Ev İşleri Yapan Erkek 2

Evlilik

Arkadaşlar öncelikle sizleri tebrik ediyorum. Kardeşim ben neden kimseyi tanımıyorum ve siz bu kadar kişiyi nasıl tanıyorsunuz ve kimdiler, ne yaşadılar biliyorsunuz? Hakan Hepcan diye biri olduğunu, Vine diye bir şey olduğunu ben vallahi yeni duydum. Eşimin de bana bazen sorduğu gibi, ben fanusta mı yaşadım bugüne kadar?

Olayı bilmeyenler için özetleyeyim, röportajdan anladığım kadarını söylüyorum, bu abi Türkiye'de internet ünlüsüymüş, kendince bir kitlesi varmış ve para kazanmış. Almış bu parayı önce Sırbistan ardından Norveç'e gitmiş. Orada bir kadınla aşık olmuşlar, evlenmişler. X ahalisinden öğrendiğim kadarıyla orada tam bir işi yokmuş ama kadın doktormuş. Sonra ev işleri falan çoğunlukla abiye kalmış ve kadın abinin yapışını da beğenmiyormuş, ayrıca sosyal statü olarak da orada aşağıda hissettiğini sofra adabına uyamadığını söylemesinden çıkarıyoruz. En sonunda yapamamışlar ve boşanmışlar, o da yurda dönmüş. 

Şimdi bu öykü üzerinden herkes kendi yorumlarını yaptı ama kadınlar tabi ki erkeğin ev işi yapmayı beğenmediği için bu evliliğin yürümediği görüşünde toplandılar. 

Cinsiyetlerin konuşurken genelde çıkarlarına hizmet edecek şekilde konuştuğunu görüyorum. Davranırken ise çıkarlarına göre davranmak istediklerini ama çoğunluğun bunu başaramayıp içsel eğilimlerine göre davrandığını söyleyebilirim. Peki neden çıkarlarımız ve içsel eğilimlerimiz uyumlu değil?

Çünkü akıllıyız ve hayvanlardan farklı olarak korteksimiz çok gelişmiş, onunla bizim için iyi olacak, çıkarımıza hizmet edecek şeyi düşünebiliyoruz ve buna göre davranmak istiyoruz. Böyle böyle başka hiçbir canlının oluşturamadığı bir kültürel birikim meydana getirdik.

Peki eğilimlerimiz neden işi bozuyor? Çünkü eğilimlerimiz yani dürtüsel kısmımız zihinsel gelişmemizin arkasından geliyor. Doğru bildiğimizle canımızın yapmak istediği farklı tempolarda koşuyor ve arada uyumsuzluk oluşuyor. 

Kadınlar neden erkeğin ev işi yapması durumunda evliliğin daha iyi olacağını savunuyorlar? Çıkarları için. Bakın çıkar kelimesini burada ben olumsuz bir manada kullanmıyorum. "Kendi için daha iyi olacak sonuç" diye düşünün bu yazıda çıkarın karşılığını. 

Günümüz manzarasında kadınlar hayatlarını idame ettirme konusunda erkeğe gözü kapalı teslim ol(a)mıyor ve meslek hayatında da olmak ihtiyacı hissediyorlar. Bu durumda da ev işlerinin paylaşılması gerekiyor. 

Zaten akıl sahibi herkesin üstünde fikirbirliğine vardığı şu kabuller ortaya çıkmadı mı?

  • Erkek meslek sahibiyse ev işlerini kadın yapar.
  • Erkek ve kadın birlikte meslek sahibiyse ev işlerini birlikte yaparlar.
  • Kadın meslek sahibiyse ev işlerini erkek yapar.

Bu da benim gözlemime göre uygulanıyor. Ben kadının çalışıp da tüm ev işlerini yaptığı evlilik görmüyorum, siz görüyor musunuz? Gerçekten ama, teoride değil. Bana isim isim örnek düşünün. Evet çalışan ilk kadın neslinde böyle bir uyumsuzluk oldu, şimdiki kadınların annelerinde ama günümüz yeni evli ve küçük çocuklu çiftlerinde benim gördüğüm iki taraf da haftada 5-6 gün çalışıyorlarsa eve ya yardımcı geliyor ve temizliği o yapıyor, yemekler de dışarıdan söyleniyor veyahut karı-koca birlikte iş yapıyorlar. 

