Evrimsel Psikoloji, Redpill ve Ben

Redpill Çizgisine Alternatifler

Evrimsel psikolojinin bulgularından farklı bir şeyi idealize ettiğimde bana, saçmalıyorsun, mümkün değil muamelesi yapanlar oluyor. O bilim dalı olması gerekeni veya olabilecek son sınırı konuşmuyor ki, şimdiye kadar ne olmuş, onlardan hareketle insana açıklamalar getiriyor.

Ben bunun ötesini konuşuyorum aslında, neyizi değil, ne olabilirizi. Atalarımız bunu konuşmayıp tasavvur edemediler, başka ajandalar işlettiler, nüfus artışını hedeflediler vs. diye benim hayallerim yanlışlanmıyor, imkansızlaşmıyor ki. Ben tasavvur edilecek yeni bir seviye öneriyorum. Çünkü; tasavvur etmezseniz, var edemezsiniz. Var etmenin birinci şartı tasavvur etmektir.

Erkekler, erkek poligamisini olumladığını düşündükleri, onlara istedikleri kadar özgürce seks yapıp yine de genç kadınlarla evlenebilecekleri bir resim çizdiği, bir bilim dalı olarak bunun ahlakı ve bedelleri ile ilgili, doğal olarak, hiçbir şey belirtmediği için bayılıyorlar evrimsel psikolojiye. Bedelden kastım, içinde bulunduğu sürecin insana psikolojik, zihinsel ve fizyolojik herhangi bir zarar vermesi. 

Sen busun, özün bu, özüne uygun ol benim için çok “alçakta” bir düşünce. İnsan, fazlasını tasavvur etmeseydi ne icat yapabilirdi, ne düşünürler, edebiyat, sanat vs. üretebilirdi. İnsan eseri dediğimiz hiçbir şey bugün var olamazdı. Düzgün kadın-erkek ilişkileri de aynen bunlar gibi insanlığın bilişsel ve duygusal becerilerinin eseri oldu, olacak.

Redpill ile ortak söylemlerde bulunmamın sebebi ikimizin de görüşlerinin evrimsel psikolojiyi kabul etmesi. Ancak Redpill öğretisinin erkek dahil kimseye gerçek bir mutluluk vaat etmediğini, oyunu kazanmak üstüne, insanın birçok yönünü, duygusal ve psikolojik ihtiyacını yok sayan kurallar ürettiğini düşünüyorum. Redpill üzülmek istemeyen erkeklerin tüm sürecin kendi ellerinde olduğu, partnerinin insafına kalmadıklarına inanmak için ürettikleri bir akım gibi duruyor, oysa ki ilişkiler iki taraflı olduğu gibi, ilişkilerin seyri de illa ki iki tarafın insafına kalıyor.

Redpill ile en çok benzeştiğimiz nokta, ikimizin de -o erkek temelli bakıyor ben iki taraflı- sağlıklı ilişki için tarafların birbirlerine muhtaç olmamalarını, birbirlerinin “the one and only” gibi özel bir kişi olmadığını bilmelerini ummamız ve insan ilişkilerinin temelde evrimsel psikolojinin bulguları üzerinden yürüdüğünü düşünmemiz.

En çok ayrıldığımız konu ise, benim insanların karşıya muhtaç olmamak adına bağlanmamayı hiçbir zaman denememesi gerektiğini çünkü bu yeteneğini kaybettiği zaman tekrar çok zor şekilde ve çevresindekilere zarar vererek, çokça kalp kırarak edinebileceğini, buna zaten gerek olmadığını düşünmem. İkincisi, orman kanunları dediğim evrimsel psikoloji bulgularının tamamen egemen olduğu bir toplumda yaşamadığımızı, belli bir kesimin “avam” olduğunu ve onların bunu yaşadığını, aklını kullanan kadınların Redpill’in savaşmak istediği konulara zaten meydan vermediğini sık sık dile getirmem. Redpill’in ise toplumu o şekilde kabul ederek o hale gelmesini hızlandırdığını düşünüyorum.

