Evlilik Süreci ve Maddiyat

Evlilik

Üstüne sürekli bir şeyler düşündüğüm ancak ne hikmetse bir türlü yazıya dökmediğim bir konuyu konuşalım: evlilik sürecinde yapılacak maddi yatırımlar. Bunlar neden vardır, neyi hedeflemelidir, dengeler nasıl olmalıdır?

Biliyorsunuz, benim geleneklere, dine ve kültürel evrimin başka sonuçlarına bakış açım şu: ortada bir şey varsa, bir işe yaradığı için vardır, belli gerekliliklere cevap verdiği için hayatta kalmıştır. İnsanlar zorla karar verip bir şeyi birbirlerine dayattığı için değil, bu kararı verenlerin nesilleri sürdüğü ve aksi şeyleri deneyenlerin nesilleri sürmediği için var belli kalıplar. İşlevseller kısaca.

Yine biliyorsunuz, evlilik sürecinde, Türkiye gerçeğinde ağırlıklı olarak erkeklerden maddi yatırımlar beklenir. Hindistan'da mesela böyle değil, orada erkek tarafı değerli, kızlar çeyiz getirmek ve düğünü yapmaktan sorumlu taraf diye biliyorum. Erkeği devasa bir lütuf gören bir kültür olmalarıyla alakası olsa gerek. İlginç... Türkiye'dekini daha mantıklı, zira doğurganlığa karşı kaynak sağlayıcılığın trade'i yapılmış oluyor yani kadının biyolojik değerine karşı erkek sosyal bir değer üreterek denkliği oluşturmuş oluyorlar.

Evet, gördüğünüz üzere ben erkeklerden maddi beklenti olmasını olumsuz olarak görmüyorum. Kız aileleri, daha doğrusu toplum, doğurma kapasitesine sahip ve nüfusun belirleyicisi, değerli biyolojik varlık olan kadını bir erkeğe adayacağı zaman, erkeğin de buna layık olacak biri olduğundan emin olmak istiyordu. Erkek tarafının düğün sürecinde yaptığı maddi harcamalar iki konuyu kanıtlar: 

Birincisi, erkeğin kaynak yaratma yeterliliğine sahip olduğunu.

İkincisi, erkeğin bu kaynakları kadına dolayısıyla çocuklara harcamaya niyetli olduğunu. 

İkinci konu da birincisi kadar önemli zira bir erkek ne kadar zengin olursa olsun cimri ise bunun kadın ve çocuklar açısından hiçbir yararı olmaz malumunuz.

İnsanlarda bolluk ve kıtlık zihniyeti var. Bazı insanların yokluğa karşı tavrı rahat ve toleransı yüksektir, bazılarınınki ise çok daha sınırlıdır. Birinci grup insanlar mal biriktirmek konusunda çok motive hissetmez ve geleceğe umutla bakabilir, risk alabilirken; ikinci grup insanlar biriktirme, stok yapma, hazırlık yapma, garantici davranma noktasında çok daha takıntılı olurlar. Böyle davranışları kişilerin harcama alışkanlıklarından rahatlıkla gözlemleyebilirsiniz. Birinci grup deneyime ve yaşayışa para harcayabilirken, örneğin lüks restoran veya tatile gidebilirken ikinci grup yapmaz, araba ve eve harcar gibi...

Ben, aileler arasında evlilik sürecinde maddiyat yüzünden yaşanan en büyük problemlerin ailelerin bu iki farklı tipten olmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Bu bakış farklılığının zihinlerden sökülüp atılacak bir şey olduğunu sanmıyorum. Denklik gözetilecekse, maddi durum konusundaki denklikten bile daha çok, maddiyata bakış konusunda denkliğe sahip olunmasının önemli olduğunu düşünüyorum.

Bolluk zihniyetine sahip aileler gençlerin evlenirken eksikliklerle evlenebileceğini düşünüyorlar ve çocuklarına tam paket hazır bir hayat sunmak gerekliliğini hissetmiyorlar. Yokluk zihniyetine sahip aileler ise yeni kurulan ailenin yoklukla sınanmaması gerektiğine yürekten inanıyor ve evliliğe başlarken, bu beklentilerde ileri gidenleri ev ve araba "sahibi" olmayı dahi, bir şart olarak görüyor. 