Peki neden tartışmalar bitmiyor? Eğilimler yüzünden. Erkekler kadınların "asıl kocam ev işi yaptığı zaman ben onu daha çok beğenirim, daha az yorgun olurum, daha çok seks yaparız" söylemlerine neden katılmıyor? Çünkü erkekler bunu tecrübe etmiyorlar. Ev işi yapmak şu an erkeğin niteliklerinden biri değil kadın için yaptığı bir şey konumunda halen. Sizlere bir ton yazı yazdım erkek çekiciliğinin vericilikle değil erkeklerin nitelikleriyle alakalı olduğu değil mi? Hatta vericiliğin çekici olmasını bırakın, ayarı kaçınca vericilik "yaranma" davranışına dönüşür ve bilakis itici olabilir.

Peki, bir erkek yalnız yaşarken de ev işi yapmıyor mu? Yaşadığın evi toplamak bir cinsiyet konusu mu? Dolayısıyla neden erkeğin ev işi yapması nitelik değil de vericilik oluyor ki?

Birincisi, çünkü bu konu halen çok yeni, kültür evrime uğramış olabilir ama içsel eğilimler için çok yeni. Kadınların başkalarının yanında meslek sahibi olması yeni bir konsept. Eskiden de kadınlar emeğin her türlüsünü veriyordu ama ailenin yanında emek verdiği zaman ev işleri ile mesleki işleri birbirinden şimdiki kadar kesin çizgilerle ayrılmıyordu. Genel olarak kadın içeride, barınak ihtiyacı olan bebeklerle birlikte kalmak ve onlara bakım vermek için "içerideki" işleri hallediyordu, erkek de bunları kadın yaptığı için "dışarıdaki". Kadın ve erkek arasında cinsiyet rolleri denen farklı uğraş alanları oluşmuştu binyıllardır.

İkincisi, kadınların "ev işi yapan erkek"ten anladığı ve beğeneceği şekilde yapılacak ev işi ile erkeğin ev işinden anladığı şey farklı ve kadınların istediği, ilki.

Ortalama erkeğin nesneleri, mekanları algılayışı, dikkat ettiği konular, temizlik ihtiyacı ve bu konudaki kritlerleri ile ortalama kadının bu konudaki kriterleri aynı değil. Bizler, fizyolojik ve zihinsel olarak birbirimizden farklı konularda öne geçen veya geride kalan, birbirimizden farklı birer cinsiyetiz. Kadınların üremedeki rolünün ve erkeklerin üremedeki rolünün, bebeğe olan yatırım gerekliliğinin farklı olması bizlerin hem fiziksel beceride hem de zihinsel beceride farklı olmamıza neden oldu. 

Bu sadece weaponized incompetence meselesi değil. Böyle olduğu örnekler de var ve ona zaten ilk yazı esasen bunun üstüne. Ama fark sadece cahil ve beceriksiz yetiştirilme-kalma nedeniyle oluşmuyor.


*Kocan evde değildir ve işin iki katına çıkmıştır, ama her şey daha kolaydır

Erkeklerin renk tonlarını algılama, bilme konusunda eksik, yüz hafızalarının bizden zayıf olduğunu veya kullandıkları kelime sayısının vs. bizden farklı olduğunu kabul ediyoruz da ev işi kriterlerinin bizden farklı olduğunu neden kabul etmiyoruz? Mesela siz gerçekten ortalama bir erkeğin yatak örtüsü sermek ve yastıkları belli bir kompozisyon etrafında yerleştirmek gibi bir merakı olacağını düşünüyor musunuz? Ben düşünmüyorum. Ajandama hizmet etsin diye de kabak gibi ortada olan bir gerçeği reddedemiyorum kusura bakmayın.

Özetle, erkeklerin temel ev işini yapması, kendi bekar evlerini, kendi arkalarını toparlaması bir vericilik değil. Evet, erkeğin kendi hayatını idame ettirmek için gerekli temel bir nitelik. Ama bunun nasılı, bunu kadının istediği şekilde, kadının istediği zamanda, yani türün gelişim lokomotifi ve seçicisi olana beğendirecek şekilde yapmaya çalışma kısmı, bu iş erkeklerin doğal varoluşunda olmadığı için kazanılmış nitelikten ziyade vericiliğe giriyor. Erkekler binlerce yıl kadınların istediği şekilde ev işi yaparlarsa ve ev işi yapmak erkeğin uzun zamandır kabul edilen becerilerinden biri haline gelirse o zaman bir cinsel çekicilik ve nitelik konusu olur ama şu anda vericilik kategorisinde.