Bence Redpill, erkeğin iradesine ve iradesinin güdülerine oyunları sayesinde isterse ne kadar hakimiyet sağlayabileceği konusunda aşırı güveniyor, irade zaafı senaryosuna yönelik herhangi bir ahlak-erdem tartışmasına da pek girmiyor. Kadınların iradesine ise neredeyse hiç güvenmiyor ve erkeği eğitme sürecinde kadınlara ne yaşattığını zerre umursamıyor çünkü her halükarda bunu yaşayacaklarını varsayıyor.

Redpill’in bunu neden yaptığını biliyorum: Adam olan erkeğin kendinden başka kimseden hiçbir şey beklememesi, şartlar neyse ona uyum sağlayıp şartları kendi emrine amade etmesi gerektiğini düşünüyor. Bu çok bencil bir bakış açısı, zaten testosteron da bencil ya. Toplum dediğin toplumdaki her aktörün birbirine sorumlu olduğu düşüncesiyle stabil kalabilir, herkesin kendi davranışlarını başkaları için kontrol etmesiyle. Bunu binyıllardır yapıyoruz zaten, öğrendik çoktan bunu. Başkalarına güvenmemeyi, onlardan beklememeyi öğretmek yerine herkesin yeni şartlarda nasıl yaşaması gerektiğine dair efor sarf etmeliyiz. Ben kadınım, nesil yetiştirme gücümün erkekten daha çok farkındayım. O yüzden ki nesillerin akışa kapılması ve akışa yönelik çözümler üretilmesi yerine, nesillerin şekillendirilmesi, algıların ve davranışların düzeltilmesi tarafında saf tutuyorum.

Mutluluk isteyene Redpill mavi hap diyor. Ben mavi hap ihtiyacını ortadan kaldırmak diyorum.

Bunu da başaracağız, sentezle. Akıl yürütme, ahlak ve güdüleri ustaca sentezleyerek. Ne güdülerin emrinde yaşayıp duygusal-ahlaksal tüm süreçleri inkar ederek, ne de güdüleri tamamen yok sayarak mutlu olmaya çalışarak. Zor ama imkansız değil. Ben kendi hayatımdaki erkeğe mavi hapı yutturmadığıma eminim.

Ben erkeklerin Redpill'in çizdiği çerçeveden çok daha farklı davranışlarla yine kadınlarla güzel bir ilişki kurabileceğini, ama bunun için de kadının belli bir davranış güzelliğinde olmasının gerektiğini savunuyorum. Kadınların, Redpill'in saydığı kadar edilgen, güdüleri üstünde hiçbir kontrolü olmayan bir varlık olmadığını kendim de bir kadın olarak biliyorum, yaşıyorum.

Yorumlar

Hsyn (22 yaşında) 5 ay önce yazdı:

Merhaba,sizinle bir konu hakkında konuşmak istiyorum.İnstagram adresinizi verebilir misiniz?

Mantıklı Kadın 5 ay önce yazdı:

Hayır malesef, soruları yorum şeklinde alıyorum.

Toni (46 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Keşke disney dünyası gerçek olsa, keşke kafamızda kurguladigimiz herşey pratiğe dökülebiliyor olsa. 

Sizin yanıldığınız nokta :

Siz insanın biyolojisi üzerinde %100 hakimiyet sahibi olduğunu sanıyorsunuz. Sosyokulturel gelişmişligimizin (insan olan yanımızın) biyolojimize (hayvan yanımıza) hakim olduğunu düşünüyorsunuz. Ne yazık ki tam öyle değil. Tabi ki erkekler önlerine gelene tecavüz etmiyor, sokakta tuvaletimizi yapmıyor, hayvan gibi yaşamıyoruz, kendi üzerimizde davranışsal hakimiyet sahibiyiz ancak bu böyle kesin çizgiler ile ayrılmış değil. Dışarıdan aldığımız inputlar neticesinde tepkimeler veriyoruz, söz konusu cinsel ilişki yani kadın erkek ilişkisi olunca üstün el akıl değil biyoloji oluyor.

O sebeple bir kadın Partner seçerken kendinden daha iri, statüsü daha yüksek, ekonomik gücü olan birini seçiyor ve bunları seçmesinin insani hiçbir yanı yok, tamamiyle güdüler ile alınan kararlar.

