Redpill: Akıl Oyunları

Redpill Çizgisine Alternatifler

Redpill, “rational male” sloganıyla mantığını tepeye koyma iddiasında duran bir prensipler bütünü. Ancak, benim kadın-erkek ilişkilerine dair mantığımı kullanarak ulaştığım model ile Redpill'in mantığını kullanma iddiasına rağmen ulaştığı yol birbirinden farklı. Aklın yolu bir ise, birimiz bu yolda değiliz.

Redpill’in sağlıklı, iyi ilişkiler kurulamamasından herkesin şikayet ettiği günümüzde ateşe körükle gittiğini, çizdiği model ile bu durumu beslediğini düşünüyorum. Redpill ile uyuşmadığımız temel nokta şurası: toplumda bir yozlaşma varsa, bu yozlaşmada her aktörün payı vardır, yozlaşmanın düzelmemesinde de. Redpill hareketinin önerdiği yolun toplum ve nesil için ne kadar yararlı-zararlı olduğu konusunu göz ardı ettiğini, kritik noktalarda erdem tartışması yapmadığını görüyorum. Bence mantığımız, erdem ve toplum tartışmaları olayın her yönüyle yapılmadığında yetersiz kullanılmış oluyor.

Redpill daha çok, erkeğin sürüngen beyninin (burada aşağılayıcı bir kelime kullanmıyorum, bu biyolojideki bir tanımdır) tetiklediği poligami dürtüsüne mantıklı bir kılıf geçirmek derdinde gibi duruyor. Mesela, benim bir kadın olarak, tek bir erkekle yetinmememin yolunu, hep daha alfa olan erkeğe ulaşmanın yolunu mantıklı maddelerle anlattığımı hayal edin, onun yaptığı da bu. Vaat ettiğim şey de zengin, yakışıklı adamlarla(mavi haplı olabildiklerini unutmayın) gittiği yere kadar giden bir ömür, kendine iyi bakarsan şöyle bir 40ına hatta ekstrem örnekte 50sine kadar. Nasıl geliyor kulağa?

Erdem konusunu da dahil edip, insana daha çok yakışan bir düşünce sistemi aradığımızda kadın-erkek ilişkileri çerçevesinde insan için görebildiğim en yüce hedef “yaşam” yani çocuk. Yaşam idealinin inşa edilmesi yani en sağlıklı çocuğun yetiştirilmesi. En sağlıklı çocuğun da sağlıklı bir monogamik ilişkide büyütülebileceğini ayrıca açıklamama gerek yok sanırım?

Mantığını gerçekten önceleyen, ideal kadın ve ideal erkeğin birbirlerine üstünlük kurmaya çalışıp, güdülerini bunun için kullanmak yerine, bu yüce değer etrafında mantıkla, iş bölümü çerçevesinde birleşmeyi hedefleyeceklerini düşünüyorum ve güdülerine kılıf bulmak yerine güdülerini ideal için eğiteceklerini. Kendilerini değil, aileyi önceleyeceklerini.

Şimdi bana diyecekler ki Redpill evlenmeye veya çocuğa karşı değil. Biliyorum, ancak başta da dediğim gibi çizdiği yol bu değerlerin düzgün bir şekilde hayata geçirilmesine engel olacak birçok nokta içeriyor, bunlara karşı bolca yazım var, okumalarınızda bulabilirsiniz. Kim takar erdemi de diyebilirsiniz, gayet normaldir ve bu da bir yoldur, daha da kolaydır, ancak erdemli olanın mutlaka kaybedeceği düşünceniz varsa bu yanlış. Nasıl yanlışladığım da gene içeriklerde. Yani umursamamak adına erdemli olmamayı makul görüyorum ama kaybetmek korkusuyla erdemi terketmek gereksiz ve hatta hayatı ıskalamak benim gözümde.

