilk kez Türkiye'nin nüfus artışı durdu dendi. Grafik pik yaptı yani. Bu tabi stabil bir durum değil, havaya atılan bir taşın düşmeye başlaması gibi bir şey. Düşüşe geçti artık. Bundan sonra her sene katlanarak bunun boka sarışını izleyeceksiniz.

Bunun etkileri ne olacak derseniz en kaba haliyle şöyle diyebilirim, medeniyet bildiğimiz haliyle son 20 senesini yaşıyor. Yani bildiğiniz her şeyin değiştiği, değişirken de milyarları altına aldığı bir sürece doğru gidiyoruz. Milyarları derken 8 milyarın belki 5 milyarını falan.

Ve bu her ne kadar insanlar komplo dese de oldukça planlı bir kontrol sisteminin adımlarına işaret ediyor. Bunun detaylarına girmeyeceğim, konu çok uzar, ben olacak etkileri anlatmaya devam edeyim çünkü esas önemli olan şey o şu vadede. Kalanları bilmek bir şeyi değiştirmeyecek.

Şunlara dikkat edin sadece ve bunlar varsa bunlardan arının. Refah ortamı içerisinde sahte bir konfor alanına tepildiğiniz için dünyanın yükü sırtınızda sanıyorsanız ve "5 milyar ölecek" deyince bile bunu "Oh iyi olacak" diye görüyorsanız, bilin ki siz tasarlanmış bir kölesiniz.

Gittiğimiz dünya bu yani. Buradan çıkışa ilişkin de en salak temennilerin başında artan teknoloji, yapay zekalar falan geliyor. Gençler, sermaye tabanlı ilerleyen böyle bir değişimin sizin hayrınıza olacağını düşünecek kadar salak olmayarak başlayın diyeyim size bunun için önce.

Bütün bu teknolojiler sizin pembe götünüz için yapılmıyor, daha ziyade size ihtiyaç kalmasın diye yapılıyor. Sizi usul usul güderek, konfor alanınızda bombok hedonilere boğarak, kendi dünyanıza hapsederek öldürmeye geldiler. Başardılar da büyük oranda, dönmez bu iş artık buradan.

En iyi senaryoda yaşlı ve bezli insanlar olarak büyük hastanelerin kıyılarında ölmeyi bekleyeceksiniz. Ha bu arada merkezden uzakta devasa şehir hastanelerinin yapılmasının en büyük sebeplerinden biri de bu. Yakında oralara yerleşim yerleri yapıldığını da görürsünüz, şaşırmayın.

Yaşlanan nüfusu oraya atıp, orada ölmelerini bekleyecekler. İpler yolda kopmazsa, ki kopma ihtimali çok olası, en iyi senaryonuz bundan sonra bu. Bir kontrol sistemi bu çünkü. Sürü gibi güdülme hali. Bu kadar insana gerek olmadığına kanaat getirip, sizi de ikna ettiler, bu kadar.

Çünkü siz hep tanımadıklarınız ölecek sanıyorsunuz, sikko sikko titrlerinizle falan size dokunulmaz sanıyorsunuz. Hep istediklerinizi yaptığınızı, bilinçli ve özgür olduğunuzu falan sanıyorsunuz. Belki bu sürecin tek güzel tarafı sizin ölecek olmanız oysa, öyle salaksınız çünkü.

"Bunu böyle yapmazlar yeaaa öyle olsa bombalarlardı" falan gibi müthiş saçma bir argüman daha var, onu da cevaplayayım, bu işi de germiyor olmalarının tek sebebi gerilim nüfus arttırıyor. Bunu daha önce defalarca gördük. İnsanları ne kadar öldürürsen, o kadar sert dönüyorlar.

Ölüm tehdidiyle yüzleşmek insanı yaşama bağlıyor yani. Tehdit üretiyor. Demografi böyle çalışır, çözüldü bunlar son yüzyılda. O yüzden bunun yerine insanlardan ölümü öyle uzaklaştırdılar ki, herkes kendi inisiyatifiyle yaptığını sanarak ölümüne koşar hale geldi. Strateji yani bu.

Çok eğitimli olduğunuzdan, işte bir çocuğa nasıl bir hayat bırakacağınızdan falan ötürü çocuk yapmadığınızı düşünüyorsunuz ya hani, işte onlar bu yalanın süsü tamamen. Kadın hakları mücadelelerinin de desteği buradan geliyor ama şimdi oturup kadınlardan linç yiyecek de değilim.