Redpill felsefesini altüst edebilmenin tek yolu onu gereksiz kılmaktır ki bunu yapabilmek için kadınların kendi biyolojilerine göre hareket edip, kurdukları bu çarpık düzeni düzeltmeleridir. Sorun şu ki onlar ortada bir sorun görmüyorlar, eşitlik adı altında erkeklesiyorlar ancak farkında değiller. Sonuçta kendilerini mutsuz ediyorlar. Bu gidişat erkekleri değil kadınlari çok mutsuz edecek. Erkek gerekirse bir dağa çıkar ve tek başına yaşar, kadınlardan el çekmiş bir sürü erkek hali hazırda var. Kadınlar da aynı şeyi yapabilirler imkanları var ancak mutlu olamazlar çünkü bedenleri öyle programlanmamis. 

Sizinle oturup konu hakkında uzun uzadıya konuşmak isterim. Tweeter da spaces açalım bir ara konuşalım isterseniz.. 

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

Bence beni yeterince okumamışsınız. Ben güdülerin üstünde %100 hakimiyet sahibi olduğumuzu iddia etmiyorum. Ben, Redpill'in güdü kontrolü beklenmeyeceği, bizi olduğumuz gibi hipergamimizle kabul edilmemiz gerektiği tavrına bir kadın olarak katılmıyorum. Hipergamisini kontrol etmek biz kadınların görevidir, erkeğimizin değil. Erkek bize bunda yardımcı olabilir ancak. Yardımcı olmazsa çok mutsuz oluruz, ancak kararlarımızı gene de kontrol edebiliriz büyük oranda. Biz zaaflarımızı anlayabilecek ve buna illa yenilmeyecek kapasiteye sahibiz, ancak zorlanacağımız ve mutsuz olacağımız aşikar. Benim çizgim bu. 

Toni (46 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Haklısınız sadece iki makalenizi okudum, özet geçtiğiniz için teşekkür ederim. Aynı şekilde erkek de polygam gudulerine kontrol altına almak durumunda ki alıyorlar da. Yalnız burada iki sorun mevcut. 

  1. Güdü dediğimiz şey bir kerelik gelip alt edilip sonlanan birsey değil, sürekli cinsel etkilere maruz kalan kişinin insan olan yanının birgün mutlak zayıf düşeceği kesin.Yani ahlaki yönün hayvani yöne karşı mücadelesi maruz kaldığı etkilere göre değişir ve hayvani yön asla pes etmez
  2. Erkekler hayvani yönlerini kontrol altında tutmak zorundalar, aksi takdirde toplumdan dışlanip, hapse atiliyorlar. Ataerkil dönemde kadınlar da namus kavramı altında baskı altında tutuluyorlardi, boşanmak, aldatmak kadının toplumdan dışlamasina, faise olarak damgalanmasina sebep oluyordu. Ancak şu anda böyle birsey yok, kadın güdüsünu kontrol altına almak zorunda değil hatta destekleniyor toplum tarafından "sen tek başına daha güçlüsün" algısı pompalaniyor sürekli. Boşanmaların çoğu kadınlar tarafından gerçekleşiyor. Vs vs 

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

Erkekler güdülerini daha çok kontrol etmeye zorlanıyorlar çünkü erkekler kadınları aynı anda istiyorlar. Yani bir kadın cebimde, benim olsun, hayatı bana bağlı olsun, aynı anda da diğer kadınlar da benim olsun yönelimindeler. Bu durum, cepteki kadınların hayatı açısından olumsuz bir durum. Belki de o kadın da yalnız olup maceradan maceraya koşmak istiyor? Partnerinden başkasıyla güzel bir hayat kurabilecek belki? Erkek poligamisi çoğu zaman kadınların rızası ile değil rızasına rağmen yürüyen bir istek. Kadınlar, çocuğa gereken emeği vermek için hayatını erkeğinkinin içinde eritiyor ve karşılığı da bu oluyor. Erkek kadını çocukla eve bağlıyor, kadının çocuk ve fizyolojisi yüzünden yeni bir partner, yeni bir hayat şansı kalmıyor, erkek de bunu bilip keyfine düşüyor. Binyıllarca böyle yaşandı. Erkek poligamisi hoş görüldü zaten çok uzun zamandır. Bunun bu kadar bastırılması son birkaç onyıllık olay, onda da hemen örgütlendiniz baksanıza.