Ha şimdi belki başlık ilginizi çekti ve ilk bu yazıyı okudunuz, dediniz ki bu site bir beta üretim makinası, erkeklerin alfalaşmasını engellemek ve kontrol altında tutmak için bla bla bla… Hayır, hiç de değil. Redpillin erkeğe çizdiği davranış modeliyle benim beğendiğim davranış modeli arasında fazlaca kesişmeler de var. Hatta Twitter’da çok kere kripto Redpill savunucusu olmakla da itham edildim. Çünkü ben de evremsel psikolojinin bulgularını beğeniyor ve işlevsel görüyorum. Ama ben sadece bilimle değil, felsefe ve ahlak disiplinleriyle de ilgileniyor ve ortaya bir sentez koyuyorum. Çünkü bunların hepsi insanı insan yapan korteksin değerli ürünleri ve ne kadarını harmanlarsak, o kadar üst model bir insan çıkıyor ortaya. Ayrıca kadın erkek ilişkilerinin bütününe erkek merkezli değil nesil merkezli bakıyorum. Evet, hayatımızın nesli yaşatacak çocuk daha ortaya çıkmamışkenki dönemleri dahil.

Sevgili erkekler, amaç kendiniz ise, Redpill’in tam da çizdiği yoldan gidin, uygundur. Amaç hayatıma başkalarını, kendimi ve onları mağdur etmeden almak diyorsanız, okumaya devam edin.

Yorumlar

Satanist Kesen Kedi (24 yaşında) 7 ay önce yazdı:

Normalde gece geç saatlerde bir şeyler yazmayı sevmem. Çünkü duygusal hissettiğim için çok şeffaf düşünemediğimi hissediyorum. Fakat sorun da bu zaten. Belki de mantığı bazen bir kenara koymak gerekiyor. Biraz uzun olabilir şimdiden affola. 

Uzun zamandır redpill okuması yapıyorum. Öyle ya da böyle 4 yıl oldu sanırım, bulabildiğim her kaynağa baktım ve her bakış açısına bir göz gezdirme fırsatım oldu. Diyebileceğim ilk şey kesinlikle tek bir "redpill" yok. Komik değil mi? Redpill uyanmayı ve gerçeğe gözlerimizi açmayı temsil eder ve gerçek tektir. Aklın yolu birdir. Ama kırmızı haplar birden fazla. Çünkü insanlar olarak aptalız, çıkarcıyız ve bu boktan dinamikleri bükebildimiz kadar büküyor ve birbirimizi daha çok ne kadar sindirebileceğimiz konusunda sınırları zorluyoruz.

 

Neden yapıyoruz bunu?

 

Bilmiyorum. Hayatım boyunca sürekli gözlem yaptım. Benim için bir tutkuydu bu. Sokaktaki insanların nereye gittiklerini tahmin etmek, mesleklerini tahmin etmek, ilişki durumlarını tahmin etmek gibi şapşal denebilecek denemelerden çok zevk alırdım. Kendimi bildim bileli farklı şekillerde yaparım bunu. Redpill bu yüzden ilgimi çekiyor. Olay sadece "Nasıl daha çok kadını yatağa atarım?" "Bu akıl oyununda nasıl üstün gelirim?" "En çok ben döllemeliyim." olmadı benim için. Ben anlamak istiyordum. Çünkü anlayamadığım şeylerden nefret ederim. Bir hırsız bile anlaşılabilir. Yakalanma riskine karşı elde edeceği kazancı karşılaştırdığında eylemi mantıklı bulmuştur. Muhtemelen yeterince akıllı birisi değildi ve yanlış hesapladı. Ya da bizim anlayamayacağımız kadar kötü bir durumdaydı. Her şeye bir açıklama getirmek mümkün. 

Ama ben ilişki dinamiklerini anlayamıyorum. Mesele "It is what it is. Sorgulama, onlar kendi cinsel stratejilerine sahip, biz de kendimizinküne işte. Hem neyse ne, sonuçta en güzel kadınları bu şekilde elde edeceksin" değil. Söyledikleri her şey neredeyse doğru. Fakat bir şeyler yanlış. Muhtemelen benim hissettiğimi 80 yıl önce milyonlarca insan kısa bıyıklı ve çok tutkulu bir adama inandıklarında bu durumu garipseyen tek tük insan da hissetmişti zamanında. Adam çok haklı konuşuyordu. Bir davası vardı. Halkı bir dünya savaşını kaybettiği için haksız yere acı çekmemeliydi. Peki çözüm neydi? Haha evet. Tekrar bir dünya savaşı başlatmak ve 80 milyon ölü. 