Yani, evet teoride erkeğin ev işi yapması vericilik değil ama pratikte kadın ancak erkek istediği şekilde yaptığında memnun olduğu için, erkeğin kadını memnun etmek için bir şeyler yapması da vericilik olduğu için, barınak binyıllardır kadının usta erkeğin ise acemi olduğu alan olduğu için, ikisi aynı evde yaşadığında erkeğin çabası vericiliğe dönüşüyor. Zaten bu yüzden olsa gerek eski erkekler kadının asık yüzünü, beğenmezliğini çekeceğine onun işlerine karışmıyor; kadınlar da erkeklerini beğenmeyecekleri duruma düşürüp çocuk gibi azarlayacaklarına işlerine karıştırmıyordu. Çünkü kadının olayının beğenmemek ama ihtiyacının beğenmek olduğu ilmine sahiptiler.

Kadınlar vericilik konusunda, kendi iyiliğine yaradığı için her zaman teşvik eden söylemlerde bulunuyorlar ama iş realiteye geldiğinde tam olarak böyle yürümüyor. Kadınların yaptığı "ben benimle evi çeviren erkeği daha çok beğenirim" söylemi wishful thinking olmaktan öteye geçmiyor. Gözlerimiz görüyor arkadaşlar, hangi erkeğin ilişkisinde daha çok saygı gördüğü, hangisinin daha çok azarlandığı ve taleplerle karşılandığı dışarıdan gözlemlenebiliyor. Kadınlar, kendinden beceriksiz ve hizmetkâr gördüğü bir erkeğe karşı içsel bir rahatsızlık hissediyorlar ve çoğu zaman bunu bastıramıyorlar, malesef.

Peki abla neden kadınlar senin gibi, eğilimlerinin zıt yönde olduğundan, yani aslında kendine hizmet edeni değil kendinden farklı şeyi daha iyi yapan erkeği daha çekici bulduklarından bahsetmiyorlar?

Cevap:

Duruşlarını zayıflatmamak için. 

Ev işini paylaşmak konusunda en ufak bir açık verirlerse bu konudaki duruşlarının zayıflayacağından ve erkeklerin bunu bahane olarak kullanıp her şeyin kendi üstlerine yıkılacağından endişe ediyorlar. Ev işleri ağır bir sorumluluk. Meslek ağır bir sorumluluk. Çocuklar ağır bir sorumluluk. Hepsini kadının halletmesi kadının iyiliğine değil kötülüğüne yarayacak bir durum. E bu durumda kadının iyiliğini gözetecek bir şeyi savunması kadar doğal ne olabilir? Bu çok anlaşılır bir şey değil mi?

Bunun en büyük kanıtı, senin bir kadın olarak hakkaniyetli olmaya çalıştığın herhangi bir konuda diğer kadınlardan "şimdi kadınların bu meselede bu kadar zorluğu varken sen bir kadın olarak nasıl ortalığı bulandırabilirsin" tepkisi almamızdır. Bunu yaşadım da, yaşayan da gördüm. Buna benzer cümleyi siz de okumuşsunuzdur. Yani çoğunluk için olay hakkaniyetli olmaktan ziyade safları sıklaştırmak.

Toparlamam gerekirse. Bu konuyu konuşurken kimse konuyu tüm yönleriyle ele almıyor. Kimi işin daha doğru / akıllıca / adaletli kısmından bakıyor, kimi ise eğilimler noktasından. Olaya kadının iyiliği açısından bakanlar da kendince haklı ve belli mağduriyetlerin yaşanmasının önüne geçmek istiyorlar, eğilimler açısından bakanlar da haklı ve onlar da aradaki hipergamik dengenin zarar görmesinden ve cinsel çekimin solmasından kaynaklanacak ilişkisel olumsuzluğun önüne geçmek istiyorlar. 

Tabi siz erkekler, biraz da iğneyi kendinize batırın be. Kadınlar neden size teslim olmaktan, size güvenmekten, hayatı sizinle her şeye kendileri yetişmeye çalışmadan paylaşmaktan bu kadar imtina ediyorlar? Neden çalışmayayım da bebek için evde kalıp ev işini ben yapayım; bu, hayatın tüm cephelerinde bölünmemden daha rahat diyemiyorlar? Çünkü size güvenemiyorlar. Evet, ben biliyorum, emeğinizin ucuzlaştırılması ve bir aileyi tek başınıza geçindiremeyecek konumda oluşunuz sizin bireysel hatanız değil.

Ancak kadınların sizlere güvenememesi konusu tamamen sizin hatanız. Sadık eşlerini, evdeki çalışkan karılarını aldatan nesillerinizin hatası. 