İroni bu ya, çocuklar evliliğe rahat başlasın ve zorlukla sınanmasın diye düşünen aileler genelde evlilik sürecinde o kadar büyük faylar açıyorlar ki maddiyat kavgaları yüzünden, evlilik kaçınılmaz olarak sakat başlıyor. 

Girizgahtan anlaşıldığı üzere, ben maddi kaygıları haklı görmekle birlikte derecesinin bolluk tarafında kalacak şekilde olması gerektiğini düşünüyorum. Somutlaştırırsak:

  • Damadın meslek sahibi olması, çiftin kabaca yapılan kira-fatura-mutfak-ulaşım masraf toplamı hesabını karşılayabiliyor olması, erkeğin hırslı ve çalışkan olması, kumar veya kripto gibi risk içeren işlere mesafeli olması.
  • Erkek tarafının içine girilebilecek kadar temiz ancak tamamen mükemmel döşenmesi şart olmayan bir ev dekore edebilmeleri.
  • Kız tarafının getirebildiği çeyizi getirmesi.

Evlenmek için yeterli şartlar olmalı. Evlendiğiniz için anında çocuk yapmak zorunda değilsiniz. Dolayısıyla çocuğun getireceği maddi sorumluluklardan önce birkaç ay-yıl hazırlık yapma ve durumunuzu yükseltme şansınız olabilir.

Benim düğün konusundaki görüşümü bilenler vardır. Twitter'da birkaç kere yazmıştım:

Düğünler tam bir curcuna, tam bir karmaşadır. Düğün gelin-damat için yapılmaz, evliliği duyurmak için yapılan sosyal ve ekonomik bir olay. Düğünle ilgili hayal kurmayın, beklentiye girmeyin. Bırakın anne babalarınızın mutlu olacağı şekilde onlar bir organizasyon belirlesin, adet töre neyse yapılsın ama masraflara da ortak olsunlar. Beklentiye girmezseniz kafanız rahat eder, hiç gerek yok şu sosyal curcunanın ortasında kendi sesinizi duyurmaya çalışmaya. Düğüne bireysel bir anlam yüklemeyin. Bireysel bir kutlama istiyorsanız siz gelin damat olarak sadece kendi istediğiniz kişilerle çok daha küçük başka bir program organize edin, onu siz ödeyin.

Akrabanı değiştiremezsin. Çocuk çağırmamak da halen çoğu çevreye göre ayıp. Bizden büyük şeylerle bu kadar savaşmanın alemi yok. Önemsememiş bir gelin ve damat böyle şeyleri takmazlar, yok çocuk bağırmış yok koşmuş. Kontrol edemeyeceğin şeyi umursama, umursamak istediğin kontrol edebileceğin kadar olsun.

Düğün özelinde, anlayacağınız üzere seçimleri ailelerinize bırakmanızı öneriyorum. İnanın birkaç saatlik iş. Hiç öyle hayat boyu hatırlanacak hatıra vs. demeyin. Ben hiçbir şeyini anmıyorum ki gayet güzel olmuştu. Sıkıntı çektiğinize değmez.

Mobilya vs. tabi ki kendi zevkinize göre olmalı, düğünde alınan mobilyalar eğer ortalama ve üstü ise 10 sene kadar kullanılıyorlar.

Bana sevgililik ve evlilik öncesi seksi savunduğum için, kınanması gereken durumlar olduğunu düşünmediğim için okuyucu tabanımdan düzenli tepki geliyor. Şimdi bu paragrafı açıyorum çünkü aslında bir kadın ve erkek arasındaki asıl dinamiğin-dengenin anlaşılması açısından sevgililik özellikle erkeğin lehine çalışan bir kurum. 

Neden? Tüm buraya kadar bir kere daha anladığınız üzere evlilik, düğün-dernek, nikah tamamen sosyal, büyük aileyle ilgili gerekliliklerdir. Çiftten büyüktür bu işler. Bu yüzden karışanı çok olur. Karışmaya hakları da vardır, ben evlilik sürecine makul düzeyde karışmayı ana babanın hakkı olarak görüyorum. 