Kadınlar en azından genelde terk ediyor ve erkeğin yeni bir hayat için şansı oluyor. Tamam kalp kırıklığı çok kötü bir şey ancak kadının hayatının gasbıyla karşılaştırılamaz. 

Kadınların aldatmasının kınanmadığını hiç sanmıyorum, şu an kadın dünyası erkeklerin yüzyıllardır kendilerine yaşattıklarının nispetini yapmak derdinde daha çok. Yani herkes iyiyi kötüyü biliyor da, erkeklerin yaşattıklarından intikam almak için abartılı söylemlerde bulunuyorlar diye düşünüyorum.

Toni (46 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Burada biraz kadın odaklı bakmışsınız konuya. 

Aldatmak nedir?

Öncelikle erkek monogam kalma sözü vermiş ise eşine o zaman başka bir kadınla olmamalı, olur ise bu yalan söylediği için aldatmaktir. Ve dediğiniz gibi bu yıllarca yapıldı ve hala da yapılıyor haklısınız ancak bu aldatma başka kadınla yatmış olması kaynaklı değil, yatmayacagina söz vermesi yani yalan söylemesi ile gerçekleşiyor. 

Ben burada adaletsiz bir durum olduğunu düşünüyorum. Ve aldatma eylemine verilen tepkilerin aslında biyolojik olduğunu, kadınların modern hayat ile erkeklerin aldatma açıklamalarini kopyaladiklarini düşünüyorum. 

Şöyle ki, bir erkek sex eylemini duygular ile tamamiyle ayırabilir, partneri ile bir bağ kurmasına gerek yok, aksi takdirde bütün eskortlara aşık olunurdu, işemek ne ise sex de o aslında erkek için.Biyolojik bağlamda Kadın için aldatma eylemi aslında kadının erkekten edindiği imkanların başka biri ile paylaşılma ihtimalidir, o sebeple kadınlar kocaları bir Escort ile birlikte olduklarında affetme ihtimalleri, başka bir kadınla ilişki yaşamasına nazaran daha fazladır.

Erkek için ise bu durum farklı, kadın kocasına gelip "aşkım bir süredir bir adamla yazisiyorum pişmanım" dediğinde adamın affetme ihtimali var iken kadın "aşkım barda içkiyi fazla kaçırdım sarhoş oldum bir adamla tuvalette 2 dk ilişkiye girdim" dediğinde o ilişki biter, çünkü erkek bedeni olacak çocukların kendine ait olmama ihtimali üzerine sinyal yollamaya başlar ve adam ayrılır. Çok renkli cinsel geçmişi olan kadınları itici bulma sebebi de aynı, bana bir kadın 50 adamla birlikte oldum deyince benim midem bulanıyor, 2dk önce çekici gelen kadın, iğrenç geliyor, mantıklı bir açıklaması yok vücut öyle tepki veriyor, bilinçaltı öyle programlı.

Modern zamanda kadınlar erkeklerin aldatma paternini kopyaladi ve eskorta gitse de aldattın diyor ve ayrılıyor. 

Ayni zamanda evlenip doğuran kadın biyolojik gerekliliğini yerine getirmiş oluyor, kocası da iyi ise her gün ondan daha iyi adamlar ile uzun zaman geçirip hipergamilerini test etmiyorlar, bir adamın kocasından yakışıklı olması hipergamiyi tetiklemiyor, sürekli bir sınava tabi tutulmuyorlar ama erkekler öyle mi? Sürekli cinsel objelere, yari çıplak kadınlara maruz kalıyorlar, sürekli bir test içerisindeler, bir de evdeki kadının anne olması sebebi ile Libidosunun yerlerde olduğunu, cinsel yaşamın dönemsel sebepler ile eski nazaran düşük olduğunu düşünürsek erkek sürekli çişini tutmak zorunda gibi birsey.

Bu bağlamda erkeğe aleyhine bir durum oluştuğunu düşünüyorum. 