Üstelik günümüzde siz erkekler de kadınlar da birbirinize güvenmeye çalışmak yerine tüm enerjinizi birbirinize güvenmeden bir düzen kurmaya harcıyorsunuz. Daha önce de yazdığım gibi, bense bunu hiç organik görmüyorum ve buradan bakınca açıkça etki altında kalıyorsunuz. O kadar ki özellikle kadınlar güven pompalamaya kalkışan kişilere adeta öfke kusuyorlar, kocan seni aldatsın da gör tamam mı diye beddua ediyorlar güvenen kadınlara. Ben neden erkeklerin topluca "eşimi istemezse dışarıda çalıştırmayacak kadar maddi güç sahibi olmak ve ona sadık olup güven vermek" konusunda konuştuğunu veya kadınların topluca "eşime güvensem de istediğim kadar dışarıda çalışsam, istediğim kadar evde kalsam" konusunu konuştuğunu göremiyorum?

Erkekler de sağolsunlar ev işlerinin ve çocuk bakımının ağır olduğunu kabul etmek değil reddetmek yönünde demeç veriyorlar, bu durumda kadınlar daha da korunmacı davranıyorlar. Oysa ki geçen bir meme vardı, erkeğin biri diyordu ki "baba olduktan sonra anlıyorsun ki meslek hayatı aslında bir tatil, üstelik de ücretli". Aynen öyle. Evdeki emek birçok yönden iş hayatından ağır ve kadına yardım gerekecek, bunu kimin yapacağı tartışılmalı sadece.

Valla bu cendereden nasıl çıkacaksınız bilmiyorum. En azından bu konuyu dürüstçe konuşmadan, korkularınızı masaya yatırmadan ve kendi kampınızı eleştirmeden bir adım bile atamayacağınızı biliyorum.

Aslında güven ve iş bölümü üzerinde kurulan aile dengesi çok güzeldi. Biz ailemizden böyle gördük, kendimiz de böyle yaşamaya çalışıyoruz. 

Seviyorum, o yüzden darısı başınıza diyorum.

 

Yorumlar

spinoza (25 yaşında) 4 hafta önce yazdı:

Geleneksel evliliği nasıl yapıcaz peki? Çevremde bu tarz bi evlilik isteyen bi kadın göremedim hepsi üni okuduk tabi çalışıcaz düşüncesindeler. Birde üstüne zaten dindar birisi olduğum için çevredeki kadın çeşitliliği gözle görülür bi şekilde azalıyor. Çalışmayan bir kadın istiyorum dediğimde önyargılı şekilde yaklaşıyolar zaten, sanki eve zincirle bağlayıp köle muamelesi yapıcam :D ha şey dersin dindarsın görücü usülü düşün ama işte iyi bir aracı yok. Kimse bunun huyu buna denk falan diye kıyas yapmıyo. Yaşıt 2 genç var hadi siz tanışın diyolar sadece, ee o da çoğunlukla tutmuyo tabi. Hadi ben biraz taviz veriyim iş yükü hafif olan meslek grubundan birine yöneliyim(kadının stres altında çalışması evin huzurunu etkileyeceğini düşündüğümden) e onlarda çevremde gördüğüm kadarıyla çocuk olana kadar sıkıntı yok. Çocuk olduktan sonra hiçbiri çocuğu büyütüyüm en azından 7 8 yaşına kadar demiyo. Doğum izni biter bitmez annelerine  paslıyolar anneleri başka şehirdeysede çalışıp tüm maaşlarını bakıcıya veriyolar. (çocuktan bunalıyolar bi kaçış olarak işe dönüyolar) e benim kırmızı çizgilerimden birisi çocuğu annesinin büyütmesini istemem. Yaşlıların büyütmesini doğru bulmuyorum. Valla acayip arada kaldım. Ha dersin üniversitede falan muhafazakar düşünen kız vardır diye onunla tanışıp iş biraz ilerleyip, yazıdaki gibi kadın güvenirse olabilir. Hah işte burda sıkıntı tanışma mevzusunda. Düzgün dindar kızlar var mı var ben öyle evlenilcek kız yok aga triplerinde değilim. Ama işte onlarla tanışmaya yeltendiğimde ya refleks olarak reddediyolar ya da üni okudukları için(toplumda saçma bişey türemiş bu tarz şeyleri üni sonrasına erteliyolar) o an sıcak bakmıyolar yada ben harbi tipsizim beğeni uyandıramıyorum :D cidden istesem ev hanımı olucak birisiyle evlenirim bu arada ama işte orda da benim bazı istekler karşılanmıyo. Ahım şahım güzel olsun diye kriterim yok ama işte görücü usülünde siz yaşıtsınız tanışın denilen kızlara bakınca hani cidden oturup sohbet edemiyorsunuz.(filozof olsun demiyorum tabide yani bu kadınların tek derdi arkadaşları ne yapmış akrabaları ne yapmış onların dedikodusunu yapmak, en basit bir şey hakkında konuşurken avel avel bakmasın yani) velhasıl kelam biraz içimi döktüm yazıyla alakalı başladı sona doğru değişti karışık olduysa kusura bakmayın.(yukarıdakiler benim tecrübe ve gözlemlerim, belkide sıkıntı bendedir bilemem) Ha bide son kısımlarda bahsettiğim işte ünide muhafazakar kızla tanışmak dediğimde bu kızlara direkt annelik ve ev hanımlığı sıfatını yapıştırdığımdan değilde, yetiştirilme tarzından dolayı böyle olmaya yatkın oldukları için dedim.

