Suç, İftira ve Masumiyet Karinesi

Yaşamın İçinden

Bilmeyenler için alıntı yapayım:

“Masumiyet Karinesi, Bir kişinin bir suçu işlediği kanuna uygun somut ve kesin olan delillerle ispat olunmadığı sürece bu kişinin suçsuz olduğunun kabul edilmesine dayanmaktadır”.

Masumiyet karinesine göre davranmanın suçluyu veya suçu savunmak olmadığını insanlar ne zaman ayırt edebilir tahminen?

Bakın ortada bir iftira veya bir suç olması ihtimali varken ben zanlının masum olduğunu kabul etmeyi, iddia sahibini iftiracı yerine koymamaya yeğlerim. Neden? Çünkü eğer zanlı kişi masum ise bunun sonuçları, iftira atıyor sanılan kişi aslında haklı ise bunun sonuçlarından çok daha ağır olur.

Ben masumken üstüne bir suç yapıştığı için intihar eden çok kişi okudum mesela, ama attığı iftira ortaya çıkınca intihar eden kaç kişi duyduk? En fazla utanıp geçiyor insanlar.

Kişinin suçu kanıtlanırsa da, masumiyet karinesine uymaktan zerre utanılmaz. Çünkü sen her şarta göre doğrusunu yapabilirsin. Suç sabitleşirse suçluyu ayıplarsın da ceza da kesersin. Önceki tavırlarınla bu çelişmez.

İnternette linç kültürü moda oldu. İnsanlar “bir şey yaptığını” hissetmeyi çok seviyorlar çünkü. Bu onların vicdanını okşuyor, kendilerini değerli ve etkili hissediyorlar. Arada olan masumiyet karinesine oluyor, ayaklar altında çiğnenip duruyor. Bu ilkeyi hatırlattığın zaman da, başta söylediğim gibi “suçlu savunucusu”, “aklayıcı” olmak vb. ithamlarla karşılaşıyorsun.

Yazık, çok yazık…

Yorumlar

Henüz bu içeriğe yorum girilmedi.