Kendimi biraz sızlanıyormuş gibi hissediyorum. Sızlanmayı sevmem. Ama bu duygudan kurtulamıyorum. Yanlışa karşı yanlış yapılıyor. Bir dünya savaşının yaralarını ikincisi başlatılarak çözmek mümkün değil. 

Redpill bence çok dağılmış bir kavram. Mesela yazılarınızda redpilli suçladığınız bazı şeyleri bu konunun bazı önemli temsilcileri zaten kabul etmiyor. Fakat ne önemi var ki? Günün sonunda kim ne yazmış olursa olsun sonuç tekrar kocaman bir hüsran. İnsanlar sadece anlamak istediklerini anladı. Çoğu makale "Nasıl eski sevgilimi geri döndürürüm" gibi ezikçe veya "Nasıl onu pişman ederim?" gibi daha ezikçe ve hatta "Nasıl ondan faydalanırım?" gibi akıl hastalığı sayılabilecek bir muhtaçlık içeren niyetlerle okundu. İstediklerini bazı kaynaklardan aldılar, bazı kaliteli kaynaklar ise onlara istediklerini vermedi. Fakat en kaliteli kaynaklarda bile bir problem göze çarpıyor. 

 

Biyolojik Determinizm

 

Evet. Korkunç derecede haklılar. Ama bu bir problem. Neden mi problem? Ben bu gerçeği sonsuz derecede doğru kabul etsem bile yıllardır geliştirdiğim sezgilerim alarm veriyor. Çok fazla insana bazı saçmalıkları doğruların arasına karıştırarak yutturabilirsiniz. Fakat herkese değil. (Yine de bu akımın bazı temsilcilerini tenzih ederim. Kimsenin hakkını yemek istemem. Gerçekten insanlara hakkıyla yardım edenler de var. Onlarda son bir yıldır redpilli çokça eleştirmeye başladı zaten.) 

Ben karışık zihne sahip biri olduğumu düşünüyorum. Duygusal olarak da mantıksal olarak da oldukça aktif düşünürüm. Kadınların kesinlikle belli durumlarda avantajlı olduğu bir gerçek. Toplum düzeni oldukça farklı bir hal almaya başladı. Rekabet doruk noktasına ulaştı ve erkekler daha rahat elenebilir hale geldi. Bu iyi bir şey. Fakat yanlış algılanmış bir şey. Yüksek Skor = Yüksek Değer olarak lanse edilmeye başlandı. 

Ben yakında doktor olacağım, tıp fakültesini okumak pek zor değildi. Sınavlar gerçekten abartılmış şeyler. Bunu kendimi övmek için söylemiyorum. Gerçekten zorlukları abartıyoruz bence. Hayatım boyunca sosyaldim ve elimden geldiğince spora ve hobilerime önem verdim. Muhtemelen ortalama özelliklere sahip fakat kendini pick up konusunda yetiştirmiş bir PUA rahatlıkla bir günde benden beş kat daha fazla kadınla olabilir. Bu sorun değil, oldukça normal bir durum. Fakat bu yüzden benden daha değerli olacaksa bu adam afedersiniz ama bu hayatımda duyduğum en absürt şey. 

Karşı arguman olarak "duygusal stabilite ve güç", "rahat olmak", "işin kurnazlıklarını bilmek" daha hızlı ön plana çıkan ve daha karizmatik şeyler denebilir. Fakat ben bundan bahsetmiyorum. Ben de bu makaleleri çokça kez okudum ve içselleştirdim. Doğru olan bir şeyi neden kendime mâl etmeyeyim ki zaten salak mıyım ben? Bahsettiğim şey insanlar yatağa kız atmayı skor olarak görüyor. Bunun bir seçim olması gerekmez mi? Nihai amacımızın cinsellik olduğuna kim karar veriyor? Genlerimiz mi? Neden?? Duygusal yatırım yapmış bir beta erkeğine bu yatırıma karşı koyması gerektiğini söylüyorsunuz. Ki sonuna kadar haklısınız. Arkanızdayım. O adam hissettiği ve onu kötü etkileyecek bir etkiye karşı koyuyor. O halde genlerime neden karşı koymamalıyım? Aynı şey değil mi? Ben bu şekilde bomboş hissediyorum. Neden kadınlarla cinsellik yaşamamayı tercih etmek bir başarısızlık? Bu sözlerim daha çok PUAcılara. 