Mantıklı Kadın 3 hafta önce yazdı:

Sen şahsen ne yapabilirsinden ziyade bu konuda genel önerilerimi yazayım. Kızlar da okusun da belki akıllarına yatar.

Öncelikle tam anam babam usülünü hedeflemek yerine hibrit çözümleri uygulamayı düşünmek daha gerçekçi.

Zaten ben erkeğin ev işini yapmasını vericilik içinde tanımlamış olsam da biliyorsunuz ki vericilik de ilişkiler için gereklidir. Yani erkeğin bir şeyleri kadın istiyor diye, kadına iyi gelecek diye yapması da zaten iyidir, sadece ölçüsü önemli. Erkeğin o evlilikteki meşruluğu vericilikten gelmemelidir ama, niteliklerinden gelmeli. Başka yazımda var, bana nitelik %70 - vericilik %30 olması makul geliyor. Yani sizlere asla ev işi yapmayın, eliniz süpürge görmesin demiyorum. Ama kadın kadar ev işi yapmaktan kaçınabileceğiniz bir dengeyi kurmak, buna mukabil olacak şekilde meslek hayatınızla ağırlık koyabilmek birinci hedefiniz olmalı. Siz ev işini kadınla aynı derecede yapmayacağınızı ama ona yardımcı tutacak imkanı sağlamayı hedeflediğinizi ve işinin ağır olduğunu bildiğinizi söyleyin, arada geriye düştüğünde yardım edin ama bu sizin lütfunuz sınırında kalsın. 

Yani, bir kere, geleneksel veya ona yakın bir model isteyen bir erkeğin mesleki beceri ve gelir kasması biraz şart. Çünkü kadına daha çok ev işi yükleyecekseniz, gelirin de daha çoğunu siz karşılamalısınız. Daha çok dışarıda olmalısınız. Yeri geldiğinde yardımcı tutabilecek bir paranız olması sürdürebilirlik açısından çok önemli.

Kadınların ise toplu olarak yarı zamanlı veya çocuk dostu iş talep etmesi gerekiyor. Mesela şaşkın olduğum bir konu muhafazakar kesim kadınlarının dahi böyle bir talebi dile getirmemesi. Kadın çalışırsa illa min 5 gün 9-17 çalışacakmış gibi düşünülüyor. Niye? İş hayatı böyle bir şey olmak zorunda değil ki. Dünyada bunun başka örnekleri var, mesela Avrupa'da birçok meslekte 2-3 gün çalışabilirsin. En azından kadın işverenlerin bunu bir işmodeli haline getirmemesi neden? Ben kendim iş sahibiyken çok şükür iş yaptığım kadınların müsaitliklerini daraltmadan zamanlama planlıyordum. İşin dönmesine de bir engeli olmuyordu. İş hayatımın amacı olmamalı, o benim için sadece bir araç, dolayısıyla benim şartlarıma göre olduğu kadarı benim için yeterli.

Kadınların ikinci düşünmesi gereken de kendi merakını işe dönüştürmenin annelikle birlikte götürmek için en uygulanabilir yöntem olduğu. Kendi işinin patronu olduğun zaman müşteri miktarını ailenin çıkarlarıyla çatışmayacak şekilde ayarlayabiliyorsun. Ayrıca çocuğunu işe yanında götürebiliyorsun. Benim kendi işyerimde yıllarca yürüteç vardı mesela. Emekleme aşamasına gelen çocuk ofiste sürünmesin diye yürütece oturtuyordum :D Toplam 63 ay bebek emzirdim ve neredeyse hiç süt sağmam gerekmedi, hep yanımdalardı. Böyle böyle büyüttük geçti o günler.