Sadece şunu diyeceğim, kadının tarih boyunca neden ekonomik özgürlüğü olmadığını tekrar izlediğimiz bir çağdan geçiyoruz sadece. Bu devran biter, ana kodlara tekrar dönülür. Doğum istatistikleri çünkü dünyanın hiçbir yerinde aksini yansıtmıyor hala ve doğa hayatta kalan demektir.

Paranız olmadığı için çocuk yapmıyor değilsiniz, şartlardan dolayı yapmıyor değilsiniz, falanca olsa yapardınız değil. İnsanoğlu çamurunda boğulmaya mahkum bir canlı ve refah insanın hamurunu bozuyor. Biz iyi ne üreteceksek burada debelenirken üretmeye mecburuz, bunun anlamı bu.

Dünyada refah ile doğum oranı arasında korelasyon olan bir tane ülke bulamazsınız yani. Kadının kadınsı tarafına oynayan bir suistimal bu. E kadınlara da çocuk doğur diye dikte edemeyeceğimize ve onlardan beklentilere giremeyeceğimize göre sessizce oturup bu çöküşü izleyeceğiz.

Biliyorum, %95'iniz bu dediklerimi de beğenmeyeceksiniz ve kızacaksınız ve bilmem ne. Zaten diyorum, yarağı yediniz, bu yüzden bu haldeyiz zaten. İstediğinizi düşünebilirsiniz o yüzden. Ben diyeceğimi demiş olayım, çocuk yapmak bu çağda yapılacak en akıllıca şey olur, bu kadar.

Çok az sayıda insan zor diye ağlamayacak, her şeyi bir fetişe veya tabuya çevirmeyecek ve yeterli şekilde buna odaklanacak. Buna böyle odaklananlar da yarının sahibi olacak. Yoksa da yalnız yaşayıp ölüp gidin abi ne yaşadığınız umurumda mı sanıyorsunuz gerçekten bunları derken.

Yalnız yaşayacaksanız da en azından finansal öyle bir alt yapı kurun ki yarın en azından huzurlu ölebilin. Yoksa bu devranın sizi dönüştürdüğü şeyler sizinle beni karşı karşıya da getirir, sizi öldürmek veya sizin tarafınızdan öldürülmek de istemiyorum. İşin ciddiyetini kavrayın.

Ayrıca söylemem lazım belki, ben buna da hazırım bir yerde. Sapık gibi kıyamet sığınağı yapmıyorum ama insanların dönüşebileceği şeyin neticesinde hayatta kalmak için aileli ve yalnız şekilde hayatta kalmak için B, C, D planlarım var. Bence sizin de olsun. Yine de siz bilirsiniz.

Adam haklı beyler. Adam anlamış. Mesele de bu. Bakan ve kendi durumundan-doğrularından dolayı tetiklenmeyen herkesin görebildiği gerçekleri güzelce özetlemiş.

Dünya nüfusu uzun zamandır düşürülmeye çalışılıyor. Kim tarafından? Var işte bir aileler, şirketler. Kişileri bilmiyorum, pek komplo teorisi de okumam. Ancak birilerinin dünyadaki gelişmeleri akışına bırakmadığı aşikar.

Nasıl nüfus düşürüyorlar? Çok güzel bir twitle parmak basmış arkadaş, öldürerek değil. Çünkü öldürmek ilkel dirençlerimizi tetikliyor. Bak yazmış adam, doğru bu:

"Bunu böyle yapmazlar yeaaa öyle olsa bombalarlardı" falan gibi müthiş saçma bir argüman daha var, onu da cevaplayayım, bu işi de germiyor olmalarının tek sebebi gerilim nüfus arttırıyor. Bunu daha önce defalarca gördük. İnsanları ne kadar öldürürsen, o kadar sert dönüyorlar.

Onun yerine fikirlerinizi değiştirdiler. Nasıl değiştirdiler? Zamanında feminizm, şimdi de ona katılan redpill gibi akımlarla. Aile veya sizin hayat travmalarınızla örtüştüğü için de siz bu düşünceleri okuyunca “doğru ya” dediniz, hak verdiniz, tutundunuz bu fikirlere ve bunların maşası oldunuz.