Karışmasın. Mavi hap zırvalarından bahsetmiyorum. Hiçbir kadın benim prensesim değil, bende kimsenin şovalyesi değilim. Fakat her ilişki kısa vadeli başlar ve cinsellik her aşamada olmalı konusuna katılmıyorum. Ayrıca üreyebildiğim kadar kişiyle üremem konusundaki dürtüme pes etme konusuna da. Olay sevişebilme potansiyeline sahip olmak. Sevişmek değil. Bu yüzden kendimizi geliştiriyoruz. Ama çoğu erkek ya hiç kendini geliştirmiyor ve Mr Nice Guy olarak kadınlara yalakalık yapıyor, ya da bir şekilde "uyanıyor" ve elindeki bu yeni gücü sanki bir oyunda hile kodlarını bulmuş gibi rastgele kullanıyor. Çocukça. 

Çerçevelerimizi korumamız söylenirken yaratılmış yeni bir çerçeveye sokuluyoruz. 

Zamanında yerlere göklere sığdırılamayan Rollo Tomassi abimiz saçmalamaya başladı bile. Hemde öyle böyle değil. Erkeklere vazektomi yapmalarını ve asla evlenmemelerini söylüyor. Ayrıca saçma sapan ciğeri beş para etmez, insan dolandıran yalancı "yüksek değerli erkek" lafını ağızlarına sakız etmiş maske takan ezik heriflerin yayınlarına sürekli konuk olmaya başladı. 

Bu bir insana çerçeve giydirmektir. İnsanlara kendilerini geliştirmelerini ve iyi çocuk olmayı bırakıp biraz uyanık olmayı tavsiye ettikleri zamanda bu işler güzel ve yararlıydı. Fakat bu bambaşka bir şey. Ben hayırlı evlatlar istiyorum ve iyi bir evlilik istiyorum. Gerekirse korku oyunumu da yaparım, kadın yerine de düşünürüm, bir ilişki olmadan kendi içten yanan arzularımla kariyerime de odaklanırım. Bunlar sorun değil. 

Ama ben bu çıkar odaklı sistemin bir parçası olmak istemiyorum. Yine de daha iyi bir fikrim de yok. Uzun vadeli stratejide bile kısa vadeli ilişkilerden elde edilen tecrübenin değeri çok fazla. Ayrıca sekse ulaşmanın getirdiği bolluk zihniyeti kesinlikle mükemmel bir avantaj. Ulaşabildiğinizi bilmenin ötesinde sürekli örneklerle yaşıyorsunuz da. Ayrıca bu makaleleri okuyan çoğu erkeğin aptal oldukları için olayı tersten anlamalarına benzer şekilde birsürğ aptal kadında var. Ve iyi niyet eninde sonunda suistimal edilecek.

Ben redpilli karanlık orman hipotezine çok benzetiyorum. Karşı taraf sizi yok etmeden siz onu yok etmelisiniz mantığı. Çok mantıklı ve daha iyi bir cevabım yok. 

Yine de yanlış. Daha iyisine ihtiyaç var. Bir şeyin çalışması onu doğru yapmaz. Telefonla çivi çakarsınız. İşe yarar. Ama bu telefonu doğru kullandığınız anlamına gelmez. 

Neyse çok uzattım haha. Ara ara gelip ağlarım ben burada iyi geliyormuş. Erkek adam sitesine gitsem haklı olarak beni falakaya yatırırlar. İmposter gibi hissettim. Ne diyolardı bana ya? Mor hap galiba. Öyle olduğumu düşünmüyorum gerçi. Fakat kendime söylediğim sözün değeri tartışılır.