Buradan bağlayayım, kadınların talep etmesi ve birbirine sunmasının gerekli olduğu bir başka konu, çocuk götürülebilir işyerlerinin yaratılması gerekiyor, yani kendi işi olmasa, çalışan olsa dahi. Aslında kadınların iş hayatında olmasının önündeki engel "kurumsallık" ve kurumsallığın yüceltilmesi. Bunun yerine ya içinde kreş olan, ya da çocukların ortada bulunabileceği iş yerleri olması lazım. Benim şimdi çalıştığım yere çocuklarımı götürebiliyorum -biraz büyümüş olmalarının da olumlu etkisi var. Neden olmasın? Sanki çocukların girmesinin yasak olduğu iş yerlerinde yetişkinler aşırı konsantre, aşırı verimli mi çalışıyor ki? Bolca çay kahve arası vermiyor mu? Kahva içip laklak yapacağın yerde çocuğunun ihtiyacını kontrol edip işine dönüyorsun.

İlköğretim ile anasınıfı eğitiminin birleştirilip okul başlama yaşının 4'e düşürülmesi de kadınların çalışma hayatına atılması için çok iyi olacak bir teşvik. Tabi bundan önce devlet eğitiminin kapsam ve kalitesinin tekrar düzelmesi gerekiyor, çocuğunu devlet kurumuna gönderememek Türkiye'nin bence son yıllardaki en önemli kayıplarından biri.

Annelerin çocukların yükünden kaçma meselesine geleyim. Sen şimdi diyeceksin ki kadınlar çocuğu yanında götürmek istemez ki öyle iş olsa bile, kafayı yine dinleyemez. Bu doğru değil, çünkü ortalama çocuklar anneleriyle yalnız oldukları zamana kıyasla başkalarının etrafta olduğu, özellikle de gözüne girmek istedikleri bir yabancı olduğu zaman çok daha farklı, uslu davranıyorlar. Mesela evde oldukça yaramaz veya geçimsiz olduğunu gördüğün çocuğunun öğretmeninden onunla ilgili bu konularda övgü dinleyebiliyorsun. O yüzden kadınlar da bilsin ki çocuğa yalnız bakmaktansa sınırları olan bir alanda bakmak daha rahat, daha çatışmasız. Sıkılmalarına karşı sevdikleri aktivite-görevleri verebilmek yeterli. Daha küçükler de uyuyorlar zaten gün içinde.

Ayrıca "çocukların annesiyle büyümesini isterim" konusundaki fikrini de biraz esnetebilirsin. Bu da ya hep ya hiç konusu olarak konuşuluyor. Yani çocuklar ya annede ya da anne 9-17 işte ve çocuklar kreşte/anneannede gibi. Bunun ideali, çocuğun 2-4 yaş aralığında bir zaman yarı zamanlı olarak anneden ayrılması. Bu çocuğa da iyi gelen, arkadaş edinmesini sağlayan bir aşama. Zaten düşündüğün zaman, eskiden de bu yaşlarda çocuklar sürekli anneyle olmuyor, aile apartmanında veya komşu evlerde hala/teyze/aile büyüğü gözetiminde kuzenleriyle takılıyordu. Burada tek önemli olanı sıklığı ve süresi.

Yani toparlarsam, kadınların çocuklarını günde birkaç saat yanlarında bulundurabilecekleri iş olanakları üzerine düşünmeleri ideal. Bunu talep de etmeliyiz. Bir kadının iş hayatı bir erkeğinki ile aynı olmak zorunda olmamalı. Zira annelikle babalık asla aynı şey olmayacak. Erkeklere rahim takıp süt bezi vermediğimiz sürece. Siz erkekler de hiç çalışmayan kadından ziyade aile ile, bebek ile çocuğu birlikte götürebileceği mesleklerin hayalini kuran, kendi merakını işe çeviren profildeki kızları hedeflemeli ve bu kızların hem maddi hem de manevi olarak güvenebileceği limanlar olmaya çalışmalısınız. 

Dindar kızların tanışmaktan imtina etmesi ve evet, bu işleri hep mezuniyet hatta atama sonrasına atması bir sorun. Bana danışanlara bunu yapmamalarını çünkü ilerisi için işleri kendilerine dahi zorlaştırdıklarını anlatıyorum zaten. Ama işte onlar da uygunsuz bir ilişki içine düşüp değerlerini harcamak istemiyorlar, çevrelerindeki erkeklerin de kendilerini bu konuda oyalamayacağına güvenemiyorlar. Ne diyebilirim ki? Duygular çok kuvvetli olmadığı sürece, hafif hoşlantılarla bu duvarları aşıp risk almak da zor. Risk alıp sonrasında sürdürmemek ayrı bir zor.