Bakın arkadaşlar, çocuk yapmamanın nedeni ekonomi değil. Çocuk yapmamanın sebebi aynen floodda belirtildiği gibi rahatlık, konfor ve bireysellik. Yok olmaktan korkmamak. Bu kadar. Geri kalan her endişe bunlarla bağlantılı. “Çocuğa iyi bir hayat vermek”, bunu ekonomik derde bağlamak, yine konfor arayışıyla alakalı. Bu ideal değil ama çocuk dediğin sokakta da yaşayabilir çamurda da. Çocuk yapmıyorsanız görün ki mesele onu yaşatmak değil, çizdiğiniz ideal. Peki bu ideal haklı bir arayış mı? Hayır, her zaman değil. Çünkü insan kendi hayatınıza bakıp görmeniz gerekiyor ki daha rahat olunca daha mutlu olan bir canlı değil. Hanginiz mutlusunuz ki? Hepimiz çeşitli bağımlılıkların pençesinde kıvranan ve sabah kalkmak için bile enerji arayan canlılarız şu anda. Hayır dostlarım, hayır. Çocukların pek bir imkana ihtiyacı yok. Çocukların sevgi ve disiplini ayarında görüp, ölçülü bir şekilde yakınlık ve sorumluluklar gösterilerek yaşatılmaya ihtiyacı var. Bu kadar. Daha iyi okullara da ihtiyaçları yok, daha çok kıyafet veya oyuncağa da, sinemaya da ona da buna da.

Sizler anne babanızın beceremediği evliliklerin kurbanısınız. Bunu bir anlayın. Bazen de, floodda arkadaşın söylediği gibi kendilerinin becermek zorunda kalmadığı evliliklerinin kurbanısınız. Ne demiş bu ikinci floodda arkadaş:

Şu anki nesilde de devam ettiği ve böyle gittiği için zaten dünyanın ırzına geçildiği gibi "Evlilik falan olur, önce hayat, önce okul, önce kendi ayakların üzerinde dur, KİMSEYE MUHTAÇ OLMA" falan gibi bir refah getirisi önkoşulla bizi yönlendirdikleri için biz kayıp bir nesiliz.


Onlar, kendi anne babalarından sonra okuyup, 20-25 yaşında evlenip, işe girip, çoluk çocuğa karıştıkları için bizlerin de otomatik şekilde evleneceğimiz gibi bir yanılgıyla bize kadın olmayı, erkek olmayı, hayatın gerekliliklerini, hiçbir şeyi öğretemediler. Bilmiyorlardı çünkü.


Tam olarak bu. Vallahi bu adam akıllı. Hani sizlere “önce oku mesleğini eline al” diyorlar ya. Bu da size mantıklı geliyor. Hah işte, bunu neden diyorlar, çünkü onların evlenmek gibi bir mücadelesi değil meslek ve ekonomik bağımlılıkla mücadelesi oldu. Bu yüzden size doğru bir şey öğrettiklerini sandılar ve sizler için özellikle annelerinizin travmalarından kaçmak en doğru şey gibi göründü ama karşıdan gelen kamyonu göremediniz. Size bu öğütleri verenler de göremedi. Serbest cinsel piyasa, bu piyasada eşleşmek, evlenmek ötelenesi ve kolay bir şey değil. Çok zor bir şey ve beceremiyor gençler, beceremeyecekler de. Çünkü evrimsel uyumsuzluk var. Aşk ve güdüler başka bir şey emrediyor, onlar başka bir ilkel çağın hisleri; evlilik ve aile ise başka gereklilikler getiriyor. Hepsini serbest bıraktığınızda işte sürekli yazdığım piyasa sorunları ortaya çıkıyor ve bu durum binlerce yılda ancak başkalaşır. Evrim yavaştır.

Abinin kaçırdığı bir nokta var dedim, söyleyeyim, onu ek floodda yazmış. Daha bu abimiz benim yaşıtım olarak hala piyasada kaldığı için durumuyla barışmak açısından bir şeyi görememiş, orada saçmalamış. Erkeklerin 35’e kadar adam olmaması ve ondan sonra evlenmesi diye bir ideal, bir saçmalık yok. Her şeyi çözmüş görünen adamın buradaki saçmalığı görememiş olması inanılmaz.