Özellikle kız tarafı için ataerkil düzende kızını emanet etmek zordur. Çünkü kızlar en makul ailelerde dahi erkek tarafının etkisinde kalırlar, kız tarafının pasif olduğu durumlarda kızlar adeta insafa kalırlar. Bu yüzden, kız tarafı evlilik sürecinde erkek tarafının kıza değer verdiğinden emin olmak ister. Başta da dediğim gibi bu değerin nişanesi olarak da maddi şeyler beklerler. Az ya da çok. Talep edebilmek ve nazına oynanmak isterler. Ne kadar pasifler, ne kadar ciddiye alınıyorlar ölçmek isterler.

Nişanlınızı bu reflekslerle fitleyecekler. Siz eğer yapmıyor görünürseniz, nişanlınız da sizin ona verdiğiniz değerden şüphe edecek. Erkek tarafına boylarını aşmayacak kadar bonkörlüğü mutlaka öneriyorum. Saçma bulup bulmamak kriteriniz olmamalı. Çünkü öncelikleri farklı insanlar zaten saçmanın ne olduğu konusunda anlaşamazlar. Önemli olan taleplerin sizi maddi olarak zorlayacak düzeyde olmaması. Aradaki nüansı görebiliyor musunuz? 

Ama, ama, ama... İşte sevgililik burada devreye giriyor, evlilik süreçleri öncesinde kız arkadaşınızın sizden sürekli hediye, sürekli sürpriz, sürekli sosyal medyaya içerik ürettirecek hizmetler beklememesi, sizi niteliklerinizden etkilendiği için sizi istediğini hissedebilmeniz çok önemli. Beğendiğin bir erkekle birlikte olduğun zaman sırf onunla aynı ortamda bulunmaktan, onun yanında yaşamaktan enerji devşiriyorsun, nereden bildiğimi sormayın :D

Nitelikler ve yatırım-ödeme. Erkeğin bir kadınla etkileşimdeyken ortaya koyduğu iki özelliği. Ben ilişkide erkeğin %70 nitelikleri %30 yatırımı sayesinde yer bulmasını öneriyorum. Açmıştım Twitter'da:

%70-%30 oranlamasını, bir tarafın belirgin biçimde baskın olduğu, ancak az olan tarafın da yok sayılamayacak kadar önemli olduğu durumları tanımlamak için kullanıyorum.

Niteliklere ne girer: erkeğin dış görünümü, hobileri-becerileri, mesleki başarıları, diksiyonu, araba-taşıt kullanma becerisi, alet kullanma becerisi, seks... Kadının bunlara duyduğu hayranlık-takdir, bunların kendisine gösterilmesi için talepte bulunması erkeğin niteliklerine olan düşkünlüğünün nişanesidir.

Ödeme nedir? Hediye, gezdirmek, iltifat etmek, jestler, maddi olarak desteklemek, zaman harcamak. Erkeğin kadına verdikleri kabaca.

Bir erkeğin, kendini hediye almaya mecbur hissetmesi bu dengenin yanlış oturduğunu gösterir.

Bir erkeğin hediye almanın sevgiyle taşarak içinden gelmesi, bunu trip korkusundan yapmaması dengenin sağlığını gösterir.

Sevgililik sürecinde çift sadece iki kişidir, o yüzden sizin aranızdaki denge net biçimde görülebilir. Evlilik süreçlerinde üstte açıkladığım üzere olay karmaşıklaşacak ve sizin aranızdaki dengeler iyiyse, sağlıklı ise bunları büyük ihtimalle aşabileceksiniz, dengeler sağlıksız ise her şey çok büyük ihtimalle daha kötüye gidecek.