Çöpçatanlık sistemi falan mı kursam ya naapsam?

spinoza (25 yaşında) 3 hafta önce yazdı:

Bu işe devletin ve kurumsal şirketlerin el atması baya uzun sürecek gibi o yüzden o konuda bir şey yapamıyoruz. Kadınların yarı-zamanlı çalışmasında da şöyle bişey var, işler çok kısıtlanıyor misal bizim burda part time adı altında haftada 5 gün 8 saat çalıştırıyolar şaka gibi :D böyle butik bir yerde az zamanlı çalışsın dersekde iş verenin insafına kalıyor ya emeğinin karşılığını vermiyorlar yada sigorta vb yapmamaya çalışıyor. E haliyle kadın istemiyor tabi. Yani kadın zaten üniversite okuduysa (çok matah bişey sanki) iş beğenmesi daha zor oluyo o kadar okudum o mesleği yapıcam diyo.

 

 Burdan bi çıkış yolu bulamadık(illa vardır çoğunluktan bahsediyorum) diğer dediğinize gelelim hobiyi iş yapmak. Çoğu kişinin cidden bi hobisi olduğunu düşünmüyorum. Mesela bizim buralarda zengin ailelerin kızları hastanede sekreter olarak falan çalışır ulan bir ton  paran var hani niye hem maddi olarak hem manevi olarak tatmin etmeyen bir şey yapıyorsun ki en vizyonsuzu bile gider bi avrupa turu yapar. Yani bi hobisi olsa en kolay işe çevirecek grup bunlar istediğin kadar batırabilirsin yani :D allaha şükür benim eşim olursa çalıştırtmayacak kadar gücüm var. Ben ona imkanları sunsam bile git hobinle uğraş istediğini yap falan %70 ihtimalle disiplini sağlayamayıp akşama kadar tiktok falan izler herhalde.(çevredekilere göre bi oran söyledim illa bir hobisi merakı olan vardır) 


Hani bu konuda anlamıyorum ben mesela maddi durumu iyi olup çalışmak isteyen kadınları. Halin vaktin yerindeyse dünya derya deniz bir yer illaki bir meşgale bulursun ben bile bir şekilde pasif gelir elde edip çalışmayıp vaktimi istediğim şeylere ayırmak için çalışıyorum. 


Şu tanışma mevzusunda da bir kız arkadaşım şey demişti üni son sınıfta cengaver kızlar ben burdan bulamadıysam hiç bulamam diyerek, son sınıfta koca avına çıkıyormuş dkskdklskxksksk alışılagelmişin dışında olunca baya garip gelmişti. Çöpçatanlık uygulaması da sürdürülebilir gelmiyo bana ya, illaki bozulur bir şekilde. Bide insanları nası tanıycaksın ki yani kağıt üstünde herkes kendini iyi anlatır. 

 

Özetle valla karışık şeyler siz unu eleyip eleği asmışsınız allah bozmasın inşallah. Bizimkide su akar yolunu bulur herhalde.

Mantıklı Kadın 3 hafta önce yazdı:

Bir kere kafandaki kadın imajı neden tiktok kaydıran hobisiz biri? Ben çevremdeki kadınları, arkadaşlarımı hiç bu kategoride göremiyorum. Benim çevrem genelde benim gibi girişimci, kendi işini yapan kadınlardan oluşuyor ve içindeyim diye mi bilmem ama bana bayağı kalabalık bir grup gibi görünüyorlar.

Mesela birkaç ay önce bir fotoğraf çekimi yapalım dedik sosyal medya için. İntsagramdan rastgele mesaj attık profesyonel hesap sahiplerine. Kabul edenlerle buluştuğumuzda tümü kadındı. Fotoğrafçı kadın, makyöz kadın, model zaten kadın, çiçekçi kadın vesaire vesaire. Bayağı aktif kadın var yahu.

Ayrıca evde kalan kadın nasıl bir şey yapmıyor ben tahayyül edemiyorum. Evde sürekli yapacak bir iş var, özellikle de çocuklu kadınlar için. Zaten çocuk yapmayacak kadınlar da çalışıyor, çalışmayanlar da doğuruyor. Sen gerçekten varolan bir kadın tipini mi düşünüyorsun yoksa kendi mağduriyet senaryonu yazıp evlilikten mi kaçıyorsun ben pek emin olamadım.

Bir de erkeğin evin lideri olduğu meselesini unutmayın. Kadınlar birlikte oldukları erkeğin enerjisinden etkilenirler. Bir erkek karım kendini salacak, karım tembel olacak diye endişeleneceği yerde kendi ne yapıyor ona dikkat etse daha etkili. Valla bakımlı başarılı enerjik bir erkeğin karısı sıkısya boşlasın :) Sadece kadının emeğinin erkeğinkinin aynısı değil kadınca olmasına takılmamak lazım.