Bir toplumda kadınlar ve erkekler birbirini etkilerler, birlikte varız biz. Siz erkeklere 35’e kadar bekar kalabilecekleri bir ortamı normal görürseniz bu toplum nasıl şekillenir? Bu erkekler volcel olarak bekar kalsınlar diyorsanız bilemem ama sanmıyorum. Bakın, bir toplumda erkeklerin bekarlığı normalse orada seks olur. Çekici erkekler o piyasanın altını üstüne getirir çünkü güdülerin ne olduğu ortada. Mutlaka bir kısım kadınlarla seks yaparlar ve bu sefer aynı bugün olduğu gibi piyasa bulanıklaşır. Çünkü piyasadaki diğer erkekler bu kadınlara yatırım yapmak istemezler doğal olarak. Hadi kadınlar kısıtlandı da yapamıyorlar diyelim hayat kadınlarından dolayı cinsel hastalık ve babasız çocuk problemleri olur. Sekse ulaşamayan erkekler mastürbasyonun pençesine düşer ve iyice salarlar, o erkekleri topluma kazandıramazsınız. Ya gözümüzün önünde manzara, sen ne anlatıyorsun kardeşim?

Yani erkekler 35’e kadar bekar olsun sonra genç kızlarla evlensin diye bir model sürdürülebilir bir toplum önerisi değil. Evlilik kurumunu sürdüren hiçbir dinde, hiçbir kültürde erkeklerin de genç evliliğinden başka bir öneri göremezsiniz çünkü olmaz. O yüzden, hayır erkeklerin prime’ı 35 falan olmayacak, erkekler aynen benim eşimi maskülen babasının zamanında çok iyi yetiştirdiği gibi 20’lerinden itibaren adam olacak şekilde disiplinli yetişecekler. Gereksiz okul yıllarından kurtulanacak. Zaten akademik kariyerin para kazanmak için de bok gibi olduğu sanırım son 10-20 senedir ayan beyan ortada. 30 yaşına kadar okumaya çalışmak yerine adam gibi 20’lerin başlarında meslek hayatına atılacaklar.

Neyse, floodda da dediği gibi, napıyorsanız yapın. Zaten bu saatten sonra ne değişir bilmem. Ama ne savunduğunuza dikkat edin.

 

 

Yorumlar

Asyranta (25 yaşında) 2 hafta önce yazdı:

Kelimesi kelimesine doğru bir mevzu ancak bu kadar itici bir üslupla anlatılabilirdi. O floodu atmadan çok önce engellemişim kendisini, çok sonra "Allah Allah ben ne sebeple engellemiştim ki bu adamı?" deyip engelini kaldırmıştım. Üslubunu tanıyınca sebebini anladım.

Hadi üslubunu da boş ver. "Yazarken gergindi belki" der geçersin. Ancak 25 yaşına kadar cinsellik yaşamamış insanları aşağılaması son nokta bence. Belli bir zeka seviyesinin üstünde ve sarı saçlı doğmuş olması ona bu coğrafyanın talihsiz hayat şartlarında mücadele veren, kendine uygun birini bulamamış insanları hor görme hakkı vermiyor.

Malum floodunda tek katılmadığım nokta: Paranız olmadığı için çocuk yapmıyor değilsiniz, şartlardan dolayı yapmıyor değilsiniz, falanca olsa yapardınız değil.

Biri lütfen bu arkadaşa bebek bezlerinin güncel fiyat listesini atabilir mi? Sanırım kendisi Norveç'in ve ülkemizin ekonomisini birbirine karıştırmış.

İnsanların çoğu hala kirada yaşıyor. Yuvam dedikleri yerden her an çıkmaya zorlanabilirler, güvence yok, huzur yok, para çoğu zaman yok, birkaç aya neredesin belki belli değil, akbaba gibi bekleyen bir ev sahibi var, paran altına dövize yatırmadığın sürece her geçen gün pul oluyor, asgari düzeydeki ihtiyaçlarını karşıladığına şükreder durumdasın. Gençken taşı sıkar suyunu çıkarırsın, tüm bunlara katlanabilirsin ama uzun vadede, yaşlanıp güçten düşmeye başladığın zaman seni ve soyunu koruyacak hiçbir şey olmaz.

Benim çözümüm şu: Ücretsiz kreş ve anaokulu imkanları arttırılmalı + çalışma saatleri azaltılmalı + 18 yaş üstü her vatandaşımıza bir ev verilmeli (bu çok önemli) = kira olmayacağı için daha rahat birikim yapılır = insanlar özbakımına işine gücüne eğlencesine daha fazla zaman ayırır = insanlar evlerinde güven içinde, tasasızca sevişir = nüfus artar. Mutlu son.