Yazdığın şeylere bazen katılıyorum bazen katılmıyorum abla. Ama farklı bir bakış açısı getirmene çok sevindim. İyi ki varsın. Şöyle bir yazdıklarını hızla okuyup bitiresim geldi müsait bir zamanımda. Daha yazardımda şimdi parmaklarım yoruldu. Kal sağlıcakla. 

yyt (18 yaşında) 7 ay önce yazdı:

 "Bunlara basın geçin yav, ilişki milişki kurulmaz zaten. Ha bir de ilk Tinder buluşmanızda iPhone'unuz yoksa telefonunuzu çıkarmayın, rezil olursunuz." diyen Redpillciler ve PUA'cılar için geçerli bu. Benim gözümde bunların "Tavşanlar da çok seks yapıyor ama saflar, biz niye önümüze gelenle yapınca kötü görünüyoruz?" diyen Feministlerle hiçbir farkı yok. İkisi de karşı cinsi kötülüyor, ikisi de uzun vadeli sağlıklı ilişkiler yerine kısa vadeli ilişkilere teşvik ediyor.

 Yazdıklarım için komplo teorisi denebilir fakat bunlar toplum mühendisliğidir. Tarım toplumlarında insanlar monogamik ilişkiler ve büyük aileler kurmaya, çocuk yapmaya teşvik edilirdi. Böyle yapmak daha şerefliydi, erdemliydi; çocukların senin gücünü ve değerini belirliyordu. Zina yapan ayıplanırdı. Birlikte olduğun kadını terk edemezdin, terk etsen sorumsuz ve güçsüz bir erkek olurdun. Zaten toplum da buna izin vermezdi. 

 Sanayi Devrimi'nden sonra üretim feci bir şekilde arttı ve üretim fazlası oldu. Bu ürünleri satabilecekleri insanlara ihtiyaç duydular. Bu yüzden reklam kampanyalarıyla birlikte insanlara ihtiyaçları olmayan birçok ürün sattılar. O zamanlar halk daha fakirdi, özellikle Avrupa, o yüzden malları dünyanın farklı yerlerine götürüp satmaya başladılar. Kısacası bu malları satmak en büyük öncelikti. 

 Zaman içerisinde Tüketim toplumu oluştu. Terzilerde özel yaptırdığımız kıyafetler, yerini fabrikalarda üretilen fakat çabuk eskiyen tekstil ürünlerine bıraktı. Sürekli aynı kıyafeti giymek ayıplandı. Bunun gibi birçok çabuk eskiyen tüketim ürünü örneği vardır. 

 Aile, en küçük kolektif gruptur. Tarım toplumlarında kolektif gruplar daha güçlüydü, gerek köylüler olsun, gerek soylular olsun. Devlet yapısı bile yerel yönetimlerin etrafında şekillenmişti. Fakat Sanayi Devrimi'yle birlikte küreselleşme başladı. Şirketler güçlendi. Artık insanlar çocuklarıyla, akrabalarıyla, köylüleriyle tarla sürmeye gitmiyor, birbirinden ayrı yerlere dağılıyorlardı. Çocuklar ailelerinden çok öğretmenleriyle vakit geçiriyor, aileler iş yerinde yorulduktan sonra çocuklarına da düzgün ayıracak vakit bulamıyordu. 

Toplumun o günlerde geldiği noktada yerel yapılar güçlerini kaybetmiş, küresel güçler üste çıkmıştı. İnsanlar artık daha bireysel hale gelmişlerdi. Aynı zamanda Batı kendi ülkesinde ucuz iş gücüne ihtiyaç duymuyor, bu ihtiyacını farklı ülkelerden karşılıyordu. İnsanlar tarlada on çocuk büyütmüyor, iki üç çocuk yapıp okullara gönderiyordu. 

 Cinsel devrim bunun tuzu biberi oldu. İnsanlar uzun vadeli ilişkiler kurarak büyük aileler kurmaya değil, kısa vadeli ilişkiler ve hazzın peşinde koşularak yaşanan bir hayatın sonunda küçük aileler kurmaya itildi. Bu küçük ve güçsüz ailelerin üyeleri, tüketim toplumunu oluşturur.