Tabi kendi evini döndürmemiş genç kızın ev işi yapışı ile ev işinde tecrübeli olanlarımızın evi çevirişi aynı değil. Benim de evdeki verimliliğim yıllar içinde çok değişti, yaptıkça kendi yöntemlerimi akıl ettim, kendi alışkanlıklarımı oluşturdum, evi şimdi daha iyi bir durumda tutuyorum ve daha disiplinliyim. Yani evlenir evlenmez her şeyi hep mükemmel yapan bir kadın da tahayyül etmeyin, daha çok çabalaması önemli olan. 

Çaba sahibi insan da yok mu ya? Bu biraz sen nasılsan çektiğin de öylesi olur konusu değil mi? Bence sen de hobileri, uğraşları olan bir insan olduğunda hem tanışma vesileleri dolayısıyla hem de dikkatini çekip frekansın tutması açısından öyleleriyle denk gelirsin. 

Diye umuyorum :D

Meslek beğenmeme işi var, haklısın, bir garip bir konu, bunda da malesef kendi okumamış annelerin kendilerini eksik görüşlerinin veya çevrelerinin onları yanlış bir şekilde eksik görmüşlüğünün, kadınlık gururunu taşımamış ve iletmemiş olmalarının etkisi var. Benim teorime göre kadınlar biyolojik olarak değerli ve hipergamik oldukları için, toplumlar sürdürülebilirlik sağlayabilmek açısından erkeğe bolca sosyal değer verip kadınların değer algısını törpülediler. Özellikle de erkeklerin çok değerli olmadığı sosyal katmanlarda. Ona yapacak bir şey yok.

spinoza (25 yaşında) 3 hafta önce yazdı:

Ya bu tiktok izleyen kadın algısı büyükşehirden küçüğe geçince oluştu bende. Ama sizde küçükşehirde yaşıyordunuz, girişimci kendi işini yapan kadınlar çoğunlukta diyosanız. Ben bunun zıttı kadınları çektiğimden bakışım körelmiştir belki. Hobi kısmında da genelde bireysel şeyler yapıyorum(balık tutma,dövüş sporu,video oyunu) bide sıkıcıyım büyük ihtimal bundan da olabilir. Bu ihtimalide şuna dayandırıyorum, lisenin yarısından itibaren yakın arkadaş edinemedim. Hani arkadaşlarım var grupça bişeyler yapıyoruz sohbet muhabbet ondan yana sıkıntı yok. Bir şey yapılcaksa falan çağrılırım ama ikili iletişimde bulunmuyodu kimse. Hani grup içinde falan yakın arkadaşlar olur sonra normal arkadaşlar, benim hepsi düz arkadaşımdı herkese eşit mesafede oluyordum genelde. Yani aklıma bundan kaynaklı olabileceği geldi sonuçta insan kendine dışardan bi gözle bakamıyo. 

Mantıklı Kadın 3 hafta önce yazdı:

Arkadaşlarınla çok derin olmamaktan ziyade sosyal hayatta veya iş hayatında verimli başka insanlarla tanışabiliyor olsan bunu aşarsın. Ben genelde iş hayatı üzerinden yeni kişilerle tanışıyorum, şu anki işimde veya eşimin işinde B2B görüşmeler oluyor birkaç haftada bir. Bu tanışıklıklarda ilgisini çektiğimi hissettiğim kişiler de oluyor arada, yani bence karşı cinsle tanışmak için fena bir yol değil. Hatta datingi döveceğini düşünüyorum, çok daha saygın bir yol. Tek sıkıntı benim bekar olmamam gibi bizim yaşlarda başkalarının da bekar olma ihtimalinin düşmesi. Ama sizin yaş genç o yüzden ihtimaller çok daha iyi. Bence iş hayatın böyle bir imkan vermiyorsa bir şekilde unisex hobi gruplarına dahil olmanız lazım ve her zaman dediğim gibi insani yardım vakıfları da çok yerinde bir alternatif bence.

moon (27 yaşında) 3 hafta önce yazdı:

Abla lütfen ahahhaha

Mantıklı Kadın 3 hafta önce yazdı:

Neye dedin kız onu?

moon (27 yaşında) 3 hafta önce yazdı:

Çöpçatanlık işlerine mi girsem dedin ya onu, aşırı güvendiğim görücü usulü denen sistem alarm veriyor şuan