<3

Alpago (24 yaşında) 2 hafta önce yazdı:

Bunlar yapılsa bile doğum oranları artmaz. Kadınlar feminizme sardılar. 

https://mantiklikadin.com/yazi/hayatimda-okudugum-en-iyi-flood

Bunu oku daha iyi anlarsın. Kadınlara daha çok hak vererek doğum oranlarını arttıramazsın. Daha çok rahatlar kadın. Üzgünüm ama kadına güç verince doğum oranı azalıyor. Kadınların Eğitim seviyesi arttıkça çocuk doğurma oranları azalıyor. Toplum bunun cezasını kadınlara keser söyleyeyim. 

MAJ3R LAZ3R 1 ay önce yazdı:

Aynı kişinin bu floodu hakkında ne düşünüyorsun? 

EVA01 (19 yaşında) 1 ay önce yazdı:

Hesap korumalı olduğu için flood görünmüyor fotoğrafını atma şansın var mı aşırı merak ettim

MAJ3R LAZ3R 1 ay önce yazdı:

Bende takip etmediğim için şu an göremiyorum. 

Bi kadın, 25 yaşına gelip hiç cinsel deneyim yaşamamış oluşundan "beni alacak adam çok şanslı" diye bahsederek bi gönderi paylaşmıştı. Floodun sahibi de ona alıntı girerek belli bi yaşa kadar cinsellik yaşamayanların ruhsal olarak sorunlu olduğunu, bunun övünülecek bir şey olmadığını anlatıyordu. Fakat benim asıl mantıklı kadının fikrini merak ettiğim ve en çok tepki çeken cümlesi de "En geç 20 yaşında cinsellik yaşamış olun hatta 20 bile geç" demesiydi.

Mantıklı Kadın 1 ay önce yazdı:

Yazı içine ekledim :)

Mantıklı Kadın 1 ay önce yazdı:

Karışık duygular yaratan bir flood, idealde doğru denebilir, daha doğrusu haklı olduğu noktalar var ama hayatın doğal akışına da biraz aykırı.

Senin takıldığın mesele bence en çok "25 yaşına kadar cinsel deneyim olmayan problemlidir" anlamına gelebilecek kısmı. Ben bu yargıya katılmıyorum, benim dindar bir sürü arkadaşım oldu ve bu insanlar samimi olarak cinsel uyarımdan uzak duran kişilerdi. Evlendikten hemen sonra hamile kalanları da oldu, demek ki cinsel hayatları da başladı. Ben bu insanları sorunlu veya acayip kişiler olarak tanımlamam, bir arızalarını, garipliklerini görmedim. 

Ha yaşadıkları güzel bir şey miydi? Floodun haklı kısmı, cinsel olgunluğa 15 yaş civarı erişen bir canlının zihinsel olgunluğunun günümüzdeki çevre şartlarıyla 25 yaş civarına kadar ertelenmiş olması ve bu böyle olmak zorunda değil. Biliyorsunuz ben hep yola erken çıkılabileceği taraftarıyım ve "bir şeyleri ertelersen yolun sonunda daha bilge ve mantıklı olacaksın ve her şey daha iyi olacak" söylemine katılmayan biriyim. Yol üzere olmadığın sürece her şeyi 40 yaşına da ertelesen hiçbir şey daha iyi olmayacak, sadece yüzleşmeyi ve sorumluluğu erteleyip durmuş olacaksın. Tamam aileden ciddi problemlerin varsa evet kendi macerana atılmadan önce içsel aydınlanma, terapi gibi süreçlerden geçmen gerekir ama bu durumdaki insanların kişisel durumlarının tüm topluma gerekli görülmesinden de bıktık usandık açıkçası biz diğer yolun insanları olarak. 

Günümüzde, gençliğin inanılmaz idealize edilmesi ve sorumlulukların ertelenmesi fetişi var. Bu öyle bir hale geldi ki ilerlemeye şansı olan gençlere bile sürekli olarak pişman olacakları telkin edilip durduğu için ilerlemekten geri durmak zorunda hissediyor ve bocalıyorlar. Her gün başka bir ortamda "ya her şey iyi olacak gibi duruyor da işte şunu şunu yapmadım o yüzden kendimi şimdi şuna sokmak istemiyorum" yorumlarını okuyabilirsiniz ve bu bir hastalık gibi yayıldı da yayıldı. Bu floodu, bu hastalığa karşı çıkanlar arasında algılıyorum ben.