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

Yazılarımı okumaya devam edin, bu konuları bolca yazdım. Meselenin kaynakların bölünmesi kadar basit olmadığını vs. okuyunca görürsünüz. Ayrıca modern dünyada kadının uyarılması ile erkeğin uyarılması arasında da çok bir fark kalmadı, alternatifler herkesin burnunun dibinde.

Elif (25 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Hocam öncelikle sizi tebrik ederim böyle bir site açıp böyle bir hareket başlattığınız için. İnsanların hayatlarının temel parçaları olan cinsellik ve ilişkiler üzerine gerçekten böyle bir şeye çok ihtiyaç vardı. Umarım daha da büyür siteniz ve daha fazla insan bu girişimizinden habedar olur.  Yoksa insanlar Diyanet'e gidiyor bu ihtiyaçları için-ki başka kaynakları olmadığı için haksız değiller- ama çok saçma kararlar çıkabiliyor mesela geçen haftaki Diyanet kararı gibi. Ayrıca günümüzde feminizimin erkekleri iğrenç gören yaklaşımıyla redpillcilerin kadınların sadece güce tapan dürtüsel hareket eden canlılar olduğu iki fanatik bakış açısı arasında böyle bir yaklaşım gerekliydi. Ama benim de size birkaç sorum olacak. Siz entelektüel kaynak olarak kimden besleniyorsunuz? Yani evrimsel psikoloji olarak kimi okuyorsunuz? Yoksa daha çok sezgisel olarak bu bakış açısını kendiniz mi geliştirdiniz? Benim de kafam karışık evrimsel psikoloji ne kadar doğrudur konusunda o yüzden soruyorum. Bu alfalık olayının aslında popüler hala gelmesi Frans de Waal'ın kitabının meclis üyelerine önerilmesiyle olmuştu. Frans de Waal bir primatolog bu arada. Kitaplarında şempanzelerde alfa erkeğin grubun merkezi olduğu ve tamamen iktidar mücadelesi içinde olduğundan da bahsediyor. Ama aynı zamanda alfa erkek grupta dişilerden daha fazla empati gösteren tek hayvandır, şempanzeler arasındaki kavgaları çözer ve genelde zayıfın tarafını tutar kavgalarda. Frans de Waal kitaplarında aynı zamanda bonobolardan da bahsediyor. Bonobolarla genetik yakınlığımız şempanzelerle aynı ve onlarda alfa dişi grubun yöneticisidir.  Jordan Peterson'la benzer şeyleri savunuyorsunuz gördüğüm kadarıyla. Frans de Waal'le Jordan Peterson'ın 2 saatlik bir söyleşisi vardı grupta biraz tembellikten ve şu an çalıştığım için izleyemedim açıkçası. Benim de ona bakmam lazım ama sorum şu aslında redpill sitelerindeki genel maskülenlik/feminenlik, alfa/beta tanımlarıyla yapılan ve toplasan tüm görüşün önerileri 3 sayfayı geçmeyecek bir teori üzerinden psikoloji tanımı yapılabilir mi? Peki evrimsel psikolojiye ana kaynak oluşturan Frans de Waal'dan neden hiç bahsedilmiyor?

Mantıklı Kadın 1 yıl önce yazdı:

Merhaba Elif Hn,

Katkınız için teşekkür ederim. Ben kitap okumuyorum, makale ekseninde çok fazla okuma yapıyorum, sonra da sentezliyorum, açıkçası yazarlara da çok takılmıyorum. Tabi bolca da kendi tecrübelerimi, akıl yürütmelerimi, hayat görüşümü kullanıyorum içerik üretirken. Kişilik psikolojisi, sosyoloji, din ve tasavvuf üzerine de biraz fikir sahibiyim. Tamamen karıştırıp harman yapıyorum. Keyifli okumalar dilerim.

Elif (25 yaşında) 1 yıl önce yazdı:

Teşekkürler. Ben de sizin sezgilerinizin ve mantık yürütmenizin ne kadar güzel olduğunu gördüm bu sitede. Çok bilmişlik taslama gibi bir şey yapmış oldum, özür dilerim nedeni benim de bir takım meseleleri anlayamamam. Başarılar dilerim