 Tüketim toplumunun işlevini yerine getirmesi için toplumun üyelerine yapay arzular aşılanması gerekir. Zara'nın yeni çantası, Daniel Wellington saat, iPhone... Tabii ki her şey toplum mühendisliği değil. Seks arzusu, hipergami, partner seçimlerinde ilkel güdüler hep vardı. Fakat her zaman insanları yöneten güçler tarafından kontrol altına alındı. Tarım toplumu dediğimiz toplum yapısı bugün ucuz işgücü ülkelerinde hala var. Refahın yüksek olduğu ülkeler ise tüketim toplumlarına dönüştü. 

 Cinsel devrim en küçük kolektif yapı olan ailenin mezarına çakılan son çividir. Güçlü yerel gruplara değil, doğrudan şirketlerin kendisine bağlanacak bireylere ihtiyaç var çünkü. Yalnız bu yazdıklarımdan anlaşılmasın ki ben Tarım toplumunun aile yapısını daha iyi buluyorum. İki türlü de bir başkasının işine gelecek şekilde tasarlanmış yapılar bunlar. 

 Tarım toplumunda nasıl zina yapmak ayıplanıyor, büyük aileler kurmak övülüyordu ise; günümüzde de tam tersi yaşanmaktadır. Her ne kadar sürekli birbirlerine girseler de (Liberal) Feministler ve Redpill'ciler (PUA'cılar demek daha doğru olur sanırsam) aynı şeyleri istiyor. Bunlarla ilişki kurulmaz, bunlara güvenilmez, bak sen şu ürünümüze...

Sosyal medya, algoritmalarıyla sürekli insanların önüne kadın vs erkek podcast'leri gibi içerikler çıkarıyor. 50 60 saniyelik videolar bunlar. Instagram, Twitter, Youtube veya Tiktok gibi tüm uygulamalarda mutlaka karşınıza çıkmıştır bunlardan. Hep böyle ya çok aptal bir kadın ya da çok aptal bir erkek olur. 

İnsanlar böyle böyle birbirinden uzaklaştırılıyor, şirket propagandaları ve arzularının esiri oluyorlar. Artık birbirimizi fazla tanımıyor, anlamaya çalışmıyoruz. Hep daha iyisinin peşinden koşuyoruz. Sahip olduğumuz aileye, yuvaya değil dışarıya bakıyoruz. Şu falanca tatile gitmiş, bu şu kıyafetten almış...

 Biraz gereksiz uzun bir yazı olsa da derdimi anlatabilmişimdir diye umuyorum. Uzun lafın kısası, şu an çok fazla cinsel ilişkiye girilmek teşvik edilen bir şey. Zamanında büyük aileler övünç kaynağıydı, şimdi ise bir utanç. Şu anda ne kadar kadınla birlikte olabildiğin, telefonun, kol saatin gibi şeyler övünç kaynağı çünkü toplum bu yönde teşvik ediliyor. Erkek açısından konuşacak olursam, birçok kadınla ilişkiye girebilmek o kişinin değerini arttırmaktan ziyade sosyal olarak başarılı bir insan olmak anlamına geliyor. Aynı zamanda iyi bir dış görünüş ve karizmanın da belirtisi. Alfa erkek dediğimiz şey olmak esasen o kadar zor bir şey değil. İyi sosyal beceri, ortalamanın üstünde dış görünüş ve baskın bir karakter. Çok isteyen, emek sarf eden bir insan doğuştan çok şanssız değilse bunları elde edebilir. Fakat bunlara sahip olmak sizi değerli kılar mı? Bu sizin cevaplamanız gereken bir soru. Yoksa kolunda Rolex olan insan da çok değerli toplum için. 

Mantıklı Kadın 7 ay önce yazdı:

İkinizin de yazılarınızı okudum, katkılarınız için teşekkür ederim. 

