Birkaç gündür “bitmeyen yorgunluk” döngüsüne girdim gene. Hastalanmamla başladı, sporu yapamaz oldum hastayım diye, yapılacaklar listem birikti. Hastalığım normalde geçiyor olmasına rağmen, bir türlü yorgunluğum geçmiyor, aksine sanki daha da kötü hissediyorum, tanıdık geldi mi?
Bu bitmeyen yorgunluk hissini artık tanıyorum. Bu ne biliyor musunuz? Temelde: stres. Hayatta bir şekilde proaktif konumunuzu kaybedip reaktif olmaya yani hayatınızı yönettiğiniz değil de hayatın sizi sürüklemeye başladığı bir duruma düştüğünüzde, yapmanız gerekenler size işkence etmeye başlıyorlar. Bu işkence de işte o hissettiğimiz yorgunluk...
Özetle, yapman gerekenlerden korkuyorsun, yapmak istemiyorsun, gözüne büyüyorlar, üşeniyorsun ve bu stres seviyeni yükseltiyor. Yükselen stres sana fiziksel bir olumsuzluk hali olarak geri dönüyor ve yorgun hissediyorsun. Uyumanın, oturmanın hiçbir yardımı olmuyor. Aksine, bunları yaptığın halde giderek daha yorgun hissediyorsun.
Çözüm ne?
Hayatın cilvesi bu ya, çözüm: yapman gerekenleri yapmaya başlamak. Yani bitmeyen yorgunluktan kurtulmak istiyorsan, canlı hissetmek istiyorsan dinlenmen değil aksine işe koyulman gerekiyor. Biliyorum çok gıcık bir durum, evet ben de bu duruma sık sık düşüyorum ve sık sık düştüğüm için de çok farklı yöntemler denedim ve insanı tekrardan canlı ve güçlü hissettiren gerçekten tek bir yol var. Yapılacaklar listendeki maddelere tik atmak.
Sadece günlük görevler olarak düşünmeyin bu yazdıklarımın kapsamını. Kendini geliştirmek için gerekli bir adım da aynı etkiyi yaratıyor. Mesela sosyal anksiyeten var ve insanların arasına karışman gerektiğini biliyorsun. Etkinliklere bakmak, dışarı çıkmak, merhaba demek gereklilikleri gibi şeyler de bu yazının konusu.
Liste tutmak önemli. Ancak kafanızda olmamalı bu liste. Yazmalısınız. Çünkü aklınızda tutmaya çalıştığınız zaman bu sefer “bir şeyler unutuyorum ya” stresini ekliyorsunuz üstüne. Eğer gerçekten yorgun hissediyorsanız, ilk adım olarak yapmanız gerekenleri bir listeye dökün. Telefonda misal ben Google Keep ile checklist hazırlıyorum. Eski usül kağıda yazmak da olur. Dediğim gibi, mutlaka yazın ki aklınızda bunları taşımanın stresini de yüklemeyin üstünüze. Hem de, yazdıkça daha önce aklınıza gelmeyenler dökülmeye başlıyor. Aralarında önceliklendirme yapmanız kolaylaşıyor.
Bazı insanlar öncelikle gözlerini en çok korkutan işten başlamayı severler. Bazıları ise bir şeyleri halledebildiğini hissedip bundan güç almak için önce basit ve kısa zamanda halledilecek şeyleri elemeyi. Bu biraz kişilikle alakalı. Ben ilk tip insanlardanım. Eğer bu çukura düştüğümü fark edersem ilk olarak, zaten bana ettiği işkencenin farkında olduğum, en sevimsiz ve büyük işten başlarım. İkinci tip insanlardan olmanız da daha kötü değil. İkisi de işlevsel yollar.
Hep diyorum ya insan ne yaşadığını biliyor diye. Sizler biliyorsunuz aslında neyin can sıkıntısıyla ve isteksizliğiyle kıvrandığınızı. Emin olun sizlere etrafından dolanmanın formülünü vermek isterdim, kendim için bunu bulabilmek isterdim en başta, ama yok. Canını sıkan şeyi eline alıp çözmeden bu halden kurtulmanın imkanı yok. Boşuna aramayın, boşuna oyalanmayın. Stresin işlevi bu zaten. Sizi kötü hissettirerek yapmanız gerekenleri yapmanızı sağlamak. Bu işlevsel evrimsel mekanizmayı sevmemiz bile gerekiyor aslında. Gelişmemizin anahtarı bu.
Motivasyon aramak modern insanların en büyük saçmalamalarından biri. Yapman gerekenleri bir tetikleyiciye bağlarsan durduğun yerde stres seviyeni artırır ve kendini reaktif bir hayata mahkum edersin. Biz, bir şeyleri halledebilen insanlar, motivasyonumuz çok yüksek olduğu için yapmıyoruz bunu. Ne istediğimizi düşünmediğimiz, umursamadığımız ve harekete geçmekte irade gösterdiğimiz için yapıyoruz.
Motivasyon aramayı bırakın. "Hele bi" demeyi bırakın. Başlamak için bir tetikleyici, bir aracı görme umudunu terk edin. Bir sabah kalkın, ılık ve kısa bir duş alın ve başlayın. Ben genelde kahvaltı etmeden başlarım önemli şeylere çünkü kahvaltı sonrası mayışıyorum. Sizin de benzer zaaflarınız vardır. Gerçekçi olun ve bunlara yenilmeyeceğiniz akılcı bir şekilde hareket edin. Telefona bakmak da ciddi bir mayıştırıcı. O gün, mayıştıracak şey neyse onu listenizdeki bir maddeyi elemenin sonrasına atın.
Kendini çocuklar dinler. Yetişkin insanlar kendini dinlemez. Yapması gerekenleri planlar, öncelik sıralamasını yapar ve harekete geçer. Listesini eledikçe de kendini çok daha iyi hisseder.
Yazıyoruz yazıyoruz da, yapıyor musunuz canlarım bunları?