Şimdi kızlar. Kızlaaaaarrrrr kızlar. Sözüm size dönüyor şimdi. Evet, erkeklerin kaynaklarını bir kadına yönlendirmeye gönüllü olmasında o kadını özel görmek ve onunla çocuk yapmak istemesi arasında bağlantı vardır, bunu inkar etmiyorum. Ancak bunun ölçüsü konusunda beklentilerinizin yanılabiliyor olduğunu hatrınızdan çıkarmayın. Bu iş ölçü işidir. Görmek istediğiniz değeri siz mi güvende hissetmek için istiyorsunuz yoksa çevreye ne kadar değer gördüğünüzü göstermek mi istiyorsunuz mesela? Sosyal medya ikincisi konusunda felaket bir rekabet ortamı yarattı, yapmayın. Zaten beğendiğiniz bir erkekle beraberseniz emin ol çevrenin onayına bu kadar ihtiyaç duymamanız gerekir.

Bir erkeğin size değer vermesini zorla sağlayamazsınız. Sizin yapabileceğiniz şey erkekten değer koparmak değil, değer görmediğinden şüphelendiğin zaman gitmektir. Sadece bu. "Zorla bir şeyler koparmak" davranışına girdiniz mi karşılığında olayı akışına bıraksanız görmeyeceğiniz direnç mekanizmaları görürsünüz çünkü, su bulanıklaşır. Erkek tarafı da sömürülüyoruz endişesine düşer ve tepkisel davranır çünkü. 

Olayı buna çevirmeyin. Bekleyin. Çok ölçülü talep edin. Erkekten beklediğinizin biraz üstü jest, durumu olduğu halde hiç gelmiyorsa bakın duruma. Kaldı ki, hipergamik olarak tercih edilen bir erkeğin günümüzde değer vermediği bir kadınla evlenmek için bir sebebi yok. Hipergamik denge sağlanmadığı durumda da erkekten istenenler zaten senin gördüğün değerin nişanesi değil erkeğin niteliklerindeki yetersizliğin ödeme ile kapatılmak istemesidir, bu da başka bir yanlış. 

Nüansları anladınız mı? Daha açıklamam gereken bir şey var mı?

İki tarafa tamamen zıt konuştum değil mi? Çünkü bu işler tam olarak "ortada buluşma" sanatıdır.

İyi ki teraziyim lan. Denge bulmak tam benim kalemim.

Yorumlar

kanyerecep (25 yaşında) 1 ay önce yazdı:

Abla naber nasılsın, askerden döndüm bir sorayım dedim :D eline sağlık yine güzel yazı.

Mantıklı Kadın 1 ay önce yazdı:

İyiyim, ailenin de senin de gözünüz aydın, ağlatmayın adamı. Çok sevindim sağ salim dönmene. Bugünler, taşları tek tek oturttuğun güzel bir hayatın başlangıcı olsun inşallah. Bilirim, askerliği halletmek erkekler açısından önemli bir mihenk taşı. 

kanyerecep (25 yaşında) 1 ay önce yazdı:

Ablam çok sağol, ne güzel dua ettin öyle, daha güzelleri senin olsun:))

Umarım taşlar tek tek oturur valla, herkesin manitası gelmiş, ben sap şekilde gittim çıktım yemin töreninden:) hayırlısı böyleymiş diyorum, hatırlıyorsundur belki zaten hikayemi az çok, reel ad soyadım da mailde zaten onu da demiştim:) 

Sen mi vesile olsan acaba şu çöpçatanlık sitesini yapsanız mı enişteyle, ahahaha, iyi bayramlar şimdiden

Emsal (26 yaşında) 1 ay önce yazdı:

Sevgili Cıvıtık.. Onunla yaklaşık dört ay önce ayrıldık sebep olarak annesinin yakınımızda (hemen karşı dairemizde)karşı çıkmam.Her iki tarafa da ayrı mesafede duralım diyince agresifleşen bir eski sevgili..anne ve babası da ayrılmış olup tek çocuk kendisi olunca annesiyle yaşamayı tercih eden babayı komple hayatından silen bir çocuk vardı hayatımda.Annesi türlü manipülasyonlarla adeta bir kukla gibi oynuyordu onunla.(Babanla konuşursan sütümü helal etmem gibisinden)Neden ona bunu dayatıyorsunuz deyince oğlumu benden koparıp götüreceksin ve beni bir kedi yavrusu gibi bırakacaksın cevabını aldım .İki yıldır emek verdiğim sevdiğim aşık olduğum insanla yollarımız ayrıldı ve ban hâlâ bunun etkisinden çıkamıyorum.Yakın zamanda pişmanlığını dile getiren paylaşımlarda yaptı ama yeni yeni kızlar eklemeyi de ihmal etmiyor..ve ben içimdeki bu öfke ve yarım kalmışlık hissiyle nasıl yaşayacağımı bilimiyorum bana herhangi bir önerin var mı abla?