Bora (46 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Merhabalar cıvıtık hanım, 

Redpill'in yayılmasında genç hanımların rolü kesinlikle yadsınamaz. Redpill sadece kız bulamayan beta erkeklerin sığınağı değil, genç kızlar tarafından ilişkilerinde duygusal ve psikolojik anlamda sakat bırakılmış genç erkeklerin de yoğun uğrak yeri. 

Kendi çevremden örneklendireyim. Yeğenim 24 yaşında ne alfa ne beta diyebileceğimiz normal çalışkan bir genç. Ortalama yakışıklılıkta ama bakımlı ve normal bir vücudu var. Önceki ilişkisinde normal diyebileceğimiz bir kız tarafından aldatılıp, terk edildi. Kız daha sonra özür dahi dilemeden, duygusuz bir şekilde hayatına devam etti.

23 yaşında böyle travmatize edilmiş genç adamdan kadınlar, ilişki, aşk ve bağlanma hakkında ne kadar olumlu görüşler bekleyebiliriz ki ? Bu gençler bir başlarına gelene bakıyor bir de redpillin kadınlar hakkında anlattıklarına ve redpilli haklı bularak saflara katılıyorlar. Redpillcilerin içinde benim yeğenim gibi azımsanamayacak sakat bırakılmış genç erkek oranı var. 

Bir yazınızda genç erkeklere redpillcilere karşı cephe almasını tembihlemişsiniz. Bu görüşü olumlu buluyorum ancak bence genç kızlara da böyle duygusuz kızlara karşı cephe almasını bir yazınızda veya twitterda bir bilgisel akışında ve yeğenim gibi travmatize edilmiş erkeklerden bahsetseniz çok faydalı olur. 

Bence siz bu nesile Tanrının bir lütfusunuz. Genç kızlara mantığı öncelik almasını öğütlüyorsunuz ve bu güzel bir şey ancak genç kızlar bunun için önce rasyonel bir şekilde düşünmeyi öğrenebilmeliler. 

-kitap okumak

-günlük yazı yazmak

-mühendisvari işlerle uğraşmak (mekanik prensipleri öğrenmek vb)
-satranç oynamak

rasyonel düşünceyi geliştiren yöntemler.  

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

Öncelikle güzel sözünüz için teşekkür ederim. Ben de Redpill'in feminizm ve kadınların yeni hayat tarzına tepkisel bir duruş olarak doğduğunun farkındayım. Dile de getirdiğimi düşünüyorum ancak spesifik bir içerik de üretebilirim bu konuda.

Redpill'e karşı değilim aslında. Onunla ilgili çok içerik üretmem bilakis Redpill'i sevmem ve beğenmemden kaynaklı. Ben Redpill'in önerdiği "yüksek değer erkek" modelini benimsiyorum. Bir kadın olarak kendi çerçevemizin %70'ini yüksek değer bir erkeğe teslim ederek yaşamamızın bizim ve çocuklarımızın hayatı için de en güzel yol olacağını düşünüyorum. 

Aslında benim tüm yazılarım Redpill'in monogamiyle çelişen ve erkekleri evlenirlerse mağdur edecek yönlerini törpülemek ekseninde şekilleniyor. Ben bir kadın olarak tabi ki monogamiyi, bağlanmayı ve aileyi, çocukları önceliyorum. Erkeklerin de, aile kurduklarında iç huzuruna kavuşabilmelerini onlar için diliyorum. Bunu sağlayabilmeleri için de, biz önceki nesiller gibi bir an önce olgunlaşıp az seks partneri,az ilişki,az hasarla güzel seçimler yapmalarını öneriyorum onlar için.

Şöyle de diyebiliriz, PUA'cılıkla Redpillci olmanın arasında bir set çekmeye çalışıyorum. Maskülen ve Redpillci olmak benim beğendiğim erkek modeline ve monogamiye çok uyabilecekken, PUA yolundan gitmek erkeğe monogami açısından zarar verir. Ben evlenmeyi isteyecek erkeklere bunlar arasındaki yolları göstermeye çalışıyorum.

Çünkü inanıyorum ki, 30'larında çoğu erkek aile isteyecek. Ancak aile hayatında huzuru bulabilmemiz 20'lerimizdeki kararlarımızla büyük oranda bağlantılı...