Evlilik denen paketin inanılmaz şişirilmesi, zorlaştırıldığı eleştirisi de doğru. Aslında evlilik, bunu yazmıştım, temelde, iki insanın birbirinden başkasıyla sevişmemeye söz vermesinden başka bir şey olmak zorunda değil. Bu kadar. Evlilik, bir sadakat sözüdür. Çocuk yapmak sözü değildir, ev almak sözü değildir, araba almak sözü değildir, bunların zamanlaması değişebilir. Ancak günümüzdeki problem, insanların opsiyon bolluğu krizi yaşaması ve bunu da iyi bir şey sanması. Yani şöyle, mecbur hissedene kadar bir kişiyi seçmekte ve ona sadakat sözü vermekte zorlanan bir haldeyiz, artık gençler ev-araba yatırımı yapıp içine çocuk koyup kendilerini dışsal olarak bağlayan bu şartlar olmadan, yani bir yere kıpırdayabilecek hallerinin kalmayacağı duruma gelinceye kadar opsiyonlarını kapatmak istemiyorlar. Belki de hep böyleydik, hatta muhtemelen böyleydik ama opsiyon bolluğumuz yoktu. 

Opsiyon bolluğu niye iyi bir şey değil. Çünkü değil. İnsan psikolojisi bu kadar seçmeye ve fırsat maliyetini bu kadar düşünmeye uygun bir canlı değil. 

Gençler dini nikah kıyarak cinsel ilişkiye girebilir mi mesela? Girebilir. Benim böyle tanıdığım çift var. Üniversitede nikah kıyıp okul bitince resmi nikah kıyıp çoluk çocuğa karıştılar ve halen de birlikteler, mutlu görünüyorlar. Ancak işte bu, opsiyonlarına kendini kapatmaya ciddi olarak razı olacak, yaptığı tercihin dağ gibi arkasında duracak tutarlı insanların girebileceği bir hayat yolu. Ortalama insan bunu yapamaz, o yüzden modelleme olarak bunu önermeyi doğru görmüyorum. Kişi, kendini ve karşıyı doğru tartıp olayın süreceğini, ailelerin evliliğe sorun çıkarmayağını az çok öngörüp bu işe dalmalı. Birbirine birkaç senedir bağlı olmayan, ilişkileri henüz belli sorunlardan geçip sağlamlaşmamış çiftlere ise kesinlikle önermem.

Görüyorsun ya, olay opsiyon krizinde düğümleniyor aslında. Bolluğu olanların opsiyon şımarıklığı olmasa ve insanlar devam edecek olsa, yola çıkmakta problem yok. Onlar piyasada dolanmadığı için diğerlerinin opsiyonlarının günümüzdeki kadar daralması gibi bir sonuç da olmazdı. 

Tam bir cevap verdim mi vermedim mi ama düşündüğüm bunlar oldu.

Ömer 4 ay önce yazdı:

Yaş 35 oldu. Arkamda , önümde herhangi bir kimse olmadığı için maddi olarak toparlanmam bu kadar zaman aldı . Şimdi ciddi bir ilişki yolunda ilk adımı attım. Hocam en dandik teneke arabanın bir milyonun üzerinde olduğu , evi geçtim kiraların asgari ücret seviyesine geldiği , nüfusun yüzde 65inin asgari ücrete endeksli yaşadığı bir ülkede evlilik herkesin harcı değildir. Heleki şu zamanda Z kuşağının umutları dahi çalınmışken .. erkek her zaman iki kişilik düşünmek zorunda . Yanındaki kadının çalışmasına ihtiyaç duymadan evini geçindirebilecek maddi güce sahip olmalı bence . O nedenle yeri geldi , bilerek uzak durdum ilişkilerden. Üzüldüm, ama gerçeklikten kopanın sonu hüsran olur . 

 Nüfus konusuna gelirsek , sermaye sahipleri tutuştuğu için devlet kurul oluşturdu. Fazla nüfus ucuz iş gücü demek . Kaç tane zengin çocuğu gördünüz askerde şehit olan ? Kaç tanesi ağır işte çalışmış? Kaç tanesi devlet okuluna gitmiş ? Eğitimde , sağlıkta ve adalet sisteminde “ayrıcalıklı eşitlik ” sahibi olanların sırf zenginliğine zenginlik katmak için çocuk yapmak , o çocuğa ihanettir. İleride tek evladımız olursa elbette benim yaşadığım sıkıntıları yaşamasını istemem . Elimden geleni yaparım , yinede sermayeye yem etmem.