Mantıklı Kadın 1 ay önce yazdı:

Emsal, 2 yıllık yatırımı 4 ayda silmek zor. Yaşadığında garip olan bir şey yok.

Doğru olan olmuş. Hiç üzülme ve arkana bakma. Size şunu söyleyeyim, sevgililikte ve nişanlılıkta olan problemler evlenince iyileşmez. Çocuk olunca daha da kötüleşirler. Sorunsuz, mükemmel ilişki diye bir şey de yoktur elbet. Ancak -skalada anlatayım, ahahahahaha beni düzenli okursanız göreceksiniz ki ben tam bir skalada ifade etmek manyağıyım- bir ilişkide hiç problem olmaması durumunu 0, problem sıklığını 10 kabul edersek, ilişkinizde 5 puan ve üstünü veriyorsanız asla evlenmemelisiniz diyebilirim. 2-3 puan alacağınız bir ilişki sağlıklı bir ilişkidir ve sürmesini umabilirsiniz.

Sen bak bu çocuğu stalkluyorsun. İradeni tek bir konuda kullan, stalklamayı bırak. Eski bir vakayı stalklamak acı çekmenin en bedava yöntemidir. Hem bunu yapıp hem neden unutamıyorum deme. Her stalklama isteği geldiğinde bir şarkı aç veya su içmeye kalk. 

Zamanla geçecek. Geriye bakma. Allah kurtarmış.

Emsal (26 yaşında) 1 ay önce yazdı:

Teşekkür ederim abla.İkili ilişkimizde bir kere olsun kavga etmedik annesinin kırmızı çizgi olduğunu ve yanından ayırmak istemediğini söyledi bana.Ben aile apartmanında büyüdüğüm için ailemizin sınırlarının kevgire çevrildiği gerçeğine çokçakez şahit olduğum için bu durumu istemedim o da babası gibi onu yalnız bırakmak istemediği için annesiyle kaldı ve bu kararını o kadar beklemediğim bir zamanda verdi ki neye uğradığımı şaşırdım annesini de arayıp o sinirle kavga ettim . Adım saygısıza çıktı tabi ki ..ve çok haklısın abla onu unutmak için hiçbir çabam da olmadı.Söylediğini yapacağım.Artık hayatımda olmadığı için onun yaşamıyla ilgidar olmak beni daha da çok yıpratacak biliyorum ancak abla mutlu olmasını istemiyorum ne kendinin ne annesinin.. Yanındayken bir kere olsun sevildiğimden ve sevdiğinden şüphe etmedim beni nasıl silebildi hâlâ inanamıyorum🥺😔💔

Mantıklı Kadın 1 ay önce yazdı:

Kin tutma, kin sana zarar verir. Nasıl silebildi? Silmenin tam olarak sevgiyle alakası yok, onun da kırmızı çizgisiymiş, irade göstermiş işte. O da acı çekmiştir elbet. Ancak, senin kendi hayatın dolayısıyla hassasiyetlerin olduğu, onun da kendi geçmişi dolayısıyla bununla çatışan hassasiyetleri olduğu için bu iş olmaz, üzüntünüze ve sevginize konsantre olup kendinize acı çektirmeyin.

Sal. Kendini bu vaka yüzünden değersiz hissetme. Sen de değerini bak, başkalarının tavırlarında görmeye çalışıyorsun, senin de problemin bu. Değerli hissetmek için kendini sevmeye başlamalısın, başkalarının seni sevmesine muhtaçlığı bırakmalısın. Yoksa üzülmeye devam edersin.